1999 un Ekim ayı başlarında Akdeniz eskilerin değimi ile resmen bir Türk gölüne dönmüştü... Bir yanda Display Determination ( Kararlılık Gösterisi ) bir yanda olive nua ( Yeşil zeytinler ) tatbikatı sürmekte ve her tatbikatta Türk gemileri bulunmaktaydı..
TCG Muavenet ise tarihinde ilk defa Türkiye dışında bir tatbikata katılıyordu. Hiç bir tatbikata katılmamış olması nedeniyle adı ' Hacı Muavenet ' e çıkmış olan bu gemimiz 22 namlusu ile Türk Deniz Kuvvetlerinin en ciddi vuruş ve duruş gücüne sahip gemisiydi. Biraz saklamak birazda ' Ulusal ' gemi sıfatıyla hiç bir nato tatbikatına o güne kadar katılmamıştı... Kararlılık-92 Muavenetin dönüm noktasıydı şeytanın bacağını kırmış bir tatbikata katılıyordu nereden beilebilirdiki son yolculuğuna çıkıyor......
1945 yapımı olan USS Gwin 1972 de Donanmaya katıldıktan sonra DM 357 TCG MUavenet olur... Donanmaya katılan en güçlü gemidir vuruş ve duruş gücüyle ve ulusal gemimizdir. Ve ilk uluslararası tatbikatına katılmaktadır.
1 Ekim 1992 Bir geminin köprü üstü... Olive nua tatbikatına katılmak için Fransa ya intikal eden geminin bir subayı köprüüstünde mesajlara bakmaktadır. Yanindaki vardiya subayına '' iyi iyi kararlılık tatbikatı yeşil periyoda girmiş... yoksa rota değiştirip duracaktık' der. Yeşil periyor gemilerin bir sonraki safha için hazırlık ve intikal bölümüdür ve boştur. Normal intikal düzeninde gidilir... Saat 22 00 suları ( TS ile 2300 ) Köprüüstünde bulunan subay şaşırır. Yanındaki vardiya subayına ' Bu uçak gemisi değil mi?' der Vardiya subayı Teğmen ' evet efendim ' Bir terslik vardır gerçek bir terslik... istihbarat raporlarını ister subay raporlarıincelediğinde bu geminin olsa olsa ''USS Saratoga '' olabileceğine karar verir amma yanlış yer de yanlış konumda ve ilginç bir biçimde hareket etmektedir. Genel ilke olarak hiç bir uçak gemisi asla ve kata yanlız hareket etmeme ilkesi alenen çiğnenmekte , Uçak gemisinin intikali en açıktan yapması gerekirken karaya doğru yükselmesi ayrı bir terslik, dost birlik olarak nitelenen unsurların bile 20 milden fazla uçak gemisine yaklaşmasına izin verilmezken düşman birliklerine bu kadar yakın olması ayrı bir tersliktir. Kaldıki saratoganın orada bulunmaması da işin cabasıdır. Saratoga sonra Güneyleyerek aşağı doğru inmeye başlar... Köprü üstünde ki subay ' Alla allah çok ilginççç ' demekten öteye bir şey yapamaz ... 25 dakika içinde Saratoga gecenin karanlığında yok olur....
Saat 2301 ( TSİ 0001 2 Ekim ) Peşpeşe iki gümbürtü kopar sonra koyu bir sessizlik .... Gözler karanlıkta bir şeyler ara ammapeşpeşe iki ışık hüzmesi ve patlama hariç zifiri karanlık herşeyi örter.... Bir şey olmuştur amma ne.... Beş dakika sonra telsizden inanılmaz hızlı konuşmalar akmaya başlar Türkçe İngilizce Fransızca İspanyolca... İş çığrından çıkmıştır. Ne devre disiplini ne birbirini anlama anlamsız konuşmalar sonra birden sessizlik tam bir elektronik bastırma.... Sessizlik sabaha karşı bozulur.... USS Saratoga ' Yanlışlıkla'' TCG Muaveneti vurmuştur. Bir ölüm sessizliği çöker Vurdu da ne oldu ? Ters birşey mi var ? Her iki tatbikatında devam edeceği haberi gelir ama kararlılık tatbikatının başlaması gereken evresi iptal edilmiş öbür periyor zamanında başlayacaktyır.... İlk kanı ciddi bir şey olmadığıdır. Ve intikal devam eder.....
