Bir Vakıf ve Bir Yayınevi

[Aarmadan]

Konu ile ilgili isim zikretmek istemiyorum. Gazetelerde ve yayın organlarında vakıf içi tecavüz olayıyla gündeme geldi. Ayrıca mali yapısı, şikayet üzerine, Vakıflar Genel md. Müfettişleri tarafından incele altına alındı.

Soru kısaca şu: Vakıfla ilgili bu yargı ve inceleme sürerken, vakıf yöneticisinin, vakfa gelir sağlamak iddası ile kurduğu ve hisselerine sahip bulunduğu aynı adı taşıyan yayınevindeki hisselerini alelacele başka isimlere devretme yolunu seçmesi:

Normal sayılacak bir durum mudur? Yargıyı yanıltma amacı mı taşımaktadır? Bize düşen görev ne olmalıdır?

[Harun Gür]

Bize düşen görev, binbir zorlukla "çocuk bakmak" peşinde olan insanlara destek olamıyorsak, hiç değilse köstek olmamaktır.

İnsanlık ölürse kimseye yer kalmaz...

[Aarmadan]

Konuları "hasır altı etmek" nereye kadar???

hele de söz konusu """"çocuk bakmak peşinde olan insanlar """ olunca????

Görev çocuklara İYİ bakmak!
Bunun farkında olduğunuz anlaşılıyor.
Konuların detayları her zaman önemlidir.
Amaçla, sonucun örtüşmediği durumlarda, doğru olan, "insanlık adına olan" belki de sessiz kalmamak olabilir.
Yanıtınızda "hukuki" yani "adaletle alakalı" bir açılım göremedim.
Daha ziyade kişileri "ne olursa olsun" korumaya yönelik bir yaklaşım gibi geldi bana.

Saygılar...

[Harun Gür]

Sn. Aarmadan,

Hassasiyetinize katılıyorum. Benim hassasiyetim de şu:

Bu tür Vakıflar az sayıdadır. Buralarda bakılan çocuk sayısı, sokaklarda yaşayan, madde bağımlı, suç işlemeye meyilli çocuk sayısının yanında devede kulak sayılır. Bu tür Vakıflar binbir ekonomik güçlükle ayakta kalmaya çalışmakta, birçoğu az sayıda gönüllü insanın özverili çalışması ile ayakta kalabilmektedir. Kaldı ki belirttiğiniz Vakıf ekonomik güçlükler dışında, siyaseten de her dönem çeşitli baskılarla karşı karşıya kalmış bir Vakıftır.

Tecavüzcü denilen biri 20 yaşında iki çocuk 2 gün sonra salıveriliyorsa, Adli Tıp raporunda tecavüz yok deniliyorsa konuya temkinli yaklaşmak, en azından önyargılardan arınmak gerekir.

Kim olursa olsun Kanun'a karşı gelenler hakettikeri cezaları almalıdırlar. Ancak Kanun suçlu demedikçe, insanlar masumdur. Bir an Yargı'nın bu kişileri suçsuz bulduğunu düşünelim. Bu yazdıklarımız, iyi niyetle topluma faydalı olmaya çalışan, sosyal bir sorumluluk üstlenmiş insanları, o Vakfı ve faaliyetlerini nasıl etkiler bir de bunu düşünelim. Kişisel olarak insanlarla sorunumuz olabilir, bu konuda haklı da olabiliriz ama bunu koca bir Vakıf'a maletmek doğru bir davranış değildir bence...

Selamlar,

[Aarmadan]

Harun Bey,

Yolladığım mesaja dikkat ederseniz,

*Gazetelerde ve yayın organlarında vakıf içi tecavüz olayıyla gündeme geldi. *Ayrıca mali yapısı, şikayet üzerine, Vakıflar Genel md. Müfettişleri tarafından incele altına alındı.
*Vakıfla ilgili bu yargı ve inceleme sürerken, vakıf yöneticisinin, vakfa gelir sağlamak iddası ile kurduğu ve hisselerine sahip bulunduğu aynı adı taşıyan yayınevindeki hisselerini alelacele başka isimlere devretme yolunu seçmesi:

şeklindeki ifadelerin 16.03.2007 tarihindeki "gerçek" durumu yansıtmadan öteye geçmediğini görürsünüz.

