+ Konuyu Yanıtla
1 / 3 Sayfa 123 SonSon
1 den 10´e kadar toplam 24 ileti bulundu.

Konu: Asıl tehlike nedir?

Asıl tehlike nedir? Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Apr 2010
    Nerede
    istanbul
    İletiler
    451
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Exclamation Asıl tehlike nedir?

    Gazetelerin birinci sayfalarında ,yargı büyükleriyle üniversite rektörlerinin sivil anayasa konusundaki zehir zemberek çıkışlarını okuyunca 30 yıl önceki o tören tekrar akıllara geliyordu.

    Tarih 18 eylül 1980.Darbenin 6.günü.Tank sesiyle uyanmıştı insanlar.TBMM şeref salonu ,bütün devlet orada.Başta evren paşa ,askeri cuntanın üyeleri yanyana dizilmiş,biraz fazla süslü püslü üniformalarıyla ayakta put gibi duruyorlar.Balkonda Cumhurbaşkanlığı filarmoni orkestrası Beethoven ın Kader senfonisini çalıyor. Darbe, kutlamaları kabul ediyor.Yüksek yargı organlarının üyeleri, üniversite rektörleri sıraya girmiş, daha 6 gün önce parlementoyu kapatarak parti liderlerini hapsetmiş darbecileri tebrik ediyorlar.

    Görüntü ilginç ama demokrasi adına hüzün ve utanç verici.

    Asker-Yargı-Üniversite...

    Bu ittifak yaptı,12 Eylül askeri yönetiminin anayasasını ,demokrasinin kolunu kanadını kırarak Türkiye'nin sırtına bir deli gömleği gibi giydirilen 1982 Anayasası işte bu ittifağın ürünüydü. Dün gazetelerin birinci sayfalarını okurken işte bu tören ve milletin oyuyla seçim sandığından çıkana öteden beri hiç güvenmeyen bu ittifağı anımsadım.

    Rektörler konuşuyordu.

    Başsavcı konuşuyordu.

    Sivil anayasaya kırmızı kart çakılıyor, üniversitelerde türban yasağının kaldırılması halinde AKP nin de Refah ve Fazilet partileri gibi kapatılabileceği söyleniyordu. Kısacası yargı ve üniversite aba altından sopa gösteriyordu.

    Nedir bunların anlamı?

    "Çankaya savaşının devamı mı? Cumhuriyet mitinglerinin devamı mı? 367 nin devamı mı? 27 Nisan ın devamı mı? 22 Temmuz ve 28 Ağustos tan kaynaklanan hayal kırıklıklarının yaratabileceği yeni bir 28 Şubat hazırlığı mı?

    Düşünmeye çalışın...

    Eğer 22 Temmuz ve 28 Ağustos da vucüt kimyanız bozulduysa, biraz tatil yapıp kafanızı dinleyin. Yoksa bu gidişle ,Türkiye nin gündemini bulandırmak isteyen, Türkiyeye hedef şaşırtmak isteyenlerin bir kez daha yöneldikleri" psikolojik savaşların" gönüllü ya da gönülsüz aleti olacaksınız.

    Geçmişte yaşandı bu ders almadık mı? Bugün bu ülkede demokrasi kavgası yaşanıyor. Sivil anayasa da bu mücadelenin bir parçası. Türkiyenin yüzde 80 küsurunu temsil eden bir parlemento var. İktidarda,oyların yüzde 47 sini almışbir partinin tek başına kurduğu bir hükümet var. Herşey meşru. Parlementonun da , hükümetin de meşruiyet tabanı son derece geniş ve sağlam.

    Böyle bir parlemento mu anayasa yapamaz? Böyle bir hükümet mi yeni bir anayasa önerisiyle ortaya çıkamaz?Anayasaları bu ülkede sadece darbeciler ve onların müttefikleri mi yapacak? Üniversite de türban yasağının kaldırılmasını istemek, parti kapatma nedeni mi sayılacak? Bunun için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin bile karaları koca koca hukukçular tarafından çarpıtılacak mı?

    Ayıp,geçelim.

    Türkiye yi Malezya ya benzetmek,Türkiye yi İranla , Cezayirle mukayese etmek, hiç kuşkunuz olmasın, Türkiye yi ve modernleşme tarihini küçümsemektir, bu ülkenin gelişmişliğini fena halde hafife almaktır.Altını çiziyorum,Türkiye de dinci darbe tehlikesi yoktur. Ama böyle bir senaryoyu sabah akşam medyada ısıtanlar , sivil-asker başka darbeleri tetikleyebilecek psikolojik kampanyaların aleti durumuna düşebilirler.

    Asıl tehlike işte budur.



    Hukuki NET Güncel Haber

    Asıl tehlike nedir? konulu yargıtay kararı ara
    Asıl tehlike nedir? konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Nov 2006
    Nerede
    izmir
    İletiler
    2.371
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Asıl tehlike nedir?

    FAŞİZM NASIL OLAĞANLAŞIYOR? ÜÇ FOTOĞRAF

    EMRE KONGAR



    Sevgili okurlarım, bir an için olağanüstü durumları...

    Kitlesel tutuklamaları...

    Cezaya dönüşen tutukluluk sürelerini...

    Unutalım...

    Günlük yaşamın olağan akışına bakalım:

    Bugün size 21. Yüzyılın birinci on yılı biterken...

    "Demokratik(!) Türkiye"den...

    Makrodan mikroya doğru...

    Üç fotoğraf sunacağım...

    Yorumsuz!


