+ Konuyu Yanıtla
4 / 5 Sayfa İlkİlk 12345 SonSon
31 den 40´e kadar toplam 42 ileti bulundu.
  1. #31
    Kayıt Tarihi
    Feb 2011
    Nerede
    Kütahya
    İletiler
    23
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: İdare Takdir Yetkisi Kullanıp Daha Sonra Bunu Açık Hata Diyerek Atama İşlemini Geri Alabilir mi?

    sayın çobanoğlu

    bazı gelişmeler var. bu konuda değerlendirmeleriniz benim için çok önemli. 1-)yök ten gelen yazı ile talim terbiye kuruluna başvurdum. benim diplomam liselere atanan eğitim fakültesi din kültürü öğretmenliği ile eşdeğerdir. yök yazısı ektedir. buna göre liselere öğretmen/yönetici olarak atanıp atanamayacağımın tarafıma bildirilmesi mealinde bir dilekçe. 2-)talim terbiye kurulu önümüzdeki bir iki haftaya zaten yıldızı kaldıracakmış. bakan danışmanı ve ttk üyesi söyledi.

    bu durumda benim dava devam ederken yıldızın kalkması (**ortaöğretime atanamaz) benim lehime davayı kazanmada işe yarar mı sizce?

    ikincisi dilekçeme şu durumda yök ün yazısı gereği olumlu cevab verilecek gibi görünüyor. ttk ve yök yazısı aynı anda mahkemeye verilse en kısa zamanda dava lehime sonuçlanırmı?

    korktuğum şu: ttk kendiliğinden yıldırzı kaldıracak bu sefer biz seni görevden aldığımız tarihte yıldız vardı derler ama bizde şunu söylesek biz atandık atanmamızda engel yoktu siz görevden alınca hemen yök e başvurduk diplomamızın liseye atananlarla eşdeğer olduğunu belirten yazıyı aldık. bununla ttk ya başvurduk liselere atanabilirsiniz cevabı aldık. (ikisi de dilekçeye istinaden bana hitaben yazılmış yazılar olacak) dolayısıyla davalı idarenin işlem tarihinde yıldız vardı savunmasını geçersiz kılabilirmiyiz bu şekilde. sizin değerlendirmeniz nedir?

    saygılarımla.



    Hukuki NET Güncel Haber

    İdare Takdir Yetkisi Kullanıp Daha Sonra Bunu Açık Hata Diyerek Atama İşlemini Geri Alabilir mi? konulu yargıtay kararı ara
    İdare Takdir Yetkisi Kullanıp Daha Sonra Bunu Açık Hata Diyerek Atama İşlemini Geri Alabilir mi? konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #32
    Kayıt Tarihi
    Sep 2006
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    751
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: İdare Takdir Yetkisi Kullanıp Daha Sonra Bunu Açık Hata Diyerek Atama İşlemini Geri Alabilir mi?

    Alıntı ag2001 rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    sayın çobanoğlu bazı gelişmeler.....dava devam ederken yıldızın kalkması
    Yıldızın sonradan kalkması hiç bir işinize yaramaz.

    Bakın ne diyor yüksek mahkeme; "Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan...."..

    Siz dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan "Atanmanıza esas mevzuaat" dışında gelişen olayları anlatmakla, yada delil olarak sunmakla hukuki yarar elde edemezsiniz...( Bence)
    Konu tolg tarafından (06-04-2012 Saat 22:19:37 ) de değiştirilmiştir. Sebep: Atanmanıza esas

  4. #33
    Kayıt Tarihi
    Feb 2011
    Nerede
    Kütahya
    İletiler
    23
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: İdare Takdir Yetkisi Kullanıp Daha Sonra Bunu Açık Hata Diyerek Atama İşlemini Geri Alabilir mi?

    sayın çobanoğlu ve tolg açtığım davada bugün davalı idarenin savunması için verilen 30 günlük süre doldu. yürütmeyi durdurma kararı konusunda acaba ne kadar sürede karar verilebilir?

    yök ün eşdeğerlik belgesi ve 2000 yılında bizim bölüm mezunlarının liselere atanabileceğine dair 340 sayılı ttk kararına dayanarak ttk ya dilekçe yazdım:

    26/01/2012 tarih ve 1664 sayılı Kütahya Valiliği görevde yükselme nedenli atama kararnamesi ile birinci tercihim olan Simav Ticaret Meslek Lisesine müdür olarak atandım. 31/01/2012 tarihinde görevime başladım. Görevimi başarılı bir şekilde sürdürüyordum. Hatta 1 aylık müdür olmama rağmen Simav Kaymakamlığınca bir inceleme için muhakkik olarak görevlendirildim. Ancak 14/03/2012 tarih ve 5121 sayılı valilik kararnamesi ile eski görev yerime ve eski görevime atandığımı öğrendim.
    Atanma işleminin iptal edilmesine gerekçe olarak ttk 80 sayılı karar ekindeki çizelgede mezun olduğum bölüm kısmında yer alan (**ortaöğretim kurumlarına atanamaz) ifadesi gösterilmektedir. Bunun üzerine 12/03/2012 tarihli dilekçemle Yükseköğretim Kuruluna dilekçe ile başvurarak diplomamın liselere atanabilen bölümle eşdeğer, denk olup olmadığının tarafıma bildirilmesini talep ettim.(ek 1) 22/03/2012 tarihli cevabi yazıda diplomamın liselere atanabilen Eğitim Fakültelerindeki Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği bölümü ile eşdeğer olduğu açık ve net bir şekilde belirtildi.
    Bu durumda Talim Terbiye Kurulunun benim bölümüm için koyduğu (**ortaöğretim kurumlarına atanamaz) ifadesi haklı nedene ve kamu yararına dayanmamaktadır. Eşdeğer, denk olan iki bölümden birine liselere atanma hakkı verilirken diğerine verilmemesi anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır. Ayrıca 340 sayılı TTK kararında benim mezun olduğum bölümü bitiren öğretmenler Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin yanında İHL Meslek Derslerine bile girebiliyorken ttk 80 sayılı kararda Liselere bile atanamayacak öğretmen statüsüne sokulmuştur. TTK kararlarının bu anlamda çelişkili olması binlerce öğretmeni kendi bakanlığı ve valilikleri ile davalı pozisyona sokmuştur. YÖK’ün ekte sunduğum yazısı gereği diplomaları eşdeğer, denk olan bölümlerden mezun olan öğretmenlere aynı hakların verilmesi anayasal bir zorunluluktur.
    Sonuç olarak şuan ekte sunduğum mezuniyet belgemin ve YÖK’ün eşdeğerlik belgesinin Talim Terbiye Kurulu tarafından incelenerek ortaöğretime atanmamda engel olmadığına dair bir yazının tarafıma verilmesini talep ediyorum. Konuyu yargıya götürmeden sulh yoluyla çözülmesi personel verimliliği ve idareye güven açısından çok önemlidir. Bu nedenle konuya gereken hassasiyetin gösterilmesi ve ivedi bir şekilde bu konunun gündeme alınıp sonuca bağlanması çalışma huzurunu sağlayacaktır. Bu nedenle ekte sunduğum belgelerin kurul tarafından incelenmesini, Bakanlık Hukuk müşavirlerinin görüşü de alınarak ortaöğretime öğretmen/yönetici olarak atanıp atanamayacağımla ilgili bir karar verilmesini talep ediyorum.
    Gereğini saygılarımla arz ederim.

    ttk da sorumlu kişiler dilekçeme yök yazısı ve 2000 yılındaki 340 sayılı kararda liselere atanabildiğimiz için olumlu cevab vereceklerini belirttiler. ama cevabı bekletiyorlar 80 sayılı kararı komple değiştireceklerini ve değişiklikle 2000 yılındaki gibi liselere atanabileceğimizi belirttiler. bu değişiklikten sonra dilekçeme liselere atanabilirsiniz diye cevap verecekler.

    SİZDEN BU KONUDA YORUM BEKLİYORUM: benim dilekçeme istinaden (*ortaöğretim kurumlarına atanamaz) ifadesi kaldıralacak ve dilekçeme cevaben liselere atanabilirsiniz denecek. yürürlük tarihinden önceki atamayı bağlamaz DERSENİZ 2000 yılında 340 sayılı kararda atanabiliyorduk yani bizim bölümle ilgili ilk kararda biz liselere atanabiliyorduk. ve ben 2003 yılında öğretmenliğe atandım. o ifade ise 2004 yılında konmuş bu benim için kazanılmış hak değilmidir?

