+ Konuyu Yanıtla
1 / 2 Sayfa 12 SonSon
1 den 10´e kadar toplam 14 ileti bulundu.
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Sep 2006
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    751
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Kararı yanlış yorumlayan idare yersiz ödemeleri geri isteyebilir mi?

    İdare aleyhine parasal haklar konusunda dava açılmıştır. İdare mahkemesi isteği kısmen kabul etmiş, süre aşımı nedeniyle bir kısım isteği de reddetmiştir. İdare, kararı temyiz etmiş ve karar gereği ödemeyi de yapmıştır. Ancak, idare kararı yanlış yorumlayarak davacının dava dilkçesinde talep etmediği ve mahkemenin de hukuka aykırı bulduğu ödemelerden başkaca bir kısım ödemeleri de kendiliğinden yapmıştır. (Yaklaşık 9 kat yersiz ödeme yapmıştır.) Danıştay kararı bozmuştur.

    Bozma kararı doğrultusunda idare ödemelerin tamamını geri istemektedir. Bu durumda; yerel mahkeme kararı doğrultusunda sadece şiidarenin ödemesi gereken miktarı iade edip, yersiz yapılan ödemeleri Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu'nun 22.12.1973 günlü, E: 1968/8, K: 1973/14sayılı kararı doğrultusunda geri iade etmemek mümkün mü?



    Hukuki NET Güncel Haber

    Kararı yanlış yorumlayan idare yersiz ödemeleri geri isteyebilir mi? konulu yargıtay kararı ara
    Kararı yanlış yorumlayan idare yersiz ödemeleri geri isteyebilir mi? konulu hukuk haber
    Konu tolg tarafından (25-06-2012 Saat 19:22:43 ) de değiştirilmiştir.

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Jul 2012
    Nerede
    ANKARA
    İletiler
    34
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Kararı yanlış yorumlayan idare yersiz ödemeleri geri isteyebilir mi?

    şayet danıştay kararın tamamını yani kımen kabul edilen kısmını bozmuş ise o miktar zaten geri ödenecektir. ancak fazla yapılan ödemelerinde geri istenmesi hukuka aykırı görülmemektedir. fakat bahsettiğiniz İBK kararını görmekte fayda var. paylaşabilirseniz hepimiz için yararlı olabilir. kolay gelsin...

  4. #3
    Kayıt Tarihi
    Sep 2006
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    751
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Kararı yanlış yorumlayan idare yersiz ödemeleri geri isteyebilir mi?

    Alıntı AV.SEZGİ SARISALTIK rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    şayet danıştay kararın tamamını yani kımen kabul edilen kısmını bozmuş ise o miktar zaten geri ödenecektir.
    Sn. Sarısaltık; Olay dediğiniz gibi değil.
    İdarenin kendiliğinden yaptığı yersiz ödemeleri dava açma süresi içerisinde isteyebileceğinde, bu süre geçirildikten sonra isteyemeceğinde tereddütüm yok. Ancak, mahkeme kararını bilgi eksikliği nedeniyle yanlış yorumlayarak yersiz bir ödeme yapıldığında da bu durum aynı kapsamda değerlendirilebilir mi? İşin bu kısmında tereddüt etmekteyim. (Örneğin; İdare Mahkeme'since kısmen kabul edilen miktar 100 TL. olsun. Ancak, davalı 900TL. ödemiş olsun. Danıştay, İdare Mahkemesi'nin 100 TL. olarak kabul ettiği kararı bozdu ise davalıya al 100 TL.+ yasal faizi denilebilir mi?)

    İSTEDİĞİNİZ KARAR AŞAĞIDADIR.

    Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu,
    22.12.1973 tarih ve 1969/8 - 1973/14 sayılı karar
    ÖZET: Evvelce sehven kanuna aykırı olarak yapılmış bir terfi veya intibak işleminin kanunsuzluğunun tesbitinden sonra idarece geri alınması sonucu fazla ödenmiş bulunan aylık ve ücret farklarının kararda belirtilen istisnalar dışında ancak ilk kanunsuz ödemenin yapıldığı tarihten başlamak üzere 90 gün içinde geri alınabileceği Hk.

    Evvelce sehven kanuna aykırı olarak yapılmış bir terfi işleminin kanunsuzluğunun tesbitinden sonra geri alınması neticesi fazla ödenmiş bulunan aylık ve ücret farklarının geri alınıp alınamıyacağı hususunda Danıştay 5 nci Dairesinden birbirine uymayan aykırı ve çelişik kararlar çıkmış bulunduğundan bahisle Sezai Özdemir isimli davacı Danıştay Başkanlığına sunduğu dilekçe ile içtihadın birleştirilmesini istemiştir. Bu istek Birinci Başkanlıkça da yerinde görülerek içtihatları Birleştirme Kuruluna havale edilmiş ve açılan dosya kanun sözcüsünün mütalaası alınarak tekemmül ettirilmiş olduğundan Raportör Üyenin hazırladığı rapor okunarak işin incelenmesine geçildi.
    1964-363 sayılı dosyada, davacı Yaşar Marmara, Ankara Sanat Enstitüsünde 500 lira ücretle çalıştırılmakta iken 1.4.1959 tarihinde 600 lira, 1.8.1962 tarihinde 700 lira ücrete yükseltildiği, emeklilik intibakının ise 2.11.1959 tarihinden itibaren 400 liraya, 2.11.1962 tarihinden itibaren de 450 liraya yükseltilmiş olmasına nazaran bunun 3 üst derecesi olan 600 lirayı 2.11.1969, 700 lirayı da 2.11.1962 tarihinden itibaren alabileceği gerekçesi ile tayin işlemleri geriye yürür şekilde düzeltilmiş ve ücret farklarının geri alınmasına karar verilmiştir. Davacının Milli Eğitim Bakanlığı aleyhine açtığı dava sonucunda 5. Dairece verilen kararda "7244 sayılı Kanunun 5 nci maddesinde hizmetli kadrolarda istihdam edilenlere verilecek ücretin emekliye esas ücret derecelerinin üç yukarı derece ücretini geçemiyeceği hükme bağlanmış olmasına binaen davacının tefi tarihlerinin geriye götürülmesi yolundaki idari kararda kanunsuzluk olmadığı" gerekçesiyle davanın bu kısmımın reddine karar verilmiştir.
    Davanın istirdada müteveccih kısmına gelince: "Her ne kadar idare hatalı işlemlerini düzeltme hakkını haiz bulunmakta ise de, idari tasarrufun geriye alındığı tarihe kadar tevlit ettiği neticeleri tanımak idare hukuku esaslarından bulunduğu cihetle davacıya idari tasarrufa müsteniden ödenmiş bulunan ücret farklarının geriye alınmasında isabet olmadığı" gerekçesiyle de davanın bu kısmı iptal ile sonuçlandırılmıştır.

