"Ben ülkesini ve çalıştığı kurumu her şeyden üstün tutan bir TSK mensubuyum. Ülkemi o kadar seviyorum ki kendimi, ailemi mesleki kariyerimi ve geleceğimi riske atarak "İrticayla Mücadele Eylem Planı" belgesinin aslını gönderdim..."
"çalıştığı kurumu her şeyden üstün tutan bir TSK mensubuyum"...
"mesleki kariyerimi ve geleceğimi riske atarak"...
...
İlk cümlesinde falso var.
Eğer suçladığı TSK içinde bir çete veya cunta ise gider şikayetçi olduğu komutanın üstüne durumu bildirir...
Ve hatta mesleki kariyerini o kadar çok riske etmesine de gerek yok. "İrtica ile mücadele öyle olmaz, böyle olur Komutanım!" der ve al sana KARİYER...
Ama beyimizin derdi üzüm yemek değil BAĞCIyı dövmek anlaşılan...
Size bir şey söyleyeyim mi?
Bu zat sizin bildiğiniz TSK'dan değil!
Ha unutmadan
İRTİCA ile mücadele yalnız Ordunun değil
Cumhuriyeti hazmetmiş her vatandaşın görevidir...
Bu konuda TSK'yı eleştirenlerin
parmağına şey ettiği günleri görmeden
tartışmaya girmemelerini öneririm...
VESSELAM!
İhbar mektubunu bir türlü bitirip yorumlara gelemedik amma... ilginç bir yere geldik...
İhbar mektubu + Darbe ihbar mektubu+ E mail ihbarı birleşince ortaya net fotoğraf çıkıyor... Mektubu yazanın kimliği o kadar belliki... Zaten tüm bilgileri üst üste koyunca bir kişi çıkıyor... hadi zorlama karargahtaki tüm eski adamlarını kullanmayla iki .... üçüncü kişi yok kişiler olabilir...
Bu ihbar mektuplarını e maillerini filan yazan
Orgeneral İlker Bağbuğ
(E) Orgeneral Yaşar Büyükanıt
olabilir ...yani ikinizden birisi...
Ha üçüncü şık yok mu var var... o da gerçek bir irticai cunta.... az sonra...
Ergenekon tertibindeki Ümraniye bombalarının sırrı çözüldü. Dava dosyasına giren polis kamerası görüntülerindeki polislerin konuşmaları Ergenekon soruşturmasının tezgah olduğunu bir kez daha ortaya çıkardı. Daha ortada Ergenekon diye bir soruşturma yokken polis Ergenekon soruşturmasından bahsediyor. Videodaki konuşmalarda hedefin Türk Silahlı Kuvvetleri olduğu da "Genelkurmay var bunun altında" sözleriye anlaşılıyor. İşte bir tertibin saniye saniye polis kamerası kaydı...
Tarih: 12 Haziran 2007
Yer: İstanbul-Ümraniye
İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı Terörle Mücadele polisleri Ümraniye Çakmak Mahallesi'ndeki kimsenin oturmadığı bir gecekonduya operasyon düzenledi.
Polis gecekondunun çatısında bir sandık buldu ve sandıktan 27 adet el bombası ve patlayıcılar bulunduğu açıkladı. Polis, bulunan bombaların da Emekli Astsubat Oktay Yıldırım'a ait olduğu ileri sürüldü.
Aradan tam 23 ay geçti. Ergenekon soruşturmasına temel olan bombalarının bir tertip olduğu ortaya çıktı. Olay yeri inceleme polisleri bombaları kameraya kaydettiği görüntüler dava dosyasına girdi.
Tamamı 7 dakika 20 saniye tutan bu görüntüler haber kanallarında da yayınlandı. Ancak bir de yayınlanmayan unsur vardı. Kamera kaydında, polislerin kendi aralarındaki konuşmalar yer alıyordu. Ne varsa işte bu konuşmalarda vardı.
Polis kendi çektiği kamera kayıtlarında açıkça Türk Silahlı Kuvvetleri'ni hedef alıyor. Bir polis şöyle diyor:
"GENELKURMAY VAR BUNUN ALTINDA"
Ulusal Kanal bu kamera kaydını profesyonel ses programlarında inceledi. Bu incelemede, polisin "GENELKURMAY VAR BUNUN ALTINDA" dediği çok açık anlaşılıyor.
