AVRUPA'DA DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ

AVRUPA İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. Maddesine İlişkin İçtihat

 

www.hukuki.net

 

E. Kamu Yararýnýn Korunmasý

2. Komisyon ve Divan’ýn Karar ve Raporlarý

Eylül 1989’da, Komisyon, bir Katolik hastahanede çalýþan bir doktorun kürtaj konusundaki beyanlarý sebebiyle iþten çýkarýlmasýna iliþkin bir baþvurunun kabul edilemez olduðunu beyan etti. Baþvuran 10. maddede kendisine saðlandýðý üzere, düþünceyi açýklama özgürlüðünün ihlal edildiðini ileri sürüyordu.[1] 
 
Nisan 1991’de, Komisyonmüstehcen nitelikli videoyu satmak veya kiralamaktan baþvuranlarýn mahkûmiyetine iliþkin iki baþvuruyu inceledi. Komisyon, müdahalenin ahlakı korumak için haklı olduğuna ve demokratik bir toplumda gerekli olduğuna karar verdi. [2]
 
Ekim 1992’de, Komisyon, kendi týbbi deneyimi için bir doktor olan baþvuranýn yapmak istediði reklama karþý basýn organlarýnca konulan sýnýrlamalara iliþkin 10. maddenin ihlal edilmediðine ve bunun hastalarýn saðlýðýný ve diðer hEkimler gibi diðerlerinin haklarýný korumak amacý bakýmýndan oransýz olmadýðýna karar verdi.[3]
 
Nisan 1995 tarihli bir raporda, Komisyon, bir seçim kampanyasý boyunca seçim afiþleri daðýtan ve bu bölge müslüman halkýný Türk olarak belirten Batý Trakya müslüman azýnlýðýn bir siyasi yöneticisinin kamu düzenini ihlalden mahkûmiyetinin 10. maddeyi ihlal ettiðine oy birliði ile  karar verdi. Komisyon, müdahalenin ne güdülen amaçla oranlý, ne de 10. maddenin 2. paragrafýnca haklý gösterilebilir olduðunu karara baðlamadan önce, düþünceyi açýklama özgürlüðünün önemini hatýrlattý.[4]
 
Ekim 1999 tarihli bir raporda, Komisyon, baþvuranýn (Anayasa mahkemesince kapatýlan bir partinin eski üyesi), Türkiye’nin Güneydoğusundaki duruma ilişkin beyanları nedeniyle bölücü propagandadan mahkûmiyetinin, 10. maddenin ihlalini oluþturduðuna karar verdi. « savaþ », « kurtuluþ », « kendi geleceðini belirleme hakký »gibi terimler kullanýlmasýna raðmen, dava konusu sözlerin þiddete kýþkýrtmadýðýna karar verildi. Ayrýca, PKK’ya karþý savaþan silahlý kuvvetlerin tarzýný sadece eleþtirme fiili, baþvuranýn terörist olarak nitlendirilmesine olanak vermez. Bundan baþka, þiddeti desteklemeksizin, bizzatihi demokratik toplum deðerlerine aykýrý olmayan PKK tarafýndan daha önce kullanýlan ilkeleri savunmaktan dolayý baþvuranýn suçlanmasý da mümkün deðildir. Komisyon, ayrýca cezanýn sertliðini tespit etti. Bütün bu unsurlar dikkate alýndýðýnda, baþvuranýn mahkûmiyetinin güdülen amaçla oranlý olmadýðý kanaatine varýldý.[5]

Haziran 1999’da, Divan, Avam Kamarasýnda (Halk Meclisinde) yer almasý ve Ýngiltere monarþisine itaat yemini etmeyi reddetmesi sebebiyle birçok kolaylýklardan yararlanmasý yasaklanan bir Parlemento üyesinin baþvurusunu inceledi. Divan, öncelikle dava konusu olan zorunluluðun yasal bir amaç güttüðüne, zira, bunun davalý devletin anayasal ilkelerine karþý baðlýlýðýn bir teyidini temsil ettiðine karar verdi. Ardýndan Divan, alýnan önlemlerin oransýz olmadýðýna, çünkü söz konusu yeminin ülkenin anayasal sistemi açýsýndan adil bir koþul olduðuna kararý verdi. Üstelik, hiçbirþey baþvuranýn baþka bir ortamda konuþmasýný engellemiyordu.Bu nedenle baþvurunun kabul edilmez olduðu beyan edildi.[6]

Haziran 1999’da, Divan, Kürt kültürü üzerine eserlerinin yayýmýndan sonra, devletin bütünlüğüne karşı propagandadan baþvuranýn mahkûmiyeti ile ilgili baþvurunun kabul edilebilir olduðunu da beyan etti.[7]