    * * *
    Birinci fotoğraf: Başbakan.

    Başbakan muhalefet partilerini, bir kısım medyayı, YARSAV'ı ve terör örgütünü "şer ittifakı" olarak aynı yere koydu!

    Selçuk Şenyüz'ün Hürriyet gazetesinde yer alan 1 Ağustos tarihli haberine göre, Başbakan Tayyip Erdoğan, referandum turu kapsamındaki gezilerinin Hatay ve Adana durağında, 31 Temmuz'da özetle şöyle konuşmuş:

    "Darbe anayasasına kim evet diyebilir. Bu anayasa değişikliğine kimlerin karşı çıktığına lütfen dikkat edin.
    CHP, MHP, BDP karşı çıkıyor, bir kısım medya karşı çıkıyor.

    Karanlık ortamdan medet uman çeteler karşı çıkıyor. Vesayet düzeninin devamından medet uman şebekeler karşı çıkıyor.

    Tuzu kuru seçkinler karşı çıkıyor. Bütün bunlarla beraber terör örgütü karşı çıkıyor. Bundan daha açık net ne olabilir:

    CHP, MHP, BDP, bir kısım medya, YARSAV, terör örgütü hepsi bir araya toplanmışlar, şerde ittifak ediyorlar."


    * * *
    İkinci fotoğraf: İstanbul Büyük Şehir Belediyesi.


    İstanbul Büyük Şehir Belediyesi, kendisine karşı istimlak bedeli davası açan bir sitenin giriş-çıkışını engelledi!

    Hürriyet gazetesinde 1 Ağustos'ta yer alan Eyüp Serbest'in haberi şöyle:

    "Sarıyer İstinye'deki Boğaziçi Sitesi sakinleri, 500 metrekarelik arsalarının üzerinden kamulaştırmadan yol geçiren İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) tazminat davası açınca, hayatları kâbusa döndü.
    Dava üzerine siteyi imar yönünden araştıran İBB, giriş-çıkış ve otopark olarak kullanılan alanın kendisine ait olduğunu tespit etti.

    Zabıta ekipleri, sitenin girişini dubayla kapatıp kapıda nöbet tutmaya başladı."


    * * *
    Üçüncü fotoğraf: Polis.


    Trafik polisi sokaktaki şortlu kızlara kimlik sordu!

    Başak Sayan'ın Akşam gazetesindeki 1 Ağustos tarihli köşe yazısından:

    "...Evin önünde arabama tam binmiştim ki bir ekip arabası girdi sokağa.
    Sokak dediğimiz küçücük bir yer. Mahallenin tam ortasında durdular, benim arabamın önünde.

    Elif, Serpil ve Devrim dışarıda, vedalaşma safhasındalar. Hepimizin ayağında şıpıdık terlikler, kısacık şortlar.

    İki polisten biri camı açıp bizim kızlara seslendi;

    'Türk vatandaşı mısınız siz? Kimlikleri görebilir miyiz?'

    Kızlar şaşkınlıkla bakakaldılar. Sesleri tüm mahallede çınlarken bülbül gibi Türkçe konuştuklarını duymamaları imkansız.

    Ben de o sırada arabamı çalıştırmaya çalışıyorum. Kan beynime sıçradı...

    'Pardon' dedim; 'siz mahallenin ortasında, evin önünde, üstelik trafik polisiyken hangi nedenle bu soruyu soruyorsunuz?'

    'Rutin kontrol' dedi...

    ...Acaba biz şortlu değil de muhafazakar giyinmiş olsaydık aynı şekilde gelip soru sorabilirler miydi?

    'GBT'ye bakacağım' dedi.

    Asayiş değil, trafik polisi olduğu için GBT cihazı yok elinde...

    Oraya buraya telefon edip sormaya başladı...

    Biz de GBT cihazının gelmesini bekleyeceğiz...

    Kıyameti kopardık tabii. Hakkımızın hukukumuzun ne olduğunu bildiğimizden ne dese anında cevabımızı veriyorduk.

    Baktı dayanağı yok 'buyurun' demek zorunda kaldı...

    ...Polis vatandaşın huzurunu korumakla yükümlü iken nasıl bu şekilde huzursuz eder?

    'Beni rahatsız ediyor' diye kimi kime şikayet edeceğiz?

    Polisi polise mi?..."


    * * *
    Fotoğraflar bunlar...

    Yorum sizin!

    http://www.kongar.org/aydinlanma/201...c_Fotograf.php

  4. #3
    Kayıt Tarihi
    Apr 2010
    Nerede
    istanbul
    İletiler
    451
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Exclamation "Genç subaylar tedirgin" sloganı gitti,"Tehlike nin farkında mısınız?" sahne aldı?!

