+ Konuyu Yanıtla
1 den 7´e kadar toplam 7 ileti bulundu.

Konu: TTK md 20

TTK  md 20 Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Oct 2008
    Nerede
    istanbul
    İletiler
    51
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı TTK md 20

    Tacirler arasında e mail ile sözleşme feshedilmesi mümkğn müdür bunun koşulları nelerdir pek çok araştırma yaptım fakat bir kaç yargıtay kararı hariç profesörlerin vs. görüşlerine ulaşamadım..Çok acil ve önemli..



    Hukuki NET Güncel Haber

    TTK  md 20 konulu yargıtay kararı ara
    TTK  md 20 konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Jul 2004
    Nerede
    İstanbul, Türkiye.
    İletiler
    4.244
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: TTk md 20

    TTK 20/3 Emredici bir hüküm olduğunu düşünüyorum. Elektronik imza ile ilgili düzenlemelerde de ayrık bir hüküm dikkatimi çekmedi.

  4. #3
    Kayıt Tarihi
    Oct 2008
    Nerede
    istanbul
    İletiler
    51
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: TTk md 20

    Bu konuda bir kaç yargıtay kararı mevcut fakat doktrindeki görüşlere ihtiyacım var.Nereden bulabilirim?

  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Jul 2004
    Nerede
    İstanbul, Türkiye.
    İletiler
    4.244
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

  6. #5
    Kayıt Tarihi
    Jul 2004
    Nerede
    İstanbul, Türkiye.
    İletiler
    4.244
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: TTk md 20

    TACĐRLER ARASI ĐHBAR VE ĐHTARLAR
    Yrd.Doç.Dr. Hanife DİRİKKAN ∗

    B. TÜRK TĐCARET KANUNU’NUN 20. MADDESĐNĐN III.
    FIKRASINDAKĐ DURUM
    Türk Ticaret Kanunu’nun 20. maddesinin III. fıkrasında yer alan
    hükmün, geçerlilik sekli öngörüp öngörmediğinin tesbiti son derece
    önemlidir. Zira, hükümde yer alan seklin geçerlilik sekli olduğu sonucuna
    varıldığı takdirde; bu sekle uyulmadan yapılan bir ihbar ve ihtar sonrası karsı
    taraf temerrüde düsürülemeyeceği gibi, sözlesmenin feshedildiği veya
    sözlesmeden rücu edildiğinden de söz edilemeyecektir. Buna karsılık hükmün
    isbat seklini öngördüğü kabul edildiği takdirde, isbat açısından Hukuk Usulü
    Muhakemeleri Kanunu’nun 288. maddesini de asan özel bir sekil zorunluluğundan
    söz edilebilir. Zira, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 288.
    maddesi, sadece belirli bir meblağı asan hukukî islemlerin isbatını yazılı sekle
    bağlamıstır. Dolayısıyla, Türk Ticaret Kanunu’nun 20. maddesinin III.
    fıkrasının isbat seklini düzenlediği sonucuna varıldığı takdirde, hukukî islem
    44 Yrd.Doç.Dr. Hanife DĐRĐKKAN
    olarak kabul edilmemesine rağmen temerrüt ihtarının hükümde yer alan sekle
    uygun yapılması zorunlu ve ancak bu sekilde isbatı mümkün olabilecektir16.
    Diğer taraftan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 288. maddesine
    göre isbat için yazılı sekil (senetle isbat zorunluluğu) yeterli görülmüs iken,
    Türk Ticaret Kanunu’nun 20. maddesinin III. fıkrasında anılan ihbar ve ihtarın
    borçlar hukuku anlamında yazılı sekilde yapılmasını sağlamak yanında, karsı
    yana ulasmasının özel bir sekle bağlandığı söylenebilir17.
    Bu bağlamda gerek doktrinde18, gerek bazı Yargıtay kararlarında19 anılan
    fıkrada yer alan ve beyanın muhataba özel bir usulle varmasını arayan seklin
    ispat kosulu olduğundan söz edildiği görülmektedir.
    Tacirler Arası Đhbar ve Đhtarlar 45
    Türk Ticaret Kanunu’nun 20. maddesinin III. fıkrası incelendiğinde,
    metnin sözünden bu seklin bir geçerlilik kosulu olduğu20; bu sekle uyulmadan
    yapılan ihbar ve ihtarların geçersiz sayılacağı anlasılmaktadır21’22. Zira,
    46 Yrd.Doç.Dr. Hanife DĐRĐKKAN
    maddenin metninde açıkça, bu tür ihbar ve ihtarların “muteber olması için”
    anılan sekilde yapılması gerektiği yer almaktadır.
    Adliye Encümeni Mazbatası’nda da bu konuda özel olarak açıklama
    getirilmis ve bu husus “...Bu maddenin 3 ncü fıkrasındaki sekil sartı
    mahiyetçe bir ispat sartı olmayıp bir muteberlik sartıdır. Fakat mer’i kanunda
    da bulunan benzer hükümler bâzı Temyiz kararlarında ispat sekli olarak
    nazara alındığından bu mevzuda hiçbir tereddüde yer bırakmamak için seklin
    mahiyeti; (muteber olması için) sözlerinin ilâvesiyle belirtilmistir” biçiminde
    ifade edilmistir23. Böylece, yasakoyucunun bilinçli olarak hükümde yer alan
    sekli geçerlilik sekli olarak düzenlemek istediği, Türk Ticaret Kanunu’nun 20.
    maddesinin III. fıkrasında yer alan hükmün kaynağını olusturan Eski Ticaret
    Kanunu’nun 645. maddesinde temerrüt için öngörülen geçerlilik seklinin24
    bugün olduğu gibi mahkemelerce isbat sekli olarak yanlıs yorumlanması ve
    uygulanması nedeniyle tereddütleri ortadan kaldırmak için bu hususun
    metinde açıkça belirtildiği görümektedir.
    Belirtmek gerekir ki, sözü edilen seklin, geçerlilik kosulu olmasına
    iliskin düzenleme, Hükümet Tasarısı’nda yer almamaktadır. Bu sözcükler,
    daha sonra Adliye Encümeni tarafından eklenmistir. Aynı sekilde Hükümet
    Tasarısı’nda telgrafdan söz edilmez iken, ihbar ve ihtarın telgrafla da
    Tacirler Arası Đhbar ve Đhtarlar 47
    yapılabileceğine iliskin ek yapılmıstır25. Ayrıca Türk Ticaret Kanunu
    Tasarısı’nın Gerekçesi’nde borçluyu temerrüt haline sokmak veyahut bir
    sözlesmeyi feshetmek için gerek Borçlar Kanunu ve gerek Ticaret Kanunu’na
    göre bir ihtarın gerekli olduğu; bu ihtarın sekli hakkında Borçlar Kanunu’nda
    hiçbir hüküm mevcut olmadığı halde Ticaret Kanunu hükümlerine göre
    noterlik marifetiyle çekilecek bir protesto veya taahhütlü bir mektubun
    istendiği; tacirlerin bu usule alısmaları nedeniyle tacirler arasındaki iliskilerde
    bu usulü olduğu gibi bırakmanın faydalı görüldüğü ve bu gerekçe ile
    Tasarı’nın 20. maddesinin 3 üncü fıkrasına bu usulü muhafaza eden bir
    hükmün konduğu; bu hükmün sadece borçluyu temerrüt haline sokmak veya
    sözlesmeyi feshetmek hakkında yapılacak ihtarlar için arandığı ve diğer ihbar
    ve ihtarların -kanunda aksine açık bir hüküm olmadıkça- sekle tâbi olmadığı
    ve bu konuya özel önem verildiği belirtilmektedir26. O halde, Türk Ticaret
    Kanunu’nun 20. maddesinin III. fıkrasında, Borçlar Kanunu’nun 11. maddesi
    anlamında geçerlilik kosulu söz konusudur.
    Hükmün sözü ile Adliye Encümeni Mazbatası çerçevesinde Türk Ticaret
    Kanunu’nun 20. maddesinin III. fıkrasındaki seklin geçerlilik sekli olmasının
    sonucu, hükmün kapsamındaki ihtar ve ihbarların ancak belirtilen sekle uygun
    yapılması halinde geçerli olacağı, aksi halde kendisinden beklenen sonuçların
    gerçeklesmeyeceğidir. Dolayısıyla, kosulları gerçeklestiği takdirde, tacirler
    arası bu tür ihbar ve ihtarların Türk Ticaret Kanunu’nun 20. maddesinin III.
    fıkrasına uygun olup olmadığını hâkimin re’sen dikkate alması gerektiği gibi,
    buna uyulmaması durumunda geçersizliğin her zaman ileri sürülebilmesi
    gerekir. Bu konuda karsı tarafın iyiniyet sahibi olması da önem tasımaz27.
    Zira, sekil noksanlığını ileri sürmek, kural olarak ahlâka veya dürüstlük
    kurallarına aykırı kabul edilemeyeceği gibi, haksız fiil olarak da nitelendirilemez
    28.
    Ancak her hakta olduğu gibi, sekil eksikliği dolayısıyla geçersizliğin ileri
    sürülmesine iliskin hakkın da kötüye kullanılmaması gerekir. O nedenle
    48 Yrd.Doç.Dr. Hanife DĐRĐKKAN
    geçersizliği ileri süren; baska bir deyisle anılan sekilde ihbar veya ihtarda
    bulunulmadığı için temerrüde düsmediğini, sözlesmenin feshedilmediğini
    veya sözlesmeden rücu edilmediğini ileri süren tacirin, yasanın öngördüğü
    sekle uyulmasına kendi yararı için veya yanıltıcı hareketlerle engel olduğu,
    ortaya çıkan durumun kendi yararına olmadığını tesbit ettikten sonra içinde
    bulunduğu kosullardan sekle aykırılığı iddia ederek kurtulmaya çalıstığı ve
    bunun ahlâki açıdan incitici bir mahiyet aldığı, sadece ortaya çıkacak
    sonuçlardan kaçınmak amacıyla böyle bir iddiada bulunduğu; temerrüt, fesih
    veya rücu beyanının gereklerinin yerine getirileceğine inandırmak suretiyle
    karsı tarafın güvenini sebepsiz ve haksız olarak kuvvetlendirdiği anlasıldığı
    takdirde hakkın kötüye kullanıldığı kabul edilir29. Örneğin tacirin kredi
    borcunun aylık geri ödemelerinde gecikmesi nedeniyle bankanın temerrüde
    iliskin ihtarını içeren yazısını aldığını ikrar ederek banka ile yeni bir ödeme
    planı üzerinde anlasmasına rağmen sonradan sekle uyulmadığı gerekçesiyle
    kendisinin temerrüde düsmediğini ileri sürmesi hakkın kötüye kullanılması
    anlamına gelir30 ve banka kendisini hakkın kötüye kullanıldığına iliskin bir
    def’i ile savunabileceği gibi, dava da açabilir31. Keza, bir dağıtım ağına dahil
    olan tacir, daha önce mal bedelini ödeme konusunda kendisine çekilen faks
    mesajlarında belirtilen temerrüt faizini mesaja uygun olarak ödemis olmasına
    rağmen, sonraki mesajda yer alan temerrüt ihtarının geçersizliği iddiasında
    bulunursa; bu davranısın da dürüstlük kuralına aykırı olduğu kabul
    edilebilir32.
    50 Yrd.Doç.Dr. Hanife DĐRĐKKAN
    Burada, tarafların sözlesme ile anılan sekillerden sadece birine uyulmak
    suretiyle; örneğin ihbar ve ihtarın münhasıran noter aracılığı ile yapılabileceği
    veya yasada öngörülen seklin yanında ayrıca baska bir sekle de uyulmasının
    gerekli olduğu (örneğin ihbar veya ihtar metninin muhataba imza karsılığında
    ayrıca elden de teslim edileceği), aksi halde ihbar ve ihtarın geçersiz olacağını
    kararlastırıp kararlastıramayacakları üzerinde de durmak gerekir. Tarafların,
    sözlesme özgürlüğü çerçevesinde bu konuda anlasabileceklerini kabul etmek
    gerekir. Zira, bu durumda taraflar, mevcut yasal geçerlilik seklini ortadan
    kaldırmamakta; yasanın sunduğu seçenekleri azaltarak, sekil kosulunu
    ağırlastırmaktadırlar.
    Buna karsılık tarafların söz konusu ihbar ve ihtarların faks mesajı ile
    veya telefonla yapılması durumunda dahi geçerli olacağı hususunda
    Tacirler Arası Đhbar ve Đhtarlar 51
    anlasmaları mümkün değildir. Zira yasal seklin gücü ve etkisi iradî sekilde
    zayıflatılamaz33.
    Anılan hükmün geçerlilik sekli olusu ve emredici nitelik tasıması
    nedeniyle, ticarî yasamda bu sekle aykırı uygulamaların yaygınlık kazanmıs
    olması da durumu değistirmez. Zira, emredici hükümlere aykırı sözlesme
    yapılamayacağı gibi, teamül ve hatta ticarî örf ve âdetin olusabilmesi, hükme
    esas teskil etmesi düsünülemez (TTK 1, 2)34. Bununla birlikte, yukarıda
    belirtildiği gibi35 taraflar arasında yasal sekle uyulmaksızın uzun süredir
    devam eden uygulamaya rağmen, ihbar ve ihtarın muhatabı olan tacirin
    sonradan sekle aykırılığı ileri sürmesi, dürüstlük kuralına aykırı olabilir.


