Fettullahçı Organizasyon

[Av.Abbas Bilgili]

Fethullah Gülen'in ABD'ye gitmesi ve geri dönme konusunda tereddüt etmesi, bu ülkedeki düşünce özgürlüğünün ve demokrasinin boyutunu göstermesi açısından önemli bir gösterge.

Bu ülkede, aydınlar, santçılar, yazarlar, şairler, siyasetçiler, din adamlarının yolu cezaevinden geçiyor mu geçmiyor mu? Bunlardan kaçının yolu cezaevinden geçmiş?

Nazım Hikmet bu memleketi neden terketti?

Zekeriya Sertel niye gitti?

Muzaffer Şerif neden gitti?

Ahmet Kaya neden gitti?

Sabahattin Ali hangi sebepten dolayı kaçarken sınırda başı ezilerek öldürüldü?

Nazım Hikmte kaçtığı gün Cumhuriyet gazetesi hakkında ne yazmıştı? Şimdi Nazım hakkında ne düşünülüyor?

Ahmet Kaya kürtçe şarkıdan bahsetti diye çatal bıçakla kovalandı ve şimdi kürtçe yayınların durumu nedir?

Fethullah Gülen'in dışarıda kalmayı tercih etmesini de "özgürlükler" çerçevesinde düşünmek ve konuya daha geniş açıdan bakmak gerekir.

Nazım yurt dışına kaçtığında arkasından söylenmedik laf bırakmayanlar şimdi o söylediklerinin çok da doğru şeyler olmadığını gördülerse, yıllar sonra F. Gülen için konuşanlar da mahcup olabilirler.

[monica]

Gitmeyip Hukuk mucadelesi verenler keriz mi?

[Harun Gür]

Sn. sdt23,

Yine yazdıklarımı anlamamazlığa gelerek arka arkaya uzun uzun 4 ileti yazmışsınız. Oysa yazdıklarım anlaşılmayacak şeyler değildi. Kaldı ki yazılanlar birilerini suçlamaya da yönelik değildir. Bunlar medyada da geniş yer bulan iddialardır.

Aşağıdaki alıntılar benim iddialarım değildir. O çok sevdiğiniz internet sitelerinde kısa bir araştırma yaparsanız sizin de ulaşabileceğiniz bilgilerdir. Birinci alıntıda "İsevi Yahudi demektir" şeklinde elbette sözlük anlamı olarak yanlış, ancak ironi ile anlatılmak isteneni açıklayıcı bilgiler yer almaktadır.

İkinci alıntıyı, konunun sadece dünyanın çeşitli yerlerinde okul kurmakla buna Kuzey Irak'ın da dahil olduğu düşüncenize bir yanıt olur belki diye ekliyorum.

Diğer yazdıklarınızdan anladığım kadarıyla, Nurculuk'un bir cemaat ve tarikat olmadığını mı iddia etmektesiniz?

"Suudi Arabistan müftüsünün adı: Sheikh Abdul-Aziz Al Sheikh" demişsiniz , yine beni güldürdünüz. Şu Suudi Arabistan'ı bir araştırın. Hazreti Peygamberin ve sahabelerinin mezarlarını yıkacak kadar gözü dönmüş Vahhabilerin ülkelerinde bırakın cemaat ve tarikatı, sivil toplum örgütü türü oluşumlar bile barınamaz, bulunmaz.

Bu arada, herkes düşünce ve inanışlarında özgürdür. Şimdiye kadar yazılanlar ne Hıristiyanlığa, ne Yahudiliğe, ne Mormonlara ne de savunduğunuz cemaate veya diğer tarikatlara düşünce ve inanç özgürlüğü adına karşı olduğumuz anlamına gelmez. Ancak herkesin özgürlüğü de benim özgürlüklerimin sınırına kadardır.

Mormonlar: 1830'da Amerika Birleşik Devletlerinde ortaya çıkan Joseph Smith adındaki biri tarafından kurulan Yahudi kökenli, Hıristiyan görünüşlü, hem din-hem de mezheb tavırlı- bir teşkilatın mensuplarıdır.
Dinlerinin veya mezheblerinin adı; Türkçe karşılığı ile: Ahir zaman azizlerinin İsa Kilisesi'dir.

Tevrat'ın ve İncil'in kutsal kitap olduğuna ve Hıristiyanlığın meşhur BABA-OĞUL-RUHUL KUDÜS üçlemesine inanırlar.

