İşte Yeni Mesaj yazarı Muharrem Bayraktar'ın o yazısı:
”Türkan Saylan Müslüman mıydı?
ÇYDD Başkanı Türkan Saylan öleli beri, “Saylan yanlıları ” ve karşıtları arasında yoğun bir savaş başladı. Bu savaş “Saylan’ın” dini ile ilgili idi. Medyada neredeyse her gün bu savaşın değişik yansımalarını görüyoruz.
Kendilerinden başka Müslüman tanımayanlara göre Saylan dinsiz
Kendilerinden başka “Müslüman” tanımayan, kendi kriterleri dışındaki Müslümanları sadece siyasi tercihlerine göre yaftalayıp rahatlıkla “dinsiz” ilan eden malum güruha göre “Saylan” dinsizdi.
“Saylancılara” göre ise, hanımefendinin annesi her ne kadar Hıristiyan asıllı ise de daha sonra din değiştirip Müslüman olmuş bir aile idiler. Zaten vasiyeti üzerine de İslami usullere göre defnedildi, cenazesini eski bir müftü kıldırdı.
İşin doğrusu ne?
1. Bu konuda İslamın hükmü açık. Kelime-i Şahadet getiren yani Allahın varlığına, birliğine, Hz. Muhammed’in O’nun kulu ve elçisi olduğuna inanan herkes mümindir, Müslüman’dır. Bir kişi, geçmişte ister Hristiyan olsun, ister Musevi, ister putperest eğer Allah’ın varlığını ve Hz. Muhammed’in peygamberliğini dil ile ikrar edip kalp ile tasdik ediyorsa, o kişi mümindir. Mümin birine “kafir” diyen kişi dinden çıkar!
2. Ben, Türkan Saylan’ın yukarıdaki anlamda imanına bireysel olarak şahit değilim. Ama annesi Lilimina Reiman’ın 28 Haziran 1935’de Beyoğlu Müftülüğü’ne giderek (9/154) sayılı kararla Hristiyanlığı terk edip Müslümanlığa geçtiğinin belgesi var. Kızı Türkan Saylan’ın da annesinin yeni dinine yani İslam dinine inandığı söyleniyor.
3. Hatta bunu ispatlamak için, Saylan’ın umreye gittiği görüntüler, Kabe’yi ziyaret ettiği fotoğraflar yayınlandı. Kaderin cilvesine bakın “Saylan’a dinsiz diyenler arasında yer alan bir cemaatin, ne üstadları ne de hoca efendileri” Kabe’ye gidip hacı olma şerefine nail olabildi!” Yani “dinsiz” denilen Saylan bu manada üstaddan da bir adım önde!
4. Türkan Saylan’ın ÇYDD başkanlığı döneminde burs vereceği öğrencileri “başörtülerine” göre belirlemesi ise hiçbir şekilde tasvip edilmeyecek bir yanlış. Bunun adı ayrımcılıktı. “Örten gitsin, örtmeyen” gelsin anlayışı ne demokrasiye ne çağdaş yaşam denilen kriter uyar. Bu sadece Saylan’ın değil başta CHP olmak üzere bütün türbanlıları hasım gören bir zihniyetin hatalı tatbikatı idi ve bu tatbikat kimden gelirse gelsin yanlıştı.
5. Ama, mesela, benim de bir burs veren bir derneğim olsaydı ve televizyonlara çıkıp “keşke bu ülkeyi İngilizler yönetseydi, keşke onlar olsaydı, o zaman haklarım daha geniş olacaktı” diyen başörtülü Nuray Bezirgan benden burs isteseydi ben de zırnık vermezdim. “Git, İngilizlerden iste” derdim.
6. Türkan Saylan ve etrafındakiler, burs verirken sadece “bu ülkeye ihanet etmeyecek, vatanını milletini seven herkese” kılık kıyafetine bakmadan burs verselerdi bu yazının muhtevası da kuşkusuz daha farkı olacaktı. O zaman onu ve etrafındakileri ayakta alkışlayacaktım. Ama böyle bir şey yok. Eğer bir kişi Müslüman ise, o dinin değerlerine saygı göstermeyi de bilmeli. Hayatı boyunca bu konuda güzel örnekler ortaya koymayanlar, öldüklerinde vakitçilere, tetikçilere ve Emevi İslam anlayışına mensup olanlara böyle malzeme veriyorlar.