    DİPNOT
    Burcuoğlu/Altop, s.102; YĐBK, 30.09.1988, E.1987/2, K.1988/2, YKD 1989, C.XV, S.2,
    s.153.
    14 Oğuzman/Oz, s.119; Reisoğlu, s.62; Eren, C. I, s.251; Tekinay/Akman/Burcuoğlu/
    Altop, s.102; Tuğ, s.31; Yıldız, s.95, 96.
    Ancak sekle tabi bir islem buna uyulmak suretiyle yapıldığı anda vucut bulacağından,
    hukuken eksiksiz ve gecerli olarak meydana gelen islemin bulunduğu senedin, kaybolmakla
    veya yok olmakla kendisine bağlı olan hakların da ortadan kalkmayacağı, boyle bir
    islemin varlığının herhangi bir arac ile isbat olunacağı konusunda bk. Tuğ, s.53;
    Ustundağ, s.649.
    Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop ise haklı olarak bu durumda sekle uyulduğu sabit
    olduğu takdirde -kıymetli evrak haric olmak uzere- elden cıkan metnin iceriğinin usul
    hukuku kurallarının imkan verdiği delillerle ispat edilebileceğini belirtmektedir (s.120,
    121). Zira, aksi halde gecerlilik sekli ve isbat sekline iliskin hukumlerin uygulanmasını
    buyuk olcude engelleyecek sonuclar ortaya cıkabilir.
    15 Reisoğlu, s.62; Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, s.102; Eren, C. I, s.268; Tuğ, s.10;
    Altas, s.71; Yıldız, s.125; O. Gokhan Antalya, “Gecerlilik Sekline Aykırılığın Yaptırımı
    ve Sınırları”, YD 1992, C. XVIII, S.3, s.377, 378.
    16 Belirtmek gerekir ki, maddede yer alan seklin ozel bir isbat sekli olarak kabul edilmesi,
    sadece teorik acıdan onem tasımaktadır. Zira bu, soz konusu ihtar veya ihbarın
    yapıldığının, ancak maddede yer alan sekillerden biriyle isbatlanabileceği, baska bir delilin
    kabul edilmeyeceği anlamına gelir ki; yukarıda belirtildiği gibi, bir hususun yasanın
    ongorduğu bicimde isbatlanamadığı durumlarda, varlığını iddia etmek pratik acıdan
    anlamlı olmamakta ve sadece bu sekillerden biri ile isbat zorunluluğu kabul edildiği
    takdirde hukmun gecerlilik seklini duzenlediğinden farklı bir sonuca ulasılmamaktadır (bk.
    yuk. dn. 9 vd. ile ilgili metin).
    17 Bk. asa. dn. 94.
    18 Orneğin bk. Y.Semih Oktemer, “Đcra ve Đflas Kanunu’nun 68/b ve 150/I Maddelerine
    Đliskin Uygulama”, YD 1997, C. XXIII, S.1-2, s.169; Gonen Eris, Acıklamalı-Đctihatlı
    Turk Ticaret Kanunu Ticari Đsletme ve Sirketler, C. I, 2. Bası, Ankara 1992, s.216 (Yazar,
    TTK’nun bu sekli ihbar ve ihtarın gecerliliği icin benimsemis olmasına rağmen, aslında
    bunun gecerlilik kosulu olmadığını, diğer tarafın ikrarı ile bu bicime uyulduğunun kabul
    edildiğini, diğer tarafın inkarı halinde ise acıklanan bicimin dısında isbat delili
    getirilemeyeceğini ileri surmektedir). Doğanay ise, TTK 20/III’de ongorulen seklin
    gecerlilik kosulu olduğunu belirttikten sonra; akdin feshi veya akitten rucu ya da karsı yanı
    temerrude dusurmek icin ihtarın mutlaka yazılı olmasının gerektiğini, Kanun’un bu
    hukmunun, 4. maddesinin son fıkrası ile tesbit edildiğini ve haklı olarak sahadet
    muessesesine iltifat etmeyen sistemin doğal bir sonucu olduğunu, ancak temerrude
    dayanan tarafın bu iddiasını yazılı ihtar ile isbat edemezse kendisine bir yemin hakkı
    bulunduğunun -genel prensibe istinaden- mahkeme tarafından hatırlatılmasının gerekli
    bulunduğunu belirterek [Đsmail Doğanay, Turk Ticaret Kanunu Serhi, C. I, 3. Bası, Ankara
    1990 (Anılıs: “Doğanay, Serh”), s.150, 151; Đsmail Doğanay, Ticari Alım-Satım Akdi ve
    Nevileri, Ankara 1993 (Anılıs: “Doğanay, Alım-Satım”), s.29], TTK 20/III’de ongorulen
    seklin isbat sekli olduğunu gosteren acıklamalar yapmak suretiyle kendi gorusuyle
    celiskiye dusmustur.Ayrıca bk. Doğanay, Alım-Satım, s.27 .
    19 Orn. bk. 11.HD., 18.04.1986, E. 951, K. 2327 (Eris, s.218, No: 8); HGK, 12.03.1997, E.
    1996/11-951, K. 178, ĐKĐD 1998, S.449, s.13363 vd.
    20 Arslanlı, s.58; Turgut S. Erem, Ticaret Hukuku Prensipleri, C. I, Ticari Đsletme, 7. Bası,
    Đstanbul 1977, s.83; Necdet Ozdemir/Naci Kınacıoğlu, Turk Ticaret Hukuku -Baslangıc
    Hukumleri, 5. Bası, Ankara 1984, s.66; Reha Poroy/Hamdi Yasaman, Ticari Đsletme
    Hukuku, 8. Bası, Đstanbul 1998, s.119; Sabih Arkan, Ticari Đsletme Hukuku, 6. Bası,
    Ankara 2001, s.144; Sami Karahan, Ticari Đsletme Hukuku, 8. Bası, Konya 1998, s.93, 94
    (Yazar, ayrıca kanun koyucunun bu sekillerde aramıs olduğu surat ve guvenlilik
    kosullarını gerceklestiren teleks gibi diğer aracların dahi de lege ferenda kanuna ilave
    edilmesinin yerinde olduğunu da belirtmektedir); Rıza Ayhan, Ticaret Hukukunun Genel
    Esasları, Ticari Đsletme Hukuku, Ankara 1992, s.112; Oğuzman/Oz, S.283, 284; Đrfan
    Bastuğ/H.Ercument Erdem, Ticari Đsletme Hukuku (Ders Notları), Ankara 1993, s.89;
    Tarık Basbuğoğlu, Uygulamalı Turk Ticaret Kanunu, Acıklamalar-Đctihatlar, C. 1, Ankara
    1988, s.46; Nami Barlas, Para Borclarının Đfasında Borclunun Temerrudu ve Bu Temerrut
    Acısından Duzenlenen Genel Sonuclar, Đstanbul 1992, s.38. Eski Ticaret Kanunu acısından
    aynı yonde bk. E. Hirs, Ticaret Hukuku Dersleri, 3. Bası, Đstanbul 1948, s.662.
    TTK 20/III’deki seklin gecerlilik sekli olduğu yolunda kararlar icin orn. bk. 11.HD.,
    13.04.1988, E. 7295 K. 2346 “...taraflar tacir olup TTK 20/3 maddesi hukmu gereğince
    taraflardan birinin diğerini temerrude dusurmek veya mukaveleyi fesih ya da ondan rucu
    maksadıyla yapılacak ihbar ve ihtarların muteber olması icin noter marifetiyle ya da iadeli
    taahhutlu mektupla yahut telgrafla yapılması sarttır..” (Eris, s.220, No: 13); 11.HD.,
    15.05.1990, E. 3614, K. 3888 (Eris, s.220, 221, No: 14); 11.HD., 08.10.1991, E. 5788, K.
    6308 (Eris, s.221; No:15); 11. HD., 30.01.1991, E. 7316, K. 393 (Eris, s.221, No: 16);
    11.HD., 02.12.1977, E. 4859, K. 5304 “...TTK 20/III’de yer alan hukum karsısında,