"GENELKURMAY VAR BUNUN ALTINDA" sözünün ardından polis küfrederek konuşmayı sürdürüyor... O sırada Genelkurmay Başkanı olan Org. Yaşar Büyükanıt da bu galiz küfürlerle hedef alınıyor.
- O... ç.....!
- Genelkurmay başkanı gerçekten toplumu kutuplara ayırdı.
- Allah'tan hakimler çok iyi!
Bu konuşmalar Ümraniye'de bulunduğu iddia edilen bombalarla başlatılan Ergenekon soruşturmasının hedefini de ortaya koyuyor.
Bir diğer çarpıcı konuşma video kaydının 5'inci dakika 43'üncü saniyesinde bulunuyor. Polisler gecekonduya yapılan operasyonun adını da koymuş. Adı: "Ergenekon soruşturması"...
Polis burada aynen şunu söylüyor, "soruşturma Ergenekon olduğu zaman s..... hakimi savcıyı". Polis ortada Ergenekon ismi dahi dolaşmazken o an yapılan "Ümraniye Bombaları" operasyonunun Ergenekon soruşturmasına dönüşeceğini biliyor.
Oysa Ergenekon savcısı Zekeriya Öz, 12 Haziran 2007'de Ümraniye'de bomba bulunduğu iddiasının ardından yapılan araştırmalarla "Ergenekon Örgütü"ne ulaştığını söylemişti. Savcı Öz, Ergenekon isminin ilk kez 21 Ocak 2008 tarihinde yapılan ilk büyük operasyonda şüphelilerde bulunan belgelerden çıktığını iddia etmişti. Ancak görüntülerde sesi duyulan polis, ümraniye bombaları operasyonunun Ergenekon olduğundan çok emin ki, "soruşturma Ergenekon olduğu zaman s..... hakimi savcıyı" diyor.
Kamera kaydında bir de polislerin aralarında yürüttüğü tartışma yer alıyor. Tartışmanın konusu olay yeri tutanağının nasıl ve nereye yazılacağı... Oysa adı üstünde olay yeri tutanağı! Olay yerinde yazılması lazım. İşte o tartışma...
- Olay tutanağı, olay yerinde tutulur.
- Olay yeri tutanağı bilgisayarda yazılır mı?
- Birşey olmaz!
- Olur mu?
- Filmlerde yapıyorduk ya!
- O zaman denir ki evden biri vardı yaşlı...
- Adam diyecek ki çatıya bilgisayar mı çıkardın
- Elle yazalım o zaman
- Çatının üzerinde elle yazalım.
- Mahkemede deyin olay yerinde tutulan tutanak
- Adam diyor ki buraya bilgisayarı nasıl çıkardın
- Yani olay yerinde aldığı notlardan sonra büroda, büroda tutanak tutulmuş da olabilir.
- Olur biter yani
Bu tartışmanın yaşandığı 7 dakikalık video kaydının sonunda da polisler "27 Haziran" diyor.
27 Haziran sözcüğünün tutanağın düzenlendiği tarih olduğu kuvvetle muhtemel. Ancak Ümraniye'deki gecekonduya operasyon 12 Haziran'da yapıldı. 26 Haziran'da da bombalar imha edildi. Peki Polisler neden "27 Haziran" diyor.
İşte belki tertibi aydınlatacak bir başka nokta da bu.
Çarşamba, 13 Mayıs 2009
Son Güncelleme ( Perşembe, 27 Ağustos 2009 )
Bir konuyu hatırlatmak isterim Abbas Bey yazılı delil başlangıcı dediğiniz şey ceza muhakamesi hukukunda yoktur. Söylediğiniz tabir hukuk usulünde vardır ki bunu ceza usule genişletemezsiniz. Aslı olmayan bir belge ceza hukukunda tarafların kabulüne bağlı olmaksızın "geçerli olarak kabul edilemez". Nihayetinde ceza usulde hakim ikrarla bile bağlı değildir bilindiği üzere. Ayrıca söz konusu belgenin aslının olduğu söyleniyor ama nerede aslı. Adli tıp raporu yok ortada henüz. hatırlatmak isterim evrensel hukuk ilkesi SUÇLULUĞU KANITLANANA KADAR HERKES MASUMDUR. kaldıki meselenin çok vahim başka bi tarafı soruşturmanın gizliliği olayı. Bunlardan haberdar olmamamız gerekmiyormuydu acaba???????????????????? yada bütün bu yazılan çizilenler bir kuruma zarar verirken, aynı zamanda yargıyı etkilemiyormu.?????????