    EN ÖNEMLİSİ DE: "hukuki anlamda : Anayasada ifade edilen eşitlik ilkesi aynı durumdaki kişilerin aynı hükümlere tabi olmalarını gerektirir. Genel anlamda eşitlik ilkesi şekli hukuki eşitlik ve maddi hukuki eşitlik olarak iki anlamda yorumlanabilir. Şekli hukuki eşitlikten kastedilen kanunların genel ve soyut nitelik taşıması, yani kapsadığı herkese eşit olarak uygulanmasıdır. Anayasanın 10’uncu maddesinin, hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa “imtiyaz” tanınamayacağı yolundaki ikinci fıkrası da bu anlamda eşitliği hedef görünmektedir. Ancak şüphesiz ki, eşitlik ilkesinin anlamını şekli hukuki eşitlikle sınırlandırmak mümkün değildir. Maddi hukuki eşitlik, şekli eşitliğin ötesinde, aynı durumda bulunanlar için haklarda ve ödevlerde, yararlarda ve yükümlülüklerde, yetkilerde ve sorumluluklarda, fırsatlarda ve hizmetlerde eşit davranma zorunluluğunu içermektedir. Bu anlamda aynı alandaki öğretmenlerin aynı haklara sahip olması gerekir. Hem şekli hukuki anlamda (yönetmelikte aynı alandaki öğretmenlere aynı hakların verilmesi) hem de maddi hukuki anlamda (biz hem ilköğretim hem de lisedeki din kültürü dersine fiili olarak giriyoruz ve ilahiyat diplomasına sahibiz bu anlamda diğer ilahiyat mezunlarından farkımız yok sonuçta mevzuatta ilahiyat fakültesinin ilahiyat bölümü demiyor ilahiyat fakültesi mezunları diyor) (yök de bizim bölümün liselere atanabilen bölümle eşdeğer denk olduğunu açıkça belirtti)
    Bu noktada bakanlığın veya TTK nın biz İlahiyat Fakültesinin İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği bölümü mezunlarına siz İlköğretim bölümü mezunusunuz o yüzden ortaöğrenim kurumlarına atanamazsınız demesi haklı nedene ve kamu yararına dayanmamaktadır. Kamu yararı ve haklı nedenin, “anlaşılabilir”, “amaçla ilgili”, “makul ve adil” olması gerekir. Getirilen düzenleme herhangi bir biçimde birbirini zamanlayan, birbirini, doğrulayan ve birbirini güçlendiren bu üç ölçütten birine uymuyorsa eşitlik ilkesine aykırı bir yön vardır denilebilir. Burada biz de İlahiyat Fakültesi diplomasına sahibiz ve ilahiyat fakültelerinde bize ilköğretim, ortaöğretim öğretmenliği şeklinde tercih hakkı verilmedi Din Kültürü öğretmeni olabilmenin tek yolu olan ilahiyattaki bu bölüme gittik. Aksi takdirde öğretmen olamıyorduk çünkü ne eğitim fakültelerinde nede ilahiyat fakültelerinde bize başka seçenek sunulmadı. Aynı şekilde TTK bu alanı madde 9 ile ilköğretim ve ortaöğretimde okutulan ortak alandır diyerek bu alanın teknik olarak ilköğretim ve ortaöğretim olarak ikiye bölünemeyeceğini mevzuatsal güvenceye almıştır. Bu durumda bize yapılan uygulama ile bizler ikinci sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni durumuna düşürülüyoruz. Aynı şekilde bazı Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenleri de bu branş içinde imtiyazlı ayrıcalıklı bir pozisyona gelmektedir. Bu uygulama diğer hiçbir alanda yapılmamaktadır. Örnek vermek gerekirse İlköğretim Matematik ve Matematik bölümü iki farklı alan olarak TTK80 sayılı çizelgede yerini almıştır. Ve bu iki alana kaynak teşkil eden iki farklı yüksek öğretim programı vardır. Ve öğretmen adayları bu iki bölümden birini tercih yapmaktadırlar. Sonuç olarak ilköğretimlere sadece İlköğretim matematik alanındakiler atanmakta, liselere ise sadece matematik alanındakiler atanmaktadır. Bizim alanda ise bu şekilde adil bir tercih hakkı ve iki farklı alan olmamasına rağmen aynı alandaki bir kısım öğretmene sadece ilköğretimlere tayin hakkı verilirken bir kısım öğretmene ise hem ilköğretim hem de liseye tayin hakkı verilerek imtiyazlı bir sınıf yaratılmaktadır. Bu durum çalışma huzurunu bozmakta ve aynı alandaki bir kısım öğretmene haksızlık oluşturmaktadır"

    bu ifade idare mahkemesinde bir anlam ifade etmeyecek mi? Sonuçta bu yazılarıma idare sen haklısın diyerek (*ortaöğretime atanamaz) ifadesinin anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu kabul etmiş ve hatasını bu ifadeyi kaldırıp bana olumlu cevab vererek düzeltmiş olacaktır. Bu anlamda sırf danıştayda değilde idare mahkemesinde dava açtım diye hakkımı kaybedecek miyim? Yorumlarınızı bekliyorum saygılarımla.

  5. #34
    Kayıt Tarihi
    Sep 2006
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    751
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: İdare Takdir Yetkisi Kullanıp Daha Sonra Bunu Açık Hata Diyerek Atama İşlemini Geri Alabilir mi?

    Alıntı ag2001 rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    EN ÖNEMLİSİ DE: "hukuki anlamda : Anayasada ifade edilen eşitlik ilkesi aynı durumdaki kişilerin aynı hükümlere tabi olmalarını gerektirir
    Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Genel Yönetmelikte, 18/4/1999 tarihinde görevde bulunan ve aynı tarih itibarıyla iki yıllık yükseköğrenim mezunu olanlar, diğer koşullara sahip oldukları takdirde, 5 inci maddenin uygulanması bakımından dört yıllık yükseköğrenim mezunu kabul edilirler." şeklinde bir düzenleme yapılmıştır.


    Yönetmeliğin bu maddesine göre, 18.04.1999 tarihinde memur olan ve aynı tarih itibarıyla iki yıllık yükseköğrenim mezunu olanlar 4 yıllık yükseköğrenim mezunu kabul edilmekteyken, bu tarihten sonra mezun olanlar bu haktan yararlanamamaktadır. Size göre bu durum eşitlik ilkesine aykırı olmalıdır. Oysa, bu uygulama hukuka uygundur. (Danıştay Beşinci Dairesi 2009/6892 K)
    Konu tolg tarafından (05-06-2012 Saat 18:44:24 ) de değiştirilmiştir.

  6. #35
    Kayıt Tarihi
    Feb 2011
    Nerede
    Kütahya
    İletiler
    23
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: İdare Takdir Yetkisi Kullanıp Daha Sonra Bunu Açık Hata Diyerek Atama İşlemini Geri Alabilir mi?

    sayın tolg bence verdiğiniz örnek benim durumuma uygun değil. çünkü verdiğiniz örnekte 2 yıllık yükseköğretim mezunu olanlardan belli bir tarihte görev başında olanlara kanun bu hakkı vermiş (yani 4 yıllıklara verilen haklardan yararlanma) burada eşitlik o tarihte mezun olan kişiler için geçerlidir. yök bana verdiği eş değerlik belgesinde tarih sınırlaması yok. yök e göre bu bölümler isimleri ve fakülteleri farklı da olsa aynı eş değer denk bölümlerdir. yani 18/04/1999 da görev başında olan tüm 2 yıllıklara nasıl aynı hak veriliyorsa gördükleri ders ve kredileri itibarıyla eşdeğer denk olan bölümlere de aynı haklar verilmesi eşitliğin gereğidir. eşitlik aynı durumda olanlar içindir. verdiğiniz örnekte hüküm koyucu 18/04/1999 tarihinde görevde olan tüm 2 yıllıklara değilde bir kısmına bu hakkı verseydi eşitlik bozulurdu. burada idare takdir yetkisini kullanıp 18/04/1999 da görev başında olanlara bir hak veriyor. benim durumda ise ben zaten bu bölümü bitirerek bu bölüm mezunlarının elde ettiği hakkı otomatikman kazanıyorum.burada diplomalarda tarih sınırlaması yok.

