+ Konuyu Yanıtla
6 / 13 Sayfa İlkİlk 12345678910111213 SonSon
51 den 60´e kadar toplam 123 ileti bulundu.

Konu: Fettullahçı Organizasyon

Fettullahçı Organizasyon Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #51
    Kayıt Tarihi
    Dec 2006
    Nerede
    Turkiye.
    İletiler
    2.302
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Fettullahçı Organizasyon

    Obama, Ankara Maltepe Cami imamını özel olarak Beyaz Saray'a davet etti

    Büyükelçisi Büyükelçisi James F. Jeffrey, Maltepe Camii'ni ziyaret etti. Beraberindeki heyetle birlikte camiide incelemelerde bulunan Jeffrey, din görevlisi Mustafa Demir'den bilgi aldı.

    Bu ilginç ziyaret Amerikan Ankara Büyükelçiliği'nin resmi web sitesinden de duyruldu. Ziyarete ilişkin yapılan açıklamada Büyükelçi Jeffrey'in Demir'i iki ülke arasında inanç diyalog programı çerçevesinde ABD'ye davet etti.

    İşte bu ilginç davetin ardından İmam Mustafa Demir'e bu kez ABD'nin çiçeği burnunda yeni Başkanı Obama imzalı bir davet mektubu geldi.

    Demir, davetin ardından hazırlıklarını yaparak ABD'ye yani Beyaz Saray'a uçtu. Demir'in, Obama'nın yemin törenindeki diyalog çağrılarının hemen ardından gerçekleşmesi ise ABD yönetiminin bu konuya verdiği önemin göstergesi olarak yorumlandı. İşin bir diğer ilginç yönü ise Türkiye'nin Müslüman bir ülke olarak bu diyalog programında Orta Doğu'yu temsil etmesi oldu.

    İnternethaber


    Obama beni neden davet etmiyor?



    Hukuki NET Güncel Haber

    Fettullahçı Organizasyon konulu yargıtay kararı ara
    Fettullahçı Organizasyon konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #52
    Kayıt Tarihi
    Mar 2007
    İletiler
    329
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Fettullahçı Organizasyon

    Alıntı deniz02 rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Obama, Ankara Maltepe Cami imamını özel olarak Beyaz Saray'a davet etti

    Büyükelçisi Büyükelçisi James F. Jeffrey, Maltepe Camii'ni ziyaret etti. Beraberindeki heyetle birlikte camiide incelemelerde bulunan Jeffrey, din görevlisi Mustafa Demir'den bilgi aldı.

    Bu ilginç ziyaret Amerikan Ankara Büyükelçiliği'nin resmi web sitesinden de duyruldu. Ziyarete ilişkin yapılan açıklamada Büyükelçi Jeffrey'in Demir'i iki ülke arasında inanç diyalog programı çerçevesinde ABD'ye davet etti.

    İşte bu ilginç davetin ardından İmam Mustafa Demir'e bu kez ABD'nin çiçeği burnunda yeni Başkanı Obama imzalı bir davet mektubu geldi.

    Demir, davetin ardından hazırlıklarını yaparak ABD'ye yani Beyaz Saray'a uçtu. Demir'in, Obama'nın yemin törenindeki diyalog çağrılarının hemen ardından gerçekleşmesi ise ABD yönetiminin bu konuya verdiği önemin göstergesi olarak yorumlandı. İşin bir diğer ilginç yönü ise Türkiye'nin Müslüman bir ülke olarak bu diyalog programında Orta Doğu'yu temsil etmesi oldu.

    İnternethaber


    Obama beni neden davet etmiyor?
    Bunun Fethullah Hocayla ve konuyla ne alakası var.

  4. #53
    Kayıt Tarihi
    Nov 2007
    İletiler
    5.000
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Fettullahçı Organizasyon

    Alıntı Harun Gür rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Peki...

    Barbie Bebek'e bugün ne giydirelim? "Barbie pembe elbise oyunu" ile çıplak kalmaz değil mi?

    Fact'lara uygun çıkarsamalarınızı alalım da, demokrasi şalından mahrum, aç açıkta kalmasın Barbie bebek.:o
    Sayın Harun Gür,
    Ben söylemek istediklerimi en açık şekilde lafı dolandırmadan söylemeye çalışıyorum. Bilgi ve kültürünüzün -ben dahil- bu forumdaki pek çok kişiden üstün olduğuna inanıyorum. Ama böyle üstü kapalı sözler maalesef benim gibi anlayışı kısıtlı kişilerin anlayabileceği şeyler değil.

    Bazı konular tekrar edile edile, toplumların hafızasında ezberlenir.
    Fethullah Gülen hakkında da pek çok iddia var. Ben 8 sezondur devam eden dizinin belki de 8. sezonun 6. bölümünden başladığım için anlayamıyorum. Bana birinci sezon 1. bölümü veya gizemin çözüldüğü kısmı anlatmanızı rica ediyorum.

    İki iddia var:
    1. Fethullah Gülen'in Barzani ile Nakşi kardeşliğine dayalı bir ilişkisi var. Zaten Türkiye'yi yıkmak isteyen dinci bölücü akımlar bu Nakşilerin içinden çıkar.

    Bunu destekleyen veriler ne?
    a. Bazıları tarafından Bağdadi 12., Nursi 13. müceddid olarak kabul edilmektedir.
    b. Fethullah Gülen cemaatinin Kuzey Irak'ta okulları var.
    c. Abant platformu bir sonraki toplantısını Kuzey Irak'ta Erbil'de yapacak.

    Bundan başka unuttuğum bir şey var mı? a-b-c'ye dayanarak 1'e nasıl ulaşıyoruz?

    2. Fethullah Gülen'in Yahudilerle/Mormonlarla ilişkisi karışık.

    Bunu destekleyen veriler ne?
    a. ADL Gülen'in kitabını basıp dağıtacak(tı.) Dağıttı mı, kitapta ne yazıyor, vs. gibi soruların cevapları yok.
    b. Said Nursi "müslüman İseviler"den bahseder.
    c. Mormon nüfusun yaşadığı Utah eyaletindeki bir üniversitede 6 tane Fethullahçı (?) var.

    Bundan başka unuttuğum bir şey var mı? a-b-c'ye dayanarak 2'ye nasıl ulaşıyoruz?