Basındaki haberlere göre, ıslak imzalı orijinal planın 16 Ekim'de Ergenekon savcılarına ulaşmasının ardından, 21 Ekim'de Adli Tıp'ın "imza Dursun Çiçek eli ürünü" raporu savcılara ulaşmış ve aynı gün Dursun Çiçek ve 5 asker için Genelkurmay Adli Müşavirliği aracılığıyla "ifade" daveti gönderilmişti.
Çiçek ve askerler gelmeyince, 26 Ekim'de "ifadeye gelin yoksa polis zoruyla getirileceksiniz" daveti gönderildiği söyleniyordu.
Dursun Çiçek ve 5 asker dün saat 17.00'ye kadar ifade vermeye gelmezse haklarında "arama ve yakalama" emri çıkması bekleniyordu.
Dün bu haberlere ve orijinal belgeye rağmen Dursun Çiçek ile ilgili bir gelişme olmadı.
Daha önce tutuklanan Albay Çiçek'e, "orijinal belgeye" rağmen kimse dokunmadı.
Bu bana ilginç geldi...!
Ergenekon savcıları işe bu sefer, orijinal belgeyi savcılığa ileten ihbar mektubundaki iddiaların "doğru olup olmadığını", ilgili personelden soruşturarak başladı.
Dursun Çiçek ortada...
Belge ortada...
Ama ilk soruşturulan, ihbar mektubunda açıkça anlatılan darbecilik değil, belgelerin nasıl imha edildiği.
Bunları ast-üst ilişkisinin sürdüğü bir ortamda, Genelkurmay personeline sormaktalar.
Tabii daha tuhafı da var...
İhbar mektubu tüm olup bitenlerden Genelkurmay Başkanı'nın bilgisi olduğunu iddia ediyor, isimler veriyor, ayrıntılara giriyor, olaylar anlatıyor.
Ve dünkü savcılık soruşturması cuntacı ve darbeci oldukları iddia edilen yönetime dokunmadan, hatta onlara danışarak, onların maiyetindeki insanlardan başlıyor.
Şemdinli skandalından sonra...
"İrtica ile Mücadele Eylem Planı" rezaleti yaşadık.
"Kâğıt parçası" diyerek onu da kapattılar.
Tutuklanan Albay Dursun Çiçek, tutuklayan mahkemenin "libero" bir üyesi sayesinde anında serbest bırakıldı.
Ama dört ay geçmeden Çiçek'in hazırladığı belgenin doğruluğu ispatlandı.
İhbar mektubundaki "cunta" iddiasını bir yana koysak bile...
Ya aynı katta bulunan personelin yaptıklarından habersiz...
Ya da onları koruyup kollayan bir "yönetim" Genelkurmay'da durduğu yerde duracak.
Ve belgenin orijinaline rağmen, biz gene, sanki bir önceki süreçte bir soruşturma rezaleti yaşanmamış gibi, aynı süreci bekleyeceğiz...
Neden?
Olmayan demokrasi iyice yıpransın, tamamen epriyip yok olsun, askeri vesayetin yıkılmaz olduğunu bir kez daha anlayalım diye mi?
Böyle bir durum Yunanistan'da olsa, "cunta iddiası" araştırması ve soruşturması "suçlananlara" mı bırakılırdı, yoksa sürü sepet hepsi kapının önüne mi konurdu?
Tabii bu da "sallan, yuvarlan" mantığıyla Şemdinli'ye benzer ise hükümet bu kez bunun altından kalkamaz.
İşe orijinal belgeyi bir yana koyup, Dursun Çiçek'i çağırmadan başlanmış olması ve suçlananların süreci etkileyebilecek bir şekilde yerlerinde oturmaları bana "burada bir yanık kokusu var" dedirtiyor.
Çünkü Şemdinli'yi anımsıyorum.
Çünkü demokrasi peşine koşan bizleri fütursuzca ve utanmadan "orduya karşı medya üzerinden asimetrik harekât yürütüyorlar" diye suçlayan ve belgenin orijinalini aramak yerine onun "kâğıt parçası" olduğunu söyleyen çok generalli toplantıları hatırlıyorum.
Ve daha önemlisi Sabri Uzun'un ölümsüz cümlesini hatırlıyorum:
"Hırsız içerdeyse kilit işe yaramaz"ı...
