+ Konuyu Yanıtla
2 / 10 Sayfa İlkİlk 12345678910 SonSon
11 den 20´e kadar toplam 92 ileti bulundu.

Konu: Karşılıksız çeklerde af

Karşılıksız çeklerde af Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #11
    Kayıt Tarihi
    Sep 2006
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    86
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Karşılıksız çeklerde af

    TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA

    Aşağıdaki sorularımın Adalet Bakanı Sayın Mehmet Ali Şahin tarafından yazılı olarak yanıtlanmasını arz ederim. Saygılarımla 03.12.2008

    Hulisi GÜVEL
    Adana Milletvekili

    2992 sayılı Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
    Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun'un 12'nci maddesi l'inci fıkrası (b)
    bendinde "Bakanlığın görev ve yetkisine giren konularla ilgili istatistik bilgilerin belirlenmesi,
    toplanması, sınıflandırılması ve değerlendirilmesi ile ilgili hizmetleri yürütmek" Adli Sicil ve
    İstatistik Genel Müdürlüğünün görevleri arasında sayılmaktadır.
    Buna istinaden;
    1. 2002-2008 yılları arasında ve yıllar itibariyle karşılıksız çek vermeye ilişkin ceza
    davalarının sayısı ne kadar olmuştur? Karşılıksız çek vermeye ilişkin ceza davalarının toplam
    ceza davalarına oranı ne kadar olmuştur?
    2. Anılan yıllar itibariyle karşılıksız çek vermeye ilişkin davalarda kaç kişiye, ne
    kadar adli para cezası uygulanmıştır? Karşılıksız çek veren kaç kişi bu fiillerinden dolayı hapis
    cezasına çarptırılmıştır?
    3. Mahkemelerce anılan yıllar itibariyle kaç hesap sahibi ve yetkili temsilcinin çek
    hesabı açtırmalarının yasaklanmasına karar verilmiştir?
    4. Anılan yıllar itibariyle 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek
    Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun'un 15'inci maddesi uyarınca haklarında adli para
    cezasına hükmolunan banka sayısı kaçtır? Söz konusu bankalar hangileridir, haklarında ne
    kadar adli para cezasına hükmolunmuştur?

    Adalet Bakanlığı
    Araştırma, Planlama ve Koordinasyon
    Kurulu Başkanlığı 03.02.2009
    Sayı:52/03.02.2009/27.01.2009-7/6041-23/3
    Konu :Yazılı Soru Önergesi.
    Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
    İlgi :TBMM Başkanlığı Kan. Kar. Müd.’nün 03/12/2008 gün ve 7/6041.GNS.0.10.00.02-38281 sayılı yazısı.

    Adana Milletvekili Sayın HULUSİ GÜVEL'in 03/12/2008 gün ve 7/6041 sayılı yazılı soru önergesinin cevabı ekte gönderilmektedir.
    Bilgilerinize arz ederim.

    Mehmet Ali ŞAHİN
    ADALET BAKANI

    1- 2002-2008 yılları arasında ve yıllar itibariyle karşılıksız çek vermeye ilişkin ceza davalarının sayısı 762.445 dir
    2. 2002-2008 yılları itibariyle Karşılıksız çek vermeye ilişkin 118.034 kişi, Maliye Bakanlığı Gelirler İdaresi Müdürlüğüne yatırılan miktar 4.894.248.178.TL dir.
    2002-2008 yılları arasında 298.503 kişi ilgili fiilden dolayı hapis cezası ile cezalandırılmıştır.
    3- 468.284 kişi ve yetkili temsilcinin çek hesabı açtırmalarının yasaklanmasına karar verilmiştir.
    4- 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun'un 15'inci maddesi uyarınca haklarında adli para cezasına hükmolunan banka yoktur. 03.02.2009


    Alıntıdır:http://yeni-anayasa.blogspot.com/

    Peh neyniş TEĞET geçmiş......



    Hukuki NET Güncel Haber

    Karşılıksız çeklerde af konulu yargıtay kararı ara
    Karşılıksız çeklerde af konulu hukuk haber
    Konu ikiz tarafından (17-02-2009 Saat 13:28:44 ) de değiştirilmiştir.