Ciddiyet Fransa'nın Toulon limanına yanaşınca anlaşılacaktır....
TCG Muavenet vurulmuştur. Hemde bir değil iki kere... USS Saratogadan atılan iki adet SEA SPARROW güdümlü mermisinden birisi köprü üstüne isabet etmiş öteki 50 metre üzerinde patlamıştır. Olanaksız olmuştur... Başta gemi komutanı DZ.KUR.YB. Levent Kudret GÜNGÖR olmak üzere beş Türk denizcisi şehit olmuş onlarcası yaralanmıştır...
Azıcık denizden anlayan silah sistemlerini bilen kişi bu olayın ' kaza' olamayacak boyutta olduğunu anlamıştır. Bunun aksi için bir similasyonla kanıtlanıncaya kadar inandırıcı değildir ki bu günekadar yapılamamıştır... Bu füze basit bir top değildir. Üç levrek ileri iki bıyık bükümü sola diye hareket etmez... Sea sparrow gerek rampasında gerekse hedefine uçarken görevini tüm koordinatları ile en ince ayrıntısına kadar bilen çok akıllı ve yetenekli bir füzedir. Hareketli dusman hedeflerini takip eden radar sisteminin sagladigi bilgiler, mikrondan kucuk zaman araliklari icinde, yonu, uzakligi ve tum koordinatlari ile birlikte merkezi islem ve mermi takip sistemi araciligi ile rampada atisa hazir bekleyen akilli "Sea Sparrow"a surekli olarak yuklenir. "Sea Sparrow" ateslendikten sonra hedefi vuracagi ana kadar olusan yay icinde de bu bilgilendirme devam eder. Hedeften alinan bilgilerin, hedefi vuruncaya kadar olusan yay icinde mikrondan daha kisa surede kesiklik gostermesi fuzeyi basarisiz kilar. Amacli (kasitli) hedefi olmayan bir fuze ic guvenlik sistemi ile kendini imha eder. Yani hedefe kaza ile gitmez, cunku gidemez. Hedefe ancak ve ancak bilerek ve kasitla gider. Sea Sparrow fuzesinin ateslenebilmesi icin 6 kademenin gecilmesi gereklidir. Basilan tek bir dugme ile harekete gecmez. Dolayısı ile bu altı kademenin hiç birinde ' biz ne yapıyoruz ' denmiş olmaması olanaksızdır. Kaldı ki Sea Sparrow SAM tipidir. Yani hava savunma füzesidir. Hedef havadadır denizde değil...
En ilginç detaylardan biriside Zamanın Deniz Kuvvetleri Komutanından geliyor Vural Bayazıt :''"Bütün dikkatlerini hava harbine toplamışlar. Hava harekatı bekliyorlar. Onun dışında birçok iş yapılıyor bu gemide. Yangın eğitimleriniz olur, V.s. Saratoga uçak gemisi bunların hiçbirisini yapmıyor. Gemi Adriyatik'te görev yapıyor. Adriyatik'te hava şu; o zaman Yugoslavya her an saldırır, hava harekatıyapar psikolojisi var. ABD'liler de her an bu tehdit altında. Akılları-fikirleri Adriyatik'te kalmış. Gemi Ege'ye geliyor tatbikat için, bir AIlah'ın kulu, "Gemimiz Ege'ye intikal etmiştir" diye devreden anons yapmıyor. Ne komutan, ne de ikinci komutan, böyle bir eğitimimiz vardır demiyor. Sivri akıllı bir yüzbaşı gece yarısı eğitim yapacağız diyor. İlgili personeli yataktan uyandırıyor. Halbuki eğitim bir bütündür. Tek bir şeyin eğitimi olmaz. Bir çok eğitim çalışması birarada yapılır. Bunu komutana da sormuyor. Gemide grup komutanı olan bir amiral var. O amirale gidip müsaade istiyor. O, bana ne, git kendi gemi komutanınla konuş diyor. O da kendi inisiyatifiyle eğitime başlıyor. Söylediği, ağzından çıkan laflar o merminin harpte kullanılması için kullanılan kumandalar. Yüzbaşı kendini daha Adriyatik'te zannediyor. "Burst Away, Burst Away" füzeleri düşman üzerine fırlat demektir. Yüzbaşı "Burst Away" diyor. Halbuki böyle dememesi lazım. Neticede bir asker oradaki. Denileni yapmak zorunda. Hedefi ayarlayıp, ateş ediyor. Olacak iş değiL." diyor gerçekten haklı hemde fazlasıyla çünkü bir özellik daha var... Dörtlü şifre ve kilit sistemiyle çalışan bir güdümlü merminin, hedefi "track"layarak ateşlenmesi ve bu hedefin havada değil denizde olması nasıl izah edilebilir di?
