Doğa yasası olan DEĞİŞİM, evrende değişmeden duran ve kalan hiçbir şeyin olmadığının gerçekliğini tanımlıyor.
Doğa, toplum, insan, madde, bilgi, bilim vs. nin tümü karşılıklı etkileşim ile sürekli değişim ve oluşumuna devam ediyor.
Düşünür ARİSTO üç temel değişimi şöyle tanımlıyor:
I - Yokluktan varlığa geçiş…
Doğum ile değişim. Yaşamın başlangıcı...
II - Varlıktan varlığa geçiş… Tümüyle yaşam süreçlerinde,“iç – dış” değişimler.
III - Varlıktan yokluğa geçiş…
Ölüm ile değişim
.
Doğum ile başlayan yaşamda her birey zaman zaman mekân, yöre, iş, eş, v.s. de fiziksel, bazen de radikal değişimlere ihtiyaç duyabiliyor. Yaşamı süresince insan istekleri doğrultusunda dış dünyasının yaşam biçiminde değişiklik yapmak tutkusuyla çırpınıyor.
İç dünyasındaki değişimi, var olduğundan bu güne kadar nedense ihmal etmekte direniyor.

Araştırmalar insanın iç dünyasındaki gelişim ve değişiminin, duraklama devrine devam ettiğini söylüyor. İç dünyasındaki kalıntılar nedeniyle de dış dünyasında kendisi ve çevresi için uygulamak istediği değişimler, zaman zaman yararlı olamıyor. Varlıktan varlığa geçiş süreçlerinde iç dünyasında ki değişimi engelleyen nedenleri, insanın hassasiyetle düşünmesi ve irdelemesi gerekiyorsa da, önemsenmiyor.

Duygularını geliştirmeden, düşüncelerini ve davranışlarını değerlendirmeden kazanılan deneyimlerin bir bölümü bilinen, diğer bölümleri gizler içeren ve yaşam akışını tanımlayan radikal değişiklikler yapılıyor? Yaşamı yerinden oynatan bu radikal değişiklikler idrak dışı düşünülmeden yapıldığında, sonuç olumsuz oluyor. Hem birey hem çevresi hem de toplum zarar görüyor.
Genellikle maddenin sürekli olarak bireyi bulunduğu yaşam ortamında etkileyişi, değişikliğin nedeni oluyor.
Çoğu zaman bilinci düzeyinde dürtü, istek, coşku, zevk, kuşku, endişe, vs.lerin yaşamını yönlendirmesi ile bireyde her şey değişebiliyor. Ruhsal ve bedensel olaylar bireyin düşünce düzeyini negatif etkilemiyor ve yaşanan deneyimler ve algılar tarafsız, yararlı değerlendiriliyor ise, değişim önem ve geçerlilik kazanıyor. Kendi bilgi, beceri ve deneyimlerinin farkında olmayan, ayni zamanda var olanları önemsemeyen herhangi bir değişim eylemi başarısızlık ile sonuçlanıyor.

Günümüz dünyasında ister ulus, ister toplum, ister birey olsun radikal, kesin, kökten değişiklikler istiyor. Ancak radikal değişimi doğru olarak gerçekleştirmek, yararlı çözümler getirmek isteyenlerin, kendilerine dönerek güç ve yetilerinin ne olduğunu bilmelerini, belli bir bilgi ve eğitim düzeyinde olmalarını gerektiriyor.
Bu radikal değişiklikler bireylerin kendilerine özgü bilinç düzeylerinde, yaşamlarının getiri ve götürülerine kendilerince çözümler buluyor ise de, çevreleri, toplumları ve ulusları için yeterli olamıyor. Uygulanacak değişimlerin başkalarına zarar vermeden yapılması gereği göz ardı ediliyorsa, sonuçta mutsuz insan ve umutsuz toplum kaçınılmaz oluyor.

Yapılacak bireysel, toplumsal değişim sonuçlarının insan ve insanlık için yararlı ve hayırlı olabilmesinin, kültür ve bilgi birikimiyle olabileceğini düşünüyorum.


Avni Ballıbaba
http://www.avniballibaba.com/