KASIM'DA AŞK BAŞKADIR 2

Ve sonunda! İkinci senenin son, üçüncü senenin ilk gününe de erişmek nasip oldu. Ve tabi ki Kasım ayının o büyülü aşk dolu atmosferine de aynı zamanda...

Yaşananların geçip gittiği o heyecanlı ve güzel dakikaların aşka dönüşmesi ve hatta bir ömre bedel olması kaçınılmaz oldu artık benim için... Bu yüzden, bazen küçük bir an için ömür bile verilir derlerdi de inanmazdım. Böyle birşeymiş meğerse...

Şimdilerde ise bambaşka bir heyecan sardı içimi... Kolay mı! Sonsuzluğa uzanan ilk adımları atmanın eşiğine gelmiştim. O kadar mesut ve bahtiyardım ki, anlatamam o duyguları... Hayatımda bir kez olabilecek bu muhteşem olayın gelişmeleri ve neticeleri de müthiş olmalıydı.

Ve gittim o gün... Sevdiğimi Allah'ın emri, peygamberin gavliyle istemeye... Bir yandan da Allah utandırmasın demeye... Gerçekten çok farklı bir duyguymuş. Sevdiklerimin de yanımda olmasını isterdim bu en mutlu günümde ama olmadı, kısmet... Birgün anlayacaklar ama o birgün de çok geç olmayacak inşallah...

Güzel geçmişti ama isteme faslı... Çok da hoştu sevdiğim.. Büyüleyiciydi. Peri masalından çıkıp fırlamıştı adeta! Hele ki o kapıdan içeri girerken bana bakışı yok muydu? Karşımda duruşu.. Eriyecektim neredeyse... Gelmiş karşıma ve almıştı elimden çiçeği... O kadar güzeldi ki, bakmaya kıyamıyordum adeta... Hani kanatları olmadığını anlamasam melek olduğunu sanacaktım.

Gelir gelmez el öpme fasılları derken oturmuştum koltuğa... Herkes sessiz bir şekilde durduktan bir süre sonra kahveleri yapmaya koyulmuştu sevdiğim.. Kalbi yerinden fırlayacaktı. Anlıyorum onu... Aynı şekilde ben de... İstedik Allah'ın emriyle... Herşey o kadar güzeldi ki, bunun üzerine o gece çok eğlendik. Gerçekten anlatılmaz, hani yaşanır derler ya, o misal... Çok farklı ve heyecanlı bir durumdu. Tek eksik, bazı sevdiklerimin yanımda olmamasıydı. Olsun be! Herkes her yaşta hata yapabilir. Her iki taraf da her ne kadar haklı da olsa, birgün mutlaka ortak yol bulunacaktır. Olmasa da canları sağolsun. Sonuçta ne olursa olsun; dünyaya gelme sebebim onlar... Yaşama sevincimi de günü geldiğinde kabulleneceklerdir elbet... Ve o gün geldiğinde haklı olduğumu da mutlaka anlayacaklardır.

Şimdi ise inanılmaz bahtiyarım.. İşime daha bir bağlıyım ve daha bir şevkle çalışmak adına gayretliyim. Kafadaki sorunlar da bir bir halloluyor. Kalanlar da zamanla düzelir kendiliğinden.. Hayata atılmak aslında başlı başına bir sanat.. Hani kendinizi dişli çarkların arasına atıp kırılmadık yerinizi bırakmazsınız ya o misal... Kırıldıkça onarırsınız. Onardıkça daha bir sağlamlaşırsınız. Sağlamlaştıkça hayata dair tecrübelerinizi de arttırırsınız. Derken hazır olan bütün donanımlarınız, sizi daha çevik bir hale getirir. Ve sonuç! Artık hayat sizi bekliyor demektir. İster baştan, ister sil baştan... Sonuçta zarar ya da kâr dahi olsa, kararı alan etkilenecektir mutlaka...

Garip!.. Bunları yazarken tatlı bir hüzün kapladı içimi... Ama olsun. Yine de çok mutluyum. Her iki taraf, her ne kadar haklı da olsa, yine de kendi hesabıma doğru olanı yaptığımı düşünüyorum. Yanlış dahi olsa kararların, her daim arkasında olan herkes için, kâti bir biçimde mutlu olması kaçınılmazdır diyorum. Ertelenen düşüncelerin de yok olma eğilimi fazladır şahsi kanaatim... Bu yüzden önemli olan; düşünüleni mantıklı bir şekilde yerine getirebilmektir. Ancak bu durumda muvaffakiyet mümkündür.

Ve tabi ki; aylardan Kasım ve 7'si olan tarihi birgün... Ve 11'i de tanıştığımız akşamın sessiz fısıltısı... Bu anlamlı günlerin eşsiz manası da cabası... Ve bugün de sözlü oluşumuzun 1'inci haftası... İnşallah daha nice haftalar göreceğiz. Ve sonsuzluğa beraberce adım atacağız.

Yılmadan birlikte, mutluluğa bir ömürboyu...

15.11.2009

MEHMET AKGÜL