+ Konuyu Yanıtla
2 / 2 Sayfa İlkİlk 12
11 den 20´e kadar toplam 20 ileti bulundu.

Konu: AB Kültür Büyükelçisi Fazıl Say

AB Kültür Büyükelçisi Fazıl Say Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #11
    Kayıt Tarihi
    May 2005
    Nerede
    Ankara, Yenimahalle, Turkey.
    İletiler
    2.490
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: AB Kültür Büyükelçisi Fazıl Say

    Fazıl Say'ın bu demecini, çıkışını, Sayın Av.Dilek Kuzulu Yüksel'in de belirttiği gibi kişinin hangi ruh haliyle, hangi düşüncelerle, hangi beklentilerle söylediğini tartışmak gereklidir. Fazıl Say, eğer gitmek isteseydi hiç bir şey söylemez, eşyalarını toplar gider, gittiği yerde de şu ana kadar ülkesinde görmediği ilgiyle alakayla karşılanır, baş tacı edilirdi. Yani bence ülkeyi terketmek gibi bir düşüncesi olsa bunu zaten yapardı, kendisini engelleyen hiç bir şey yok, ama asıl amacının bir şeylere dikkat çekmek olduğu, insanların bakış açısını belirli bir yöne çekmek için bu sözleri sarfettiğini düşünüyorum.

    Bana göre kendisi için sanatçı ünvanı kullanılacaklar farklı olsa da, toplumun belirli kesiminin sanatçı olarak değerlendirdiği TRT gibi bir kurumdan 2 saat için 750 bin dolar alan Tarkan senelerdir Amerika'da yaşıyor, neredeyse ülkesini terketmiş, onun Fazıl Say'dan farkı yani tepki çekmemesinin nedeni ülkeyi terkedeceğini açıklamadan mı ülkeyi terketmesi? Askerlik yapmadığından vatandaşlıktan çıkarılıp çıkarılmayacağı tartışmaları varken ünlü bir müzik adamı olduğundan askerlikten muaf tutulacağını düşünerek askerlik yapmamasını, vatandaşlıktan da çıkarılmamasını önerenlerin, beyan edenlerin vatanseverliği Fazıl Say'ınkinden daha baskın değil herhalde. Yanlış anlaşılmasın, Tarkan'a bir tepkim yok, aklıma örnek olarak geldiği için bahsettim.

    Bence yapılması gereken "Fazıl Say, sen ne diyorsun, ülkesini, vatannı seven kalır, sevmiyorsan terket" demek değildir; asıl yapılması gereken o kişiyle konuşmaktır, kendisini neyin huzursuz ettiğini, neden dolayı böyle düşündüğünü sormaktır. Türk halkına düşen, dünyaca ünlü gerçek bir sanatçısı gerçekten ülkeyi terkedecek olsa bile onu bağrına basıp terkettirmemektir, çünkü böyle insanlar kolay kazanılmıyor, kolay yetişmiyor !!!!!!

    Atatürk'e gönül vermiş, O'nun her konuda gösterdiği yollara yürekten inanmış ve benimsemiş bir insan olarak bir sözünü burada aktarmadan edemeyeceğim.

    Güzel sanatlarda başarı büyük inkılâpların başarılı olduğunun en kesin delilidir. Bunda başarı kazanamayan milletlere ne yazıktır. Onlar, bütün başarılarına rağmen uygarlık alanında yüksek insanlık sıfatıyla tanınmaktan daima mahrum kalacaklardır.
    M.K.Atatürk



    Hukuki NET Güncel Haber

    AB Kültür Büyükelçisi Fazıl Say konulu yargıtay kararı ara
    AB Kültür Büyükelçisi Fazıl Say konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #12
    Kayıt Tarihi
    Apr 2005
    Nerede
    Adana, Seyhan, Turkey.
    İletiler
    2.930
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: AB Kültür Büyükelçisi Fazıl Say

    Konuya sadece Fazıl Say açısından bakılırsa sanıyorum eksik ve dar bir bakış açısı olur.

    Hiç kimse memeleketini sebep yokken terk edip gitmek istemez. Rahatsız eden bir şeyler varsa düşünür bunu...

