AVRUPA'DA DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ

AVRUPA İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. Maddesine İlişkin İçtihat

 

www.hukuki.net

 

A. Medya Özgürlüğü

2. Komisyon ve Divan’ın Karar ve Raporları

Kendisi açısından Komisyon,  radyo ve televizyonun gelecek programlarından haber vermek için bazı ülkelerde yazılı basının karşılaştığı engellere ilişkin başvuruları inceledi. Televizier-Hollanda davası, Hollanda kanunu ile radyo ve televizyonun gelecek programlarıyla ilgili haber için uygun görülen telif hakkının korunmasının Sözleşmeye uygun olup olmadığı sorusunu sordu. 1968’de  kabul edilebilirlik kararı verilen bu başvuru ile ilgili yargılamaya, başvuran şirketin istemi üzerine devam edilmedi. [1]

 

Bununla birlikte, 1977’de, Bakanlar Komitesinin önüne çok benzer bir dava götürüldü ve ihlalin bulunmadığı yönündeki Komisyon görüşü uygun bulundu, zira, Sözleşmenin amacı, gazetelerin ticari çıkarlarını korumak değildir. [2]

 

Mart 1991’de, Komisyon, başvuranın bazı suçlara karıştığına dair bir sorgu hakiminin açıklamasının (notunun) basında yayınlanmasına ilişkin başvurunun kabul edilmez olduğunu  beyan etmiştir.[3] Nisan 1991 tarihli kararında, özellikle yasal bir siyasi parti olduğu kabul edilen bazı örgütlerle yaptığı görüşmeleri yayınlamasının yasaklanmasına ilişkin bir başvurunun kabul edilmez olduğunu  beyan etmiştir.[4]

Ekim 1991’de, Komisyon, eski bir İngiliz İstihbarat Teşkilatı mensubunun yazmış olduğu Spycatcher hatıralarının yayınlanmasının yarattığı ikinci başvuruda, 10. maddenin ihlal edilmediği sonucuna varmıştır (bkz. Observer ve Guardian ve Sunday Times (n° 2) davaları (bkz. yukarıda s. 11 ; 17 ve 18 nolu dipnotları ). [5]

Ekim 1992’de, Komisyon, Spycatcher isimli kitabın yayınına ilişkin üçüncü başvuruyu inceledi. Bu davada davacılar, bu anılardan bazı alıntıların yayınlanmasından dolayı Contempt of Court’a (mahkeme emrini yerine getirme yükümlülüğüne saygısızlık) nedeniyle mahkûm edilmelerini şikayet ediyorlardı. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirliğine karar verdi.[6]

Ekim 1994’de, Komisyon, haksız rekabete ilişkin kanuna dayanarak, Avusturya’nın Krone      isimli günlük gazetesine dönük hakaret içeren çizgi romanın bazı kısımlarının yayınlanmasının yasaklanması kararına ilişkin başvuruyu kabul edilebilir buldu.[7]

Birçok kararda, Komisyon ve Divan, ırkçı, yabancı düşmanı, inkarcı ve Yahudi düşmanı konuşmalara ilişkin içtihatını teyit etmiştir.[8] Komisyon ve Divan, bazen Sözleşmenin 17. maddesine[9], ve/veya 10. maddesinin 2. paragrafındaki istisnalara dayanarak, daima bu tür başvuruların kabul edilemez olduğuna karar verdiler. [10]

Haziran 1995’de, Komisyon, müvekkilinin tutukluluk koşullarını ve yargılamanın ifa şeklini eleştiren bir basın bülteni yayınlamaktan bir avukata verilen disiplin cezasının yargı erkinin bağımsızlığını ve tarafsızlığını güvence altına almak için zorunlu ve oranlı olduğuna  karar verdi. Böylece Komisyon, başvurunun kabul edilemez olduğuna karar verdi. [11]

Bazı davalarda, özellikle hiçbir kamusal görevi bulunmayan özel hukuk kişilerine dönük olduğu zaman, çıkarlar dengesi, gazetecilerin eleştirilerine karşı, kişileri  daha çok korumacı görünebilir. [12]