    İki kişi arasındaki ilişkiyi irdelerken şu sorulara cevap vermek de konuyu açıklığa kavuşturacaktır:
    1. Fethullah Gülen ile X'in ilişkisinden Fethullah Gülen'in ne gibi bir çıkarı var?
    2. Fethullah Gülen X'in çıkarlarına ne şekilde hizmet ediyor?

    Bu sorulara cevap veren birisi herkesi ikna edebilir.

  5. #54
    Kayıt Tarihi
    Dec 2005
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    427
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Fettullahçı Organizasyon

    Aydınlanmanın, bilimin sahibi insanoğlunun, türünü ve ortamını koruma ve kollamada gelmiş olduğu noktayı takdimimdir...

    Yazık bu uğurda emek sarfeden, terini akıtan yüzaklarına...

    Yazık bu uğurda gözünü kırpmadan kanını akıtan ve canını verenlere...

    Hiç mi bakmazlar "gaibten gelen tavsiye ve emirlere" de çatıyı bu destek üzerine oturturlar anlayan beri gelsin...

    Sen de az değilsin be Tanrı'm!

    Neden öbür dünyan için bu güzelim dünyada rezil rüeva olanları ısrarla gönderirsin?

    NEDEN?

    Neden hem onlara hem de bizlere eziyet edersin?

    NEDEN?

    Gönderme be Tanrım, hoşgörülü ol hep yanında kalsın bu sevgili "kul"ların...

    En ufak bir kıskançlığımız olursa eğer ODUN olalım cehenneminde...

    VALLAHİ DE BİLLAHİ DE...

    VESSELAM!

  6. #55
    Kayıt Tarihi
    Dec 2006
    Nerede
    Turkiye.
    İletiler
    2.302
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Fettullahçı Organizasyon

    Alıntı unbelievable rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Bunun Fethullah Hocayla ve konuyla ne alakası var.
    "Fettullahçı Organizasyon" söz konusu olunca, bir de hangi taşı kaldırsak altından hep o üç harf çıkıp durunca olacağı budur...

    Hal böyle olunca da, konuyla ilgisi yoksa bile, yine bağlantılı olarak vatandaşın paranoyaklığı ile ilgisi var demek yanlış olmasa gerek Sayın unbelivable, var mı yok mu siz karar verin artık...

    Yok mu?

    :rolleyes:

  7. #56
    Kayıt Tarihi
    Jun 2006
    Nerede
    İstanbul / Beyoğlu
    İletiler
    3.411
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Fettullahçı Organizasyon

    Alıntı sdt23 rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Sayın Harun Gür,
    Ben söylemek istediklerimi en açık şekilde lafı dolandırmadan söylemeye çalışıyorum. Bilgi ve kültürünüzün -ben dahil- bu forumdaki pek çok kişiden üstün olduğuna inanıyorum. Ama böyle üstü kapalı sözler maalesef benim gibi anlayışı kısıtlı kişilerin anlayabileceği şeyler değil.

    Bazı konular tekrar edile edile, toplumların hafızasında ezberlenir.
    Fethullah Gülen hakkında da pek çok iddia var. Ben 8 sezondur devam eden dizinin belki de 8. sezonun 6. bölümünden başladığım için anlayamıyorum. Bana birinci sezon 1. bölümü veya gizemin çözüldüğü kısmı anlatmanızı rica ediyorum.

    İki iddia var:
    1. Fethullah Gülen'in Barzani ile Nakşi kardeşliğine dayalı bir ilişkisi var. Zaten Türkiye'yi yıkmak isteyen dinci bölücü akımlar bu Nakşilerin içinden çıkar.

    Bunu destekleyen veriler ne?
    a. Bazıları tarafından Bağdadi 12., Nursi 13. müceddid olarak kabul edilmektedir.
    b. Fethullah Gülen cemaatinin Kuzey Irak'ta okulları var.
    c. Abant platformu bir sonraki toplantısını Kuzey Irak'ta Erbil'de yapacak.

    Bundan başka unuttuğum bir şey var mı? a-b-c'ye dayanarak 1'e nasıl ulaşıyoruz?

    2. Fethullah Gülen'in Yahudilerle/Mormonlarla ilişkisi karışık.

    Bunu destekleyen veriler ne?
    a. ADL Gülen'in kitabını basıp dağıtacak(tı.) Dağıttı mı, kitapta ne yazıyor, vs. gibi soruların cevapları yok.
    b. Said Nursi "müslüman İseviler"den bahseder.
    c. Mormon nüfusun yaşadığı Utah eyaletindeki bir üniversitede 6 tane Fethullahçı (?) var.

    Bundan başka unuttuğum bir şey var mı? a-b-c'ye dayanarak 2'ye nasıl ulaşıyoruz?

    İki kişi arasındaki ilişkiyi irdelerken şu sorulara cevap vermek de konuyu açıklığa kavuşturacaktır:
    1. Fethullah Gülen ile X'in ilişkisinden Fethullah Gülen'in ne gibi bir çıkarı var?
    2. Fethullah Gülen X'in çıkarlarına ne şekilde hizmet ediyor?

    Bu sorulara cevap veren birisi herkesi ikna edebilir.

    Çok güzel... Eskiden münazara denirdi, şimdilerde tam karşılık gelmese de sanırım tartışma deniyor. Siz bu etkinliklere katılmış olmalısınız ancak, değerlendirme polemiğin şekliyle değil, argümanlara göre yapılır.

    Düşünüyorum da; siz bu tarikat hakkında benim hem iddia makamı, hem karar verici olmamı bekliyorsunuz. Bu da bir talep doğrusu, ancak ben itham eden değil, bir çok kaynakta varolan (buna ilgili tarikatın açık kaynakları da dahildir) gerçekleri ve parçaları ortaya koyarak yap-boz'u tamamlamanızı bekliyorum.

    Birincisi; konu yazdıklarınız kadar basitleştirilmiş değil... Öyle a,b,c, x ile sınırlı da değil.
    İkincisi; daha dün bir yabancı kaynakta çıkan makalede, iktidar ve ordudan sonra bu oluşumun Türkiye'nin 3. gücü olduğu belirtiliyor. Aslında analiz ilginç , iktidar içerisinde de bu tarikatın önemli bir etkisi olduğunu bu ülkede uçan kuş bile biliyor. Nedense bu oluşumla ilişkilendirilenler de ya tarikatın medyasında veya 3 güç içerisinde sayılan orduya çamur at izi kalsınların Taraf'ı medyada yer buluyor.