    Bizim memleketimizde "terk edip gitme kültürü" yeni değildir. Bu kültürün kökeni Osmanlı'ya kadar uzanır. 1789 Fransız Devrimi'nden sonra dünyaya yayılmaya başlayan özgürlük düşüncesi Osmanlı aydınlarına kadar uzanınca padişah baskısından çekinen bir çok aydının o dönemde Paris'e gittiği biliniyor.

    Peki Osmanlı döneminde padişah baskısı vardı da Cumhuriyet dönemi çok mu özgürdü? Aydınlarımız Cumhuriyet döneminde hallerinden çok mu memnundu? Cumhuriyet döneminde yurt dışına gitme (kaçma) alışkanlığı terk edildi mi?

    Ne gezer... Özellikle tek parti dönemi aydınlar açısından büyük baskı ve sansür dönemidir. Bunun bir sürü örneği var. En önemli 3 örnek; Nazım Hikmet, Sabahattin Ali ve Mehmet Akif Ersoy'dur.

    Nazım Hikmet'in yaşamının büyük bir kısmı tek parti döneminde sol düşünce nedeniyle cezaevinde geçmiştir. 1950'li yıllarda aydınların da imza kampanyası ve af nedeniyle cezaevinden çıkan Nazım Hikmet'i 50 yaşını da aşmış iken askere almak istediler. Öldürülmekten korktuğu için memleketten kaçmak zorunda akldı. Aradığı özgürlüğü, kaçtığı Sovyetler Birliği'nde bulamadı. Kendisi gibi yurt dışına kaçan yakın arkadaşı Zekeriya Sertel'e "ne eşeklik ettik de buralara geldik" diye dert yanmıştı. (Kaynak; Bu konuda Zekeriye Sertel'in anılarına ve ayrıca Nazım Hikmet'le ilgili kitabına bakılabilir). Yani memleketi terk etmek bazan "eşeklik" olarak da değerlendirilebiliyor.

    Sabahattin Ali'nin memleketi terk etmesi daha acı bir hikayedir. Sol düşünceleri yüzünden bir çok cezaevi gezen şair, serbest kaldığında memleketi terk etmeyi kafasına koydu ve Trakya sınırlarımızdan dışarı kaçmak üzereyken, derin devletimizin derin unsurları tarafından başı ezilerek öldürüldü. "Başın öne eğilmesin" diyen bu şairin de başını ezdiler. (Bak: Hıfzı Topuz; Başın Öne Eğilmesin - Sabahattin Ali'nin Romanı).

    Mehmet Akif, bu milletin istiklal marşını yazmıştı. Sırf para ödülü var diye istiklal marşı yarışmasına katılmak istemiyordu. Israrlar üzerine ve para verilmeyeceği söylenince yarışmaya katıldı ve milletin özgürlük ve bağımsızlık aşkını dile geiren muhteşem İstiklal Marşı'mızı yazdı. Ankara soğuğunda giyecek bir paltosu bile olmayacak kadar paradan uzak bir mütevazi adamdı. Cumhuriyet dönemi uygulamalarından çok da memnun değildi. Memleketi terk etti ve Mısır'a gitti.

    "Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ,
    Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ."

    Diyen İstiklal Marşı Şairi, vatanından "cuda" (ayrı) düşmüştü, ama bu ayrılığa fazla dayanamayarak geri geldi ve bu topraklarda öldü. İstiklal Marşı'nı yazan şairin cenazesine devlet ilgi göstermedi, ama millet gereken ilgiyi gösterdi.

    Bu örnekler, ilk akla gelen önemli örneklerdir.

    İssterseniz daha yakın örnekler verelim.

    Daha bir kaç sene önce Kürtçe şarkı söylemekle ilgili bir kaç laf etti diye, Ahmet Kaya'yı da bir kaç tane soytarı şarkıcı çatal bıçakla kovalamıştı ve o da çareyi memleketi terketmekte bulmuştu. Kahrından yurt dışında öldü. Mezarı Fransa'da diye biliyorum. Ama şimdi Kürçe şarkılar söleniyor. O zaman söylense de bu duruma gelinmese daha iyi olmaz mıydı?