Bu ""o Vakfı ve faaliyetlerini " nasıl etkilemesi gerekiyorsa öyle etkilemelidir.

"iyi niyetle topluma faydalı olmaya çalışan, sosyal bir sorumluluk üstlenmiş insanlar" bir sıfattır. Bunun içi dolu olmalıdır. Aksi taktirde sadece bir sıfat olarak kalmaya mahkum olacaktır. Ve bu durumda belki de tartışılan görüntüyle/içeriğin ne kadar örtüştüğüdür.

Diyelim ki bu iddaları bir kenara bıraktık. Herşeyi bir kenara bıraktık.
*Vakıf binasının arka bahçesinde, hiçbir koruyucu engelle kapatılmamış, ulu orta akan dereye ne diyeceğiz?,
*Ya korkuluğu bulunmayan 4.üncü kat terasına??,
*Ya taş betonun üzerine hiç bir halı, kilim serilmemiş "oyun odasına"???
*Ya tahtadan, uzunlamasına çapraz kalaslardan ayaklar çakılmış, üzerine muşamba serilmiş "yemekhane masasına"???. Yani vakıf yemeklerinin nasıl "ambians" ortamlarda sunulduğu düşünülürse, görüntü pek örtüşmüyor.
*Ya kapıda hiç bir koruma bulunmadığı için, bisikletle karayoluna fırlayan, günlerce komada kalıp ölümden kıl payı dönen, 3 yaşındaki çocuk için ne diyeceğiz?..

Yani "kol kırılır yen içinde"???

Anladım..Belki bu da bir yoldur, bilemiyorum. Bu benim insani değerlerimi "aşar".
Kişisel olmaktan öteye, eleştirel gözle bakmayı başarabilen ve "yüreği acıyacak" herkes açık bir algı herkesin ulaşabileceği bir sonuçtur. Ve yapılması gerekir.

""Tecavüzcü denilen biri 20 yaşında iki çocuk 2 gün sonra salıveriliyorsa"" konusuna gelince, yargı aşamasındaki bir dava için bu, ne çocukların suçlu olduklarına, ne de suçsuz olduklarına kanıt gösterilebilir.
Ama ortada olan, bu konunun "şikayet aşamasına" geldiğinde bizlerin önüne serilmiş olmasıdır.
Bir annenin, tüm toplumsal yargıları göze alacak, onları bir kenara bırakacak şekilde kızının "kurban" olduğunu açıklamasıdır.

İzleyen günlerde bunun yanıtını birlikte alacağımıza eminim.

""Kişisel olarak insanlarla sorunumuz olabilir, bu konuda haklı da olabiliriz ama bunu koca bir Vakıf'a maletmek doğru bir davranış değildir bence..."

Konusuna gelince; bu fikre nereden kapıldığınızı bilmiyorum. Konunun benim kişisel yaklaşımlarımdan daha fazla bir "toplumsal" içerik taşıdığını yinelememe gerek yok sanırım.
Ama siz zaten bunun "toplumsal" bir olgu olduğunu gayet açık belirtmişsiniz

Yine de yazdıklarınıza bakınca, "kişisel olarak" bir alana çok yakın olduğunuz kanısı uyandı bende.

Saygılar

[Harun Gür]

Yine de yazdıklarınıza bakınca, "kişisel olarak" bir alana çok yakın olduğunuz kanısı uyandı bende.

demişsiniz benim için...?!!

Aşağıdaki alıntı Aile Hukuku Forumu'na daha önce gönderdiğiniz iletidendir.