    Daha dün bu ülkede Başbakanlık yapmış bir zat, bizzat Emniyet içerisinde bu oluşumun ciddi şekilde örgütlendiği bilgisinin kendine ulaştırıldığını söylüyor.

    Devlet Memurları yabancı bir ülkede 4 yıldan fazla kalamazken, ne gariptir ki; bu tarikatle ilişkili bir polis "okyanus ötesi uçamaz" gerekçesi ile 8 yıldır, tarikat şeyhinin bulunduğu ülkede akademisyenlik yapıyor. Bu arada CIA ile bağlantılı bir think-tank'de işe başlıyor.

    Bu tarikatin istihbarata meraklı olduğu,ülkenin iktidar partisinin bir Bakanı tarafından telaffuz ediliyor, bu arada CIA içerisinde de Mormonlarla ilgili istihbarata meraklı yorumu yapılıyor. Bu ülkede eski bir Nakşi Başbakan ve Cumhurbaşkanı'nın kardeşi yıllar öncesinden Mormonlarla ilişki kuruyor.

    Daha birçok nesnel iddia var ama buraya forumlar dolusu yazmanın da bir anlamı yok.

    Benim merak ettiğim, nasıl olup da emekli bir din görevlisinin, toplamda milyarlarca dolarla ölçülen muazzam bir servete sahip olabildiği, ne amaçla Emniyet, Adliye, Mülkiye, Medya, Finans, Eğitim ve hatta Spor alanlarında dahi örgütlendiği... Aslında bunun nedenlerini ve niçinini daha önce alıntıladığım, kendi söyleminde de gayet açık bulmak mümkün...

    Bu durumu görünce bizim mahalledeki Cami'nin aydın imamının emeklilik günlerini düşünüp üzüntü duyuyorum.

    Atalarımız "ateş olmayan yerden duman çıkmaz" derler, nasıl bir şeyse bırakın dumanı, ortada artık saklanması mümkün olmayan koca bir yangın var, ancak "yangın var" diyen yok...

    Bu arada "bilgi ve kültürümün -kendisi dahil- bu forumdaki pek çok kişiden üstün olduğuna inandığını" söyleyen (estafurullah) bir üye, her ileti sonrası yazılanları anlamamazlığa gelip, olur olmaz, yazdıkça yazıyor. Benden a+b+c=X denklemini ispatlamamı istiyor. e=mc2 'dir de, "bazı kavramların varlığına inanmak için bunları cismen görmeye, formüle etmeye gerek yoktur" desem, alkışlamaktan da geri durmayacağını biliyorum.

    E bana da, "yangın var" demek düşüyor. Yangını çıkarıp , işi itfaiyeye ihale edecekler utanmaz olduklarından , yarın "itfaiye su sıkıp evimi berbat etti" de derler, deneyimle sabittir. O nedenle aman ha siz siz olun , evde kibrit ile oynamayın.

    Bu kadar yazdın, senin derdin ne peki derseniz:

    "Kardeşim ben bu evde yaşıyorum, Dünya üzerinde tek dikili ağacım bu ev, gideceğim başka evim de yok, daha torunlar da bu evde oturacaklar, bu işlere çok meraklıysanız çıkın sokakta oynayın ama derdiniz evin tapusunu ele geçirmekse, cesedimi çiğnemeniz lazım."

    Selamlar,

  8. #57
    Kayıt Tarihi
    Dec 2005
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    427
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Fettullahçı Organizasyon

    "Kardeşim ben bu evde yaşıyorum, Dünya üzerinde tek dikili ağacım bu ev, gideceğim başka evim de yok, daha torunlar da bu evde oturacaklar, bu işlere çok meraklıysanız çıkın sokakta oynayın ama derdiniz evin tapusunu ele geçirmekse, cesedimi çiğnemeniz lazım."

    Anlaşılmaz olan da bu olsa gerek...

    Şeyh uğruna DEĞİL

    Tarikat uğruna DEĞİL

    Hodja uğruna DEĞİL

    Öbür dünya uğruna DEĞİL

    "Allah" uğruna DEĞİL

    ULUS UĞRUNA

    VATAN UĞRUNA

    BAYRAK UĞRUNA

    İNSANLIK UĞRUNA

    YAŞAM HAKKININ VARLIĞI VE

    BU UĞURDA ONURLA VE GURURLA ÖLÜMÜ TEREDDÜRSÜZ GÖZE ALMA ARZUSU VEYA GÜDÜSÜ...

    Ancak bu kadar güzel ifade edilebilirdi sayın GÜR...

    TEŞEKKÜRLER...

  9. #58
    Kayıt Tarihi
    Mar 2007
    İletiler
    329
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Fettullahçı Organizasyon

    Ben ispatçı arkadaşımızın,ergenekon davasıyla ilgili bütün iddiaların ispatlanmış sayıldığını kabul ettiğini burda okudum.Sizin iddialarınız sizin vicdanınızda ispatlanmışsa sayın Sdt,başkalarının iddialarını ispata davet etmenize hakkınız yoktur.

    Sayın Harun Gür'ün de dediği gibi her zaman kesin ispat gerekmez.Hukukta karineler vardır,hayatın olağan akışı kavramı vardır,gerçekleşmiş ve ispatlanmış bir olaydan,başka bir olayın var olduğu ya da olmadığı çıkarılabilir aşağıda vereceğim örnekteki gibi.

    Mesela şu deniz feneri davası.Türkiyeyle ilgisi yok deniyor almanyadakinin.

    Size şunu diyim kanal 7yi kurmak için almanyada o zamanki rpli şimdiki akpli çok üst düzey vekiller para topladılar(Tv kurmak da erbakanın projesidir).Onlar kanal 7yi kurdular,kanal 7ye bağlı olarak da türkiye ve almanyadaki deniz feneri dernekleri kuruldu(Kanal 7 ve Deniz Feneri programı artı yöneticilerinin ilgisi).Deniz Feneri derneğine de 2004 ya da 2005de bakanlar kurulu kararıyla izinsiz bağış toplama hakkı verildi.