    1964-1359 sayılı dosyada, .......... tarafından ........ Bakanlığı aleyhine açılan dava, tarihler ve ücretler başka olmakla beraber konu aynı olması dolayısiyle yukarıda yazılı kararda olduğu gibi kısmen ret, kısmen iptalle sonuçlandırılmıştır.
    İçtihatların birleştirilmesi dileğinde bulunan S.... ......'le, .... ..... isimli şahıslar tarafından ....... Bakanlığı aleyhine açılan 64-364, 64-809 sayılı dosyalarda, dava, tarihler ve ücret miktarları ayrı olmakla beraber konu esas itibariyle aynı olmasına rağmen, davanın geri almaya müteveccih kısmı reddedilmiş ve ancak istirdada müteveccih kısmı ise «Kanuna aykırı olarak yapılan terfi işlemine istinaden davacıya fuzulen ödenmiş olan ücret, farklarının istirdat olunmasına dair işlemde de mevzuat hükümlerine aykırılık bulunmadığı» gerekçesiyle reddedilmiştir.
    Açıklanan kararlar arasında aykırılık bulunduğundan içtihadın birleştirilmesinin gerekli olduğuna karar verilerek Raportör Üyenin açıklamaları ve Başkanunsözcüsü vekilinin «Aykırı içtihatların doğmasına sebep olan konu Türk Hukuku ile ilgili çevrelerin ve hukukçuların, özellikle mahkemelerin son zamanlarda çözümlemeye çalıştığı önemli sorunlardan biri haline gelmiştir.
    Danıştay'da içtihadın birleştirilmesi dosyası huzurunuza geldiği gibi Yargıtay'ca da bu konuda geniş kapsamlı bir içtihadı birleştirme kararı verildiği Yüce Kurulun malumudur.
    Sorunun kurulda incelenmesinde iki yol tutulması mümkündür: Birinci çözüm tarzı konuyu dağıtmadan ele almak ve idari işlemlerin geri alınması sorununa değinmeden sadece geri alınmış bir idari işleme dayanılarak ödenmiş bulunan paranın geri alınıp almayacağını karara bağlamaktır.
    Yanılmıyorsam dosyanın raportörlüğünü yapan sayın arkadaşımın görüşü de böyledir.
    İkinci yol konuyu daha geniş kapsamlı ele almak ve önce idari işlemlerin geri alınma şartlarını incelemek, ondan sonra da geri alınması mümkün olan işlemlere dayalı paraların geri alınıp alınmıyacağı sorununu incelemek olacaktır.
    Biz Yüce Kurulca ikinci yolun izlenmesini öneriyoruz: Gerekçemizi şöyle özetlemek mümkündür: Doktrinde de belirtildiği gibi Türk Hukuk düzenine özgü olan içtihatları birleştirme usulü Yüksek Mahkemelere hukuku geliştirme ve ilerletmek fırsatını veren önemli bir araçtır. Danıştay'ımızın bu hukuk yaratma olanağından yeterince yararlanmadığı kanısı doktrince bir eleştiri olarak ileri sürülmektedir. İdari kararların geri alınması sorunu ise Danıştay'ca bir sonuca bağlanmış değildir. Dairelerin değişik kararları vardır.
    Öte yandan huzurunuza gelmiş bu uyuşmazlığın çözümü, idari işlemlerin geri alınması şartlarının bir esasa bağlanmasını zorunlu kılmaktadır. Şöyle ki bir idari işlem geri alınamazsa ona müstenit ödenmiş paranın geri istenmesi de söz konusu olmamak gerekir, işlem geri alınabilecek işlemse o zaman bu işleme dayanılarak ödenmiş paranın geri alınmasının mümkün olup olamıyacağı ayrıca araştırılıp karara bağlanması gereken bir konudur.
    Bugüne kadar bu konulara ait Danıştay'dan verilmiş kararları gözden geçirmede yarar vardır.
    Konumuzla ilgili en eski karar 4.7.1939 gün ve 39/203 sayılı karardır. Bu kararın, memur maaşlarından bir mahkeme kararı olmadıkça kesinti ve mahsup yapılamıyacağı, idarece bu yolda yapılacak işlemin idari bir muamele olması nedeni ile bu konuda çıkacak uyuşmazlıkların Danıştay'da görülmesi gerekeceği şeklinde özetlenmesi mümkündür.
    Bu konuya ilişkin ikinci karar 26.9.1952 gün ve 52/244 sayılı içtihadı birleştirme kararıdır.
    Bu içtihat kararında birleştirilen 5. Dairenin 22.9.1950 gün ve 50/2099 sayılı kararının davacısı ve o zamanki Gemlik Ceza Yargıcı dava dilekçesinde yanlışlığı iddia olunan terfilerinin bir kararnameye müstenit olduğu, bu kararnameler ortada dururken kendisinden maaş farkı istenmesinin mümkün olamıyacağını iddia etmesine rağmen daire kararında bu hususa değinmeden «İslah muamelesinde kanunsuzluk» bulunmadığına karar verilmiş.
    Kararın ikinci kısmında da «usul hilafı sarfiyatın ahizinden istirdadı, Sayıştay'ın sorumlu saymana zimmet hükmüne ve onun da usuli dairesinde parayı alanlara hükmen rücu etmesine bağlı» görerek resen yapılan istirdat işleminin iptaline karar verilmiştir. Böylece kararın konusu idari işlemlerin geri alınmaması olduğu açıkça görülmektedir.
    Yukarıya aldığımız özetten anlaşılacağı gibi yetkili makamca davacının terfisi konusunda bir geri alma işlemi yapılmadan Danıştay böyle bir geri alma varmışçasına karar vermiştir.
    Aynı içtihadı birleştirme kararında sözü edilen Dava Daireleri kararında ise 4 yıl önce yapılan bir terfi işleminin yanlışlığını iddia etmenin idari işlemlerdeki istikrar prensibine aykırı düşeceği sonucuna varılmıştır.
    Bu karara yazılan azınlık görüşünde kanunsuz muamelelerin her zaman geri alınabileceği ilkesinin ilmen ve içtihaden kabul olunduğundan bahisle idarenin istirdat işleminde kanunsuzluk bulunmadığı ileri sürülmüştür.
    Yukarıda değinilen içtihadı birleştirme kararında kullanılan terimler dikkatle gözden geçirilirse görülür ki burada söz konusu olan «islah» idari kararın geri alınmasıdır.
    Yukarıda da değinildiği gibi aykırı kararlardan 5. Daire kararında zaten istirdada ait kısım iptal olunmuştur.
    Şu halde memurların terfi konusuyla sınırlı da olsa idari işlemlerin geri alınmasına ilişkin bir karar mevcuttur.
    Aynı konuda Yargıtay'ın görüşü ise Yüce Kurulun malumudur.
    Araştırılması gereken konu içtihatların son durumu, özellikle Yargıtay'ın bu konudaki içtihadı birleştirme kararı karşısında memurların terfileri de dahil olmak üzere idari işlemlerin geri alınması konusunun yeniden bir karara bağlanması gerekip gerekmiyeceği sorunudur.
    Yukarıda değinilen içtihat kararı sadece memurların terfi işlemlerine ilişkindir. Halbuki idare hukukunda idari karar denen ve geri alınması söz konusu olan kararlar, bilindiği gibi sayılamıyacak kadar çeşitlidir. Bu nedenle konunun geniş kapsamlı bir karara bağlanması faydalı olacaktır. Çünkü bu konuda Danıştay'ın çeşitli dairelerinden verilmiş değişik kararlar vardır. Konunun genel bir ilke içerisinde toplanması faydalı olacaktır.
    Bundan başka Yargıtay bu konuyu karara bağlamıştır. Biz Danıştay olarak konuyu kesin bir karara bağlamazsak idarenin Yargıtay içtihadına göre işlem yapmasına yol açmış olabiliriz. En azından idarenin, mevcut iki karardan hangisine uyulacağı sorunu ortada bırakılmış olur. Bu konuda karar vermekle idareye ışık tutulacak, çeşitli kararlar arasında yolunu şaşırmasına sebep olmaktan kurtulmuş olacağız.
    Öte yandan Yargıtay Fransız mahkemeleri içtihatlarının aynen Türkiye'de uygulanması ilkesini benimsemiştir. Biz aşağıda arz edileceği gibi yurdumuzun gerçeklerine de uyacak bir içtihadın kabulüne taraftarız.
    Sorun bu şekli ile alındığında önce idari kararların geri alınması ve bu işlemlerden doğan tüm davaların hangi yargıda çözümleneceği meselesi incelenmelidir.
    Arkasından idari işlemlerin geri alınma koşulları saptanmalı, daha sonra da geri alınabilen bir idari işleme dayalı olarak yapılan işlemlerin geçerliliği, bu arada bu işleme müstenit paraların geri alınıp alınamıyacağı sorunu karara bağlanmalıdır.
