+ Konuyu Yanıtla
1 den 2´e kadar toplam 2 ileti bulundu.

Konu: Hiç Yaşanmamış Özgürlüğe Ağıt

Hiç Yaşanmamış Özgürlüğe Ağıt Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    May 2007
    İletiler
    24
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Hiç Yaşanmamış Özgürlüğe Ağıt

    HİÇ YAŞANMAMIŞ ÖZGÜRLÜĞE AĞIT


    1) Önce küçücük bireysel özgürlüklerimizi ayaklar altına aldılar. Günlük
    yasantimizda ayirtina bile aramadigimiz o kücücük özgürlüklerimizi
    cignediler. "Mümin kadını başını örter" dediler, "birer eşarp örteriz" diye
    düşündü pek çok kisi. Ne çıkardı bundan? Eğreti birer eşarp
    örtüveriyorlardı sokağa çıkarken.

    2) Üç - bes gün, belki birkaç hafta böyle geçti. Alışmıştı pek çok kişi.
    Ancak, unuttuklari bir nokta vardı, vidayi yavaş yavaş, diş diş sıkarlar,
    çekiçle çakmazlar! Birkac molla fetva verdi bir gün, "kısa kollu giysiler
    mümin kadınlar için uygun değildir!" dileyen uydu, dilemeyen kısa kollu
    giysilerini yine giymeyi sürdürdü.... Ancak, sadece birkac gün.

    3) Sokaklarda yüzlerine, kollarına kezzap atılınca, yüzlerini tükürülüp
    saçlarından yerlerde sürüklenince, onlar da fetvaya uymak zorunda kaldilar.

    4) Gün geldi, giysilerinin üzerine bir de manto giymekle yükümlü kılındı. 9
    yaşını geçmis erişkin (!) tüm kadınlar (!) yine de bir seçenek daha
    tanınmıştı onlara: kara çarşaf..... Doğaldır ki artık başörtüleri eğreti
    takılamazdı. Saçının bir tek teli bile görünmemeliydi. Hem, daha gecenlerde
    İran Radyo-TV Kurumu Baskani Ghodbzadeh (Kurtbzade) dememis miydi
    "kadınların saçlarındaki ışıltı, insanda sehevi duygular uyandirir" diye.

    5) Bundan böyle dogum günü partilerinde, dügünlerde kadın - erkek bir arada
    eglenmek haram, böyle fesat yuvası haline gelen evleri basmak, caizdi.
    Ruhani lider de buna uygun olarak "aglayiniz, aglayiniz ki günahlarınızdan
    arınasınız. Ağlamak imaninizi tazeler" demisti bir gün. (Bir an Fethullah
    Hoca efendinin (!) ayni tümceyi kullandigini animsadim da .....).

    6) Özgürlükleri küçücüktü, minicikti, güçsüz ve çelimsizdi. Bir gün
    avuçlarının içinden kayıp yitince ayırtına varıyorlardı değerinin.

    7) Hıncahınc dolu bir stadyumda kaybolan minik cocuklar gibi ayaklar altinda
    eziliyor, yobazligin pencelerinde can veriyordu.

    8) Tek tek, sessizce yok edildiler. Sabah işyerine gidip, bir daha evlerine
    dönemediler.

    9) Vedalaşma şanslari bile olmamıştı sevdikleriyle, kardeşleri, anası,
    babası, ya da eşiyle. Yarının koynundan koparıldı yine pek çoğu, bir gece
    vakti. Onlar bir daha asla evlerini göremediler.

    10) Yüzler, binler, onbinler bir sabah ezanında kursuna dizildiler. Evin
    zindanlarindan çıkan kamyonların kasalarına üst-üste yığıldılar. En altta
    kalın süngerler döşeliydi, kanlar yollara sızmasın, yolları kirletmesin
    diye. Hepsi birbirinin sevgilisiydiler, kimi ana-babasinin, kimi
    yavrusunun, kimi yavuklusunun.....

    11) Bir sabah "Lanetabad"a sessizce gömüldüler. "İktidara kanlı mı
    girecegiz, yoksa kansız mi?...." diyenler bunları çok iyi bilirler,
    hesapları bunun üzerinedir.

    12) Bağımsızlık-özgürlük söylemleri ile yürüdüler, demokrasi istiyoruz
    diyerek geldiler.

    13) Sol' dan bu söylemlerle geniş bir destek aldılar. Ancak, Şah
    devrilince önce demokrasinin üzerine yürüdüler.

    14) Daha yeni yeni filizlenen demokrasi çiçeğini eze eze, yok ettiler.