    2003-2004 darbe tertipleri döneminde Cumhuriyet gazetesine "Genç subaylar tedirgin" manşetini çekenler,bu defa 2007 yılına"Tehlikenin Farkında Mısınız?" manşetleriyle girmişlerdi.Tehlike"İrticaydı"!. İktidar partisi Ak Partiden biri kesinlikle cumhurbaşkanı seçilmemeliydi. Çünkü bu kale düşerse ,devlet elden gidecekti, l aik cumhuriyet çok daha kolay yıkılacaktı. 5mart 2007 tarihli Cumhuriyet in "Tehlikenin Farkındayız" başlıklı yazısı şöyle noktalanıyordu:

    Hükümetten sonra devleti tek başına ele geçirmekte olan AKP yönetiminin tutumu ,ısrarı ve muhalefetle inatlaşması , iktidar partisinin üstündeki takıye suçlamasının doğruluğunu besleyen ve kanıtlayan bir gösterge sayılıyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tarihinde görülmemiş bir tehlike tehdidiyle karşı karşıyadır. Tehlikenin farkındayız. Cumhuriyet in başyazarı İlhan Selçuk gazetenin birinci sayfasından işaret fişeğini atmıştı. İki gün sonra 7 mart 2007 de ise bu kez ikinci sayfada Mümtaz Soysal ,"demokrasinin Cumhuriyet i öldürmesi"nden söz ederek her zaman ki gibi aba altından sopa gösteriyor,"demokrasinin Cumhuriyet i öldürmemesi için alınacak tedbirler"bir askeri darbeyle gelebilecek bir"mıntıka temizliğine" işaret ediyordu.

    Asker de boş durmuyordu! Genelkurmay da hazırlanan bir andıçla gazeteler ikiye ayrılmıştı."Tsk karşıtları ve yandaşları" diye.. Cumhuriyetten "kuruluşundan itibaren Atatürkçü yayın politikasından taviz vermeyen gazete"diye söz ediliyordu.

    Bu arada daha çok emekli askerlerin başını çektiği "ulusalcı" örgütler ve örgütlenmelerin kamuoyunda gittikçe görünür hale geldikleri bir dönem yaşanıyordu. "k"uvayı milliye "adını taşıyan dört dernek vardı. Her parti,dernek ya da platformun arkasından tanıdık bazı isimler ve bir dönemin ünlü paşaları çıkıyordu, emekli orgeneraller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon , emekli tuğgeneral Veli Küçük ya da avukat Kemal Kerinçsiz gibi...

    Şener Eruygur ,Hurşit Tolon ,Veli Küçük ve Kemal Kerinçsiz, bir yıl sonra Türkiye de bir darbe ortamı yaratmak için kurulduğu iddia edilen Ergenekon örgütüyle ilgili davanın önde gelen sanıkları arasında yer alacaklardı. Bir başka Kuvayi Milliye derneğinin basın sözcülüğünü emekli Kurmay Albay Aziz Ergen üstlenmişti.Emekli Kurmay Albay Fikri Karadağ ise başkanı olduğu dernekte kuran ve silah üzerine yemin ettiriyordu.

    Bir yıl sonra Ergenekon sanığı olarak tutuklanacak olan sendikacı Mustafa Özbek in "Türkiyem Topluluğu"nun kurucuları arasında emekli tuğgeneral Alaettin Parmaksız , danışma kurulundaysa, yine Ergenekon sanığı olarak yargılanacak emekli orgeneral Hurşit Tolon yer alıyordu. Türk-metal-iş in 32 yıllık genel başkanı Mustafa Özbek 2006 da Türkiyem Topluluğunu kurmuştu. Danışma kurulu üyeleri arasında emekli tuğgeneral Alaettin Parmaksız vardı. TT nin 167 kişilik danışma kurulunda eski 1.Ordu Komutanı emekli orgeneral Hurşit Tolon da yer almıştı.

    İnsan Hakları Derneği başkanı Akın Birdal a 1998 de,Genelkurmay andıcı üzerine silahlı saldırıyı örgütleyen Semih Tufan Günaltay , hapis yatıp çıktıktan sonra Ulusal Birlik Harekat Platformunu kurmuştu. Bu harekat ın Ankara temsilciliğini emekli orgeneral Şener Eruygur yürütüyordu. Eski Anayasa Mahkemesi başkanı Yekta Güngör Özden in kurduğu Cumhuriyetçi Demokrasi Partisi nin genel başkan yardımcısı , 28 Şubat döneminin başbakanı Erbakan a televizyon kameraları önünde "p....venk başbakan" diye küfreden , ama ertesi yıl rütbesi yükseltilen emekli tümgeneral Osman Özbek ti.Öte yandan Albay Metin Bozkurt 3 Aralık 2006 da Çağdaş Türkiye Partisini kurmuştu.

    Evet tehlike nin farkındayım artık. İrtica değil faşizm."İrtica geliyor,Türkiye bölünmek isteniyor !" sloganlarıyla ulusalcı milliyetçi bir dalga kabartılıyor. Örgütlenmeler ,özellikle paramiliter yapılanmalar bunun için. Kuran a, bayrağa, silaha el basarak edilen yeminler , yapılan ayinler bunun için. Ayrıca , bütün bu örgütlenmelerin hemen hepsinde birçok emekli askerin , paşanın yer aldığı da dikkat çekiyor. İlginç değil mi?

    Avrupa Birliğini sevmiyorlar. Kürt sözcüğünden hiç hoşlanmıyorlar. Kıbrısta çözüm diyenlere kötü gözle bakıyorlar. Ermeni meselesi deyince fena oluyorlar. Bu konuları gündeme getirenlere ise şu yakıştırmayı yapıyorlar. Vatan haini. Bu bir kuşatma harekatı. Hiç kuşkunuz olmasın aynen böyle. İrtica ve bölücülük perdesi altında demokrasi, hukuk devleti, hak ve özgürlükler kuşatılmak isteniyor. Tıpkı bir zamanlar , Soğuk savaş döneminde kominizm geliyor diye yapıldığı gibi.

    Türkiye bu oyuna gelecek mi? Bilemiyorum. Hrant Dink suikastı , bu ülkede demokratik değerlerin , hak ve hukukun , ulusalcı-milliyetçi bir dalga kabartılarak, karanlık bir perdenin altında boğulmak istendiğini bana daha beter düşündürtmeye başladı.