    taraflar arasındaki telefon konusması, malın tesellumunde alıcının temerrut ettiğini
    gostermez ve satıcıya akdi fesih icin hak vermez...” (YKD 1979, C. V, S.2, s.221).
    21 Tacirler arasındaki iliskilerde sekilsizlik, soze guven esas olduğundan, amac ne olursa
    olsun ihbar ve ihtarları nakleden aracların gecerlilik kosulu seklinde duzenlenmesine gerek
    bulunmadığı, yazılı isbat araclarının da aynı ihtiyacı karsılayacağı; ihtar bu sekilde
    yapılmamıs ve sahsen muhataba tebliğ edilmis ise asıl amac ihtar ve ihbarın icerik ve
    vardığını isbat olduğuna gore HUMK hukumlerinin bunu karsılayacak mahiyette olduğu
    yolundaki gorus icin bk. Arslanlı, s.58, 59; krs. Karayalcın, s.225, 226. Đmregun de,
    borclar hukukunda bu tip ihbar ve ihtarların gecerlilik sekline tabi olmayıp; sadece HUMK
    288’e gore isbat sekli arandığından, Ticaret Kanunu’nda bunun gecerlilik sekli olmasının
    elestirilebileceği, ayrıca bu duzenlemenin yasa sistemi acısından tacirler arası iliskiyi
    duzenleyen TTK 25’de yer almasının isabetli olacağı gorusundedir [Oğuz Đmregun, Kara
    Ticareti Hukuku Dersleri (Genel Hukumler-Ortaklıklar-Kıymetli Evrak), 12. Bası, Đstanbul
    2001, s.42]. Ancak, TTK 25’de tacirler arası ve ticari isletmeleri ile ilgili satıs ve
    trampanın duzenlendiği ve 20/III’deki ihbar ve ihtarların sadece satıs ve trampa ile ilgili
    olmayıp; orneğin istisna, karz, aracılık sozlesmeleri icin de uygulanabileceği dikkate
    alındığı takdirde Yazarın sistematik acıdan onerisinin kabul edilebilir olmadığı acıktır.
    Kaldı ki, ozellikle ihtarın hukuki islem niteliğini tasımaması nedeniyle HUMK 288’de yer
    alan isbat sekline tabi olduğu da soylenemez.
    22 Yabancı unsurlu bir olay olduğu takdirde MOHUK 6 uyarınca islem yeri hukuku veya o
    islemin esası hakkında yetkili olan hukukunun ongorduğu sekle gore ihbar ve ihtarın
    yapılması gerekir. Tek taraflı hukuki islemlerde islemin yapıldığı yer, varması gerekli
    olsun olmasın, iradenin acıklandığı yerdir. Bu konuda bk. Temel Doğangun, Turk
    Hukukunda Yabancı Unsurlu Hukuki Đslemlerin Sekline Uygulanacak Hukuk, Ankara
    1996, s.97. Đslem temsilci vasıtası ile yapıldığı takdirde temsilcinin bulunduğu yer hukuku
    onem tasır (Doğangun, s.97). O halde, TTK 20/III’de yer alan ihbar ve ihtarın sekli,
    olayda yabancı unsur bulunduğu takdirde MOHUK 6 cercevesinde iradenin acıklandığı yer
    veya o islemin esasına uygulanacak hukuka tabi olacaktır. Asağıda acıklanacağı uzere
    temerrut ihtarı hukuki islem olmayıp, hukuki islem benzeri sayılmasına rağmen, bunun
    sekli acısından da aynı kural gecerli olmalıdır.
    23 Adliye Encumeni Mazbatası, 4.VI. 1956, T.B.M.M. Adliye Encumeni Esas No. 1/150
    Karar No. 50, s.362.
    24 ETK 645’e gore “Esbabı mucbireden veya muteahhidulehin hile ve hatasından maada
    ahvalde taahhudu ticarisini ifa etmiyen veya ifada teahhur eden kimse resmen veya
    taahhutlu mektup irsali suretile kendisine ihtar vaki olduktan sonra muteahhidulehin ducar
    olduğu zarar ile mahrum kaldığı karı tazmin etmeğe mecburdur”.
    25 Adliye Encumeni Mazbatası, 4.VI. 1956, T.B.M.M. Adliye Encumeni Esas No. 1/150
    Karar No. 50, s.362.
    Hirs, ETK 645’de ihtarın sadece resmen veya taahhutlu mektup gonderilmesi suretiyle
    yapılabileceği belirtilmis olmasına rağmen, telgrafların da taahhutlu mektup değerinde
    olduğunu kabul etmektedir (s.662).
    26 Bk. TBMM Zabıt Ceridesi 1956, C. 12, S.Sayısı 198: “Turk Ticaret Kanunu Layihası ve
    Adliye Encumeni Mazbatası (1/150)”, s.16: “Gerekce” (IV, 14, C, b).
    27 Eren, C. I, s.268; Tuğ, s.10. Krs. Gural, s.129 vd.
    28 Reisoğlu, s.62; YĐBK, 30.09.1988, E. 1987/2, K. 1988/2, YKD 1989, C. XV, S.2, s.153.
    29 Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, s.107, 108; Eren, C. I, s.268, 269; Edis, s.352;
    Gural, s.104; Antalya, YD 1992, s.378; Yıldız, s.127; Bucher, s.148; Fikentscher, s.139,
    140. Bu konuda ayrıntılı bilgi icin bk. YĐBK, 30.09.1988, E. 1987/2, K. 1988/2, YKD
    1989, C. XV, S.2, s.153 vd.
    Bu durumda kotuniyetli olan tacirin, diğer tacirin zararını BK 41/II’ye gore tazmin etmesi
    gerekir; bk. Tuğ, s.10.
    30 Arkan, s.146.
    Hakkın kotuye kullanılıp kullanılmadığını, olayın ozelliklerine gore hakim serbestce takdir
    eder ve re’sen dikkate alır (Antalya, YD 1992, s.378; Oğuzman/Oz, s.121).
    31 Akyol, s.21; Aydın Zevkliler/M.Besir Acabey/K.Emre Gokyayla, Zevkliler Medeni
    Hukuk, Giris-Baslangıc Hukumleri-Kisiler Hukuku-Aile Hukuku, 6. Bası, Ankara 1999,
    s.186; Merz, s.178, 179.
    Burada isbat yuku, hakkın kotuye kullanılması dolayısıyla zarar goren kisiye aittir (Akyol,
    s.115; Reisoğlu, s.62).
    32 Telefaks aracılığıyla gonderilen metin, esasen suret olarak nitelenen fotokopi biciminde
    karsı tarafa ulasmaktadır. Bk. Emre Gokyayla, “Telefaks Metinleriyle Đspat”, Prof.Dr.
    Mahmut Tevfik BĐRSEL’e Armağan, Đzmir 2001, s.155.
    Her ne kadar telefaks aracılığı ile gonderilen metinlerin gonderildiği tarih, saat, sayfa
    sayısı, hangi numaraya gittiği hususunda teyit raporu alınabilmekte ise de; faks mesajının,
    TTK 20/III’deki gecerlik seklini gerceklestirmeye uygun olmadığı bir kez daha belirtilmek
    gerekir. Telgraf ve iadeli taahhutlu mektup gonderilmesinde bizzat muhatap veya
    temsilcine, noter aracılığı ile beyanda bulunma durumunda ise Tebligat Kanunu’na uygun
    bicimde gorevli merciiler tarafından tebliğ onem tasımaktadır. Oysa faks mesajında,
    muhatabın temsilcisi durumunda bulunmayan isci, mustahdem, hatta tesadufen cihazın
    yanında bulunan kisi tarafından metnin alınması ve muhataba hic ulasmaması gibi bir
    tehlike de bulunmaktadır. Bu itibarla, faks mesajı postaneden cekilmis olsa dahi, posta