Davasýnýn görülmesinden önce, eski bir teröristin, gazetecilerle konuþma yapmasýnýn bir istinaf mahkemesince reddine iliþkin baþvurunun kabul edilmez olduðu Divan tarafýndan Ocak 2000’de beyan edildi. Bu davada bir yandan, dahil olduðu örgütün geçmiþteki faaliyetlerini eleþtirmiþti, diðer yandan, hareketin ideolojisine olan baðlýlýðýný açýkça belirtmiþti. Divan, söz konusu sözlerin tek baþýna terörizme teþvik olarak nitelendirilemeyeceðini vurguladý. Fakat baþvuranýn kiþisel geçmiþi dikkate alýndýðýnda, sempatizanlarýn bunlarý terörizme çaðrý olarak yorumlamalarý mümkündür. Divan, konulan sýnýrlamalarýn bir zorunlu sosyal gereksinime haklý olarak yanýt verdiði ve güdülen amaçla oranlý olduðu sonucuna vardý.[8]

Þubat 2000’de, Divan,  Avrupa Parlementosu önünde ve bir basýn konferansý esnasýnda, belirttiði beyanlarýyla devletin ülkesel bütünlüðüne karþý propagandadan mahkûmiyetine iliþkin baþvurunun kabul edilebilir olduðuna karar verdi.[9]

Nisan 2000’de, Divan, bir basýn konferansý vermeye hazýrlandýðý sýrada yakalanan bir  profesörün baþvurusunu inceledi. Divan, baþvuranýn yakalanmasý nedeniyle bir basýn konferansý vermesinin imkansýzlýðýnýn düþünceyi açýklama özgürlüðünü ihlal etmediðini, daha da öte, dava konusu önlemin onun basýna konuþmasýný yasaklamak amacý gütmediðini not etti.

Bir konferans vermenin imkansýzlýðýnýn baþvuranýn düþünceyi açýklama özgürlüðüne müdahale oluþturduðunu farz etsek bile, bu müdahale, bir ceza kovuþturmasý çerçevesinde gerçekleþtirilen ve yargýlamanýn gerekleri için zorunlu bir yakalama kararýnýn doðrudan bir neticesi olmaktadýr. O zaman, bu önlemin 10. maddenin 2. paragrafý bakýmýndan doðruluðu kanýtlanmýþtýr. Bu nedenle Divan, baþvuruyu reddetti.[10]

Þubat 2000’de, Divan, balina gemisi ile hayvan arasýna girerek yasal balina avýnýn yapýlýþýný engellemekten baþvuranlarýn mahkûmiyetine iliþkin baþvurunun kabul edilebilirliði konusunda karar verdi. Divan, baþvuranlarýn mücadelesinin amacýnýn, sadece karþý olduklarý bir faaliyete yönelik memnuniyetsizliklerini ifade etmek deðil, fakat bu faaliyeti fiilen durdurmak olduðunu gözlemledi. Böyle bir yöntem, balýkçýlarý iþlerini terk etmeye mecbur kýlan bir tür zecri tetbire benzemektedir. Divan’a göre, söz konusu müdahale, siyasi konuþma, genel yarar olan sounlarla ilgili bir tartýþma veya benzeri sonulara iliþkin barýþcý gösteri gibi ayný ayrýcalýktan yararlanmasý mümkün olmayan bir davranýþla ilgilidir. Aksine, Divan, bu tür davranýþý azaltmayý esas alan önlemler alma zorunluluðunun belirlenmesinde, üye devletlerin geniþ bir takdir hakký bulunmasý gerektiði kanaatine vardý. Divan, davalý devletin münhasýr ekonomik bölgesindeki canlý kaynaklarýn yasal iþletiminin hukuki korumasýnýn etkin korumasýný saðlamak amacýyla baþvuranlarýn mahkûmiyetine iliþkin olay üzerinde ýsrarla durdu. Bu gerekçelerle baþvurunun kabul edilmez olduðu beyan edildi.[11]

Mayýs 2002’de bir diðer davada, baþvuranlar, üyesi olduklarý siyasi partinin kapatýlmasýnýn ardýndan milletvekilliði görevlerinin düþürüldüðünden þikayet ediyorlardý. Divan, baþvurularýn kabul edilebilir olduðuna karar verdi.[12]

Aðustos 2000’de, Divan, bir hükümlünün kendi yaþamýnýn (otobiyografik) romanýnýn el yazmasýný tashih için üçüncü kiþilere göndermesine cezaevi idaresinin izin vermemesine iliþkin baþvurunun kabul edilebilir olduðuna karar verdi.[13]

