Kırk yerinden bıçaklayarak öldürünce kırk bir kere maşallahlık oluyor ağabey, babasının koynuna sokmak istediği yetmiş yaşındaki Hasan Ağa'ya varmak istemeyen on yedi yaşındaki kızkardeşi Ayşe'yi.

'Seni biz dölledik, doğurttuk, süt verdik, yedirdik içirdik, barındırdık. Sevdik, sevdirdik, verdik, mahrum ettik, tanrın ve kıblen biziz. Nasıl olur da lafımızın üstüne laf söylersin'in versiyonu.

Altı var, üstü var. İzah kısaca her hükümde bu formül esaslı.

'Dediğimce olmuyorsa yaşamak neyine?'

Darbeler bunun için yapılır, devrimler de illallah diyenlerce...

Arzusunca davranmayan kıza surat bir anda bundan değiştirilir. Peşinden koşulan Defne bir anda kahpe oluveriyorsa bundandır.

Okşanmak için uzatılan saçlardan koparasıya bir hınçla tutup en yakını tarafından sürüklenerek mezara sokulursa bir insan bundandır.

Kağnımı sür, sürmüyorsan öküzüm ol. Olmuyorsan öl...

Mal, mülk edinme, malik olmanın fasılları açıldıkça rezillik püskürüyor canlıların canına.

Erkeğim,
kadınım,
sevgilim,
aşkım,
dinim,
ahlakım,

param...

Neyin sonuna aidiyet eki konuldu; huzur ve düzenin gözüne savaş sokuldu...