  7. #36
    Kayıt Tarihi
    Feb 2011
    Nerede
    Kütahya
    İletiler
    23
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: İdare Takdir Yetkisi Kullanıp Daha Sonra Bunu Açık Hata Diyerek Atama İşlemini Geri Alabilir mi?

    Düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olmasının, bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmayacağı

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    Beşinci Daire
    Esas No : 2006/3804
    Karar No : 2007/3778

    Özeti : Düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olmasının, bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmayacağı; idare mahkemesince üst hukuk normuna aykırı düzenleyici işlem hükmüne, hukuki bir değer yüklemek suretiyle karar verilmesinde, hukuksal isabet bulunmadığı hakkında.

    Kararın Düzeltilmesini İsteyen (Davalı) : …
    Vekili : Av. …
    Karşı Taraf : Maliye Bakanlığı
    Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğünde Stajyer Gelirler Kontrrolörü olan davacının, 26, 27, 28 Şubat 2001 tarihlerinde yazılısı ve 29, 30 Mart 2001 tarihlerinde sözlüsü yapılan yeterlik sınavında başarısız sayılmasına ilişkin işlem ile anılan sınavda başarısız sayılması nedeniyle başka bir göreve atamasının yapılacağına ilişkin 4.4.2001 tarihli işlemin iptali istemiyle açtığı davanın reddi yolunda Ankara 6. İdare Mahkemesi'nce verilen 26.12.2002 günlü, E:2001/718, K:2002/1821 sayılı kararın onanmasına dair Danıştay Beşinci Dairesi'nin 15.3.2006 günlü, E:2003/2012, K:2006/1161 sayılı kararının davacı tarafından, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.
    Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği yolundadır.
    Danıştay Tetkik Hakimi :
    Düşüncesi: Düzeltilmesi istenen karar yöntem ve yasaya uygun bulunduğundan, istemin reddi gerektiği düşünülmektedir.
    Danıştay Savcısı :
    Düşüncesi :Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 54 üncü maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi gerekeceği düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Hüküm veren Danıştay Beşinci Dairesince işin gereği düşünüldü:
    Dava; Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü'nde stajyer gelirler kontrolörü olarak görev yapan davacının 26,27,28 Şubat 2001 tarihlerinde yazılısı ve 29-30 Mart 2001 tarihlerinde de sözlüsü yapılan yeterlik sınavlarında başarısız sayılmasına ilişkin işlem ile anılan sınavda başarısız sayılması nedeniyle Gelirler Kontrolörleri Yönetmeliği'nin 19. maddesi gereğince Gelir Teşkilatı'nda bir başka göreve atanmasının yapılacağına ilişkin Gelirler Genel Müdürlüğü'nün 4.4.2001 tarih ve 18/2317 sayılı işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
    Ankara 6. İdare Mahkemesi'nin 26.12.2002 günlü, E:2001/718, K:2002/1821 sayılı kararıyla; davacının anılan sınavda Vergi Mevzuatı ve Uygulamaları'ndan (100) tam puan üzerinden (50), Teftiş ve Soruşturma Usullerinden (53), Vergi İnceleme Usul ve Esaslarından ise (50) puan alarak başarısız olduğu; davacının istemi üzerine yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan bilirkişi raporunda da, davacıya verilen puanlarda uygunsuzluk bulunmadığının belirtildiği; buna göre, Gelirler Kontrolörleri Yönetmeliği'nin 16. maddesinde öngörülen "yazılı sınav ortalaması ile tek not olarak verilen sözlü sınav notunun en az 65 olması" koşulunu gerçekleştiremeyen davacının, anılan sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlem ile başka bir göreve atamasının yapılacağına ilişkin işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine hükmedilmiştir.
    Davacının temyiz başvurusu üzerine Danıştay Beşinci Dairesi'nin 15.3.2006 günlü, E:2003/2012, K:2006/1161 sayılı kararı ile İdare Mahkemesi kararı onanmıştır.
    Davacı, atanmasına ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığını ileri sürerek kararın düzeltilmesini ve İdare Mahkemesi kararının bozulmasını istemektedir.
    Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizce verilen 15.3.2006 günlü, E:2003/2012, K:2006/1161 sayılı karar kaldırılarak uyuşmazlığın esasına geçildi:
    Anılan sınavda, davacının Vergi Mevzuatı ve Uygulamaları'ndan (100) tam puan üzerinden (50), Teftiş ve Soruşturma Usullerinden (53), Vergi İnceleme Usul ve Esaslarından ise (50) puan alarak başarısız olduğu; davacının istemi üzerine yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda hazırlanan bilirkişi raporunda da, davacıya verilen puanlarda uygunsuzluk bulunmadığının belirtildiği, sözlü sınavdan ise (30) puan aldığı, Gelirler Kontrolörleri Yönetmeliği'nin 16. maddesinde öngörülen "yazılı sınav ortalaması ile tek not olarak verilen sözlü sınav notunun en az 65 olması" koşulunu gerçekleştiremeyen davacının, anılan sınavda başarısız sayılmasına ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından Mahkeme kararının bu kısmında hukuksal isabetsizlik görülmemiştir.
    Davacının, 30 Kasım 1973 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren ve Amaç, Kapsam, Hukuki Dayanak, ve Tanımlar başlıklı 1. maddesinde ifadesini bulan ve 4369 sayılı Yasa ile değişik 178 sayılı Maliye Bakanlığı'nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 12 nci ve değişik 43. maddelerine dayanılarak hazırlanan Maliye Bakanlığı Gelirler Kontrolörleri Yönetmeliğinin 19. maddesindeki; "Yeterlik sınavında başarı gösterenler, derece sırası ile beşinci sınıf gelirler kontrolörlüğüne atanırlar. Bu sınavda başarı gösteremeyenler Gelir Teşkilatında başka bir göreve nakledilirler." hükmü uyarınca bir başka göreve atamasının yapılacağını belirten 14.4.2003 tarihli Gelirler Genel Müdürlüğü işleminin iptali istemine ilişkin kısmına gelince;
    14.12.1983 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Maliye Bakanlığı'nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin "Kontrolör, Uzman ve Denetmen Çalıştırılması" başlıklı 43/a maddesinde;
    "Bütçe ve Mali Kontrol, Muhasebat, ... , Milli Emlak, Genel Müdürlükleriyle Bakanlıkça uygun görülecek birimlerde kontrolör çalıştırılabilir.
    Kontrolörler, (Gelir İdaresi Başkanlığı gelirler kontrolörleri dahil) bağlı bulundukları Başkanlık ve genel müdürlük teşkilatının her türlü faaliyet ve işlemleriyle ilgili olarak; teftiş, inceleme ve soruşturma işleriyle kanunlar ve diğer mevzuatla kendilerine verilen görevleri yaparlar.
    Bunlar, en az dört yıllık yüksek öğretim kurumlarından mezun olanlar arasından yapılacak özel yarışma sınavı sonucunda mesleğe stajyer kontrolör olarak alınırlar ve en az üç yıl çalıştıktan sonra yapılacak, yeterlik sınavında başarılı olmak şartıyla kontrolör olarak atanırlar. Kontrolörlerin mesleğe giriş ve yeterlik sınavları ile çalışma usul ve esasları yönetmelikle düzenlenir" hükmüne yer verilmiştir.
    Maliye Bakanlığı'nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 43/a maddesi incelendiğinde, mesleğe stajyer kontrolör olarak alınan ve en az üç yıl çalıştıktan sonra bu çalışmaları olumlu bulunanların Bakanlık'ça açılacak yeterlik sınavında başarılı olmak şartıyla, ilgili bulundukları kontrolör kadrolarına atanacaklarının hükme bağlandığı ve bu maddeye göre yönetmelikle düzenlenmesi öngörülen hususların "denetmenlerin mesleğe giriş ve yeterlik sınavları ile çalışma usul ve esasları" şeklinde belirlendiği görülmekte olup; bu fıkrada, yapılacak yeterlik sınavında başarılı olamayanlarla ilgili olarak yönetmelikle düzenleme yapılmasına olanak tanıyan bir hükme yer verilmemiştir.
    Anılan Kanun Hükmünde Kararname'nin 43. maddesinde, idareye Yönetmelik çıkarma yetkisi verilmiş ise de, bu yetkinin, ancak maddede düzenlenmesi öngörülen hususlara ilişkin olduğunda kuşkuya yer bulunmamaktadır.
    Bu itibarla, 4369 sayılı Yasa ile değişik 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'de, yapılacak yeterlik sınavında başarılı olamayan stajyer kontrolörlerin yeniden yeterlik sınavına alınmayacağı ve kontrolörlük ile ilişkileri kesilerek Bakanlıkça durumlarına ve derecelerine uygun bir göreve atanacakları yolunda bir hükme yer verilmemiş olması karşısında, bu hususların Yönetmelik'le düzenlenmesine hukuken olanak bulunmadığından, dava konusu işlemin dayanağını oluşturan Maliye Bakanlığı Gelirler Kontrolörleri Yönetmeliği'nin 19. maddesinde yer alan hüküm ile 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'de öngörülmeyen hususların düzenlendiği ve bu madde ile açıkça üst hukuk hükmüne aykırı bir düzenleme yapıldığı anlaşılmış bulunmaktadır.
    Olayda, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7/4. maddesinde yer alan "düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olmasının, bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmayacağı" yolundaki hüküm karşısında; dava konusu 4.4.2001 günlü, 18/2317 sayılı işlemin dayanağı olan Maliye Bakanlığı Gelirler Kontrolörleri Yönetmeliği'nin 19. maddesi, 4369 sayılı Yasa ile değişik 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye aykırı olduğu halde, bu madde hükmü "ihmal edilmemek", bir başka anlatımla, bu madde hükmüne "hukuki bir değer yüklemek" suretiyle, anılan maddeye dayanılarak tesis edilmiş olan dava konusu işlemin iptali istemiyle açılan iş bu davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
    Açıklanan nedenlerle, Ankara 6. İdare Mahkemesi'nce verilen 26.12.2002 günlü, E:2001/718, K:2002/1821 sayılı kararın, davacının 26,27,28 Şubat 2001 tarihlerinde yazılısı ve 29-30 Mart 2001 tarihlerinde de sözlüsü yapılan yeterlik sınavlarında başarısız sayılmasına ilişkin kısmına yönelik davacının temyiz isteminin reddi ile bu kısmın onanmasına, davacının Gelirler Kontrolörleri Yönetmeliği'nin 19. maddesi gereğince Gelir Teşkilatında bir başka göreve atanmasının yapılacağına ilişkin Gelirler Genel Müdürlüğü'nün 4.4.2001 tarih ve 18/2317 sayılı işleme ilişkin kısmı yönünden ise davacının temyiz isteminin kabulüyle bu kısmın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin 1/b fıkrası uyarınca bozulmasına, aynı maddenin 3622 sayılı Yasayla değişik 3. fıkrası gereğince bozulan bu kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen Mahkeme'ye gönderilmesine, 29.6.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