    gonderilerinde olduğu gibi muhataba veya temsilcisine ulasıp ulasmadığı supheli
    olacağından, TTK 20/III’deki sekle uyulduğu kabul edilemez.
    Faks aracılığı ile gonderilen irade beyanlarının adi yazılı sekil olarak gecerliliğinin
    bulunmadığı, ancak BK 14 hukmunun kıyasen uygulanması suretiyle faks metni
    gonderilmesini takiben irade beyanının sahibi tarafından imzalanması durumunda yazılı
    seklin gerceklesmis sayılması ve uyusmazlık cıktığında bu tur bir faks metni gonderen
    tarafca kabul edildiği takdirde (ikrar) gecerlilik sekline vucut vereceği, bu sonucun telefaks
    metnindeki imzanın gecerli olmasından değil, borclunun aslının varlığını ikrar etmesinden
    doğduğu konusunda bk. E. Saba Ozmen, “Telefaks Cihazları Đle Gonderilen Đrade
    Beyanlarının Medeni Hukuk ve Usul Hukuku Acısından Sonucları”, ABD 1990, S.1, s.76.
    Telefaks metinlerinin, ancak yazılı delil baslangıcı olduğu konusunda bk. Hakan
    Pekcanıtez/Muhammet Ozekes, Medeni Usul Hukuku Pratik Calısmalar, 2. Bası, Đzmir
    1997, s.51; Gokyayla, s.164 vd.; Ozmen, ABD 1990, 80 vd.
    HGK, 12.03.1997 tarih ve E. 1996/11-951/K. 178 sayılı kararında (ĐKĐD 1998, S.449,
    s.13363 vd.), Turk Ticaret Kanunu’nun 20. maddesinin III. fıkrasındaki ihbar ve ihtar
    sekillerinin gecerlilik değil, isbat kosulu olduğundan bahisle, faks mesajı ile sozlesmenin
    feshinin mumkun olduğu kabul edilmistir.
    Telefaks ve telekste, orijinal metin PTT idaresinde değil, borc altına giren kiside
    kaldığından, henuz acıklanmıs bir irade beyanından soz edilemeyeceği ve kural olarak
    telgrafa iliskin hukumlerin kıyas yolu ile uygulanmasının olanaksızlığı konusunda bk.
    Altas, s.62 vd.
    Modern iletisim tekniklerinin, gecerlilik sekli kosulu icin yeterli olmadığı, ancak yazılı bir
    sozlesme ile benzerlik tasıması nedeniyle ispat fonksiyonunun bulunduğu, uluslar arası
    ticari iliskilerdeki alıskanlıklar dikkate alındığında yazılı sekil kaydına kurucu bir anlam
    verilemeyeceği, acıklayıcı mahiyetinin bulunabileceği yolunda bk. Merz, s.184 dn. 53 ve
    ilgili metin, s.202.
    Bir goruse gore, internet aracılığı ile karsı tarafa gonderilen bir sozlesme metninin
    orijinalinin internet ağını kontrol eden kurumda kalması nedeniyle, internet aracılığı ile
    karsı tarafa gonderilen metinlere BK 13’deki telgrafa iliskin hukum kıyas yolu ile
    uygulanabilir (Altas, s.64, dn. 105). Ancak yukarıda belirtildiği uzere, TTK 20/III ile
    borclar hukuku anlamında yazılı sekil kosulunun gerceklestirilmesinden baska, muhataba
    ulasması ozel bir sekle bağlı kılınmıs olduğundan, telgrafa benzeterek internet aracılığı ile
    gonderilen ihbar ve ihtarın gecerli olduğunu kabul, yururlukteki mevzuat acısından
    mumkun değildir. Kaldı ki, bilgisayar ortamında saklanan bilgiler ve bunlardan alınan
    cıktılar, mikrofilm ve mikrofislerle bunların suretleri HUMK 367 anlamında kanunda
    ongorulmeyen ve orijinal olmayan delillerden sayılacağından ve kanun tarafından hakimi
    bağlayıcı bir ispat gucu verilmediğinden, takdiri deliller arasında yer almaktadır (Bu
    konuda bk. Haluk Konuralp, Medeni Usul Hukukunda Đspat Kurallarının Zorlanan
    Sınırları, Ankara 1999, s.73). Oysa TTK 20/III isbat sorunu ile ilgili olmayıp gecerlik
    kosuludur. Kaldı ki, internet aracılığı ile yapılan islemlerde yazılı bir metin dahi bahis
    konusu değildir. Bu turden elektronik sekilde imzalanmamıs irade beyanlarda, beyan
    sahibinin kimliğini guvenli sekilde tespite imkan veren herhangi bir imza bulunmaması
    nedeniyle yazılı sekil kosulunun yerine gelmis sayılmayacağı konusunda ayrıntılı bilgi icin
    bk. Zarife Senocak, “Dijital Đmza ve Dijital Đmzanın Borclar Kanunu Hukumleri
    Acısından Ele Alınması”, AUHFD 2001, C. 50, S.2, s.123 vd.
    Almanya’da 16.05.2001 tarihli Elektronik Đmza Kanunu’nun (Gesetz uber
    Rahmenbedingungen fur elektronische Signaturen und zur Aenderung weiterer
    Vorschriften vom 16.05.2001) kabulunden sonra cıkarılan 13.07.2001 tarihli Ozel
    Hukukun Sekle Đliskin Hukumlerinin ve Sair Hukumlerin Modern Hukuki Đliskilere
    Uyarlanması Hakkında Kanun (Gesetz zur Anpassung der Formvorschriften des
    Privatrechts und anderer Vorschriften an den modernen Rechtsgeschaeftsverkehr) ile
    BGB’ye eklenen § 126 a ve § 126 b, bazı islemler ayrık tutulmak suretiyle hukuki
    islemlerin yazılı sekle alternatif bicimde elektronik sekil ve metin sekline uygun olarak
    yapılmasına olanak vermektedir. BGB § 126 Abs.3’e gore elektronik sekil, aksi yasada
    belirtilmemis olmak kaydıyla yazılı sekil yerine gecebilmektedir. Bu konuda bk. Senocak,
    AUHFD 2001, s.114 vd.
    Bu gelismelerle bağlantılı olarak, ozellikle borsaya kayıtlı buyuk sirketlerin ihtiyaclarına
    cevap verme amacıyla paylı ortaklara ortakların internet aracılığı ile toplantıya katılma
    olanağı da sağlanmıstır [Gesetz zur Namensaktie und zur Erleichterung der
    Stimmrechtsausubung (Namensaktiengesetz-NaStraG) vom 18. Januar 2001; BGBl. I,
    s.123].
    33 Bk. Eren, C. I, s.250; Altas, s.71.
    34 11.HD., 04.05.1978, E. 2426, K. 2276 (Eris, s.28, No: 10); Erem, s.66; Karahan, s.61 dn.
    30; Basbuğoğlu, s.6.
    Kanuna aykırı orf ve adet hukuku kuralının olamayacağı konusunda ayrıntılı bilgi icin bk.
    Zevkliler/Acabey/Gokyayla, s.73 vd.
    Ancak TTK 1’deki duzenleme cercevesinde, hakkında ticari bir hukum bulunmayan ticari
    islerde mahkeme ticari orf ve adete, bu dahi yoksa umumi hukumlere gore karar vermek
    durumunda olduğundan, genel hukum niteliğindeki tamamlayıcı ve yorumlayıcı yasa
    kurallarına aykırı ticari orf ve adet hukuku kuralının olusabileceği ve oncelikle
    uygulanabileceği kabul edilmelidir. Bk. Edis, s.107.

