BASARISIZLIK: Öğrencinin derslerinin iyi olmaması. Öğretmenin sorduğu sorulara doğru cevaplar verememesidir. Sınavlarda başarısız olmasıdır. Yanlız möğretmenin değil, arkadaşlarının yanında mahcup olmasıdır. Bu duyguyu yaşa
masıdır. Bundan dolayı üzülmesidir.


Başarısızlığın nedeni iyice araştırılmalıdır. Öğretmenler, anne babalar, diğer ilgililer, bu konuyu araştırmalıdırlar.

ACABA BU ÇOCUK NİÇİN BAŞARISIZDIR?

Bu iyice incelenmeli nedenleri araştırılmalıdır.

ÖĞRENCİ NEDEN OKULDA BAŞARISIZ OLABİLİR?
A)Zekâ yetersizliği
B) Fiziksel veya fizyolojik bir kusur
C) Duygusal veya ruhsal bir bozukluk
D) Eğitimsel veya pedagojik bir hata

a) Anne - babanın tutumu
b) Öğretmenin davranışları
c) Öğretim yönetiminin çocuğa uygun olmaması
d) Ailenin okul ve okumaya verdiği değer (Çocukta motivasyon eksikliği)


Yukarıda sözünü ettiğimiz faktörler tek başlarına bile, okul başarısızlığı yaratabilecek niteliktedirler. Örneğin, zekâ geriliği pek çok öğrencinin başarısızlığının temelinde yatan bir faktördür. Gelişmesinde gerilik olan çocuk, çok erkenden uyanık anne babanın veya çocuk doktorunun (eğer çocuğun gelişimini izleyen bir doktor varsa) dikkatini çeker. Oysa donuk zekâlı ve gerilik sınırında olan çocuğun problemi ancak okul çağında ortaya çıkar.
Okul öncesi dönemde görünürde sorun yaratmayan bu çocuk, okul yıllarında şikâyet kaynağı haline gelir. Bütün iyi niyetine ve çabalarına rağmen işlenen konular güçleştikçe, dikkatini bir konu üzerine toplamakta zorluk çeker. Belleme gücüne sahip ise, verilen şiiri de, dersi de ezberler, arada iyi not aldığı da olur, ancak anlamadan ezberlediği dersi hatırında tutamaz ve gerektiğinde bu bilgiyi kullanamaz. Bu tür bir öğrenci ezbere dayanan derslerde başarılı da olsa, okuma, yazı, imla ve aritmetikte güçlüğe uğrar. Bazı hallerde zekâ geriliğinden doğduğu zannedilen okul başarısızlığı çocuğun öğrenme süratinin ağırlığından kaynaklanır.

YUKARIDA SAYILAN BAZI BAŞARISIZLIK SEBEBLERİ O ÖĞRENCİDE MEVCUTSA, BUNA GÖRE ÖNLEM ALMAK GEREKİR.

Öğretmeniyle konuşmak,
öğretmenin aile ile konuşması büyük önem taşır.

DERS ÇALIŞMAMAK: Ders çalışmak istenen bir davranış değildir. Hangi öğrenci ders çalışmanın, televizyon seyretmekten, gezmekten, eğlenmekten, keyfine göre hareket etmekten daha zevkli olduğunu söyleyebilir? Öğrencilerin çoğu ders çalışmaktan hoşlanmaz. Onu sadece yapılması zorunlu olan bir davranış olarak algılar. Birey psikolojik olarak tüm davranışlarını istediği yöne doğru yönlendirir. Hiç kimse istemediği, zevk almadığı bir işi severek yapamaz. Hele bir de ders çalışmama gibi bir tercihi varsa bu tercihini hep çalışmamaktan yana kullanır.

Davranışların ortaya çıkması iki yolla olur. Birey önce bir eylemi yapmak ister zihninde o eylemi tasarlar. Sonra düşündüklerini harekete geçirerek eylemi gerçekleştirir. Bu süreç daha çok isteyerek yapılan davranışlar içindir. İstenmeyen davranışlar da ise önce harekete geçilir sonra eylemi yapma isteği uyanır. Bu durumda ders çalışma davranışı da iki yolla gerçekleşir. Önce ders çalışmaya başlarız. Sonra onu sevmeye ve devam ettirmeye çalışırız. Ders çalışma isteğinin ortaya çıkmasını şu şekilde izah edebiliriz:

1-Ders çalışmaya başlamak ve sürdürmek

2-Çalışma isteğinin uyanması

3-Başarı

Çalışma istediğini uyandırmak için çalışmaya başlayın ve bunu sürdürmeye çalışın. Bir süre sonra ders çalışmayı severek yapmaya başlayacaksınız. Fakat sevme konusunda acele etmeyin. Önce bir gün düzenli çalışmayı başarmak için uğraşın. Daha sonra bunu bir haftaya yaymaya çalışın. Bir kaç hafta boyunca düzenli çalışmayı aksatmadan yaparsanız artık ders çalışmak sizin için zevksiz bir uğraşı olmaktan çıkar. Ders çalışmayı istenmeyen bir davranış olarak algılamaktan ziyade onu gelecekteki hedeflerinize ulaşmak için yapılması gereken şartlardan birisi olarak görmelisiniz.

Fakat birçok öğrenci çalışma isteğinin ortaya çıkması için "İlham" gelmesini bekler. Oysa "İlham" yapılması istenen davranışlar için gelir. İnsanlar yapmak istediklerini önce düşünürler ve kafalarında sürekli olarak yoğururlar. Bu düşünceler bilinçaltına atılır. Bilinçaltı otomatik bir pilot gibi devreye geçer. Biz diğer davranışlarla meşgul olurken o çözüm üzerine sıkı biçimde yoğunlaşır ve çözümü bulur. Böylece "İlham" ortaya çıkmış olur. Ders çalışmak istenen bir davranış olmadığı için ilham gelmesini beklemek yanlıştır.