Re: Bir Vakıf ve Bir Yayınevi
.......... Vakfı ile kim uğraşıyor?
Epey bir zamandır belirgin bir karalama kampanyası sürdürülüyor ..... Vakfı hakkında.
Vakfa bulaştırılan tecavüz suçlamaları kampanyanın başlangıcıydı anlaşılan. Suçlama boş çıktı. Tecavüz suçlamasıyla tutuklanan iki gencin cezaevinde yaşadıkları korkunç kâbus, gördükleri ağır işkence bir başka konu, hesabı ayrıca sorulmalı; ama gördük ki, Adli Tıp Raporu'nun tecavüz olmadığını ortaya koyması ve gençlerin serbest kalması da durdurmadı ..... Vakfı'nı damgalamaya kararlı olanları. Bazı medya organları olayla ilgili haberlerinde çocukları ve ...... Vakfı'nı damgalamayı sürdürdü. Adli Tıp Kurumu raporunu çarpıtarak cinsel istismar yönünde bulgular olduğunu yazdılar. Tutuklanan iki genci "eğitmen" olarak göstererek toplum nezdinde Vakıf Yönetimine karşı güvensizlik yaratmaya çalıştılar.
Kısa bir süre sonra, Savcılık'ın, ...........ve iki erkek öğrenci hakkında dava açmak için mahkemeye başvurduğunu öğrendik. Ortada yeni bir bulgu ya da olay olmadığı, çocukların salıverildikleri günden sonra dosyaya yeni bir unsur eklenmediği halde yapılan bu başvuru ile birlikte Vakıf yeniden gündeme gelmiş oldu. Bu arada "haberciler" boş durmuyor, Vakıf'la ilgili suçlamalar bazı yayın organlarından hiç eksik olmuyordu. Vakıf için yapılan yemek, tiyatro, kermes gibi faaliyetlerin gelirlerinin özel hesaplara girdiğinden, Vakfa ait telif gelirlerinin ....... Yayınevi'ne aktarıldığından tutun da, vakfa ait bir binada .........'in çocuklarının ve kız arkadaşının oturduğuna kadar ipe sapa gelmez nice "yolsuzluk" iddiasını haber diye okuduk. Varını yoğunu bu vakfı ayakta tutmak için harcayan bir aileyi, vakfın gelirlerini kullanmakla suçlamak hangi insafa sığıyordu, anlayamadık. Bu yolsuzluk suçlamalarını yapanlar, suçlamalarına "ahlaki" bir boyut katmadan da duramamışlardı: ......... evli olduğu halde eşinin Portekiz'de yaşaması nedeniyle, sevgilileri ile Vakıf'ta kalıyor ve çocuklara ahlaki açıdan kötü örnek oluyordu!
Daha bu haberlerin mürekkebi kurumadan, geçtiğimiz günlerde yine son derece "ahlakçı" bir başka haberle bir kez daha kamuoyu gündemine getirildi ..........Vakfı. Birileri yememiş içmemiş, Vakfın harcama faturalarından içki harcamalarını aylara ve yıllara göre karşılaştırmalı olarak çıkarmış ve haber yapmıştı. Böylece üçgen tamamlanmış oluyordu: "İçki fuhuş ve yolsuzluk"... Hani önümüzdeki günlerde bir de "kumar" haberi tezgâhlanırsa, hiç şaşmamak gerekti!
Şimdi eğri oturalım, doğru konuşalım:
Bütün bunlar sadece "haber aşkı" ile yapılmış haberlere benzemiyor ve insana ister istemez şu soruyu sorduruyor: Nedir bu kampanyanın amacı? Kim, neden uğraşıyor ........Vakfı ile?
Kendi halinde, 46 çocukla haşır neşir olan, onları kendi bildiğince yetiştirmeye çalışan bir vakıf neden bu kadar çok hedef haline getiriliyor?
Hâlâ .......'e karşı duyulan tepki mi var bu çökertme kampanyasının ardında? Hani şu, cezaevi gardiyanının gayet dobra bir dille ifade ettiği gibi o vakıftaki çocuklar "......... sapık torunları" gibi mi görülüyor bazıları tarafından?
Böyle bir yıpratma kampanyasının ardında, vakfa el koyma amacı mı yatıyor? ........Vakfı'nın Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu uyarınca Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu'nun denetimi altına alınmak istendiğini epeyce bir zamandır biliyoruz. Bütün bu haberler böyle bir operasyonun alt yapısını hazırlamak için mi tezgâhlanıyor?
Bugün değişimi, hoşgörüyü, farklı olanı kucaklamayı keşfetmeye çalışanların zihni "geriye dönük" işlemiyor mu hiç? Geçmişte "düşman" olarak kafalarına kazınan bazı semboller orada öylece formatlanmadan duruyor mu?
Farklılıklara tahammül lafta olmaz. Böyle somut durumlarda sınana sınana inandırıcılık kazanır.
Ayrıca kimse unutmasın ki, farklılıklara tahammül geleneğinin yerleşmesi, sizin farklılıklarınıza tahammülün de yegane garantisi, güvencesidir.
Gülay GÖKTÜRK / Bugün