    Bütün bu örnekler bu ülkede bir özgürlük sorunu olduğunu göstermiyor mu? Bu insanlar durduk yerde meleketlerini terk etmediler. Terk etmek zorunda bırakıldılar.

    Fazıl Say, yukarıda örneğini verdiklerimiz kadar acı ve ızdırap çekmedi. Hatta onların çektiğinin binde birini bile çekmedi. Ama yine de; Fazıl Say'ın durumunu da bu açıdan ele almak gerekir. Onların çektiğinin binde birini bile çekmesine gönlümüz razı olmaz. Bu sanatçımız da kendisini bu memlektte rahat hissetmiyorsa onu anlamak ve anlayışla karşılamak gerekir. Söylediklerine katılmak/katılmamak ayrı şey, onu anlamak/anlayışla karşılamak ayrı şeydir. Onu eleştirebiliriz, görüşlerine katılmayabiliriz, ama onu rahatsız eden olguları da gözardı etmemek gerekir.

    Ayırca, memleketi terk etmek her zaman iyi netice de vermiyor. Az önce de belirttiğim gibi, Nazım Hikmet de "ne eşeklik etmişiz de buralara gelmişiz" demişti Rusya'ya kaçtıktan sonra... "Eşekliğin" lüzumu yok.. Memlektte kalıp, adam gibi çalışıp, adam gibi mücadele etmek gerekir.

    Özgürlük için,
    Eşitlik için,
    Demokrasi için,
    Laikik için,
    Cumhuriyet için,
    Hukuk için.
    __________________

  4. #13
    Kayıt Tarihi
    May 2005
    Nerede
    Ankara, Yenimahalle, Turkey.
    İletiler
    2.490
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: AB Kültür Büyükelçisi Fazıl Say

    Alıntı Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Fazıl Say, yukarıda örneğini verdiklerimiz kadar acı ve ızdırap çekmedi. Hatta onların çektiğinin binde birini bile çekmedi. Ama yine de; Fazıl Say'ın durumunu da bu açıdan ele almak gerekir. Onların çektiğinin binde birini bile çekmesine gönlümüz razı olmaz. Bu sanatçımız da kendisini bu memlektte rahat hissetmiyorsa onu anlamak ve anlayışla karşılamak gerekir. Söylediklerine katılmak/katılmamak ayrı şey, onu anlamak/anlayışla karşılamak ayrı şeydir. Onu eleştirebiliriz, görüşlerine katılmayabiliriz, ama onu rahatsız eden olguları da gözardı etmemek gerekir.
    Sayın Av.Abbas Bilgili, özellikle sözlerinizin yukarıdaki paragrafına harfi harfine katılıyorum. Sorunumuz bu, "sormak, anlamak gerekir..."

  5. #14
    Kayıt Tarihi
    Apr 2005
    Nerede
    Salihli/Manisa
    İletiler
    7.141
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: AB Kültür Büyükelçisi Fazıl Say

    KENDİMLE HESAPLAŞMAM
    Piyanomun başına oturdum ve öylece kala kaldım. Çalmadan, çalmak istemeden... Saatlerce...


    "Şimdi şu an" dedim, "Hiçbir şey eskisi gibi değil sanki"...


    Ruhumun mutluluğa dönüşen müzik yapma isteği nerede? Niye bakakaldım? Nerede hep nefesimle dokunabildiğim ruhum? Nerede hep daha fazlasını deşmek istediğim iç sesim? Nerede kendiliğinden kurtarıcım olan hayallerim? İç gücüm? Doğaçlama isteğim? Kimin için, ne için bütün bunlar?


    Çalmaya ve müziğin şevkine daldığım an makinalı tüfekle mi taranacağım? İçerdeki odada her şeyden habersiz oyun oynayan küçük kızımın odasında bomba mı patlayacak şu an?


    İki saniye bu düşünceler aksa da benliğimde ve bunlar külliyen gerçek dışı da olsa, o düşüncelerin salt iki saniyelik geçidi bile iki saatlik travmaya bedel, iki günlük karın ağrısına bedel, iki haftalık tatsızlığa, iki aylık geri kalmaya bedel...