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #12
    Kayıt Tarihi
    Nov 2008
    İletiler
    33
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Karşılıksız çeklerde af

    Alıntı ikiz rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    YARGITAY CEZA GENEL KURULU

    CEZA SORUMLULUĞUNUN ŞAHSÎLİĞİ, KAST VE TAKSİR

    Ceza Sorumluluğunun Şahsîliği
    MADDE 20.- (1) Ceza sorumluluğu şahsîdir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz.
    (2) Tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanamaz. Ancak, suç dolayısıyla kanunda öngörülen güvenlik tedbiri niteliğindeki yaptırımlar saklıdır.
    KAST
    MADDE 21. - (1) Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanunî tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.
    (2) Kişinin, suçun kanunî tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi hâlinde olası kast vardır. Bu hâlde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda müebbet hapis cezasına, müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur; diğer suçlarda ise temel ceza üçte birden yarısına kadar indirilir.
    TAKSİR
    MADDE 22. - (1) Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hâllerde cezalandırılır.
    (2) Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanunî tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir.
    (3) Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi hâlinde bilinçli taksir vardır; bu hâlde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.
    (4) Taksirle işlenen suçtan dolayı verilecek olan ceza failin kusuruna göre belirlenir.
    (5) Birden fazla kişinin taksirle işlediği suçlarda, herkes kendi kusurundan dolayı sorumlu olur. Her failin cezası kusuruna göre ayrı ayrı belirlenir.
    (6) Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevî durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir hâlinde verilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir.
    Netice Sebebiyle Ağırlaşmış Suç
    MADDE 23. - (1) Bir fiilin, kastedilenden daha ağır veya başka bir neticenin oluşumuna sebebiyet vermesi hâlinde, kişinin bundan dolayı sorumlu tutulabilmesi için bu netice bakımından en azından taksirle hareket etmesi gerekir.
    Kast, doğrudan kast ve olası kast olarak; taksir ise, taksir ve bilinçli taksir olarak ikiye ayrılmış ve bunlara ilişkin hükümlere yer verilmiştir (m. 21, 22).
    12. Taksirle işlenen suçtan dolayı verilecek cezanın failin kusuruna göre belirlenmesi öngörülmüştür.
    765 sayılı Kanunun 455. ve 459. maddelerinin son fıkralarına göre taksirle ölüme neden olma veya taksirle yaralama suçlarında failin cezasının tespitinde failin kusuru (8) oranı üzerinden tespit edilmektedir. Getirilen bu düzenleme ile kusurun matematiksel dağıtımının mümkün bulunmadığı ve kusurluluğun bir değerlendirmeyle olay hâkimi tarafından tespit edileceği esası benimsenmiş ve 765 sayılı Kanunun kusuru (8) üzerinden dağıtarak tespit eden ilkesinden vazgeçilmiştir .
    Taksirli hareket sonucu neden olunan neticenin, münhasıran failin kişisel ve ailevî durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağduriyetine yol açmış olması durumunda kişi hakkında ceza verilmeyeceği, bilinçli taksir hâlinde ise verilecek cezadan indirim yapılacağı hükme bağlanmıştır.
    KAST VE TAKSİR

    Yeni TCK’nun 21. maddesinde düzenlenen “KAST” kavramı, suçun temel unsurlarındandır. (Suç, kasıt veya taksirle işlenebilir.)
    Maddenin 2. fıkrasında ise, OLASI KAST yer almış bulunmaktadır. Buradan hareketle, suç terminolojisinde, üstten alta şöyle bir sıralama göze çarpıyor:
    A- DOĞRUDAN KAST (En ağır şekli)
    B- OLASI KAST,
    C- BİLİNÇLİ TAKSİR,
    D- TAKSİR.