Komisyon, Wirtschafts-Trend Zeitschriften–Avusturya davasında 10. maddenin ihlal edildiği sonucuna varmıştır. Başvuru, Avusturya’da uygulanan iltica politikasını eleştiren yazılardan birinin hakaret içerdiği sonucuna varan mahkeme kararının bir haftalık dergide yayınlanması emrine ilişkindi. Komisyon, dava konusu yazının temelini oluşturan olayların doğruluğunun tamamen kanıtlandığına ve değer hükmünün onaylanmasına gerek olmadığına karar verdi.[13]

Ekim 1998’de, Komisyon, hakaretten ve yasak bir dergi çıkarmaktan mahkûm edilen bir gazetecinin başvurusunu kabul edilmez buldu. Bu olayda başvuran, doğruluğunu kanıtlayamadığı iki hakaret içeren yazıyı İtalyan mevzuatına uygun şekilde tesçili yapılmayan bir dergide yayınlamıştı. Dava konusu yazıların yayınlanmasına gelince, Komisyon, başvuranın yerine getirmediği "uygun ve özenli araştırmanın" basın ahlak kuralları kapsamında bulunduğuna karar verdi.[14] Tesçil yükümlülüğüne gelince, istenen formalitenin hakaret fiillerine karşı bireylerin korunmasını sağlamaya dönük haklı bir amacı olduğuna dikkat çekti. Bu nedenle başvuranın hakkına yapılan müdahale "demokratik bir toplumda gerekliydi". 

Aralık 1998’de, Komisyon, iki dergi isminin tesçil edilmemesi ve bu nedenle de yayınlanamamalarına ilişkin bir başvuru hakkında karar verdi. Komisyon, öncelikle, mevkutelerin tesçiline ilişkin hükümlerin, tesçil istemleri hakkında karar vermede mahkemelere sınırsız bir serbesti tanıdığını belirledi. Komisyona göre, bu sistem, sadece radyo yayını, televizyon ve sinema alanında öngörülen bir izin sistemine benzemektedir. Komisyon, dava konusu yapılan maddelerin çok katı uygulamasının Sözleşmenin 10. maddesinin gerekleriyle bağdaşmadığı sonucuna vardı. Bu nedenle, dergilerin tesçilinin reddi, düşünceyi açıklama özgürlüğünün bir ihlalini oluşturmuştur. [15] 

Ekim 1999 tarihli bir başvuruda, ilgili kişi, sahibi ve sorumlu müdürü olduğu derginin üç nüshasının bölücü propaganda yapmak veya halkı düşmanlığa kışkırtmak gerekçesiyle toplatılmasını şikayet ediyordu.  Divan, başvuruyu kabul edilebilir buldu.[16]

Eylül 2000’de  Divan, bir Avusturya siyasi partisine karşı "ırkçı karışıklık çıkartma" deyiminin bir dernek tarafından tekrar kullanılmasını yasaklayan mahkeme emrine ilişkin başvuruyu inceledi. Başvuru kabul edilebilir bulundu.[17]

Ekim 2000’de  Divan, bir basın açıklamasında ülkenin güneydoğusunda Türk makamlarının politikasını eleştiren bir gazeteci ile iki sendikacının bölücü propagandadan mahkûmiyetine ilişkin  başvuruyu kabul edilebilir buldu.[18]

Ekim 2000 tarihli bir başvuruda, haftalık bir gazetede yayınlanan bir yazının yazarı, 10. maddede güvence altına alınan hak ile bölücü propagandadan mahkûmiyetinin bağdaşmadığını savunuyordu. Divan başvuruyu kabul edilebilir buldu.[19]

Aralık 2000 tarihli bir başvuruda, bir gazete yöneticisi ve bir gazeteci, iki tanınmış kişinin özel hayatına ilişkin fotoğrafların bulunduğu bir yazının yayınlanması üzerine mahkûm edilmelerini şikayet ediyorlardı. Divan, «bu kişilerin toplumda tanınmış olmalarına rağmen, dava konusu röportajın, söz konusu kişilerin tamamen özel hayatına ilişkin yönlerini esas alması nedeniyle, toplum için herhangi bir genel yarar sağlamalarının mümkün olmadığı» sonucuna vardı. Bu nedenle dava konusu önlem, başkalarının haklarının korunması için, demokratik bir toplumda zorunlu olduğu kanaatine varıldı. Divan tarafından başvuru kabul edilemez bulundu.[20]

