+ Konuyu Yanıtla
1 den 5´e kadar toplam 5 ileti bulundu.

Konu: Solun zamanı ve zamanın solu

Solun zamanı ve zamanın solu Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Oct 2003
    Nerede
    Hatay, Türkiye.
    İletiler
    3.380
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Solun zamanı ve zamanın solu

    NABİ YAĞCI - REFERANS GAZETESİ 28.03.2007

    Solun zamanı ve zamanın solu

    "Sol"un hali yalnız bizde değil dışarıda da genellikle “istihza” ile karşılanıyor. Kimileri “Hâlâ sol demenin bir geçerliliği var mı” diye sorarak dudak kıvırıyorlar; kimileri ise solun bölük-pörçük haline bakıp bizi beceriksizlikle niteliyor ve “Sol adam olmaz” diye kestirip atıyorlar. Solun genel görünümüne baktığımızda bu yaklaşımlara katılmasak, onlara hak vermesek de doğrusu dünkü gibi yüksek perdeden karşılık veremiyoruz. Bu nitelemeleri hak ettiğimizi alçakgönüllülükle kabul gerekir. Görünüm ne yazık ki böyle.
    Ancak görüngülerin gerçeği, her zaman gerçeğin görüngüleriyle örtüşmez. Her gün soluduğumuz havayı göremezsiniz, varlığı ya da ona olan gereksinim havasız kalana dek hissedilemez. Basında da görüyoruz, sol olmayanlar ve hatta anti-sol olanlar da solun nasıl toparlanabileceği üstüne kafa yoruyorlar. Neden acaba? Havasız mı kaldık?

    Öyle gibi. Cumhuriyet diyoruz, cumhuriyet bir devlet biçimidir, artık orada bir kavmin, bir ailenin, bir sülalenin, bir kastın, bir monarkın değil cumhurun sözü geçer ama öyle olmuyor; kastlar konuşuyor, asker konuşuyor, bürokrasi konuşuyor, halk susuyor. Yani demokrasi ihtiyacı kıyaya vurmuş bağlığın suya ihtiyacı gibi kendini dayatıyor, nefes alamıyoruz. Üstelik bu durum bugün doğmuş bir durum değildir. Ekonomisiyle insan potansiyeli ile büyüyen Türkiye, halen 1930’ların siyasi rejiminin cenderesi içinde tutulmak isteniyor. Önce bu cenderenin adı konulmalıdır: Askeri-bürokratik vesayet rejimi. Türkiye bu cendereden kurtulmak, değişmek zorundadır ve karşımızdaki sorun yalın olarak budur.