    A - Görevli yargı yeri sorunu: Uyuşmazlık ve davaların hangi yargı yerinde çözümleneceği, bu konuda kanunlarda açık bir hüküm bulunmayan hallerde ki çok kere böyledir, idari ve adli yargı ayrımının dayandığı genel ilkelere göre çözümlenir. Çözümlemekle meşgul olduğumuz bu olaya ilişkin kanunlarda göreve ilişkin bir hüküm bulunmadığı kanısındayız. Şu halde sorunu adli-idari yargı ayrımının genel ölçülerine göre çözümlemek gerekecektir.
    Anayasamızın 140. maddesine göre Danıştay, idari uyuşmazlıkları ve davaları görmek ve çözümlemekle görevlidir. 521 sayılı Danıştay Kanununun 29 ncu maddesinde de aynı ifadelerle idari uyuşmazlıkların Danıştay'da karara bağlanacağı belirtilmiş bulunuyor.
    Şu halde söz konusu davaların çözümünde yetkili yargı yerinin tayininde açıklığa kavuşturulması gereken husus, idari işlemlerin geri alınmasının bir idari işlem olup olmadığıdır.
    Öyle sanıyorum ki idari işlemin geri alınmasının da bir idari işlem olduğunda yüce kurul üyeleri arasında bir duraksama yoktur. Aykırı düşünce bu geri alma işlemine dayalı olarak ödenmiş paraların geri istenmesinden çıkan uyuşmazlıkların çözümünde ortaya çıkmaktadır.
    Yargıtay'ın aynı konuda vermiş bulunduğu 27.1.1973 gün ve 1973/2 sayılı içtihadı birleştirme kararında da açıkça belirtildiği gibi olaya idare hukuku kurallarının uygulanacağı, iddia edilen sebepsiz zenginleşmenin sebebi idare hukuku kurallarının uygulanmasından doğmuşsa, başka bir ifade ile bir kamu hukuku ilişkisinden doğmuşsa sorunun idare hukuku kurallarına göre inceleneceği ve ortada sebepsiz zenginleşme olup olmadığına buna göre karar verileceği esası benimsenmiştir.
    Böyle bir araştırma ise bu konuda uzmanlaşmış idari yargıda yapılmalıdır. Öyle sanıyoruz ki bir idari işlemin geçerliği, doğurduğu sonuçlar ve geri alınma koşulları, münhasıran idari yargının görevine giren tipik örneklerdir.
    Doktrin incelendiğinde bunun böyle olduğu görüldüğü gibi mahkeme içtihatları da aynı doğrultudadır.
    a - Yukarıda değinilen 1939 tarihli içtihadı birleştirme kararında «... Devlet alacağına mahsuben kesintide bulunmasının idari bir muamele olduğu ve Devletin nüfuzuna müstenid bulunduğu zahirdir, idari muamele ve kararlar aleyhine ise Devlet Şurasına başvurma hakkı kanunla tanınmış olduğundan sırf Devlet nüfuzuna dayanılarak maaşlardan yapılmak istenen takaslar aleyhine açılacak davaların Devlet Şurasının yetkisi dahilinde olduğu» belirtilmiştir.
    istesek de istemesek de esinlenmek zorunda olduğumuz Fransız içtihatlarına gelince; Uyuşmazlık Mahkemesi 25 Mart 1957 günlü kararında «... kamuya ait bir hastahane ile onun yaptığı kamu hizmetine katılan hekim arasındaki ilişkinin kamu hukukundan doğan bir ilişki olduğu, davacı özel kurumla hastahanenin personeli arasında ortaya çıkan olaylar" kamu hizmetinin yürütülmesi vesilesiyle doğmuş bulunduğundan uyuşmazlığın kamu hukuku kurallarına göre çözümlenmesi, bu nedenle de böyle bir uyuşmazlığa bakma yetkisinin sadece idari yargıya ait olacağı» gerekçesiyle bölge idare mahkemesinin görevsizlik kararım kaldırmıştır.
    Fransız Danıştayı da yerleşmiş içtihadı ile aynı görüştedir.
    Yukarıda açıklanan nedenlerle biz bu çeşit uyuşmazlıkların sadece Danıştay'da görüleceğini düşünmekteyiz.
    B - İdari kararların geri alınması sorunu; yukardaki açıklamalarımızda bu sorunun bir çözüme bağlanmasının zorunlu olduğuna değinmiştik.
    Yargıtay kararında belirtilen istisnalar ve olayda açık kanunsuzluk hali hariç, kanunsuz işlemlerin geri alınmasının idari dava açma süresi ile sınırlı olacağı şeklinde bir karar verilmesinin isabetine inanıyoruz. Çünkü usul ve yargılama hukukunun ihmali asla kabul edilemiyecek kurallarından biri de tarafların eşit olanaklardan yararlanmasıdır.
    Bir idari karar aleyhine idari dava süresi içinde ilgililer dava açmazsa işlem kesinleşir ve ilgili bu kanunsuz işlemin sonuçlarına katlanır ve katlanmak zorundadır. Şu halde idare de dava süresi sonunda kanunsuz olduğu ileri sürülen işleminin sonucuna katlanmalıdır. Kaldı ki idare böyle hallerde gene de imtiyazlı durumdadır.
    Onun aldığı kanunsuz kararın alınmasında en küçük bir katkısı bulunmayan idare olunan, süresinde dava açmazsa bu kararın sonuçlarına katlanıyor. Halbuki idare kendi ihmali, bilgi azlığı sonucu bu kararı aldığına göre dava süresi geçtikten sonra bunun sonuçlarına öncelikle katlanmalıdır.
    Bundan başka idare hukukunun diğer önemli bir ilkesi de idari işlemlerdeki doğruluk karinesidir.
    Bu ilke idarenin tek taraflı kararlarına vatandaşın uyma zorunluğunu doğurur.
    Bu ilkenin tabii sonucu olarak idari işlemlerde devamlılık, istikrar esastır. Bu esas o derece önemli sayılmıştır ki idarede kararsızlıktansa kanunsuz işlemlere bir süre sonra kanuniyet tanımak ehveni şer sayılmış, gene bu ilkenin sonucu istikrarın temini için idari işlemler aleyhine açılacak davalar için hususi hukuktan çok daha kısa dava süresi tanınmış, bazen bu süre 10 günlük gibi çok kısa bir müddete kadar indirilmiştir. Ayrıca yürütmenin durdurulması kararı verilmedikçe dava açılması kararın uygulanmasına engel sayılmamıştır. Bir idari işlemin her zaman geri alınması ihtimali tehdidi altında bırakılmasından doğacak itimat buhranına Yüce Mahkemenin son vermesinin ülke yararına ve hukukun genel ilkeleri doğrultusunda olacağı kanısındayız.
    C - Yukarıda açıkladığımız ve önerdiğimiz hal tarzı kabul olunmaz, başka bir anlatımla kanunsuz işlemlerin her zaman geri alınması kabul edilecek olursa, bu işlemlere dayalı olarak ödenmiş paraların geri alınmasının mümkün olup olamıyacağı sorununu ayrıca incelemek gerekecektir.
    idari işlemlerde doğruluk karinesi bulunduğundan, aksi yetkili merci veya makamlarca saptandığı tarihe kadar doğru kabul edilen bir işlemin doğurduğu sonuçların da doğru olması gerekmektedir. Bu kuralın aksini düşünmek idarede ve toplum yaşantısında kargaşayı ve anarşiyi davet demektir.
    Durumu bir örnekle açıklamak gerekirse: Bir ile atanan valinin atanma işleminin yanlış olduğunun anlaşılması üzerine bu işlemin geri alındığını kabul edelim. Bu durumda bu valinin yaptığı bütün işlemlerin geçersiz sayılması gerekecektir, ita amiri olarak harcadığı paralar, yaptığı atamalar, verdiği idari ve yargısal kararlar tüm geçersiz olacak. Bütün bu kararların geçersiz olacağını nasıl kabul edemezsek aynı şekilde valinin aldığı aylığın geri alınmasını da kabul edemeyiz. Çünkü hususi hukukta kullanılan deyimle ortada sebebsiz zenginleşme söz konusu olmadığından bu paranın geri alınması da kanımızca mümkün değildir. Yalnız burada bir idari işlemin hukuki sonucu olan ödemelerle maddi hataları ayırmak gerekmektedir. Bir aylığın, bir alacağın hesaplanmasında yapılan hatalar genel zaman aşımı içersinde geri istenir ve alınır. Çünkü bunlar bir idari işlemin sonucu değildir.
    D - Geri alınması mümkün olanların takip ve tahsil usulüne gelince: Geri alınan idari işlemlere dayalı ödemelerden doğan kamu alacağının idari bir kararla saptanması, bu kararın ilgiliye tebliğ edilmesi ve uygulamaya geçmeden dava süresinin beklenmesi gerekir Dava açılırsa davanın sonucuna göre işlem yapılması, süresinde dava açılmazsa 6183 sayılı kamu alacaklarının tahsili hakkındaki kanun hükümlerine göre takip ve tahsilde bulunulması gerekeceği kanısındayız.
    ÖZET:
    a) İdari işlemlerin geri alınmasına ve buna dayalı işlemlerden doğan davaların idari yargıda görülmesi;
    b) Yokluk, butlan, açık kanunsuzluk ve ilgilinin hile veya yalan beyanına dayananlar ayrık olmak üzere, diğer kanunsuz idari işlemlere dayanılarak ödenmiş paraların, paranın ilk ödendiği tarihten itibaren idari dava açma süresi içerisinde geri istenebileceği;
