Mağdur olanların yapacağı şey, mağduriyetlerine sebep olan işlemi yapan idare veya idareler aleyhine Danıştay'da dava açmak ve bu davada yürütmenin durdurulması talebinde bulunmak. Şayet Danıştay işlemin hukuka aykırı olduğuna kanaat getirirse, öncelikle yürütülmesini durdurur ve mağduriyetin önüne geçer.
"yapılacak şey; mağduriyete sebep olan işlemi yapan idare veya idareler aleyhine Danıştay'da dava açmak"
diye belirtmişsiniz.
Bunun için nasıl bir girişimde bulunmam gerekir?
Tek başıma gerçekleştirme hakkım var mı?
Yaşayabileceğim olası tersliklere karşın bir avukkattan yardım almam (ücretini ödeme kaydıyla) gerekebilir;
Bu şehirde (Kocaeli=İzmit) bu konuyla ilgili başvurabileceğim bir isim verebilir misiniz?
Şayet YÖK ve MEB tarafından yapılan (Yönetmelik, yönerge, genelge vs. gibi) düzenleyici işlemlerden dolayı menfaatinizin ihlal edildiğini düşünüyor iseniz, bu düzenleyici işlemin Resmî Gazete'de yayımlandığı tarihten itibaren 60 gün içinde bu kurumlar aleyhine Danıştay'da iptal davası açabilirsiniz. Şayet bu 60 günlük süreyi kaçırdıysanız, düzenleyici işlemin size uygulanması üzerine, yine uygulama tarihinden itibaren 60 gün içinde hem düzenleyici işlemin, hemde uygulanan işlemin iptali için yine Danıştay'da dava açabilirsiniz. Yalnız açacağınız bu davalarda, yürütmeyi durdurma talebinde bulunmanızı tavsiye ederim. Danıştay yapılan bu işlemlerin hukuka aykırı olduğuna kanaat getirir ise hemen yürütmenin durdurulmasına karar verebilir. Böylece sayenizde bu karardan yüzbinlerce öğrenci de istifade etmiş olur.
İliginize tekrar tekrar teşekkürlerimi sunarım.
Ve tüm çabalarıma rağmen kısalamayan şu aşağıdaki cevabım için özür dilerim.
Kolaylık açısından son paragrafı okuduktan sonra başa dönmenizi tavsiye ederim.
Saygılarımla...
----------------------------------------------------------------------------------------
Verdiğiniz cevaptan ortada aleyhime bir durumun olduğunu tespit ettim. Çünkü belirtiğiniz 60 gün barajlarının her ikisini de kaçırmış durumdayım.
Ancak bir mağduriyetin tespitinde,giderilmesinde, bir hakkın aranmasında,alınmasında böyle bir süre kısıtlamasının olması da aklımı karıştırdı.
Ayrıca bu olaydaki mağdur (olduklarını iddia ettiğim) kitlenin konumunun da şu nedenden dolayı farklı olduğunu düşünmekteyim;
Yerleştirme işlemindeki tek yetkili kurum olan ÖSYM (YÖK ' e bağlı bir kurum/kuruluştur) bu kitleye ,ilk değişikliğin yapıldığı dönemde (1999), eskiden aleyhlerine durum yarattığı için okul değiştirmelerini gerektiren durumun lehlerine işleyecek şekilde değiştirdiğini bildirmektedir. Yani artık bu kitlenin okul değiştirmesine gerek kalmadığını iddia etmiştir.
Bu değişikliğin getireceği sonuçlar hakkında öngörüde bulunmak, o dönemde bu eleme sisteminden geçecek adayların bazısı veya hepsi tarafından mümkün olsa bile ( çünkü aksi durumun olma ihtimali çok daha yüksektir, zaten uzmanlık (istatistik alanında) gerektirir) zorunlulukları diildir. Çünkü adaylara düşen tek sorumluluk yetkililer tarafından belirlenen ve bildirilen koşullara göre uygun kararları alıp, hazırlanıp yarışmaktır.
Yani burda, uygulanan yöntemdeki adaletsizliğin yanında , bir de; yarışma koşullarının adaylara istemli veya istemsiz olarak (ki hangi şekilde olduğu konumuz dışındadır) doğru anlatılmaması gibi ikinci bir kusur daha vardır.
Sonuçta, değişikliğin yapıldığı ilk yıl (1999) ve sonraki yıl (2000) mağdur olacak öğrenciler, yetkili kurumların (YÖK; ÖSYM) yaptığı bilgilendirmelerin ışığında okullarını değiştirmeden eleme sisteminden geçti. Ancak sonraki yıllarda yetkili kurumların açıklamasında bir değişiklik olmamasına rağmen, fen liselerinde büyük boşalmalar yaşandı. Yukarda da linkini verdiğim sayfada olduğu gibi basında da yer buldu bu boşalmalar. Sonrasında da bu okulların yönetimleri ve MEB durumdan şikayetçi olduklarını YÖK ve/veya ÖSYM ' e bildirdi. YÖK ve/veya ÖSYM de bu şikayetler üstüne yöntemi tekrar değiştirdi.