    Türkiye “değişim” istiyor. Ekonomik alanda ülkemiz hayli ileri gitti ama ekonomik temel ile siyasi üstyapı uyumsuzdur ve ikisi arasında giderek artan bir gerilim vardır. Türkiye ithal ikameci politikaları da geride bırakarak liberal bir ekonomi politika yönünde geriye kolay döndürülemez yapısal değişim içine girdi. Ne ki, siyasal üstyapı, siyasi kültür hâlâ arkaik, feodal ve geridir. Ekonomiyi yabancı sermayeye korkmadan açanlar bile siyaseti kendi vatandaşlarına korkmadan açamıyor, milletvekili seçimlerinde yüzde on barajını bile kaldıramıyorlar. Bunu göremeyen, bu engeli kaldırmayı düşünmeyenler için ekonominin nesnel gereksinimlerinin farkında olduklarını söylemek mümkün mü? Kesinlikle hayır. Böyle olduğu içindir ki, ekonomide atılan adımlar henüz pamuk ipliğine bağlıdır. Ekonomist değilim, bu nedenle haddimi bilerek bu konulara girmiyorum ama şu kadarını da görebiliyorum: Hâlâ çok ciddi biçimde kayıtdışı, irrasyonel ekonomi var ve maliyemiz bunu çözemiyor. Bana göre siyasi rant üzerine oturmuş bir siyaset felsefesinin demokratik siyaseti boğduğu yerde rant ekonomisinin temellerini tasfiye etmeniz mümkün değildir. En fazla bu kadar yapabilirsiniz, daha fazlasını değil. Bu kadarı bile açık söyleyelim, dışarının yani dünya global ekonomisinin zorunlulukları ve AB süreciyle oldu. Ama şimdi yeni bir yol ayrımına gelindi: Tamam mı devam mı? Yani ekonomide ve siyasette (sivil demokrasi ve özgürlükler) dışa açılarak, yani dünya standartlarını (çağdaşlığı) gözeterek mi gideceğiz, yoksa gidilen yoldan da geri dönüp içe kapanmacı (milli ekonomi) ve bize göre demokrasiyi mi (otoritarizm) seçeceğiz? Önümüzdeki seçimler bu temel tercih açısından olağanüstü önemli.
    Ülkemizde liberal ekonomi ve liberal siyasetin tarihsel zemini dün yoktu, bugün ise hayli zayıf olarak var. Batı tipi bir liberal parti yok Türkiye’de. AKP de açık ki böyle bir parti değil. Demokrasi mücadelesinin tarihi incelenirse görülebilir ki, ülkemizde programatik olarak liberal-demokrasinin de savunuculuğunu sol yapmak zorunda kalmıştır öteden beri. Zira böyle bir demokrasi bizde hiç olmamıştır. Fakat bu programın adını koymaktan da sol hep korkmuştur. Soldaki demokrasi, sosyalizm tartışmaları boylu boyuna bunun kanıtıdır.
    Türkiye şimdi bir yol ayrımındadır: Basitçe söylersek içe mi kapanacak, dışa mı açılacak? İfade basit olmakla birlikte yapılacak tercihin sonuçlarının hiç de basit olmadığını aklı başında herkes sanırım görüyor artık. Şöyle de söyleyebiliriz: Çağdaş sivil demokrasi mi değil mi? Daha da yalınlaştıralım: Değişim mi değil mi?
    Türkiye eğer bu yol ayrımındaysa yani temel soru değişim mi değil mi sorusuysa zaman solu artık çağırıyor demektir. Yani solun zamanı artık gelmiştir. Çünkü sol durağan zamanlar için değil “değişim” zamanları için vardır. Sol ancak tarihin değişim dalgasının yükseldiği zamanda varlığını varoluşa dönüştürebilir. Durgun zamanlarda sol sudan çıkmış balıktır. Çaresizliği, bölük-pörçüklüğü bundandır. Şimdi suların yükseldiği ve tekrar suya kavuşma olanaklarının çıktığı zamanın geldiğini düşünüyorum.
    Fakat tıpkı bir sörfçü gibi, dalganın yükselmesi yetmez solun da yükselen dalgayı yakalama yetenek ve kapasitesine sahip olması gerekir, değilse dalga sörfçüyü de yutarak gelip geçer. Yani solun zamanının geldiğini saptamak yetmez, sol da zamanı yakalayabilmek için kendini dönüştürmek, “zamanın solu” olmak zorundadır.



    Hukuki NET Güncel Haber

    Solun zamanı ve zamanın solu konulu yargıtay kararı ara
    Solun zamanı ve zamanın solu konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Jun 2006
    Nerede
    İstanbul / Beyoğlu
    İletiler
    3.411
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Solun zamanı ve zamanın solu

    Sol zamanın solu olursa tutucudur, gericidir, çünkü saatin yelkovanı sağa doğru dönüyor. Sol geleceğin solu ise bir anlam ifade eder ve eğer öyleyse devrimci ve ilericidir.