Mormonların sayısı şu anda beşmilyonun üstündedir. Amerika Birleşik Devletlerinin UTAH eyaletinin merkezi olan Salt Lake City bugün Mormonların merkezidir.

Onursal başkanlığını Fethullah Gülen’in yaptığı Abant Platformu, 15-16 Şubat’ta Kuzey Irak’ta toplanacak.

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı ile Selahaddin Üniversitesi ve Mukriyani Enstitüsü’nün işbirliği ile düzenlenen iki günlük konferansın açılışını, Kuzey Irak Kürt Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani yapacak. "Türkiye ile Kürdistan Bölge Yönetimi İlişkileri - Ortadoğu’nun Geleceği" başlıklı konferansa Türkiye’den Prof. Mete Tunçay, Prof. Mehmet Altan, Prof. Eser Karakaş başta olmak üzere yüze yakın gazeteci ve akademisyen katılacak. Konferansın düzenleme kurulunda yer alan Altan Tan, Abant Platformu’nun Erbil’de yapacağı konferansın amacının, Kuzey Irak Kürt yönetimi ile Türkiye’nin ilişkilerini normalleştirmek olduğunu belirterek, yaşanan gerginliklerin kimseye faydası olmadığını söyledi. Konferansın açılışını Kuzey Irak Kürt Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani’nin yapacağını hatırlatan Altan Tan, Irak Cumhurbaşkanı Celál Talabani ile Kuzey Irak Kürt Yönetimi Başkanı Mesut Barzani’nin de davetli olduğunu ifade etti. Gülen cemaatinin Erbil, Süleymaniye ve Kerkük’te anaokulu, ilk ve ortaöğretim düzeyinde 11 okulu bulunuyor. Geçtiğimiz yıl ise Erbil’de Işık Üniversitesi açılmıştı. Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı, bir süredir Kürt sorununun çözümü üzerinde çalışıyor.

[horasan]

"BRÜKSEL'DE BENİM GÖZLERİM DOLDU. TAYYİP VE ABDULLAH BEY, BAYRAĞIMIZI KUTSAL BİR VARLIK OLARAK YERDEN KALDIRDILAR. BU DAVRANIŞ, BANA O TOPLANTI KADAR ÖNEMLİ GELDİ"

...

Bazı üyelerin Nazım ile, Sabahattin ile, Serteller ile zat-ı muhteremi özdeştirme gayretlerini ibretle izlemekteyim...

Sayın Demirel'in hiç unutmadığım bir sözü geldi aklıma...

PETROL BIRAHDILAR DA İÇDİH Mİ?

YAĞ BIRAHDILAR DA YİDİK Mİ?

(Kıssadan hisse)

[Harun Gür]

Ben kimin ne olduğunu gayet net biliyorum da, benim iletilerim sonrasında konuyu araştıranlar 'a şunu tekrar söylemem lazım..

Siz kimi kandırıyorsunuz?

[sdt23]

Bunlar medyada da geniş yer bulan iddialardır.
Aşağıdaki alıntılar benim iddialarım değildir. O çok sevdiğiniz internet sitelerinde kısa bir araştırma yaparsanız sizin de ulaşabileceğiniz bilgilerdir.

İddiaların sizin olup olmadığını değil, tutarlı, makul, doğru olup olmadığını tartışıyoruz. Fethullah Gülen'i eleştirmek istiyorsanız burada alıntılanlardan çok daha akıllıca iddialar bulabilirsiniz. Öldürmeyen iddia güçlendirir.

Birinci alıntıda "İsevi Yahudi demektir" şeklinde elbette sözlük anlamı olarak yanlış, ancak ironi ile anlatılmak isteneni açıklayıcı bilgiler yer almaktadır.

Fethullahçı olduğunu iddia ettiğiniz 6 kişinin Utah Üniversitesi'nde Ortadoğu Araştırmalar Merkezi'nde çalıştığı ve Mormonların da Utah eyaletinde olduğu dışında bir elle tutulur iddianız yok.

Said Nursi-Mormon, Gülen-Mormon ilişkisine daha açık bir şekilde ifade etmelisiniz.

Size göre Utah Amerika'nın Fatih Çarşamba'sı, veya Sultanbeyli'sidir. Utah'taki herkes Mormon'dur.

Bu "Akfırat'ta Formula 1 pisti yapanlar tarikatçıdır." veya "Sultanbeyli civarında olan falanca üniversite tarikatçıların" demeye benziyor.

İkinci alıntıyı, konunun sadece dünyanın çeşitli yerlerinde okul kurmakla buna Kuzey Irak'ın da dahil olduğu düşüncenize bir yanıt olur belki diye ekliyorum.