    Deniz Feneri Derneği Bakanlar Kurulu kararıyla kamu yararına çalışan ve izin almadan yardım toplayabilen dernektir.(Deniz Fenerinin internet sayfasının altından aldım bu yazıyı)

    Şimdi burda hayatın olağan akışından,(olayların oluş biçimi ve birbirleriyle bağlantısından,kanal 7,deniz feneri ve akp arasındaki ilişkilerden)bu deniz feneri vurgununda akpnin de çıkarı olduğu açıkça ortaya çıkıyor.Tabiki biz mahkeme değiliz,bu dediklerimde mahkeme kararıyla sabit oluncaya kadar sadece iddiadır ancak ben size hukukun mantalitesini anlatmaya çalıştım,davanın sonucunun dediğim şekilde olacağını da göreceksiniz.

    Aynı şekilde ergenekonda da bişeyler var(ama daha kapsamlı ve karışık bir dava) belli,onda da kesinleşmiş hükmü beklemek lazım.Ancak asker olmayan kişiler açısından darbe yapmak ya da darbeye teşebbüs etmek suçlamaları hukuki değildir.Çünkü Türkiyede darbeyi değil 1000,100000 silahlı bombalı sivil kişi biraraya gelse yapamaz.Türkiyede darbe yapabilecek tek kurum Tskdır.Suçun oluşması için kullanılan aracın sonucu gerçekleştirmeye elverişli olması lazım.100000 kişilik sivilin kullandığı top,tüfek,bomba(araç)hükümeti devirmeye yetmez.Bu Tsknın böyle bir olay karşısında sessiz kalacağı anlamına gelir ki,böyle hareket etmesi darbeye onay verdiğini gösterir, bu da mantıksız olur çünkü darbeye onay veren kurum zaten darbeyi kendisi yapabilirdi.Olmamış bir hareketten dolayı da ordunun sivillerin yapacağı darbeye sessiz kalacağını çıkaramazsınız.Ha paşalar bu adamları kullandı deniyor bi de darbe yapmak için.Onun için bu adamlar da darbeye teşebbüsten yargılanmalıdır.Allah aşkına Tsknın sivillere ihtiyacı var mı darbe yapmak için.Yapacak olsa zaten kendiliğinden yapar.Onun için sivillerin darbeye(T.C Hükümetini ortadan kaldırma)dolayı ceza almaları mümkün değildir.

    2860 SAYILI YARDIM TOPLAMA KANUNU'NUN 6. MADDESİNCE İZİN ALMADAN YARDIM TOPLAYABİLEN SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ İSİM LİSTESİ
    DERNEK - VAKIF ADI

    1 - ANKARA LÖSEMİLİ ÇOCUKLAR SAĞLIK VE EĞİTİM VAKFI
    2 - (UNICEF) BİRLEŞMİŞ MİLLETLER ÇOCUKLARA YARDIM FONU TÜRKİYE MİLLİ KOMİTESİ DERNEĞİ
    3 - TEMA TÜRKİYE EROZYONLA MÜCADELE, AĞAÇLANDIRMA VE DOĞAL VARLIKLARI KORUMA VAKFI
    4 - ANKARA TIP FAKÜLTESİ NÖROŞİRÜJİ KLİNİĞİNE YARDIM DERNEĞİ
    5 TÜRK HAVA KURUMU
    6 TÜRKİYE KAS HASTALIKLARI DERNEĞİ
    7 İSTANBUL KÜLTÜR VE SANAT VAKFI
    8 EĞİTİM SAĞLIK VE KÜLTÜR DERNEĞİ
    9 OMURİLİK FELÇLİLERİ DERNEĞİ
    10 DENİZ FENERİ YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİ
    11 TÜRKİYE DİYANET VAKFI
    12 TÜRKİYE KIZILAY DERNEĞİ
    13 KİMSE YOK MU YARDIMLAŞMA VE DAYANIŞMA DERNEĞİ

    10 ve 13. maddelere dikkat,listede yardımlaşma ve dayanışma amaçlı sadece 2 dernek var ve ikisine de akp zamanında izinsiz bağış toplama hakkı verildi.

    Bu ülkede başka yardım kuruluşları yok mu, varsa neden sadece kanal 7 ve stv dolayısyla akp ve fethullah hocanın yardım derneklerine yani cemaatçilere bu izin verildi.

  10. #59
    Kayıt Tarihi
    Jun 2007
    Nerede
    istanbul
    İletiler
    2.042
    Dilekçeler Sözleşmeler
    1
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Fettullahçı Organizasyon

    Memlekette aç bitti. Her kurban bayramı öncesi; Tanzanya, Fildişi Sahilleri ve Papua Yeni Gine gibi ülkelere göndermek üzere kurban parası toplarlar.

  11. #60
    Kayıt Tarihi
    Apr 2007
    Nerede
    içanadolu
    İletiler
    366
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Fettullahçı Organizasyon

    Değerli forum katılımcıları,

    Bugün bir mail aldım. Mutlaka okuyun ve okutturun yazıyordu. Buradan daha çok kişiye ulaşacağını düşünüp iletiyorum.

    Generaller,profesörler,yazarlar,doktorlar,toplumun tüm aydın insanları delilsiz örgüt kurmaktan hapse atılırken bakın örgüt kurmayanlar! delilleri somut neler yapıyor, yapmış ve yapacak.

    Yorum sizin.

    ŞAKİRT ANLATIYOR

    Ben bir 'ortaokul şakirt'iyim yani en kıdemli Fethullah talebelerinden biriyim. Aşağıda anlattıklarımı bizzat yaşadım. Sizinle paylaşmak için yine kendim yazdım.

    1990'lar ;

    Orta birinci sınıftaydım ve Cuma namazlarına düzenli olarak giderdim. Beni aynı semtte bulunan okulumdan ve gittiğim camiden takip ederek fişleyen ve bir gün okul bahçesinde top oynamak bahanesiyle yanıma gelen o kişi ilk 'ağabeyim' idi. Daha sonra bana ve okuldan seçtikleri fen, matematik ve Türkçe derslerinin toplam notu 21(10'luk sisteme göre) olan arkadaşıma cami kütüphanesinde ders vermek bahanesiyle yakınlık gösterdiler. Yakınlık daha bir samimiyete dönüşünce evlerine davet ettiler. Dersler evde devam etti. Bu arada bizimle oyunlar oynuyor ve bol bol sohbet ediyorlardı. Baştan futbol içerikli bu sohbetler yavaş yavaş dini mevzulara geldi. Allah'ı tanımak, namaz kılmak derken 'Öğretmenin Not Defteri' gibi kitapları okumamızı istiyorlardı. Buna 'Sızıntı' okumaları ve adını henüz bilmediğimiz o hoc anın banttaki ses kaydını toplu olarak dinlemelerimiz eşlik etti. Bize yeterince itimat kazandıklarında o sesin 'Hocaefendi' ye ait olduğunu ve kendisinin çok 'mübarek' bir insan olduğunu anlattılar.