7. Birden şuradan bakalım: Bu zevat, ABD’nin yeni başkanı Obama’nın sırf adındaki Hüseyin’den dolayı ve dedesi Müslüman’dı diye, Müslüman olduğunu iddia ediyorlar. Oysa Obama “Ben Hıristiyanım” diye bar bar bağırıyor. Kiliseye gidiyor, domuz eti yiyor, haç çıkartıyor. Ama bilhassa bizim nurcu zevat bin bir dereden su getirerek “Obama Müslüman!” diye yazılar döşüyor.
Peki soralım sırf dedesi Müslüman diye bugün apaçık Hıristiyan olan bir kişiyi Müslüman ilan etmek için çırpınıyorsunuz da, annesi Hıristiyan olan ama daha sonra İslam’a geçen bir aileye neden “dinsiz” yaftasını vurmakta beis görmüyorsunuz?
Türkan Saylan’ın bugün “ülkeyi bölmeye yönelik,bir takım faaliyetleri olduğuna dair” elinizde bilgiler olsaydı eminim, onun dinine imanına bakmayıp arkasından methiyeler düzecektiniz.
8. Çünkü bu kesimin yazar kadrosunda bir sürü Hristiyan, Musevi ve ateist var ama AB müttefikliğinde, Amerikan dostluğunda , liberal sömürüye ortak olmada ve Türk düşmanlığında ittifak ettikleri için gayet dostane yaşıyorlar.
Yani din u iman hikaye!
9. Saylan’ın Dünya Kilisler Birliği’nden para aldığına dair iddialar için lütfen Yeni Mesaj Gazetesi’nden 27.04.2008 tarihli yazımı okuyunuz.
10. Türkan Saylan günahlarıyla sevaplarıyla bugün Allah’a hesabını veriyor. Şöyle bir düşünün, son on yılda en çok kimler papazlarla, hahamlarla el ele kola, iftar sofralarında kucak kucağa göründü? Kimler Vatikan’ın bir parçası olduğuna dair mektuplar yazdı?
Kimlerin üstatlarının risalelerinde “misyonerlerle ittifak” yapın diyen satırlar var? Türkan Saylan’ın mı “öbürlerinin mi?”
Rusya’da kolej açıp Hıristiyanlara domuz eti servisi yapmayı hizmet kabul edenler ya da 28 Şubat’ta “Kuran Kurslarına yasak getirilmesi, İmam hatiplere girişin önünün kesilmesi, cami yapımına imar kısıtlaması getirilmesi kararlarını siyasi icraatın başı olarak imzalayanları sırf kendi yandaşı diye alkışlayanlar, bugün kimin daha çok Müslüman, kimin dinsiz olduğunu sorguluyorlar.
Domuz eti satışını da saylan mı serbest bıraktı?
Öyle ye bu ülkede domuz eti satışını da Saylan gerçekleştirdi, kimliklerden din hanesinin kaldırılmasını da Saylan sağladı, mahkemelerde Allah üzerine yemini de Saylan kaldırdı!
Olaya çift taraflı bakmayınca herkes kendi ideolojik şablonuna göre birbirini biçiyor.
Lütfen biraz farklı gözlükler kullanalım.”
Zerre kadar iyilik ve kötülük karşılıksız kalmaz. (Zilzal süresi)
Elbette iyiliklerinin mükafatını iyilik sandığı kötülüklerin cezasını herkes görür.
Bazen bir iyiliğiniz bir kişiye bir kötülüğünüz binlerce kişiye zarar verebilir.
En doğrusu vefat etmiş insan arkasından konuşmamaktır. Kimsenin kimseyi tekfir etmeye (kafirlikle suçlamaya) hak ve yetkisi yoktur.