    c) Yukarıda D bendinde açıklanan esaslara göre takip ve tahsil işlemlerinin yürütülmesinin uygun olacağı düşünülmektedir» şeklindeki düşüncesi dinlendikten sonra gereği düşünüldü:
    1 - Gerek Türk, gerekse yabancı idare hukuku yazarlarına ve yargı kararlarına göre bir idari işlemin geri alınması onun yapıldığı tarihten itibaren hukuki hayattan çıkarılması, silinmesi neticesini doğuran ikinci bir idari işlemdir. Geri alma tasarrufu ile ilk işlem ortadan kalkar ve bu ortadan kalkış geriye yürür sonuçlu olup işlemin ilk yapıldığı tarihe kadar uzar ve işlemin bu arada doğurduğu hukuki sonuçları da etkiler. Geri alma ile yargısal iptal amaç ve sonuç bakımından birbirine çok benzerler. Konumuz da; geri alma ile etkilenen hukuki sonuçlardan biri olan aylık farklarının istirdadı keyfiyetidir. Nitekim idare, bu hususu da geri alma kararının ikinci bir bölümü olarak telakki etmiş ve kanunsuz tasarrufa istinaden ödenen aylık farklarının istirdadına karar vermiştir, istirdat kararı, geri alma ile etkilenen ve ortadan kalkması dolayısiyle dayanaksız kalan aylık farklarının da geri alınmasını kapsayan geri alma kararının devamı, başka bir deyimle sonucudur.
    Geri alma kararının idari bir karar olduğunda kurulumuzda hiç bir tereddüt olmamıştır. Çünkü bu kararda idari kararlarda bulunması gereken niteliklerin hepsi mevcuttur, bunun sonucu ve devamı olan istidat tasarrufunun da idarenin amme gücüne dayanarak verdiği idari bir karar olduğundan şüphe edilemez.
    Anayasa'nın 140 ncı maddesine göre Danıştay idari uyuşmazlıkları ve davaları çözümlemekle görevlendirilmiş ve 521 sayılı Danıştay Kanununun 29 ncu madde sinde de idari uyuşmazlıkların Danıştay'da karara bağlanacağı belirtilmiş bulunmaktadır. Bu durumda gerek işlemin geri alınması ve gerekse paranın istirdadı konusunda verilen idari kararlara yapılan itirazların çözüm yerinin Danıştay olduğunda şüpheye yer yoktur.
    Görüşme sırasında 939-203, 939-155 sayılı Tevhidi içtihat Kararının halen yürürlükte olduğu, bu tevhidi içtihat kararına göre memur aylıklarından tevkifat icrasının kanunlarda hususi bir hüküm olmayan ahvalde katileşen kazai bir kararla kabil olacağının hükme bağlanmış bulunduğu, bu karar değiştirilmedikçe idarenin istirdada başvuramıyacağı iddia edilmiş ise de; sözü edilen tevhidi içtihat kararıyle, idarenin memur aylıklarında yaptığı bir mahsup dolayısiyle açılan davalarda bu konuda Danıştay'ın veya adliye mahkemelerinin hangisinin görevli oldukları hususunda Danıştay'da birbirine aykırı kararlar çıkmış olduğundan içtihadın görev noktasından birleştirilmesi nedeniyle açılmış bir dosya üzerine mahsup kararının idari bir karar olduğu ve bunlara karşı yapılan itirazların Danıştay'ın görevine dahil bulunduğu içtihadın birleştirilmesi yoluyle karara bağlanmış olduğundan, bu içtihat kararının tebdiline mahal yoktur. Bilakis karar kapsamı bu hususta yapılan tasarrufların idari olduğu ve Danıştay'da dava konusu edilebileceği noktasındaki görüşü teyit etmektedir.
    Bu hususta varılan sonucu özetlemek gerekirse; idare bir adliye mahkemesi kararı olmadan istirdat kararı verebilir; geri alma ve bunun sonucu olan istirdat kararlarına yapılacak itirazların tetkiki Danıştay'ın görevi dahilindedir.
    2 - Geri alma ve sonuçları konusunu en çok inceleyen Fransız Danıştay'ında 1922 tarihine kadar hiç bir süre düşünülmeksizin sakat tasarrufların her zaman geri alınabileceği karara bağlanmış iken, bu tarihte verilen Dame Cachet karariyle süre üzerinde durulmuş ve geri alınacak kararın hak doğuran sakat bir karar olması nedeniyle ancak dava açma süresi içinde ve dava açılmışsa karar verilinceye kadar geri alınabileceği kabul edilmiş ve bu görüş bazı istisnalar dışında bu güne kadar devam edegelmiştir. Gerek Türk gerek yabancı doktirinde gerekse yargı kararlarında geri alma işleminin, idari işlemlerin geriye yürümezliği prensibine istisna getirdiği, bu prensibin kazanılmış haklarla müesses durumları korumak ve hukuki münasebetlerde istikrar sağlamak ihtiyaç ve zaruretinden doğduğu, ancak hukuka uygunluğu yerine getirmenin de bir hukuk kuralı olduğuna göre sakat tasarrufların geri alınarak hukuka uygunluğu sağlamanın da bir zorunluluk olduğundan bahsedilmiş, aynı zamanda toplumda istikrar ve güvenlik sağlamanın da hukukun amacı olduğu açıklanmıştır. Bütün bu prensipler göz önüne alınarak istikrar prensibinin ağırlık kazanması sonucu dava açma süresi ve zaman aşımı müessesesi ortaya çıkmış bulunmaktadır, iptal davası açmak için şahıslara belirli bir süre verilip bu sürenin geçmesi halinde idari tasarruf sakat olsa dahi yapay bir sıhhat kazanır duruma girdiğine göre, yine sakat bir idari tasarrufun geri alınması için iptal davası açma süresine denk bir sürenin tanınması fikri Fransa'da gerek doktirinde gerek Fransız Danıştay'ında genellikle kabul edilmiştir.
    Danıştay'ımızca 1952 yılında kabul edilen 952-15, 952-244 sayılı tevhidi içtihat kararında, kanunsuz yapılan bir terfiin memur lehine müktesep bir hak doğurmayacağı aşikar olmakla beraber, bu işlemin bir çok tesir ve neticeler tevlit ettiği ve idarece kanunsuz bir terfi işleminin her zaman geri alınabileceğini kabul etmenin istikrar esasiyle bağdaştırılmasının mümkün olamıyacağı, memur hakkında kanuna uygun müteaddit terfiler cereyan ettiği takdirde idare tarafından kanunsuz terfiin geri alınmasının tecviz edilemiyeceği açıklanmış ve dairelerimiz bu kararın ışığı altında, olayların nitelik ve özelliklerine göre istikrar prensibini tatbik edegelmiş bulunmaktadırlar.
    Kurulumuzda yapılan konuşmalarda; istikrar, kanunilik ve kamu yaran kuralları yanında iyi niyet kuralı üzerinde de önemle durulmuştur, idarenin sakat ve dolayısiyle hukuka aykırı terfi veya intibak işlemine idare edilenin gerçek dışı beyanı veya hilesi sebep olmuşsa veyahut geri alman idari tasarruf yok denilebilecek bir illetle malülse yahut bir terfi veya intibakta idare edilenin kolayca anlıyabileceği kadar açık bir hata mevcutsa ve idareyi haberdar etmemişse, memurun iyi niyetinden söz etmeye imkan yoktur. Binaenaleyh bu kararlara dayanılarak yapılan kanunsuz ödemeler için süre düşünülemez ve her zaman istirdat olunabilir.
    Ancak, bunun dışında kalan hatalı ödemeler için memurun iyi niyeti, istikrar ve kanuniyet kadar önemli bir kural olduğundan yukarda yazılı istisnalar dışında kalan hatalı ödemeler 90 gün içinde istirdat edilebilir ve 90 günlük sürenin başlangıcı da hatalı ödemenin ilk yapıldığı tarihtir.
    SONUÇ:
    1 - İdarenin, hatalı terfi veya intibak işlemine dayanarak ödediği meblağın istirdadına, bir mahkeme kararına lüzum olmadan karar verebileceğine ve bu karara karşı açılacak davaların çözümünün Danıştay'ın görevi içinde olduğuna 21.12.1973 gününde yapılan müzakerede oyçokluğuyla,
    2 - İdarenin, yokluk, açık hata, memurun gerçek dışı beyanı veya hilesi hallerinde, süre aranmaksızın kanunsuz terfi veya intibaka dayanarak ödediği meblağı her zaman geri alabileceğine 22.12.1973 günü yapılan müzakerede oy birliğiyle,
    3 - Yukarıda belirtilen istisnalar dışında kalan hatalı ödemelerin istirdadının, hatalı ödemenin ilk yapıldığı tarihten başlamak üzere 90 gün içinde kabil olduğuna ve 90 günlük süre geçtikten sonra istirdat edilemiyeceğine 22.12.1973 günü yapılan müzakerede esasta ve gerekçede oyçokluğuyla karar verildi.