Neyi bekleyip de, neyi yıpratmayacağız Allah aşkına? Demokrasiye karşı pişkin cuntacılığı mı?
Böyle teferruatlarla konuyu dağıtmaktansa şu sorulara tatmin edici yanıt bulmaya neden çalışmıyoruz?
1. Polis Albay Çiçek belgesinin *fotokopi* emekli subay Av. Serdar Öztürk'ün evinde olduğunu iddia ediyor. Av. Serdar Öztürk bunu polisin koyduğunu iddia etti. Polis aramayı kameraya aldığı için Öztürk'ün iddiasını yalanlaması kolay oldu. Öztürk bu kez bunu bir sabıkalının koyduğunu iddia ediyor. Ama bu çelişkili açıklamaları ne kadar güvenilir?
2. Çiçek askeri savcılıktaki ifadesinde bilindik imzasından farklı bir imza atmış ve bu imzayı birkaç yıldır kullandığını söylemişti. Sonra geri aldı, ve sehven öyle ifade verdiğini yeni imzayı ilk kez askeri savcılıkta kullandığını söyledi.
Neden imzasının araştırılacağını bildiği bir soruşturma sırasında yeni bir imza kullandı? Neden imzayı ilk kez kullandığı konusunda "sehven" farklı ifade verdi?
Bu çelişkiye yönelik tatmin edici bir açıklama yapabilir misiniz?
3. Genelkurmay'daki bilgisayarlardaki bilgilerin imhasına yönelik bilgisayarların seri numaralarını ve tarihleri içeren bir takım iddialar var. Neden bu iddialar araştırılıp yalansa ortaya çıkarılmıyor?
Bunu anlamak çok kolay: Yeni bilgiler, ancak silinme tarihinden sonra depolanmıştır. Diyelim ki hard diskler de değiştirildi. O takdirde, hangi tarihte hard disklerin değiştirildiği bellidir. Numaraları verilen bilgisayarlar tamamen imha edilmişse, bu kadar çok bilgisayarın bir anda yok olması, elbette şüphe çekicidir.
Bu üç konuda ikna edici açıklama olmadıkça belge konusundaki kuşkuları gidermek mümkün değil.
CUMHURİYET Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı, “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” başlıklı belgenin ıslak imzalı nüshasını gönderen Genelkurmay Karargahı'ndaki kimliği belirsiz ihbarcının elektronik posta ile yeni bir mektup gönderdiği iddiasını yalandı.
Turan Çolakkadı, “İkinci ihbar mektubu bize ulaşmadı” dedi. Medyada yer alan haberlere göre ihbarcı, iki sayfalık mektup ve eklentilerini gönderdi. İhbarcı, ıslak imzalı belgenin ortaya çıkmasından sonra Genelkurmay Karargah'ında dezenformasyon ve saptırma için önlem alındığını ileri sürdü. Bunun için internet siteleri açıldığını da ileri süren ihbarcı, bu konu ile ilgili bir andıç da gönderdi.
Bir ihbarcı aslında elinde olan belge aslını değil nedense hukuken sorunlu olan fotokopisi ile ihbarda bulunuyor. Her ne hikmetse 5 ay sonra aaaa aslıda bende idi diye ortaya çıkıyor.
Ortaya çıkıp garip sorular soranlarda bu durum hiç şüphe uyandırmıyor. Şüphe arasanız aha şüphenin hası burada.
Askerliğin içinde olan biri yazılanları çok iyi anlıyor. Askeri arşiv ve yazışma usuleri bu belgede yok. Var diyen önce bu konuda gereğini yapmalı kanıtlamalı.
Bu belgenin muhatabı kim?
Sayın Commodore 1 Tr emek verip gerçekten değerli ve SOMUT bilgiler veriyor.
Bu kadar detaylı ve bilgi içerikli notlardan 2 tane sonuç çıkartan birine ne denilebilir ki?
Ben kişisel tartışmalardan çok fikirlere değer veririm.
Kusura bakmayın ama komik oluyor.
Ben bu forumda da gerçek yaşamda da konunun bilerek sulandırıldığını düşünüyorum. Amaç orduya aşırı baskı , orduya güvensizlik yaratmak aynı zamanda dincilerin yaptıkları pisliğe kılıf bulma çabasının sonucu olduğundan bitemeyecek... Çünkü bitecek bir şey yok ki...