    15) Öyle ya demokrasiye iktidara gelinceye kadar gereksinmeleri vardi.
    İktidara gelince demokrasi ayak bağı olacaktı.

    16) Düne kadar, yanlışlıkla ayaklarına bassanız, demakrasi diye feryat eden
    mollalar, iktidara gelince demokrasinin ne kadar gereksiz oldugunu, din
    devletinde yeri olmadığını şıp diye kavradılar.

    17) "Düşünce ayrılığı olamaz, biz hepimiz hizbullah (Allahın partisi)
    üyesiyiz" diyerek konuyu netlestirdiler. Sanki ana babasına sırtını dönen
    bir arsız evlat gibi, bir kaşık suda degil, demokrasiyi kan gözyaslarinda
    bogdular.

    18) Bitmedi, bir gün geldi rejim aleyhinde konutan kitilerin ihbar edilmesi
    istendi Radyo-TV'lerden. Sizlerin de henüz belleklerinde olan "sayin muhbir
    vatandaslar" türü bildirilerle.

    19) Baktılar yine de bitiremiyorlar, özgürlük isteyen sesleri çabucak
    boğamıyorlar, bir fetva patladi kulaklarda. Atom bombasi gibi bir yikici
    gücle.....: "Küfr içinde olanın katli -kaçarken, sırtı dönükte olsa, yaralı,
    hasta döşeğinde de olsa, hatta aman bile dilese- vaciptir."

    20) Kisisel anlasmazlik sonucu bir arkadasini bicaklayarak öldüren o igrenc
    yaratigin savunmasina tanik oldum "rehberimize, ruhullaha küfedince
    dayanamadim, beni tahrik etti."

    21) Sonuç: bir madalya takmadiklari kaldi o igrenc yaratiga (Sivas'ta
    yakilan canlarimizi ve sonrasi gelisen olaylari animsadiginizdan eminim).

    22) Öyle ya öldürülen zaten rejim taraftarı değildi, oysa öldüren devrim
    muhafızıydı. Tanrının temsilcisine küfreden, tanrıya küfretmiş olmaz mı?
    Buyurun size bir tahrik nedeni. Emin olun ne bu anlattığım olay ilkti, ne
    de Sivas son olacak. Yobazlar her zaman bir tahrik nedeni bulacaklar.
    __________________

    HİÇ YAŞANMAMIS ÖZGÜRLÜĞE AĞIT - II


    Tahran'da yeni açılan Kayali Park (Park-e Sengi), dogal yapisi ve güzel
    bitki dokusu nedeniyle son derece ilgi duydugum bir parktır.

    Parkın en sevdigim köşesi ise büyük bir blok taş'tan dudak şekli verilerek
    oyulmuş çeşmenin yakınındaki banktı.

    79 Subatinda İran'da gerçekleşen ve adına "islami devrim" denen o felakete
    dogru hızla sürüklenen 2500 yıllık bir uygarlığın çöküşüne tanık olmak, bir
    ulusun daha yeni yeni filizlenen özgürlük umudunun ve onurunun ayaklar
    altına alınması, son derece acı bir deneyimler dizisini yasatmistir bana. O
    sürecte, bir daha Kayalı Park'a gitme şansım olmadı. Ancak sonradan duydugum
    kadarı ile, "böyle sanatın içine tüküreyim" kafasında olanlar o güzelim
    dudak şekilli çeşmenin suyunu kesmekle kalmayıp, genel ahlaka uygun
    olmadığı icin, bir gün ortadan kaldırıvermişler. Siz o dudaklarda
    susuzlugunuzu gideremediniz.

    Peki, şöyle gönlünüzce istediginiz müzigi, istediginiz yerde ve zamanda
    dinleme hakkından yoksun kaldınız mı?

    Ya, eşinizle (sevgilinizle, flörtünüzle demiyorum) elele sonbaharda bir
    orman yolunda yürümenize kimse engel oldu mu?

    Güzelim yaz aylarının sıcağında denize mayo ile girdiginiz icin tekme -
    tokat bir araca bindirilip, günlerce hakarete uğrayacağınız gözalti
    hücresine atıldınız mı?

    Kısa pantolonunuzla evinizin bahçesindeki çimleri biçerken, kendilerini
    sizin namus bekçiniz olarak görenlerin saldırgan söz ve davranışlarına
    hedef oldunuz mu?

    Kırk yılın başı canınız çektiğinde içeceğiniz bir yudum biradan yoksun
    kaldığınız icin, evde bira yapmasını, votka damıtmasını öğrenmek zorunda
    kaldınız mı?