    ’Ben şimdi ne yapacağım?’ sorusu... Ben şimdi hangi ülkeye taşınacağım? Kızımı da mı alacağım annesiz bırakıp? 100 konsere, turneye giderken kızıma nasıl bakacağım?


    Her şey nereye doğru gidiyor? Çok sevdiğim memleketimi bırakıp, yıllarca anlamı olmayan bir başka diyarda mı oturacağım? Misyonum ne olacak? Konya’da, Muğla’da, İzmit’te beni örnek alan gençler, o güzel bakışlar, o güzel diyalog, o eşsiz moral kaynağı, o konserlerim, o soru cevaplar, her şey, her şey, bir daha yaşayamayacağım bir şey mi olacak?


    Ya da hep korunmayla, geniş güvenlik önlemleri eşliğinde, ürkerek mi gideceğim o buluşmalarıma?


    Ben bu hayatı mı istiyordum?


    Gözlerim kuyruklu piyanonun en uzak köşesine manasızca bakıyordu... Uzaklara bakar gibi...


    İçerdeki ’öteki ben’lerden biri konuşmaya başladı bir an: "Vatan hainisin artık Fazıl, bunu da başardın, tebrik ediyorum!!!!"


    Bir başka ’ben’ araya girdi; "Bu gericilere, bu duyarsızlara, bu yalana, bu çağdışılığa iyi dayattın... Daha da! Daha da Fazıl!!!"


    Babama telefon ettim, "Niye gecenin köründe GÖBEĞİNİ KAŞIYAN ADAM lafını ettin telefonla bağlanıp!!!" diye bağırdı...


    Hemen kapattım telefonu.


    Annem aradı, ağlıyordu, "Oğlum seni tehdit ediyorlar, benim bir tane oğlum var" diye.


    Onu da kapattım.


    Menajerim Kadir aradı, onu da kapattım...


    Telefonlar çaldı, sessize aldım...


    Masanın üstünde gazeteler vardı...


    - Bakan, "Davayı açmayacağız" dedi!
    - Başbakan, "Sanatçı toprağında doğar, toprağında ölür" dedi!
    - Cumhurbaşkanı, "Başını örtenle, örtmeyen kardeş olsun istiyoruz biz" dedi!
    - Milletvekili, "Göbeğini kaşıyan adam Öcalan’dır" dedi!
    - Köşeyazarları, "Gerçek aydın" dedi, "Kapris yapıyor" dedi, "Bu işleri bilmiyor" dedi, "Gitsin" dedi, "Defolsun" dedi, "Gitmek liberalizmde hakkıdır" dedi, "Gitmesin" dedi, "Mücadele etsin" dedi, "Mücadele etmeyen alçaktır" dedi, "Türkiye laikdir" dedi, "2. Cumhuriyet hayırlı olsun" dedi, "Hayırlı olmasın" dedi... dedi... dedi...


    İrrasyoneldi...


    Gözüm gazetelerin yanında duran nota ilişti: Beethoven 5. piyano konçertosu... Geçen hafta çalışmaya başlamam gereken...


    Geçen hafta...


    İnsanoğlunun 5. piyano konçertosunun ilk 5 saniyesindeki kadar MERT olabilmesini, bu Türkiye’de belki bir gün göreceğiz...


    1. Cumhuriyet’te... 2. Cumhuriyet’te... Ya da 22. Cumhuriyet’te...


    İnsanoğlu hep varolacak...


    Kendinden kaçmazsa olacak ama...


    Fazıl Say
    1 Ocak 2008


    Hürriyet



  6. #15
    Kayıt Tarihi
    Dec 2007
    İletiler
    29
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: AB Kültür Büyükelçisi Fazıl Say

    Alıntı Av.Abbas Bilgili rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Daha bir kaç sene önce Kürtçe şarkı söylemekle ilgili bir kaç laf etti diye, Ahmet Kaya'yı da bir kaç tane soytarı şarkıcı çatal bıçakla kovalamıştı ve o da çareyi memleketi terketmekte bulmuştu. Kahrından yurt dışında öldü. Mezarı Fransa'da diye biliyorum. Ama şimdi Kürçe şarkılar söleniyor. O zaman söylense de bu duruma gelinmese daha iyi olmaz mıydı?

