Ben Eylül'ü bilir onu söylerim,
Ben başka ayları bilmem ki hiç!

Sabır çiçeklerim açar gönlümde dürüm ,dürüm,
Dingin bir hüzün yayar ortalığa solgun güneşi eylül’ün,
Sarı mekanlardan dağılır bütün rüyalarım ortalığa,
Seni taşırım koynumun sol yanında bir sızının içinde saklarım hep!
Sonra dökülür yapraklarım,
Altın sarısı yollara sükunetim çöker,
Sürmeli bulutların altından sararmış günler toplarım.
Senede işte bu ay,
Hüzün yağmurlarıyla yıkanır dünya sükun içinde ağır ağır…

Ben Eylül’ü bilir onu söylerim,
Ben başka ayları bilmem ki hiç!


Hevenk, hevenk sökülür topraktan sevdalar,
Bağbozumunda gelir üzüm gözlü ceylanlar,
Sinemin en delişmen yaylalarına iner ok gibi yüreğimden,
Ben açılırım,
Sızılarım açılır ardına kadar,
Kutsal bir şarap gibi yudumlarım nefsimi,
Kördür,sağırdır,dilsizdir zavallı…

Ben Eylül’ü bilir onu söylerim,
Ben başka ayları bilmem ki hiç!

Serin sularında gezinir dingin yıldızlar,
Ay yüzüne düşer yakamoz denizlerim,
Mutluluktan hüzün derer sararmış yüreğim,
Çiy yağıyor kirpiklerime ey sevgili nerdesin?

Ben Eylül’ü bilir onu söylerim,
Ben başka ayları bilmem ki hiç!

Anılar gelip bir,bir dizilir karşıma,
Ufkun en kırmızı yerine bir leke gibi çöker zaman,
Gülmek ağlamanın ikizi olduğunu orda öğrenirim,
Bir tutam ‘’acı bostan’’ çiçeği batar elime,
Erguvan dudaklarna hasretten çatlamış dudaklarım,
Bir dua gibi mırıldanır adını yüzüme,
Yüzüm değdi sanırım,

Ben Eylül'ü bilir onu söylerim,
Ben başka ayları bilmemki hiç!

Eylül’dür bütün hesapların görüldüğü yer,
Sükun içinde anılar kucağıma düşer,
Ağaran yaşımın en kuyutu yeri açılır usul,usul,
Gölgendeki izlerim çıkar ortaya neler geçmiş meğer


Ben Eylül'ü bilir onu söylerim,
Ben başka ayları bilmemki hiç!

ayazoglum