    Evinizde ara sira oynadiginiz tavlanizi sömineye atip, müzik kasetlerinizi
    tavan döşemelerini söküp gizlediniz mi?

    Peki ya bir gün açıik renk takım giysilerinizi giymenin, kravat takmanin
    yasak olabilecegini, kravatınızdan tutulup yerlerde sürükleneceginizi,
    düşünüzde görseniz inanır mısınız?

    Ya da, kısa kollu gömlek ile (bayanlardan söz etmiyorum) dolaştığınız için,
    güvenlik güclerince gözaltina alınacağınız aklınıza gelir miydi?

    Ya siz bayanlar, yazın gölgede 40 - 45 derece sıcaklıkların olağan olduğu
    bir kentte dışarı gezmeye, alışverişe çıkarken kalın çorap, ayak
    bileklerine kadar uzun bir manto, saçınızın bir tek teli bir görünmeyecek
    şekilde başörtüsü takmak zorunda kalabileceginiz, hic aklınıza geldi mi?

    Peki, ya miras hukukunda payınızın oğlan kardeşinizin payının yarısı kadar
    olabilecegi?

    Eşinizin cok eşlilik hakkını kullanmayı aklından geçirebileceği?

    Tabii, bu sizi o kadar korkutmasin. İkinci ya da ücüncü kadını kendisine
    hak gören eşiniz, yine de sizin "rızanızı" yani olurunuzu alma zorunda.
    Yalnız unutulmaması gereken bir küçük nokta var. Eger rıza göstermezseniz,
    evinizin reisi ailenizin karar vermede en yetkilisidir ve siz kocanızın
    sözüne (kararina) karşı gelirseniz, sizin olurunuzu isteyen etiniz, sizi
    yatakta yalnız bırakmaktan dövmeye, belki de boşanmaya kadar uzanabilecek
    bir dizi yaptırım ile düşüncelerinizin değişmesine neden olabilir.

    İşte, Türkiye'de de bazılarının istediği "İslamiyete dayalı düzen" eşittir
    "Şeriat"tan küçük bir kesit okudunuz...

    *Alıntıdır*



    Hukuki NET Güncel Haber

    Hiç Yaşanmamış Özgürlüğe Ağıt konulu yargıtay kararı ara
    Hiç Yaşanmamış Özgürlüğe Ağıt konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Jun 2007
    İletiler
    73
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Hiç Yaşanmamış Özgürlüğe Ağıt

    Aşağıya ekleyeceğim yazı,Gülen cemaatinden "uyanarak" ayrıldığını iddia eden bir kişiye ait.Bir internet sitesinde rumuzla yazmış ve bu iddilarının arkasında hala,yazdıkları ne kadar doğru bilemiyorum ama daha önce duyduklarıma çok yakın ve bence okunmasında fayda var...

    ************************

    Kötüleşen zamanda kendini iyiliğe adamış bir insan, İslama hizmet yolunda sınır tanımayan büyük lider, daha çocuk yaşta ilahi kitapla tanışmış büyük İslam âlimi, sadece bir memur maaşı ile Türkiye’nin küçük ilçelerinde dahi yurt, dersane ve özel okul açan mükemmel insan.

    Fetullah GÜLEN

    Evet, onun destekçileri (yani hizmet erleri) onu bu şekilde tanıtırlar. Dine hizmetten evliliğe dahi fırsat bulamamış. Bir düşünün İslam dininin peygamberi Hz Muhammed (sav) hizmetten evliliğe fırsat buluyor da bu insan bulamıyor. Yani belki de dine dinin Peygamberinden fazla hizmet ediyor. Hayır; öyle değil. Bu insan evlen(e)medi çünkü zaman kötü kolay mı bu devirde İslama hizmet diyorlar da benim bildiğim İslam cahiliye devrinin yaşandığı Arap yarımadasına inmişti. O zaman benim de sorumluluk payımın olduğu bu zamanın insanlığı cahiliye devrinden de kötü.

    Hadi canım sen bir dine hizmet edeceksin o dinin peygamberinin yaptığını yapmayacaksın. Üstelik o dinde kendi özgürlüğünü sağlayabilen aklı başında her ergene evlilik farz olduğu halde.

