Şerefsiz…
Son yıllarda siyasi literatürümüze kazandırılan
Muhteşem bir sözcük.
Bu sözcük eskiden sokak insanlarının birbirlerine
Kızdıklarında ve kavga esnasında kullanırlardı.
Şimdilerde siyaset sahnesindeki bazı aktörlerin dillerinden düşürmedikleri bir sözcük oluverdi.
Şerefsiz aşağı,şerefsiz yukarı.
TV lerde tartışma,
Bakıyorsunuz koca koca adamlar;
Şunu ispat edemezseniz şerefsizsiniz,
Meydanlara çıkmış koskoca parti lideri ağzını her açışında, bunu ispat edemezseniz şerefsizsiniz..
Diyorlar.
Bizlerde halk olarak, kuzu kuzu dinliyoruz bu terbiyesiz adamları.
İş o kadar çığırından çıktı ki;
Sonunda Başbakan kendi kendisine şerefsiz dedi.
Ama farkında değil.
Şöyle ki;
Şu İmralı katiliyle görüşme meselesinde…
Muhalefet diyor ki;
Hükümet İmralı canisiyle görüşmüştür.
Bu görüşmeyi Cumhurbaşkanı doğruluyor,
Başbakanın danışmanı doğruluyor,
Hatta Başbakanın kendisi de doğruluyor.
GÖRÜŞME OLMUŞTUR,AMA BU GÖRÜŞMEYİ DEVLET YAPMIŞTIR GİBİSİNDEN TUHAF BİR SAVUNMA YAPIYOR KENDİNCE.
Ben görüşüp görüşmemelerine takılmıyorum.
Çünkü biliyorum ki;
AKP başından beri PKK ve onun elebaşısıyla kol kola…
Bu ülkede APO katiline ilk olarak Sayın diye hitabeden ben değildim …
Gelelim Şerefsizlik meselesine.
Tüm bu iddialar doğruyken,
Yani Hükümetin bir şekilde Katille görüşme yaptığı
Kendilerince kanıtlandığı halde,itiraf edildiği halde,
Başbakan diyor ki;
Bizim görüştüğümüzü ispat edemezlerse Şerefsizdirler.
Yani biz görüştük,ama siz bunu ispat edemezsiniz…demeye getiriyor.
İyi de ispat edemezseniz şerefsizsiniz.. demenin gereği var mı başbakan?
Her neyse ,benim derdim görüşme değil…
Benim derdim şu ŞEREFsizlik meselesi.
Siyasi literatürümüze ŞEREFSİZ sözcüğünü her kim soktuysa;
Neysee….
Dünyada ne kadar devlet adamları gelip geçmişse,
İddia ediyorum..
Hiç birisi hayatlarında ve söylemlerinde ŞEREFSİZ sözcüğünü kullanmamıştır.
Bizimki hariç!…