    T.C.
    DANIŞTAY
    İdari Dava Daireleri Kurulu
    Esas No : 2003/477
    Karar No : 2006/3355
    Özeti : Davacının gerçek dışı beyanının neden olmadığı, ayrıca açık hatanın da bulunmadığı, ödemelerin Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu Kararı ile belirlenen ilkeler uyarınca, idari dava açma süresi içerisinde geri istenilmesi mümkün iken, bu süreye uyulmaksızın yapılan ödemelerin tamamının istenilmesinde isabet görülmediği hakkında.

    Yozgat İdare Mahkemesi
    2011/624 K.

    "...davacıya 2006 yılından itibaren kanunun yanlış yorunlanması sebebiyle fazladan ödenen ek ödeme miktarlarının açık hata kapsamında değerlendirilmesine olanak bulunmadığı ve hatalı ödemenin memurun gerçek dışı beyanı hilesinden kaynaklanmadığı sonucuna varılması sebebiyle, davacıya yapılan fazla ödemelerin anılan Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu kararı uyarınca ödemelerin yapıldığı tarihlerden itibaren 2577 sayılı Yasada öngörülen dava açma süresi içinde geri alınması mümkün iken, bu süre geçirildikten sonra tesisi edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır."
    Konu tolg tarafından (10-08-2012 Saat 09:52:03 ) de değiştirilmiştir.

  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Sep 2006
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    751
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Kararı yanlış yorumlayan idare yersiz ödemeleri geri isteyebilir mi?

    Sayın Sarısaltık yukarıdaki iletime ilaveten;
    1-Temyiz aşamasında da yersiz yapılan ödemelerin dava açma süresi içerisinde geri istenebileceğini,
    2-Danıştaydan Onama kararı çıksa dahi dava açma süresi geçirilmedikçe yersiz yapılan ödemelerin geri istenebileceğini de göz önünde bulundurarak cevaplar mısınız?

    Not: İ.B.K. Kararında bahsedilen 90 günlük süre 2577 sayılı Yasa'da 60 gün olarak değişmiştir.
    Konu tolg tarafından (11-08-2012 Saat 14:21:23 ) de değiştirilmiştir.