    TCK 50/4. MADDE BİLİNÇLİ TAKSİRDE, UZUN SÜRELİ HAPİS CEZASI PARAYA ÇEVRİLEMEZ!
    2- (20. MADDE: CEZALARIN KİŞİSELLİĞİ)
    Tüzel kişilerin yetkili organları, temsilcileri aracılığıyla işlediği suçlardan dolayı (Ltd. Şti adına çek kesen şirket müdürünün karşılıksız çek verilmesinden” dolayı veya iş güvenliği tedbirlerinin alınmamasından ötürü, işveren veya vekili cezalandırılması..)
    Bilerek yapılan eylem, doğrudan kast içerir. Kast yoksa, yani bilmeden ise, manevi unsur yokluğu söz konusudur.
    karşılıksız çek keşide etme suçu bakımından doktrinde failin çek keşide etme bilinç ve iradesiyle davranması halinde suçun oluşacağı, bu nedenle banka kredisinin hesaba işlenmemesi ya da yanlış işlenmesi, bankanın krediyi haber vermeden kesmesi gibi durumlarda suç kastının oluşmayacağı. Ancak uygulamada bu suçun kusurluluk unsuruna ilişkin ifadenin kanun koyucu tarafından muğlak olarak kullanılması dolayısıyla bazen taksir derecesinde kusur aranmadan sorumluluk yoluna gidilmektedir . Anayasanın 38. maddesine eklenen hüküm gereğince, karşılıksız çek keşide etme suçu bakımından hürriyeti bağlayıcı ceza uygulanabilmesi için failin "kasten" karşılıksız çek keşide etmesi gerekir. Böylece uygulamadaki gibi karşılıksız çek keşidesinin kasten olmadığı hallerde bu fiile hürriyeti bağlayıcı ceza uygulanması Anayasanın bu hükmüne açıkça aykırılık teşkil edecektir. Bu itibarla, bu suça ilişkin düzenlemede fiilin kasten işlenmesi gerektiği hususuna yer verilmiştir.
    MADDE 21 (2): Kişinin, suçun kanunî tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi hâlinde olası kast vardır. Bu hâlde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda müebbet hapis cezasına, müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur; diğer suçlarda ise temel ceza üçte birden yarısına kadar indirilir.
    KARAR:
    ANAYASA MAHKEMESİ
    5/107
    Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesi
    26.9.2004 günlü, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 21. maddesinin (2) numaralı fıkrasının iptaline karar verilmesi istemi ve:

    2006/72
    Osmaniye Ağır Ceza Mahkemesi
    26.9.2004 günlü, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 23. maddesinin iptaline karar verilmesi istemi ile başvuruda bulunmuş ve Yüksek Mahkeme 19 Şubat 2009 Perşembe Günü Saat 9.30’da Yapılacak Mahkeme Toplantısı Gündemine öncelikli almış ve esastan görüşmeye açmıştır.

    Sonuç: Açıklanan nedenlerle;
    Yüksek Mahkemenin 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 21. maddesinin (2) numaralı fıkrası hükmü doğrultusunda karar vermek gerektiği
    Anayasa Mahkemesi’nin hükmünün beklenmesine ve buna göre hüküm kurulmasına oy çokluğuyla karar verildi.13/02/2009



    tekrar merAbalar
    ben durumumu daha önceden anlatmıştım
    şimdi bir konuda bilgi almak istiyorum
    ben karşılıksız çeklerden dolayı mağdurum ve bırcumu ödemek istiyorum fakat alacaklı depo bana taksit yapmaya yanaşmıyor.
    şimdi ben bu durumda hapis cezası için ne diyebilirim
    yani depo eğer ki hapis cezası çıkmayacaksa bana taksit konusunda yanaşacaklardır ben bu konuda idda da bulunabilirmiyim.
    borcumu ödemem için gerekli şey zaman ve taksitlendirme
    yardımcı olursanız sevinirim

  4. #13
    Kayıt Tarihi
    Sep 2006
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    86
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Karşılıksız çeklerde af

    Selamlar çek'in vadeli olduğunun yasa ile kabulu çek'in vasfını yitirmemişmidir?

    Vadeli çeklerin kabulu meclisten madde olarak çıktığına göre,bu çek'in tanımına uymadığına göre karşılıksız çek cezası alanlara itiraz hakkı vermez mi?

    Saygılar

  5. #14
    Kayıt Tarihi
    Sep 2006
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    86
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Karşılıksız çeklerde af