Dinci yobazlar, Türkan Saylan'ın annesinin inancıyla ilgili hep iftira attılar. Hiç önemsemedim. Ancak cenaze töreninde emekli müftü İhsan Özkes, Türkan Saylan'ın annesiyle ilgili sözlerden hep büyük üzüntü duyduğunu ve kendisine yakındığını açıklayınca canım yandı. Bilmesini isterdim, annesi Hz. Ebu Talib'in, Hz. Ali'nin ailesine gelin gitmişti. Annesi, Sultan II. Abdülhamid'e 17 yıl şeyhülislamlık yapmış Cemaleddin Efendi'nin torunuyla evlenmişti. Hepsi annesini bağırlarına basmıştı.
ÖNCE Osmanlı tarihinde iki ismi tanıyalımirincisi; Şeyhülislam Mehmed Cemaleddin Efendi:
Rumeli Kazaskeri Şeyh Ahmed Halid Efendi ile Hz.Ebu Talib ve Hz. Ali'nin 51'inci kuşaktan torunu Vezir Said İbni Abdülbaki'nin kızı Seyyide Mevhibe Hanım'ın oğluydu.
Büyükannesi, ünlü Türk matematikçi Gelenbevizade İsmail Efendi'nin kızı Naile Hanım idi.
4 Eylül 1891'de şeyhülislam oldu ve bu görevi kesintisiz 16 yıl 11 ay sürdürdü.
Bu makamdan istifa ettikten sonra 3 defa daha meşihat makamına layık görüldü.
İkinci görevi (1908) 6 ay 10 gün; üçüncü görevi (1912) 3 ay 8 gün ve dördüncüsü (1912) 2 ay 25 gün sürdü. Toplam 17 yıl 11 ay görev yaptı.
İttihatçılar 1913 Babıáli Baskını'yla iktidarı ele geçirince Şeyhülislam Cemaleddin Efendi Mısır'a sürüldü.
Ölene kadar Mısır'da kaldı.
Üç çocuğu vardı.
Anadolu Kazaskeri Mahmud Kemaleddin. ("Boş Beşik", "Barbaros Hayrettin Paşa" gibi filmlerin yönetmeni Baha Gelenbevi'nin babasıdır.)
Şûray-ı Devlet (Danıştay) Üyesi Ahmed Muhtar.
Ve Ayşe Aliye.
Şimdi gelelim ikinci ismi tanımaya, Cemil Topuzlu:
Eyüp'teki Mihrişah Valide Sultan Türbesi'ne gömülü İskeçeli Topuzlu Hacı Mustafa'nın torunu Kaymakam Yusuf Ziya Paşa ile Kazasker Siruzizade Tahir Efendi'nin kızından dünyaya geldi.
Babası Kudüs'teki Mescid-i Aksa Camii'ni restore ettirdi. Başarısı karşısında rütbe, nişan aldı.
Cemil Topuzlu hekimdi.
İlk sivil tıp fakültesi olan "İstanbul Tıp Fakültesi"ni kurdu. Bunu dişçilik ve eczacılık okulları takip etti. 1912 ve 1919'da iki kez İstanbul Belediye Başkanlığı görevini yürüttü. Gülhane Parkı gibi birçok park, şehir tiyatroları, merkez hali vs yaptı.
Yabancı gelin
Hekim Cemil Topuzlu, Şeyhülislam Cemaleddin Efendi'nin kızı Ayşe Aliye ile 1891'de evlendi.
Bu evlilikten üç çocuk dünyaya geldi: Muhiddin, Mehmet Ziya ve Selma.
Cemil Topuzlu çocuklarına çok ilgili bir babaydı. Çocukları bulaşıcı bir hastalığa yakalanınca hepsini alıp 1914'te İsviçre/Cenevre'ye gitti. 2 yıl bu ülkede kaldı. Çocuklar iyileşince İstanbul'a döndü.