Ayrıca bir dip not daha verelim .... Olaya ilk müdahale USS saratoga dan geliyor. Helikopterlerle gelip yaralıları taşıyorlar.... Ayrıca iki helikopterle daha 30 kişi kadar gelip temizlik yapmaya parça toplamaya başlıyorlar. Çünkü o ana kadar geminin füze ile vurulduğunu bilen anlayan yok telaş var. Sonra birden Türk tarafı uyanıp olaya el koyuyor parçalar alınıyor ve bingo.... Muavenet i ABD Uçak gemisi vurmuştur......
Şimdi bunları neden anlattık ... Hemde hukuk sitesinde... Aslında çok kısa anlattım çok daha uzun detaylı ve teknik anlatabilirdim. Ama amaç bir anımsatma yapmak detayları vermekti çünkü konu farklı...
Bu olay çok ciddi bir hukuk olayına yol açtı... Türkiye olayın üzerine gitmedi... Daha acısı şehit ve yaralı ailelerin davalarınıda engellemeye çalıştı.. .Geminin 19 yaşındaki telsiz subayı şehit Serkan Aktepe’nin babası Ahmet Aktepe: “Bize Amerika’yı dava etmeyin diye yazı gönderdiler.Eşim oğlmuzun üzüntüsünden kanser olup öldü ona ilaç parası bile bulamadım.” yazıya rağmen Amerika’ya karşı dava açılıyor 4 sene sürüyor...
Davayı şehit ve gaziler adına açan ve takibeden Avukat Erkan Pekçe diyor ki..
“ Davanın iki senesi bu dava mağdurlarla Amerikan deniz Kuvvetleri arasındamıdır, yoksa iki hükumet arasındamıdır? Sorusuna yanıt aramakla geçti.Sonuçta mahkeme olayın bir “political question” yani politik bir sorun olduğuna karar verdi!”
Avukata göre; İşte tam bu nokta yapılan saldırının kaza olmadığı “siyaseten yapılmış”bir saldırı olduğunun hukuki belgesi oluyor.Bundan sonra Coninin biri tatbikatta silahını temizlerken bir mehmetçiği vursa... Olay “political question” yani “siyasi mesele” denip kapatılacak.Ortada hukuki dayanak (içtihad) var çünkü....
Şimdi burada iki olay var önce ilki... Umarım İngilizceniz iyidir... Uzun bölümler halinde ... temyiz kararında daki satır aralarında verilen mesajlar ve davacılara ABD askeri sistemini eleştirme küstahlığında bulundukları için çekilen köpek muamelesi okumaya değer. Sonuç bölümünün ‘uluslararası politika’ya dayandırılması ayrı bir tat, ayrı bir lezzet vermiş sanki. Okuyup bakınız.... Haaa bu konuda bir dava daha var oda yakında.... Hele bunu halledelim... Karar tarihi bir karardır. Uluslararası hukuk ta Türkiye yi nasıl gördükleride ortaya çıkıyor....
United States Court of Appeals, Eleventh Circuit.