  4. #3
    Kayıt Tarihi
    Dec 2006
    Nerede
    Turkiye.
    İletiler
    152
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Solun zamanı ve zamanın solu

    SOLCU BİR GRUPTAN ATATÜRK'E HAKARET AFİŞİ
    Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde bir grup sol görüşlü öğrenci tarafından dağıtılan bildiride Atatürk'e hakaret edildi. Mustafa Kemal Atatürk'ten 'eli kanlı' ve 'katil' diye söz edilen çirkin bildiriler, afiş haline getirilerek okul kantinine asıldı
    Günboyu kantinde kaldığı öğrenilen afişe okul yönetiminin müdahale etmemesi dikkat çekti. Kendilerine Ekim Gençliği adını veren sol görüşlü yapılanma tarafından Ankara Üniversitesi'nin Cebeci Kampüsü'nde Nevruz dolayısıyla dağıtılan bildiride şu ifadeler yer aldı: "Mustafa Suphiler'den bu yana komünistlerin, devrimcilerin ve onlar nezdinde işçi ve emekçilerin kurtuluşu mücadelesine karşı sınıfsal konumlanışı net olan, eli kanlı M.K.Atatürk'ü ve Türkiye'deki burjuva iktidarını referans alanların, komünistlerin sosyalist propagandalarını yargılama çabaları bizim adımıza büyük bir ilginçliktir. Bu coğrafyanın halklarına adlarını, düzene karşı devrim mücadelesinde tereddütsüz ödedikleri bedellerle miras bırakan Deniz'lerin, Mahir'lerin, adlarının bugünkü sömürü düzeninin kurucusu Mustafa Suphi'lerin katili Mustafa Kemal ile birlikte anılması kaba bir yanılgıdan ibarettir."
    29.03.2007 11:27
    ZAMAN

  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Jun 2006
    Nerede
    İstanbul / Beyoğlu
    İletiler
    3.411
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Solun zamanı ve zamanın solu

    SOL NEDİR, SOLCU KİMDİR ?

    Sol kavramı, yakın tarihimizdeki karmaşanın da etkisi ile bir çarpılmaya uğradı. Bir bakıma bu etki sadece bizim yakın tarihimizle ilgili de değil. “Tarihin sonu”nun geldiğinin iddia edildiği bir dönemde, "at izinin it izine karıştığı" bir süreçte yaşanan kafa karışıklığından “sol” da nasibini aldı.

    Örneğin bu konjonktürde Özal’ı “solcu” ilan etmekte bir sakınca görülmedi ! “Benim memurum işini bilir” diyen, Türkiye’ye “prensler”, papatyalar, hanedanlar, hortumcular armağan eden bir Nakşibendi müridinin “solcu” ilan edildiği bir dönemde, artık kimi çıkıp da "ben solcuyum" diyebilir ki ?

    Ya da geçmişte sol düşüncenin kimi yorumlarını benimseyen bazı siyasal hareketler de ayrılıkçı terörist örgütün kuyruğuna takılıp oradan oraya savruldular. Bu arabesk liberalizme, bu alaturka kapitalizme muhalefeti ; masum insanları öldürerek, minibüslerde bomba patlatıp, kundaktaki bebekleri katlederek ayrılıkçı ve ırkçı bir milliyetçiliğin en aşırısını sergileyen emperyalizmin kontrolündeki bir hareketi kutsayıp onun kuyruğuna takılmakla karıştıranlar, kendini “sol” ilan ederse, artık kim çıkıp da “ben solcuyum” diyebilir ki ?

    Peki sol nedir, solcu kimdir ?

    Solculuk, memurun “işini” bilmesi, açıkgöz işadamının bankayı boşaltması, alaturka kapitalist düzenin dağlara savurduğu zavallının kundaktaki bebeği katletmesi midir ? Sol adına ortaya çıkanların düzen değiştirmekten anladığı bu mudur ?

    * * *

    "Kavramsal düzeyde "sol"u belirli bazı ideolojiler olarak algılamak pek sağlıklı bir tutum olmaz. Komünizm, sosyalizm, anarşizm , sosyal demokrasi vb. ideolojilerin her biri sol olarak tanımlansa da, sol kavramı aslında bir ortak paydayı simgeler. Daha genel ve kapsayıcı bir duruşu, dünya görüşünü ifade eder.