    Bütün bu örnekler bu ülkede bir özgürlük sorunu olduğunu göstermiyor mu? Bu insanlar durduk yerde meleketlerini terk etmediler. Terk etmek zorunda bırakıldılar.

    Fazıl Say, yukarıda örneğini verdiklerimiz kadar acı ve ızdırap çekmedi. Hatta onların çektiğinin binde birini bile çekmedi. Ama yine de; Fazıl Say'ın durumunu da bu açıdan ele almak gerekir. Onların çektiğinin binde birini bile çekmesine gönlümüz razı olmaz. Bu sanatçımız da kendisini bu memlektte rahat hissetmiyorsa onu anlamak ve anlayışla karşılamak gerekir. Söylediklerine katılmak/katılmamak ayrı şey, onu anlamak/anlayışla karşılamak ayrı şeydir. Onu eleştirebiliriz, görüşlerine katılmayabiliriz, ama onu rahatsız eden olguları da gözardı etmemek gerekir.
    ahmet kaya nın bu ülkede ölmediğine çok seviniyorum çün kü hafızam beni yanıltmıyorsa almanyada pkk konserine katılmıştı (1993 tü sanırım) pkk konserine katılan bi kişi için üzülmenin bi anlamı yok bence...
    ölüsü bu ülkenin naciz topraklarını kirletirdi diye düşünüyorum

    sayın Say'a gelince ilginçtir kendisi bu ülkede %70'e karşı olduğunu anlıyorum
    yani %30 'unu anlıyor
    peki sayın Say'ın sanatcı duyarlılığıyla %70 neden sırt çeviriyor
    bu ülke insanını anlamak %100'ü anlamaktır hassasiyetlerini kabul etmektir
    peki sayın say düşünce adamımıdır profösörmüdür
    parmaklarıyla sanatını icra eder benim bildiğim yani ne düşünce adamı ne politikacı ne vs. vs.
    bana göre sanatcı duyarlılığı ülkesinin insanlarını % 100 nü kabul etmek tir
    % 70 dışlamamaktır

  7. #16
    Kayıt Tarihi
    Sep 2007
    Nerede
    Antalya
    İletiler
    113
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: AB Kültür Büyükelçisi Fazıl Say

    Abdurrahman Dilipak: Bir gün biz o senin gittiğin mahallede de, her yerde olduğu gibi, bir gün küçücük kızların başlarını örttüğü Kur’an Kursları açacağız, bunu böyle bil!...(Fazıl Say a söylenmiş)

    Bizler ne kadar duyarlıyız sanatçılara?Yani sanatçı ne demeli..sen de haklısın deyip diğer tarafa dönecek o na da sen de haklısın mı diyecek?Sanatçı olduğu için fikirlerini dile getirme hakkı yok mu?Orta da olmalı yani öylemi?Yanar döner..

  8. #17
    Kayıt Tarihi
    May 2007
    İletiler
    51
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: AB Kültür Büyükelçisi Fazıl Say

    Alıntı Av.Dilek Kuzulu Yüksel rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Evet dünyaca ünlü 7 isimle birlikte Fazıl Say, AB Kültürbüyükelçisi seçildi. Sanıyorum ki Fazıl Say'ın sanatçı kimliğini, başarısını ve ülke tanıtımında oynadığı rolü kimse yadsıyamaz.

    Peki dünyanın bildiği ve takdir ettiği sanatçımız Fazıl Say'ın geçtiğimiz günlerde gündeme oturan beyanlarını nasıl yorumluyorsunuz? Sanatçıya gösterilen tepkiler, Türklerin Ermenilere, Kürtlere soykırım uyguladığını beyan etse idi değişir miydi?
    Açıkçası Fazıl Say' ın böyle bir açıklamaya neden ihtiyaç duyduğunu merak etmekteyim. Kendisinin bugüne kadar siyasi konulara, toplumsal konulara ve/veya ekonomik konulara dahline hiç şahit olmadım. Bunları aslında el bebek gül bebek büyüyen ve toplumdan uzak bir kesimin elinde eğitilen biri için fazla yadsımıyorum.
    Aslında ne acıdır ki, yadsınması gereken asıl budur. Zira, eğitim, öğretimi belli seviyelerde olan iyi yerlerde iyi kültürler edinmiş bir insanın herkesten daha çok akıllı, yapıcı, reel açıklamalar beklenir.