No. 96-2167.
Ahmet AKTEPE, as personal representative of the estate of his
son, Serkan Aktepe, deceased, Celal Kilinc, as personal
representative of the estate of his son Mustafa Kilinc, deceased,
Karim Aslan, Tayfun Balkan, Fahrettin Balkir, Mehmet Basal, Meftun
Dirman, Necati Erol, Murat Gunes, Nizamettin Guz, Fazli Kesgun, et
al., Plaintiffs-Appellants,
v.
USA, Defendant-Appellee.
Feb. 20, 1997.
Appeal from the United States District Court for the Middle
District of Florida. (No. 94-946-CIV-J-20), Harvey E. Schlesinger,
Judge.
Before COX and BLACK, Circuit Judges, and FAY, Senior Circuit
Judge.
BLACK, Circuit Judge:
Approximately 300 Turkish Navy sailors appeal the district
court's order granting summary judgment in favor of the United
States on their claims for death and personal injury suffered when
two missiles fired from the USS SARATOGA (Saratoga) struck their
vessel during North Atlantic Treaty Organization (NATO) training
exercises. As this case presents a nonjusticiable political
question, we affirm the district court's grant of summary judgment.
I. BACKGROUND
The underlying facts are uncontested. During the fall of
1992, the United States, Turkey, and several other NATO members
participated in "Exercise Display Determination 1992," a combined
forces naval exercise under the overall command of Admiral J.M.
Boorda of the United States Navy. The forces of participating
nations were assigned to either of two multinational teams. Vice
Admiral T. Joseph Lopez of the United States Navy led the "Brown
Forces," which included the United States aircraft carrier
Saratoga. The opposing "Green Forces," including the Turkish
Destroyer TCG MUAVENET (Muavenet), were under the direct control of
Admiral Kroon of the Netherlands.
During the "enhanced tactical" phase of the training
exercises, the Brown Forces were to attempt an amphibious landing
at Saros Bay, Turkey against the resistance offered by the Green
Forces. Admiral Boorda ordered the units comprising each force to
actively seek and "destroy" each other. Both task force commanders
had full authority to engage the enemy when and where they deemed
appropriate and to use all warfare assets at their disposal to
achieve victory. Needless to say, all confrontations were intended
to be simulated attacks.
On October 1, 1992, the Combat Direction Center Officer aboard
the Saratoga decided to launch a simulated attack on nearby
opposition forces utilizing the Sea Sparrow missile system. After
securing the approval of the Saratoga's Commanding Officer and the
Battle Group Commander, the Combat Direction Center Officer
implemented the simulated assault plan. Without providing prior
notice, officers on the Saratoga woke the enlisted Sea Sparrow
missile team and directed them to conduct the simulated attack.
Certain members of the missile firing team were not told that the
exercise was a drill, rather than an actual event.
As the drill progressed, the missile system operator used
language to indicate he was preparing to fire a live missile, but
due to the absence of standard terminology, the responsible
1Although the district court declined to reach the issue,
the order granting summary judgment also suggested that dismissal
probably would have been required under Feres v. United States,
340 U.S. 135, 71 S.Ct. 153, 95 L.Ed. 152 (1950). As we conclude
that this case presents a nonjusticiable political question, we
decline to address the applicability of Feres doctrine.
officers failed to appreciate the significance of the terms used
and the requests made. Specifically, the Target Acquisition System
operator issued the command "arm and tune," terminology the console
operators understood to require arming of the missiles in
preparation for actual firing. The officers supervising the drill
did not realize that "arm and tune" signified a live firing. As a
result, the Saratoga inadvertently fired two live Sea Sparrow
missiles at the Muavenet. Both missiles struck the Muavenet,
resulting in several deaths and numerous injuries.
On September 29, 1994, some of the Turkish Navy sailors
serving aboard the Muavenet instituted this action by suing the
United States under the Public Vessels Act, 46 U.S.C.App. §§ 781-
790, and the Death on the High Seas Act, 46 U.S.C.App. §§ 761-768.