    Ana hatlarıyla "sol" olarak nitelenen duruş, varolan toplumsal-siyasal-ekonomik düzenin, hakça bir bölüşüm ve siyasal karar alma süreçlerine her düzeyde daha demokratik bir katılım ekseninde dönüştürülmesini savunmaktır.

    Bu hedefler için komünistlerin izlenmesini önerdikleri yol farklıdır, sosyal demokrat ve sosyalistlerinki farklı... Ama teorik olarak hedef hemen hemen yukarıda formüle etmeye çalıştığım türde bir düzene ulaşmaktır.

    Ayrıca, bu bağlamda, bütün boyutlarıyla ulusal bağımsızlığı savunmak ve antiemperyalist bir tavır almak; dinin, toplumsal ve siyasal ilişkileri düzenleyen değil, vicdani bir kurum (ve kişi ile inandığı arasındaki bir ilişki biçimi) olarak kalmasını sağlamak anlamında lâiklik, bu duruşun vazgeçilmez öğeleridir.

    Kısacası, sol kavramı belirli bazı ideolojilerinden daha genel bir dünya görüşünü ifade eder : siyasal anlamda daha katılımcı, ekonomik anlamda da daha bölüşümcü ve sosyal-adaletçi bir yapıyı hedeflemek...

    Bu yaklaşımın iki ayağı vardır : Siyasal düzlemde, karar alma süreçlerini belirlemek ve etkilemek yönünde katılımı arttırmak... Ekonomik anlamda da bölüşümü ve gelir dağılımını adil ve eşit kılmak...

    Sol anlayışın felsefi öğelerinden olan "değişim" düşüncesi de ancak bu yönde gerçekleşirse anlamlıdır. Tam aksi yöndeki bir değişimi, sol ile özdeşleştirmek olsa olsa şark kurnazlığıdır.
    Öte yandan "sol" kavramını sadece "özgürlükçülüğe" indirgemek de pek anlamlı değildir, eğer o özgürlüğü kullanabilmenizi mümkün kılacak ekonomik güce sahip değilseniz… Eşitlikten yoksun bir özgürlük, emeğin değil sermayenin özgürlüğüdür.

    Genel olarak sol, bu paydadadır. Bu çerçevede de "ulusal" olanın yanındadır. Hele ki günümüz şartlarında onunla çelişmez. Aksine ulusal olanın, emperyalizm ve yerli işbirlikçileri karşısında savunulup yaşatılması için, bu bağlamda halkın çıkarlarının korunabilmesi için bu tavır “olmazsa olmaz” bir etkendir.

    Ulusal olanı savunmayan, kendi yaşadığı coğrafya ve üyesi olduğu toplumu kollamayan, tarihi ve kültürel değerlerine sahip çıkmayan solcu olamaz. Evrensel olana ancak bu yoldan ulaşılabilir. Kısacası gerçek solcular, ulusallık adına başka ulusların ulusal ve kültürel değerlerine yönelik bağnaz bir inkar ve ırkçılık içinde olmamanın ötesinde, kendi ulusal değerlerine de sahip çıkarlar, onları koruyup, geliştirirler, her şart altında o değerlerin savunucusu olmaktan geri durmazlar.

    Solcu, enternasyonalist kimliğin ve dayanışmanın, ulusal katkılarla zenginleştiğinin bilincinde olan kişidir.

    Mehmet TALAY'ın bir makalesinden alıntıdır.

  6. #5
    Kayıt Tarihi
    Dec 2006
    Nerede
    Turkiye
    İletiler
    1.350
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Solun zamanı ve zamanın solu

    Işıl Özgentürk - Al Gözüm Seyreyle

    Sol Ne Demek?