Abant toplantılarının 18.si, Türkiye'nin de Türkmen nüfus nedeniyle ilgisine giren Erbil'de yapılacak. Önceki toplantıların olduğu yerler arasında Brüksel, Washington DC, Kahire ve Paris de var. Demek ki Nakşibendiler dünyanın her yerinde. :o

Diğer yazdıklarınızdan anladığım kadarıyla, Nurculuk'un bir cemaat ve tarikat olmadığını mı iddia etmektesiniz?

Nurculuğun tarikat olmadığını savunuyorum. Kendilerini cemaat olarak tanımlıyorlar.

Şu Suudi Arabistan'ı bir araştırın. Hazreti Peygamberin ve sahabelerinin mezarlarını yıkacak kadar gözü dönmüş Vahhabilerin ülkelerinde bırakın cemaat ve tarikatı, sivil toplum örgütü türü oluşumlar bile barınamaz, bulunmaz.

Buraya taşıdığınız ilk iddia "Fethullah Gülen hacca gitmedi" olarak anlaşılmaya müsait "Fethullah Gülen neden hacca gidemiyor?" idi. Her sene hacca gitse bu kez "Memleketin bu kadar fakiri varken Arabistan'a neden bu kadar para dökülüyor?" iddiaları seslendirilecekti.

Geçmişte 3 kez hacca gittiği ortaya çıktıktan sonra "tarikat lideri olarak şimdi giremez." şeklindeki iddiayı savundunuz.

Buna 3 yönden itiraz ettim. Vehhabilik savunulacak, örnek alınacak bir mezhep değildir. Fethullah Gülen'in tarikatı yoktur. Türkiye'den veya dünyanın başka yerlerinden pek çok tarikat şeyhi veya mensubu Arabistan'a hacı olarak gidebilmektedir.

Son geldiğimiz nokta "Arabistan yönetimi tarikatların barınmasına izin vermez." oldu.

Bu arada, herkes düşünce ve inanışlarında özgürdür. Şimdiye kadar yazılanlar ne Hıristiyanlığa, ne Yahudiliğe, ne Mormonlara ne de savunduğunuz cemaate veya diğer tarikatlara düşünce ve inanç özgürlüğü adına karşı olduğumuz anlamına gelmez. Ancak herkesin özgürlüğü de benim özgürlüklerimin sınırına kadardır.

"savunduğunuz cemaate ve diğer tarikatlara" ifadenizden Fethullah Gülen oluşumunun tarikat değil cemaat olduğunu, tasavvufla alakası olmadığını ayırt edecek bilgiye sahip olduğunuz anlaşılıyor. Burada benzer iddiaları ortaya atan pek çok kişiden daha fazla bilgiye sahip olduğunuz halde, bir iddiayı gündeme getirirken içinden yanlış bilgileri ayıklamamanızın nedenini merak ediyorum.

Ayrıca mesela "Fethullah Gülen'in veya cemaatinin sizin özgürlüğünüzü nasıl kısıtladığını" ortaya koysanız belki de bu başka yerlerden taşınan pek çok yanlışlarla harmanlanmış iddialardan daha etkili olur.

[Harun Gür]

Sn. sdt23,

Yine uzun uzun yazmışsınız. Oysa her seferinde bana sormak yerine aslında çok iyi bildiğinizi düşündüğüm bu konuda, velev ki bilmiyorsanız biraz araştırma ile birçok şey öğrenmeniz mümkün. Sizi araştırmaya yönlendirebiliyorsam ne mutlu bana...:o

Hadi bir "tarik" olan size yol göstereyim.

Halid-i Bağdadi kimdir? Said Nursi ile ne ilgisi vardır? Müceddid ne demektir? Barzaniler kimlerdir? diye araştırsanız sizi tatmin edecek bilgilere ulaşmanız mümkün.

Şu özgürlük kısıtlama hikayesi elbette bana yönelik değil. (şimdilik:o ) Tarikat ve cemaatlerin bireysel özgürlükler ile yanyana telafuz edilmesi de ne yaman bir çelişkidir ya neyse...

30 Kasım 1925 tarihinde yürürlüğe giren ve halen yürürlükte olan 677 sayılı "Tekke ve Zaviyeler ile Türbelerin Kapatılmasına ve Türbedarlar ile Bazı Ünvanların Men ve İlgasına Dair Kanun" sorunsa eğer, siz "cemaat" demeye devam edin.