    I. Genel Bilgiler
    1. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 5 inci maddesi “Özel kanunlarla ilişki” başlığını taşımaktadır. Bu maddeye göre, 5237 sayılı Kanun’un genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren özel kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır.
    2. Bu maddede geçen bazı kavramlarla ilgili kısaca açıklama yapmak gereklidir. Buna göre, 5237 sayılı Kanun’un genel hükümleri, 1 ilâ 75 inci maddeler arasındaki hükümlerdir. Bu maddelerde yer alan hususlarla ilgili olarak özel ceza kanunları ve ceza içeren özel kanunlardaki düzenlemelerin, 5237 sayılı Kanun’a uygun olması gereklidir.
    3. Bunun dışında özel ceza kanunları ve ceza içeren özel kanunlardan ne kastedildiği hususu da önemlidir. Özel ceza kanunları, genel nitelikteki Türk Ceza Kanunu’ndan ayrı olarak, suç ve cezaları düzenleyen kanunlardır. Öte yandan, ceza içeren özel kanunlar ise, sadece suç ve cezaları düzenlemezler. Bunların dışında, örneğin özel hukuka ilişkin hükümler de içerebilirler. Nitekim 3167 sayılı Kanun, ceza içeren özel kanunlara bir örnektir. Bu kanunun içerisinde, özel hukuka ilişkin hükümler olmakla birlikte, suç ve cezaların öngörüldüğü maddeler de yer almaktadır.
    4. Ancak bu hükmün uygulaması çeşitli tartışmalar yaratmıştır. TCK’nın genel bir kanun olması ve bundan yola çıkarak hukuk uygulamasında birliği ve hukuk güvenliğini sağlamak amaçları güdülerek ihdas edilen bu hüküm, mülga 765 sayılı TCK’nın benzer 10 uncu maddesinden farklılık arz etmektedir. Bahsi geçen 10 uncu madde de TCK ile özel kanunlar arasındaki ilişkiyi düzenlemekle birlikte, “bu kanundaki hükümler, hususi ceza kanunlarının buna muhalif olmayan mevaddi hakkında da tatbik olunur” demek suretiyle, ancak genel kanun ile özel kanun arasında bir aykırılık olmadığı durumlarda genel nitelikte olan 765 sayılı TCK’nın uygulanması gerektiğini belirtmekteydi. Ancak 5237 sayılı TCK bu düzenlemeyi değiştirerek bütün özel ceza kanunlarını ve ceza içeren özel kanunları kendisine tâbi kılmayı amaçlamıştır. Tabidir ki bu yönde bir düzenleme, saymakla bitmeyecek kadar çok olan özel kanunların kimi kısımlarının uygulanamaz hale getirilmesi anlamını taşımaktadır. Hal böyle olunca da, TCK’ya aykırı olan bütün özel nitelikteki kanunların taranması ve aykırı hükümlerin tespit edilip değiştirilmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır. Zira aksi tutum, TCK’ya aykırı olup da değiştirilmeyen hükümlerin, TCK’nın 5 inci maddesi gereğince uygulanamamaları sonucunu doğuracaktır. Bu ise oldukça zor ve zahmetli bir süreçtir.
    5. TCK’nın 5 inci maddesinin doğurduğu bu karmaşık duruma çare olarak, Kanunkoyucu TCK’nın Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un Geçici 1 inci maddesi, ilk halinde 5 inci maddenin yürürlüğünü 31.12.2006’ya, daha sonra ise 31.12.2008’e ertelemiştir. Bununla ilgili olarak, “diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır” hükmüne yer verilmiştir. Bu maddeden de anlaşıldığı üzere, TCK’nın genel hükümlerine aykırı olan özel ceza kanunlarının ilgili hükümleri, 31.12.2008’e kadar uyarlanmadıkları takdirde, kendiliğinden uygulanamaz hale gelecek, bunların yerine TCK’nın genel hükümleri (1 ilâ 75 inci maddeleri arasındaki Birinci Kitabında yer alan düzenlemeler) uygulanma alanı bulacaktır.
    6. Nitekim, 31.12.2008 tarihinin geçmesiyle, inceleme konumuz olan 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkındaki Kanun’da yer verilen ceza hükümlerinin akıbeti tartışılmaya başlanmıştır.
    7. TCK’nın 5 inci maddesinde bahsedilen ceza içeren özel kanunlara bir örnek teşkil eden 3167 sayılı Kanun’un 16 ncı maddesi karşılıksız çek başlığını taşımaktadır. Böylelikle, bu kanunla bir suç ve ceza yaratılmıştır. Bahsedilen bu suçun ve cezasının TCK’nın genel hükümlerine aykırı olduğu tespit edilirse uygulaması mümkün olmayacak, bunun yerine TCK hükümlerinin uygulanması gerekecektir.
    8. 3167 sayılı Kanun’un 16 ncı maddesinin TCK yürürlüğe girdikten sonra herhangi bir uyarlamaya tabi tutulmadığı bilinmektedir. Nitekim madde metninde de (birinci fıkra) hâlâ 765 sayılı (mülga) TCK’ya atıf yapıldığı görülmektedir. Dolayısıyla, karşılıksız çek suçunu düzenleyen 16 ncı maddenin, 01.01.2009’dan itibaren TCK’nin 5 inci maddesi hükmü karşısında nasıl ele alınacağının değerlendirilmesi gereklidir.
    9. Bu değerlendirmenin yapılmasında birkaç hususa değinilmesi gereklidir. Değinilecek hususlar elbette ki genel hükümler ile ilgilidir. Bu hususlar kusurluluk, tüzel kişilerin ceza sorumluluğu, tekerrürdür.