    Ben iki yıl gülen dersanelerinde okudum ve açıkçası belli bir süreç onların felsefelerinden etkilendim. Çünkü ben müslümandım ve o da dine hizmet ediyordu. Ama aklıma hiç gelmedi sadece memur maaşı ile nasıl bu sermaye oluştu diye. Adeta üzümü yiyip bağını sormaz durumdaydım. Aynı zamanda vatanımı, milletimi, atamı seviyordum. Nasıl olsa onlar için sorun değil diyordum çünkü vatanım, atam, milletim islamın önünde engel değildi. Ancak yanılıyordum. Onlar bana başörtülü kızların eğitim imkânının olmayışını, ya dinlerinden ya eğitimlerinden vazgeçmeleri gerektiğini, askeri alanlarda çalışanların sıkıntılar çektiğini söylüyorlardı ve ben yavaş yavaş vatanımdan soğumaya başladım. Öyle ki artık sistemin değişmesi gerektiğini düşündüm. Şeriat istiyordum.

    Bana söylenene göre ben hukuk fakültesi okuyacaktım. Onlar beni gerekli yerlerde işe alacaktı çünkü atacağım imzalara ihtiyaç duyuyorlardı. Geçen yıl bana eğer polis olmak istersem işe alınacak iki bin güzel insandan biri olacağım söylendi. Bir yılda sadece emniyet sektörüne iki bin kişi varın gerisini siz düşünün. Kadrolaşmanın olup olmadığı ise sadece sizin yorumunuz.

    Bunlar sadece benim değil kucaklarına düşen her öğrencinin durumu. Düşünün doğunun bir ilçesinde bir yurt, bir dersane, bir özel okul açmış. Okulun 600 dersanenin 400 yurdun 200 öğrenci aldığını düşünelim. Toplam 1200 bir yılda hadi diyelim 1000 benim gibi erken uyanıp gerçek yüzleri ile tanışanların sayısı en fazla 50. Yani her yıl bir ilçeden 950 öğrenci Gülen yandaşı dolayısıyla Cumhuriyet karşıtı olarak yetişiyor.

    İki yıl boyunca bana bir Ayet veya bir hadis okunmadı. Elime verilen ilk kitap Said Nursi ikincisi ise Gülene ait kitaplar oldu. Öğretmenlerim güzel örnekler verirken Gülen’den kötü örnekler verirler onların deyimiyle sol terörün üyelerinden bahsettiler. Hep bakın bu ülkede Müslüman olursan diye başlayan sözler. Yani ülkeye düşman oluyorsun. Gelelim yaşadıklarıma.

    Onlara göre Said Nursi Mesih, Atatürk deccalmış. Zaten içlerine girdikçe bu görüşlerle karşılaşıyorsunuz. Eğer her yönüyle onlara inanmışsanız artık Atatürk düşmanı olmanız işten dahi olmuyor. Şükürler olsun atamı deccal edecek kadar atama deccal dedirtecek kadar alçalmadım.

    Bir gün dersanede her hafta düzenlenen dini sohbete katıldım. Orada bana gülenin videosunu izlettiler. Aradan yarım saat geçti bitmiyor. Sevmediğim bir adamı dinlemek istemiyorum. Çıktım dışarıda beklerken hocam geldi. Ben de açık açık sevmiyorum dinlemicem dedim. Önce sen bilirsin dedi. Sonra ayıp ettiğimi İslam için didinen bir insana bir saatimi ayıramadığımı falan söyledi. Utanmalıydım adeta.

    Bir gün okuma programına katıldım. Hocam bana Fetullah Gülen’in yazdığı bir kitap getirdi ve okumamı istedi. —Hocam ben başka kitap okusam? Hayır. Ee bari Kuran okusam deyince ‘’Kuran’ı her yerde okursun önce bir bunları oku dediler. Düşünün bir Müslüman ilk etapta Kuranla değil gülenle tanışıyor. Birileri de buna İslam hizmeti diyor. Devlet okulunda okuyorum.

    Okulda ki arkadaşlarla toplanıp öğretmen olmadan bir piknik gezisi düzenledik doğal olarak o gezide fotoğrafta çekildi. Resimlerin birinde erkek ve kız arkadaşlarla bir arada sadece yan yana duruyoruz ve bu remi dersaneden öğretmen görünce bana kızlarla konuşmamın dahi haram olduğunu nasıl olup ta yan yana fotoğraf çektirdiğimi sordu. Yetmedi bu kadarı ailemi arayıp ta tabire dikkatinizi çekerim söylenen oğlunuz yapmış olduğu gezide uygunsuz fotoğraf çekmiş. Biz de onu telefonun da gördük. Bildirelim dedik. Yahu kardeşim uygunsuz fotoğraf deyince insanın aklına ne gelir. Babam bu heriflere güvenmezde es geçti bu mevzuyu. Yani bizim kız arkadaşların sesini bile duymamız harammış.