    Küçük çocuk annesine sordu: “Sol ne demek?” Anne bir süre düşündükten sonra yanıtladı: “Sol, sokakta seksek oynamak demek; korkudan öleyazsan da lunaparkta zincirli sandalyeye binmek demek; gece yatağından gökyüzünü izleyip gözüne kestirdiğin bir yıldızla sır paylaşmak demek; küçük fokları gaddarca öldüren fok katillerini hiç unutmamak ve kürk giymiş bir bayanın üstüne ‘Yaşasın foklar’ diyerek kalıcı boya atmak demek; yunusların bazen bir insan olduğunu düşünmek ve onların o muhteşem özgürlüklerini kıskanmak demek; Afrika’da bir ay sonra 700 bin yaşıtın çocuğun susuzluktan öleceğini öğrenip kumbaradaki parayı koşarak acil yardım kurumlarına götürmek ve bundan böyle diş fırçalarken musluğu kapalı tutmak demek; yemeğini bitirip geri kalanını üşenmeden bir torbaya koyup en yakın havyan barınağına götürmek demek; köpeğini gezdirirken bir poşete onun bıraktıklarını almak ve çöp kutusuna atmak demek. Kesilen her ağaç, yanan her orman için ne yapıp edip mutlaka ve mutlaka ağaç dikmek demek.. kimselerin ‘Bu orada ne yapıyor’ demesine aldırmadan insanların kumsalda bıraktığı çöpleri toplamak demek; çok meraklı olmak demek; şu yaşadığımız dünyada kaç dil konuşuluyor, farklı kaç renk insan var, neden Çinliler sütle yapılmış yiyecekleri yiyemezler.. güney ve kuzey kutbuna kaç kişi gitmiştir?

    Onların bu yolculuklarda başına neler gelmiştir? Şu bizim oturduğumuz kentin kaç kapısı var, şu bizim oturduğumuz kentte kaç müze var? Yazıyı ilk bulan kavim Sümerler’in kaç tanrısı varmış, Hititler’in kaç tanrısı, Hint mitolojisiyle, Yunan mitolojisindeki tanrılar birbirine ne kadar benzer? Güçlülerin tanrısı Apollon’un da, Hint tanrılarından en sevilen insan başlı fil tanrı Gadeş’in de yardımcıları neden faredir? Bir karınca bir kilometreyi ne kadar zamanda alır, sesten hızlı giden uçakların hızı saatte kaç kilometredir? Neden erik ağaçları erken açar? Dünyada kaç çeşit kurbağa vardır, insanın en yakın akrabası gerçekten su sineği midir? Freud neden herkesin bildiği bir bilim adamıdır? Karpuz neden soğuk suya bırakılır, dünyada parfüm yapılan kaç çeşit çiçek vardır, çöllerde kum fırtınaları neden hâlâ insanların korktuğu bir doğa olayıdır, kırlık alanlarda neden ay ve yıldızlar daha parlaktır? Aşk nedir, bu neden başımıza gelir, kalbimiz sık sık neden kırılır, vicdan nedir, neden yalan söylerken yüzümüz kızarır...”

    Küçük çocuk “Anne dur biraz” dedi, “kafam karıştı.” “Elbette karışacak” dedi annesi, “dünyanın en zor sorusunu sordun, devamı var. Sol demek, her yaptığın işin neye yarayacağını bilmek demek; okuduğun her kitabı, denizlerin tuzunu, göklerin mavisini iyi bilmek demek; bir ormanda pusula olmadan Kutupyıldızı’na bakıp yolunu bulmak demek; herkes birinin karşısında mum gibi dururken, kendin gibi durmak demek.. geceden ölesiye korkmak, ama geceyi sevmek demek; gün batımlarını sevmek demek, ormandaki tüm sesleri sevmek demektir.. kendin için dans etmek demek, ağız dolusu gülmek demek, her yenilgiden sonra şöyle bir silkinip kendi küllerinden yeniden doğmak demek...”