  8. #37
    Kayıt Tarihi
    Feb 2011
    Nerede
    Kütahya
    İletiler
    23
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: İdare Takdir Yetkisi Kullanıp Daha Sonra Bunu Açık Hata Diyerek Atama İşlemini Geri Alabilir mi?

    SAYIN ÇOBANOĞLU VE TOLG davalı idarenin savunmasına itirazda aşağıdaki ifadeleri kullanmak istiyorum sizin bu konuda yorumda bulunursanız sevinirim.


    C-)SEBEP UNSURU AÇISINDAN İTİRAZLARIM:
    “Sebep, idareyi bir işlem yapmaya sevk eden hukuki veya fiili etkenlerdir. Bu etkenler, idari işlemden önce gelir ve onun dışında yer alırlar. İdarenin bir işlemi yapabilmesi için onu yapmaya “yetkili” olması yetmez; ayrıca onu yapmaya bir “sebebi” de olmalıdır. (Kemal GÖZLER İdare Hukukuna Giriş)
    Dava konusu işleme gerekçe olarak Meb Eğitim Kurumları Yönetici Atama Yönetmeliğinin 7-ç maddesi gösterilmektedir (EK:5):
    1-) “ç) (Değişik : 09.08.2011/28020 RG) Atanmak istenilen eğitim kurumuna Talim ve Terbiye Kurulu Kararlarına göre alanı itibariyle öğretmen olarak atanabilecek bir alan öğretmeni olmak,” bu maddeden hareketle mezun olduğumuz bölümün başında bulunan “ilköğretim” ifadesi nedeniyle orta öğretim kurumlarına atanamayacağımız söylenmektedir. Burada Talim Terbiye Kurulu 80 sayılı kararın (EK:6) ekinde yer alan çizelgedeki İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği bölümüne konan * yıldız işaretinde yer alan “ortaöğretim kurumlarına atanamaz” ifadesi temel gerekçe durumundadır. Yani dava konusu işlemin temel sebep unsuru Talim Terbiye Kurulu 80 sayılı kararın eki çizelgede mezun olduğumuz bölüme konan (*ortaöğretim kurumlarına atanmaz) ifadesidir. Bu ifade düzenleyici idari işlem niteliğindedir.
    Danıştay 5. Dairesinin Esas No : 2006/3804, Karar No : 2007/3778 kararında (EK:7) özetle: DÜZENLEYİCİ İŞLEMİN İPTAL EDİLMEMİŞ OLMASININ, BU DÜZENLEMEYE DAYALI İŞLEMİN İPTALİNE ENGEL OLMAYACAĞI; İDARE MAHKEMESİNCE ÜST HUKUK NORMUNA AYKIRI DÜZENLEYİCİ İŞLEM HÜKMÜNE, HUKUKİ BİR DEĞER YÜKLEMEK SURETİYLE KARAR VERİLMESİNDE, HUKUKSAL İSABET BULUNMADIĞI HK.
    Danıştay 2.Dairesinin (K:2007/1744) , (E:2005/316) kararında (EK:8) özetle : OLAYDA UYGULANAN YÖNETMELİK HÜKMÜNÜN, 657 SAYILI YASA'NIN 132. MADDESİNİN KAPSAMINI GENİŞLETİCİ NİTELİKTE OLMASI NEDENİYLE, 2577 SAYILI YASA'NIN 7/4.M SON CÜMLESİNDE YER ALAN, DÜZENLEYİCİ İŞLEMİN İPTAL EDİLMEMİŞ OLMASININ, BU DÜZENLEMEYE DAYALI İŞLEMİN İPTALİNE ENGEL OLMAYACAĞI KURALI UYARINCA, DAVA KONUSU İŞLEMİN İPTALİ GEREKTİĞİ HK
    Danıştay 5.Dairesinin (K:2005/5075) , (2002/3255) kararında (EK:9) özetle: ÜST HUKUK NORMUNA AYKIRI BULUNAN YÖNETMELİK HÜKMÜNE HUKUKİ BİR DEĞER YÜKLEMEK SURETİYLE HÜKÜM KURULMASINDA İSABET BULUNMADIĞI HK.< (www.danistay.gov.tr bilgi bankasından alınmıştır.) denilmektedir. Yani burada 2 önemli tespit vardır. Birincisi düzenleyici idari işlem iptal edilmese bile bu düzenleyici idari işleme dayalı işlem iptal edilebilir. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 7/4. maddesinde yer alan "düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olmasının, bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmayacağı" yolundaki hükmüne paralel bir şekilde Danıştay idare mahkemesinin düzenleyici işleme dayalı olan işlemi iptal etme yetkisinin bulunduğunu belirtmiştir. Daha sonra İkinci tespitini yapmış ve idare mahkemesince üst hukuk normuna aykırı düzenleyici işlem hükmüne hukuki bir değer yüklemek suretiyle karar verilmesinde hukuksal isabet bulunmadığı kararına varmıştır. Şu durumda dava konusu işlemle ilgili karar verilmeden önce öncelikle dava konusu işlemin dayanağı olan düzenleyici idari işlemin üst hukuk normlarına aykırı olup olmadığı yani hukuka uygun olup olmadığı incelenmelidir. Davacı olarak ben bu düzenleyici idari işlemin (*ortaöğretim kurumlarına atanamaz) anayasanın “eşitlik” ilkesine aykırı olduğunu bu nedenle üst hukuk normuna aykırı bu düzenleyici idari işleme hukuki değer verilerek yapılan dava konusu işlemin iptal edilmesini talep ediyorum. Anayasa’ya aykırılık yönünden incelemede Anayasa mahkemesinin belirlediği kriterler esas alınmalıdır. Ekte sunduğum Anayasa Mahkemesi kararlarındaki kriterleri aşağıda aynen alıntılayarak iddiamı somutlaştırmak istiyorum.(EK:10) Ayrıca Danıştay’ın bu konudaki benzer kararlarını ekte sunuyorum. (EK:11) Eşitlik ilkesine aykırılık noktasında en büyük dayanak noktam ise YÖK başkanlığına yazmış olduğum dilekçeme verilen cevaptır.(EK:12) Müdürlük görevinden alınacağımı öğrendiğimde ilk iş olarak YÖK başkanlığına dilekçeyle başvurarak mezun olduğum bölümün liselere atanabilen ve başında “ilköğretim” kelimesi olmayan Eğitim Fakültelerindeki Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği bölümü ile eşdeğer, denk olup olmadığının tarafıma bildirilmesini istedim. 06/04/2012 tarih ve 2312 sayılı cevabi YÖK yazısında çok açık ve net bir şekilde “Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği Programı ile Eğitim Fakülteleri bünyesinde yer alan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği Programları eşdeğer sayılmaktadır.” İfadesi kullanılarak başında “ilköğretim” olan benim mezun olduğum bölümle başında” ilköğretim” olmayan ve liselere atanabilen bölümün eşdeğer olduğu belirtilmiştir. “Anayasada ifade edilen eşitlik ilkesi aynı durumdaki kişilerin aynı hükümlere tabi olmalarını gerektirir. Genel anlamda eşitlik ilkesi şekli hukuki eşitlik ve maddi hukuki eşitlik olarak iki anlamda yorumlanabilir. Şekli hukuki eşitlikten kastedilen kanunların genel ve soyut nitelik taşıması, yani kapsadığı herkese eşit olarak uygulanmasıdır. Anayasanın 10’uncu maddesinin, hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa “imtiyaz” tanınamayacağı yolundaki ikinci fıkrası da bu anlamda eşitliği hedef görünmektedir. Ancak şüphesiz ki, eşitlik ilkesinin anlamını şekli hukuki eşitlikle sınırlandırmak mümkün değildir. Maddi hukuki eşitlik, şekli eşitliğin ötesinde, aynı durumda bulunanlar için haklarda ve ödevlerde, yararlarda ve yükümlülüklerde, yetkilerde ve sorumluluklarda, fırsatlarda ve hizmetlerde eşit davranma zorunluluğunu içermektedir.” Bu anlamda aynı alandaki öğretmenlerin aynı haklara sahip olması gerekir. Hem şekli hukuki anlamda (yönetmelikte aynı alandaki öğretmenlere aynı hakların verilmesi) hem de maddi hukuki anlamda (biz hem ilköğretim hem de lisedeki din kültürü dersine fiili olarak giriyoruz ve ilahiyat diplomasına sahibiz bu anlamda diğer ilahiyat mezunlarından farkımız yok sonuçta mevzuatta ilahiyat fakültesinin ilahiyat bölümü demiyor ilahiyat fakültesi mezunları diyor ayrıca YÖK yazısı da açıkça liselere atanabilen Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği bölümüyle benim mezun olduğum bölümün eşdeğer olduğunu sadece isim değişikliği yapıldığını belirtmiştir.)