    Evet tehlikenin sonuna kadar farkındayım. İrtica değil faşizm....

  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Feb 2010
    Nerede
    kktc
    İletiler
    672
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: "Genç subaylar tedirgin" sloganı gitti,"Tehlike nin farkında mısınız?" sahne aldı?!

    Cumhuriyet gazetesinden Mehmet Faraç’ın, ‘‘Evet’çileri Bekleyen Tehlikeler!..’ başlıklı yazısı şöyle:


    “Yaygın bir kanı var; toplumun büyük bölümü 12 Eylül’deki referanduma niçin katılacağını bilemiyor!.. Yurttaşlar hem hukuksal deyimlerle donatılmış yasa maddelerinin kendileri için ne ifade ettiğini bilmiyor hem de yandaş medyanın kafa karıştıran yayınları nedeniyle iyice çıkmaza giriyor! Gelin, farkında olmadan “Evet” tuzağına düşmek üzere olanların başına gelecek olası tehlikeleri sıralayalım:

    Önce şunu vurgulamak gerekiyor: 12 Eylül’deki oylama, teoride bir anayasa değişikliği oylaması değildir!.. O gün geleceğinizin şekillenmesiyle ilgili de çok önemli bir karar vereceksiniz... Bu kararın merkezinde şu sorular var: Yargıyı devlet mi yönetsin AKP mi?.. Mahkemeleri yüce divan korkusuna kapılanlar mı oluştursun devletin kuralları mı?..

    Hukuk, Milli Görüş yobazlığının elinde mi olsun yoksa laik cumhuriyetin mi?..

    Mesele işte bu kadar yaşamsaldır...

    O yüzden referandumda “evet” derseniz 12 Eylül faşizminden biraz olsun kurtulduğunuzu sanacaksınız ama tam aksine, bu kez tek parti faşizminin tuzağına düşeceksiniz!..

    Eğer 12 Eylül’de gaflete düşüp ‘evet’ oyunu kullanırsanız iyice biliniz ki, AKP’nin ülkeyi 8 yılda cehenneme çeviren uygulamalarından pek memnunsunuz!..

    Şu demektir ki; kiranızı ödeyebiliyorsunuz, tarlanız ipotekli değil, traktörünüzün mazotu stokta, bankalara kredi borcunuz yok, arabanız hacizli değil... Yani işiniz bayağı tıkırında...

    Ama şunları lütfen iyi düşünün; referandumda “evet” oyları fazla çıkarsa, AKP daha da şımaracak... Galibiyet coşkusu bir süre sonra pervasızlığa dönüşecek!..

    Üstelik AKP bu şımarıklıkla “halk bizi destekliyor” havasına girecek ve hiç kuşkunuz olmasın ki, önümüzdeki süreçte Cumhuriyet rejimini tehlikeye düşürecek yeni yasa maddelerini de size dayatmaya kalkışacak!..

    Gidişat, hilafet özlemcilerinin düşlerini süsleyen karanlık ve de dönülmez bir sürece dönüşecek!..

    Gelin şimdi 13 Eylül’den itibaren alarm verecek tehlikenin kilometre taşlarını sıralayalım:

    Olası referandum galibiyetini bir güven oylamasına dönüştürecek olan AKP, Nurcu-Nakşi kadrolaşmayı devletin en kritik noktalarına kadar uzatmaktan kaçınmayacak!.. Türkiye’yi molla bürokrasisi kuşatacak!..

    Özelleştirme yağmasında sınır tanınmayacak, devletin satılmadık tek çivisi kalmayacak! 5 yıl sonra ekonomiyi tamamen tarikat holdingleri yönetecek!

    Din-iman ticaretiyle yurttaşın inançlarını sömürenler, yarattıkları gerici gettolarla yaşamınızı tehdit edecek!..

    Mahalle baskısı zirve yapacak, artık sokaktaki yurttaş AKP’li olmadığını söylemeye bile korkar hale gelecek!..

    Tek parti faşizmi, yaşamınızı kıskaca alacak, telefonlarınız dinlenecek ve de fişleneceksiniz!..

    Muhalif tüm kesimler susturulacak, demokrasi ve de özgürlük, mazideki solmuş bir takvim yaprağına dönüşecek!..

    Mürit olmadığınız için iş bulamayacak ve hükümetin yoksullaştır-köleleştir zihniyetine kurban gideceksiniz!

    Çocuklarınız tarikat yurtlarından destur almadığı için akademisyen olamayacak, kızlarınız ise cemaat yurtlarına mahkûm olacak!..

    12 Eylül günü bir hata yaparsanız, bilin ki korku imparatorluğundan yakınma hakkınız da kalmayacak!.. O gün vereceğiniz evet oyu, yalnız sizin değil, torunlarınızın da hayatını karartacak!..

    O zaman da ananızı da alıp belki de bu ülkeden gitmenin yollarını arayacaksınız!..

    Kısacası, 12 Eylül’de AKP’nin gidişine yol vermezseniz cumhuriyetin geleceği açısından çok geç olacak!..

    Yani taraf olmadığınız için bertaraf olacaksınız!..”

  6. #5
    Kayıt Tarihi
    Apr 2005
    Nerede
    Adana, Seyhan, Turkey.
    İletiler
    2.930
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Asıl tehlike nedir?

    Bu tehlike masallarını 80 yıldır dinliyoruz.

