bazen kafasında sorular birikince kendisiyle konuşurdu.
Sanki karşısında biri varmışcasına
ciddi ciddi sağ tarafı sorar sol tarafı cevaplardı.
Pisikolojide bunun bir adı varmı bilmiyordu ama Böyle yaparak kafasındaki sislerin dağılıp rahatladığını düşünürdü hep! . . .
Bunu genellikle yatağa girdikten sonra yapardı .
Loş aydınlıkta cisimler büyüyüp gerçekliğini yitirirken sessizliğin içine vicdanla sağduyu karışımı bir partner yapardı.
O sorar sağdusu cevaplar.
Vicdanı sorar o cevaplardı.

Çoğu zaman, görüntülü sorular, cevaplar içinde uykuya dalar giderdi .
Bazende heyecanlanır uykuları kaçardı.
İşte gene o uykusunun kaçırıldığı günlerden birindeydi.
Ama bu defa partenerini kaçırmadan beraberce bilgisayarın başına çöktüler .
Word’ü açıp.
başladılar konuşmaya,

- N’oluyruz yaa nereye gidiyoruz arkadaş?
bu gün haberleri dinlerken gene dehşete kapıldım .
Sanki sanal bir dünyada yaşıyoruz çok şey gerçek değilmiş gibi gelmeye başladı , her şeyin görünen tarafı gerçekten gerçek değil, bir boşlukta yaşıyormuşum gibi hissetmeye başladım. Piskolojim bozuldu .
Hah işte bu gerçektir diyeceğim çok az anlarım oluyor artık .
Dedi.

Sağduyusu hemen atıldı.
- abartıyorsun,

-Yok vallahi abartmıyorum,
yaşadığımız her şey bir oyun gibi;
Oyun içinde oyun ve oyunun içinde başka bir oyun gibi gelmeye başladı .bana,
inançlarım enikonu tahrip oldu,
yaşamın kıyısına doğru sürükleniyorum .
gerçeklik duygusunu hissedemiyorum artık .

Sigarasından bir fırt çekip devam etti .

Ülkemizin üzerinde kocaman kara bir pençe . sıktıkça suyumuzu çıkarıyor .
Gözler önünde yapılan bütün sahtekarlıklar yalanlar o kadar sıradanlaştıki .
Gerçekle yalan arasındaki ortak akıl yok artık. Gitti !
Nereye gitti ?
Dağa kaçtı.
Dağ nerde?
Yandı bitti kül oldu…



Uyanıklara bakın marşandizi katarın ardına takmışlar . geri giderken ileri gidiyor sanıyorsun kendini,

iyi kötü kırık çıkık bir güçler ayrılığı var derken, annaaa! o da ne? güçlerin tek elde toplandığını ben görüyorumda siz görmüyormusunuz?

Kuvvetler ayrılığı ilkesi piramidin tepesinde artık. tek vücud olmak üzere..Hızla yaklaşan bir referandum çığının altında kalırsak hiç şaşırmam.
Ilımlı demokrasi buğusu dağıldığında ortaya çıkan yeni yüzümüzü şimdidem merak etmeye başladım bile .


Dünyanın döndüğünü fark edememek gibi, oynan oyun çok büyükte insanlarmı algılayamıyor. Yoksa bizmi yelden nem kapıyoruz?.
Gözlerimizin içine bakıla,bakıla söylenen yalan olduğu ayan,beyan ortada olan sözlerin aklıbaşında güvenilir sanılan insanlar tarafından kem küm edilmesi karşısında şaşırıp kalıyorum .


vicdanı söze girdi,

-Demokrasi var kardeşim isteyen istediği gibi düşünür .

‘’ hadi leynnn’’ demek için biçok sebebi olduğu halde diyemiyordu .

Sağduyusu gülerek,
Baş-başa olsak eser savururdun korkmazdın noldu?

-Evet korkuyorum.

-Neden?

-Kaybedecek o kadar çok şey biriktirmişim ki! kıyamıyorum ..
Borumu ben bu günleri görmek için 30 yıl çile çekmişim .
Banamı düştü memleketi kurtarmak .

Vicdanı sertçe çıkıştı:
Akıl tutulmasına yol açan virüs bu işte! nihayet sanadamı bulaştı?