    Kaçıp gitmek zengin işidir.
    Amiyane tabirle tuzu kuruluğun ifade edilişidir.
    Kolaya kaçmaktır.
    Elini taşın altına sokmamaktır.
    Son tahlilde, basiretsizliğin ifadesidir.
    Çok seviyorsan memlektini beğenmediğin o insanları temizlemeye uğraşırsın
    (Bu nokta başka bir tartışma konusu olduğu bu konuya girmek istemiyorum. ama insanlar demokrasiyi özümseyememişler maalesef. Bana gelince demokrasi; bana uymayınca tukaka)

    Sanıyorum asıl ilkellik "aydın" sanılanlarda...

  9. #18
    Kayıt Tarihi
    Jul 2004
    Nerede
    İstanbul, Türkiye.
    İletiler
    4.244
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: AB Kültür Büyükelçisi Fazıl Say

    Adam asıl kastının bir yere gitmek olmadığını, ülkede yaşanan değişimin nerelere gidebileceğini, umutların karardığını belirtmek için söylediğini zaten ifade etti.

    Abbas beyin işaret ettigi aydınların yaşadığı hiç bir sıkıntıyı yaşamamasına rağmen kamu oyunda böyle bir tartışma başlamasına sebep olmasını iyi değerlendirmek gerekmektedir.

    Aydın nedir ? Aydın sorumluluğu nedir ? sorusunun cevabı Fazıl Say'ın yapmaya çalıştığı şeyi anlamamıza yardımcı olacaktır.

    Ben bu konuda fikir vermesi açısından Bertolt Brecht GALİLEO GALİLEİ isimli oyununda bir bölümü aktarmak istiyorum.



    GALİLEO : O da dünya işte. İki bin yıldır insanlar, güneşin ve bütün yıldızların dünyanın çevresinde dödüğüne inanmışlar. Papa, kandinaller, prensler, bilginler, kaptanlar, tüccarlar, balıkçılar, öğrenciler hep buna inanmışlar. Yıldızlar çevremizde dönüp duruyor, bizler de bu cam yuvarlaklar içinde kımıldamadan oturuyormuşuz.
    ANDREA : Sıkışıp kalmışız.
    GALİLEO : Hah!
    ANDREA : Kafeste gibi.
    GALİLEO : Bana da öyle gelmişti bunu ilk gördüğümde. Ama şimdi çıkıyoruz bu delikten Andrea. Büyük bir hızla çıkıyoruz hem de. Geçti artık. Yeni bir çağ başlıyor. Yüz yıldır bir şeyler bekliyor gibiydi insanlık. “Böyle gelmiş ama, böyle gitmez” deniyor şimdi.
    Bence gemilerle başladı bu iş. Öteden beri insanlar hep kıyı kıyı gitmişler, derken bir gün, veryansın etmişler, bırakıp kıyıları açılmışlar büyük denizlere.
    Sonra bir haber yayılmış eski dünyamıza: Yeni dünyalar bulundu. Şimdi gülüyoruz, “korktuğumuz okyanus küçücük bir gölmüş meğer,” diyoruz. Her şeyin nedenini öğrenmek istiyoruz. Attığın taş neden yere düşer, bilmek istiyoruz. Gün geçmiyor ki yeni bir şeyler bulunmasın. Siena’da görmüştüm bir gün -çok gençtim daha- yapı ustaları tartışıyorlardı. Koca bir granit parçasını kaldırmaları gerekiyordu. Zorlanıyorlardı. İçlerinden biri işi kolaylaştırmak için makaralarla iplerin değişik bir biçimde düzenlenmesini öneriyordu. Beş dakika tartıştılar ve hemen oracıkta bin yıldır kullanılan yöntemi bırakıp yenisine geçtiler. Yeni bir çağa girdiğimizi ilk o zaman anladım işte. -Eski kitaplarda yazılanlar yetmiyor artık. Bin yıldır tahtında oturan inanç yerini kuşkuya bıraktı şimdi. “Güzel” diyoruz, kitaplar öyle yazıyor ama, bir de biz görelim. Bakalım yazılanlar doğru mu?
    Bir yal üfürdü Andrea. Prenlerin, din adamlarının altın işlemeli ataklari havalsandı. Tombul bacaklar sıska bacaklar çıktı ortaya, tıpkı bizim bacaklarımız gibi.
    Görürsün bak, çok yakında gökbilim çarşıda pazarda tartışılacak. Balıkçıların çocukları okula gidecek. Düşmesin diye yıldızlar yuvarlaklara çakılıymış, öyle mi? Yüreklilik gösterip boşluğa salıveriyoruz artık onları, hiçbir şeye tutunmadan almış başlarını gidiyorlar. Yeryüzü de sevinçle dönüyor güneşin çevresinde. Balıkçılar, tüccarlar, presler, kardinaller de birlikte. Papa bile.ANDREA : Bu dönme işine aklım ermiyor.
    GALİLEO : Dün anlatmıştım sana.
    ANDREA : Evet, ama, çok zor. Ben daha ekimde onbirime basacağım, nasıl anlarım?
    GALİLEO : Ben özellikle senin anlamanı istiyorum. Senin gibilerin de anlayabilmesi için çalışıyorum. Onun için alıyorum bu pahalı, kitapları. Sütçünün parasını verirdim yoksa.