    Bu noktada bakanlığın veya Talim Terbiye Kurulu’nun düzenleyici idari işlemle biz İlahiyat Fakültesinin İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmenliği bölümü mezunlarına siz İlköğretim bölümü mezunusunuz o yüzden ortaöğrenim kurumlarına atanamazsınız demesi haklı nedene ve kamu yararına dayanmamaktadır. Kamu yararı ve haklı nedenin, “anlaşılabilir”, “amaçla ilgili”, “makul ve adil” olması gerekir. Getirilen düzenleme herhangi bir biçimde birbirini zamanlayan, birbirini, doğrulayan ve birbirini güçlendiren bu üç ölçütten birine uymuyorsa eşitlik ilkesine aykırı bir yön vardır denilebilir. Burada biz de İlahiyat Fakültesi diplomasına sahibiz ve İlahiyat Fakültelerinde bize ilköğretim, ortaöğretim öğretmenliği şeklinde tercih hakkı verilmedi Din Kültürü öğretmeni olabilmenin tek yolu olan İlahiyat Fakültesindeki bu bölüme gittik. Aksi takdirde öğretmen olamıyorduk çünkü ne Eğitim Fakültelerinde ne de İlahiyat Fakültelerinde bize başka seçenek sunulmadı. Aynı şekilde Talim Terbiye Kurulu bu alanı 80 Sayılı Karar madde 9 ile ilköğretim ve ortaöğretimde okutulan ortak alandır diyerek bu alanın teknik olarak ilköğretim ve ortaöğretim olarak ikiye bölünemeyeceğini mevzuatsal güvenceye almıştır. Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı da buna paralel bir anlayışla benim mezun olduğum bölümün liselere atanabilen ve isminin başında ilköğretim olmayan bölümle eşdeğer olduğunu belirtmiştir. Bu durumda bize yapılan uygulama ile bizler ikinci sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni durumuna düşürülüyoruz. Aynı şekilde bazı Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenleri de bu branş içinde imtiyazlı, ayrıcalıklı bir pozisyona gelmektedir. Bu uygulama diğer hiçbir alanda yapılmamaktadır. Örnek vermek gerekirse İlköğretim Matematik ve Matematik bölümü iki farklı alan olarak Talim Terbiye Kurulu 80 sayılı çizelgede yerini almıştır. Ve bu iki alana kaynak teşkil eden iki farklı yüksek öğretim programı vardır. Ve öğretmen adayları bu iki bölümden birini tercih yapmaktadırlar. Sonuç olarak ilköğretimlere sadece İlköğretim matematik alanındakiler atanmakta, liselere ise sadece matematik alanındakiler atanmaktadır. Bizim alanda ise bu şekilde adil bir tercih hakkı ve iki farklı alan olmamasına rağmen eşdeğer denk bölümlerden mezun aynı alandaki bir kısım öğretmene sadece ilköğretimlere tayin hakkı verilirken bir kısım öğretmene ise hem ilköğretim hem de liseye tayin hakkı verilerek imtiyazlı bir sınıf yaratılmaktadır. Böylece en üst hukuksal norm olan anayasanın eşitlik ilkesine açıkça aykırı bir durum oluşmaktadır. Bu anlamda benim sayın mahkeme üyelerinden talebim dava konusu işleme gerekçe olan düzenleyici idari işlemin (*ortaöğretim kurumlarına atanamaz) üst hukuk normu olan anayasanın eşitlik ilkesine uygunluk yönünden hukuki geçerliliğini dikkate almasıdır.
    Bu noktada davanın neden Danıştayda değilde idare mahkemesinde açıldığı konusunu da açıklamak istiyorum. Birincisi İYUK 7/4 :”İlanı gereken düzenleyici işlemlerde dava süresi, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlar. Ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililer, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilirler. Düzenleyici işlemin iptal edilmemiş olması bu düzenlemeye dayalı işlemin iptaline engel olmaz.” Denilmektedir. Talim Terbiye Kurulu Başkanlığına dilekçe (EK:13) ile bu düzenleyici idari işlemin kaldırılmasını talep ettim sözlü olarak bu işlemin yakın zamanda kaldırılacağını öğrendim.
    Normlar hiyerarşisi, hukuk normlarının derece ve kuvvetini belirlemekte ve bir hukuk düzeninde var olan normların çokluğu anlamına gelmektedir. Hukuk düzeni bir piramide benzetilecek olursa bu piramit anayasa, kanun, tüzük, yönetmelik ve adsız düzenleyici işlemlerden oluşan birden çok normun varlığını ifade etmektedir. Bu normlar farklı kademelerde yer almakta, normlar arasında altlık ve üstlük ilişkisi söz konusu olmakta ve her norm geçerliliğini bir üst hukuk normundan almaktadır. Anayasalar ülkelerin temel hukuki metinleri olarak ele alınmakta, buna istinaden kanunlar, kanun hükmünde kararnameler, tüzükler, yönetmelikler ve benzeri isimler altında hukuki metinler çıkarılmaktadır. Anayasa’nın 11’inci maddesinde yer alan “Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz.” şeklindeki düzenlemeyle Anayasa’nın bağlayıcılığı ve üstünlüğü açıkça vurgulanmış ve hukuk hiyerarşisi adına temel bir kural vazedilmiştir. (Sayıştay Dergisi Sayı 71)