  7. #6
    Kayıt Tarihi
    Jul 2004
    Nerede
    İstanbul, Türkiye.
    İletiler
    4.244
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: TTk md 20

    TACĐRLER ARASI ĐHBAR VE ĐHTARLAR
    Yrd.Doç.Dr. Hanife DİRİKKAN ∗

    B. TÜRK TĐCARET KANUNU’NUN 20. MADDESĐNĐN III.
    FIKRASINDAKĐ DURUM
    Türk Ticaret Kanunu’nun 20. maddesinin III. fıkrasında yer alan
    hükmün, geçerlilik sekli öngörüp öngörmediğinin tesbiti son derece
    önemlidir. Zira, hükümde yer alan seklin geçerlilik sekli olduğu sonucuna
    varıldığı takdirde; bu sekle uyulmadan yapılan bir ihbar ve ihtar sonrası karsı
    taraf temerrüde düsürülemeyeceği gibi, sözlesmenin feshedildiği veya
    sözlesmeden rücu edildiğinden de söz edilemeyecektir. Buna karsılık hükmün
    isbat seklini öngördüğü kabul edildiği takdirde, isbat açısından Hukuk Usulü
    Muhakemeleri Kanunu’nun 288. maddesini de asan özel bir sekil zorunluluğundan
    söz edilebilir. Zira, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 288.
    maddesi, sadece belirli bir meblağı asan hukukî islemlerin isbatını yazılı sekle
    bağlamıstır. Dolayısıyla, Türk Ticaret Kanunu’nun 20. maddesinin III.
    fıkrasının isbat seklini düzenlediği sonucuna varıldığı takdirde, hukukî islem
    44 Yrd.Doç.Dr. Hanife DĐRĐKKAN
    olarak kabul edilmemesine rağmen temerrüt ihtarının hükümde yer alan sekle
    uygun yapılması zorunlu ve ancak bu sekilde isbatı mümkün olabilecektir16.
    Diğer taraftan Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 288. maddesine
    göre isbat için yazılı sekil (senetle isbat zorunluluğu) yeterli görülmüs iken,
    Türk Ticaret Kanunu’nun 20. maddesinin III. fıkrasında anılan ihbar ve ihtarın
    borçlar hukuku anlamında yazılı sekilde yapılmasını sağlamak yanında, karsı
    yana ulasmasının özel bir sekle bağlandığı söylenebilir17.
    Bu bağlamda gerek doktrinde18, gerek bazı Yargıtay kararlarında19 anılan
    fıkrada yer alan ve beyanın muhataba özel bir usulle varmasını arayan seklin
    ispat kosulu olduğundan söz edildiği görülmektedir.
    Tacirler Arası Đhbar ve Đhtarlar 45
    Türk Ticaret Kanunu’nun 20. maddesinin III. fıkrası incelendiğinde,
    metnin sözünden bu seklin bir geçerlilik kosulu olduğu20; bu sekle uyulmadan
    yapılan ihbar ve ihtarların geçersiz sayılacağı anlasılmaktadır21’22. Zira,
    46 Yrd.Doç.Dr. Hanife DĐRĐKKAN
    maddenin metninde açıkça, bu tür ihbar ve ihtarların “muteber olması için”
    anılan sekilde yapılması gerektiği yer almaktadır.
    Adliye Encümeni Mazbatası’nda da bu konuda özel olarak açıklama
    getirilmis ve bu husus “...Bu maddenin 3 ncü fıkrasındaki sekil sartı
    mahiyetçe bir ispat sartı olmayıp bir muteberlik sartıdır. Fakat mer’i kanunda
    da bulunan benzer hükümler bâzı Temyiz kararlarında ispat sekli olarak
    nazara alındığından bu mevzuda hiçbir tereddüde yer bırakmamak için seklin
    mahiyeti; (muteber olması için) sözlerinin ilâvesiyle belirtilmistir” biçiminde
    ifade edilmistir23. Böylece, yasakoyucunun bilinçli olarak hükümde yer alan
    sekli geçerlilik sekli olarak düzenlemek istediği, Türk Ticaret Kanunu’nun 20.
    maddesinin III. fıkrasında yer alan hükmün kaynağını olusturan Eski Ticaret
    Kanunu’nun 645. maddesinde temerrüt için öngörülen geçerlilik seklinin24
    bugün olduğu gibi mahkemelerce isbat sekli olarak yanlıs yorumlanması ve
    uygulanması nedeniyle tereddütleri ortadan kaldırmak için bu hususun
    metinde açıkça belirtildiği görümektedir.
    Belirtmek gerekir ki, sözü edilen seklin, geçerlilik kosulu olmasına
    iliskin düzenleme, Hükümet Tasarısı’nda yer almamaktadır. Bu sözcükler,
    daha sonra Adliye Encümeni tarafından eklenmistir. Aynı sekilde Hükümet
    Tasarısı’nda telgrafdan söz edilmez iken, ihbar ve ihtarın telgrafla da
    Tacirler Arası Đhbar ve Đhtarlar 47
    yapılabileceğine iliskin ek yapılmıstır25. Ayrıca Türk Ticaret Kanunu
    Tasarısı’nın Gerekçesi’nde borçluyu temerrüt haline sokmak veyahut bir
    sözlesmeyi feshetmek için gerek Borçlar Kanunu ve gerek Ticaret Kanunu’na
    göre bir ihtarın gerekli olduğu; bu ihtarın sekli hakkında Borçlar Kanunu’nda
    hiçbir hüküm mevcut olmadığı halde Ticaret Kanunu hükümlerine göre
    noterlik marifetiyle çekilecek bir protesto veya taahhütlü bir mektubun
    istendiği; tacirlerin bu usule alısmaları nedeniyle tacirler arasındaki iliskilerde
    bu usulü olduğu gibi bırakmanın faydalı görüldüğü ve bu gerekçe ile
    Tasarı’nın 20. maddesinin 3 üncü fıkrasına bu usulü muhafaza eden bir
    hükmün konduğu; bu hükmün sadece borçluyu temerrüt haline sokmak veya
    sözlesmeyi feshetmek hakkında yapılacak ihtarlar için arandığı ve diğer ihbar
    ve ihtarların -kanunda aksine açık bir hüküm olmadıkça- sekle tâbi olmadığı
    ve bu konuya özel önem verildiği belirtilmektedir26. O halde, Türk Ticaret
    Kanunu’nun 20. maddesinin III. fıkrasında, Borçlar Kanunu’nun 11. maddesi
    anlamında geçerlilik kosulu söz konusudur.
    Hükmün sözü ile Adliye Encümeni Mazbatası çerçevesinde Türk Ticaret
    Kanunu’nun 20. maddesinin III. fıkrasındaki seklin geçerlilik sekli olmasının
    sonucu, hükmün kapsamındaki ihtar ve ihbarların ancak belirtilen sekle uygun
    yapılması halinde geçerli olacağı, aksi halde kendisinden beklenen sonuçların
    gerçeklesmeyeceğidir. Dolayısıyla, kosulları gerçeklestiği takdirde, tacirler
    arası bu tür ihbar ve ihtarların Türk Ticaret Kanunu’nun 20. maddesinin III.
    fıkrasına uygun olup olmadığını hâkimin re’sen dikkate alması gerektiği gibi,
    buna uyulmaması durumunda geçersizliğin her zaman ileri sürülebilmesi
    gerekir. Bu konuda karsı tarafın iyiniyet sahibi olması da önem tasımaz27.
    Zira, sekil noksanlığını ileri sürmek, kural olarak ahlâka veya dürüstlük
    kurallarına aykırı kabul edilemeyeceği gibi, haksız fiil olarak da nitelendirilemez
    28.
    Ancak her hakta olduğu gibi, sekil eksikliği dolayısıyla geçersizliğin ileri
    sürülmesine iliskin hakkın da kötüye kullanılmaması gerekir. O nedenle
    48 Yrd.Doç.Dr. Hanife DĐRĐKKAN
    geçersizliği ileri süren; baska bir deyisle anılan sekilde ihbar veya ihtarda
    bulunulmadığı için temerrüde düsmediğini, sözlesmenin feshedilmediğini
    veya sözlesmeden rücu edilmediğini ileri süren tacirin, yasanın öngördüğü
    sekle uyulmasına kendi yararı için veya yanıltıcı hareketlerle engel olduğu,
    ortaya çıkan durumun kendi yararına olmadığını tesbit ettikten sonra içinde
    bulunduğu kosullardan sekle aykırılığı iddia ederek kurtulmaya çalıstığı ve
    bunun ahlâki açıdan incitici bir mahiyet aldığı, sadece ortaya çıkacak
    sonuçlardan kaçınmak amacıyla böyle bir iddiada bulunduğu; temerrüt, fesih
    veya rücu beyanının gereklerinin yerine getirileceğine inandırmak suretiyle
    karsı tarafın güvenini sebepsiz ve haksız olarak kuvvetlendirdiği anlasıldığı
    takdirde hakkın kötüye kullanıldığı kabul edilir29. Örneğin tacirin kredi
    borcunun aylık geri ödemelerinde gecikmesi nedeniyle bankanın temerrüde
    iliskin ihtarını içeren yazısını aldığını ikrar ederek banka ile yeni bir ödeme
    planı üzerinde anlasmasına rağmen sonradan sekle uyulmadığı gerekçesiyle
    kendisinin temerrüde düsmediğini ileri sürmesi hakkın kötüye kullanılması
    anlamına gelir30 ve banka kendisini hakkın kötüye kullanıldığına iliskin bir
    def’i ile savunabileceği gibi, dava da açabilir31. Keza, bir dağıtım ağına dahil
    olan tacir, daha önce mal bedelini ödeme konusunda kendisine çekilen faks
    mesajlarında belirtilen temerrüt faizini mesaja uygun olarak ödemis olmasına
    rağmen, sonraki mesajda yer alan temerrüt ihtarının geçersizliği iddiasında
    bulunursa; bu davranısın da dürüstlük kuralına aykırı olduğu kabul
    edilebilir32.
    50 Yrd.Doç.Dr. Hanife DĐRĐKKAN
    Burada, tarafların sözlesme ile anılan sekillerden sadece birine uyulmak
    suretiyle; örneğin ihbar ve ihtarın münhasıran noter aracılığı ile yapılabileceği
    veya yasada öngörülen seklin yanında ayrıca baska bir sekle de uyulmasının
    gerekli olduğu (örneğin ihbar veya ihtar metninin muhataba imza karsılığında
    ayrıca elden de teslim edileceği), aksi halde ihbar ve ihtarın geçersiz olacağını
    kararlastırıp kararlastıramayacakları üzerinde de durmak gerekir. Tarafların,
    sözlesme özgürlüğü çerçevesinde bu konuda anlasabileceklerini kabul etmek
    gerekir. Zira, bu durumda taraflar, mevcut yasal geçerlilik seklini ortadan
    kaldırmamakta; yasanın sunduğu seçenekleri azaltarak, sekil kosulunu
    ağırlastırmaktadırlar.
    Buna karsılık tarafların söz konusu ihbar ve ihtarların faks mesajı ile
    veya telefonla yapılması durumunda dahi geçerli olacağı hususunda
    Tacirler Arası Đhbar ve Đhtarlar 51
    anlasmaları mümkün değildir. Zira yasal seklin gücü ve etkisi iradî sekilde
    zayıflatılamaz33.
    Anılan hükmün geçerlilik sekli olusu ve emredici nitelik tasıması
    nedeniyle, ticarî yasamda bu sekle aykırı uygulamaların yaygınlık kazanmıs
    olması da durumu değistirmez. Zira, emredici hükümlere aykırı sözlesme
    yapılamayacağı gibi, teamül ve hatta ticarî örf ve âdetin olusabilmesi, hükme
    esas teskil etmesi düsünülemez (TTK 1, 2)34. Bununla birlikte, yukarıda
    belirtildiği gibi35 taraflar arasında yasal sekle uyulmaksızın uzun süredir
    devam eden uygulamaya rağmen, ihbar ve ihtarın muhatabı olan tacirin
    sonradan sekle aykırılığı ileri sürmesi, dürüstlük kuralına aykırı olabilir.