    II. Kusurluluk
    10. 765 sayılı (mülga) TCK döneminde rastlanan objektif sorumluluk hallerine TCK’da yer verilmemiştir. Objektif sorumluluk, kişinin esas itibariyle ortaya çıkmasında kusuru olmayan bir neticeden ötürü, çoğunlukla nedensellik bağının varlığına dayanarak sorumlu tutulması olarak tarif edilebilir. Diğer bir deyişle, objektif sorumluluk hallerinde, nedensellik bağı bakımından sadece objektif takdirle yetinilmektedir. Bunun anlamı, hareketin iradî olduğunun ve bu hareketin neticeyi meydana getirmeye elverişli ve uygun olduğunun tespit edilmesidir. Bunun ötesinde, kusurluluğun kast veya taksir şeklini alıp almadığı araştırılmamaktadır .
    11. TCK’nın getirdiği en önemli değişikliklerden biri, objektif sorumluluğu kabul etmemesidir. Kusur çeşitleri ise, kast, taksir ve netice sebebiyle ağırlaşmış suçtur . Ceza hukukunda temel kusurluluk şekli kasttır . Diğer bir deyişle, kanunda aksi belirtilmediği sürece suçlar ancak kasten işlenebilmektedir. Bu durum TCK’nın 21 inci maddesinde de, “suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır” denmek suretiyle açıklanmıştır.
    12. Netice itibariyle, objektif sorumluluğu öngören bir özel kanun, TCK’nın genel hükümlerine aykırılık teşkil edecektir. Karşılıksız çek keşide etme suçu bakımından ise objektif sorumluluk esası benimsenmiştir. Bu hem içtihat hem de doktrinde kabul edilmiştir. Nitekim 3167 sayılı Kanun’un 16 ncı maddesinin gerekçesinde de bu husus açıkça belirtilmiştir . Karşılıksız çek keşide etme suçunun failinin hareketi iradî olması gerekmekle birlikte, suçun oluşması için faildeki kastın, hesabında yeterli para bulunmamamsını da kapsaması aranmamaktadır . Oysa ki, TCK’nın kusurluluk ile ilgili hükümlerine göre hareket edersek, ortada karşılıksız çek keşide etme suçunun var olduğunu söyleyebilmek için, failin kastının hesapta yeterli para bulunmamasını da kapsadığının ispat edilmesi gereklidir.
    13. Görüldüğü üzere 3167 sayılı Kanun’un sistemi tamamıyla TCK’nın genel hükümler kısmında benimsemediği objektif sorumluluğa dayanmaktadır. Hal böyle olunca, 01.01.2009 tarihinden bu yana TCK’nın genel hükümlerine göre hareket etmek gerektiğinden, karşılıksız çek keşide etmek suçundan dolayı bir kimsenin cezalandırılabilmesi için, o kişinin kusur sorumluluğunun olması gereklidir. Eğer kişinin meydana gelen neticeden en azından taksir derecesinde bir sorumluluğu yoksa, kişinin o suçtan dolayı sorumlu tutulamaması gerekir. Netice olarak, TCK’nın genel hükümlerine göre hareket edildiği takdirde, failin kastının hesapta para olmamasını da kapsar nitelikte olduğu hallerde ancak ceza verilebilmesi, aksi durumda, sübjektif sorumluluk gereğince yüklenen suç açısından failin kast veya taksirinin bulunmadığının kabulü gerekir. Bu ise, CMK’nın 223 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince beraat kararı verilmesini gerektirmektedir.

