+ Konuyu Yanıtla
2 / 5 Sayfa İlkİlk 12345 SonSon
11 den 20´e kadar toplam 41 ileti bulundu.
  1. #11
    Kayıt Tarihi
    Jul 2002
    Nerede
    Malatya, Türkiye.
    İletiler
    134
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Aşağıdaki yazı Liberal Düşünce Topluluğu www.liberal-dt.org.tr adlı sitede yazar Zühtü Arslan'ın "Siyaset ve Yargı: Kimin Bağımsızlığı?" adlı yazısından aynen alınmıştır.

    "Maalesef hukuk, kendi özel işlevinin çizdiği çerçevede tutulmak bir yana, temel amacından tamamen ters istikametlere saptırılmış ve hatta kendisini yok etmek için kullanılmıştır. Bu yüzdendir ki hukuk, kendisinden korumasını beklediğimiz adaleti yoketmeye, saygılı olması gereken hakları da sınırlamaya, hatta tahrip etmeye yöneltilmiştir."
    Frederic Bastiat (1)


    Tolstoy'un Hacı Murat isimli romanında siyasal iktidarla hukuk arasındaki kırılgan ve keyfi ilişkiyi anlatan ilginç bir anekdot vardır. Rus Çarı Nikolay'a Polonya asıllı bir tıp öğrencisinin karıştığı yaralama olayını konu alan bir rapor getirilir. Daha önceki iki sınavda başarısız olan bu öğrenci, üçüncü ve son hakkı olan sınavda da başarısız olunca, masanın üzerindeki çakıyla kendisine haksızlık yaptığını düşündüğü profesörü birkaç yerinden hafifçe yaralar. Polonyalılardan nefret eden Çar, hem nefretini doyuracak hem de kanunlara bağlı olduğunu gösterecek bir karar vermek için gözlerini kapayıp bir süre düşünür. Sonunda kendisine uzatılan raporun altına şu kararı yazar: "Ölüm cezasını hak etmiştir. Ama Allah'a şükür bizde ölüm cezası yok. Ben de böyle bir şey getirecek değilim. Bin kişilik sıradan (sıra dayağından) 12 kez geçirilsin. Nikolay". En güçlü adamın beş bin vuruşa bile dayanamayacağı bir durumda, on iki bin vuruş kesin ve acı verici bir ölüm anlamına geliyordu. Rus Çarı, dehasına hayrandı. Kanuna "bağlı" kalarak, suçluya "hak ettiği" cezayı vermişti. (2)

    Siyaset ayrı, yargı ayrı (mı?)

    Günümüzün bürokratik devletlerinde ise siyaset ve hukuk arasındaki ilişki biraz daha karmaşıktır. Montesquieu'dan beri siyasal iktidarın iki önemli boyutunu oluşturan siyaset (yasama, yürütme) ve hukukun (yargı) birbirinden ayrı olması gerektiği, aksi takdirde yönetimin keyfiliğe sapacağı ve özgürlüklerin korunamayacağı düşüncesi siyasal teoriye hakim durumdadır. Güçler ayrılığı olarak bilinen bu ilkenin temel amacı, yozlaştırıcı mutlak iktidarı sınırlandırmaktır. Burada asıl ayrılık, siyasal iktidarla yargı arasındadır. İktidarın keyfilikleri karşısında bireyleri koruma işlevi yargıya aittir. Yargının varlık nedeni, kanunların uygulanmasından dolayı ortaya çıkan anlaşmazlıkları gidermek ve bireyin haklarını devlet karşısında korumaktır. Yargının bu işlevini yerine getirebilmesi için, siyasal iktidardan bağımsız olması ve yargısal iktidarını kullanabileceği bir özerklik alanına sahip olması gerekir. Diğer yandan, bireyin hak ve özgürlüklerinin hukuksal düzlemde korunması adil ve tarafsız bir yargı sisteminin varlığına bağlıdır. Esasen yargı bağımsızlığı, tarafsız yargının gerekli, fakat yeterli olmayan bir şartıdır. Yargılamada tarafsızlık, yargıçların dünya görüşü, içinde bulundukları sosyo-ekonomik ve kültürel yapı gibi bir çok değişkene bağlı olduğu için gerçekleştirilmesi çok daha zordur.