    DİPNOT
    Burcuoğlu/Altop, s.102; YĐBK, 30.09.1988, E.1987/2, K.1988/2, YKD 1989, C.XV, S.2,
    s.153.
    14 Oğuzman/Oz, s.119; Reisoğlu, s.62; Eren, C. I, s.251; Tekinay/Akman/Burcuoğlu/
    Altop, s.102; Tuğ, s.31; Yıldız, s.95, 96.
    Ancak sekle tabi bir islem buna uyulmak suretiyle yapıldığı anda vucut bulacağından,
    hukuken eksiksiz ve gecerli olarak meydana gelen islemin bulunduğu senedin, kaybolmakla
    veya yok olmakla kendisine bağlı olan hakların da ortadan kalkmayacağı, boyle bir
    islemin varlığının herhangi bir arac ile isbat olunacağı konusunda bk. Tuğ, s.53;
    Ustundağ, s.649.
    Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop ise haklı olarak bu durumda sekle uyulduğu sabit
    olduğu takdirde -kıymetli evrak haric olmak uzere- elden cıkan metnin iceriğinin usul
    hukuku kurallarının imkan verdiği delillerle ispat edilebileceğini belirtmektedir (s.120,
    121). Zira, aksi halde gecerlilik sekli ve isbat sekline iliskin hukumlerin uygulanmasını
    buyuk olcude engelleyecek sonuclar ortaya cıkabilir.
    15 Reisoğlu, s.62; Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, s.102; Eren, C. I, s.268; Tuğ, s.10;
    Altas, s.71; Yıldız, s.125; O. Gokhan Antalya, “Gecerlilik Sekline Aykırılığın Yaptırımı
    ve Sınırları”, YD 1992, C. XVIII, S.3, s.377, 378.
    16 Belirtmek gerekir ki, maddede yer alan seklin ozel bir isbat sekli olarak kabul edilmesi,
    sadece teorik acıdan onem tasımaktadır. Zira bu, soz konusu ihtar veya ihbarın
    yapıldığının, ancak maddede yer alan sekillerden biriyle isbatlanabileceği, baska bir delilin
    kabul edilmeyeceği anlamına gelir ki; yukarıda belirtildiği gibi, bir hususun yasanın
    ongorduğu bicimde isbatlanamadığı durumlarda, varlığını iddia etmek pratik acıdan
    anlamlı olmamakta ve sadece bu sekillerden biri ile isbat zorunluluğu kabul edildiği
    takdirde hukmun gecerlilik seklini duzenlediğinden farklı bir sonuca ulasılmamaktadır (bk.
    yuk. dn. 9 vd. ile ilgili metin).
    17 Bk. asa. dn. 94.
    18 Orneğin bk. Y.Semih Oktemer, “Đcra ve Đflas Kanunu’nun 68/b ve 150/I Maddelerine
    Đliskin Uygulama”, YD 1997, C. XXIII, S.1-2, s.169; Gonen Eris, Acıklamalı-Đctihatlı
    Turk Ticaret Kanunu Ticari Đsletme ve Sirketler, C. I, 2. Bası, Ankara 1992, s.216 (Yazar,
    TTK’nun bu sekli ihbar ve ihtarın gecerliliği icin benimsemis olmasına rağmen, aslında
    bunun gecerlilik kosulu olmadığını, diğer tarafın ikrarı ile bu bicime uyulduğunun kabul
    edildiğini, diğer tarafın inkarı halinde ise acıklanan bicimin dısında isbat delili
    getirilemeyeceğini ileri surmektedir). Doğanay ise, TTK 20/III’de ongorulen seklin
    gecerlilik kosulu olduğunu belirttikten sonra; akdin feshi veya akitten rucu ya da karsı yanı
    temerrude dusurmek icin ihtarın mutlaka yazılı olmasının gerektiğini, Kanun’un bu
    hukmunun, 4. maddesinin son fıkrası ile tesbit edildiğini ve haklı olarak sahadet
    muessesesine iltifat etmeyen sistemin doğal bir sonucu olduğunu, ancak temerrude
    dayanan tarafın bu iddiasını yazılı ihtar ile isbat edemezse kendisine bir yemin hakkı
    bulunduğunun -genel prensibe istinaden- mahkeme tarafından hatırlatılmasının gerekli
    bulunduğunu belirterek [Đsmail Doğanay, Turk Ticaret Kanunu Serhi, C. I, 3. Bası, Ankara
    1990 (Anılıs: “Doğanay, Serh”), s.150, 151; Đsmail Doğanay, Ticari Alım-Satım Akdi ve
    Nevileri, Ankara 1993 (Anılıs: “Doğanay, Alım-Satım”), s.29], TTK 20/III’de ongorulen
    seklin isbat sekli olduğunu gosteren acıklamalar yapmak suretiyle kendi gorusuyle
    celiskiye dusmustur.Ayrıca bk. Doğanay, Alım-Satım, s.27 .
    19 Orn. bk. 11.HD., 18.04.1986, E. 951, K. 2327 (Eris, s.218, No: 8); HGK, 12.03.1997, E.
    1996/11-951, K. 178, ĐKĐD 1998, S.449, s.13363 vd.
    20 Arslanlı, s.58; Turgut S. Erem, Ticaret Hukuku Prensipleri, C. I, Ticari Đsletme, 7. Bası,
    Đstanbul 1977, s.83; Necdet Ozdemir/Naci Kınacıoğlu, Turk Ticaret Hukuku -Baslangıc
    Hukumleri, 5. Bası, Ankara 1984, s.66; Reha Poroy/Hamdi Yasaman, Ticari Đsletme
    Hukuku, 8. Bası, Đstanbul 1998, s.119; Sabih Arkan, Ticari Đsletme Hukuku, 6. Bası,
    Ankara 2001, s.144; Sami Karahan, Ticari Đsletme Hukuku, 8. Bası, Konya 1998, s.93, 94
    (Yazar, ayrıca kanun koyucunun bu sekillerde aramıs olduğu surat ve guvenlilik
    kosullarını gerceklestiren teleks gibi diğer aracların dahi de lege ferenda kanuna ilave
    edilmesinin yerinde olduğunu da belirtmektedir); Rıza Ayhan, Ticaret Hukukunun Genel
    Esasları, Ticari Đsletme Hukuku, Ankara 1992, s.112; Oğuzman/Oz, S.283, 284; Đrfan
    Bastuğ/H.Ercument Erdem, Ticari Đsletme Hukuku (Ders Notları), Ankara 1993, s.89;
    Tarık Basbuğoğlu, Uygulamalı Turk Ticaret Kanunu, Acıklamalar-Đctihatlar, C. 1, Ankara
    1988, s.46; Nami Barlas, Para Borclarının Đfasında Borclunun Temerrudu ve Bu Temerrut
    Acısından Duzenlenen Genel Sonuclar, Đstanbul 1992, s.38. Eski Ticaret Kanunu acısından
    aynı yonde bk. E. Hirs, Ticaret Hukuku Dersleri, 3. Bası, Đstanbul 1948, s.662.
    TTK 20/III’deki seklin gecerlilik sekli olduğu yolunda kararlar icin orn. bk. 11.HD.,
    13.04.1988, E. 7295 K. 2346 “...taraflar tacir olup TTK 20/3 maddesi hukmu gereğince
    taraflardan birinin diğerini temerrude dusurmek veya mukaveleyi fesih ya da ondan rucu
    maksadıyla yapılacak ihbar ve ihtarların muteber olması icin noter marifetiyle ya da iadeli
    taahhutlu mektupla yahut telgrafla yapılması sarttır..” (Eris, s.220, No: 13); 11.HD.,
    15.05.1990, E. 3614, K. 3888 (Eris, s.220, 221, No: 14); 11.HD., 08.10.1991, E. 5788, K.
    6308 (Eris, s.221; No:15); 11. HD., 30.01.1991, E. 7316, K. 393 (Eris, s.221, No: 16);
    11.HD., 02.12.1977, E. 4859, K. 5304 “...TTK 20/III’de yer alan hukum karsısında,
    taraflar arasındaki telefon konusması, malın tesellumunde alıcının temerrut ettiğini