    III. Tüzel Kişilerin Ceza Sorumluluğu
    14. Tüzel kişilerin ceza sorumluluğu bakımından ise, TCK’nın 20 nci maddesinin ikinci fıkrası ön plana çıkmaktadır. Buna göre, tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanamamaktadır. Ama güvenlik tedbirlerinin uygulanması mümkündür. Netice itibariyle, 3167 sayılı Kanun’un 16 ncı maddesinin ikinci fıkrasında yazılı olan, özel hukuk tüzel kişilerine karşılıksız keşide etmekten dolayı para cezası verilmesine ilişkin hüküm, TCK’nın genel hükümlerine aykırılık teşkil etmektedir.
    15. 3167 sayılı Kanun’un birinci fıkrasının son cümlesinde, “... bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir” denmiştir. Bilindiği üzere, mükerrir kavramı ceza hukukuna özgü bir terimdir ve tekerrür halinde olan kimselere mükerrir denmektedir. Nitekim, TCK’nın 58 inci maddesi “Suçta tekerrür ve özel tehlikeli suçlular” başlığını taşımaktadır. Diğer bir deyişle, tekerrür ile ilgili hüküm de TCK’nın genel hükümlerine dahildir.

    IV. Tekerrür
    16. TCK’nın 7 nci maddesinin üçüncü fıkrası metninden, tekerrürün infaz rejimine ilişkin bir kavram olduğu anlaşılmaktadır. Aynı şekilde, 58 inci maddede de, “tekerrür halinde hükmolunan ceza, mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilir” denmektedir. Dolayısıyla, bir suçtan mükerrir olan kişilere TCK’nın 58 inci maddesinin uygulanması gerekir. TCK’nın 58 inci maddesinin hiçbir yerinde, para cezasına çarptırılan kişinin tekerrür halinde cezasının hapis cezasına çevrileceği söylenmemektedir. Sadece, kanunda bir suç için para cezası ile hapis cezasının seçimlik olduğu hallerde tekerrür halinde apis cezasına hükmedilmesi söz konusu olabilir. Ama 3167 sayılı Kanun’daki durum bu değildir. Eğer kişi para cezasını gerektiren bir cezadan sonra yine aynı suçu işlerse, bu suçtan dolayı kendisine yine para cezası verilecek, fakat bu cezanın infazı mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilecektir. Ayrıca, infazdan sonra da kişi hakkında denetimli serbestlik hükümleri uygulanacaktır (TCK m. 58/6).
    17. Mükerrirlerle ilgili düzenleme bu şekilde olunca, artık 3167 sayılı Kanun’un 16 ncı maddesine göre, tekerrür halinde para cezasının hapis cezasına çevrilmesi söz konusu olamayacaktır.


    Alıntı:http://yeni-anayasa.blogspot.com/200...commentPage=36

  6. #15
    Kayıt Tarihi
    Sep 2006
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    86
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Karşılıksız çeklerde af

    Kasıt ve Kötü niyet yoksa, ekonomik suçlarda, Devlet veya şahıslara olan borç yüzünden hapis cezası insan onuruyla oynamaktır.

  7. #16
    Kayıt Tarihi
    Sep 2006
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    86
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Karşılıksız çeklerde af

    Kasıt ve Kötü niyet yoksa, ekonomik suçlarda, Devlet veya şahıslara olan borç yüzünden hapis cezası insan onuruyla oynamaktır....

  8. #17
    Kayıt Tarihi
    Sep 2006
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    86
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Karşılıksız çeklerde af

    5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un Geçici 1. Maddesine göre; “Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.”

    Bu hüküm çerçevesinde, belirtilen tarihten sonra, Türk Ceza Kanunu dışındaki ceza hükmü getiren tüm ceza kanunları hükümlerinin, TCK’da öngörülen şekle uydurulması çerçevesinde, 3167 Sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunun uygulanma şartlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.

    31.12.2008 tarihine dek, ceza hükmü getiren diğer özel kanunlardan olan 3167 Sayılı Çek Kanununun cezai hükümleri, TCK’nun genel hükümlerine aykırı olsa da uygulanabilmekteydi. Ancak 31.12.2008 tarihine kadar, Çek Kanununda gerekli değişiklikler yapılmadığından, artık 01.01.2009 tarihi itibariyle TCK’nun genel hükümlerinin (1-75. maddeleri) uygulama alanı bulması söz konusudur.

    Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2005/90 sayılı kararında, çek suçları için TCK Genel Hükümlerindeki “uzlaşma” esaslarının uygulanmasını isteyen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının mütalaasını, 3167 Sayılı Kanunda öngörülen davayı ve cezayı ortadan kaldıran sebeplere ilişkin düzenlemenin , TCK Genel Hükümlerindeki (m. 73/8) uzlaşma kurumuna açıkça aykırı olduğundan bahisle, bu aykırı hükümlerin de 31.12.2006 (bilahare yapılan değişiklikle 31.12.2008) tarihine kadar uygulanacağı gerekçesiyle reddetmiştir. Bir başka deyişle, Ceza Genel Kurulu, 3167 Sayılı Kanunda yer alan ve fakat, yeni TCK Genel Hükümlerine aykırılık teşkil eden maddelerinin sırf bu sebeple 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmasının mümkün olmadığını açıkça belirtmiştir.

    Ayrıca, 5252 Sayılı Kanun’un 9. maddesi uyarınca, Lehe olan hüküm, önceki (3167 SK) ve sonraki kanunların ( 1.1.2009’da yürürlüğe giren TCK madde 5) ilgili bütün hükümleri olaya uygulanarak, ortaya çıkan sonuçların birbirleriyle karşılaştırılması suretiyle belirlenir. Dolayısıyla, aynı kanunun geçici 1. maddesi yanında, yargılamada, 9. maddenin de göz önünde bulundurulmasıyla sanığın en lehine olan hükümlerin araştırılıp değerlendirilmesi gerekmektedir.

    Bu çerçevede aşağıda, Çek Kanunu’ndaki karşılıksız çek keşide etme suçunu düzenleyen hükümleri yerine uygulanması gerektiği düşünülen TCK hükümlerinin kısa bir değerlendirilmesi yapılmıştır.

    1. TCK m. 21 bakımından : 3167 SK. m. 16/1’de karşılıksız çek keşide etme suçu, “şekli suç” niteliğinde düzenlenmiştir. Ancak, TCK ’nın genel hükümleri (m. 21) uyarınca, bir suçun oluşumu kastın varlığına bağlıdır. Kast “doğrudan”(m. 21/1) veya “olası kast” (m. 21/2) olabilir. Bu nedenle, bir kişinin karşılıksız çek nedeniyle cezalandırılabilmesi için, bu kişinin çeki keşide ederken, çekin karşılıksız kalacağı kastıyla hareket etmiş olması gerekmektedir. Başka bir deyişle, bunu bilmeli ve istemelidir. Dolayısıyla, yapılan yargılamada, artık kastın varlığı mutlak olarak araştırılmalı ve bunun sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır.

    Şayet olayda kast yoksa yahut fiil objektif sorumluluk çerçevesinde mütalaa ediliyorsa TCK m. 21/2’ye göre, somut olayda karşılıksız çek keşide eden kişide “olası kast”ın varlığı da ayrıca değerlendirilerek, maddede öngörülen ceza indirimleri uygulanmalıdır.

    Bu noktada dikkate alınması gereken en önemli husus şudur: Eski TCK 45. madde çerçevesinde “objektif sorumluluk” kapsamında mütalaa edilen karşılıksız çek suçuna verilen cezalar, yeni TCK 21. maddeye aykırıdır. Zira , şayet suçun manevi unsuru olarak “doğrudan kast” aranmıyor ve objektif sorumluluk esasına göre “olası kast”ın var olduğu kabul edilerek ceza tayin ediliyorsa, bu durumda TCK m.21/2 uygulanmalı ve “diğer suçlar” kapsamında, temel cezada üçte birden yarısına kadar indirime gidilmelidir. Eski TCK madde 45’e göre böyle bir indirim gerekmediğinden mahkemeler kanunda öngörülen cezayı aynen verebilmekteydiler. Oysa yeni TCK madde 21, objektif sorumluluk halinin kabul edildiği suçlarda, yani “olası kast”ın varlığı halinde, verilecek cezalardan indirim yapılmasını emredici olarak va’zetmiş bulunmaktadır.