  6. #5
    Kayıt Tarihi
    Jul 2012
    Nerede
    ANKARA
    İletiler
    34
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Kararı yanlış yorumlayan idare yersiz ödemeleri geri isteyebilir mi?

    sn. tolg
    idare mahkeme kararını yanlış yorumlamış. fakat İBK kararında da görüleceği üzere açık hata halleri istisna tutulmuş. şimdi ortada çözümlenmesi gereken 2 sorun var. birincisi ödemeler, 2006 yılında ki İDDK kararına göre kanunun yanlış yorumlasından mı kaynaklı yoksa idarenin açık bir hatası mı var? benim olaydan anladığım kadarı ile kanunun yorumu ile ilgili bir hata görünmemektedir. mahkeme kararının yerine getirilmesinde bir hata vardır ki bu durumda açık hata olarak nitelendirilebilir. zira bu iki durum hem İBK kararında açıkça ayrılmılmıştır. bu durum da herhangi bir üsre aranmaksızın yapılan fazla ödemenin iadesi istenebilecek gibi görünüyor. ikinci olarak ise, biz her ne kadar mahkeme kararının yanlış yorumlanması desek de idare o ödemeleri yaparken illa ki bir mevzuat hükmüne dayanarak işlem tesis etmiştir. yani hesaplamalarda kanuni bir ölçüt ya da yönetmelikl vs. bir mevzuat göz önünde bulundurulmuştur. bu açıdan olaya bakarsak idarenin mahkeme kararını yanlış yorumladığı tezi de mesnetsiz kalmaktadır. bu sebeple de açık hatadan bahsedilemeyecek ve sizin de savunduğunuz üzere idare bu ödemeleri dava açma süresinin dışında isteyemeyecektir.
    son bir not olarak idare fark ettiği takdirde bizim tartıştığımız konuları göz önünde bulundurmadan bu ödemeleri isteyecektir. bundan şüpheniz olmasın. burda önemli olan idarenin bunu fark etmesidir. ne malum idare bu ödemenin fazla olmadığı kanaatinde bile olabilir ama düşük bir ihtimal. fakat siz iyisi mi kendi argümanınızın üstünde durun derim. yoksa idare dava durumnda davayı kazanabilir. ancak yukarıda bahsettiğim ikinci ihtimali de iyi araştırmak gerekir kanaatindeyim.kolay gelsin...
    Konu AV.SEZGİ SARISALTIK tarafından (11-08-2012 Saat 19:14:54 ) de değiştirilmiştir.

  7. #6
    Kayıt Tarihi
    Sep 2006
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    751
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Kararı yanlış yorumlayan idare yersiz ödemeleri geri isteyebilir mi?

    Alıntı AV.SEZGİ SARISALTIK rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    2006 yılında ki İDDK kararına göre kanunun yanlış yorumlasından mı kaynaklı yoksa idarenin açık bir hatası mı var?


    T.C.
    DANIŞTAY
    İdari Dava Daireleri Kurulu
    Esas No : 2003/477
    Karar No : 2006/3355
    Özeti : Davacının gerçek dışı beyanının neden olmadığı, ayrıca açık hatanın da bulunmadığı, ödemelerin Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu Kararı ile belirlenen ilkeler uyarınca, idari dava açma süresi içerisinde geri istenilmesi mümkün iken, bu süreye uyulmaksızın yapılan ödemelerin tamamının istenilmesinde isabet görülmediği hakkında.
    Temyiz İsteminde Bulunan (Davacı) :…
    Vekili : Av....
    Karşı Taraf (Davalılar) :
    1- ……

    2- ……

    İstemin Özeti : Danıştay Onbirinci Dairesinin 3.3.2003 günlü, E:2002/77, K:2003/1045 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması davacı tarafından istenilmektedir.
    Davalı İdarelerin Savunmalarının Özeti: Danıştay Onbirinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
    Danıştay Tetkik Hakimi …. …..'ın Düşüncesi : Temyiz isteminin kısmen kabulü ile davacıya fazladan ödenen tazminatın tahsili yolundaki 15.6.2001 günlü işlem yönünden Daire kararının bozulması, davanın diğer bölümlerine ilişkin olarak ise Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
    Danıştay Savcısı …. …..'un Düşüncesi : Danıştay dava dairelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.
    Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Danıştay Onbirinci Dairesince verilen kararın onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca gereği görüşüldü:
    Dava, ….. İli, ….. İlçesi, …….olarak görev yapan davacıya ödenen ….. Hizmetleri Tazminatının %56 olarak düzeltilmesine ilişkin işlemin, bu işlemin dayanağı olan ….. Bakanlığı'nın 27.3.2001 günlü, …. sayılı işleminin ve eki III sayılı cetvelin ilgili kısmının, Aralık 2000 ila Mayıs 2001 döneminde davacıya fazladan ödenen 462.790.000.- lira tazminatın tahsili yolunda tesis edilen 15.6.2001 günlü, 2001/… sayılı işlemin iptali ile 2000/Aralık tarihinden itibaren yoksun kaldığı öne sürülen parasal hakların yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.
    Danıştay Onbirinci Dairesi 3.3.2003 günlü, E:2002/77, K:2003/1045 sayılı kararıyla; 657 sayılı Yasa'nın 152. maddesinin II. Tazminatlar bölümünde yer alan düzenleme ile verilen yetkiye dayanılarak 19.1.1998 günlü, …. sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 2000 ve 2001 yılları için de geçerli olmak üzere …. tazminatının düzenlendiği, buna göre; (III) sayılı cetvelin "Diğerlerinden" ayrımının alt başlık kısmında, 1-4. derece kadrolara atanmış olanlara %100, 5-9. dereceli kadrolardan aylık alanlara %56 oranında …. tazminatının ödeneceğinin belirlendiği; lise mezunu olan davacının kazanılmış hak aylığı yönünden 14.11.2000 tarihli …. ….. Kararı ile 4. derecenin 1. Kademesine yükseltildiği, ancak, …. Bakanlığında 1-4. dereceler arasında …… kadrosu bulunmadığı için 5. dereceli kadroyu işgal ettiği, kendisine 2000/Aralık ayından 200l/Mayıs ayına kadar 4. derece üzerinden ….. hizmetleri tazminatının (% 100 oranıyla) ödendiği, daha sonra 27.3.2001 günlü, … sayılı ….. Bakanlığının genel düzenleyici nitelikteki işlemi ekinde yer alan III sayılı Cetvel uyarınca, davacıya 5. derece kadro için öngörülen % 56 oranında tazminat ödenmesi gerektiği belirtilerek fazladan ödenen tutarın geri istenildiğinin anlaşıldığı, 98/… sayılı Bakanlar Kurulu Kararına göre ….. olan davacının kadro unvanı "diğerlerinden" başlıklı bölüm kapsamına girdiği ve bu bölümde % 100 oranında ….. hizmetleri tazminatının sadece 1-4. dereceli kadrolara atanmış personele ödeneceği, 5 ila 9. dereceli kadrolardan aylık alanlara ise % 56 oranında tazminat ödeneceği ve ….. Bakanlığına 1. ila 4. dereceli ….. kadrosu tahsis edilmediği dikkate alındığında, davacının 1. ile 4. dereceli kadrolar için öngörülen tazminat oranından yararlanmasına olanak bulunmadığı, zira 98/…. sayılı Bakanlar Kurulu Kararında …. memurlarına ödenecek ….. Tazminatının aylık alınan dereceye göre değil, işgal edilen kadroya göre belirlendiği, dolayısıyla 4. dereceli ….. unvanlı kadronun bulunmaması nedeniyle bu kadroya atanmamış olan davacıya 5. dereceli kadre için öngörülen oranda …. Tazminatı ödenmesine ilişkin işlem ile bu işlemin dayanağını oluşturan 27.3.2001 günlü, …. sayılı ….. Bakanlığı Genelgesinde mevzuata aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.
    Davacı, bu kararı temyiz etmekte ve 5. dereceli kadroda olmasına karşın 4. dereceden maaş aldığı, müktesebi olan dereceden tazminat ödenmesi gerektiği, fazla yapıldığı iddia edilen ödemelerin iptal davası açma süresi geçtikten sonra geri istenemeyeceği iddialarıyla bozulmasını istemektedir.
    Temyize konu Danıştay Onbirinci Dairesi kararının dava konusu Genelge, davacıya ödenen tazminatın düzeltilmesi işlemi ve tazminat istemine ilişkin kısmında usul ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
    Davanın, davacıya fazla ödenen tazminat tutarının tahsili yolundaki 15.6.2001 günlü, 2001/… sayılı işleme yönelik bölümüne gelince;
    Dosyanın incelenmesinden; 26.11.2000 tarihinde 4. dereceye yükselen davacıya Aralık 2000 tarihinden itibaren 4. dereceli kadro karşılığı olan %100 oranında …… tazminatının ödenmeye başlandığı, ancak …… için 4. derece kadronun bulunmaması nedeniyle 5. derece üzerinden ….. tazminatı verilmesi gerektiğinin fark edilmesi üzerine Haziran 2001 tarihinden itibaren bu hatanın düzeltilerek davacıya ödenen tazminatın %56 oranı olarak belirlendiği ve 15.6.2001 günlü işlemle de Aralık 2000 ila Mayıs 2001 arasında fazladan ödenmiş olan tazminat tutarının davacıdan istenildiği anlaşılmaktadır.
    Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulu'nun 22.12.1973 günlü, E: 1968/8, K: 1973/14 sayılı kararıyla, önceden sehven kanuna aykırı olarak yapılmış bir terfi veya intibak işleminin kanunsuzluğunun tespitinden sonra idarece geri alınması sonucu fazla ödenmiş bulunan aylık ve ücret farklarının ilk kanunsuz ödemenin yapıldığı tarihten başlamak üzere 90 günlük dava açma süresi içinde geri alınabileceği, idarenin sakat ve dolayısıyla hukuka aykırı işlemine idare edilenlerin gerçek dışı beyanı veya hilesi neden olmuşsa ya da geri alınan idari işlem yok denilebilecek kadar sakatlık taşımakta ise, hatalı işlemde idare edilenin kolayca anlayabileceği kadar açık bir hata bulunmakta ve idare bu konuda haberdar edilmemişse, memurun iyi niyetinden sözedilemeyeceği ve dolayısıyla bu işlemlere dayanılarak yapılan ödemelerin her zaman geri alınabileceği, ancak bu istisnalar dışındaki hatalı ödemelerin ancak ödemenin ilk yapıldığı günden itibaren dava açma süresi içerisinde istirdat edebileceği karara bağlanmıştır.
    Bu durumda, olayda davacıya Aralık 2000 ile Mayıs 2001 tarihleri arasında yapılan ve ilgilinin hilesinin, gerçek dışı beyanının neden olmadığı, ayrıca açık hatanın da bulunmadığı ödemelerin yukarıda yer verilen Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulu Kararı ile belirlenen ilkeler uyarınca idari dava açma süresi içerisinde geri istenmesi mümkün iken, bu süreye uyulmaksızın yapılan ödemelerin tamamının istenilmesinde isabet görülmemiştir.
    Açıklanan nedenlerle, Danıştay Onbirinci Dairesi'nin 3.3.2003 günlü, E-.2002/77, K:2003/1045 sayılı kararının istirdata ilişkin bölümünün BOZULMASINA, oyçokluğu ile, diğer bölümlerinin ise ONANMASINA oybirliğiyle, 28.12.2006 günü karar verildi.
    Konu tolg tarafından (11-08-2012 Saat 22:56:33 ) de değiştirilmiştir.