The present action encompasses 2 wrongful death claims and 299
personal injury claims arising out of the inadvertent missile
firing. On September 22, 1995, the United States filed a motion
for summary judgment, contending that this case presents a
nonjusticiable political question. The district court granted the
motion by order issued January 2, 1996.1 On appeal, Appellants
contend that the district court erred by dismissing its claims
under the political question doctrine.
II. ANALYSIS
The justiciability of a controversy depends not upon the
existence of a federal statute, but upon whether judicial
resolution of that controversy would be consonant with the
separation of powers principles embodied in the Constitution. See
Dickson v. Ford, 521 F.2d 234, 235 (5th Cir.), cert. denied, 424
U.S. 954, 96 S.Ct. 1428, 47 L.Ed.2d 360 (1975). Separation of
powers is a doctrine to which the courts must adhere even in the
absence of an explicit statutory command. Tiffany v. United
States, 931 F.2d 271, 276 (4th Cir.1991), cert. denied, 502 U.S.
1030, 112 S.Ct. 867, 116 L.Ed.2d 773 (1992). Restrictions derived
from the separation of powers doctrine prevent the judicial branch
from deciding "political questions," controversies that revolve
around policy choices and value determinations constitutionally
committed for resolution to the legislative or executive branches.
Japan Whaling Ass'n v. American Cetacean Soc., 478 U.S. 221, 230,
106 S.Ct. 2860, 2866, 92 L.Ed.2d 166 (1986); Abebe-Jira v. Negewo,
72 F.3d 844, 848 (11th Cir.), cert. denied, --- U.S. ----, 117
S.Ct. 96, 136 L.Ed.2d 51 (1996).
In Baker v. Carr, 369 U.S. 186, 217, 82 S.Ct. 691, 710, 7
L.Ed.2d 663 (1962), the Supreme Court identified six hallmarks of
political questions, any one of which may carry a controversy
beyond justiciable bounds:
[1] a textually demonstrable constitutional commitment of the
issue to a coordinate political department; [2] a lack of
judicially discoverable and manageable standards for resolving
it; [3] the impossibility of deciding without an initial
policy determination of a kind clearly for nonjudicial
discretion; [4] the impossibility of a court's undertaking
independent resolution without expressing lack of the respect
due coordinate branches of government; [5] an unusual need
for unquestioning adherence to a political decision already
made; or [6] the potentiality of embarrassment from
multifarious pronouncements by various departments on one
question.
For invocation of the political question doctrine to be
appropriate, at least one of these characteristics must be evident.
Id. at 217, 82 S.Ct. at 710.
Foreign policy and military affairs figure prominently among
the areas in which the political question doctrine has been
implicated. The Supreme Court has declared that "[m]atters
intimately related to foreign policy and national security are
rarely proper subjects for judicial intervention." Haig v. Agee,
453 U.S. 280, 292, 101 S.Ct. 2766, 2774, 69 L.Ed.2d 640 (1981).
The Constitution commits the conduct of foreign affairs to the
executive and legislative branches of government. See, e.g.,
Oetjen v. Central Leather Co., 246 U.S. 297, 302, 38 S.Ct. 309,
311, 62 L.Ed. 726 (1918); Dickson, 521 F.2d at 236. At the same
time, it is error to suppose that every case or controversy which
touches foreign relations lies beyond judicial cognizance. Baker,
369 U.S. at 211, 82 S.Ct. at 707. Ultimately, whether a foreign
relations controversy lies beyond judicial cognizance requires
"discriminating analysis of the particular question posed, in terms
of the history of its management by the political branches, of its
susceptibility to judicial handling in light of its nature and
posture in the specific case, and the possible consequences of
judicial action." Id.