    Teoride birbirinden bağımsız olması gereken siyaset ve yargı, gerçekte hiçbir zaman tam anlamıyla birbirinden ayrı olmamıştır. Aslında bu, Nietzsche'nin "güç istenci" (will to power) olarak ifade ettiği, iktidarın ayartıcılığı dikkate alındığında anlaşılabilir bir durumdur. Siyasal iktidar, bazen kendisine ayak bağı olan yargıyı denetlemek istemekte, yargısal iktidar da güç savaşında "ben de varım" diyerek siyasete direnme ve müdahale etme eğilimi taşımaktadır. Ancak, siyaset ve yargı arasında sürekli bir çatışmadan bahsetmek yanlış olur. Tersine, siyaseti ve yargıyı da içine alan sisteme hakim olan iktidar seçkinleri, çoğu kez bu iki kurum arasında birbirini tamamlayıcı bir ilişki öngörürler. Siyaseten üstesinden gelinemeyen ya da gelinmek istenmeyen işler, yargıya havale edilir. Siyasal içerikli bu işlerin yargıya havale edilmesi, zorunluluktan ve meşruluk kaygısından kaynaklanmaktadır. Sözgelimi, yargı yoluyla siyasal muhalefetin tasfiyesinin birbiriyle ilişkili iki amacı vardır: (a) yapılan işin hukuka uygun, dolayısıyla meşru olduğu, ve (b) tasfiye edilen siyasal hareketin ya da kişinin hukuku çiğnediği, dolayısıyla gayri meşru olduğu izlenimini vermek.

    Siyasetin yargısallaşması

    Özellikle siyasal nitelikli kararlar yoluyla yargı, siyasal iktidarın belirlenmesine doğrudan veya dolaylı olarak katılmaktadır. Kimilerine göre, Başkan Bush bugün Beyaz Saray'da oturuyorsa, bunu Cumhuriyetçi yargıçların hakim olduğu Amerikan Yüksek Mahkemesi'nin Florida'daki oyların sayımıyla ilgili "tarihi" kararına borçlu. Yargıçlar için kullanılan "Cumhuriyetçi", "Muhafazakar" ve "Liberal" gibi sıfatlar, ilk bakışta yadırganabilir. Zira, çoğu kez yargıçların politikadan ve politik görüşlerden bağımsız olduklarına ve kararlarına siyasal tercihlerini yansıtmadıklarına inanılır. Oysa bu inancın temelleri pek de sağlam değildir. Uygulamada yargıçların siyasi kimlikleri, bilhassa siyasi nitelikli kararlarda belirleyici olmaktadır. Bunun en iyi örneklerini yine Amerikan Yüksek Mahkemesi kararlarında görmek mümkün. Yüksek Mahkeme'nin 1953 tarihli ırk ayrımcılığını reddeden o meşhur kararından (Brown v. Board of Education davası) hemen önce, siyahları pek de sevmeyen Yargıç Vinson ölür. Mahkeme'nin liberal üyelerinden Yargıç Frankfurter, meslektaşı Vinson'ın ölümü üzerine aynen şöyle der: "Hayatım boyunca ilk kez Tanrı'nın varlığına dair bir işaret gördüm." (3) Diğer yandan, İngiltere'nin eski adalet bakanlarından Lord Scrutton da, yargı tarafsızlığını sağlamanın güç olduğunu, çünkü yargının bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde oluşturduğu politikalar çerçevesinde karar verdiğini söylemektedir. Oluşturulan bu yargı politikasının temel unsurları, (a) öncelikle devletin çıkarlarını, kanunu ve düzeni korumak, (b) mülkiyet hakkını korumak, ve (c) bilhassa Muhafazakar Partiyle özdeşleşmiş olan siyasal görüşlerin ilerlemesini sağlamaktır. (4)

    "Farklı ol, bizim gibi ol!"

