Salt idari eylemden kaynaklanan bir zararımız olduğunu düşünelim,böyle bir zararın tazmin edilebilmesi için İYUK md.13 uyarınca öncelikle idari başvuru yolunu tüketmemiz gerekiyor,sonrasında ise talebimizin reddi halinde idari yargıda bir tam yargı davası açabiliyoruz.Ülkemizde bu gibi zararların tazmini için bir usul yasası bulunmadığı için idari başvuru yolu sadece bir şekil kuralının yerine getirilmesinden ibaret olan bir müessese ve zaman kaybından başka bir şey değil..Bu durumda bu yola başvurmadan, icra dairesinden idare aleyhine ödeme emri göndertebilir miyiz?(Alacağın muayyen bir alacak olduğunu varsayalım)Ödeme emri gönderdiğimiz taktirde,bir tazmin sistemi olmadığı için,idare bu borca itiraz edecektir,bu halde idare talep halinde %40 icra inkar tazminatına mahkum edilebilir mi?Yine bununla birlikte açacağımız itirazın iptali davası için yetkili ve görevli mahkeme neresidir?İdare mahkemesi olduğu düşünüldüğünde,mahkeme idari başvuru yolu tüketilmediğinden davamızı usulden red mi edecektir?
Saygılarımla..
Hukuki NET Güncel Haber
Konu Av.Ulaş Değirmenci tarafından (28-01-2008 Saat 22:37:09 ) de değiştirilmiştir.
Esas: 1999/996
Karar: 2000/1038
Karar Tarihi: 27.10.2000
ÖZET : Tam yargı davalarında maddi tazminatın idarenin belli bir eyleminden veya işleminden dolayı kişilerin mal varlığında meydana gelen eksilmeyi önlemeye yönelik olması nedeniyle, uğranılan zararın nelerden meydana geldiğinin ve tutarının mahkemece araştırılması ve saptanacak gerçek zararın tazminine karar verilmesinin gerekir.
İdari eylem veya işlemlerden doğan zararın tazmini istemiyle açılan davalarda zararın tutarının kesin olarak belirlenmesi ve tazminata hükmedilecekse belirlenen gerçek zararın tazminine hükmedilmesi gerekmektedir. Öte yandan Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun E: 1983/1, K: 1983/10 sayılı kararında, kamu görevlilerine ait mevzuattan doğan uyuşmazlıklarda idari işlemin neden olduğu zararın miktarının tespitinin mümkün olmadığı hallerde dava dilekçesinde miktar gösterilmeden tam yargı davası açılabileceğinin karara bağlanmıştır; anılan içtihadı birleştirme kararı kamu görevlilerine ilişkin mevzuattan doğan uyuşmazlıklarda idari işlem nedeniyle uğranılan ve dava açıldığında devam etmekte olduğu için zarar miktarı kesin olarak belirlenemeyen davaları kapsamaktadır.
( 2577 S. K. m. 12, 13 )
İstemin Özeti: Ankara 4. İdare Mahkemesince, Danıştay Onuncu Dairesinin 21.12.1998 günlü, E: 1996/9568, K: 1998/6870 sayılı bozma kararına uyulmayarak ilk kararında ısrarına ilişkin olarak verilen 29.6.1999 günlü, E: 1999/513, K: 1999/698 sayılı kararı, davalı idare temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi Adnan Zengin'in Düşüncesi: Temyiz isteminin kabulü ile idare mahkemesi ısrar kararının Danıştay Onuncu Dairesi kararı doğrultusunda bozulması gerektiği düşünülmüştür.
Danıştay Savcısı Sevim Göle'nin Düşüncesi: Davalı kurumda çalışırken re'sen emekliye sevkedilen davacının, bu işlemin Ankara 2. İdare Mahkemesince iptali sonucu tekrar görevine başlatılması üzerine, açıkta geçen süre içinde alamadığı aylık ve diğer özlük haklarının yasal faiziyle ödenmesine ilişkin mahkeme kararının bozulmasına ilişkin Danıştay 10'uncu Dairesinin 21.12.1998 günlü K: 98/6870 sayılı kararı üzerine Ankara 4. İdare Mahkemesinin verdiği 29.6.1999 günlü K: 1999/698 sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Davacının tazminini istediği aylık ve diğer özlük hakları tutarlarının davalı idareden araştırılarak saptanmasından sonra belirlenen miktara hükmedilmesi gerekeceğinden, Danıştay'ın bozma kararında yasal isabetsizlik bulunmamaktadır.
Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunca gereği görüşüldü:
Türkiye ... Fabrikaları A.Ş.'nde çalışmakta iken re'sen emekliye sevkedilen davacının bu işlemin idari yargı merciince iptal edilmesi üzerine tekrar göreve başlatılmasından sonra açıkta geçirdiği süre içindeki aylık ve diğer özlük haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istemiyle dava açılmıştır.
Ankara 4. İdare Mahkemesi 22.12.1994 günlü, E: 1994/10, K: 1994/2193 sayılı kararıyla; hukuka aykırılığı idari yargı kararıyla saptanan re'sen emekli edilme işleminden doğan zararların tazmininin zorunlu olduğu gerekçesiyle davacının açıkta geçen süreye ilişkin maaş ve parasal haklarının dava konusu işlemin tesis edildiği tarihten itibaren ( aylık ödeme dönemleri dikkate alınmak suretiyle ) yürütülecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar vermiştir.
Bu karar temyiz incelemesi sonunda, Danıştay Onuncu Dairesinin 21.12.1998 günlü, E: 1996/9568, K: 1998/6870 sayılı kararıyla, tam yargı davalarında maddi tazminatın idarenin belli bir eyleminden veya işleminden dolayı kişilerin mal varlığında meydana gelen eksilmeyi önlemeye yönelik olması nedeniyle, uğranılan aylık ve özlük hakkı kaybının tazmini istemiyle açılan davalarda zararın nelerden meydana geldiğinin ve tutarının mahkemece araştırılması ve saptanacak gerçek zararın tazminine karar verilmesinin gerektiği, ancak mahkemece bu yönde bir araştırma yapılmadan eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesinde hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle bozulmuştur.
Ankara 4. İdare Mahkemesince bozma kararına uyulmayarak ilk kararında ısrarına ilişkin olarak verilen 29.6.1999 günlü, E: 1999/513, K: 1999/698 sayılı kararı, davalı idare temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedir.
Danıştay Onuncu Dairesi kararında belirtildiği gibi, idari eylem veya işlemlerden doğan zararın tazmini istemiyle açılan davalarda zararın tutarının kesin olarak belirlenmesi ve tazminata hükmedilecekse belirlenen gerçek zararın tazminine hükmedilmesi gerekmektedir.
Öte yandan idare mahkemesi ısrar kararını verirken Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun E: 1983/1, K: 1983/10 sayılı kararında, kamu görevlilerine ait mevzuattan doğan uyuşmazlıklarda idari işlemin neden olduğu zararın miktarının tespitinin mümkün olmadığı hallerde dava dilekçesinde miktar gösterilmeden tam yargı davası açılabileceğinin karara bağlanmış olduğunu da gerekçesine eklemiş ise de; anılan içtihadı birleştirme kararı kamu görevlilerine ilişkin mevzuattan doğan uyuşmazlıklarda idari işlem nedeniyle uğranılan ve dava açıldığında devam etmekte olduğu için zarar miktarı kesin olarak belirlenemeyen davaları kapsamakta olup, bakılan uyuşmazlıkta ise davanın açıldığı tarih itibariyle davacının uğradığı zararın mahkemece kesin olarak belirlenmesi olanaklı olduğundan, bu yoldaki gerekçeye itibar edilmemiştir.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle; davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile Ankara İdare Mahkemesinin 29.6.1999 günlü, E: 1999/513, K: 1999/698 sayılı kararının Danıştay Onuncu Dairesi kararı doğrultusunda bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Ankara 4. İdare Mahkemesine gönderilmesine 27.10.2000 günü oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY:
Temyiz dilekçesinde ileri sürülen hususlar, Ankara 4. İdare Mahkemesinin 29.6.1999 günlü, E: 1999/513, K: 1999/698 sayılı ısrar kararının bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği oyuyla, karara karşıyız.