Fakat fazla kalamadı; Fransız hükümetinin sulh teklifini Sadrazam Talat Paşa'ya iletmesi Enver Paşa'nın tepkisiyle karşılandı. Çiftehavuzlar'daki köşkü gözlem altına alınınca 1917'de ailesiyle birlikte bir kez daha İsviçre'ye gitti.
Bu kez aralarında Muhiddin yoktu. Dört lisanı anadili gibi konuştuğu için, "küçük dáhi" dediği 13 yaşındaki oğlu Muhiddin'i yakalandığı hastalıktan kurtaramamıştı.
Topuzlu Ailesi, Cenevre'de iki yıl kaldı. Cemil Topuzlu İstanbul Belediye Başkanlığı teklifiyle tekrar yurda döndü. Belediye Başkanlığı ve Nafia Nazırlığı yaptı. Ancak Sadrazam Damat Ferit Paşa'yla geçinemedi; istifa etti. İstifasına kızan Damad Ferit'in kendisini Divan-ı Harbe vereceğini öğrenince yine yurtdışına, Fransa/Nice'e gitmek zorunda kaldı.
Bu arada Ankara Hükümeti de "İngiliz Muhipler Cemiyeti" kurucusu olduğu için Cemil Topuzlu'yu kara listeye aldı.
İstanbul ve Ankara hükümetinin tepkisini alan Cemil Paşa'nın Fransa'daki bu "gönüllü sürgünlüğü" 4 yıl sürdü. 1924'te İstanbul'a döndü.
Fakat memleketinde yine uzun süre kalamadı. Bu kez gidiş sebebi oğlu Mehmet Ziya idi.
Mehmet Ziya 1925'te Galatasaray'dan mezun oldu.
Cemil Topuzlu, çocuklarını Avrupa'da okutmak istedi.
Mehmet Ziya Topuzlu, Belçika Leuven Üniversitesi'nde ekonomi okudu.
Oğulları üniversiteyi bitince Topuzlu Ailesi 1929 yılında İstanbul'a döndüler.
Yanlarında bir de gelinleri vardı: Lilimina Reimann...
Lilimina Reimann
Lilimina Reimann, İsviçre kökenli bir ailenin kızıydı.
1900'lerin başında İsviçre'de ekonomik bir kriz yaşanınca, Zürih yakınlarındaki Melingen kasabasından İngiltere Birmingham'a göç etmişlerdi.
Babası Robert Reimann fabrikalarda teknisyen olarak çalışıyordu. Mina adlı bir İngiliz ile evlenmişti.
Ve Lilimina -aile içindeki adıyla Lili- Birmingham'da 1908'de dünyaya gelmişti.
Reinmannlar'ın ekonomik düzeyi giderek iyileşmiş ve Lili dönemine göre iyi okullarda öğrenim görmüştü. Ticaret Lisesi'nden mezunuydu.
18-19 yaşlarında iken Mehmet Ziya Topuzlu ile tanışmıştı.
(Bu yazıyı hazırlarken, Mehmet Ziya Topuzlu'nun oğlu Prof. Cemalettin Topuzlu ile, torunu Prof. Gonca Topuzlu Tekant ile görüştüm. Her ikisi de Lili ile Mehmet Ziya'nın ne zaman, nerede tanıştıklarını bilmediklerini belirttiler.)
Mehmet Topuzlu ve Lili, İngiltere'de 1929'da evlendiler.
Tüm aile o yıl İstanbul'a gelip Caddebostan'daki Topuzlu Köşkü'ne yerleşti.
Lilimina'nın güzelliği İstanbul'da dillere destan oldu. Hatta karı-koca bir gün tekneyle gezi yaparken Atatürk ile tanıştılar. Atatürk, Lili Topuzlu'ya "Tıpkı bir Limoges vazosu gibi güzelsiniz" diye iltifat etti.
Mehmet Ziya ile Lili Topuzlu mutluydular, ancak bir sorun vardı. Lili hamile kalamıyordu. Bu durum sekiz yıl sürdü. Lili Topuzlu giderek içine kapandı. Eski neşeli, sıcak halinden eser kalmamıştı. Gezmeye bile gitmiyordu.