    Yargının siyasallaştığı iddiaları, hem yargıçların ne yaptıkları konusunda ampirik bir gözlemi, hem de ne yapmaları gerektiği konusunda normatif bir temenniyi yansıtmaktadır. Bu temenni, yargıçların kararlarını, mümkün olduğunca, siyasi görüşlerinin etkisinden uzaklaşarak vermeleri gerektiğini ifade eder. Yargının siyasallaşmasının iki ciddi sonucu vardır. Birincisi, siyasallaşan yargının güvenilirliğini kaybetme tehlikesi, ikincisi ise yargının siyasete müdahalesiyle ortaya çıkan "siyasetin yargısallaşması" sorunudur. Bu iki durumda da, güçler ayrılığı gereği kendisine biçilen "siyasal iktidarı denetleyerek özgürlükleri koruma" işlevini yerine getiremeyen bir yargının meşruluk krizi ortaya çıkacaktır. Özellikle siyasetin yargısallaşması, siyasal alanı muhalefete ve "siyasi zenci"lere kapatarak demokratik rejimlerin karabasanı olan temsil krizine de ebelik yapmaktadır. Temsil krizini aşmanın bilinen en etkili yolu katılımdır. Siyasal katılım ise ancak herkesin kendi kimliği ve farklılığıyla oyuna müdahil olduğunda anlamlıdır. "Farklı ol, bizim gibi ol!" anlayışının hakim olduğu bir siyasal kültürde, çoğulculuktan söz edilemez. Böyle bir siyasal iklimde ancak hipokrasi yeşerebilir. "Öteki"nin "beriki"leşmeye zorlanması ve muhalefetsiz bir demokrasi arayışı, beraberinde iki yüzlülüğü ve maskeli bir sosyal/siyasal yaşamı dayatır. "Beriki"leştiğini ispat için yüzündeki beyaz boyayı gösteren "siyasi zenci"ler de, "öteki"ne damarlarındaki kanları değiştirmeden "beriki"leşemeyeceğini söyleyen "siyasi egemen"ler de aynı büyük yalanı yaşamaktadır.

    Sonuç olarak, bugün bazı ülkelerde yargı bağımsızlığı değil, siyasetin bağımsızlığı tehlike altındadır. Siyasetin kendi dinamiklerinden uzaklaştırıldığı, muhalefetten arındırıldığı, siyasal alanın sınırlarının ve aktörlerinin yargısal iktidar tarafından belirlendiği bir ortamda "siyasetin bağımsızlığı" sorunu vardır. Bu sorunun doğal sonucu, iktidarın siyaseti terk etmesidir. İktidarsız siyaset de tanım gereği patolojik bir durumu yansıtır. Siyasetin vesayet altında olduğu böylesi bir durumda ne hukukun ne de seçim ve oy gibi demokratik mekanizmaların itibarı olur. Ve aktüalitenin sığlığında boğulanlara sinir bozucu bir soru: Siyasetin muktedir olmadığı yerde, seçimlerin sonucunda kimin iktidara geldiği ya da geleceği çok da önemli mi?




    * Bu yazı, 26 Eylül 2002 tarihli Radikal gazetesinde yayınlanan "Siyasetin en derin krizi" başlıklı yazının gözden geçirilmiş şeklidir.

    1- F.Bastiat, Hukuk, Çeviren: Y.Arsan, (Ankara:LDT Yayınları, 1997), s.4.
    2- L. Tolstoy, Hacı Murat, Çeviren: N.Önal, (İstanbul: Cem Yayınevi, 2002), ss.91-92.
    3- Aktaran: D.Pannick, Judges, (Oxford: Oxford University Pres, 1987), s.26.
    4- ibid., s.45. İngiliz yargısının politik eğilimleri için ayrıca bkz. J.A.Griffith, The Politics of Judiciary, (London:Fontana, 1985).