    Artık 'işi' biliyorduk ve bize adam lazımdı. Okuldaki arkadaşlarımızı nasıl 'kafalayarak' ağabeylerin huzuruna getireceğimizi öğrenmiştik. Yıllar
    orta üçüncü sınıfa getirdiğinde bizi artık sınavlara hazırlanma vakti de gelmişti. Bu tarihlerde Kuleli Askeri Lisesi'ne girmenin ne kadar önemli
    ve saygın bir iş olduğu sürekli telkin ediliyordu bize. Derken tanıdığımız birkaç arkadaşımız orayı kazandı. Biz ise devlet lisesine devam ettiğimizde okuldan arkadaş 'kafalamak' en büyük hedefimiz haline gelmişti.

    Okulumuzun hemen yanında bulunan 'nur evi' ne ders çalışma bahanesiyle getirdiğimiz arkadaşlarımıza yemekler veriyor onları mümkün olduğunca bu evlerde tutmaya çalışıyorduk. Bu kişilerle okulda ve başka yerlerde de 'ilgileniyor' yörüngemizden uzaklaştırmamaya çalışıyorduk. Bunların durumlarını her hafta düzenlenen 'istişare' toplantılarında ağabeylerimize anlatıyorduk. Onlar da bize ne yapmamız gerektiğini, hangi yolları adım adım takip etmemiz gerektiğini, yapmamız gereken jestlere ve takınmamız gereken mimiklere kadar anlatıyordu.

    Yılsonlarında gelen 'Sızıntı koçanları' nı bitirmemiz ve onlarca, hatta yüzlerce kişiyi Sızıntı'ya abone etmemiz her birimizden bekleniyordu.
    Biz ise kimisinin parasını kendi cebimizden vererek bu en kutsal yolda birbirimizle kıyasıya yarışıyorduk. Zaman aboneliği de yine bu şekilde
    cereyan ediyordu. Haftada okumamız gereken Kuran miktarı, Risale-i Nur ve Hocaefendi Kitapları(Pırlanta Serisi) miktarı belliydi. Bunlara ek
    olarak o zamanki adı 'Tuna Kırtasiye' olan 'NT Mağazaları'nda kaçak olarak çoğaltılan ve ağabeyimizin adını kullanarak arka bölümden aldığımız 'Hocaefendi Vaaz Kasetleri'nden de ağabeyimizin seçtikleri doğrultusunda dinlememiz isteniyordu. Bunların hepsinin ortak adı 'keyfiyet' idi. Bunu bir çetele halinde ağabeyimize her haftaki 'istişare' de sunmamız isteniyordu.

    Hiç müzik dinlemezdik, kola içmezdik ve hep kumaş pantolon giyerdik. Kız arkadaşımız asla olmazdı, okulda yüzlerine bile bakmazdık. Sokakta hep yere bakarak ve hızlı hızlı yürürdük. Ağabeyimizin dedikleri ana-babamızdan önemliydi. Mehmet Kafkas'ın 'Geçmişi Bilmek' ve 'Milli Mücadelede 'Öncüler' adlı kitaplarını okuyorduk. Atatürk masondu, deccaldı. Atatürk Kemal'di,Kemal Ağa idi. Atatürk baş eğlencemizdi. Okuldaki hocaların bazısı 'duruma uyanmıştı', biz 'tedbir dairesini' genişleterek okuldan çıkınca arka sokaktan dolaşarak nur evine gidiyorduk, içeri birer ikişer giriyorduk ve asla toplu çıkmıyorduk.

    Bize göre iki çeşit adam vardı; 'müspet ve solcu'. Solcunun bir adı da 'kom' du. Kom, 'komünist'in kısaltılmışıydı. Ve okuldaki bazı hocalar komdu. Özelikle de felsefeci.

    Üniversite hazırlık dershanesi olan FEM'e lise ikinci sınıfta da kayıt yaptırdık. Amaç hem iyi bir üniversite hem d e 'hizmet' para kazansın idi.
    Ortaokuldan beri ailelerimizi alıştırdığımız 'ağabeylerle ders çalışma' için onlarda kalmaya gitme faaliyetlerimize ayrı bir önem vermeye başlamıştık. Bu kalma dönemlerine biz 'kamp' diyorduk. Kamplarda ders çalışılır ve uzun vadeli projelerimizi ağabeylerimize anlatarak onların direktifleri doğrultusunda yaşamımızı planlardık. Ailelerimizle ağabeylerimizi ne zaman ve nasıl tanıştıracağımızı ve her iki tarafın ne yapması gerektiğine varıncaya kadar her şey planlanırdı. Öyle ki tüm bu insanlara bir üstündeki 'not' verirdi.

    Evlerin bir imamı vardı, yani evden sorumlu olan kişi. İki ya da üç ev bir semte ve semt imamına bağlıydı. Semtler bölgelere, bölgeler büyük
    bölgelere, büyük bölgeler ilçelere, ilçeler şehirlere, şehirler ülkeye, ülkeler kıtalara, kıtalar da en sonunda Hocaefendi'ye bağlıydı. Hatta öyle ki O Muhterem Zat'a Dünya yetmez ve evrende başkaları da varsa oraları da 'hizmet'e katmak için ne gerekiyorsa yapılmalı idi. Bu insanl arın hepsi birbirini denetler, not verir ve bir üstündekine durumu iletirdi. Yani şıkır şıkır işleyen koskoca bir sistem vardı.