In a related manner, the political branches of government are
accorded a particularly high degree of deference in the area of
military affairs. Owens v. Brown, 455 F.Supp. 291, 299
(D.D.C.1978). The Constitution emphatically confers authority over
the military upon the executive and legislative branches of
government. U.S. Const. art. I, § 8, cls. 11-16 (granting Congress
the power to declare war and to provide for, organize, arm,
maintain, and govern the military); U.S. Const. art. II, § 2
(providing the President shall be the Commander-in-Chief of the
armed forces); see also United States v. Stanley, 483 U.S. 669,
682, 107 S.Ct. 3054, 3063, 97 L.Ed.2d 550 (1987) (noting the
insistence with which the Constitution granted authority over the
Army, Navy, and militia to the political branches). The Supreme
Court has generally declined to reach the merits of cases requiring
review of military decisions, particularly when those cases
challenged the institutional functioning of the military in areas
such as personnel, discipline, and training. See, e.g., Chappell
v. Wallace, 462 U.S. 296, 304, 103 S.Ct. 2362, 2368, 76 L.Ed.2d 586
(1983) (concluding that unique disciplinary structure of the
military establishment precluded enlisted military personnel from
seeking to recover from their superior officers for alleged
constitutional violations); Gilligan v. Morgan, 413 U.S. 1, 5-13,
93 S.Ct. 2440, 2443-47, 37 L.Ed.2d 407 (1973) (refusing to review
and assert continuing regulatory control over the training of the
Ohio National Guard); Orloff v. Willoughby, 345 U.S. 83, 90-92, 73
S.Ct. 534, 538-39, 97 L.Ed. 842 (1953) (holding that commissioning
of officers in the Army was a matter of discretion within the
province of the President).
As with many cases that directly implicate foreign relations
and military affairs, the instant controversy raises a
nonjusticiable political question. This suit exhibits most, if not
all, of the indicia of political questions identified by the
Supreme Court in Baker v. Carr. First, the Constitution commits
the issues raised by this action to the political branches of
government. The underlying events involve two nations engaged in
a NATO training exercise. The relationship between the United
States and its allies, like the broader question of which nations
we number among our allies, is a matter of foreign policy. As
courts are unschooled in "the delicacies of diplomatic negotiation
[and] the inevitable bargaining for the best solution of an
international conflict," the Constitution entrusts resolution of
sensitive foreign policy issues to the political branches of
government. See Smith v. Reagan, 844 F.2d 195, 199 (4th Cir.)
(quoting Holtzman v. Schlesinger, 484 F.2d 1307, 1312 (2d
Cir.1973), cert. denied, 416 U.S. 936, 94 S.Ct. 1935, 40 L.Ed.2d
286 (1974)), cert. denied, 488 U.S. 954, 109 S.Ct. 390, 102 L.Ed.2d
379 (1988). Similarly, the Constitution reserves to the
legislative and executive branches responsibility for developing
military training procedures that will ensure the combat
effectiveness of our fighting forces. See Gilligan, 413 U.S. at 5-
13, 93 S.Ct. at 2443-47; Nation Magazine v. United States Dep't of
Defense, 762 F.Supp. 1558, 1567 (S.D.N.Y.1991).
Second, no judicially discoverable and manageable standards
exist for resolving the questions raised by this suit. In order to
determine whether the Navy conducted the missile firing drill in a
negligent manner, a court would have to determine how a reasonable
military force would have conducted the drill. As the Supreme
Court noted in a related context, "it is difficult to conceive of
an area of governmental activity in which the courts have less
competence." Gilligan, 413 U.S. at 10, 93 S.Ct. at 2446.
Decisions relative to training result from a complex, subtle
balancing of many technical and military considerations, including
the trade-off between safety and greater combat effectiveness. See
Boyle v. United Technologies Corp., 487 U.S. 500, 511, 108 S.Ct.
2510, 2518, 101 L.Ed.2d 442 (1988). Courts will often be without
knowledge of the facts or standards necessary to assess the wisdom
of the balance struck. Rappenecker v. United States, 509 F.Supp.
1024, 1029 (N.D.Cal.1980). More particularly, courts lack
standards with which to assess whether reasonable care was taken to
achieve military objectives while minimizing injury and loss of
life. See DaCosta v. Laird, 471 F.2d 1146, 1155 (2d Cir.1973);
Rappenecker, 509 F.Supp. at 1030.