    Ama artık karnımız tok bu masallara..

    Dünya ve toplum değişti.

    Bu toplumu artık tek parti zihniyeti ile yönetemezsiniz.

    1950'de DP iktidara geldiğinde "karşı devrimci" ve "irtica" suçlamalarına muhatap oldu..

    Halkın oyları ile iktidara gelme şansı olmayanlar, seçimle gelen başbakanı alçak bir darbe ile indirip astılar.

    Demirel de yıllarca "irticacılarla birlikte olmak" eleştirisine muhatap oldu..

    Rahmetli Özal'a da aynı şeyleri söylediler.

    Tehlike masalı hiç bitmedi..

    Halkın oyları ile iktidara gelenler ya gerici ya da gericilerin yanında gösterilmeye çalışıldı.

    28 şubat, bu tehlike masalcılarının yoğun sahne aldıkları dönemdi.

    Artık darbeler dönemi bitti..

    Bundan sonra darbecilerden medet bekleyerek iktidara yanaşmak mümkün görülmüyor.

    Bu nedenle tek yok demokrasi yolu kaldı..

    O halde, bize tehlike masalları anlatacağınıza halka yanaşıp halkın oylarıyla iktidara gelin.

    Halkın oyları ile iktidara gelmiş olanların hataları varsa, bunun cezasını seçim sandığında verin.

    Bu tehlike masallarına gerçekten karnımız tok.

    Biliyorsunuz masallar çocukları uyutmak için anlatılır..

    Ama artık bunu yutacak çocuk var mı bilmiyorum.

  7. #6
    Kayıt Tarihi
    Feb 2010
    Nerede
    kktc
    İletiler
    672
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Asıl tehlike nedir?

    AKP'DE KANUNLAR BÖYLE YAPILIYOR!

    http://www.facebook.com/video/video....2417854&ref=mf

    Görüntülerde şuanki Başbakan!

    http://www.facebook.com/video/video....6754062&ref=mf

    Tüm Yalanlara 'HAYIR!'

    Bu millet uzun zamandır yalanlarla boğuşuyor. Her gelen bir başka yalanla geliyor, yalanı yalan çamuruyla yuğup yıkıyor. Gerçekler her suda daha da kararıyor…

    Ekranlarda danışıklı döğüşen hanımlar beyler, karşılarına oturtuyor siyasileri, seçme yalanlara çanak tutuyor…

    Yeni bir stil deniyor ekrandaki sunucu. AKP’li yetkiliye en 'doğru' soruları‚ en 'komik' şekilde yönlendiriyor… Acaba Vamık Volkan’dan mı tavsiye alıyor? Böylece DOĞRULAR 'dehşet abartılı iddialar' olarak kulaklara değiyor…

    ’Söyleyin sayın bakan, AKP, Amerika’dan mı emir alıyor?’ (Gözlerinde ben ne zekiyim pırıltısı.)

    ’AKP PKK ile mi görüşüyor?’ (sesinde sorarım işte bu soruları tınısı)

    ’AKP ne var ne yok yabancılara satıyor diyorlar…’ ( omuzlarıyla haltetmişler havası…)

    ’Bitaraf olan bertaraf olur mu? Benden olmayan yok mu olur deniyor?’ (valla tüm ’ulusalcı’soruları sorduk işte! afrası…)

    Sayın Bakan yanıtlıyor.. ’Külliyen Yalan. Bunlar korku yayarak koltuk sahibi olmak isteyenlerin uydurmaları. Kendileri Amerika ile işbirliği yapmadılar mı! O zaman oradan emir mi almış oldular! Onların kastettiği tarzda bir ilişki yok! PKK ile önceki hükümetler de ilişki kurmadı mı! Kim demiş haraç mezat sattık diye!Yabancıya satış bizim hükümetten önce de olmadı mı!’

    Doğrular doğru olmayanlarla içiçe… Psikolojik terör bu işte!

    Evet bu gidişin bir başı vardı.. Ve bu AKP’den önceydi. Gelen her hükümet Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yokuştan aşağıya yuvarlanmasına katkı verdi. Ve en son aşama AKP ile geldi. Artık bu ’gidişin’ sonundayız.

    Ve bu aşamada Türk halkının ’yalan kaldırma’ istiab haddi doldu. Artık, TÜM YALANLARA 'HAYIR!' aşamasında… Ve bu milletin büyük çoğunluğu, bu aşamaya geldiğinin farkında!

    Sayın bakan ekranda cevaplıyor:

    ’Kimi yoketmişiz bugüne kadar. Demokrasilerde herkes istediğini söyler!’

    Sayın bakan, ben ve binlerce basın mensubu, ’istediğimizi’ değil, gerçekleri bile dile getiremedik. Sizinle aynı düşünmediğimiz için MÜEBBET İŞSİZLİĞE mahkum edildik!

    Bizler şanslı olanlardık, bu meslekte gerçekleri dile getirenler, hayatlarını kaybettiler , esir evlerine gönderildiler, ya da en hafifinden suskunluğa gömüldüler.

    Yani sayın bakan, ve danışıklı döğüşen meslekdaşım,

    ’DEMOKRASİLERDE İNSANLAR İSTEDİĞİNİ SÖYLEYEMEZLER!’

    ’Demokrasi’den anladığınız, sadece sizin gibi düşünenlerin olduğu bir sistemse, o ayrı!

    O zaman doğaldır, muhalif olanlar ’bertaraf’ edilecekler.