    Lise sonda FEM'in yurdunda kalmaya başlamıştık. Çekebildiğimiz kadar arkadaşı FEM'e kayıt ettirmiştik nasıl olsa sonra 'ilgileniriz' diye. Yurtta, odadaki durumdan pek haberi olmayan diğer kişileri de namaz kılma, çay içme ve türlü türlü bahanelerle yanımıza çekmeyi başarıyorduk. Yani ağabeylerle danışıklı dövüş şeklinde 'adam kafalama' tüm hızıyla devam ediyordu. Her birimizin 'ilgilendiği' arkadaşlar da zamanla 'şakirt' olma yolunda ilerliyordu. Ağabeylerimizin düzenlediği maçlar, mangal partileri, çiğköfte partilerine artık not ortalamasına falan da bakmaksızın İslami görüşe yakın ailelerden çocukları seçerek getiriyorduk. Kola serbest oldu, kot pantolon giydik.

    28 Şubat sürecinde Hocaefendi'nin video ve ses kasetlerini, kitaplarını evlerden alarak kendi evlerimizde sakladık ve ev lere Atatürk ile ilgili
    kitaplar doldurduk. Evlerin çoğu yer değiştirdi. Bazı ağabeylerimiz 'tedbir' gereği takma isim kullanmaya başladı. Cep telefonlarının pilini istişarelerde söktük. Telefonda 'Hocaefendi, hizmet, sohbet' gibi kelimeleri kullanmayı yasakladık. Bunların yerine 'maç yapmak, çay içmek, çorba içmek' gibi önceden kodladığımız filleri kullanmaya başladık. Aslında yapılan her şey 'istişare' adı altında yukardan gelen emirlerin bize verildiği toplantılarda kararlaştırılıyordu. Yani 'istişare' yoktu, belki teferruatta vardı, ama her şey bir emir zinciri vasıtasıyla bizim önümüze konuyordu.

    2000'ler ;

    Üniversiteye girince artık biz de 'ağabey' olmuştuk. Evlerde kalmaya ve sistemi bizzat kendimiz daha büyük sorumluluk üstlenerek yürütmeye başlamıştık. Talebelerimiz vardı, onlarla ilgileniyorduk. Aksiyon okuyorduk, artık bandrollü ve sakıncalı yerlerinden temizlenmiş Hocaefendi kasetlerini koli koli alarak herkese ama herkese dağıtıyord uk. Hocaefendi hakkında yine 'hizmet'in başka yayın evlerinden çıkmış kitapları 'mütevelli olmuş esnaf ağabeylerimizin' katkılarıyla kolilerce alıp dağıtıyorduk. Kitaplar binlerce satıyordu. Ramazanda zekât, kurban bayramlarında deri topluyorduk, kurbanlık parası topluyorduk. Amerika'dan, Hocaefendi'nin yanından gelen ağabey gelmişti bir seferinde. O anlatıyordu biz ağlıyorduk. Ardından adam başına toplayacağı büyükbaş kurbanlıkların sözünü almaya ve kayıt ettirmeye başlamıştı. Her birimizden 60-70 belki de 100-120 büyükbaş kurban parası getirmemizi istiyor ve pazarlık bu rakamlardan açılıyordu.

    Bazı tanıdıklarımızın yaptığı hiçbir iş yoktu. Evde de kalmazdı. Sonradan bu kişilerin görevinin 'çok özel' olduğunu öğrendik. Bunlar Türk Silahlı Kuvvetleri'ne girmek üzere olan öğrencilerle askeri okuldayken 'ilgileniyorlar' idi. Hocaefendi'nin 'en önemli on gör evden biri' saydığı bu iş için seçilmiş insanlardı.Hepimizin en nefret ettiği yer Ordu idi. Bir toplantımızda bir ağabeyimizin Ordu, Danıştay ve diğer 'solcu' kurumlar için yaptığı tanımlama ilginçti. Ağabeyimiz bu gibi kurumlar için 'artık fitne kurumlaşarak üzerimize geliyor, biz de bir an önce kurumlaşarak karşı koymalıyız' diyordu. Gazetemizi sürekli okumamız gerektiği de bir diğer telkin idi. Özkök Paşa'nın Genelkurmay Başkanı olacağı günleri ip ile çekiyorduk.

    Aksiyon Dergisi'nin bir sayısında 'Ergenekon' diye bir grup kapak yapılmıştı. Bu sayıdan çok sayıda fotokopi çekerek hepimizden okumamız istenmişti. Yazıda, devlet içinde gizli bir birimin oluşturulduğu ve bu birimin amacının Arjantin benzeri sosyal patlamaların önüne geçmek,devlete zarar verebilecek oluşumlara müdahale etmek olduğu yazılıydı. Ağabeylerimiz bunun bize de müdahale edeceğini söylediler. Bu benim için bir dönüm noktasıydı.

    Biz bu devletin bekasına, milletin dertlerine derman olmaya çalışmıyormuyduk? Bizi solcular engellemiyor muydu? Bizim mücadelemiz iman kurtarmak değil miydi? Bize ne toplumsal patlamaların önüne geçmek ve devleti korumak için kurulmuş bir gizli teşkilattan? Devlet hepimizin devleti değilmiydi, neden korumasınlar ki? Hem bize ne diye düşman olsunlar ki?

    Uyanışım;

    Artık her şey saçma geliyordu bana. Biz bir emir kuluyduk ve ne denirse yapıyorduk. Çünkü toplu olarak cennete girecektik. Sorgulama yoktu, körü körüne bağlanma ve emri ne kadar çabuk yerine getirdiğine bağlı olarak sahte bir samimiyet vardı. Ama bu sahtelik genellikle bize emir verenler ve onların üstünden başlıyordu. Tabanı samimi ve bir o kadar da cahil (beyni etkisizleştirilmiş anlamında) insanlar oluşturuyordu. Bu insanlar dürüst,çalışkan ve edepli insanlardı. Ama uyuyorlardı. Üstelik biz uyutmuştuk yıllarca çocuklarını, kendilerini, karılarını, tüm yakınlarını.