----------------------------------------------------------------------------------------
Son paragraf:
Aslında olayı sadece tekrardan anlatmış oldum galiba. İşin özü 60 gün barajlarını kaçırdım. Ancak bu mağdur kitlenin konumunun farklı olduğunu iddia etmekteyim. Bunun da bizleri ayrı bir yere koyacağını ,yetersiz hukuk bilgime dayanarak, ileri sürmekteyim.
Her şeye rağmen kanıtlarıyla ortaya sunduğum olayda bir haksızlık olduğu belli, yani n'olursa olsun ortada bir mağduriyet ve adaletsizlik var, bir çıkış kapısı mutlaka olmalı.
İdarî yargılama hukuknda süreler kamu düzeninden olup, taraflar ileri sürmese dahi Mahkemeler bu sürelerin geçip geçmediğini kendiliğinden gözönünde bulundurmak mecburiyetindedirler. Bu sebeple, şayet süreleri kaçırmış iseniz hiç bir şekilde bava açmanıza imkan bulunmamaktadır.
Ancak, madem ki uygulanmakta olan genel düzenleyici işlemlerin hukuka aykırı olduğunu iddia ediyorsunuz, o takdirde kendilerine yeni uygulanacak olan (yani bu yıl sınava girecek olan) bir tanıdığınıza bu davayı açtırabilirsiniz. Çünkü bu yıl sınava girecekler için söz konusu düzenleyici işlemler ilk defa uygulanacağından, onlar için süre kaçmamış olacak.
----------------------------------------------------------------------------------------- 1. Kısım
Şimdi;
Yüksek öğretime girişte ortaöğretim başarı düzeyinin dikkate alınması 20 yıllık geçmişi olan bir konudur.
Ancak 30 Temmuz 1998 tarihinde (6 yıl önce) toplanan YÖK Genel Kurulu'nda alınan karar gereği , ilk olarak 1998-1999 eğitim yılında (yani Haziran 1999'daki sınavda) kullanılmak üzere, ortaöğretim başarı düzeyini ölçen yöntem değiştirildi.
Kamuoyuna da gerekçe olarak;
"fen liseleri gibi öğrencilerini seçerek alan okullardaki öğrencilerin eski yöntemden doğan mağduriyetlerini (eski yöntemde bu okullardaki herkes puan kaybediyordu) gidermek, yani daha fazla başarı puanı almak için yapılan nakil işlemlerinin (genel liselere geçişlerin) önüne geçmek............................................ .....................(1. açıklama)"
şeklinde bi ifade sunuldu.
Bu değişikliğe bu açıklama yapıldıktan sonra, 06 Eylül 2002 tarihinde (1,5 yıl önce) tolanan YÖK Genel Kurulu'nda alınan karar gereği de ortaöğretim başarı düzeyini ölçen yöntem, ilk olarak 2002-2003 eğitim yılında (yani 15 Haziran 2003 tarihli sınavda) kullanılmak üzere, ikinci bir defa daha değiştirildi.
Bu ikinci değişikliğe de gerekçe olarak şu gösterildi:
... 1999-ÖSS’den itibaren OBP’lerin, okulların ÖSS puan ortalamalarına göre ağırlıklandırılması uygulamasına geçilmiştir (kısaca puanlama yöntemi değiştirilmiştir diyor). Bu uygulama, fen liseleri ve anadolu liseleri gibi öğrencilerini seçerek alan okulların öğrencilerinin ortaöğretim başarı puanlarını yükseltmek amacıyla diğer okullara nakletme eylemini önleyememiştir. Fen ve anadolu liseleri yönetimlerinden gelen yakınmalar, AOBP’nin (ortaöğretim başarı düzeyini olçen puanın) hesaplanması yönteminin değiştirilmesini gerektirmiştir.................................... ........................(2. açıklama)
Buraya kadarkiler ortada bir mağduriyerin olup olmadığına teşhisin konulabilmesi içindir.
Açıklamaların yeraldığı birincil kaynaklar istenildiğinde ulaştırılabilir durumdadır.
-------------------------------------------------------------------------------------- 2.Kısım Bu mağduriyete "60 günlük süre" barajı uygulanamaz
2002-2003 eğitim yılında başlatılan ikinci değişiklik hala yürürlüktedir, uygulanmaktadır, bu seneki sınavda da kullanılacaktır. Bu yeni yöntem haksızlıklara neden oluyor mu olmuyor mu bilmiyorum, çünkü daha önceki cevabımda da dediğim gibi, konu hakkında olumlu ya da olumsuz herhangi bir sonuca varmak için değerlendirmeyi yapanın yeterli istatistik bilgisine sahip olması ve gerekli verileri toplamış olması şarttır.