    Hukuki NET Güncel Haber

    Yargının Siyasallaşması ve Yargı Bağımsızlığı konulu yargıtay kararı ara
    Yargının Siyasallaşması ve Yargı Bağımsızlığı konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #12
    Kayıt Tarihi
    Jul 2002
    Nerede
    Malatya, Türkiye.
    İletiler
    134
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Selçuk'tan yargıya ağır eleştiri
    Yargıtay eski Başkanı Sami Selçuk, Yargı'nın Hukuk Sınavı Türkiye'nin Demokrasi Sınavı adlı kitabında, Sabih Kanadoğlu, ve Aysel Çelikel'i, Erdoğan davasında takındıkları tavır nedeniyle ağır bir dille eleştirdi.
    Kanadoğlu keyfi davrandı
    Erdoğan'la ilgili Yargıtay Kararı'nın, hukukun temel ilkelerini yıktığını savunan Selçuk, Erdoğan davası kararı nedeniyle Türk Yargısı'nın sınıfta kaldığını da belirtti. Selçuk'a göre bu kararla hukukun temel ilkeleri yıkıldı..
    Erdoğan'la ilgili Yargıtay Kararı'nın, hukukun temel ilkelerini yıktığını savunan Selçuk, Erdoğan davası kararı nedeniyle Türk Yargısı'nın sınıfta kaldığını da belirtti. Selçuk, "Bu olayda yaşananlar düzeltilmedikçe, hukuk düzeni geri getirilmedikçe, hiçkimse huzur bulamayacaktır" dedi.

    Yasalarda yapılan değişiklikler sonucu suç olmaktan çıkan eylemlerle ilgili bilgilerin adli sicil kaydından silinmesi için yargı kararına gerek olmadığını vurgulayan Yargıtay Eski Başkanı, Erdoğan davasında yaşananları, "Yaşananlar inanılacak gibi değil" şeklinde yorumladı. Selçuk, Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nin AK Parti lideri hakkındaki kararının, 'yargılamada bir aşama bitmeden başka bir aşamaya geçilemeyeceği' ve 'kesin hüküm dokunulmazlığı', 'davasız yargılama olamayacağı' gibi hukukun temel ilkelerini yıktığına dikkat çekti. Hukuka toz kondurmaması gereken çevrelerin karara sessiz kalmalarını da kınayan Sami Selçuk, "Ses çıkaranlar da hukuku değil yanlışları savunuyorlar. Ortada yitip giden hukukla kimse ilgilenmiyor" ifadesini kullandı.

    Sami Selçuk, Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nin Erdoğan kararını, 'ağır yanılgılarla dolu sakat bir karar' olarak tanımladı. Yüksek Daire'nin, Diyarbakır 3 nolu DGM'nin duruşmasız yargılama yapmasını yanlış bulduğunu hatırlatan Selçuk, eleştirilerini, "Eğer duruşma zorunlu ise, 3 nolu DGM'nin kararı bozulmalıydı. Nitekim, 'duruşma' gibi, yargılamanın en önemli aşaması savsaklanarak verilen her karar, Yargıtay tarafından bugüne değin bozulmuştur. Duruşmayı da ilk mahkeme yapar. Yargıtay, onun yerine geçerek duruşma yapamayacağı gibi, duruşmasız verilen bir kararı da onayamaz" şeklinde sürdürdü. Yargıtay 8. Ceza Dairesi'nin, Diyarbakır 4 nolu DGM'nin kararını 'yok' hükmünde kabul ettikten sonra, kararı iptal ettiğini vurgulayan eski Yargıtay Başkanı Selçuk, "Yok hükmündeki bir kararın bozulmasına-iptaline gerek yoktur" dedi.