Mehmet Altan orta düzey bir ekonomi profesörü bile olamamış kardeşiyle birlikte sadece babasına utanç kaynağı olmuş birisidir. Tipine sakalnına baksan Karl Marks sanırsın amma kafaya bakınca Daltonların Avarel... Ki avarel iyi niyetlidir... bu kötüsü.. sinsisi...
Yazısının başında daha yalanını söylediğinden gerisinin de değeri kalmıyor...
'' 21 Ekim'de Adli Tıp'ın "imza Dursun Çiçek eli ürünü" buyurmuş.. sanırım doğruysa bir tarih doğru... Gerisini yalan olduğunu o da biliyor amma işte yeşil dolar yokmu... neler yazdırır söyletir insanlara...
Dursun Çiçeğin bir türlü ifadeye çağrılmamasının nedeni bence ''büyük şüphelerden'' dolayıdır. ( Bu arada yeri gelebilirse daha açık yazacağım bu ihbarcı diye geçinen satılmış dümbüğü savcıların tanıdığına bildiğine adım gibi eminim o da ayrı...)
Şüphe 1. Bu güne kadar Adli tıp hiç bir değerlendirme sonucunda ''kabul edilebilir'' gibi muallak bir cümle kurmamıştır. (Top Sakal Mehmet Altan'ın sakladığı ) Ne demek kabul edilebilir ? Ya onun el ürünüdür ya değildir ...
Şüphe 2. Belge öncelikle kura ile seçilen heyet sonra tüm uzmanlarca inceleneceğine direk üç kişi atandı ...
Şüphe 3. Heyette bulunan Hacı Mehmet Akın ile Lokman Başer’in belge incelenmeden bir hafta önce Adli Tıp Kurumu’na atanması ve ikisinin de grafolog olmadıklarının anlaşılması ( Kadın doğumcuya Açık kalp meliyatı yaptırmak daha mantıklı...) Lokman Başer i seyrettiniz mi TV de ? ''Grofolog değilmişsiniz ne diyorsunuz ?'' diyorlar. ''Beni atadılar görevimi yaptım'' diyor... Hangi görev için atandığını sormadı gazeteciler .... Keşke sorsalardı belki gaza gelip ağzından kaçırırdı...
Şüphe 4. Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Başkanı Prof. Dr. Bülent Üner’in de incelemeye katılmadığı halde, usul gereği raporu imzaladığının ortaya çıkması... Ne ilginç tek bilen bu buda bakmamış bile...
Şüphe 5. Türkiye'de ıslak imza makinasının olduğunun anlaşılması
Şüphe 6. İmza tarihinin nedense belirtilmemiş olması...
Şimdi Altan efendi bunları bilmez mi acaba ? En azından bir ikisini biliyordur.. Peki neden doğrusunu yazmıyor.. İşine gelmiyor... Maması orada değil... Dürüst değil... Mert değil Atatürkçü laik demokratik sosyal hukuk devletçi değil.. Neci mi? Ne bileyim ben ... II.Cumhuriyet beşyüz bin dolar iki villa yedi daireci... Ha böyle bir yönetim biçimi var mı? Oda Mehmet Altan ın sorunu değil ki a benim saflarım...
Bir ikinci ihbar mektubudur gidiyor.
Ancak başsavcılık böyle bir mektup yok ve gelmedi diyor.
Allah Allah niye kine?
Kim neden ne amaçla bu konuları sömürüyor?
Bu kadar bilgi kirliliğinin olduğu bir yerde şüphenin lafımı olur.
Anlamadığım bir konuda Deniz Feneri soruşturması gizli ve yassah.
Bu dava ve soruşturmalar alabildiğine aleni.
Yaş kemale erdi diyorum ama ermemiş hala anlayamıyorum.
Kordon da bir değil 5 kadeh götürsem anlayamıyorum. Zihnim dahada bulanıyor nedense?
Düşünüyorum öyleyse yokum....
Halk arasında "abart egzoz" ya da "performans egzozu" şeklinde tabir edilen egzozların aracın performansına olumlu yönde hiçbir etkisi olmadığı gibi...
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Genelde davalar ilk duruşmada sonuçlanıuot mu benimki 19 temmuzda hagb alabilir miyim bil iyorum çünkü ağustosta hükmün açıklanmasının geri...
Ncmec Davası