Third, resolving this case inevitably would require that
courts make initial policy decisions of a kind appropriately
reserved for military discretion. For example, a court could not
conclude that the Navy behaved negligently when it declined to
advise each member of the Sea Sparrow missile team that the firing
was a drill without rendering a policy determination regarding the
necessity of simulating actual battle conditions. Trained
professionals, subject to the day-to-day control of the responsible
civilian authorities, necessarily must make comparative judgments
on the merits as to evolving methods of training, equipping, and
controlling military forces with respect to their duties under the
Constitution. Gilligan, 413 U.S. at 8, 93 S.Ct. at 2444-45. It
would be inappropriate for a district court to undertake this
responsibility in the unlikely event that it possessed the
requisite technical competence to do so. Id. at 8, 93 S.Ct. at
2445.
Fourth, adjudicating this case would express a lack of respect
for the political branches of government by subjecting their
discretionary military and foreign policy decisions to judicial
scrutiny, notwithstanding the judiciary's relative lack of
expertise in these areas. The interjection of tort law into the
realms of foreign policy and military affairs would effectively
permit judicial reappraisal of judgments the Constitution has
committed to the other branches. Tiffany, 931 F.2d at 278.
Appellants' effort to cast their suit as a common negligence
action directed at lower-level military operatives is unconvincing.
The allegations of the complaint launch a far more sweeping assault
on the Navy's practices than Appellants acknowledge. The complaint
alleges negligence relating to Navy communication, training, and
drill procedures. Moreover, even if the complaint actually
targeted only operational level personnel, that fact would not
eliminate the justiciability problem. The court would still have
to decide how the weapon system operator should have behaved. In
the present context, such an inquiry might require the judiciary to
determine whether members of the Sea Sparrow missile team should
have demanded confirmation of their superior's apparent instruction
to fire a live missile. Such judicial intrusion into military
practices would impair the discipline that the courts have
recognized as indispensable to military effectiveness. See, e.g.,
Chappell, 462 U.S. at 300, 103 S.Ct. at 2365-66 (noting that "the
habit of immediate compliance with military procedures and orders
must be virtually reflex with no time for debate or reflection").
III. CONCLUSION
This case presents a nonjusticiable political question because
it would require a court to interject itself into military
decisionmaking and foreign policy, areas the Constitution has
committed to coordinate branches of government.
AFFIRMED.
İşte size tarihi karar nedense bunu hiç değerli görmemiş ne barolar ne adalet sistemi ne başka bir yer... Aslında çok önemlii. Hatta yok etmek istemişler yok yok yok.... İşte elifi elifine dokunulmamış karar Türkiye ne mi yaptı hiç... Muaveneti bizim gemimiz saymadı.... Yada bana öyle geldi...
Buna siz baka durun ben diğer ve çok önemli kararı bulacağım.....
En eski üyelerimizden sevgili commodore1 gerçekten " mazi kalbimde yaradır" tarzı bir konuya değinmiş, 2 Ekim 1992'deki bu olayı, bir Türk vatandaşı olarak, amatör bir denizci olarak içime sindiremiyorum.
Teknik detaylara sevgili üyemiz değinmiş, bu kadar teknik detayı bilmeme imkan yok... Olayda kasıt unsuru kesinlikle var. (bence bu ihtimal çok ama çok büyük)
Tamam kasıt yok, yanlışlık var diyelim. 5 gözbebeğimiz ölmüş, sakat kalan ve yaralanan gözbebeklerimiz var. (Bu cümle bazılarına hiçbirşey ifade etmeyebilir, ama o insanlar ve aileleri için çok şeydir)
Sonuç ne olmuştur : konu hakkında zarar görenler binbir güçlükle dava açmış , davanın 2 yılı , davanın mağdurlar ve ABD Deniz Kuvvetleri arasında mı yoksa iki devlet arasında mı tartışmaları ile geçmiş, sonuç devletlerarası politik bir problem olarak Amerikan Mahkemeleri'nde tanımlanmış, tazminat davası açanların acıları bir kat daha artmıştır. Kaldı ki böyle bir karar ileriye doğru emsal teşkil etmiştir. Memleketteki Amerikan askerlerinden uzak durun, kimvurduya gidersiniz.!!!
