TÜRK ULUSU'NA ÇAĞRIDIR: HAZIR OLUN

Türkiye Cumhuriyeti, ulusluktan çıkmış, budunsal (etnik, kavmî) ve dinsel kollara bölünmüş, yıkım dönemine girmiştir. Ulusal ekine (kültüre) bağlı yurttaşlar, daha da açığı, budunsal (etnik, kavmî) ve dinsel kol ayrımı yapmaksızın tek ulusluluğu savunan Türküm diyenler, ezilmekte ve aşağılanmaktadır. Cumhuriyetin devrimleri birer birer kökünden sökülmekte, yasaları çiğnenmekte, yıktığı her türlü gericilik yükseltilmektedir.

Türk tarihi altüst edilerek yalanlar, çarpıtmalar ve kara çalmalarla -yıkımı kolaylaştırıcı ve sonraki düzene uygun- yeni bir tarih yazılmaktadır. Ulusal ekine (kültüre) büyük oranda zarar verilmiş, önceleri ulusal ekinle (kültürle) büyük ölçüde bütünleşmiş olan ve tek başlarına ancak bir budunu (kavimi), bir dini veya bir din kolunu kapsayabilecek ölçüdeki türlü ekinler (kültürler) başlı başına ayrı sayılarak yüceltilmiş, bu bağlamda ekinsel (kültürel) ırkçılık kitlelere benimsetilmiş, kökencilik, budunsal (etnik) ırkçılık yurdu bir hastalık gibi sarmıştır.

Küreselleşme adı altında yayılan İngiliz dili, yurdun her köşesine sızmış, bilişim yoluyla yayılması ve işlenmesi hızlanmıştır. Öte yandan budunsal (etnik) ve dinsel olarak ayrıştırmayı kolaylaştırmak için, ilgili ekine (kültüre) ait dil, dilimsi veya lehçeler düzenlenmekte, bütünleştirilmekte ve yüceltilmektedir. Bu bağlamda, ulusal ekinin ayrılmaz parçası olan ulusal tarihimiz gibi, diğer bir ayrılmaz parçası olan ulusal dil, kısacası Türk dili, adım adım yok edilmektedir. Türkçe, yok edenlerce kullanılırken yanlış kullanılmakta, değersizleştirilmekte ve yabancı sözcük veya söz kalıpları daha çok içine sokularak yozlaştırılmaktadır.

Doğuda, temeli soykırıma dayanan, üstüne Türk Ulusu'nu soy kırmakla suçlayan, sınırlarımızı tanımayarak Doğu Anadolu'yu kendilerine ait sayan Ermeni devletinin istekleri yerine getirilirken; Batıda, Batı Anadolu'yu işgâl edip insanlarımızı katleden Yunan ordusuna göz yuman, karşı çıkmayan ve hatta onların işgâlini ve katliâmını kolaylaştıran uygulamaları sağlayan anlayışa uygun olarak, Yunan devletinin istekleri yerine getirilmektedir.


Güneydoğuda ise, Irak'ın kuzeyinde kurdurdukları ve her türlü olanağı sağlayarak yardım ettikleri devletimsiyi, "Güney Kürdistan" olarak adlandırıp hemen kuzeyinde, sınırlarımız içinde, "Kuzey Kürdistan" adını taktıkları bir devlet kurarak bu ikisini bütünleştirmeye çalışmaktadırlar.

Parçalamayı ve sonrasında istedikleri bütünleştirmeyi gerçekleştirmek için, Türkiye Cumhuriyeti içinde ve dışında yuvalanmış olan eşkıya-câni-ırkçı örgütün uzantısı siyâsîleri, sivil toplum kuruluşlarını, aşiretleri, cemaat ve tarikatları öne sürüp bunlara verebildikleri tüm desteği vermektedirler.

Tüm bunları ve çok daha fazlasını içinde barındıran tasarıları gerçekleştirmek için başvurdukları yolları, kullandıkları yöntemleri ve tümünü kapsayan genel izlemlerini (stratejilerini) başarılı olarak sürdürmektedirler. Türkiye Cumhuriyeti'ni yönetenler, ne yazık ve ne acıdır ki bu yıkım tasarılarının ve uygulamalarının önemli bir parçasıdır.

Tam, somut ve kesin başarıya ulaşmak için iç savaş çıkarmayı da düşünen bu iç ve dış yıkıcı odakları başarısızlığa uğratmak, Türkiye Cumhuriyeti'ni bütünüyle özüne çevirerek onarmak, ulusal onura iye (sahip) her yurttaşın vatan görevidir.

"Yeni yöneticiler gelir durumu düzeltir" umuduyla kendini dizginleyenler, "ordu nasılsa müdahale eder" düşüncesiyle Türk Silâhlı Kuvvetleri'nin üst yönetimine bel bağlayanlar, batkıya (hüsrana) uğramamak için savaşa hazırlanmalıdırlar.



SON HAZIRLIK İÇİN HAZIR OLUN

Hazırlık, genel ve partiler üstü bir örgütlenmedir. Amasya Genelgesi'nin ilk maddesi Türk Ulusu'nun zorlu yolculuğuna ışık tutacaktır:



    • BELGE, 26.
      Şifre 2/6/1919
      194
      GENELGE


      1 - Vatanın bütünlüğü, milletin bağımsızlığı tehlikededir. İstanbul Hükûmeti İtilâf Devletlerinin etki ve denetimi altında kalmış bulunduğundan yüklendiği sorumluluğun gereklerini yapamamaktadır. Bu durum milletimizi yok olmuş gibi gösteriyor.

      Milletin bağımsızlığını gene milletin kararlılığı kurtaracaktır. Milletin durumunu görüşmek ve hakkının sesini dünyaya duyurmak için her türlü etki ve denetimden uzak bir ulusal kurumun varlığı zorunludur.

      Bunun için yapılan haberleşmeler sonucu her taraftan yapılan öneri ve ulusal istek üzerine Anadolunun her bakımdan en güvenilir yeri olan Sıvas'ta millî bir kongrenin tez elden toplanması kararlaştırılmıştır. Bunun için bütün Osmanlı illerinin her sancağından ve parti farklılıklarına bakılmaksızın yetenekli ve milletin güvenini kazanmış üç kadar kişinin olabildiğince çabuk yetişmek üzere hemen yola çıkarılması gerekmektedir. Her olasılığa karşı bunun bir ulusal giz olarak saklanması ve telâşa meydan verilmemesi ve gerekli görülen yerlerde yolculuğun kimlikler değiştirilerek yapılması gereklidir.


      Mustafa Kemâl



Yurtsever herkes, bir iç savaş için değil, yurt savunması olarak genel bir savaş için, yok olmamak için, canını, kanını, malını kısaca yaşamını gözden çıkarmaya hazırlanmalıdır.


Daha önce çok acı deneyimler yaşamış ve en zor koşullarda en büyük engelleri aşarak başarmış bir ulusun çocukları olarak hazır olunmalıdır.

Direnişe hazır olun.


Başkomutan Gâzi Mustafa Kemâl ATATÜRK'ün emridir:


    • “Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini müstevlilerin siyasî emelleri ile tevhit edebilirler. Millet fakr ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

      Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte; bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.”