    Sırf 'solcularla' inatlaşma uğruna yaptığımız birçok saçma iş vardı. Bunlara en iyi örnek Yeni Yüzyıl gazetesinde Hocaefendi'nin röportajının çıktığı zamandı. Bu gazeteyi sırf solcular 'Hocalarının röportajına bile sahip çıkmıyorlar' demesinler diye balya balya aldık ve Zaman gazetesinin depolarında çürümeye bıraktık, sonra da imha ettik. Bazı yerlerde Zaman gazetesinin içine koyarak dağıtıldığını duyduk. Gazete hiçbir yerde bulunmaz olmuştu. Üç günlük röportajı on beş güne yayarak ve tirajını da ona katlayarak gazete büyük kar etti sayemizde. Bir sefer de Süleyman Demirel'in Fatih Üniversitesi' nin açılışında 'burayı doldurabilir misiniz' demesi üzerine iş-güç, okul-sınav demeden koştuk ve doldurduk orayı. Hocaefendi istiyor diye daha yeni okuduğumuz kitapları bir kere daha okuduk. Hocaefendi çağırıyor diye pılımızı, pırtımızı topladık Amerika'da yaşamaya gittik bazılarımız. Buna da 'hicret' deniyordu. Bir keresinde, bir arkadaşıma giden biri hakkında ne zaman döneceğini sorunca bana güldü ve dedi ki 'hicret bu, dönmek olur mu'. Benim bildiğ im hicret sayfası dinen kapanmıştır. Hele Türkiye gibi ibadetlerinizi rahatça yapabildiğiniz bir ülkede.

    Merakım şu: Türkiye'de halkın %99'u Müslüman. Amerika ise kendi deyimiyle Müslümanlara karşı bir haçlı savaşı başlatmış durumda. Nasıl oluyor da burada rahat olunamıyor lakin orada istediğimizi yapmamıza izin veriliyor?

    ABD her yere ajanlar sokarken, iki kişi bile kendi karşısında ciddi bir şeyler yapmaya kalktığında haberi olurken bu nasıl denli büyük bir oluşuma müsaade ediyor? Üstelik bu oluşumun biricik görevi insanları Müslüman yapmak iken. ABD'nin yoksa insanları Müslüman yapmak gibi bir gizli amacı mı var? Yoksa Hocaefendi ABD'nin de mi üzerinde büyük bir güce sahip ki bizimle uğraşamıyor? Garip işler bunlar. Bizden ABD'ye hicret etmemizi Fatih koleji'ndeki bir barkovizyon gösterisi sonrası Hocaefendi'nin yanından gelen bir ağabey istemişti. Ben de düşünmüştüm; bu resmen bir beyin göçü ve sermaye göçü... O zamanlar Hocaefendi için evden bile dışarı çıkmıyor denmişti. Ağabeylerimiz diyormuş ki 'hocam zaten çok hastasın, bari bir çık bahçede dolaş' ama Hocamız hiç çıkmıyormuş. Aynı yıllarda (BİLMEMNE)adlı internet sitesinde Hocaefendi'nin boy boy dışarıda çekilmiş resmi yayınlanıyormuş da haberimiz yokmuş. Biz Hocamız'a üzülüp dua etmekle vaktimizi geçiriyorduk. Bir de tabi gelen emirleri eksiksiz yapmakla.

    Hocaefendi'nin Latif Erdoğan'a yazdırdığı 'Küçük Dünyam' adlı kitabından en az bir kere yazılı sınav olmamış şakirt tanımıyorum ben. Anlamadığım bir nokta da bu işte. Yani sen ta Amerikalardan 'diğergamlık' üzerine,'hizmette önde mükâfatta geri durma' üzerine göğüslerimize salvolar savur, sonra da çıkıp kendini anlatan kitaptan bizi belki beş belki on kere imtihan et. 'İmtihan Dünyası' bu olmasa gerek. Halen 'hizmette' aktif olan ve son derece de teslimiyetçi bir arkadaşım bir seferinde şunları söylemişti,ben de yanlışı o zaman fark etmiştim: 'ne bu Hocaefendi, Hocaefendi ya... Allah var, Peygamber var ya'Hocaefendi, Hocaefendi, Hocaefendi.. . 'Hocaefendi ne diyor bu konuda,Hocaefendi'nin çok mühim tespitleri var bu konuda,Hocaefendi bugün ne diyor, Hocaefendi'nin dediklerini artık (BİLMEMNE) sitesinden günü gününe takip edebileceğiz arkadaşlar, Hocaefendi çok ciddi uyarıyor, Hocaefendi çok mübarek, Hocaefendi bizzat ilgilenmiş, Hocaefendi adını bizzat kendi koymuş, Hocaefendi derhal yapılsın istemiş, Hocaefendi, arkadaşlar dikkatli olsun demiş, Hocaefendi, arkadaşlar artık evlensin demiş, Hocaefendi, çocuk yapın demiş, Hocaefendi, İŞHAD'ı güçlendirin demiş, Hocaefendi, gazete tirajının bu haliyle karşıma çıkmayın demi ş, Hocaefendi başı açık 'ablalar' la da evlenilsin istemiş, Hocaefendi, bir dua etmiş maçın ikinci yarısı Galatasaray iki gol atarak Real Madrid'i devirmiş, Hocaefendi, Allah depremde İkitelli Medyası'nı 'çiftetelli' gibi sallardı ama içlerinde mübarek gazeteler de var demiş, Hocaefendi üzülmüş, Hocaefendi çok kederlenmiş, Hocaefendi hastalanmış, Hocaefendi, Asya Finans Kredi Kartı alın demiş; Ulusal Televizyon ihalesi yapılacağı gün Asya Finans'ın kasasında o kadar para yokmuş, para lazımmış, Hocaefendi şunu demiş, Hocaefendi bunu demiş...' Bu konuşma tarzına sıradan bir 'ışık evi'nde her gün rastlayabilirsiniz.

    Nurettin Veren'e gelince; 'o ne pis bir adam öyle, tipi kayık, pis bir çıkarcı o, yalancı herifin teki' gibi yakıştırmalar yapıyorlar. Ve size şu kadarını söyleyeyim, bu insanları asla şartlandırıldıkları haricince bir şeye inandıramazsını z. Belki size abartı gelir ama ben biliyorum ki Hocaefendi bugün atlayın ve ölün dese sayıları binlere varabilecek kadarı bu emri de hiç çekinmeden yerine getirir. Nurettin Bey bu konuda ne söylese azdır. Hiçbir şey bu gerçek kadar sıra dışı değildir, yine bu gerçeğin tasvirleri bile.