    Dönemin Adalet Bakanı Aysel Çelikel'in de, Kanadoğlu tarafından açık şekilde görevinin gasbedilmesine göz yumduğunu vurguladı.

    Kanadoğlu'nun, kesinleşmiş bir yargı kararını, Adalet Bakanlığı'nın yazılı emri olmadan Yargıtay'ın önüne getirmesinin açık bir 'yetki gaspı' olduğunu savunan Emekli Yargıtay Başkanı, "Kanadoğlu, hukukta ve uygulamada emsali görülmemiş bir tutum sergilemiş, hukuku kendine göre yorumlayarak, kendinden menkul bir 'Türkiye C. Başsavcısı' yetkisini kullanmış; ilkeleri dışlamış, daha vahimi, yargının değil yürütmenin içinde yeralan Adalet Bakanlığı'na ait yazılı emir verme görevini gaspetmiş, hiçbir yetkisi olmadığı halde Adalet Bakanı'nın gözü önünde yerel C. Başsavcısı'na buyruk vererek yetki gaspıyla dosyayı getirtmiş; 'davasız yargılama olmaz' ilkesini hukuk devleti diye diye çiğnemiştir" dedi.


    Basından...
    Internethaber 30 Kasım 2002 13.41



  4. #13
    Kayıt Tarihi
    Jul 2002
    Nerede
    istanbul, Türkiye.
    İletiler
    101
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Ülkede yanlış yerlere bağlı kuruluşlardan biri de Adalet mekanizmasıdır. Bu tür güçler siyasal bir eğilime bağlanamaz. Bizler Osmanlının soyundan gelmekteyiz. Duraklama dönemine kadar padişah -kadı ilişklilerine baktığımızda gerçek bir adalet olgusuna ve saygısına sahip bir toplum görürüz. Bir kadı padişaha diz çöktürebilir toplum içinde bulunduğunda derin bir korku-saygı görebilirdi. Ancak duraklama , gerileme ve Cumhuriyet dönemi Türk yaşamında gerileyen güç hukuk dünyasında da olmuştur.Bunun Suç kimde bu ayrı bir konu.
    Ancak ASLA VE KAT'A hediyeye (?) bakmayacak , kim olursa olsun daima karşısında DİK ve ONURLU bir yargı görecek toplumun yargıcı olmak ekonomik yönden zayıf bir kadro ile oluşturulamaz.Tabii ahlak duygusuda çok önemli...Sonra Hak'tan korkmayan , ahlakı çökük bir yargı insanını ekonomik yönden ne kadar güçlendirirseniz güçlendirin sonu TİRAN 'lıktır.
    Bana göre bir Diyanet , bir Silahlı kuvvetler vs. gibi bağımsız bir yargı gücü oluşturulmalıdır. Buna hiç bir siyasi organ müdahele şansına sahip olmamalıdır.
    Tabii ki siyasi bir gücün altında bulunan , ekonomiden dolayı barolarının bile şaibeden kurtulmayan bir hukuk sistemi güçlü olamaz...
    Yanlış mıyım , ne dersiniz....

    EROL KARA

  5. #14
    Kayıt Tarihi
    Jul 2002
    Nerede
    Malatya, Türkiye.
    İletiler
    134
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Yargıtay 4. Ceza Dairesi Başkanı Fadıl İnan'ın türbanlı sanığı duruşma salonundan çıkarması ile yeni bir tartışma başladı ve başlayan bu tartışma AHİM'e kadar uzandı.Yargıtay 4. Ceza Dairesi Başkanı Fadıl İnan'ı Hukuki Araştırmalar Merkezi, türbanlı sanığın duruşmaya alınmaması nedeniyle Türkiye'yi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne şikayet edecek.