    Hiyerarşik normlar sistemi olan hukuk düzeninde, alt düzeydeki normların, yürürlüklerini üst düzeydeki normlardan aldığı kuşkusuzdur. Normlar hiyerarşisinin en üstünde evrensel hukuk ilkeleri ve Anayasa bulunmakta ve daha sonra gelen kanunlar yürürlüğünü Anayasa’dan, tüzükler yürürlüğünü kanundan, yönetmelikler ise yürürlüğünü kanun ve tüzükten almaktadırlar. Bir normun kendisinden daha üst konumda bulunan ve dayanağını oluşturan bir norma aykırı veya bunu değiştirici nitelikte bir hüküm getirmesi mümkün bulunmamaktadır. Hukuk devletinde yönetimin iş ve eylemlerine uygulanacak hukuk kurallarının şeffaf bir şekilde belirlenmesi kadar söz konusu hukuk normlarının normlar hiyerarşisine uygunluğu da önem taşımaktadır. Normlar hiyerarşisine aykırı düzenlenen bir norm, denetim aşamasını da etkilemekte ve denetime esas kararlarda çoğu zaman normlar hiyerarşisinden sapmalar hukuka aykırılık nedeni olarak kabul edilmektedir. Kanun, tüzük, yönetmelik veya adsız düzenleyici işlemlerle getirilen hükümlerin uygulanabilmesi için her bir düzenlemenin üst norma uygun olması gerekmektedir. Ortada bir hukuk normu bulunmasına rağmen, söz konusu hukuk normu hukuk aleminde varolmasına esas oluşturan bir üst hukuk normuna aykırı olması halinde Sayıştay tarafından yok kabul edilmekte ve yapılan idari iş ve eylemler hukuken kabul edilmemektedir. Türk hukuk mevzuatında öngörülen hukuk hiyerarşisi kavramının sağlıklı işleyebilmesi için uygulayıcıların ve söz konusu uygulayıcıların iş ve eylemlerini yargısal açıdan veya hukukilik denetimi açısından denetleyen mercilerin anayasal ve yasal sınırlar içerisinde hareket etmeleri gerekmektedir. Konunun bütün yönleriyle bilinmesi, uygulamayı ve denetimi kolaylaştırmanın yanında Anayasa’nın 2’ inci maddesinde öngörülen devletin temel niteliklerinden biri olan hukuk devleti ilkesinin de hayata geçirilmesinde önemli bir rol oynayacaktır. (Sayıştay Dergisi Sayı 71) Sayıştay’da Danıştayın yukarıda verilen kararındaki gibi üst hukuk normuna aykırı düzenleyici idari işleme hukuki değer verilemeyeceğini, uygulamanın bu şekilde olduğunu belirtmiştir.
    2-) İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 23. maddesine göre; “Herkesin çalışma, işini serbestçe seçme, adaletli ve elverişli koşullarda çalışma ve işsizliğe karşı korunma hakkı vardır.” Dava konusu işleme sebep olarak gösterilen (*ortaöğretime atanamaz) ifadesi YÖK’ün eşdeğerlik yazısıyla adaletsiz bir çalışma ortamına neden olarak İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin 23. Maddesine aykırı duruma neden olmuştur.
    3-) Bu ifade aynı zamanda 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 3. maddesine de aykırıdır. Maddede, “kariyer” ve “liyakat” ilkeleri bu kanunun temel ilkeleri olarak belirlenmiş; liyakat ilkesi, “devlet kamu hizmetleri görevlerine girmeyi, sınıflar içinde ilerleme ve yükselmeyi, görevin sona erdirilmesini liyakat sistemine dayandırmak ve bu sistemin eşit imkanlarla uygulanmasında devlet memurlarını güvenliğe sahip kılmak olarak tanımlamıştır.” Kariyer ve “liyakat” ilkelerine göre, yasa devlet memurluğunu bir meslek olarak kabul etmekte ve bunlara, sınıfları içinde en yüksek derecelere kadar ilerleme imkanı sağlanmasını, sınıflar içinde ilerleme ve yükselme işlemlerinin liyakat sistemine dayandırılmasını öngörmektedir. Bu iki ilkenin temelinde, objektif kurallar çerçevesinde işin ehline verilmesi ve hak etme kavramı yatmakta olup kamu hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde gerçekleştirilmesinin tek güvencesinin de hizmetin yetişmiş, ehil, kamu görevlilerince yerine getirilmesi olduğu kuşkusuzdur.
    4-) İdare kişilerin, kamu görevlilerinin ve ilgili personelin haklı beklentisini ortadan kaldırmaz. Haklı beklenti; Danıştay 5. Dairenin 14.03.2006 tarih ve E. 2003/3647 – K. 2006/1140 sayılı kararında haklı beklenti “yönetimin ister bir taahhüt isterse uzun süren bir uygulamasına güvenerek olsun. bireylerin çıkarlarına yada lehlerine olan bir sonuca ulaşabileceklerini ümit etmeleridir.” şeklinde tanımlanmıştır. Talim Terbiye 2000 tarih ve 340 sayılı kararında (EK:14) bizim bölüm mezunlarına İHL meslek derslerine bile girme hakkı verirken ve bu dersin okutulmaya başlandığı tarihten 2004 yılına kadar uygulamasını bu şekilde yaparken hiçbir haklı gerekçe ve kamu yararı yokken 2004 yılında ve 2009 yılındaki Talim Terbiye Kurulu kararlarında (*ortaöğretime atanamaz) ifadesini koyması haklı beklenti kavramına da aykırıdır.
    5-) Danıştay 10. Dairenin 18.05.2005 tarih ve 2003/4745 E. – 2005/2591 K. Sayılı kararında davacının elde ettiği hakkın; hukuka uygun olarak elde edilmiş bir hak olarak kabulü ile, kazanılmış hak ve idari istikrar ilkesi uyarınca korunması gerektiği yönünde karar verilmiştir. Söz konusu kararda Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 22.12.1973 günlü, E: 1968/8, K: 1973/14 günlü kararına atıf yapmak suretiyle;………………..“Yukarıdaki değerlendirmelere göre, gümrük komisyoncu karnesinin düzenlendiği aşamada, davacının gerçek dışı beyanı ve hilesi söz konusu olmadığı gibi, idarenin işlemin dayanağı yasa kuralını uygularken açık hataya düştüğünden de söz edilemeyeceğinden, davacının elde ettiği hakkın; hukuka uygun olarak elde edilmiş bir hak olarak kabulü ile, kazanılmış hak ve idari istikrar ilkesi uyarınca korunması gerekmektedir. İdare mahkemesince dava konusu işlemin, aktarılan gerekçe ile iptali gerekirken, davanın reddi yolunda verilen temyize konu kararda hukuka uyarlık bulunmamaktadır.” Denilmiştir. Benim müdür olarak atandığım tarihte yapılan işlem hukuka uygundur. Bakanlığın İstanbul iline gönderdiği yazı (EK:15) açıkça atamamın hukuka uygun olduğunun kanıtıdır. Benim atamamdan sonra bakanlığın görüş değiştirmesi benim atamamı etkilemez. Görüş değişikliği yapıldığı tarihten sonraki atamaları bağlar. Geçmişe etkili olmaz.
    6-) Yasaların kamu düzeninin kurulması ve korunması kamu yararının sağlanması amacına yönelik olması, genel, objektif, adil kurallar içermesi ve hakkaniyet ölçütlerini gözetmesi hukuk devleti olmanın bir gereğidir.” (AYMK. 27.09.2006 tarihli, E.2004/63, K.2006/94).
    Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan hukuk devleti; insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, hukuk güvenliğini gerçekleştiren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, yargı denetimine açık, yasaların üstünde Anayasa’nın ve yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkelerinin bulunduğu bilincinde olan devlet olduğunu, bu bağlamda, hukuk devletinde yasa koyucu, yasaların yalnız Anayasa’ya değil, evrensel hukuk ilkelerine de uygun olmasını sağlamakla yükümlü olduğunu, Anayasa’nın 5. maddesinde de kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak, kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak şekilde sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak, devletin temel amaç ve görevleri arasında sayıldığını, Anayasa’nın 10. maddesindeki “Kanun önünde eşitlik ilkesi” hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusu olduğunu, bu ilke ile eylemli değil, hukuksal eşitlik öngörüldüğünün, eşitlik ilkesinin amacının, aynı durumda bulunan kişilerin yasalar karşısında aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak, ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemek olduğunu, bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kimi kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin çiğnenmesi yasaklanmıştır.” şeklinde belirtildiğini, Anayasanın 11. maddesinde “Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz”, Anayasanın 138. maddesinde “Hakimler Anayasa, kanun ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler”, Anayasanın 10. madde; “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar için yasalarla değişik kurallar konulamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.” ve yine T.C. Anayasasının 11 inci maddesi; “Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.” (AYMK. 22.12.2011 tarihli E. 2010/97, K. 2011/173) (http://www.anayasa.gov.tr adresinde kararlar bilgi bankasından alıntıdır.) Anayasa mahkemesinin yukarıdaki kararları ışığında (*ortaöğretim kurumlarına atanamaz) ifadesi haklı gerekçeye ve kamu yararına dayanmamaktadır. Anayasanın hukuk devleti ilkesine, eşitlik ilkesine, 11. Maddesine aykırıdır.
    D-)KONU UNSURU AÇISINDAN İTİRAZLARIM
    Ticaret Meslek Lisesine müdür olarak atanmamda hukuka aykırı bir durum yoktur. Bu anlamda bu atama işleminin hizmetin gereği/iptal/geri alma vb nedenlerle ortadan kaldırılması hukuka uygun değildir. Çünkü hem bakanlık atama alanım hem de mezun olduğum bölüm atanmamda engel bir durum değildir. Bakanlık atama alanım: Din Kültürü ve Ahlak Bilgisidir. Talim Terbiye Kurulu’nun 80 sayılı kararına göre de Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi alanı madde 9’da belirtildiği gibi ortak alandır. “Madde 9 - Yabancı Dil, Rehber Öğretmenlik, Bilişim Teknolojileri, Görsel Sanatlar/Resim, Müzik, Beden Eğitimi ile Din Kültürü ve Ahlâk Bilgisi alanları ilköğretim ve ortaöğretimde ortak alanlardır.”
    Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi alanına atanacak öğretmenlerin mezun oldukları bölümler 80 sayılı kararın eki çizelgede belirtilmiştir. Çizelgede birinci sütun ‘atamaya esas olan alan’ isimleri, ikinci sütun ‘mezun olduğu yükseköğretim programı’, üçüncü sütunda ‘aylık karşılığı okutacağı dersler’ belirtilmiştir. Bu çizelgenin mantığı şudur: birinci sütunda belirtilen alana atanmanın koşulu ikinci sütunda yer alan programlardan birinden mezun olmaktır. Üçüncü sütunda da ikinci sütunda belirtilen programları bitirenlerin atandıkları birinci sütundaki alan dahilinde okutabilecekleri dersler belirtilmiştir. Bu çizelgeye göre İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi bölümü hem lise hem de ilköğretimde ortak alan olan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi alanına kaynak teşkil eden programdır.
    Önceki yönetici atama yönetmeliğinde yönetici olmanın ön şartı üçüncü sütunda bulunan maaş karşılığı girebildiği dersin atanmak istediği okulda olmasıydı yeni yönetici atama yönetmeliğinde ise artık üçüncü sütuna değil yani maaş karşılığına değil birinci sütuna yani alanın, atanmak istediği okulda olması şartı getirilmiştir. Dolayısıyla benim mezun olduğum programa göre atandığım alan belli: Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dolayısıyla esaslarda da ifade edildiği gibi bu alan hem ilköğretim hem de lisede okutulan ortak bir alandır. Uygulamanın da bu şekilde olduğuna dair ekte değişik illerdeki kararname örneklerini delil olarak sunuyorum.(EK:16)
    Yönetici Atama Yönetmeliğinin “ç) (Değişik : 09.08.2011/28020 RG) Atanmak istenilen eğitim kurumuna Talim ve Terbiye Kurulu Kararlarına göre alanı itibariyle öğretmen olarak atanabilecek bir alan öğretmeni olmak,” bu maddesi nasıl uygulanmalı? Burada 2 durum var: Birincisi mezuniyeti itibarıyla son ttk kararına göre öğretmen olarak atanma şeklinde mi uygulanmalı yoksa mevcut bakanlık atama alanının atanmak istediği okulda olması şeklinde mi? Bu sorunun cevabı da bakanlık tarafından hazırlanan MEB Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirmelerine İlişkin Yönetmeliğin Uygulama Kılavuzunda (EK:17) vardır:
    Soru 42 : Öğretmenler mezuniyetleri itibariyle yöneticiliğe atanabilmekteler mi?
    Cevap : Öğretmenler görev yapmakta oldukları alana göre yöneticiliğe atanabilmektedirler. Mezun oldukları alanlara göre yöneticiliğe atanmamaktadırlar. Örneğin; mezuniyetleri çeşitli yüksek öğretim programları olan ve sistemde sınıf öğretmeni olarak görev yapanlar, sınıf öğretmenlerinin yönetici olarak atanabilecekleri eğitim kurumlarına yönetici olarak atanabileceklerdir. Burada çok açık ve net bir şekilde yönetici atamada görev yapmakta olunan alana göre hareket edildiği belirtilmiştir. Talim Terbiye Kurulu 80 Sayılı kararın eki çizelgede “ATAMAYA ESAS OLAN ALAN” sütununda benim mezun olduğum programa göre atanabileceğim alan: Din Kültürü ve Ahlak Bilgisidir. Yönetici Atama Yönetmeliği ve bu yönetmeliğin uygulama klavuzuna göre benim öğretmen veya idareci olarak atanmam gerektiğinde Talim Terbiye Kurulu 80 sayılı Karar eki çizelgedeki ATAMAYA ESAS OLAN ALAN ifadesi doğrultusunda hareket edilmek zorundadır. Bu görüşlerimi destekleyen bakanlığın İstanbul Valiliğine gönderdiği yazıyı ekte sunuyorum. Benim atanmamdan sonra Bakanlığın görüş değiştirmesi benim atamamı etkileyemez. Çünkü hukuki bağlayıcılığı olmayan görüş yazıları da sonuçta geçmişe etkili olamaz. Geleceğe etkilidirler. Yani yürürlüğe girdikleri tarihten sonraki atamalarda dikkate alınabilir. Bu anlamda davalı idarenin öne sürdüğü görüş yazısı benim atamamdan 1 ay sonra olduğu için benim atamamı etkileyecek bir yazı değildir. Aynı konuda çelişkili görüş yazılarına göre atamanın iptal edilmesi de hukuka aykırılığın göstergesidir.