Ocak 2001 tarihli bir kararda, Divan, bir siyaset adamının özellikle avukat sıfatıyla temsil ettiği yayınevlerine « büyük avanjlar» sağlama sonucu yaratan kanunların kabulüne katılımına ilişkin davranışını eleştirdikleri bazı beyanlarını tekrar etmelerini yasaklayan ihtara muhatap olan bir gazetenin sahibi ile yazı işleri müdürünün başvurusunu kabul edilebilir buldu.[21]

Ocak 2001 tarihli bir başvuruda, bir gazeteci, Türkiye’nin güneydoğusundaki duruma ilişkin yazısının yayınlanmasından sonra, halkı kin ve düşmanlığa kışkırtmaktan mahkûmiyetininin 10. maddeyi ihlal ettiğini ileri sürüyordu. Başvuru kabul edilebilir bulundu. [22]

Kabul edilebilir bulunan Ocak 2001 tarihli bir başvuruda, yazı işleri müdürü, dergisinde, güncel sorunları ele alan bir yazısının yayınlanmasından sonra, halkı kin ve düşmanlığa kışkırtmaktan  mahkûmiyetininin 10. maddeyi ihlal ettiğini ileri sürüyordu.[23]

Siyaset adamlarına yönelik bir seri bombalı mektup yazdığından şüphelenilen bir kişiye ilişkin yazılar ve fotoğraflar yayınlaması nedeniyle tazminata mahkûmiyete ilişkin bir başvuru, dostane çözüme kavuşturulması sonucu, Divan tarafından kayıttan silindi. [24]

Mayıs 2001 tarihli bir başvuruda, bir gazeteci, bir sporcuyu doping ilaçları kullanmakla suçlayan bir yazısının yayınlanmasından sonra, hakaretten mahkûmiyetini kabul etmiyordu. Başvuran (davacı), adli yardımın olmamasını, delilin yetersizliğini ve tanıklarından iki tanesinin tanıklığının kabul edilmemesini, 10. maddede güvence altına alınan haklarına zarar verdiğini düşünüyordu. Divan başvuruyu kabul edilebilir buldu. [25]

Mayıs 2001 tarihli bir kararda, Divan, bir siyaset adamının yasadışı ücretler aldığını iddia eden yazılar çerçevesinde, bir yayınevinin bu kişinin resimlerini yayınlamasını yasaklayan  ihtara ilişkin başvuruyu kabul edilebilir buldu.[26]

Mayıs 2001 tarihli bir başvuru, bir yazı yayınlayarak, halkı kin ve düşmanlığa kışkırtmaktan mahkûm edilen yazı işleri müdürüne ilişkindi. Divan, başvurunun kabul edilebilirliğine karar verdi.[27]

Haziran 2001 tarihli bir davada, başvuran, Türkiye’nin güneydoğusundaki durumu anlatan yazıların yayınlanmasından sonra, cezaya mahkûmiyetininin düşünceyi açıklama hürriyetini ihlal ettiğini ileri sürüyordu. Her üç başvuru kabul edilebilir bulundu. [28]

Eylül 2001 tarihli bir başvuru, bir yayın müdürü ile bir gazetecinin, bir gizli rapora dayanarak, Fas makamlarının ve özellikle Fas Kralının, ülkelerinde uyuşturucu madde kaçakçılığı ile mücadelesini suçlayan bir yazı nedeniyle bir yabancı devlet başkanına hakaretten mahkûmiyetine ilişkindi. Divan, başvurunun kabul edilebilirliğine karar verdi.[29]

Eylül 2001’de Divan, bir yazı işleri müdürünün, bir dergide, halkı kin ve düşmanlığa kışkırtmaktan ve bölücü propagandadan mahkûmiyetine ilişkin başvurunun kabul edilebilirliğine karar verdi.[30]

Ekim 2001’de Divan, bir plastik cerraha karşı bir hastanın eleştiri beyanlarını içeren bir röportaj yayınlanmasını müteakip, bir dergi ve bir gazetecinin hakaretten mahkûmiyeti ile ilgili başvuru konusunda karar verdi. Bu dava, Bergens Tidende ve diğerleri davasından açıkça farklı idi (bkz. s. 21 ; 50 nolu dipnotu). Bu davada, hiç bir unsur, dava konusu yazılarda anlatılan olay ile ilgili iddiaları doğrulamaya yeterli olamıyordu. Bu nedenle Divan, derginin, söz konusu sözlerin doğruluğunu araştırma yükümlülüğünü yerine getirmek için yeterli gayret göstermediği sonucuna ulaştı. Bu ihmal, Divan’a göre, derginin bu yazının içeriğini kabullendiği anlamına geliyordu. Divan, plastik cerrahın şöhretinin korunmasındaki yararın, başvuranların düşünceyi açıklama hakkından önce geldiği sonucuna vardı. Bu nedenle, başvuru kabul edilmez bulundu.[31]


 

[1]  Televizier – Hollanda başvurusu, n°  2690/65, 3.10.1968 tarihli  rapor, Annuaire 11, s. 782 ; başvuru kayıttan düşürüldü.

