Ben bu lkede yaayan 70 milyondan biriyim. Beni dolandırdılar.Bu
herkesin başına gelebilir. Ancak beni dolandran bu devletin adalet
mekanizmasıdr.Yani beni avukat, hakim savcı ve adalet bakanlığında görevli bazı üst düzey yetkililerdir. sıradan bir dolandrma olsa işkayet merciimi
bilirdim. Ancak beni dolandıran şikayet merciisinde olunca şikayet yeri
neresi olur. Bu dolandırılmanın masalımsı anlatmı aşağıdadır

Sosyal hukuk devletinde dolandırıcılar ve ADALET

Bir varmış,bir yokmuş.Dünyanın bir yerlerinde bir ülke varmış.Bu ülkenin bir anayasası varmış ve bu anayasasında devletin sosyal hukuk devleti olduğu yazarmış.Anayasası olduğuna göre bu ülkede insanlarda yaşarmış.Bu insanlar arasında sosyal hayatın vazgeçilmezi olan, insan ilişkileri yaşanırmış.Bu devletin anayasasını ve diğer yasalarını uygulayacak, sosyal düzeni sağlayacak kurum ve bu kurumlarda görevli yetkili görevlileri varmış.
Gün olmuş, devran dönmüş.Develer pire,pirelerde deve olmuş.Sosyal hukuk devletinde yaşayan iki insan arasında sosyal hayatın vazgeçilmezlerinden olan ilişkiler yaşanmış.Bu iki insan arasında bir alacak verecek meselesi hasıl olmuş.Sosyal hukuk devletinde bunlardan birine alacaklı(A), diğerine borçlu(B) denirmiş.Bu tür meselelerin kağıtsal olanlarına da senet, çek, bono gibi isimler verilmiş.İki insandan borçlu olan, borcundan dolayı alacaklıya senet vermiş ve senedin ödeme gönü yaklaşınca borcunu ödememek için neler yapabileceğini ve kendisine kimlerin yardım edeceğini düşünmüş.Çok yakınında kendisine yardımcı olacak hukukçuları keşfetmiş ve onları kendisine acındırmış. Ortak bir yol bulmuşlar.Bu yol; sosyal hukuk devletinin adalet mekanizmasını taraflı bir şekilde çalıştırmakmış.Bunun için start verilmiş Borçlunun bir şikayet dilekçesi vermesi gerekmiş Demiş ki;
Bu tarihten 10-15 gün evvel hiç tanımadığım (A) benden alacağı olmadığı halde bana tehdit ve zorlama ile senet imzalattı.Karımın yanında beni dövdü,ben kendisine banka ile para gönderdim.Karım şahidimdir, gereğini yapın demiş.
Sosyal hukuk devletinin savcısı kadını dinlemiş, kadın demiş ki; (A)’ yı tanırım,kocamı dövdüklerini görmedim,kocamdan duydum,kocamı zorla evden götürüyordu demiş.
Sosyal hukuk devletinin hukuk uygulayıcısı ve kamunun haklarını koruması gereken yetkili olaydaki çelişkiyi görüp, bir yerde tanımıyorduk, borcum yok derken bir yerde banka ile para göndermişsiniz.10-15 gündür buraya gelmeyi neden akıl etmediniz, biriniz tanımadığınızı söylüyorsunuz,biriniz tanıyoruz diyorsunuz, biriniz beni dövdü derken biriniz böyle bir olayı görmediğinizi söylüyorsunuz,Kocanı zorla evden götürünce sen neden emniyeti aramadın, bu nasıl iştir demek yerine (A)’ya dava açmış.
Dava açtırmanın rahatlığını yaşayan (B) her hangi bir tedbir kararı alma gereği bile hissetmemiş .Nasıl olsa birilerini kandırmayı başardım, ileride de bunu yapabilirim diye düşünmüş.
(A) Yasal icra takibini başlatabilmek için akla karayı seçmiş.Her türlü zorluk, sosyal hukuk devletinin memurları tarafından (A)’ ya gösterilmiş. Bin bir zorlukla icra takibi başlattıktan sonra, borcu olmadığı halde zorla senet imzalatıldığını söyleyen (B),bir yığın mal kaçırma faaliyetinde bulunduktan sonra icra dairesine MAL BEYANINDA bulunmuş:Demiş ki; BORCUMU ödeyecek malım mülküm yok,Borcu mesleğimden dolayı elde edeceğim kazancımdan her ay ……..T:L olarak ödeyeceğim.(B)’nin bu beyanından sonra evi olduğu tespit edilmiş ve haciz işlemi yapılmış.
(A) tüm bunları belgeleri ile sosyal hukuk devletinin savcısına götürmüş, demiş ki; “Bana borcu olmadığı halde kendisine zorla senet imzalattığımı size söyleyen kişi, borcunu ayda …… T:L olarak ödeyeceğini ve hiç malının olmadığını beyan etmiş.Ancak bu beyanından sonra malı olduğu tespit edilmiş.Bu adam daha önce sizi kandırdığı gibi, başka daireleri de kandırmayı kendine tek amaç edinmiş Bu Adam hakkında sosyal hukuk devleti kurallarını işletmeniz için gereğini” demiş