    Nerde muhalif televizyonların yöneticileri.? Acaba, Mustafa Özbek 70 küsur yaşında zindanda çürümek için hangi cürmü işledi?

    Cevaplayalım: ’Gerçekleri söyledi!’

    Ya Doğu Perinçek? O da sisteminize muhalifti…

    Tuncay Özkan ve Mehmet Haberal muhalif yayın yapmak suçlusu değil mi?

    Mustafa Balbay ‚ istediğini yazıp söylemek’ dışında nasıl bir cürüm işledi? Ya Emcet Olcaytu?

    Genç meslekdaşım, Ufuk Akkaya 9 kasım 2009’dan 1 Eylül 2010’a kadar hangi gerekçeyle Silivrideydi? Söyleyelim: Gerçeklerden sözetti! Deniz Yıldırım’ın çilesiyse hala bitmedi…

    Bu basın mensuplarının tek suçları düşündüklerini ve gerçekleri söylemekti!

    Kraliyet Basını!

    Onlar, özel kanalların özel stüdyolarında pek özel giysileri, afraları, tafraları, işten atıverdikleri ve alıverdikleri TEBAA basın mensuplarının KRALLARI olarak dolaşanlardan olmayı seçmemişlerdi. Onlar, düşündüklerini araştırma sonuçlarını halktan gizlememişlerdi.

    Onlar çanak sorularla iktidar karşısına geçmemişlerdi. Onlar istedikleri gibi, çağın gerektirdiği gibi gazetecilik yapmaya yemin etmişlerdi. Ortaçağ karanlığında da olsalar 21. yüzyıl aydınlığını beyinlerinde taşımanın cezasını çekeceklerdi!

    Ben onların meslekdaşı olmaktan gurur duyuyorum. Diğerlerinden de HİCAP!

    Madem sayın bakan ’Demokrasilerde herkes istediğini söyler’ diyor, o zaman bunu söylediği gecenin sabahında Abdullah Öcalan ve hempaları kadar ifade özgürlüğü hakkımı kullanmak istiyorum.

    ’Kolay politikacılar’

    ’Komik elbiseli sorular’a CİDDİ sorular ekliyorum.

    İktidarın 8 yıldır yakınen görüştüğü ‚danışmanların çoğu Amerikan istihbarat servisleri ile irtibatlı değil mi? Bunlar, Wolfowitz’den Graham Fuller’e, Paul Henze’den Henri Barkey’e, David Philips’den, Kemal Derviş’e ve Vamık Volkan’a ve tüm ABD, AB büyükelçilerine kadar geniş bir yelpazede Türkiye’ye her konuda yol haritası çizmediler mi?

    ABD’nin 2003’de AKP’ye imzalattığı, 2 sayfa 9 maddelik anlaşma maddeleri neden halktan gizlendi? http://www.guncelmeydan.com/pano/abd...si-t17959.html

    YANİ ABD ile bu iktidar arasındaki ultra bir ilişki! Emri veren alan kim, o okuyucunun işi!

    Şu meşhur ’eşbaşkanlığa’ da ayrıca değinmeli!

    İngiltere eski Başbakanı ve küresel memurlardan biri olan Tony Blair, anılarında Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül için “karşılaştığım en kolay Türk politikacılarıydı” demiyor mu?

    ‘Kıbrıs konusunda da “makul” olduklarını’ belirtmiyor mu?

    Acaba Kıbrıs için ne sözler verildi?

    Ermenistan sınırı konusundaki ısrar ve Patrikhane’nin ekümenik kabulü konusundaki emirler neyin hazırlığıydı? Bunların perde arkası neden halkla paylaşılmadı?

    ’Kolay politikacılar’ Batı ile ne gibi anlaşmalara Türk halkından habersiz imzalar attı?

    ABD ile Güneydoğu Anadolu madenleri, petrolü ve suyu konusunda ne gibi anlaşmalar yapıldı?

    Özelleştirmelerle bu ülkenin hangi değerleri küresel sermayeye pul parasına verildi?

    AKP'nin hazırladığı ‘NEDEN ‘EVET’ broşürü bu soruya yanıt veriyor!

    ‘KAMU YARARI GİBİ SUBJEKTİF BİR KAVRAMLA, BİRÇOK ÖZELLEŞTİRME KARARI İPTAL EDİLMİŞ, BÖYLECE KÜRESEL SERMAYENİN TÜRKİYE’DE YATIRIM YAPMASI İLE İLGİLİ BİRÇOK ZORLUK ÇIKARILMIŞTIR.’

    Demek ki EVET ile, ‘kamu yararı’ tarihe gömülüp, özellestirme kararları önünden Danıştay engeli kaldırılacak, ve küresel sermaye ‘yatırım’ adı altında Türkiye’nin tüm servetine el koyabilecek!

    Sayın bakan ‘Daha öncekiler de yaptı!’ diyerek suçlamalara cevap veriyor. ‘Onlar yaptı biz niye yapmayalım’, diyerek iktidarı savunuyor.

    Evet! Küresel sermaye daha önceki tüm hükümetleri kıskaca almıştı. Uzun zamandır yapılan özelleştirmelerle Türk halkının göznuru, cumhuriyetin yoktan varettiği ve onbinlerce kişinin ekmek kapısı KİT’ler yok pahasına uluslararası şirketlere gitti. Hepsinden hesap soruyoruz. Hepsinden şikayetçiyiz. Ama siz, iktidar sahipleri, onlardan fazlasını becerdiniz!

    Yabancıların çıkardığı madenden alınacak devlet payını % 2'ye düşürdünüz.