Burada benzer iddiaları ortaya atan pek çok kişiden daha fazla bilgiye sahip olduğunuz halde, bir iddiayı gündeme getirirken içinden yanlış bilgileri ayıklamamanızın nedenini merak ediyorum.

Öyle görüyorsanız teşekkür ederim, ancak böyle bir iddiam yok, okuma yazma biliyorum o kadar. Ancak siz de yanlış bilgileri ayıklayamıyorsunuz gördüğüm kadarıyla, dönüp dönüp bana soruyorsunuz.

Neyse biraz daha araştırın , sonra tekrar tartışırız.

Selamlar,

[horasan]

"Fethullah Gülen'in veya cemaatinin sizin özgürlüğünüzü nasıl kısıtladığını"

diye bir sözcükler grubu ile karşılaşınca, aşağıda yaklaşık 5 yıl önce aldığım bir "tavsiye" aklıma geldi... ve

şimdilerin körpe beyinlerine bir ilaç olması için paylaşmak istedim...

"evet ulan evet bu ülkeyi ele geçirecez ve hepinizin ..... bunu gerçekleştşrmek için sürekli çalışıyoruz.sürekli orduya ve emniyete adam sokuyoruz.ve gün eçtilçe çoğalıyoruz.sizlerden korkmuyoruz hepinizin boğazını sıkmak için fırsat kolluyoruz.orduya ilk adamımızın 80li yıllarda girdiği düşünülürse az kaldı az....bizden korkun zaten gelecek yıllarda altınıza işiyeceksiniz.zaten emniyeti ele geçirdik.en son P koleji sınavında kaç adamımızn girdiğini duysanız 1 hafta uyuyamazsınız.bizler gece gündüz çalışıyorz.bizler sizleri ortadan kaldırmak için sürekli çalışıyoruz.sizler ne yapıyorsunuz ZAVALLILAR.sizlere acıyorum.maşaallah bizim kitaplarımızı bizden daha çok okumuşsunuz.ama size katılıyorum GÜLMEKTEN.bizler hizmet erleriyiz bizler Muhabbet fedaileriyiz.son kanımıza kadar bu yolda yürüyeceğiz.ve sizlerde hırsınızdan kahroladurun. AZ KALDI AZZZZZ.ÇOK AZ KALDI.fırtına öncesi sessizlik bu.biz büyüdükçe siz küçülüyorsunuz.HERYERDEYİZ.sokağa çık sağına soluna bak bizleri göreceksin.çünkü bizler sizleri gırtlaklamak için sürekli çoğalıyoruz.dışarı çık bak bak iyi bak belki benide göreceksin.ama sizlere acıyorum.artık orduda bizim emniyette.odtüde bizim bilkentte.şuanda kaçtane valimiz kaymakamımız var biliyor musun?bakanlıklar artık bizim.çünkü BİZ ARTIK TÜRKİYEYİZ.sizler acınacak bir avuç ZAVALLI.sizde çalışın belki bizleri görebilecek seviyeye gelirsiniz. Azimle ..... taşı delermiş.umudunuzu kaybetmeyin."

Eskiden çok acemi idiler...

Maazallah şimdilerde bayağı "eğitilip" masterli olarak piyasadalar...

Ama ne yaparsınız, Laz Temel'in piyanoyu kendine çekmesi misali, farkedilmemeleri mümkün değil...

Farkedenlerin biz sıradan insanlar değil sorumlu mevkilerin olması umudunu HİÇ KAYBETMEDİK!

KAYBETMEYECEĞİZ!

VESSELAM!

[monica]

CHP milletvekili Atilla Kart, 'Okyanus ötesi uçamaz' raporuyla 8 yıldır ABD'den dönmeyen Emrullah Uslu'nun, hangi siyasi ve bürokratik irade tarafından himaye edildiğininin açıklanmasını istedi.

Emrullah Uslu'nun yasadışı hale gelen faaliyetleri karşısında Genelkurmay Askeri Savcılığı'nın talebi üzerine Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından soruşturma açıldığını belirten CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, "Emrullah Uslu ve benzeri konumdaki kamu görevlileri hangi siyasi ve bürokratik irade tarafından himaye ediliyor?

Bu kamu görevlileri, bu cesareti nereden alıyor?

Yeniçağ G.T.Z.si 31/01/2009

[Harun Gür]

Abi'lerden bir haber gelmedi anlaşılan şu ana kadar...:o

Neyse ben konuya biraz daha açıklık getireyim.