  8. #7
    Kayıt Tarihi
    Sep 2006
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    751
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Kararı yanlış yorumlayan idare yersiz ödemeleri geri isteyebilir mi?

    Alıntı AV.SEZGİ SARISALTIK rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    mahkeme kararının yerine getirilmesinde bir hata vardır ki bu durumda açık hata olarak nitelendirilebilir
    Sn. Sarısaltık; bu durum bence açık hata kapsamında değerlendirilemez. Gerek kanun gerekse de mahkeme kararını yanlış yorumlamak açık hata değil bilgi eksikliğidir. Kaldı ki; Yozgat İdare Mahkemesi kararı ortadadır.
    Konu tolg tarafından (11-08-2012 Saat 22:58:53 ) de değiştirilmiştir.

  9. #8
    Kayıt Tarihi
    Sep 2006
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    751
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Kararı yanlış yorumlayan idare yersiz ödemeleri geri isteyebilir mi?

    Alıntı AV.SEZGİ SARISALTIK rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    benim olaydan anladığım kadarı ile kanunun yorumu ile ilgili bir hata görünmemektedir.
    Kanun olsa duraksamam olmayacaktı. Tereddüt Mahkeme Karar'ının yanlış yorumlanmasıdır...!

    - - - Updated - - -

    Alıntı AV.SEZGİ SARISALTIK rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    biz her ne kadar mahkeme kararının yanlış yorumlanması desek de idare o ödemeleri yaparken illa ki bir mevzuat hükmüne dayanarak işlem tesis etmiştir.
    Aynı konuda çok sayıda davar. Başka illerde sona eren davalarda hesaplama hatası yoktur.

    - - - Updated - - -

    Alıntı AV.SEZGİ SARISALTIK rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    son bir not olarak idare fark ettiği takdirde bizim tartıştığımız konuları göz önünde bulundurmadan bu ödemeleri isteyecektir. bundan şüpheniz olmasın. burda önemli olan idarenin bunu fark etmesidir.
    Bu halde, dava açma süresi geçirildikten sonra davalının yersiz ödemeleri geri isteyemeceği sizin de kabulünüzde olmuyor mu? Kaldı ki, olası bir davada davalı yersiz yaptığı ödemeleri davanın her aşamasında geri isteyebilir argümanını kullanacaktım. (Ayrıca 4 nolu sütunda aynı şeylere yer vermiştim.)



    Not: Henüz bu konuda kaybettiğim bir dava yok. Aynı konuda açılan davaların bir kısmı istem hatası nedeniyle bozulmaktadır. İstem hatası bulunmayan davalar onanmkatadır. Benim dava karşı tarafın isteği üzerine temyizde ama sonuçlanmadı. Ön bilgi olarak konuyu başlattım.
    Konu tolg tarafından (12-08-2012 Saat 11:35:58 ) de değiştirilmiştir.

  10. #9
    Kayıt Tarihi
    Sep 2006
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    751
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Kararı yanlış yorumlayan idare yersiz ödemeleri geri isteyebilir mi?

    T.C.
    Yargıtay 9. Hukuk Dairesi
    Esas no: 2005/18503
    Karar no: 2006/3853
    Tarih: 20.02.2006
    İlgili Kanun: 818/61

    DAVA :

    Davacı, icra takibine yapılan itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    KARAR :

    Kapsam dışı personel statüsünde çalıştırılan davalının iş akdi 12.07.2002 tarihinde feshedilmiş ve davalı fesih işleminin iptali talebiyle Kırıkkale İdare Mahkemesinde dava açmış olup, bu mahkemece verilen 14.10.2002 tarihli yürütmenin durdurulması kararı üzerine davalı 19.12.2002 tarihinde işbaşı yaptırılmış ve 13.07.2002 -18.12.2002 tarihleri arasındaki boşta kalınan süreye ilişkin olarak maaş, ikramiye ve ilave tediye olarak toplam 8.076.133.466 TL davalıya ödenmiş olup, devam eden yargılama sonunda da davalının davasının red edilmesi üzerine davacı idare ödenen bu miktarı sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde geri talep etmektedir. Mahkeme isteği hüküm altına almıştır.