    Sonuç ;

    Aklı başında herkesin de anlayabileceği gibi bu bir karşı devrim örgütlenmesidir. Devlet içinde koskoca bir devlettir. ABD ve AB çıkarlarına koşulsuz hizmet etmektedirler. Ayrıca birçok yerde yazıldığı gibi dergileri,radyoları, televizyonları , üniversiteleri, vakıfları, ışık evleri vs.her şeyleri vardır. Öyle ki savcıları, kaymakamları, valileri, emniyet müdürleri, öğretmenleri, doktorları, istihbaratçıları (ki bu konuya doymak bilmeyen bir iştahla yanaşmaktadırlar) ,askerleri, milletvekilleri,bakanları vardır. Hemen hemen her büyük partinin de desteği ile bu noktalara gelinmiştir. Bence yegâne çözüm bu örgütün tüm malvarlığına el konmasından geçer. Ama sorun şu ki; kim koyacak?

    Diğer insanlardan tüm bu olan bit en son derece profesyonelce saklanmaktadır. Hatta çıkan yalan haberler bile buna en güzel şekilde hizmet etmektedir. Yok, Fethullah komandoları varmış; yok, kendilerini patlatacaklarmış ,yok, hücre evleri varmış; tabancalar, tüfekler, bombalar varmış... Bu atmosfer onlara en çok yarayan ortamı oluşturuyor ve kendilerinin terörist olmadığını 'muhabbet fedai'leri olduğunu insanlara yaymalarına yarıyor.

    Bu kişilerin ne yapmaya çalıştıkları çok iyi bilinmeli ve o kanaldan mücadele verilmelidir. Örgüt deşifre edildiğinde, ABD yerine başkasını bulmak için faaliyete geçecektir ve bu zannımca on yıl on beş yıl kadar bir zamanı alacaktır. Bu bir bölünme süreci olarak da yansıyabilir Fethullahçılara. Çünkü kurulu mekanizma en güzel şekilde işletilmektedir. Bir daha böyle bir mekanizmayı kurmak çok çaba gerektirir. Bölüp bir kısmını yine ABD emriyle kamuoyunda kötülemek diğer kısmıyla yola devam etmek ile de bu mücadeleyi verebilirler. Her ne yapılacak ise bu darbeden hemen sonra yapılmalıdır. Yani bir daha güçlenmesine fırsat verilmeden 'meydana getirdiği boşluk' doldurulmalıdı r. Ama dediğim gibi ilk iş; oyunu açığa çıkarmak ve 'Ağababası' olan ABD'nin işlerliğini yitiren bu beşinci kolunu gözden çıkarmasını beklemek olacaktır...

    MUTLAKA OKUYUN OKUTTURUN. Bu herhangi bir mail değildir. Sakın silip atmayın ya da okumayı sonraya bırakmayın.FW: Merhabalar,AKP ve yandaslarinin,Feto (Fetullah Gülen)'nun nasil örgutlendiklerini ogrenmeniz acisindan cok onemli ve ibret verici bir yazi. Bizler sag-sol-turban derdine dusmusken adamlar kac senedir bugunler icin hazirlik yapmislar ve nasil orgutlenmisler,lütfen her işinizi bırakıp okuyun. (Yazi bana orjinal haliyle, ilk elden gelmedigi icin ve yaziyi hazirlayan kisinin e-posta adresinden emin olmadigim icin diger adresleri sildim. Zaten yazan da sahte bir e-posta adresi almıştır diye dusunuyorum. )Yazi biraz uzun, ama hepinizin buyuk bir merakla sonuna kadar okuyacagina eminim. Bu arada yazida gecen dergi ismini ve web sitesini kontrol ettim, maalesef dogru. Tuylerim diken diken oldu.Yaziyi tum cevrenize iletmeniz, ve bilinclendirmeniz dilegi ile. (Ozellikle AKP yandasi, turbana sicak bakan kesimi. Neticede karsi olan bizleriz, onlarin gercekleri gormesi ve ogrenmesi lazim.

+ Konuyu Yanıtla
6 / 13 Sayfa İlkİlk 12345678910111213 SonSon

Bu sayfada bulunan kavramlar:

alaaddin çakıcı opererasyonu yöneten emniyet müdürü avukat

avukat cübbesi ile adliyeye girenler şafak yayla

https:www.hukuki.netshowthread.php51368-Fettullahci-Organizasyonpage6

Forum

Benzer Konular :

  1. Organizasyon sorumluluğu
    TBK m. 66/111 ORGANİZASYON SORUMLULUĞU - Mustafa ÜNLÜTEPE - Mayıs 2016 - 1. Bası - Yeni - 978-605-3151-111 Bu kitap Adalet Yayıncılık tarafından...
    Yazan: Hukuk Kitapçısı Forum: Hukuk Kitapları Tanıtımı
    Yanıt: 0
    Son İleti: 06-06-2016, 10:20:07
  2. Yurtdışında Organizasyon İçin Sözleşme
    Merhaba hukukçu arkdaşlar :) siz değerli arkdaşlara bir sorum olucaktı ben yurtdışında bir arap ülkesinde okuyorum ve üç, beş harçlığımı çıkartmak...
    Yazan: errotaa Forum: Bireysel İş Hukuku
    Yanıt: 0
    Son İleti: 09-05-2014, 11:20:26
  3. İşletmelerde Yönetim ve Organizasyon [Kitap Fiyat bilgisi]
    Mümin Ertürk; Beta; 2009; 15,00 TL İşletmelerde Yönetim ve Organizasyon hakkındaki işbu hukuki kitap Hukuk Market tarafından satılmakta olup, ...
    Yazan: Hukuk Kitapçısı Forum: Hukuk Kitapları Tanıtımı
    Yanıt: 0
    Son İleti: 23-10-2011, 05:45:07
  4. Biletli organizasyon mağduriyeti
    Konu sanırım bu bölüme ait olmalı keza ''Tüketici'' olarak tanımlarsak hakkım hakkında bilgi edinmek ve üzerine tartışmak istiyorum. Olay yakın...
    Yazan: salvokafiyesi Forum: Tüketici Hakları
    Yanıt: 3
    Son İleti: 28-08-2011, 09:39:22
  5. Organizasyon Değişikliği ve Üst Yöneticimin Değişmesi
    Merhaba, Özel bir sektörde 6 yıldır uzman olarak çalışmaktayım. Organizasyonumuz uzman - yönetici - müdür - Genel Müdür Yardımcısı statüsündedir....
    Yazan: Ghost152 Forum: Bireysel İş Hukuku
    Yanıt: 2
    Son İleti: 21-04-2011, 22:12:35

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.