    Hukuki Araştırmalar Merkezi Başkanı Avukat Yakup Demirel, Yargıtay 4. Ceza Dairesi Başkanı Fadıl İnan'ın türbanlı sanığı duruşma salonundan çıkarmasına "savunma hakkı kutsaldır, engellenemez" diyerek tepki gösterdi.

    Demirel, yaptığı yazılı açıklamada, kamusal alanda başörtüsü kullanmama kuralının ancak devlet görevi yapanlar için söz konusu olabileceğine dikkat çekerken, mahkemelerde sanık, tanık, bilirkişi sıfatıyla davet edilen ve yargılamanın tarafı olan durumlarda kamu alanından bahsedilemeyeceğini kaydetti.

    Yapılan uygulamanın kesinlikle hukuk dışı olduğunu söyleyen Demirel, "Hukuki bir sivil toplum kuruluşu olarak bu konuyu takip edecek ve her türlü hukuki yolu deneyerek gerekirse bu konuyu AİHM'e götüreceğiz" dedi.
    Sanığı duruşmada dinlemeden verilen bir karar kısacası savunmasız yargılama adil olabilir mi?
    Yargıtay 4. CD'nin bu uygulaması yarın Anadolu'ya sıçrarsa neler olabileceğini bir düşünün. Adaletin dağıtılmasında insanların türbanlı ve türbansız olarak ayrımlanması...İnsanların Adalet aramak için öncelikle türbanını çıkarmaya zorlanması..."Önce inancından vazgeç,sonra adaleti talep et" mantığının Anadolu'da genelleşmesi...Ve üstelik Ezici bir çoğunlukla seçimi kazanıp hükümeti kurmuş iktidarın aksini düşünmesine rağmen böyle bir uygulama yapılabilmesi...Yargı bürokrasisinin siyasal bir konu olan Türban'ı asli görevi olan Adalet'in önüne geçirebilmesi,memleket beklediği adalet iken bunun yerine ve bunsuz siyasal sorunlara çözüm aramaya soyunmak...Yargının siyasallaşması yahut da siyasetin yargısallaşması...




  6. #15
    Kayıt Tarihi
    Jul 2002
    Nerede
    France.
    İletiler
    12
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Kral Çıplak,

    Desem de demesem de.




  7. #16
    Kayıt Tarihi
    Feb 2006
    Nerede
    zonguldak, merkez, Turkey.
    İletiler
    35
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: YARGININ SİYASALLAŞMASI VE YARGI BAĞIMSIZLIĞI

    Kesinlikle yargı siyasallaştırılıyor.Çünkü adelet mekanizması bakanlık elinde Ağalar ne isterse o olur.koltuk sevdası olanlarda o emirlere uyar.

  8. #17
    Kayıt Tarihi
    Oct 2007
    Nerede
    Türkiye
    İletiler
    68
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Yargının Siyasallaşması ve Yargı Bağımsızlığı

    Demoktatik parlamenter sisteme olan inancımı bir kenara koyarak, her zaman savunduğum ve olmasını arzuladığım bir şey vardır. Bir ülkenin devlet düzeninin iyi işlemesi,geleceği ve bireyin devletine güveni için Milli Eğitim, Adalet ve İçişleri Bakanlığının partiler üstü olması gerekir. Bakanından , müsteşarından, genel müdüründen, daire başkanından, şube müdürüne kadar herkezin, kendi içinde temayüz etmiş, o makam için yeterli bilgi ve birikime , belli kriterlere sahip kişiler arasından atanmalıdır diye düşünüyorum. Bu bakanlıklara siyasi irade hiç bir şekilde müdahale etmemelidir. Bakanlıklar kendi içinde ve bakanlığın özelliğine göre yapılanmalı, tayin-terfi ve görevde yükselmenin belli kriterleri olmalı, uygulamalarını, hedeflerini milli bir politika ve strateji etrafında geliştirmelidirler. Belki o zaman devletin hakimini, savcısını, öğretmenini, polisini siyasetin dışında tutabiliriz.