    gostermez ve satıcıya akdi fesih icin hak vermez...” (YKD 1979, C. V, S.2, s.221).
    21 Tacirler arasındaki iliskilerde sekilsizlik, soze guven esas olduğundan, amac ne olursa
    olsun ihbar ve ihtarları nakleden aracların gecerlilik kosulu seklinde duzenlenmesine gerek
    bulunmadığı, yazılı isbat araclarının da aynı ihtiyacı karsılayacağı; ihtar bu sekilde
    yapılmamıs ve sahsen muhataba tebliğ edilmis ise asıl amac ihtar ve ihbarın icerik ve
    vardığını isbat olduğuna gore HUMK hukumlerinin bunu karsılayacak mahiyette olduğu
    yolundaki gorus icin bk. Arslanlı, s.58, 59; krs. Karayalcın, s.225, 226. Đmregun de,
    borclar hukukunda bu tip ihbar ve ihtarların gecerlilik sekline tabi olmayıp; sadece HUMK
    288’e gore isbat sekli arandığından, Ticaret Kanunu’nda bunun gecerlilik sekli olmasının
    elestirilebileceği, ayrıca bu duzenlemenin yasa sistemi acısından tacirler arası iliskiyi
    duzenleyen TTK 25’de yer almasının isabetli olacağı gorusundedir [Oğuz Đmregun, Kara
    Ticareti Hukuku Dersleri (Genel Hukumler-Ortaklıklar-Kıymetli Evrak), 12. Bası, Đstanbul
    2001, s.42]. Ancak, TTK 25’de tacirler arası ve ticari isletmeleri ile ilgili satıs ve
    trampanın duzenlendiği ve 20/III’deki ihbar ve ihtarların sadece satıs ve trampa ile ilgili
    olmayıp; orneğin istisna, karz, aracılık sozlesmeleri icin de uygulanabileceği dikkate
    alındığı takdirde Yazarın sistematik acıdan onerisinin kabul edilebilir olmadığı acıktır.
    Kaldı ki, ozellikle ihtarın hukuki islem niteliğini tasımaması nedeniyle HUMK 288’de yer
    alan isbat sekline tabi olduğu da soylenemez.
    22 Yabancı unsurlu bir olay olduğu takdirde MOHUK 6 uyarınca islem yeri hukuku veya o
    islemin esası hakkında yetkili olan hukukunun ongorduğu sekle gore ihbar ve ihtarın
    yapılması gerekir. Tek taraflı hukuki islemlerde islemin yapıldığı yer, varması gerekli
    olsun olmasın, iradenin acıklandığı yerdir. Bu konuda bk. Temel Doğangun, Turk
    Hukukunda Yabancı Unsurlu Hukuki Đslemlerin Sekline Uygulanacak Hukuk, Ankara
    1996, s.97. Đslem temsilci vasıtası ile yapıldığı takdirde temsilcinin bulunduğu yer hukuku
    onem tasır (Doğangun, s.97). O halde, TTK 20/III’de yer alan ihbar ve ihtarın sekli,
    olayda yabancı unsur bulunduğu takdirde MOHUK 6 cercevesinde iradenin acıklandığı yer
    veya o islemin esasına uygulanacak hukuka tabi olacaktır. Asağıda acıklanacağı uzere
    temerrut ihtarı hukuki islem olmayıp, hukuki islem benzeri sayılmasına rağmen, bunun
    sekli acısından da aynı kural gecerli olmalıdır.
    23 Adliye Encumeni Mazbatası, 4.VI. 1956, T.B.M.M. Adliye Encumeni Esas No. 1/150
    Karar No. 50, s.362.
    24 ETK 645’e gore “Esbabı mucbireden veya muteahhidulehin hile ve hatasından maada
    ahvalde taahhudu ticarisini ifa etmiyen veya ifada teahhur eden kimse resmen veya
    taahhutlu mektup irsali suretile kendisine ihtar vaki olduktan sonra muteahhidulehin ducar
    olduğu zarar ile mahrum kaldığı karı tazmin etmeğe mecburdur”.
    25 Adliye Encumeni Mazbatası, 4.VI. 1956, T.B.M.M. Adliye Encumeni Esas No. 1/150
    Karar No. 50, s.362.
    Hirs, ETK 645’de ihtarın sadece resmen veya taahhutlu mektup gonderilmesi suretiyle
    yapılabileceği belirtilmis olmasına rağmen, telgrafların da taahhutlu mektup değerinde
    olduğunu kabul etmektedir (s.662).
    26 Bk. TBMM Zabıt Ceridesi 1956, C. 12, S.Sayısı 198: “Turk Ticaret Kanunu Layihası ve
    Adliye Encumeni Mazbatası (1/150)”, s.16: “Gerekce” (IV, 14, C, b).
    27 Eren, C. I, s.268; Tuğ, s.10. Krs. Gural, s.129 vd.
    28 Reisoğlu, s.62; YĐBK, 30.09.1988, E. 1987/2, K. 1988/2, YKD 1989, C. XV, S.2, s.153.
    29 Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, s.107, 108; Eren, C. I, s.268, 269; Edis, s.352;
    Gural, s.104; Antalya, YD 1992, s.378; Yıldız, s.127; Bucher, s.148; Fikentscher, s.139,
    140. Bu konuda ayrıntılı bilgi icin bk. YĐBK, 30.09.1988, E. 1987/2, K. 1988/2, YKD
    1989, C. XV, S.2, s.153 vd.
    Bu durumda kotuniyetli olan tacirin, diğer tacirin zararını BK 41/II’ye gore tazmin etmesi
    gerekir; bk. Tuğ, s.10.
    30 Arkan, s.146.
    Hakkın kotuye kullanılıp kullanılmadığını, olayın ozelliklerine gore hakim serbestce takdir
    eder ve re’sen dikkate alır (Antalya, YD 1992, s.378; Oğuzman/Oz, s.121).
    31 Akyol, s.21; Aydın Zevkliler/M.Besir Acabey/K.Emre Gokyayla, Zevkliler Medeni
    Hukuk, Giris-Baslangıc Hukumleri-Kisiler Hukuku-Aile Hukuku, 6. Bası, Ankara 1999,
    s.186; Merz, s.178, 179.
    Burada isbat yuku, hakkın kotuye kullanılması dolayısıyla zarar goren kisiye aittir (Akyol,
    s.115; Reisoğlu, s.62).
    32 Telefaks aracılığıyla gonderilen metin, esasen suret olarak nitelenen fotokopi biciminde
    karsı tarafa ulasmaktadır. Bk. Emre Gokyayla, “Telefaks Metinleriyle Đspat”, Prof.Dr.
    Mahmut Tevfik BĐRSEL’e Armağan, Đzmir 2001, s.155.
    Her ne kadar telefaks aracılığı ile gonderilen metinlerin gonderildiği tarih, saat, sayfa
    sayısı, hangi numaraya gittiği hususunda teyit raporu alınabilmekte ise de; faks mesajının,
    TTK 20/III’deki gecerlik seklini gerceklestirmeye uygun olmadığı bir kez daha belirtilmek
    gerekir. Telgraf ve iadeli taahhutlu mektup gonderilmesinde bizzat muhatap veya
    temsilcine, noter aracılığı ile beyanda bulunma durumunda ise Tebligat Kanunu’na uygun
    bicimde gorevli merciiler tarafından tebliğ onem tasımaktadır. Oysa faks mesajında,
    muhatabın temsilcisi durumunda bulunmayan isci, mustahdem, hatta tesadufen cihazın
    yanında bulunan kisi tarafından metnin alınması ve muhataba hic ulasmaması gibi bir
    tehlike de bulunmaktadır. Bu itibarla, faks mesajı postaneden cekilmis olsa dahi, posta
    gonderilerinde olduğu gibi muhataba veya temsilcisine ulasıp ulasmadığı supheli
    olacağından, TTK 20/III’deki sekle uyulduğu kabul edilemez.
    Faks aracılığı ile gonderilen irade beyanlarının adi yazılı sekil olarak gecerliliğinin