Sağ duyusu araya girdi,
-. Seni sinirlendiren ne arkadaş! .Yediğin önünde yemediğin artık ....

- demokrasiyle yatıp demokrasiyle kalkıyoruz bu günlerde .
Ama bizdeki demokrasiyse bende kesin atnalıyım.
Demokrasi artık hangi yanıma düşüyor vallaha şaşırdım.
Soluma bakıyorum, liberal bir toz bulutu içinde kaba saba bir emperyalizm,
Sağıma bakıyorum
Dinsel labirentlerde kaybolmuş yığınla insan,
Anlaşılan, egolarımızın gölgesine yanlayıp geliştiremediğimiz beyinlerimizin nihayet diyetini ödüyoruz herhalde?

Vicdanı:
- çok karamsarsın arkadaş!
Diye söylendi!

Ne karamsarlığı aga
Çağdaş demokrasilerde her şey evrensel hukuk kuralları üzerinde yükselir . hukukun başlangıç metni usül üzerinedir .
Yani hukukta usül vicdanlarımızın ortak aklıdır . hatta hukukun kendi hukukuda diyebiliriz herkesin üzerinde tartışmasız en net uzlaşabildiği konudur.
Yani bir yere girmek için önce bir kapıdan geçmen gerekir o kapıdan geçmeden diğer yerlere ancak yasak yollardan girilir.
o yasak yol izlenmişse varılan doğruların hiç ama hiçbir önemi kalmaz .
hukuk ikircikli bir alandır .
uygulayıcısının yasaları yorumlarken hata yapma olasılığı her zaman vardır.
uygulananın da eleştiri hakkı daima saklıdır.
ancak o uygulayıcının usül hatası yapma ayrıcalığı olamaz .
varsa demekki o zaman demokrasi yoktur bu kadar basit effemm!
Var diyenlerin alnını karışlarsanız yarım sele gelmeyeceğinden yüzde yüz emin olabilirsiniz.

- Eee! şimdi yaşadıklarımızın adına ne diyelim?

-Ilımlı demokrasi,

-Ilımlı demokraside ne aga anlamadık ki?

-Demokrasilerden faşizme geçerken geçiş sürecinin morfinidir,

-İyide aga bizim diş iltihaplı morfin tutmuyor.

-güzel işte uyanık kalmak fenamı….?Dişçinin yanlış dişini çekmesini önlemiş olursun .

Demokrasilerde gri alanları azaltırsanız faşizm kendiliğinden hortlar.

-Ne demek bu eeefffemmm?

-Aykırı düşüncenin eylemi bütün anayasalarda suç değilmidir?. bizim anayasada nasıl? hiç açıp bakmadım.,
ancak nasıl yazıldığının önemi varmı? . ..
demokrasiyi kulanan kişiler demokrat değilse, anayasa kitabına bakmışsın ne yazar, bakmamışsın gönül yazar! dervişin fikri neyse zikride odur deyip hadee! tıkıyorlar adamı içeri.
Rahmetli Uğur Mumcu derdi .
‘’Anayasayı tangur tungur etmekten 450 nin (b) bendine şumulen şukadar ay hapis cezasına çarptırıldınız.

(Ben ne ettim reisim hakimim ?)

‘’Düşünüyorsun kardeşim Öyleyse suçlusun’’. Demeye gelen bir yığın martaval,

Sağdusu söze karışır:
Doğru ama düşünebiliyorsan bi yerde mutlaka suç işlersin effeeem!..

-Yaa işte!
Boşunamı diyor din adamları çok düşünen çok günaha girer diye
Boşunamı bu kadar çaba?
Tabiî ki düşünmeyelim diye!.

Vicdanı hemen atılır:
- fenamı? hem cehennemden hemde içeri tıkılmaktan kurtuluyorsun .

-Cehenneme girme özgürlüğü istiyorum kardeeeşim kime ne?
icat ettikleri ılımlı demokrasi içinde bu özgürlüğe yer yokmu?

-Vaaaar bu özgürlüğün bedelini önce bu dünyada ödemen koşuluyla .

-Peki buna kim karar veriyor?