Aynı dönemde ve hala İran (şu beğenmediğimiz şeriatçı, ama bence yönetim sistemi ne olursa olsun onurlu) ABD ile rakiptir, İran'ın yolcu uçağı düşürüldüğünde, İran, vatandaşlarının arkasında devlet olarak yer almış ve mağdur vatandaşlarına ABD'nin çatır çatır tazminat ödenmesini sağlamıştır. Bizde ise müttefik !!? olmamıza rağmen resmi veya gayriresmi yollardan zarar görenler veya ailelerinin tazminat davası açması bile engellenmeye çalışılmıştır.
O günlerde ABD yönetimi; Deniz Kuvvetleri'mize hibe yapacağını açıklamış (sanki ölenler dirilecek, sakatlar sağlığına kavuşabilecekmiş gibi) 1 hibe gemiye karşılık diğer 7 hibe ?!! gemiyi yanlış hatırlamıyorsam tanesi 171 milyon dolara tarafımıza kakalamış, bir diğer deyimle satmıştır. Bu gemilerden bir kısmı da daha sonra hurdaya ayrılmıştır.
Şehit, gazi ve onların aileleri adına, o dönemde devletimizde üst düzey görevlileri sizlere hatırlatmayı bir borç bilirim.
Cumhurbaşkanı Turgut Özal
Başbakan Süleyman Demirel
Meclis Başkanı Hüsamettin Cindoruk
Milli Savunma Bakanı Nevzat Ayaz
Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin
Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş
Deniz Kuvvetleri Komutanı Vural Beyazıt
Ben Türkiye Cumhuriyeti'nin sıradan bir vatandaşı olarak bu insanlara hakkımı helal etmiyorum ve çuval hadisesi ve benzeri üzücü durumlara gelinmesinde o dönemde konuya haysiyetsiz yaklaşımın etkili olduğunu düşünüyorum.
Selamlar,
Konu Harun Gür tarafından (08-02-2007 Saat 08:52:10 ) de değiştirilmiştir.
Yahu adam gecenin bu saatinde delimisin kalkmış iki yıl önce ki konuyu okuyorsun diyebilirsiniz ama commodore un yazdıklarını okyunca dayanamadım, hele karar metni ise bi ülkenin ne kadar ayaklar altına düşürülebilecegini göstermeye yetecek sekilde. RIM-7P yarı aktif radar güdümlüdür buda bu füzeyi bir personelin fırlatmaması anlamına gelir ki zaten security key yerine oturtulup cevrilmeden ateşleme sistemi devreye girmez bu anahtarda sadece gemi komutanındadır. Ayrıca bu kısa menzilli hava savunma füzesi 17 km dışında menzil dışı kalır ve etkisi yoktur buda şu anlama gelir USS Saratoga görüş mesafesinden çıkmamıştır. Amerikan gemileri MK 41 VLS fırlatma rampası kullanır yani Vertical Launcher System - Dikine Fırlatma Sistemi buda Aegis sistemi olmadan kullanılamaz. Aegis nedir diye soracak olursanız, bir muharebe sistemidir gelişmiş bilgisayar ve radar iz düşüm takibi ile gelişmiş kontrol sunar yani sıfır hata ile tam hedef demektir. Şimdi anlamadığım şey bu kadar sisteme neyin hatası yapılmıştır ve verilan karar ne kadar aşşağalıyıcıdır?? Şimdi biz gidip yanlışlık inclirliği vursak başmıza gelmeyen kalır mı? Dün Muavenet olayı,bugün çuval olayı yarın bizi ne bekliyor? Uyan canım Türkiye biz daha çok yanlışlar görürüz bu kafayla. Emeği geçen herkese teşekkürler,amerikan özentisi gençlik o kusunda birşeyleri fark etsin diyeceğim ama nerdeee...
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Wmic Windows Activation Key and...
03-05-2025, 14:36:12 in Aile Hukuku