    Saygılarımla.
    Konu Adıkutlu tarafından (01-11-2007 Saat 10:30:45 ) de değiştirilmiştir.

  9. #18
    Kayıt Tarihi
    Apr 2007
    Nerede
    içanadolu
    İletiler
    366
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Yargının Siyasallaşması ve Yargı Bağımsızlığı

    Türkiye'de yargı siyasallaşmıştır,yargı bağımsızlığı kalkmıştır. Hukuk devleti normlarından uzaklaşılmıştır. Yasaların hükmettiği söylenen toplumda, sosyal-ekonomik-insan hak ve özgürlükleri yine yasalarla elinden alınarak,insanlar çaresiz bırakılmakta, bir kılıf uydurulup "yasaldır, ben yaptım oldu "ya getirilmektedir.

    80 000 hukuk eğitimi görmüş bireyin yaşadığı toplumda Anayasa Mahkemesi Başkanlığına özel yöntemler, kararlarla seçilmiş, adım adım yaklaştırılmış, hukuk eğitimi bile almamış kişi getirilmekte, barodan tık yok.insaf.

    Yargıtay Cumhuriyet eski başsavcısı Sabih Kanadoğlu açtığı davaları tarihleriyle sıralıyor, yanıt yok, sümen altı. Vatandaş ne yapabilir, vatandaşa ne yapılıyor, tabloya baksanıza.

    Sonra da başbakan, Uğur Dündar programına katılıp,vatandaşa, "yargının içine ......mışlar" diyebilmektedir.

    Bunu yapan ben,biz, bu foruma katılanlar mı dersiniz?

    Toplumu ümmete, vatandaşı dilenci ve köleliğe başka nasıl getirebilirsiniz ki?

    Tarikatların iktidar, egemen olduğu toplumda başka ne görebilir ne bekleyebilirsiniz ki?

    Nasıl hukuk devletinden sözedebilirsiniz ki, yargıyı tartışalım?

  10. #19
    Kayıt Tarihi
    Nov 2006
    Nerede
    izmir
    İletiler
    2.371
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Yargının Siyasallaşması ve Yargı Bağımsızlığı

    Muhalefetin itirazlarına rağmen hakim ve savcıların mulakatla işe alınmasını
    öngören yasa TBMM' de kabul edildi.
    5 yıllık deneyime sahip 35 yaşını doldurmamış avukatlar da hakim ve savcı adylığına başvurabilecek.

    Yargının zaptı yakın...Oktay Ekşi 2/12/2007


    Hedefe bir adım daha mı?

    Ne demişti Fethullah Hoca? “Adliye’de, Mülkiye’de mevcut olanlar mevcudiyetlerini korumazlarsa, arkadan gelenlerin mevcudiyetini koruyamayız. Bir taraftan o kanun ve kuralları, diğer taraftan da kanun ve kural adamı olma imajını kullanmalıyız. Yani sizi gören, ‘Bunlar kurallara harfiyen riayet ediyorlar’ demeli. Taa ilerilere gitmeli, can damarları içinde dolaşmalıyız. Cepheleri öğrenmeleri lazım arkadaşlarımızın. Hukuk sistemini didik didik etmeliler. Sistemin püf noktalarını bilmeleri lazım. Biz de çalışıp onları istifade edecekleri mevkilere getirmeliyiz.

    Dikkatli olmalıyız. Erken harekete geçersek, tepemize binerler. Zamanı gelince, uygun boşluk bulunca maratona geçeriz.”


    ***

    Ayda en az bir kez okuduğum bu sözleri, Adalet Bakanlığı’na “mülakatla hakim ve savcı alabilme” yetkisi veren yasanın Meclis’te kabul edildiğini duyunca dün bir kez daha okudum!

    Şimdi 4 bin yeni hakim ve savcı alınacak; bunları da Adalet Bakanlığı bürokratları seçecek!

    Fethullah Hoca’nın sözünü ettiği “zaman” geliyor mu ne?