[2]  De Geillustreerde Pers – Hollanda başvurusu, n°  5178/71, 6.7.1976 tarihli  karar, D.R. 8, s. 5. Bakanlar Komitesinin 17.2.1977 tarihli DH(77)1 sayılı kararı.

[3]  Berns ve Ewert – Lüksemburg başvurusu, n°  13251/87, 6.3.1991 tarihli  karar, D.R. 70, s. 137.

[4]  Purcell ve diğerleri  – İrlanda başvurusu, n°  15404/89, 16.4.1991 tarihli  karar, D.R. 70, s. 262.

[5] Times Newpapers Ltd ve A. Neil – Birleşik Krallık (İngiltere) başvurusu, n° 14644/89, 8.10.1991 tarihli  karar, D.R. 73, s. 41 ; Bakanlar Komitesinin 15.5.1992 tarihli DH(92)15 sayılı kararı.

[6] Times Newpapers Ltd ve A. Neil – Birleşik Krallık (İngiltere) başvurusu, n° 18897/91, 12.10.1992 tarihli  karar, yayınlanmadı..

[7] Familiapress Zeitungs-Gmbh – Avusturya başvurusu, n° 20915/92, 30.11.1994 tarihli  karar, yayınlanmadı; bununla birilikte belgelerin  gizliliğinin ağır ihlali nedeniyle 3.3.11995 tarihli kayıttan düşme kararı için bkz. D.R. 80, s. 74.

[8] Daha eski içtihatın analizine ilişkin olarak bkz. Conseil de l’Europe, Jurisprudence des organes de contrôle de la Convention européenne des Droits de l’Homme sur le problème du discours incitant à la haine raciale et à la xénophobie, Strasbourg, 1995, Doc. H(95) 4.

[9] 17. madde  hükmü şöyledir : " Bu Sözleşme hükümlerinden hiçbiri, bir devlete, bir topluluğa veya bir kimseye işbu Sözleşmede tanınan hak ve özgürlüklerin yok edilmesini veya anılan Sözleşmede öngörülenlerden daha geniş ölçüde sınırlamalara tabi tutulmasına yönelik bir faaliyete girişme veya eylemde bulunma hakkını sağlar biçimde herhangi bir hak sağladığı şeklinde yorumlanamaz."

[10] Bkz. özellikle 23.9.1994 tarihli Jersild Kararı, Série A , n°  298, paragraf 35. Ayrıca şu başvurulara da bkz. : U. Walendy – Almanya başvurusu, n° 21128/92, 11.1.1995 tarihli  karar, D.R. 80, s. 94 ; O. E. F. A. Remer – Almanya başvurusu, n° 25096/94, 6.9.1995 tarihli  karar, D.R. 82, s. 117 ; G. Honsik – Avusturya başvurusu, n° 25062/94, 18.10.1995 tarihli  karar, D.R. 83, s. 77 ; N.P.D., Bezirksverband München-Oberbayern – Almanya başvurusu, n° 25992/94, 29.11.1995 tarihli  karar, D.R. 84, s. 149 ; F. Rebhandl – Avusturya başvurusu, n° 24398/94, 16.1.1996 tarihli  karar, yayınlanmadı ; P. Marais – Fransa başvurusu, n° 31159/96, 24.6.1996 tarihli  karar, D.R. 86, s. 184 ; D. I.– Almanya başvurusu, n° 26551/95, 26.6.1996 tarihli  karar, yayınlanmadı ; H. Nachtmann – Avusturya başvurusu, n° 36773/97, 9.9.1998 tarihli  karar, yayınlanmadı ; H. J. Witzsch – Almanya başvurusu, n° 41448/98, 2.4.1999 tarihli karar, yayınlanmadı ; H. J. Schimanek – Avusturya başvurusu n° 32307/96, 1.2.2000 tarihli Divan kararı, yayınlanmadı.