Eylül 2000 tarihli bir kararla, Divan, bir siyaset adamý olan baþvuranýn bölücü propagandayý yaymaktan mahkûmiyetinin kaçýnýlmaz sosyal bir gereksinime yanýt verdiði ve güdülen amaçlarla oranlý olduðu kanaatine vardý.[14]

Kasým 2000 tarihli bir baþvuruda, baþvuran, Türkiye’nin Güneydoğusundaki duruma ilişkin değerlendirmeleri içeren yazılar nedeniyle bölücü propagandadan mahkûm edildiðinden þikayetçiydi. Dava kabul edilebilir bulundu.[15]

Divan, esrar ekim ve üretimine hasredilen bir kitabýn yazarýnýn mahkûmiyetine ilişkin bir  baþvurunun kabul edilebilir olmadýðýný beyan etti. Esrar üretimine teþvik suçunu yürürlükte tutma ve bu amaca sahip yayýnlarýn yazarlarýný cezalandýrma kararýnýn, devletlerin takdir hakkýna girdiði vurgulandý. Somut olayda, Divan, düþünceyi açýklama özgürlüðüne yapýlan müdahalenin uygun ve yeterli gerekçelerle haklý olduðunu ve kaçýnýlmaz sosyal bir gereksinime yanýt verdiðini belirledi.[16]  

Aralýk 2000’de, Divan, PKK’nýn baþý olmaktan, Türk topraklarýnýn bir kýsmýnýn bölünmesini hedef alan eylemlerde bulunmaktan ve bu amaçla silahlý terör çetesi kurup, yönetmekten baþvuranýn ölüm cezasýna çarptýrýlmasý ile ilgili baþvuruyu inceledi. Divan, baþvurunun kabul edilebilir olduðunu beyan etti.[17]

Ocak 2001’de, Divan, bir balýk avý yarýþmasýnýn yapýlýþýný engellemekten ve böylece kamu düzenine zarar vermekten, iki göstericinin yakalanmasýna, göz altýna alýnmasýna ve tutuklanmasýna iliþkin baþvuru konusunda karar verdi. Somut olayda, yasal bir faaliyeti ýsrarlý bir þekilde engelleyerek  baþvuranlarýn sebep olduklarý karýþýklýk riski karþýsýnda,  dava konusu önlemlerin oranlý olduðu açýða çýkmýþtý. Baþvurunun kabul edilmez olduðu beyan edildi.[18]

Ocak 2001 tarihli bir kararda, Divan, siyasi propaganda belegelerini yayýnlayan bir siyasi sýðýnma talebinde bulunanýn, yayýn araçlarýnýn müsaderesi konusunda karar verdi. Bu önlem baþvuranýn uluslararasý düzeyde siyasi propaganda eylemlerini sürdürmesini engelleme amacý güdüyordu. Divan, dava konusu müdahalenin « demokratik bir toplumda gerekli » olduðuna karar vermek için baþvuranýn kiþisel geçmiþini de dikkate aldý. Bu nedenle baþvurunun kabul edilemez olduðu beyan edildi.[19]

Ocak 2001 tarihli kabul edilebilir bulunan bir baþvuruda, baþvuran, Türkiye’nin Güneydoğusundaki sorunlara ilişkin görüşünü açıkladığı konuşması nedeniyle devletin bölünmezliğine karşı propagandadan mahkûm edilmesini şikayet ediyordu.[20]

Şubat 2001 tarihli bir başvuruda, başvuran, Türkiye’nin Güneydoğusundaki duruma ilişkin değerlendirmeleri içeren yazılar nedeniyle bölücü propagandadan mahkûmiyetinin düşünceyi açıklama özgürlüğünü ihlal ettiğini ileri sürüyordu. Dava kabul edilebilir bulundu.[21]

Divan, bir tarikat şeyhinin bir televizyon yayını sırasında ifade ettiği düzmece küfürlü beyanlar nedeniyle halkı kin ve düşmanlığa kışkırtmaktan mahkûmiyetine ilişkin başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verdi. [22]

Nisan 2001’de, Divan, PKK’nın kitap ve dergilerini içeren propaganda belegelerinin müsaderesine ve ortadan kaldırılmasına ilişkin başvurunun kabul edilemez olduğu beyan etti. Miktarı dikkate alındığında, dava konusu yayınlar, kişisel kullanım için değil, İsviçre’de satışa ve dağıtıma dönüktü. Üstelik bunlar, şiddeti tavsiye ediyor ve Türkiye’de mevcut gerginliği İsviçre’ye yaymayı amaçlıyordu. Divan, müdahalenin demokratik bir toplumda ulusal güvenlik ve suçun önlenmesi için gerekli olduğu sonucuna vardı.[23]