    2/12/2007 Mustafa Mutlu. Vatan

  11. #20
    Kayıt Tarihi
    Apr 2005
    Nerede
    Adana, Seyhan, Turkey.
    İletiler
    2.930
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Yargının Siyasallaşması ve Yargı Bağımsızlığı

    Mülakatla hakim savcı almanın kötüye kullanmaya müsait olduğu kesin olmakla birlikte, bu uygulamanın 1930'lu yıllardan bu yana yapıldığını unutmayalım.

    Bu uygulama kötü bir uygulama ise, bunu yıllardır yapanları eleştirmeyenlerin şimdi eleştirmesi biraz iki yüzlülük olmuyor mu?

    Üstelik eski yıllarda yazılı sınavı da Adalet Bakanlığı yapıyordu. Şimdiki yazılı sınav ÖSYM tarafından yapılıyor.

    Biz bu memlekette “Hükümetten 5 bin kişilik kadro çıkardım. Bu kadroları örgütüme vermeyip de MHP'ye mi verseydim, Refah'a mı verseydim?” diyen Adalet Bakanları gördük. Hafızam beni yanıltmıyorsa 50. Hükümetin CHP'li Adalet Bakanı Mehmet Moğoltay'dı bunu söyleyen. Bu sözler kadrolaşmanın ta kendisiydi.. Bunu yapan parti şimdi AKP'yi eleştiriyor. Senin eleştirmeye hakkın yok ki.. Önce kendine bak, ondan sonra konuş. İnandırıcı olmuyor...

+ Konuyu Yanıtla
2 / 5 Sayfa İlkİlk 12345 SonSon

Bu sayfada bulunan kavramlar:

mehmet orhan yarar

Forum

Benzer Konular :

  1. BM Yargı Bağımsızlığı Temel Prensipleri
    BM YARGI BAĞIMSIZLIĞI TEMEL PRENSİPLERİ 26 Ağustos - 6 Eylül 1985 tarihleri arasında Milano’da yapılan BM Yedinci Suçun Önlenmesi ve Suçluların...
    Yazan: Av.Emrah Yavuzcan Forum: Avukatlık Hukuku
    Yanıt: 0
    Son İleti: 05-05-2013, 22:24:15
  2. Yargının Siyasallaşması mı?
    Çok sık işittiğimize göre kerih bir şey imiş, yargının siyasallaşması. Öyle sayılması ise yine işittiğimize göre “hakim ve savcıların hesab-ı kanunî...
    Yazan: Tahsin Yılmaz Forum: Hukuki.net Köşe Yazıları
    Yanıt: 5
    Son İleti: 14-05-2009, 13:21:49
  3. Yargı Bağımsızlığı
    Yargı bağımsızlığı hakkında bilgi arıyorum.tartışmaya açık görüşlerinizi bekliyorm.((((((((ACELE))))))))
    Yazan: maliman Forum: Hukuki Görüş ve Yorum
    Yanıt: 4
    Son İleti: 27-12-2008, 23:41:33
  4. Yargı bağımsızlığı nasıl kazanılır?
    Kabul etsek de etmesek de, anayasal kuruş olan yürütme ile yargı arasında uyumsuzluk başgöstermiş ve ara hızla açılıyor. Daha önce de yargıdan...
    Yazan: Av.Ragıp Atay Forum: Hukuki Görüş ve Yorum
    Yanıt: 2
    Son İleti: 29-04-2006, 13:44:25
  5. Almanya'da hakim teminatı ve yargı bağımsızlığı
    almanyada yargı bağımsızlığına ilişkin türkçe veya ingilizce kaynaklara ulaşabileceğim aderesler hakkında bilgi alabilirsem sevinirim. selamlar
    Yazan: Dr.yakup Forum: Milletlerarası Özel Hukuk
    Yanıt: 1
    Son İleti: 11-06-2005, 14:53:19

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.