Ben 26 yıllık evliyim..Yaşım 50..bir buçuk yıl evvel eşim çok özel bir işe geçti.. Özel diyorum çünkü bu iş aynı zamanda şimdi adını anmayacağım herkez tarafından çok iyi bilinen bir Vakfın, Vakfa gelir sağlayan bir kolunun sorumlu yöneticiliğidir.
Evlilik hayatımızla ilgili olarak bu işe başlamasından evvel "ben sıkıldım" şeklinde başlayan aile içi huzursuzluk ortamı, eşimin bu işe geçmesi ve Vakfa ait olanakları da kendi hayatına katması ile iyiden iyiye kötüleşti..

Şimdi bu forumda bahsettiğiniz Vakıf , daha önceki iletinizde bahsedilen Vakıf ile aynıysa durumu ben mi kişiselleştirmiş olurum?

Önceki iletimde de belirttim. Kim ki yasalar karşısında suç işlerse, kesinlikle cezalandırılmalıdır, bu babam da olsa böyledir. Ancak suçluluğu kesinleşmeden herkes masumdur. Siz mesajınızda bahsettiğiniz olumsuzlukları görmüş ve biliyorsanız bu konuda adli ve idari mercilere şikayette bulunursunuz, o merciiler de eğer ortada bir eksiklik veya suç var ise gereğini yaparlar. Biz de o merciileri tebrik ederiz.

[Aarmadan]

Aile Hukuku forumuna açtığım başlığı unuttuğumu düşünmüyorsunuz sanırım.

Bu konuyla ilşkilendirme yapması gereken biri varsa o sadece ben olabilirim. Diğer başlığın gizli kalmasını sağlamak isteseydim, hukuki.net sitesinde, ayrı bir mail adresi ve nick name alarak konuyu oraya yazardım.

Sanırım konuları kişiselleştirmek, biz üyelere olduğu kadar, yetkililere de engellenmiş bir şeydir olmalı.
Hukuki net sitesindeki yöneticilerin bu hataya düşmemesini umardım.

Çünkü diğer durumda herkes, diğerinin, bir önce açtığı başlıktan alıntı yaparak "yeni başlığı" saptırabilir, konuyu içinden çıkılmaz hale getirebilir.

Bu, forum kuralarını da işlevsiz bırakır. Bir başlığa konu dışı giriş yapamazsınız.
En azından benim editörlüğünü ve yöneticiliğini yaptığım sitede kurallar böyle işler.

Açılan başlıkta soru nettir. Cevap net olmalıdır - ki siz "kişisel alana" çekme gayretine girişmişsiniz.

Nedenini az-çok tahmin edebiliyorum. Ama değerlendirmeyi bu başlık altından yapmayı düşünmüyorum.

Bu konuda size söyleyebileceğim son şey şudur; herkes bilir ki, "çifte ahlak geliştirilemez"

Bunun anlamı şudur;
Çürük elmaları alıp, sepetinize koymayı göze alıyorsanız, bunun nedeni,

*elmanın çürük olduğunu algılamamanızdır,
*elmanın çürük olduğuna aldırmamanızdır,
*elmanın çürük olduğunu gözardı etmenizdir.
*sepette başkaca çürük elmalar bulunması ve bir yenisinin sonucu değiştirmeyecek olmasındır.
*işleri saf ve temiz tutmak isteyen hiç kimse, çürük elmalarla, sağlamları, aynı "küfeye" koymaz.
Koymuşsa, sonuçlarına katlanmalıdır.

""idari mercilere" değil ama "gerekli mercilere" şaşkınlığımı/kaygılarımı ilettiğimi söyleyebilirim..

Bu konuya başkaca giriş yapmayacağımı, yazılanlara yanıt vermeyeceğimi belirteyim.