    Bu davada tartışılması gereken konu, idarece yürütmenin durdurulması kararı uygulandıktan sonra davanın reddedilmesi halinde sonucun ne olacağıdır.

    Yürütmenin durdurulması kararları da iptal kararları gibi işlemin tesis edildiği tarihe kadar geriye gidip işlemden önceki durumu yerine getirdiğine göre, böyle bir kararın uygulanması, hem ilgilinin eski görevine iadesine hem de bu görevin gerektirdiği özlük haklarının işlem tarihinden itibaren ödenmesini zorunlu kılar.

    Çünkü, yürütmenin durdurulması kararından itibaren çalışan, işlem tarihinden, yürütmenin durdurulması kararının kaldırılmasına yada davanın reddedilmesine kadar eski görevinin bütün hak ve yetkilerine sahip olmaktadır. Bu durumda idarenin yaptığı ödemenin yasal dayanağı bulunmaktadır. Bu dayanak da mahkeme kararıdır. O halde yapılan ödemenin davalı yönünden haksız zenginleşme olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Yüksek Danıştay'ın kararları da bu yöndedir.

    Davacı idare yürütmenin durdurulması şeklindeki mahkeme kararını uygulayıp davalıya ödeme yaptığına göre, bu ödemeyi sebepsiz iktisap kurallarına göre davalıdan isteyemeyeceğinden isteğin reddi yerine icra takibinin devamına şeklinde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.

    SONUÇ :

    Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 20.02.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

  11. #10
    Kayıt Tarihi
    Sep 2006
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    751
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Kararı yanlış yorumlayan idare yersiz ödemeleri geri isteyebilir mi?

    Alıntı tolg rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    T.C.
    Yargıtay 9. Hukuk Dairesi
    Esas no: 2005/18503
    Karar no: 2006/3853
    Tarih: 20.02.2006
    İlgili Kanun: 818/61

    DAVA :

    Davacı, icra takibine yapılan itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır. Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    KARAR :

    Kapsam dışı personel statüsünde çalıştırılan davalının iş akdi 12.07.2002 tarihinde feshedilmiş ve davalı fesih işleminin iptali talebiyle Kırıkkale İdare Mahkemesinde dava açmış olup, bu mahkemece verilen 14.10.2002 tarihli yürütmenin durdurulması kararı üzerine davalı 19.12.2002 tarihinde işbaşı yaptırılmış ve 13.07.2002 -18.12.2002 tarihleri arasındaki boşta kalınan süreye ilişkin olarak maaş, ikramiye ve ilave tediye olarak toplam 8.076.133.466 TL davalıya ödenmiş olup, devam eden yargılama sonunda da davalının davasının red edilmesi üzerine davacı idare ödenen bu miktarı sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde geri talep etmektedir. Mahkeme isteği hüküm altına almıştır.

    Bu davada tartışılması gereken konu, idarece yürütmenin durdurulması kararı uygulandıktan sonra davanın reddedilmesi halinde sonucun ne olacağıdır.

    Yürütmenin durdurulması kararları da iptal kararları gibi işlemin tesis edildiği tarihe kadar geriye gidip işlemden önceki durumu yerine getirdiğine göre, böyle bir kararın uygulanması, hem ilgilinin eski görevine iadesine hem de bu görevin gerektirdiği özlük haklarının işlem tarihinden itibaren ödenmesini zorunlu kılar.

    Çünkü, yürütmenin durdurulması kararından itibaren çalışan, işlem tarihinden, yürütmenin durdurulması kararının kaldırılmasına yada davanın reddedilmesine kadar eski görevinin bütün hak ve yetkilerine sahip olmaktadır. Bu durumda idarenin yaptığı ödemenin yasal dayanağı bulunmaktadır. Bu dayanak da mahkeme kararıdır. O halde yapılan ödemenin davalı yönünden haksız zenginleşme olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Yüksek Danıştay'ın kararları da bu yöndedir.

    Davacı idare yürütmenin durdurulması şeklindeki mahkeme kararını uygulayıp davalıya ödeme yaptığına göre, bu ödemeyi sebepsiz iktisap kurallarına göre davalıdan isteyemeyeceğinden isteğin reddi yerine icra takibinin devamına şeklinde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan hükmün bozulması gerekmiştir.

    SONUÇ :

    Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 20.02.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
    Bu kararın yukarıda tartışılan konuyla ilgisi olmadığını anlamış bulunmaktayım. Üyelerin yanılmaması adına yazma ihtiyacı duydum.

+ Konuyu Yanıtla
1 / 2 Sayfa 12 SonSon

Bu sayfada bulunan kavramlar:

sgk mahkeme kararina gore odedigi ikramiye geri isteyebilirmi

memuriyet yurutmeyi durdurma parasal sebepsiz zenginleşme

evde parasal idare

bozma kararına kd istenebilir mi

yersiz odeme icra

yersiz ve fazla ödemelerle ilgili yargi kararlari

türk hukuk sitesi sehven temyiz süresinin karara yanlış yazılması

evde bakım ücretlerinin geri istenmesine dair mahkeme kararı

yozgat idare mahkemesi 2011556 karar

26091952 tarihli Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulu kararı

yargida gorulen bakim parasi geri odeme davasi

Forum

Benzer Konular :

  1. Yersiz Ödeme vs Danıştay içtihatları birleştirme kararı: Emsal
    Sayın site sakinleri, Şimdiden yardımlarınız için teşekkür ederim. Bildiğiniz üzere, kamu görevlilerine sehven yapılan fazla ödemelerin geri...
    Yazan: becidea Forum: İdare Hukuku
    Yanıt: 0
    Son İleti: 06-12-2020, 01:20:11
  2. babam bana aldığı evi geri isteyebilir mi?
    Merhaba Ben 20 yaşında herhangi bir geliri olmayan öğrenciyken babam bana bir ev almıştı. Tapusu benim üzerime ama parasını o ödedi. Aradan 8 yıl...
    Yazan: elif14 Forum: Gayrimenkul Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 08-05-2018, 16:45:04
  3. karar düzeltme aşamasında idare mahkemesinden yd isteyebilir miyim?
    merhaba forumda yeniyim. hatam olursa şimdiden özür dilerim. bir kurumda uzman yardımcısı iken diğer kurumda da uzman yardımcılığı kazandım ve...
    Yazan: cosark Forum: İdare Hukuku
    Yanıt: 0
    Son İleti: 22-02-2016, 16:00:16
  4. SGK Yersiz Ödeme Listesi Dahilinde İcra ve Haciz Kararı
    Öncelikle iyi günler dilerim herkese.. Konu bir arkadaşa SGK tarafından açılan icra davasıdır.. 2007 ve 2011 yılları arasında -A- Şirketinde...
    Yazan: bahiddin_yilmaz Forum: İcra ve İflas Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 12-04-2012, 23:27:00
  5. Yanlış karara itiraz edilmese ve yeni yasa yanlış kararı onaylarsa geçerliliği var mıdır_
    55 daireli sitede 29.04.2007 tarihili yönetim karari ile merkezi katı yakıtlı sistemdem ferdi doğalgazlı sisteme geçmek için %51 çoğunlukla karar...
    Yazan: duru68 Forum: Kat Mülkiyeti Hukuku
    Yanıt: 0
    Son İleti: 23-11-2009, 11:42:12

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.