Atı alan Üsküdar'ı geçti


Çinli şirketler, şimdi kalite tarafında attıkları emin adımlarla Avrupa´yı ve özellikle AB ekonomisinin motoru olduğu kadar, kaliteli üretimle anılan Almanya´yı kuşatıyor.

Alman Q-Cells şirketinin CEO´su Anton Milner zamanında büyük laflar ederek,´Alman tüketiciler 20 yıl kullanacakları ürünleri, Çin´den satın almazlar´ demişti. Milner´in şirketi o dönemde güneş panelleri pazarında dünya lideri konumundaydı. Aradan 20 aya yakın bir süre geçti. Çinli panel üreticisi Suntech Power, Alman şirketini geride bırakıp piyasayı ele geçirince pembe rüyalarından uyanan Milner koltuğundan oldu. Alman Q-Cells´in 11 milyar euro olan piyasa değeri 2007´nin sonunda 390 milyon euroya kadar geriledi.

Dünyada enerji sektörü son yıllarda hızla büyüyen bir sektör
Bu sektörde faaliyet gösteren firmalar da Alman pazarına ucuz ancak dayanıklı panellerle dolduruyor. Bununla birlikte, sektörün Alman üreticileri tarafında çok fazla hareket yok. Alman endüstrisinin duayenleri halen Milner´in görüşünü savunuyor, oysa; Almanya´da makine imalatçıları, otomobil üreticileri ve mühendislik şirketleri 2009´da yaşanan büyük krizden sonra yeniden ayağa kalkmışken Çinli şirketler Avrupa´nın en büyük ekonomisi için yakın gelecekte yeni bir tehlikenin fitilini ateşleyecekler.

Piyasalar Çin´i sadece ucuzcu olarak gördü
Piyasalar Çin ´i ucuz giyim eşyası, oyuncak ve elektrikli cihaz üreten bir pazar olarak kabul etti. Çin ise, 2009 yılında Almanya´yı geride bırakarak dünyanın en büyük ihracatçı ülkesi konumuna yükseldi.
Çin, Almanya ile yaptığı ticarette geçen yıl 17 milyar euro fazla verdi.
Avrupa ekonomisinin itici gücü olan Almanya´nın en kritik sektörleri bugün malesef Çin tehdidi altındadır.
Çinliler kaliteye yatırım yapıyor, hızla teknolojilerini geliştiriyor ve bunun yanında fiyat konusunda da karşılarında rekabet edecek rakip bulamıyorlar.

Avrupa´da üretim, araştırma ve geliştirme merkezleri el değiştiriyor
Çinli şirketler, Avrupa´da üretim ve araştırma-geliştirme merkezleri açıyor, Avrupalı mühendisleri kendisi için çalıştırıyor bu sayede markaları ve yeni teknolojileri transfer etme, satın alma ve geliştirme fırsatını yakalıyor.

Belçika ekonomik krizden çok siyasi krizle uğraşıyor
Belçika´da toplumun büyük çoğunluğu düzenli ve tutumlu yaşama alışkın. Kazandıklarını başta gayrimenkul olmak üzere değişik yatırımlarla değerlendiren çoğunluk bugüne kadar birikimleri sayesinde ekonomik krizden direk etkilenmedi.
Euro Bölgesine bakıldığında Belçikalılar yatırım zenginliği ve refah düzeyi en yüksek toplum olarak görülmektedir.
Yaklaşık 11 milyon nüfuslu Belçika´da bankalardaki yatırım hesaplarında tutulan mevduat ve diğer yatırımlar toplamı 909,5 milyar euro düzeyinde buluduğunu Belçika Merkez Bankası açıkladı.
Belçikalıların sahip olduğu mülklerin toplam değerini de 1 trilyon 50 milyar euro olarak hesaplayan Merkez Bankası yetkilileri, bundan 192,3 milyar euro düzeyindeki tutsat kredilerini düşüldüğünde borçsuz gayrimenkul toplamının 857,7 milyar euro olduğunu bildirdiler. Genel olarak Belçikalıların menkul ve gayrimenkul varlıklarının toplamı 1 trilyon 767 milyar doları aşmaktadır.
Belçika Merkez Bankası verilerinden de anlaşılacağı gibi siyasiler, başta hükümeti kurma konusunun yanısıra acil çözüm bekleyen hukuksal, mali konulardan uzak tutum ve davranışlar sergileyerek bu refah toplumunu hakedilmeyen yaşam tarzına mahkum etmektedirler.

AB ülkeleri ekonomik ve siyasi krizlerle uğraşırken Çin ;´Atı alan Üsküdarı geçti´ misali bir taraftan piyasaları ele geçiriyor diğer taraftan Dünya liderliği hedefine doğru emin adımlarla ilerliyor.

Erhan Yurdayüksel

http://www.yenihaber.be/go.php?go=30...last_news&pg=1