Ve bir gün karşısına Fasih Galip adlı bir genç çıktı...
Galiçya gazisi Fasih Galip
Fasih Galip 1900 doğumluydu.
Ailesinde "Paşalar","Beyler" yoktu. Balkan göçmeni annesi Nadide Hanım yetimhanede büyümüştü. Babası Galip yoksuldu ve zaten genç yaşında ölmüştü.
Fasih Galip daha lise öğrencisi iken askere alındı. Galiçya Cephesi'nde bulundu, yaralandı, Almanya'da tedavi oldu. Bu ülkede okudu. Mühendis oldu. Türkiye'ye dönüp ülkenin inşasında görev yaptı.
Xenya adında bir balerine áşık oldu. Her ikisinin de ülkelerinde yaşama istekleri evlenmelerine engel oldu.
Bir de Fasih Galip'in yeni aşkı...
Lili ile Fasih Galip'in nerede-nasıl tanıştıkları bilinmiyor.
Bilinen, bu tanışmanın evlilikle sonuçlandığı.
Fakat Fasih Galip'in Lili'yi ikna etmesi hiç de kolay olmadı. Öyle ki, zorlu bir yolculukla Birmingham'a gidip, Lili'nin anne-babası Robert-Mina Reimann'ı alıp İstanbul'a getirdi.
Ailesinin desteğiyle Lili, çocuk veremediği Mehmet Ziya Topuzlu'dan boşandı.
Bu dostça bir ayrılıktı. Mehmet Ziya Topuzlu yine bir İngiliz Daisy ile evlendi. Daisy Müslüman olmadı ve bir Hıristiyan olarak bugün eşiyle Zincirlikuyu Mezarlığı'nda beraber yatmaktadır.
Fasih Galip ile Lili 1934 yılında evlendiler.
Lili 5 aylık hamile iken 28 Haziran 1935 tarihinde Beyoğlu Müftülüğü'ne giderek (sayı 9/154) Müslüman oldu. Adını "Leyla" olarak değiştirdi.
Ve 13 Aralık 1935'te Türkan doğdu.
Yeni çıkan soyadı yasasına göre "Türkan Saylan"...
Bundan sonraki hikáyeyi hepiniz biliyorsunuz.
Yiğit bir Cumhuriyet kadınının neleri gerçekleştirdiğinden haberdarsınız.
Peki...
Gelelim sonuca...
Lili Topuzlu, şeyhülislam gelini olmasına rağmen dinini değiştirmesi için hiçbir baskıyla karşılaşmadı.
Zaten dinini de değiştirmedi.
İkinci evliliğinde de bir zorlamayla karşılaşmadı.
Ne zaman kızı Türkan'a hamile kaldı, o zaman gidip kendi isteğiyle Müslüman oldu.
Yani hiçbir zorlama olmadan.
Bundan gurur duymamız gerekmiyor mu? Bu hoşgörüyü dünyaya anlatmamız, "İşte İslam budur" dememiz gerekmiyor mu?
Samimi olarak inanmış, kimse ona bir zorlama getirmemişken kendi rızasıyla Müslüman olmuş; oruç tutup namaz kılmış Leyla Saylan'a dinci gazeteler neden hálá iftira atmaktadır?
Türkan hocam nur içinde yatsın, müslüman olsa ne olur olmasa ne olur? Sanki Tayip müslüman da kime ne yararı var söylermisiniz? Bu ülkede müslüman olduğunu sürekli belirten ve dindarlıkta kendini gösteren insanlardan çok çektik. İnsan insandır her zaman. Din, ırk, mezhep yrımına bir son vermek lazım. Bir insan isterse putperest olsun ama yeterki dürüst ve namuslu ahlaklı bir insan olsun.
Bu ne.. yedi atasını dizmekle ne ıspatlanmaya çalşılıyor ki, ona bakarsınız ne İslam vardı ki ne de Müslüman olsun. Ee bu durumda da herkes gayrimüslüm değilmiymiş eskiden, ha er ha geç kime ne..