Mayıs 2001’de, üç başvuru, bir yazarın halkı kin ve düşmanlığa kışkırtmaktan. mahkûmiyetine ve Türk makamlarının  politikasını sert bir şekilde eleştiren yazıların yayınlandığı bir kitaba el konulmasına ilişkindi. Divan, davayı kabul edilebilir buldu.[24]

Temmuz  2001’de Divan, bir gösteri sırasında polisin uyarılarını dikkate almayı reddetmesi nedeniyle yakalanması ve göz altına alınmasının izlenen yasal amaca uygun oranlı önlemler olduğuna karar verdi. Başvurunun kabul edilemez olduğu beyan edildi.[25]

Ağustos 2001’de, Divan, PKK’nın başı ile yaptığı görüşmenin bir kitapta yayınlanması nedeniyle başvuranın bölücü propagandadan mahkûmiyetine ilişkin bir başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verdi.[26]

Eylül 2001 tarihli bir başvuru, Türkiye’nin Güneydoğusundaki duruma ilişkin değerlendirmeleri içeren bir eseri yayınladıktan sonra, devletin bütünlüğüne karşı propagandadan bir yayınevi sahibinin mahkûmiyetine ilişkindi. Divan, davayı kabul edilebilir buldu.[27]

Divan, sıkıyönetime tabi tutulan bir bölgede bir mevkutenin dağıtımının yasaklanmasına  ilişkin iki başvurunun kabul edilebilirliğini beyan etti.[28]

Kasım 2001 tarihli bir başvuruda, Demokratik Alman Cumhuriyeti (Doğu Almanya-RDA) döneminde kaleme alınmış iki tezinin içeriği bakımından mesleki yeterliliğinin bulunmaması nedeniyle bir modern tarih profesörü görevine son verilmesinden şikayet ediyordu. Divan, RDA döneminde, başvuran için, kuşkusuz resmi politika çizgisine aykırı çalışmaları yayınlamanın imkansız olduğunu not etti. Bununla birlikte, Divan’a göre, başvuranın mesleki niteliğini araştırmak için yetkili makamlar haklı olarak tarihçinin daha önceki yazdıklarına da dayanabilirlerdi. Ayrıca, ulusal yargı yerleri sadece söz konusu iki teze değil, fakat, hatta Almanya’nın birleşmesinden sonra,  başvuran tarafından işlenen yetersizliği tamir edebilecek olan daha sonraki bilimsel yayının mevcut olmamasına da dayandılar. Bu nedenle, dava konusu müdahalenin izlenen yasal amaçla oransız olduğu kanaatine varılmadı. Divan, başvurunun kabul edilemez olduğuna karar verdi.[29] 

Kasım 2001’de, Divan, bir öğretmenin, Demokratik Alman Cumhuriyetinde (Doğu Almanya-RDA) bir öğrenci üzerinde siyasi etkide bulunduğu için kamu görevine son verilmesine ilişkin başvuru konusunda karar verdi. Somut olayda, yetkili makamların kararı, başvuranın Birleşik Sosyalist Parti (SED) bünyesindeki görevleri dışında, bir öğrenciyi siyasi muhalifleri izlemek için kullanması olayını da dikkate alıyordu. Divan, başvuranın öğrencilerine karşı izlediği tutumun öğretmenlik yükümlülükleriyle bağdaşmadığı yönündeki  ulusal mahkemelerin vardıkları sonuçları onayladı. Bu nedenle, dava konusu müdahalenin izlenen yasal amaçla oransız olduğu açığa çıkmadı. Başvurunun kabul edilemez olduğu beyan edildi.[30] 


 

[1] Bkz. Rommelfanger – Almanya Federal Cumhuriyeti başvurusu, nº 12242/86, 6.9.1989 tarihli  karar, D.R., 62, s. 151.

[2] Bkz. W. Ve K. – İsviçre başvurusu, nº 16564/90, 8.4.1991 tarihli  karar, yayınlanmadı.

[3] Bkz. R. Colman – Birleşik Krallık (İngiltere) başvurusu, nº 16632/90, 19.10.1992 tarihli  rapor, Série A  nº 258-D, s. 112, bu dava Divan önünde dostane çözümle bitmiştir., bkz. 28.6.1993 tarihli karar, Série A  nº 258-D.