Bu durum, sınava hazırlanan adayların (yani normal, hatta okulunda birinci olan, bir lise öğrencisinin veya mezununun) bulunduğu konum itibariyle sahip olamıyacağı bir özellikttir, yani bugüne kadarki almış olduğu eğitim ona bu yetiyi vermediğinden adayın böyle bir tespitte bulunması hemen hemen imkanzsız gibidir.
Dolayısıyla 2002-2003 eğitim yılıyla başlayan bu yeni sistemde bir adaletsizliğin varlığı kesin olsa dahi, adayın şu süre içinde iddia edebileceği hiç bir tutarlı veri yoktur. Aday ancak ve ancak sınav sonuçları duyurulduktan sonra sınırlı bir kümede (çevresindeki eş-dost, akraba ve arkadaşlarının sınav sonuçları üzerinde) değerlendirme yapabilir ve sonrasında bir karara varabilir , ki bu sonuç da yığının kendisi (sınava giren 1,5 milyon kişi) için ne kadar geçerli olur o da çözmesi gereken ayrı bir problem olarak karşısına çıkar.
Uygulanan sistem hakkında kesin bir sonuca varmak için uygulamayı gerçekleştiren, yani yerleştirme işlemini yapan resmi kurumla (ÖSYM ile) temasa geçilmesi, yeterli istatistik bilgisine sahip olunsa bile gerekli verilere ulaşılması açısından şarttır.
Bu da araştırmayı yapacak kişinin ilgili kuruma konuya vakıf olduğunu gösterebilmesiyle gerçekleşir. Yani, ÖSYM araştırmacıdan söz konusu incelemeyi yapmasındaki amacına resmi bir geçerlilik isteyecektir. Zaten aksi mümkün olsaydı şu an "Özel Kalem Müdürlüğü" bölümüne bu yılın Ocak veya Şubat ortalarında ulaşan, tarafımdan yazılmış dilekçeme çoktan cevap almış olurdum.
Dolayısıyla hala yapılabilecek bi şey olmalı diyorum, bu olayda kim olsa "60 gün barajı"na takılır çünkü, ilgili kurumun tavırları, denetime kapalılığı buna izin vermemektedir.
1-) Olayda mağdur olduğunu iddia ettiğim kitlenin mağduriyetini, işlemin kendilerine uygulanmasından sonraki iki ay içinde gösterebilmelerine imkan yoktur, mesala birileri ,sınav sonuçları üzerinde genel bir değerlendirme yapabilmek için herhangi bir inceleme yapmak istese, ÖSYM ' nin yerleştirme işlemlerinin bitiminden en az 5 ay sonra yayınladığı bir değerlendirme (sınav sonuçlarıyla ilgili bi takım istatistiki verileri içerir) kitabını beklemek zorundadır.
Bu özellik konunun "60 günlük süre barajı" açısından yeniden değerlendirilmesini gerektirmez mi?
2-) Konunun idari yargılama hukukuna girdiğini belirtmişsiniz. Herhangi bir olayın aynı anda birden fazla sayıdaki hukuk alanlarına/dallarına girdiği olabiliyor mu? Eğer olabiliyorsa bu konu için de aynı şey geçerli olabilir mi? Mesala konunun eğitimle ilgili olması, eğitimde eşitsizlik ihtiva etmesi gibi özellikleri bu bakımdan değerlendirilemez mi?
İdarî yargıda dava açma süreleri, işlemin tesis edildiği tarihte başlar. Şayet işlem tarihinde mağduriyet anlaşılamıyorsa, o takdirde süre öğrenme tarihinde işlemeye başlar.
Mağduriyete sebep olan işlem, bir idarî işlem olması sebebiyle açılacak dava, İdarî yargı mercilerince görülüp çözümlenir. Adli yargı mercileri bu davalara bakmaz.
Her şeyden önce ilginize tekrar teşekkür etmek istiyorum.
İstediğim sonuca varamıyacak olsam bile karşılıksız danışmanlık almaktayım sizden.
Ayırdığınız zamana içten teşekkürlerimi sunarım.
"İdarî yargıda dava açma süreleri, işlemin tesis edildiği tarihte başlar. Şayet işlem tarihinde mağduriyet anlaşılamıyorsa, o takdirde süre öğrenme tarihinde işlemeye başlar."
demişsiniz.
Öğrenme tarihleri nasıl belirlenir? Şartları, kuralları, kıstasları, kriterleri var mıdır? En azından bu olay için hangi tarih öğrenme tarihi olur?
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
eşlerde cocuk yoksa miras durumu...
13-05-2025, 13:01:29 in Miras Hukuku