Saygılar

[Harun Gür]

Açık bir foruma yazdığınız yazının alıntılanması konuyu kişiselleştirmek değildir, hele etik anlamda bir sorun hiç değildir. Eğer ilk iletiniz gizli kaydıyla veya farklı bir nick ile yayınlanmış olsaydı, yetkili sıfatıyla veya nüfuzu kullanılarak bu bilgiye erişilmesi ve burada alıntılanması ahlaksızlık olurdu.

Ben açık yanıtlar verdim ve bu yanıtları bu forumda son kez tekrarlayacağım.

İmzamda da var, kanuna, hukuka ve vicdani kanaatime göre yanıt veriyorum. Bunu yaparken çok yakın gördüklerimi kırmaktan da çekinmem, kırk kat yabancı birini savunmaktan da...

1- Kanun suçlu görünceye kadar, insanlar masumdur.
2- Kanun suçlu görürse, insanlar Kanun'un uygun gördüğü şekilde cezalandırılmalıdır. Bu konuda hiçbir şekilde kişiler arasında bir ayırım gözetilmemelidir.
3- Belirtilen Vakıf gönüllü bir kuruluştur, böyle bir toplumsal hizmet etmek zorunlulukları bulunmamaktadır. Böyle bir zorunlulukları bulunmamasına karşın, gerek medyada, gerekse bu forumlarda kanunen henüz suçlulukları sabit görülmemişken bu şekilde eleştirilere maruz kalmaları gerek onları gerekse, onlar gibi diğer kuruluş ve insanları rencide eder, şevklerini kırar. Bu durum dönüp dolaşıp yine topluma, bizlere olumsuzluk olarak geri döner. Hataları , eksiklikleri görmeyelim, saklayalım, gözü kapalı reddedelim demiyorum. Eleştirirken hassas olalım diyorum.

"Gerekli merciiler" deyince , bu forumlarda yer alan yönetici ve yetkililerin hiçbir şekilde bu siteden maddi bir çıkarları olmadığını, hatta aksine ceplerinden harcayarak siteyi ayakta tutmaya çalıştıklarını, site çalışmaların tamamen gönüllülük esasına göre yürütüldüğünü, yoğun işlerimiz arasında siteye zaman ayırmanın gerçek anlamda bir fedakarlık olduğunu ve buna tek nedenin de sosyal sorumluluk olduğunu hatırlatmakta sanırım fayda var.

Selamlar,

[Aarmadan]

"gerekli merciiler" den kasıt, sözü geçen vakfa yakın çevreler, hatta doğrudan yayınevidir..
Nasıl anlayıp, sitenizin kuruluş, gelişme, sonuç aşamalarıyla ilişkilendirdiğinizi çözemedim.
Bunu cevap değil, düzeltme olarak kabul edin lütfen. Çünkü cevap vermeyeceğimi belirtmiştim

Saygılar.

[Harun Gür]

.......... Vakfı ile kim uğraşıyor?

Epey bir zamandır belirgin bir karalama kampanyası sürdürülüyor ..... Vakfı hakkında.


Vakfa bulaştırılan tecavüz suçlamaları kampanyanın başlangıcıydı anlaşılan. Suçlama boş çıktı. Tecavüz suçlamasıyla tutuklanan iki gencin cezaevinde yaşadıkları korkunç kâbus, gördükleri ağır işkence bir başka konu, hesabı ayrıca sorulmalı; ama gördük ki, Adli Tıp Raporu'nun tecavüz olmadığını ortaya koyması ve gençlerin serbest kalması da durdurmadı ..... Vakfı'nı damgalamaya kararlı olanları. Bazı medya organları olayla ilgili haberlerinde çocukları ve ...... Vakfı'nı damgalamayı sürdürdü. Adli Tıp Kurumu raporunu çarpıtarak cinsel istismar yönünde bulgular olduğunu yazdılar. Tutuklanan iki genci "eğitmen" olarak göstererek toplum nezdinde Vakıf Yönetimine karşı güvensizlik yaratmaya çalıştılar.