Kamu adına çalışan sosyal hukuk devleti yetkilisi (A)’ya takipsizlik kararı uzatmış. Bu kararda diyormuş ki; Yalan mal beyanı kamuyu ilgilendirmez.Bu konular sosyal hukuk devletinin mahkemelerinin konusudur, oraya git. A gitmiş ilgili mahkemede dava açmış. Bu dava görüşülürken B ve avukatı hazırladıkları sahte evrakları mahkemeye sunarak kendilerini savunmuş.Dosyanın hakimi bu sahte evrakların aleni olmasını ve“biz sahteyiz” diye haykırmasına rağmen kara gözlük ve tıkaç kullanmış.Sahteciliği görüp duymadığı yetmezmiş gibi, davayı zaman aşımına uğratmak için elinden geleni yapmış.Bunun içinde akıllara durgunluk veren bahaneler uydurmuş.Duruşmaya girmiş, olmadık bir bahane ile duruşmayı 7 gün sonraya ertelemiş.O yedi gün de gelmiş çatmış. Aynı hakim adıyla, soyadıyla, sicili, imzası ve bedeni görüntüsü ile yani her şeyi ile aynı olan hakim “Hakim değişikliği nedeniyle” bahanesini uydurmuş ve duruşmayı uzun bir tarih ileriye ertelemiş. Bu tarihte gün gelmiş çatmış. Bu kez daha önce verdiği hükümleri hiçe saymış .Daha önce ben bunu “son defa” yapıyorum dediğini unutmuş.
Gün olmuş başka bir hakim (B)’ yi gerçeğe aykırı mal beyanında bulunmaktan cezalandırmış.
Bu kez kamu adına çalışan ve yalan mal beyanının kendilerini ilgilendirmediğini söyleyen savcılık tekrar sahneye çıkmış.Konusu ve tarafları aynı olan daha önce sosyal hukuk devletinde bu suçların kendilerini ilgilendirmediğini söyledikleri davanın kararını temyiz etmiş.Aslında bu tür davalara sosyal hukuk devletinin savcıları hiç katılmazmış.Hiç bir aşamasından haberinin olmadığı davanın kararını görmeden, (görmediği kararı okuyamayacağı için) Okumadan temyiz etmiş. Temyiz gerekçesi ile de sahte evrakı yasal kabul etmiş.Tüm bunları sosyal hukuk devletinde KAMU ADINA yapmış.
Yaptıkları dalaverelerin görülmediğini ve kendilerinin yanında Sosyal hukuk devletinin yetkililerinin olduğunu fırsat bilen (B) ve avukatı Daha önce borçları olmadığını söylemiş olduklarını unutmuş ve açtıkları yığınla dava da “biz borçluyuz” daha önce sizi kandırmıştık, oh bunu yine başardık diye haykırmışlar. Sahteciliği yasallaştıran sosyal hukuk devletinin yetkilisinin bu jestini kendilerine yakılan yeşil ışık olarak görmüşler ve benim malım mülküm yoktur diye direnip dayattıkları uğruna sahte evrak tanzim ettikleri ve bunu hakim ve savcılara yutturmanın rahatlığı ile yeni bir mal beyanında bulunmuşlar ve benim bir evim vardı sizi kandırmıştım diye naralar atmışlar.
Ortada bir dolandırıcılığın olduğunu ve bunun sosyal hukuk devletinin bazı yetkililerince görülmediği, hatta dolandırıcılığa yardım edildiği inkar edilemez bir gerçek olduğunu gören (A), sosyal hukuk devletinin yetkili yerlerine müracaat etmiş. Kıyamet kopmuş.
Sosyal hukuk devletin yetkilileri sıradan bir vatandaşın sahteciliği ve dönen dolapları hissetmesinin normal olmadığını düşünmüşler ve yüklenmişler (A)’nın sırtına.
Biz senin bunu fark edemeyeceğini düşünmüştük.Sen bunu nasıl fark edersin demişler
Sosyal hukuk devletinin kurallarını tekrar çalıştırmaya başlamışlar.(A) bunları dile getirmemeliymiş.Bunları dile getirmemesi için tutuklanmalıymış, tutuklanmış. Üst makama dilekçe vermemeliymiş, engellenmiş.Vatandaşlık hakları gasp edilmeliymiş, edilmiş.(A) hakkını aradığı için deli olmalıymış, (A)’ ya deli raporu almak için adli tıpa sevk edilmeliymiş, edilmiş . Bunlar sosyal hukuk devleti kuralları çerçevesinde yapılmış ve yaşatılmış.
(A) Bunları sosyal hukuk devletinin bir ayıbı olarak görmüş ve “bir ayıp daha işleyin de beni vatandaşlıktan çıkartın” demişşşşşşşşşşşşş
(A)’nın vatandaşlık haklarının elinden alındığını ve (A)’ nın vatandaşlıktan çıkmak istediğini yerel bir gazata haber yapmış. Sosyal hukuk devletinin sosyal adalet sağlayıcıları tekrar yoğun bir gayret içine dalmışlar.
Bu sosyal hukuk devletinin zirvesi bu olup bitenlerden haberdarmış ama haberdar değilmiş gibi davranıyormuş. (A)’nın susması oranında işine geliyormuş. Çünkü (A)’ya onlarda az çektirmemişler.(A) bir şekilde sesini duyurursa sosyal hukuk devletinin zirvesi de rahatsız olurmuş.
Vatandaş, avukat, hakim, savcı ve sosyal hukuk devletinde genel müdür yardımcılığı görevinde bulunan yetkililerinde içinde bulunduğu çete tarafından dolandırılan, sosyal hukuk devleti vatandaşlarından herhangi biri


çarıklı