    Yurtlarında kalan arkadaşlarım anlatıyorlar. Sabah ezanı okunurken bizi namazı kaldırırlar. Kalkmamak gibi seçenek yok illa ki kalkacaksın ve namazdan sonra okul saatine kadar Kuran dersi verilir. Yazılımız olsa dahi izin verilmez çünkü dünyevi işlerimiz dini işlerimize engel olmamalı. Yahu kardeşim senin peygamberin dünyada yapmanız gereken işlerinden vazgeçipte ibadet etmeyin diyor ama şundan emin olun ne Allah’ın ne de Allah’ın elçisinin sözleri bir önem taşımıyor. Tek önemli kişi gülen

    Arkadaşımı internet cafede gören hoca ailesini arıyor ‘’Öğrenciniz zamanın kirli oyunlarına aldanmış ve kendini kaptırmış. Ayrıca ders çalışmayıp cafeye gidiyor. Artık bizim sorumluluğumuzdan çıktı. Kazanamazsa bilmeyiz.’’ Tabi babası dersaneden alıyor. Yani internet ve TV âlemi de yasak. Haa güleni anlatan kanal ve siteler hariç.

    Kısacası dine hizmet diye gönüllere fetheden Gülen hangi dine nasıl hizmet ediyor anlayamadım. Öğrencileri Müslüman olana bu ülkede yaşam yok sloganları ile yetiştiriyorlar. Bunun doğal sonucu olarak kişi ülkesini devrim yapmak koşulu ile seviyor. ‘’Tüm kamu alanlarında söz sahibi olacak kadar güçlenmediğimiz sürece attığımız her adım erkendir’’ diyor. Buradan iki sonuç çıkar. Şuan Türkiye’nin her yerine ulaşabilen ağına rağmen daha güçlü bir şekilde gelecekler. İki henüz atılması düşünülen gerçek adımlar atılmadı. Er yada geç atılacaktır. Tabi biz bu şekilde sessiz kaldığımız sürece.

    Bir tarih öğretmenin derste söylediği sözler her şeyi açıklar.

    ‘’Arkadaşlarım, dünya politikası bir onlara bir bize geçiyor. İşte en sonunda güç ABD’nin eline geçince yine onlar söz sahibi oldu. Ancak sıra bizde çok kısa zamanda güzel günler göreceğiz. Bir düşünün şu tahtanın üzerine bayrak, gençliğe hitabe ve istiklal marşı asmak mecburi. Burası özel kurum olduğu halde ben istesem şuraya Allah’ın veya O’nun resulünün ismini asamam. Demek ki değişime önce kendi memleketimizden başlamalıyız ve bunun için umudumuz sizsiniz.’’



    (Alıntı)

+ Konuyu Yanıtla

Bu sayfada bulunan kavramlar:

Benzer Konular :

  1. Cinsel özgürlüğe karşi suçlar
    Türk Ceza Hukukunda CİNSEL ÖZGÜRLÜĞE KARŞI SUÇLAR - Fahri Gökçen TANER - Nisan 2017 - 2. Bası - Yeni - 978-975-0242-366 Bu kitap Adalet...
    Yazan: Hukuk Kitapçısı Forum: Hukuk Kitapları Tanıtımı
    Yanıt: 0
    Son İleti: 17-04-2017, 20:50:09
  2. Türk Ceza Hukukunda Cinsel Özgürlüğe Karşı Suçlar [Kitap Fiyat bilgisi]
    Fahri Gökçen Taner - Seçkin - 2013 Ağustos - 55,00 TL Türk Ceza Hukukunda Cinsel Özgürlüğe Karşı Suçlar hakkındaki işbu hukuki kitap Hukuk...
    Yazan: Hukuk Kitapçısı Forum: Hukuk Kitapları Tanıtımı
    Yanıt: 0
    Son İleti: 06-09-2013, 13:10:04
  3. Penthesilea’ya Ağıt
    böyle bitmemeliydi penthesilea esrik bir mızrağın rüzgarıyla düşmemeliydi aşkın en mağrur kalesi… oysa, saçlarında dirilirdi “Thermedon”un...
    Yazan: Hayri Buyruk Forum: Edebiyat ve Sohbet Köşesi
    Yanıt: 10
    Son İleti: 11-03-2008, 14:19:38
  4. Persephone’ye Ağıt
    “…ne yazılmışsa sevdaya dair yalandır ve avucunda yaralı bir yürek, sevdaya düşmek ateşe adanmaktır aldanmaktır inanmak sevda, ancak ruhumuzda...
    Yazan: Arzu Eşbah Forum: Edebiyat ve Sohbet Köşesi
    Yanıt: 9
    Son İleti: 28-02-2008, 21:08:50

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.