    Küçük çocuk birden bağırdı: “Şimdi anladım” dedi, “sol demek hiç durmadan düş kurmak demek!”

    Bu yazıyı 30 Nisan 2006’da yazmışım, birden aklıma düştü, yeniden okudum, sizlerin de okumasını istedim. Ama eklemek istediğim bir şey var: Sol, 2008 yılında karlı bir Moskova sabahında, Nâzım Hikmet’in mezarı başında, onu hâlâ Anadolu’da bir çınar altında yatıramadığımız için utanmak demek. Özür dilemek demek. Bu özrü hepimiz adına diledim.

    http://yhs.cumhuriyet.com.tr/?im=yhs&kid=49&hn=26404

    SAĞ NE DEMEK?

    Küçük çocuk annesine sordu: “Anne sağ ne demek?” Anne bir süre düşündü ve yanıt verdi:

    “Sağ” dedi, “öncelikle hiçbir şeyi merak etmeden sana verilen bilgiyle yetinmektir. Sana sus denildiğinde susmak, konuş denildiğinde konuşmaktır.
    Sürekli kendini yetersiz hissetmektir. Kendini sürekli başkalarının peşinden giden biri kılmaktır. Geceleri sırlarını paylaşacak bir yıldızın varlığından habersiz olmaktır.

    Toplama kamplarının bacası sürekli tüterken, 'Bizim o kamplarda yaşananlardan haberimiz yoktu' demek ikiyüzlülüğünü göstermektir. Sokakta kocaman bir adam küçücük bir çocuğu döverken hiç ses çıkarmadan oradan koşarak uzaklaşmak demektir.

    Büyük alışveriş merkezlerinde özürlüler için ayrılmış otopark alanına büyük bir pişkinlikle park etmek, 'Neden oraya park ediyorsun, orası özürlüler için' diye soran birine de, 'Ben de kafadan sakatım' diye gülerek yanıt vermektir.
    Kahve sohbetlerinde, memleket durumları konuşulurken, 'Kardeşim bu memlekette üç beş kişiyi asacaksın, bak o zaman her şey nasıl şak diye biter' yollu fikir yürütmektir. 18 yaşından küçük çocukların yaşlarının büyütülüp idam edilmesine neden olan askeri darbe başkanının yaptığı resimleri hâlâ yalakalık olsun diye almak demektir.

    Grev yapan işçiler için, 'Canım bunlar da çok oluyor artık, dünyanın parasını alır gene de doymazlar' cinsinden düşünce üretmektir. Mangal keyfi için orman içinde ateş yakmak ve yangın çıkartmaktır. Evinin içini tertemiz yapıp, kapının önünün b... götürmesini önemsememek; hastanelerde ameliyattan yeni çıkmış bir hastanın yanında fosur fosur sigara içmektir. 'Kadınların saçı uzun aklı kısadır' sözünü pek bir sevmektir...”
    Küçük çocuk ansızın sordu: “Anne.. insanların büyük çoğunluğu bu dediklerini yapıyor...” Çocuğun bu sorusu karşısında anne gülümsedi ve yanıt verdi:

    “Bekle, daha bitmedi.. devam ediyorum; sağ demek, süt yerine meşrubat içmenin daha doğru olduğunu söylemek ve bunun yaygınlaşması için dünya kadar reklam parası vermektir. Tüketimi destekleyen yüzlerce reklam sloganı yazıp ardından, 'Bu dünya düzeni şöyle değişir' diye ahkâm kesmektir.
    En pespaye dizilerde oynayıp 'Ben en devrimciyim' demektir. Oy kullanmak yerine o gün pikniğe gitmektir. Körlerin, spastik özürlülerin, sakatların sokaklarda görünüp de moral bozmamaları için yolları, parkları, tuvaletleri sadece ve sadece normallere (!) göre yapmak demektir.