Allah aklıl fikir versin, bi şey anladıysam ne olayım! Kimin inancından kime ne! Allah ile kul arasındakini de biliyoruz diyebilene de PES yani..
Sanki müslümanım diyen tüm şartları yerine getiriyor da, tavşanın suyunun suyunun suyunu sorgulamakla meşgul.
Son üç yorum sahibi sanırım yanlış anladı. Türkan Saylan'ın Müslüman olup olmaması elbette hiç ama hiç önemli değil. Asıl sorun O'na çirkefçe iftira atanların Müslüman olup olmadığı... Sanırım konuyu açan Sn. milo da bunu sorgulamaya çalışmış.
Bravo Harun Bey en önemli nokta da oydu. Farkındamısınız hocamızın cenazesine akpden bir kişi bile katılmadı. Demek ki Türkan Hocamız sağlığında Akplilerin tekerine çomak sokmuş. Nasıl bir çomaktı bu? Eğitim ve bilim ile çocukları akıllandırıyor ki Akp gibi partilere oy vermesinler, kendi akıllarını kullansınlar doğru bildiklerini yapsınlar istiyordu. İşte Akpliler bunu istemiyorlar bunu...ki Türkan Hocamızın vefatında nerdeyse bayram yapacaklardı sahte müminler...
Rahmetli hakkında yetiştiridiği insanları dinden uzaklaştırma çabası olduğunu ileri süren var, iftira tabi ki..
Bir insanın inancını etkilemek, kalbine hükmetmek mümkün mü? değil. Bu fikri hür, vicdanı hür insanların kendileri insanlık için ne yapmışlar acaba ki bu kadar sorgulama hakkını kendilerinde görüyorlar, asıl buna şaşıyorum ben.
Neyse, bu dünyadan henüz göçmüş bir insanın arkasından bu kadar laf yetiştirebilenlerden başka ne beklenebilir ki.
Kim ne derse desin. Neler yaptığıdır önemli olan, müslüman oluşu ya da olmayışı değil.
Konu çoban tarafından (25-05-2009 Saat 23:30:59 ) de değiştirilmiştir.
Malum davanın önde gelenlerinden Şener Eruygur paşanın eşi Mukaddes Eruygur'un bir telefon konuşması medyaya yansıdı.
Paşanın eşi, rahmetli Türkan Saylan hanım hakkında ne diyor;
"Türkan Saylan çok tutlan biri değil. Frekans tutmuyor. O mitinglerde falan istemedi onu Şener. Ama ok yaydan çıkıyor bazen. Hükümetin yaptığı olayları hep Şener'e bağladı. Hiç yanaşmadık bile. Hatta karşılıklı durdular, elini bile sıkmadı Şener. Necla Arat o iyi, o kendi halinde. O zaten CHP'ye girdi. Bir de Nur Serter var. Şener'in yardımcısı idi o Nur Serter. O da CHP'ye girdi."
Paşanın hanımı, aynı konuşmada Yaşar Büyükanıt paşanın annesinin yahudi olduğunu da söylüyor.
Bu telefon konuşmalarından, rahmetli Türkan Saylan'ın neden "ne şeriat ne darbe" demesini ve mitingte konuşturulmamasının nedenini daha iyi anlıyoruz. Demek ki "frekans tutmuyor"muş...
Şener Eruygur'da bulunan belgeler arasında Yaşar Büyükanıt paşanın çok özel ailevi bilgileri ile sağlıkla ilgili bilgilerinin bulunmasının sebepleri de anlaşılıyor.
Bu arada; Abdullah Gül'ün annesinin ermeni olduğunu söyleyen zihniyet ile Yaşar Paşanın annesinin yahudi olduğunu söyleyen zihniyetteki benzerliğe de dikkat çekmek isterim.
Bu ergenekon denilen davadan hiç bir şey çıkmasa dahi, birilerinin iç dünyasını (zihniyetini) göstermesi ve bizlere tanıtması açısından, memelekete yararlı olduğunu söylemek mümkün.
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
özel okul ön kayit işlemi yapmiyor
29-04-2024, 13:12:51 in Tüketici Hakları