Kısa bir süre sonra, Savcılık'ın, ...........ve iki erkek öğrenci hakkında dava açmak için mahkemeye başvurduğunu öğrendik. Ortada yeni bir bulgu ya da olay olmadığı, çocukların salıverildikleri günden sonra dosyaya yeni bir unsur eklenmediği halde yapılan bu başvuru ile birlikte Vakıf yeniden gündeme gelmiş oldu. Bu arada "haberciler" boş durmuyor, Vakıf'la ilgili suçlamalar bazı yayın organlarından hiç eksik olmuyordu. Vakıf için yapılan yemek, tiyatro, kermes gibi faaliyetlerin gelirlerinin özel hesaplara girdiğinden, Vakfa ait telif gelirlerinin ....... Yayınevi'ne aktarıldığından tutun da, vakfa ait bir binada .........'in çocuklarının ve kız arkadaşının oturduğuna kadar ipe sapa gelmez nice "yolsuzluk" iddiasını haber diye okuduk. Varını yoğunu bu vakfı ayakta tutmak için harcayan bir aileyi, vakfın gelirlerini kullanmakla suçlamak hangi insafa sığıyordu, anlayamadık. Bu yolsuzluk suçlamalarını yapanlar, suçlamalarına "ahlaki" bir boyut katmadan da duramamışlardı: ......... evli olduğu halde eşinin Portekiz'de yaşaması nedeniyle, sevgilileri ile Vakıf'ta kalıyor ve çocuklara ahlaki açıdan kötü örnek oluyordu!


Daha bu haberlerin mürekkebi kurumadan, geçtiğimiz günlerde yine son derece "ahlakçı" bir başka haberle bir kez daha kamuoyu gündemine getirildi ..........Vakfı. Birileri yememiş içmemiş, Vakfın harcama faturalarından içki harcamalarını aylara ve yıllara göre karşılaştırmalı olarak çıkarmış ve haber yapmıştı. Böylece üçgen tamamlanmış oluyordu: "İçki fuhuş ve yolsuzluk"... Hani önümüzdeki günlerde bir de "kumar" haberi tezgâhlanırsa, hiç şaşmamak gerekti!


Şimdi eğri oturalım, doğru konuşalım:


Bütün bunlar sadece "haber aşkı" ile yapılmış haberlere benzemiyor ve insana ister istemez şu soruyu sorduruyor: Nedir bu kampanyanın amacı? Kim, neden uğraşıyor ........Vakfı ile?


Kendi halinde, 46 çocukla haşır neşir olan, onları kendi bildiğince yetiştirmeye çalışan bir vakıf neden bu kadar çok hedef haline getiriliyor?


Hâlâ .......'e karşı duyulan tepki mi var bu çökertme kampanyasının ardında? Hani şu, cezaevi gardiyanının gayet dobra bir dille ifade ettiği gibi o vakıftaki çocuklar "......... sapık torunları" gibi mi görülüyor bazıları tarafından?


Böyle bir yıpratma kampanyasının ardında, vakfa el koyma amacı mı yatıyor? ........Vakfı'nın Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu uyarınca Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'nun denetimi altına alınmak istendiğini epeyce bir zamandır biliyoruz. Bütün bu haberler böyle bir operasyonun alt yapısını hazırlamak için mi tezgâhlanıyor?


Bugün değişimi, hoşgörüyü, farklı olanı kucaklamayı keşfetmeye çalışanların zihni "geriye dönük" işlemiyor mu hiç? Geçmişte "düşman" olarak kafalarına kazınan bazı semboller orada öylece formatlanmadan duruyor mu?


Farklılıklara tahammül lafta olmaz. Böyle somut durumlarda sınana sınana inandırıcılık kazanır.


Ayrıca kimse unutmasın ki, farklılıklara tahammül geleneğinin yerleşmesi, sizin farklılıklarınıza tahammülün de yegane garantisi, güvencesidir.

Gülay GÖKTÜRK / Bugün