Sayın Değirmenci, aşağıdaki kararları yorumlayalım mı hep bilikte?..
T.C. YARGITAY
7.Hukuk Dairesi
Esas: 2005/2133
Karar: 2005/2382
Karar Tarihi: 18.07.2005
ÖZET: Başlatılan icra takibinin dayanağı, maddi tazminatı gerektiren haksız eylemin, davalı Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı yönünden kamu hizmetinin ifasına ilişkin bulunması, bu nedenle hizmet kusuru ile bağımlı olması ve tam yargı davasının konusunu oluşturması nedeni ile, davalı Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı aleyhine açılan davanın idari yargı yerinde görülmesi zorunludur.
(2577 S. K. m. 1, 2, 13) (818 S. K. m. 41)
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi taraflarca istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi. Dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi, gereği görüşüldü:
1- Dava niteliği ve içeriği itibariyle tacir ya da (tacir sayılan) taraflar arasında haksız fiilden kaynaklanan maddi tazminata dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. İddia ve savunmaya, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere, bu yolla saptanan dava niteliğine ve özellikle iddia ve savunmanın kıymetlendirilmesi yönünden bilgilerine başvurulan ve hükme dayanak yapılan uzman bilirkişi raporunun niteliği, içeriği ve dosya kapsamında toplanıp değerlendirilen delillere, delillerin takdirine, tahlil ve tartışımına ilişkin hükümde gösterilen gerekçelere göre davacı İski Genel Müdürlüğü ile davalı M. B. S. 'nin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddine,
2- Davalı İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığının temyiz itirazlarına gelince; Başlatılan icra takibinin dayanağı maddi tazminatı gerektiren haksız eylemin davalı Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı yönünden kamu hizmetinin ifasına ilişkin bulunması, bu nedenle hizmet kusuru ile bağımlı olması ve tam yargı davasının konusunu oluşturması nedeni ile davalı Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı aleyhine açılan davanın idari yargı yerinde görülmesi zorunludur. Görev, kamu düzenine ilişkin olup istek olmasa bile yargılamanın her aşamasında mahkemece resen gözetilmesi gerekir. Mahkemece davalı Büyükşehir Belediyesi Başkanlığına yöneltilen davanın idari yargı yerinde görülmesi gerekeceği göz önüne alınarak davalı Büyükşehir Belediyesi Başkanlığına yöneltilen davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken bu olgu gözardı edilerek işin esası hakkında, davalı Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı yönünden de yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davalı Büyükşehir Belediyesi tüzel kişiliğinin temyiz itirazları, bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, adı geçen yönünden sair yönün incelenmesine yer olmadığına, davacı tarafından harç peşin alındığından davacıdan yeniden harç alınmasına yer olmadığına, istek halinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına ödediği temyiz harcının iadesine, peşin alınan harcın mahsubu ile geriye kalan 75.600.000 Lira (75.60.-YTL) temyiz ilam harcının davalı M. B. S.'den alınmasına, 18.07.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.
**********
T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi
Esas: 2003/8842
Karar: 2003/8315
Karar Tarihi: 25.09.2003
ÖZET : Dava, davalı Belediye'nin trafik sinyalizasyonu yapımı nedeniyle yaptığı kazı çalışmaları sırasında davacı kablolarına verdiği zararın tazmini istemine ilişkindir. Davalı belediyenin davacıya verdiği zarar özü itibariyle bir haksız fiil ise de, idarenin bir kamu hizmetinin ifası sırasında üçüncü kişiye verdiği zararlar hizmet kusuru sayılır. Hizmet kusurundan kaynaklanan zararlara ilişkin davalar ise özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Bu tür zararların tazmini yönünden idare aleyhine tam kaza davasının idari yargı yerinde açılması gereklidir. Mahkemece, davalı idare yönünden görevsizlik kararı verilmesi gerekir.