Halid-i Bağdadi kimdir? demiştik. (Halidiye kolu)

Mevlânâ Halid-i Bağdadî (1779, Süleymaniye - 1827, Şam), Halidi yolunun (tarikat yol demektir ya neyse) öncüsü ünlü Kürt alim ve mutasavvıftır.
1813-1823 yılları arasında Bağdat'ta yaşamış ve Kadiri dergahında eğitim görmüş bir mevlevidir. Irak'ta Süleymaniye'ye 8 km uzakta Karadağ kasabasında doğmuştur. Zamanın ünlü hoca ve alimlerinden eğitim görmüştür. 1804 yılında Medine'ye, dört yıl sonrada Hicri 1224 yılında Hindistan'ın Cihanabad şehrinde Şeyh Abdullah Dehlevi'nin yanına giderek Nakşibendi tarikatının eğitimine girmiştir. Burada Abdullah Dehlevi'den "irşad icazeti" alarak beş tarikatta halife olmuştur. (Nakşibendi, Kadiri, Sühreverdi, Kübrevi, Çeşti) Süleymaniye'ye geri dönüp iki yıl sonra Bağdat'a giderek yerleşir. Burada öğrencilerine tefsir, hadis, tasavvuf, fıkıh gibi çeşitli dersler verir. On yıl sonra müridleri ve halifeleriyle birlikte Şam'a yerleşir. 1827 yılında Şam'da veba hastalığından vefat etmiştir. Türbesi Şam'da Salihiye'de olup ziyarete açıktır. Wikipedia'dan... (fazlası var da gerekli değil, şu aşamada)

Harun Gür Notu: İyi ki bu oluşumun kaynağının tasavvufla ilgisi yokmuş. Ne dersiniz Sn. sdt23?


Said Nursi ile ne ilgisi var? demiştik.

Mevlana Halid'den Bediüzzaman'a İcazet Nişanı

O yıllarda medrese eğitimini tamamlayan talebelere hocaları tarafından sarık sardırılarak cübbe giydirilir ve böylece mezuniyet merasimi gerçekleştirilirdi. Kader-i ilahinin bir cilvesi olarak medrese tahsilini tamamlamasına rağmen Bediüzzaman'a cübbe giymek merasimi nasip olmamıştır. Bediüzzaman; bu sırada icazet merasimini ifa edebilecek dört veya beş büyük velinin vefat ettiğini, bazı alimlerin kendisini rakip gördükleri veya teslim oldukları için üstadlık pozisyonuna girmediklerinden dolayı kendisine cübbe giydirecek birinin bulunamadığını, bir üstadın elini öpüp cübbe giymenin elli altı sene geçmesine rağmen kendisine nasip olmadığını beyan ediyor. Bunlara ilave olarak Bediüzzaman medrese tahsilini tamamladığında henüz onüç yaşında olduğunu, büyük hocalara mahsus kisvenin yaşının küçüklüğüne yakışmadığını, merasimin manileri arasında zikrediyor. Böyle çeşitli nedenlerle icazet merasimi yapılamayan Bediüzzaman Hazretlerine, asırlar ötesinden gönderilen Mevlana Halid Hazretlerinin cübbesi nasip olmuş ve kendisine giydirilmiştir. www.saidinursi.de sitesinden

Harun Gür Notu: Burada Said Nursi'ye kıyak geçilmiş ve Medrese eğitimi tamamlamaktan bahsedilmiş, oysa Said Nursi kendi sözleriyle 3 ay eğitim gördüğünden ve bunun da kendisine fazlası ile yettiğinden bahseder. Cumhuriyet Türkiye'sindeki Kürt milliyetçi gerici isyanların (Şeyh Sait, Koçgiri, Menemen vb. ) Halidiye ekolünden gelenler tarafından başlatıldığı daha önce anlatılmıştı. Yahudi Kabala öğretisinden gelen ebced ve cifr hesabı nereden geldi ki bu kola?, okuyalım öğrenelim.


Müceddid ne demektir? demiştik.

Tartışmalı hadis'e göre, Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadır: "Şüphesiz ki, Allah her yüzyılın başında bu ümmete dinî işlerini yenileyecek bir müceddid gönderecektir" (Ebu Davud, Melahim, 1).

Harun Gür Notu : 12. müceddid Halid-i Bağdadi, 13. mücedidid Said Nursi'dir bilmiş olun. 14. sü "Mehdi"dir ha dikkat edin, acep kim ola ki?


Barzaniler kimlerdir? demiştik.