    Zehirli atıklarını toprağa gömen ya da denize bırakan büyük işyerlerine komik miktarlarda para cezası verilmesini uygun görmektir. Tarihi ören yerlerindeki mermerleri yasağa rağmen kesip kesip inşaatta kullanmaktır. Denizleri, ırmakları, toprağı kirletmek ve bundan adeta büyük bir keyif almaktır.
    Açık havada öpüşen, koklaşan çiftleri koşa koşa gidip polise ispiyon etmektir. İşlenen suçlar için iki rekât namaz kılıp Allah'ı kandırdığını sanmaktır. Arkadaşın bir haksızlığa uğradığında onu savunmamaktır.
    Büyük derbilerden sonra aşka gelip gelişigüzel ateş etmek ve seken bir kurşunla evlerinin balkonunda oyun oynayan dört yaşındaki çocuğu öldürmektir.

    Sinemaya giden kız kardeşini sokak ortasında bıçaklayıp, zafer işareti yapmak demektir. Bilgiyle, sabırla, vicdan duygusuyla, ahlakla, etik değerlerle dalga geçmek ve bu dağları ben yarattım dercesine kurum kurum kurumlanmaktır.”

    Küçük çocuğun bu kez gerçekten kafası karışmıştı. “Anne” dedi, “Bu sağ ne kadar çok yerdeymiş, ben korkmaya başladım.”

    “Hayır, korkma” dedi annesi. “Daha pek azını duydun. Kim dedi sana bunları merak et, artık öyle korkuyorum, vazgeçtim demek yok. Geç kaldın.”
    Anne yeniden başladı, “Sağ demek...”

    Anne sözünün sonunu getiremedi, çocuk koşarak karyolanın altına saklandı.

    http://www.ensonhaber.com/politika/1...-demektir.html

    Sağ ile soldan bir yaz türlüsü yapsak nasıl olur!

    Yenmez mi?

+ Konuyu Yanıtla

Bu sayfada bulunan kavramlar:

Benzer Konular :

  1. Toplantı zamanı
    C) Kat malikleri kurulunun toplantısı ve kararları: I - Toplantı zamanı: Madde 29 - Kat malikleri kurulu, yılda bir defadan az olmamak üzere...
    Yazan: numannuman Forum: Kat Mülkiyeti Hukuku
    Yanıt: 0
    Son İleti: 04-06-2015, 14:31:17
  2. Eşimden bosandım nafaka parasını zamanın da ödeyemiyorum sorun olur mu ?
    Selam ben bayram eşimle 5 yıldır evli kaldık sonra ayrıldık 1 seneye yaklasık nafaka bedeli ödüyorum 2011 yılının 10 ayı ve 12 ayın nafakası nı...
    Yazan: lllexxalll Forum: Aile Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 05-02-2012, 21:12:34
  3. Zamanı Gelmeyen Çeki Zamanı geldiğinde ödememeleri mümkünmü yasal olarak?
    Merhabalar, Konuları baya inceledim ancak kendi sorunuma benzer bir sorun ile karşılaşamadım bu yüzden affınıza sıgınarak sorumu yoneltiyorum eğer...
    Yazan: tugsal Forum: İcra ve İflas Hukuku
    Yanıt: 0
    Son İleti: 07-02-2010, 21:38:25
  4. Mührü zamanı
    Mührü zaman ne demektir hukukta? Mührü zamanı ne gibi şeyler kapsıyor (örneğin mal varlığı kapsıyor mu ve daha neler?). Teşekkürler...
    Yazan: Türkiyem Forum: Aile Hukuku
    Yanıt: 0
    Son İleti: 10-03-2009, 10:18:46
  5. Emeklilik Zamanı
    Merhaba ; Arkadaşlar sorumu cevaplayacağınız için önceden teşekkür ederim.Babam ile annemin ssk bilgiler aşağıdaki gibidir.Babamın arkadaşları...
    Yazan: gokhan366 Forum: Sosyal Güvenlik Hukuku
    Yanıt: 2
    Son İleti: 31-12-2008, 09:16:08

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.