[11] Bkz. P. Zihlmann – İsviçre başvurusu, n° 21861/93, 28.6.1995 tarihli  karar, D.R. 82, s. 12.

[12] Bkz. A. Neves – Portekiz başvurusu, n° 20683/92, 20.2.1995 tarihli  karar, yayınlanmadı ; F. Bocos Rodriguez – İspanya başvurusu, n° 28236/95, 12.4.1996 tarihli  karar, D.R. 85, s. 141 ; S. Panev – Bulgaristan başvurusu, n° 35125/97, 3.12.1997 tarihli  karar, yayınlanmadı ; B.A. Middleburg S. Van der zee ve Het Parool – Hollanda başvurusu, n°  28202/95, 21.10.1998 tarihli  karar, yayınlanmadı.

[13] Bkz. Wirtschafts-Trend Zeitschriften m.b.H.–Avusturya başvurusu, n° 26113/95, 16.4.1998 tarihli  rapor, Bakanlar Komitesinin 16.11.1998 tarihli DH(98) 378 sayılı geçici  kararı.

[14] Bkz. H.N. – İtalya başvurusu, n° 18901/91, 27.10.1998 tarihli  karar, D.R. 94, s. 21.

[15] Bkz. J. Gaweda – Polonya başvurusu, n° 26229/95, 4.12.1998 tarihli  karar; Divan önünde yargılama aşamasında.

[16] Bkz. A. Öztürk – Türkiye başvurusu, n° 24914/94, 19.10.1999 tarihli  karar. Ayrıca bkz. S. Aslantaş – Türkiye başvurusu, n° 25654/94, 1.3.1999 tarihli  rapor, Bakanlar Komitesinin 8.10.1999 tarihli DH(99) 560 sayılı geçici  kararı.

[17] Bkz. Unabhängige Initiative Informationsvielfalt – Avusturya başvurusu, n° 28525/95, 12.9.2000 tarihli  karar.

[18] Bkz. B.Z. Karakoç ve diğerleri  – Türkiye başvuruları, n° 27692/95, n° 28138/95, n° 28495/95,  12.9.2000 tarihli  karar.

[19] Bkz. R. Maraşlı – Türkiye başvurusu, n°40077/98, 19.19.2000 tarihli karar.

[20] Bkz. J. Campmany y Diez de Revenga ve J.L. López-Galiacho Perona– İspanya başvurusu, nº 54224/00, 12.12. 2000 tarihli  karar ; ayrıca bkz dipnot nº 221 s.77.

[21] Bkz. H. Dichand, Krone-Verlag GmbH & CoKG et Krone-Verlag GmbH – Avusturya başvurusu, nº 29271/95, 9.1.2001 tarihli  karar.

[22] Bkz. A. Altan – Türkiye başvurusu, nº 32985/96, 30.1.2001 tarihli  karar.

[23] Bkz. S. Karataş – Türkiye başvurusu, nº 33179/96, 13.3.2001 tarihli  karar.

[24] Bkz. Kurier Zeitungsverlag und Druckerei GmbH – Avusturya başvurusu, nº 48481/99, 20.3.2001 tarihli  karar.

[25] Bkz. J. McVicar– Birleşik Krallık (İngiltere) başvurusu, nº 46311/99, 10.5.2001 tarihli  karar.

[26] Bkz. Krone Verlags GmbH & CoKG – Avusturya başvurusu, nº 34315/96, 15.5.2001 tarihli  karar.

[27] Bkz. A. Erol– Türkiye başvurusu, nº 35076/97, 17.5.2001 tarihli  karar.

[28] Bkz. Sürek, Kamil T. – Türkiye başvurusu, nº 26976/95, nº 28305/95 ve 28307/95, 12.6.2001 tarihli  karar.

[29] Bkz. J.-M. Colombani ve diğerleri– Fransa başvurusu, nº 51279/99, 4.9.2001 tarihli  karar.

[30] Bkz. Ö. Kalin – Türkiye başvurusu, nº 31236/96, 4.9.2001 tarihli  karar.

[31] Bkz. Verdens gang ve Aase – Norveç başvurusu, nº  45710/99, 16.10.2001 tarihli  karar.