-Durumdan vazife çıkaran uyanıklar,
bunu Ben demiyorum haa! öyle Diyooorrrlar!

Oysa Eylemcilere ödül var ceza yok !
Kanıtmı? .
İşte Ergenokon İşte Habur
Ne dersin ey! Vicdan .?
uzağa gitmeye varmı hacet?


…………………………………………………


Şöyle sakin sakin aklı başında tarafsız bi gözle olup bitenleri bi gözden geçirmeye karar veriyor
Ama nafile bir iki olayı bile analizi edemeden öfkeden hayal kırıklığından kasılıp kalıyor .
Diyecek okadar söz varki hangisini söylese Hükümet nezdinde kanı bozukluk yada ‘’fiş priz’’ alanına giriyor .
Anasının nikahı diye geçiriyor içinden,
Sadece ilan edilmemiş sivil dikta görüntüsü bu yaşananlar
vıcık vıcık bir dincilik sinmiş her yere,
işlerine gelmeyen her şeyin yasaklanması için her zaman dinsel bir gerekçe buluyorlar
dinin evrensel normları yokki! .
oturup tartışılarak ortak akıla ulaşılabilinsin .
işine gelinmediğinde ( efemmm! ben böyle inanıyorum sana ne?) Derler, o dakkadan sonra da her şey olduğu yerde donup kalır nasılsa.
o yüzden işkembe-i kübradan atış selbest

-Buraya kadar tamam arkadaş bu bir demokratik hak buna kim karışır .
sana kendi cennet yolculuğunda mutluluklar dile geç .

-Olurmu?

-olmaaazmı?

-N’olamazzz efemmm! sen baştan çıkaran davranışları göz önünde yaparsan olurmu?

-Ee ne yani ben dünyanın kabulü ettiği normlarda ve sadelikte yapıyorsam yaptığımı ve bu
Sana ters geliyorsa senin bileceğin bi iş diyemezmiyim?

-Dedinmi?
-Yok demedim daha…
De bakalım da gör Hanya nerdeymiş Konya nerdeymiş?

-Problemde orda başlıyor zaten,
Hayatınıza, ahlakimidir değimlidir uyduruk bir yığın zırvayla müdahale ediliyor.
ortak yaşam alanlarını farklı, farklı kullanamamak sinir bozucu olmaya başlıyor.
o dakkadan sonra tektip yavan sıradan bir ömür törpülüyorsunuz ,
O güne kadar fark etmediğin bir yığın yasağa hangi bahaneyle uymuş olduğunu fark ettiğinizde ise içinizden sövüyorsunuz.
Ama nafile! .
Korku, çoktan dağları beklemekten bıkıp sizin sokağada inmiş olduğunu görüyorsunuz
bu durumda; ‘’Allahsız Allahçıların’’ pazar esnafını aratmayan çığırtkanlıkları karşısında eliniz mahkum olarak; bütün çağdaş normlarınızı elbise askısına asıp, saçma diye unuttuğunuz yada fırlatıp kenara attığınız hurafelerinizi toplayıp yeni hayatınızın sokak ilşkilerine aracı yapmak aklınıza gelmiyormu?
Gelmiyorsa tamam effemmm!
amma artık sağ ayağınızı ister istemez gaz pedalından da çekiyorsunuz .

-Evettt! Öyle oluyor herhalde?

-Şöyle akşam kızıllığında, gurub dağların arkasına çökerken,
kimbilir hangi aşkın coşturduğu duygularla, içeceğin alt tarafı bi bira, .
.
-Moralim biraz bozuldu nolmuş yani Günahsa benim günahım ?

-Olmaz efem olmaz burada olmaz. Git bi köşede zıkkımlan göz önünde olmaz.

- Yahu demin baş ağrısı diye yuttuğun panalginde bunu 5 katı uyuşturucu var, .
moralin bozukken başın ağrıyor başın ağrıyınca . sen hap yutuyon,
Bende bi bira içiyorum nolmuş ?.
Aynı şey değilmi
Ameller niyete göre değimlidir effemm?
işinize geldiğinde öyle diyorsunuz ama!

-Ülen zındık defol şurdan belamısın!