(2577 S. K. m. 2, 13) (818 S. K. m. 41)
Dava: Taraflar arasında görülen davada Adana Asliye 6.Hukuk Mahkemesi'nce verilen 10.04.2002 gün ve 2001/190 - 2002/311 sayılı kararı bozan Daire'nin 14.04.2003 gün ve 2002/11512 -2003/3569 sayılı kararı aleyhinde davalı Belediye vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği de anlaşılmış olmakla, dosya için düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
Karar: Davacı vekili, 17.09.1998 tarihinde davalıların yaptığı trafik sinyalizasyon kazı çalışmaları sırasında müvekkiline ait kabloların hasara uğradığını, alacağın tahsili amacıyla davalı limited şirket hakkında başlatılan icra takibine adı geçen davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, davalı limited şirketin icra dosyasına itirazının iptali ile % 40 icra inkar tazminatının tahsilini, 4.336.415.502 TL hasar bedelinin diğer davalı belediyeden faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı belediye vekili, olay tarihinde müvekkilinin sinyalizasyon çalışması yapmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, zararın meydana gelmesine neden olan aracın olaydan önce dava dışı Mehmet Akif Y.'a satıldığını belirterek, husumetin bu şahsa yönetilmesini istemiştir.
Mahkemece, davalı belediye hakkında davanın reddine, davalı şirket hakkındaki davanın kabulüne dair verilen karar, davacı ve davalı şirket vekillerinin temyizi üzerine Dairemiz'in 14.04.2003 gün ve 2002/11512 - 2003/3569 sayılı kararı ile bozulmuştur.
Davalı belediye vekili, karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
1-Dava, davalı Belediye'nin trafik sinyalizasyonu yapımı nedeniyle yaptığı kazı çalışmaları sırasında davacı kablolarına verdiği zararın tazmini istemine ilişkindir. Davalı belediyenin davacıya verdiği zarar özü itibariyle bir haksız fiil ise de, idarenin bir kamu hizmetinin ifası sırasında üçüncü kişiye verdiği zararlar hizmet kusuru sayılır. Hizmet kusurundan kaynaklanan zararlara ilişkin davalar ise özel hukuk hükümlerine tabi değildir. Bu tür zararların tazmini yönünden idare aleyhine tam kaza davasının idari yargı yerinde açılması gereklidir. Mahkemece, davalı idare yönünden görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle re'sen bozulması gerekmekte olup, bu husus gözden kaçırıldığından davalı Belediye vekilinin karar düzeltme itirazının kabulü ile kararın bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
2- Bozma sebep ve şekline göre, davalının diğer karar düzeltme itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.
Sonuç: Yukarıda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı Belediye vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile kararın davalı Belediye BOZULMASINA, ( 2 ) numaralı bentte açıklanan davalı tarafın diğer karar düzeltme itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,davalı belediye Hazine olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 25.09.2003 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Dilek hanım verdiğiniz 2 karardan şu sonuçları çıkarttım,
1) İdari eylemden kaynaklanan (haksız fiil) bir alacak ilam olmaksızın,takip konusu yapılabiliyor..
2) Söz konusu takibe itiraz edilmesi halinde, açılacak itirazın iptali davasında görevli mahkeme idare mahkesidir..
Ancak anlamadığım bir kaç husus daha var..Zira idare mahkemesinde açılan tam yargı(itirazın iptali) davasında davanın seyri ne olacaktır,burada IYUK md.13 idari başvuru yolu tüketilmerdiği için, davanın görülmesine engel değil midir?
Verdiğiniz kararı herhalde idari eylemden kaynaklanan zararın muayyen olmadığını göstermek için koydunuz..Ancak varsaydığımız durumda alacağın muayyen olduğunu düşünürsek verdiğiniz kararı buna uygulamak mümkün görünmüyor,ne dersiniz?
Öncelikle hepinize kolay gelsin şimdiden vereceğiniz cevaplar için çok teşekkür ediyorum.
İstanbul Emniyet Müdürlüğünde halen çalışmaktayım.Yaklaşık...
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
çàáëîêèğîâàòü êàíàë òåëåãğàì
03-09-2025, 18:10:45 in Askerlik Hukuku