    350 yabancı maden firmasına bu toprakların dörtte birini satmaya kalktınız..

    İsrail devletini kurduran Rothschild ailesi ile ortak oldunuz.

    Ülkede tüm maden faaliyetlerini yabancıların denetimine verme kararındasınız. (bkz Selim Kotil: http://www.guncelmeydan.com/pano/sel...iz-t26117.html )

    Yabancı ortaklı yakınlarınıza limanları, fabrikaları, maden sahalarını hidroelektrik santrallerini, bakır ve krom dağlarını hediye ettiniz. Kit arazilerini dönüm dönüm verdiniz.

    Ve halkı referanduma dayadınız. Küresel efendilerin topraklarımıza el koyması, SEVR’in öcünü alması için, ve bölünmüş bir Türkiye için onay istiyorsunuz.

    Tüm AB ve ABDnin Türkiye memurları da sizinle beraber ‘EVET’ diyor. Küresel sermaye, ağzından köpükler saçarak ‘EVETT’i destekliyor.

    Ve federasyon soruları

    Batının dayattığı bu referandumun sonunda bir federasyon mu amaçlanıyor.

    Özerk Güneydoğu referanduma EVET ile mi mümkün olacak?

    M.A. Güller’in yazdığı gibi, bu referandumdan İstanbul ve Diyarbakır merkezli bir konfederasyon mu doğacak? http://www.guncelmeydan.com/pano/ref...er-t26187.html

    Böylece, Büyük Ortadoğu Projesi eşbaşkanı Diyarbakır’ı bölgede merkez yaparak görevini ifa etmiş mi olacak!

    Bölgesel Kalkınma ajansları bu sonun ilk adımları mıydı?

    Başbakan, NATO askerlerine, Ahmet Türk BM askerlerine hangi mutabakat sonucu davetiye çıkardı!?

    Irak’dan çekilen ABD askerlerine açılan bir yol var mı? Acaba ABD silahları bölgede kalacak mı? Türk halkı, yeni genel kurmay başkanı ve hükümetin ABD genel kurmay başkanı ile ne konuştuğunun detaylarına vakıf olacak mı?

    Sayın bakan ’Statükoyu delmek ve demokrasi getirmek için EVET şart!‚ diyor.

    Eğer buysa statükoyu delmek, küresel şirketlere ’geçit’ vermekse; demokrasiden anladığınız, ’HAYIR’ diyenleri dövmek içeri tıkmak, susturmak, öldürmekse, kendi topraklarımızda, küresel baronların marabası olarak yaşamaya mahkum edilmekse demokrasiniz, biz YOKUZ!

    Kör topal da olsa HALA bir cumhuriyete sahip olduğumuz 2010’da, bu bereketli vatanı tamamen kaybetmemek için, ABD projelerine ram olmamak için, işçisi köylüsü çiftçisi esnafı öğretmeni öğrencisi, onurlu gazetecisi, siyasetçisi HEP BİRLİKTE DİRENECEĞİZ!

    Sonra bir sonraki aşama için elele vereceğiz!

    Banu Avar

  8. #7
    Kayıt Tarihi
    Feb 2010
    Nerede
    SAMSUN
    İletiler
    1.322
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Asıl tehlike nedir?

    Ama artık bunu yutacak çocuk var mı bilmiyorum.[/QUOTE]

    Hemde dolu.Sadece çocuk olsa iyi.

  9. #8
    Kayıt Tarihi
    Nov 2006
    Nerede
    izmir
    İletiler
    2.371
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Asıl tehlike nedir?

    25 Ağustos 2010 Sabahattin ÖNKİBAR
    İkinci bayrağa ve özerklik talebine şerefsizlik diyemedi!

    Tayyip Bey MHP’yi ima edip kadrolarına şerefsiz diyor! Niçin mi?
    MHP, AKP’nin İmralı Sultanı(!)
    Abdullah Öcalan’la gizlice anlaştığını ahaliye duyurduğu için!
    Hayır haberin kaynağı aslında MHP değil!
    MHP sadece perde gerisinde yaşananları halka aktarıyor!
    Tayyip Bey de zaten ona çıldırıyor ve Habur misali yeni bir imaj vurgununu yememek için hemen ağzını bozarak bunun önüne geçebileceğini zannediyor.
    İyi de ona buna şerefsiz demekle bu işi nasıl örteceksin?

    Abdullah Öcalan’la görüşmek için MİT’i İmralı’ya sen göndermedin mi? Direkt sana bağlı olan ve Müsteşarını kendin atadığın bir kurum referandum öncesi gibi hassas bir dönemde sana sormadan ya da senin emrin olmadan İmralı’ya gider mi?
    Kandil’deki PKK önderi Murat Karayılan’la, PKK’nın şehir kanadı KCK’nın ajanslara yaptıkları “Önderimiz Öcalan devlet (AKP iktidarı) ile anlaştı” açıklamaları ortada!

    Efendim onlar yalan söylemiş olamaz mı?
    Olamaz çünkü aynı şeyi Cumhurbaşkanlığı makamında oturan Abdullah Gül de söylüyor, yani o da MİT’in Öcalan’la görüştüğünü teyit ediyor!
    Dahası, bu görüşmenin hemen sonrasında PKK’nın sadece referandum tarihine kadar eylemsizlik kararını açıkladığı da vakıa!
    Hadi Murat Karayılan yalan söylüyor, Cumhurbaşkanı Gül’ün sözlerini ve PKK’nın ilan ettiği eylemsizliği nasıl izah edeceğiz?
    Tablo net, daha önce yazdığım gibi AKP, BDP oyları olmaksızın ‘evet’i çıkaramayacağını gördüğü an İmralı’ya müracaat etti ve ona vaatlerde bulunarak BDP’yi boykottan vazgeçirmeye uğraşıyor.
    Kuşkusuz bu işi alenen yapamaz, zira böyle bir şey AKP’deki PKK muhalifi oyları partiden koparır! MHP’ye şerefsizlik ithamı da bu gizliliği afişe ettiği içindir!