    bulunmadığı, ancak BK 14 hukmunun kıyasen uygulanması suretiyle faks metni
    gonderilmesini takiben irade beyanının sahibi tarafından imzalanması durumunda yazılı
    seklin gerceklesmis sayılması ve uyusmazlık cıktığında bu tur bir faks metni gonderen
    tarafca kabul edildiği takdirde (ikrar) gecerlilik sekline vucut vereceği, bu sonucun telefaks
    metnindeki imzanın gecerli olmasından değil, borclunun aslının varlığını ikrar etmesinden
    doğduğu konusunda bk. E. Saba Ozmen, “Telefaks Cihazları Đle Gonderilen Đrade
    Beyanlarının Medeni Hukuk ve Usul Hukuku Acısından Sonucları”, ABD 1990, S.1, s.76.
    Telefaks metinlerinin, ancak yazılı delil baslangıcı olduğu konusunda bk. Hakan
    Pekcanıtez/Muhammet Ozekes, Medeni Usul Hukuku Pratik Calısmalar, 2. Bası, Đzmir
    1997, s.51; Gokyayla, s.164 vd.; Ozmen, ABD 1990, 80 vd.
    HGK, 12.03.1997 tarih ve E. 1996/11-951/K. 178 sayılı kararında (ĐKĐD 1998, S.449,
    s.13363 vd.), Turk Ticaret Kanunu’nun 20. maddesinin III. fıkrasındaki ihbar ve ihtar
    sekillerinin gecerlilik değil, isbat kosulu olduğundan bahisle, faks mesajı ile sozlesmenin
    feshinin mumkun olduğu kabul edilmistir.
    Telefaks ve telekste, orijinal metin PTT idaresinde değil, borc altına giren kiside
    kaldığından, henuz acıklanmıs bir irade beyanından soz edilemeyeceği ve kural olarak
    telgrafa iliskin hukumlerin kıyas yolu ile uygulanmasının olanaksızlığı konusunda bk.
    Altas, s.62 vd.
    Modern iletisim tekniklerinin, gecerlilik sekli kosulu icin yeterli olmadığı, ancak yazılı bir
    sozlesme ile benzerlik tasıması nedeniyle ispat fonksiyonunun bulunduğu, uluslar arası
    ticari iliskilerdeki alıskanlıklar dikkate alındığında yazılı sekil kaydına kurucu bir anlam
    verilemeyeceği, acıklayıcı mahiyetinin bulunabileceği yolunda bk. Merz, s.184 dn. 53 ve
    ilgili metin, s.202.
    Bir goruse gore, internet aracılığı ile karsı tarafa gonderilen bir sozlesme metninin
    orijinalinin internet ağını kontrol eden kurumda kalması nedeniyle, internet aracılığı ile
    karsı tarafa gonderilen metinlere BK 13’deki telgrafa iliskin hukum kıyas yolu ile
    uygulanabilir (Altas, s.64, dn. 105). Ancak yukarıda belirtildiği uzere, TTK 20/III ile
    borclar hukuku anlamında yazılı sekil kosulunun gerceklestirilmesinden baska, muhataba
    ulasması ozel bir sekle bağlı kılınmıs olduğundan, telgrafa benzeterek internet aracılığı ile
    gonderilen ihbar ve ihtarın gecerli olduğunu kabul, yururlukteki mevzuat acısından
    mumkun değildir. Kaldı ki, bilgisayar ortamında saklanan bilgiler ve bunlardan alınan
    cıktılar, mikrofilm ve mikrofislerle bunların suretleri HUMK 367 anlamında kanunda
    ongorulmeyen ve orijinal olmayan delillerden sayılacağından ve kanun tarafından hakimi
    bağlayıcı bir ispat gucu verilmediğinden, takdiri deliller arasında yer almaktadır (Bu
    konuda bk. Haluk Konuralp, Medeni Usul Hukukunda Đspat Kurallarının Zorlanan
    Sınırları, Ankara 1999, s.73). Oysa TTK 20/III isbat sorunu ile ilgili olmayıp gecerlik
    kosuludur. Kaldı ki, internet aracılığı ile yapılan islemlerde yazılı bir metin dahi bahis
    konusu değildir. Bu turden elektronik sekilde imzalanmamıs irade beyanlarda, beyan
    sahibinin kimliğini guvenli sekilde tespite imkan veren herhangi bir imza bulunmaması
    nedeniyle yazılı sekil kosulunun yerine gelmis sayılmayacağı konusunda ayrıntılı bilgi icin
    bk. Zarife Senocak, “Dijital Đmza ve Dijital Đmzanın Borclar Kanunu Hukumleri
    Acısından Ele Alınması”, AUHFD 2001, C. 50, S.2, s.123 vd.
    Almanya’da 16.05.2001 tarihli Elektronik Đmza Kanunu’nun (Gesetz uber
    Rahmenbedingungen fur elektronische Signaturen und zur Aenderung weiterer
    Vorschriften vom 16.05.2001) kabulunden sonra cıkarılan 13.07.2001 tarihli Ozel
    Hukukun Sekle Đliskin Hukumlerinin ve Sair Hukumlerin Modern Hukuki Đliskilere
    Uyarlanması Hakkında Kanun (Gesetz zur Anpassung der Formvorschriften des
    Privatrechts und anderer Vorschriften an den modernen Rechtsgeschaeftsverkehr) ile
    BGB’ye eklenen § 126 a ve § 126 b, bazı islemler ayrık tutulmak suretiyle hukuki
    islemlerin yazılı sekle alternatif bicimde elektronik sekil ve metin sekline uygun olarak
    yapılmasına olanak vermektedir. BGB § 126 Abs.3’e gore elektronik sekil, aksi yasada
    belirtilmemis olmak kaydıyla yazılı sekil yerine gecebilmektedir. Bu konuda bk. Senocak,
    AUHFD 2001, s.114 vd.
    Bu gelismelerle bağlantılı olarak, ozellikle borsaya kayıtlı buyuk sirketlerin ihtiyaclarına
    cevap verme amacıyla paylı ortaklara ortakların internet aracılığı ile toplantıya katılma
    olanağı da sağlanmıstır [Gesetz zur Namensaktie und zur Erleichterung der
    Stimmrechtsausubung (Namensaktiengesetz-NaStraG) vom 18. Januar 2001; BGBl. I,
    s.123].
    33 Bk. Eren, C. I, s.250; Altas, s.71.
    34 11.HD., 04.05.1978, E. 2426, K. 2276 (Eris, s.28, No: 10); Erem, s.66; Karahan, s.61 dn.
    30; Basbuğoğlu, s.6.
    Kanuna aykırı orf ve adet hukuku kuralının olamayacağı konusunda ayrıntılı bilgi icin bk.
    Zevkliler/Acabey/Gokyayla, s.73 vd.
    Ancak TTK 1’deki duzenleme cercevesinde, hakkında ticari bir hukum bulunmayan ticari
    islerde mahkeme ticari orf ve adete, bu dahi yoksa umumi hukumlere gore karar vermek
    durumunda olduğundan, genel hukum niteliğindeki tamamlayıcı ve yorumlayıcı yasa
    kurallarına aykırı ticari orf ve adet hukuku kuralının olusabileceği ve oncelikle
    uygulanabileceği kabul edilmelidir. Bk. Edis, s.107.

  8. #7
    Kayıt Tarihi
    Oct 2008
    Nerede
    istanbul
    İletiler
    51
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: TTk md 20

    cok tesekkur ederim

+ Konuyu Yanıtla

Bu sayfada bulunan kavramlar:

ttk 20 maddesi

ttk 20. madde

Forum

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.