  10. #19
    Kayıt Tarihi
    Jul 2004
    Nerede
    İstanbul, Türkiye.
    İletiler
    4.244
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı son sahne

    GALİLEO : (Ellerini göbeğinin üstüne kavuşturur, ders verir gibi) Boş zamanlarımda - şimdi boş zamanım çok- durumumu yeniden gözden geçirdim. Artık kendimi bir üyesi saymadığım bilim dünyasında benim için nasıl bir yargıya varılacağını düşündüm. Bir yün tüccarı bile, ucuza alıp pahalı satmanın yanı sıra, yün alışverişinin engellenmeden yürütülmesiyle de ilgilenmek zorundadır. Bu açıdan bilim yürekli kişilerin işi. Bilim, her şey üstüne bilgi sağlayarak insanları kuşkuya yöneltir. Öte yandan, prensler, toprak ağları, din adamları- dalaverelerini örtmek için- yokluk içinde çoğunluğu, boş inançlarla, çağ dışı masallarla avuturlar. Süregelen yokluğun, sarp kayalar gibi çetin aşılmaz ve yıkılmaz olduğunu benimsetmeye çalışırlar. Şimdi, böyle bir ortamda, bilimin yeni bir buluşu olan kuşku halkın çok hoşuna gitti. Teleskopu elimizden kapar kapmaz tepedeki düşmana diktiler gözlerini. O bencil, acımasız adamlar birden bilimin soğuk elini hissettiler boğazlarında. Sağlam bildikleri toprağın,ayaklarının altından kayıp gittiğini anlar anlamazda bizlere sus payı önermeler, göz dağı vermeler, başladı. Zayıf yaratıklar için karşı konması güç şeylerdir bunlar. Ama, bir yandan halka sırtını çevirip öte yandan bilim adamlığını sürdürmek, olabilir mi? Bence bilimin tek amacı insanoğlunun yükünü hafifletmek, acılarını dindirmek olmalıdır. Eğer bilim adamları bencil efendilerine boyun eğer, yalnızca bilmiş olmak için bilgi biriktirmekle yetinirlerse, bilim sakatlanır, yeni bulunan makinalar da ancak insanlığın ezilmesine yeni yollar açmaya yarar. Belki zamanla bulunabilecek her şeyi bulursunuz. Ama bu yolda ilerledikçe insandan bir o kadar uzak düşmüş olursunuz. Aradaki uçurum zamanla öyle derinleşir ki bir gün bakarsınız, bilim adamlarını sevince boğan bir başarı, yeni bir buluş, öte yandan bütün dünyayı saran bir korku çığlığıyla karşılanır. Bilim adamı olarak eşsiz bir olanak geçmişti elime. Benim zamanımda gök bilim sokaklara dökülmüş, çarşıya pazara ulaşmıştı. Bu olağan üstü durum bir tek kişinin direnmesinin büyük yankıları olabilirdi... Üstelik, şimdi düşünüyorum da, Sarti gerçek bir tehlikeyle karşı karşıya kalmadım, ben, Birkaç yıl boyunca baştakiler kadar güçlüydüm. Ama. Efendilerin eline bıraktım tüm bilgimi. İster kullansınlar, ister kullanmasınlar, yada kötüye kullansınlar, kendi amaçları doğrultusunda dilediklerini yapsınlar diye. (Virginia girmiştir.) Bilime ihanet ettim ben. Böyle davranan birinin bilim adamları arasında yeri yoktur artık.