  9. #38
    Kayıt Tarihi
    Feb 2011
    Nerede
    Kütahya
    İletiler
    23
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: İdare Takdir Yetkisi Kullanıp Daha Sonra Bunu Açık Hata Diyerek Atama İşlemini Geri Alabilir mi?

    Sayın Çobanoğlu ve tolg açmış olduğum davayı kazandım. hakimler oy birliği ile müdürlük görevinden alınma işlemimi iptal etmiş. bu noktada sizlere birkaç sorum olacak: 1-)4060 dan mesaj geldi gerekçeli karar yazıldıktan sonra tebliğ edilecek deniyor. bu gerekçeli karar ortalama kaç günde yazılılır? (16 kasımda karar verildi)

    2-)davalı idare kaybettiği bütün davalarda olduğu gibi bunda da danıştaya itiraz edecek danıştaydan ne kadar sürede karar çıkar?

    3-)davayı kazandığıma göre danıştay kararı beklenmeden idare mahkemesi kararı davalı idareye tebliğ edildikten sonra 30 gün içinde göreve başlamam gerekiyor. ek ders kaybımı ve mahkeme masraflarımı almam için ne yapmam lazım. ayrı bir dava açılmasına gerek yok diye biliyorum?

    - - - Updated - - -

    Sayın Çobanoğlu ve tolg açmış olduğum davayı kazandım. hakimler oy birliği ile müdürlük görevinden alınma işlemimi iptal etmiş. bu noktada sizlere birkaç sorum olacak: 1-)4060 dan mesaj geldi gerekçeli karar yazıldıktan sonra tebliğ edilecek deniyor. bu gerekçeli karar ortalama kaç günde yazılılır? (16 kasımda karar verildi)

    2-)davalı idare kaybettiği bütün davalarda olduğu gibi bunda da danıştaya itiraz edecek danıştaydan ne kadar sürede karar çıkar?

    3-)davayı kazandığıma göre danıştay kararı beklenmeden idare mahkemesi kararı davalı idareye tebliğ edildikten sonra 30 gün içinde göreve başlamam gerekiyor. ek ders kaybımı ve mahkeme masraflarımı almam için ne yapmam lazım. ayrı bir dava açılmasına gerek yok diye biliyorum?

  10. #39
    Kayıt Tarihi
    Sep 2006
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    751
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: İdare Takdir Yetkisi Kullanıp Daha Sonra Bunu Açık Hata Diyerek Atama İşlemini Geri Alabilir mi?

    Alıntı ag2001 rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Sayın Çobanoğlu ve tolg açmış olduğum davayı kazandım. hakimler oy birliği ile müdürlük görevinden alınma işlemimi iptal etmiş. bu noktada sizlere birkaç sorum olacak: 1-)4060 dan mesaj geldi gerekçeli karar yazıldıktan sonra tebliğ edilecek deniyor. bu gerekçeli karar ortalama kaç günde yazılılır? (16 kasımda karar verildi)

    2-)davalı idare kaybettiği bütün davalarda olduğu gibi bunda da danıştaya itiraz edecek danıştaydan ne kadar sürede karar çıkar?

    3-)davayı kazandığıma göre danıştay kararı beklenmeden idare mahkemesi kararı davalı idareye tebliğ edildikten sonra 30 gün içinde göreve başlamam gerekiyor. ek ders kaybımı ve mahkeme masraflarımı almam için ne yapmam lazım. ayrı bir dava açılmasına gerek yok diye biliyorum?

    - - - Updated - - -

    Sayın Çobanoğlu ve tolg açmış olduğum davayı kazandım. hakimler oy birliği ile müdürlük görevinden alınma işlemimi iptal etmiş. bu noktada sizlere birkaç sorum olacak: 1-)4060 dan mesaj geldi gerekçeli karar yazıldıktan sonra tebliğ edilecek deniyor. bu gerekçeli karar ortalama kaç günde yazılılır? (16 kasımda karar verildi)

    2-)davalı idare kaybettiği bütün davalarda olduğu gibi bunda da danıştaya itiraz edecek danıştaydan ne kadar sürede karar çıkar?

    3-)davayı kazandığıma göre danıştay kararı beklenmeden idare mahkemesi kararı davalı idareye tebliğ edildikten sonra 30 gün içinde göreve başlamam gerekiyor. ek ders kaybımı ve mahkeme masraflarımı almam için ne yapmam lazım. ayrı bir dava açılmasına gerek yok diye biliyorum?
    Öncelikle tebrik ederim. Ek dersin fiilen çalışılması halinde ödenmesi gereken bir alacak olduğunu düşünüyorum. Fiilen çalışma olmadığından bu kaybı alabileceğinizi sanmıyorum.

  11. #40
    Kayıt Tarihi
    Feb 2011
    Nerede
    Kütahya
    İletiler
    23
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: İdare Takdir Yetkisi Kullanıp Daha Sonra Bunu Açık Hata Diyerek Atama İşlemini Geri Alabilir mi?

    Alıntı tolg rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Öncelikle tebrik ederim. Ek dersin fiilen çalışılması halinde ödenmesi gereken bir alacak olduğunu düşünüyorum. Fiilen çalışma olmadığından bu kaybı alabileceğinizi sanmıyorum.
    Söylediğiniz öğretmenler için geçerli. ben ise müdürlükten müdür yardımcılığına alındım. Yöneticilerde ek ders girilen ders için verilmez yönetim hizmetleri için ödenir. yani 8-17 mesai saatlerinde çalıştığımız her gün için ek ders alırız. müdürken haftada 30 saat ek ders alırken yardımcılıkta bu 20 saate düştü. iptal işlemi ile müdür yardımcılığına hiç dönmemiş kabul ediliyorum. dolayısıyla arada geçen 10 aylık süredeki çalıştığım hergün için eksik aldığım yönetim karşılığı ek dersin farkını almam gerekiyor. eğer ben öğretmen olsaydım ve ek dersi derse girdiğim için alsaydım sizin tespitiniz doğru olurdu.

+ Konuyu Yanıtla
4 / 5 Sayfa İlkİlk 12345 SonSon

Bu sayfada bulunan kavramlar:

xvido nohakli

açık hata nedir

atamada esinin hilesi yoksa danistay nasil karar verir

acik hata danistay

idarenin yaptığı işlemi geri alması

idare takdir yetkisini kullandığı işlemi geri alabilir mi

idarenin takdir yetkisini kullandığı işlemi geri alması

yanlış atama

idarenin açık hatası nedir

atama mevzuati acik degilseidarece işlemin geri alınmasıidarenin tayini geri almasiidarenin yokluk acik hatasi nediratama kararnamesi hangi hallerde iptal ediliridari işlemin geri alınmasıatama iptalimemur atama islemi geri alinabilir miidarenin yaptığı işlemi geri alınmasıacik hata olmayan15 yasada Xvidoesacik hata ile yapilan atama islemleriacik hata geri almaacik hata yargi kararlarisureyle sinirli geri alinan idari isleme ornekidare hukukunda geri alma
Forum

Benzer Konular :

  1. Atama ve görev vermede idarenin takdir yetkisi
    Kurumumuzda bir memur var ve bu memur sürekli kendisine alanı ile ilgili bir görev verilmediğini, alanı ile ilgili görevlendirilebileceği başka bir...
    Yazan: VEGETA Forum: İdare Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 25-02-2012, 01:49:30
  2. Babadan kalan ve sonra kardeşler tarafından diğer bir kardeşe verilen yer daha sonra geri alınabilir mi?
    Sayın admin: Babama ve diğer kardeşlerine dedemden kalanlar dedem hayattayken paylaştırılmadı. dedem vefatettikten sonrada kardeşlere pay edildi,...
    Yazan: guneskucuk Forum: Miras Hukuku
    Yanıt: 0
    Son İleti: 27-07-2011, 22:30:26
  3. İdare, Kanuna Aykırı Bir İşlemi Her zaman İçin Geri Alabilir mi?
    X Belediyesinin açmış olduğu Zabıta Memuru alımı sınavına girdim.Kazandım.Atamam gerçekleşti.18 aydır fiili olarak görev yapmaktayım.6 ay önce de...
    Yazan: kedimi_km_7 Forum: İdare Hukuku
    Yanıt: 4
    Son İleti: 09-11-2009, 13:59:30
  4. Önce Telefonda Hakaret, Daha sonra Bunu Videolaştırarak Facebookta Yayınlamak
    Merhabalar konuyu özetleyeyim. Facebook sosyal paylaşım ağında FENERBAHÇE adlı grubun yöneticilerinden biriyim. 1.500.000 üyemiz var ve en büyük...
    Yazan: nahre25 Forum: Bilişim Hukuku
    Yanıt: 2
    Son İleti: 02-08-2009, 11:54:04
  5. Boşanıyorum çocuğumun Velayetini Alabilir miyim Daha Sonra?
    Merhabalar.. Ben 9 yıllık evliyim.Karım mahkemeye boşanma dilekçesini vermiş bulunuyor. Ben boşanmak istemiyorum ama karımdan dolayı kabul ettim....
    Yazan: ALP73 Forum: Aile Hukuku
    Yanıt: 4
    Son İleti: 06-05-2009, 16:30:33

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.