    Tam bu noktada soracağımız soru şudur:

    MHP gibi çok geniş kitlesi olan yasal ve meşru bir parti ile kadrolarını, bin aydan daha hayırlı olan bu mübarek Ramazan ayında küfür anlamına gelen şerefsizlikle itham eden Başbakanımız, aynı şeyi Kürt bayrağını Diyarbakır Belediyesi’ne çekeceğim diyenlere ve özerklik talebinde bulunanlara niye söylemiyor?

    MHP nihayet Cumhurbaşkanının bile kabul ettiği bir görüşmeyi
    (MİT-Öcalan) gündeme getirdi ki bunu yapmak aslında onun Anayasal görevi!
    Anayasal görevini yapan ve milyonlarca seçmeni olan bir parti şerefsiz, ama Kürt bayrağını Diyarbakır Belediyesi’ne çekeceğim deyip özerklik talep edenler şerefli öyle mi?
    Cevap ver Tayyip Bey! MHP’ye bu mübarek ayda bile bel altı atışlar yaparken yıllar yılı densizlikler yapan ve hatta sana şahsen ağır hakaretlerde bulunan şu Osman Baydemir denen adama ve onun güruhuna bir kez olsun benzer bir sözü niçin etmezsin?
    MHP, oy uğruna yaptığın son çılgınlığı millete duyurdu diye değil mi?
    NOT: Mehmet Ali Birand mesaj gönderdi, oğlunun Kürtçe TV kurma gibi bir teşebbüsü yokmuş. Çeşitli yerlerde çıkan çok sayıdaki haber doğru değilmiş.
    KAYNAK:http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr...hp?haber=14616

    mehmet emin sezen notu: Bu kadar yaşanmış olaylara ve belgelere ragmen halendaha tehlike yok diyenler tehlikenin farkında olmadıkları için tehlikenin farkına varamıyorlar onlara iyi ninliler dilerim. Ülke elden gidiyor adamlar özerklik, bez parcası direklere asılsın diyor maşallah tık yok.

  10. #9
    Kayıt Tarihi
    Apr 2010
    Nerede
    istanbul
    İletiler
    451
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Asıl tehlike nedir?

    Mehmet Emin beyefendi tehlike irtica değil, okumadan anlamadan yorum yapıyorsunuz.Bu olaya yorum yapınız.Partilerin icraatlerini söylemlerini tartışmıyoruz.Gerçi işinize gelmiyor siz de biliyorsunuz neyin ne olmadığını

  11. #10
    Kayıt Tarihi
    Nov 2006
    Nerede
    izmir
    İletiler
    2.371
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Asıl tehlike nedir?



    Asıl tehlike nedir?
    "Ya taraf olursunuz ya da bertaraf!”

+ Konuyu Yanıtla
1 / 3 Sayfa 123 SonSon

Bu sayfada bulunan kavramlar:

Benzer Konular :

  1. Senet nedir , poliçe nedir , bono nedir farklı şeylermi bunlar
    Senet nedir , poliçe nedir , bono nedir , çek nedir farklı şeylermi bunlar Bunların illa kağıt üzerine yazılması şartmı ? tahta parçasına yazsak ,...
    Yazan: ErtanBasbilen Forum: Borçlar Hukuku
    Yanıt: 0
    Son İleti: 30-04-2012, 16:26:59
  2. Buzdolapları tehlike saçıyor
    Buzdolapları tehlike saçıyor Buzdolapları yiyecekleri güvenle saklamak için olsa da son yapılan araştırmalar bunun aksine bakteri yuvası...
    Yazan: gercekmuhabir Forum: Sağlık ve Hastalıklar
    Yanıt: 0
    Son İleti: 20-10-2011, 21:30:37
  3. Çiğ ette büyük tehlike
    Çiğ ette büyük tehlike Çiğ etin yenilmesiyle vücuda giren parazit merkezi sinir sistemine yerleşiyor. Bu parazit şizofreninin ortaya çıkmasının da...
    Yazan: Erhan Yurdayuksel Forum: Sağlık ve Hastalıklar
    Yanıt: 3
    Son İleti: 26-06-2011, 12:48:33
  4. Tehlike çanları !
    Tehlike çanları ! Belçika´da değişik kuruluşlar tarafından yapılan ekonomik analizlerde ortaya çıkan sonuç Avrupa Birliği (AB) başkentini...
    Yazan: Erhan Yurdayuksel Forum: Hukuki.net Köşe Yazıları
    Yanıt: 0
    Son İleti: 11-01-2011, 18:30:12
  5. Ölümcül tehlike
    Ölümcül tehlike Uzmanlar uyarıyor! Teneke meşrubatların taşıdığı bu tehlikeye dikkat Daha önce Zonguldak ve Bartın’da görülen hastalığın...
    Yazan: Erhan Yurdayuksel Forum: Sağlık ve Hastalıklar
    Yanıt: 0
    Son İleti: 29-03-2010, 14:34:17

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.