  11. #20
    Kayıt Tarihi
    Jun 2006
    Nerede
    İstanbul / Beyoğlu
    İletiler
    3.411
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: AB Kültür Büyükelçisi Fazıl Say

    "İnsanlık tarihinde halk özgürlüğünün kısılması, şiddetli ve ani darbelerle değil, iktidardakilerin adım adım ve sessizce yaptıkları tecavüzlerle gerçekleşmiştir".

    James Madison


    Biz bunu, her eleştiriyi halkı hor görmekle ve antidemokratlıkla özdeşleştiren düşünce yapısına nasıl anlatabiliriz ki?

+ Konuyu Yanıtla
2 / 2 Sayfa İlkİlk 12

Bu sayfada bulunan kavramlar:

https:www.hukuki.netshowthread.php31537-AB-Kultur-Buyukelcisi-Fazil-Saypage2

Forum

Benzer Konular :

  1. Yargıtaydan Fazıl Say kararı.
    Güzel bir gelişme; "...Yerel mahkeme Yargıtay'ın kararını kabul ederse, Fazıl Say hakkındaki suçlamadan beraat edecek..." ...
    Yazan: Fixit Forum: Güncel - Siyaset - Tarih - Tartışma
    Yanıt: 0
    Son İleti: 26-10-2015, 09:36:02
  2. Fazıl Hüsnü Dağlarca'yı kaybettik
    Türk Edebiyatı'nın asırlık çınarı Fazıl Hüsnü Dağlarca'yı kaybettik. Başımız sağolsun... GERİ VERİN Peki alınız sizin Daha...
    Yazan: Harun Gür Forum: Güncel - Siyaset - Tarih - Tartışma
    Yanıt: 10
    Son İleti: 20-10-2008, 22:27:46
  3. Necip Fazıl'dan Güldeste...
    Ağlayan Çocuklar Kafesli evlerde ağlar çocuklar, Odalarda akşam olurken henüz. O zaman gözümün önünde parlar, Buruşuk buruşuk, ağlayan bir...
    Yazan: Hayri Buyruk Forum: Edebiyat ve Sohbet Köşesi
    Yanıt: 13
    Son İleti: 09-01-2008, 01:09:33
  4. Necip Fazıl'ın sahnelenen tiyatroları
    NECİP FAZIL’IN SAHNELENEN TİYATROLARI Sadık Yalsızuçanlar ‘Öntarafı açılır kapanır bir mikap (küp) içinde hayatı yakalamak...Kapana kıstırır...
    Yazan: mirzabeyoğlu Forum: Kültür - Sanat - Edebiyat
    Yanıt: 2
    Son İleti: 26-03-2007, 13:53:07
  5. Nazım Hikmet ve Necip Fazıl
    İki farklı dünyanın insanı olan bu büyük şairlerimiz hakkındaki ilginç bulduğum bir yazıyı dikkatlerinize sunuyorum. ...
    Yazan: Av.Abbas Bilgili Forum: Kültür - Sanat - Edebiyat
    Yanıt: 0
    Son İleti: 30-05-2006, 15:20:26

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.