Yahudi Barzani ailesi Yahudilikten Müslüman Nakşibendî-Halidi tarikatına doğru müthiş bir dönüşüm yaşamıştır.
Yahudi Barzani ailesinin, 16. Ve 17. Yüzyılda Yahudi mistisizmi Kabala öğretisinin Barzan merkezli Irak'ın kuzeyinde yayılmasında önemli bir rol üstlendiğini biliyoruz.
Hatta Filistin'den Yahudilerin dinlerini ve Kabala'yı öğrenmek için Barzan'a gittikleri pek çok kaynakta yer alıyor. Barzan adeta ikinci Kudüs haline getirilmiştir.
Yahudi Kürt Barzani ailesi 19. Yüzyılda birden hidayete ererek Müslüman oluyor.
Barzaniler 1900'lere kadar Barzan köyünde kurdukları tekkelerde pek çok Nakşibendî-Halidi mürit yetiştirdiler.Kürt aşiret reislerinin büyük çoğunluğu Kadiri tarikatına mensupken Barzaniler ile birlikte bölgeye Nakşibendî-Halidi tarikatı da yerleşmiştir.
Barzan, Kabala ve Tevrat merkezi olması dolayısıyla Mesihçi inançların merkeziydi.
Yani Yahudi Mesihçiliği bölgede Barzan merkezli olarak yayılmıştı.
Yahudi Mesihçiliği, Kabala'daki adom kadmon (insan-ı kâmil) felsefesine bağlı olarak "Ben Tanrı'yım" çizgisine kolayca geçiveriyordu.
İlginçtir, Barzani ailesinden çıkan Nakşibendî-Halidi şeyhlerin hepsi kendilerine Mesih-Mehdi payesi vermişlerdir.
Barzani ailesine ait Nakşibendî-Halidi şeyhler müritlerine bağımsız Kürdistan fikrini empoze etmekteydiler.
Osmanlı Türkiye'si içindeki ilk fikri anlamda eylem anlamında Kürt isyanını başlatan ilk Barzani, Nakşibendî-Halidi Şeyhi I.Abdüsselam, müritleri tarafından Mehdi olarak kabul ediliyordu.
I.Abdüsselam İstanbul'u ele geçirerek halife koltuğuna oturmak rüyaları içindeydi..
Ancak müritleri tarafından uçtuğuna inanılan 1.Abdüsselam Barzani pencereden fırlatılınca yere çakılarak ölmüştü.
Bir başka Nakşibendî-Halidi şeyhi Muhammed Abdürrahim Barzani de müritleri tarafından mehdi olarak kabul edilmekteydi.
Şeyh II. Abdüsselam Barzani ise Osmanlı Türkiye'sine karşı silahlı isyana teşebbüs eden ilk Nakşibendi-Halidi Kürt şeyhidir.
Nihayet bir başka Barzani ailesi mensubu Nakşibendî-Halidi şeyhi, Şeyh Ahmet Barzani (1896-1969) kendini, 1927'de önce Mehdi, daha sonra da Kabala'daki adom kadmon (kâmil insan) geleneğine uygun olarak "Tanrı" ilan etti.
İlginç bir tesadüf herhalde; bütün Mesih-Mehdiler Barzan ve Barzani ailesi mensubuydu. Şeyh Ahmet Barzani İslamiyet'i, Hıristiyanlık ve Yahudiliği birleştirerek yeni bir din icat etmek istemişti.
Yukarıda söylemiştik, Barzan Yahudiler için ikinci Kudüs'tü ve Yahudiler Kral Davud soyundan kurtarıcı Mesih'i-Mehdi'yi beklemekteydiler.

Aslında konu daha uzun, daha fazla detaya da gerek yok, daha önce Mormonlar'la Yahudilerin bağlantısını da kısaca alıntılamıştık.Dinler arası diyalog ve Yahudi ADL ile ilişkiler ve Utah da konumuz içine girmişti.

Konuyu ben gene Ergenekon'a, mesela itirafçı Aygan'ın iddialarına veya malum tarikat hakkındaki iddiaları ile Nurettin Veren'e getirmek istiyorum. :o Bugün bu kadar belgeli iddia ortada dururken buna cevap veremeyenlerin, yandaş medyası diliyle Ergenekon'da "somut kanıtlara gerek yoktur" demeleri veya beni uyardıkları gibi "zarfa değil, mazrufa bakmalı" demeleri ne kadar samimi ve demokratsa, ben de o kadar olmaya çalıştım.

Sahi siz kimi kandırıyorsunuz?