[4] Bkz. Ahmet Sadık – Yunanistan başvurusu, nº 18877/91, 4.4.1995 tarihli  rapor. Divan, başvuranın iç hukuk yollarını tüketmediği gerekçesiyle davanın esası hakkında karar vermedi. Bkz  15.11.1996 tarihli Ahmet Sadik kararı, Recueil 1996-V.

[5] Bkz. S. Yurttaş – Türkiye başvurusu, nº 25143/94 ve 27098/95, 27.10.1999 tarihli  rapor ; Divan’da yargılaması devam ediyor.

[6] Bkz. M. McGuinness – Birleşik Krallık (İngiltere) başvurusu, nº 39511/98, 8.6.1999 tarihli  karar, Recueil 1999-V.

[7] Bkz. M. Bayrak – Türkiye başvurusu, nº 27307/95, 8.6.1999 tarihli  karar.  

 

[8] Bkz. B.E. Hogefeld – Almanya başvurusu, nº 35402/97, 20.1.2000 tarihli  karar, yayınlanmadı.

[9] Bkz. M. Zana – Türkiye başvurusu, nº 26982/95, 15.2.2000 tarihli  karar.

[10] Bkz. Ch. Debbasch – Fransa başvurusu, nº 49392/99, 27.4.2000 tarihli  karar, yayınlanmadı.. 

 

[11] Bkz. G. Drieman ve diğerleri – Norveç başvurusu, nº 33678/96, 4.5.2000 tarihli  karar, yayınlanmadı..

[12] Bkz. S. Sadak – Türkiye başvurusu, nº 25144/94, Toguç ve diğerleri – Türkiye başvurusu,  nº 26149-54/95, S. Sadak Türkiye başvurusu, nº 27100/95, S. Sadak ve S. Yurttaş – Türkiye başvurusu, nº 27101/95, 30.5.2000 tarihli  kararlar.

[13] Bkz. B. Meier –  Fransa başvurusu, nº 33023/96, 29.8.2000 tarihli  karar.

[14] Bkz. M. Zana – Türkiye başvurusu, nº 29851/96, 19.9.2000 tarihli  karar, yayınlanmadı..

[15] Bkz. E.K. – Türkiye başvurusu, nº 28496/95, 28.11.2000 tarihli  karar.

 

[16] Bkz. M. Marlow – Birleşik Krallık (İngiltere) başvurusu, nº 42015/98, 5.12.2000 tarihli  karar.

[17] Bkz. A. Öcalan – Türkiye başvurusu, nº 46221/99, 14.12.2000 tarihli  karar.

[18] Bkz. L. Nicol ve D. Selvanayagam – Birleşik Krallık (İngiltere) başvurusu, nº 32213/9637928/97, 11.1.2001 tarihli  karar.

[19] Bkz. A. Zaoui – İsviçre başvurusu, nº 41615/98, 18.1.2001 tarihli  karar.

[20] Bkz. A. Özler – Türkiye başvurusu, nº 25753/94, 30.1.2001 tarihli  karar.

[21] Bkz. E. Yağmurdereli – Türkiye başvurusu, nº 29590/95, 13.2.2001 tarihli  karar.

[22] Bkz. M. Gündüz – Türkiye başvurusu, nº 35071/97, 29.3.2001 tarihli  karar.

[23] Bkz. F. Kaptan – İsviçre başvurusu, nº 55641/00, 12.11.2001 tarihli  karar.

[24] Bkz. Y.K. Gökçeli – Türkiye başvurusu, nº 27215/96 ve 36194/97, 3.5.2001 tarihli  karar. Ayrıca bkz. C.S.Y. Türkiye başvurusu, nº 27214/95, 3.5.2001 tarihli  karar.

[25] Bkz. J.I. McBride – Birleşik Krallık (İngiltere) başvurusu, nº 27786/95, 5.7.2001 tarihli  karar.

[26] Bkz. Y. Küçük – Türkiye başvurusu, nº 28493/95, 28.8.2001 tarihli  karar.

[27] Bkz. Z.A. Kizilyaprak – Türkiye başvurusu, nº 27528/95, 4.9.2001 tarihli  karar.

[28] Bkz. S. Tanrikulu, V. Çetin, M. Kaya ve diğerleri – Türkiye başvuruları, nº 40150/98, 40153/98 et 40160/98, 6.11.2001 tarihli  karar.

[29] Bkz. J. Petersen – Almanya başvurusu, nº 39793/98, 22.11.2001 tarihli  karar.

[30] Bkz. R. Volkmer – Almanya başvurusu, nº 39799/98, 22.11.2001 tarihli  karar.