Bağırarak söylerki bu sözü çevrede herkes duysun ve kendisini takdir etsin .
Ahlak bekçisi ya adamım.Düşündüğüde hemen olur, ordan bazıları kendisine arka çıkarlar.
Sende ibiğini düşürür mecburen çeker gidersin..Gitmedinmi? .

- Giderim abi niye gitmeyeyim?
Duygu muygu moral-mural gurub-murub aşk-meşk neyimize efeeeem!
Giderim,
Ardıma bakmam bile!

Kuyruğunu kıstırdığın yerden çıkardığında baya bi mahcupsundur.
günah-sevap arasında debelenirken seni o duruma zorlayan çevrene bakmayı asla akıl edemezsin .

Aslında başını kaldırıp dikkatlice bir baksan;

-Anaaaaaaaaaaaaaa!
O da ne ?.

Kimsenin şeytana ilk taşı atacak kadar temiz olmadığını görürsün. .

-Fark nerde ?

İbadeti açık, günahı gizli yapacakmışız meğer. Ne bileyim bi şişe biranın bu kadar gürültü koparacağını efffeeeem!


kutsal kitabı koyarlar yüksekce bir yere yapmak istediklerini peygamberlere söyletirler hep.
Ondan sonra bu aşurede cennete giden en sağlam trenin kendilerininki olduğuna öylesine inanmışlardır ki !.
Selbest Pazar ekonomisi gibi,
Rekabet var, arz talep var , yok yok, hepsi var. Sen yeterki imana gel !
Kırmızı pasaport gibidir maaşaalah.
Açmayacağı tek kapı cenettin kapısı ama onuda kendileri bilmiyor ne çare.


-Aga ben zaten müslümanım .
Sen ne zırvalıyon yaa !

-O Müslümanlık şeklen Müslümanlık Sen kendini kandırmaktan vazgeç efem.
Hem laik olup hem Müslüman olunmaz bi kerem.

-Eee hem demokrat hem Müslüman olunuyor ya o nasıl oluyor ?.

-Şöyle oluyor, senin dinin sana benim dinim bana, çaktın köfteyi…!

-Yok çakmadım efem! Sen Ya beni kandırıyon yada kendini!

-Dedinmi ?

-yok demedim daha,

-Dede bi gör !


-Peki bu durumda Nasıl geçecez dikenlerine değmeden gül bahçelerinden effemmm?

-yeme bizi tabiî ki! Biliyorsundur ama genede söyliyeyim..
Çalışma, Karışma, konuşma.

-Olur başka sıkıntın?

-Bide helallık iste herkesten nolur nolmaz!

Hakkaten ya bunu neden düşünemedim ?

Peki bana noluyor beni böyle acı acı söyleten ne ? Karekterimmi, onurum mu, vicdanım mı?

Sağduyusu hemen atılır .
-Gücendim beni saymadın .
diye sitem eder.

-Doğru sende varsın?

Sağduyusu:
‘’durun bu soruyu ben cevaplayayım’’. Diye devam eder.

- evde eğitim sokakta eğitim . ve okulda eğitim!

Vicdanı sertçe . çıkışır.
Ne eğitilmiş ………….. lar var gözünü bile kırpmadan her tür naneli sakızı çiğniyor .
Yaniii Sadece eğitim sorunu çözmüyor effeeem!

-aslında çözüyordur aga! ama ah! şu şımarık nefis varya
Tanrı nefse göğün yedi katını vermiş, ardından sormuş başka isteğin varmı diye.
Söyliyeceğimde utanıyorum demiş . söyle demiş tanrı sıkılma söyle .
O zaman sen kalkta tanrı koltuğuna ben oturayım deyivermiş.

- yani cahilken tanrı adına sömrülüyordu, şimdi kendi adına sömürüyor öylemi?

-hah! Kalıbımı basayım tam öyle işte.

- yaa sırası gelmişken sorayım hakkaten benim egom nerde epeylerdir görünmüyor ?

Sağduyusu söze girer;

-Burada bizim yanımızda efem ! seni beraber yönlendiriyoruz artık!

-Hadi yaa! kötü bi anlaşma olmuş bu, kimden almışım bu feraseti ben ?
zerem hep yerimde sayıyorum onca yıldır.

ayazoglum