    Şu halde, karşılıksız çek suçlarında suçun manevi unsuru olarak “kast” aranmalı, yok eğer objektif sorumluluğa göre ceza tayin ediliyorsa, “olası kast”ın varlığı araştırılmalı ve olası kast varsa temel cezada kanunda belirtilen indirim uygulanmalıdır. Bunlar yapılmadan tayin edilen cezalar, 3167 Sayılı Kanunun uygulanması açısından 1.1.2009’da yürürlüğe giren 5252 Sayılı yeni TCK ‘nun 5nci maddesi dalaletiyle 21 nci maddesine aykırılık teşkil etmektedir, bu sebeple de ortadan kaldırılmaları ve infazlarının durdurulması icap etmektedir. Aksi bir uygulama “kanunsuz suç ve ceza olamaz” esasına açık bir aykırılık teşkil edecektir.

    2. TCK m. 52 – 61/8 bakımından
    Çek Kanunu’na göre, karşılıksız çek keşide etme suçunun cezası, çek bedeli tutarı kadar “adli para cezası” olarak belirlenmekteydi. Ancak, 1.1.2009 tarihinden itibaren TCK’nın adli para cezalarına ilişkin 52. maddesi uygulama alanı bulacağından, ceza miktarının ve niteliğinin belirlenmesi farklılaşacaktır.

    Adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir. Yargılama sonucunda verilen kararda, adli para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilmelidir. Adli para cezasının miktarının tespiti artık, sadece bu yolla gerçekleştirilebilecektir.

    Bu noktada, yargılamada sanığın lehine olan hafifletici hükmün de göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Hakim, ekonomik ve şahsi hallerini göz önünde bulundurarak, kişiye adli para cezasını ödemesi için hükmün kesinleşme tarihinden itibaren bir yıldan fazla olmamak üzere mehil verebileceği gibi, bu cezanın belirli taksitler halinde ödenmesine de karar verebilir. Taksit süresi iki yılı geçemez ve taksit miktarı dörtten az olamaz. Kararda, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi halinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceği belirtilir. Dolayısıyla, karşılıksız çek keşide etme suçuna karşılık verilecek cezanın tayininde bu hükmün uygulanması gerekmektedir.

    Burada karşılaşılacak bir başka sorun, karşılıksız çek keşide etme suçuna tayin edilecek cezanın tam gün karşılığının neye göre belirleneceğidir. Çek Kanunu’nun uygulamasında, ceza, karşılıksız çıkan çek miktarına göre belirlenmekteyken, TCK’nın 52. maddesinin uygulanmasıyla, öncelikle tamgün hesabının yapılması ve bir güne karşılık gelen parasal miktarın belirlenmesi üzerine karar verilmesi gerekmektedir.

    TCK m. 61/8 hükmüne göre, adli para cezasının hesaplanması ise, adli para cezası hesaplanırken, bu madde hükmüne göre cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine yönelik artırma ve indirimler, gün üzerinden yapılmalıdır. Adli para cezası, belirlenen sonuç gün ile kişinin bir gün karşılığı ödeyebileceği miktarın çarpılması suretiyle bulunacaktır. Bu itibarla, yargılama sonucunda verilecek adli para cezasının tayini usulü de tümden değişmektedir.

    K I S A C A : Bu değerlendirmeler ışığı altında mahkemenizce verilen ilgili karar, 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan TCK 5nci maddesi uyarınca , aynı kanunun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir ve sanık/hükümlü lehine olan yeni hükümler uygulanmalıdır. Şöyle ki:

    1. İlgili karar tesis edilirken, karar tarihindeki kanun uygulandığı için “kasıt” unsuru aranmamıştır. Oysa 3167 SK bakımından yürürlüğe giren TCK genel hükümlerine göre, suçun oluşumu kastın varlığına bağlıdır. Anılan suçun “taksirli” hali de kanunda öngörülmediğinden ceza yaptırımı uygulanamayacaktır. Diğer taraftan, 18.02.2009 tarih ve 5838 Sayılı Kanunun 18nci maddesindeki düzenlemeye göre, artık çek bir havale aracı değil, üzerinde yazılı tarihte ödenmesi gereken bir bono/poliçe haline gelmiştir. Bu düzenleme de esasen TCK nun kastı düzenleyen maddesiyle uyumludur ve böylece karşılıksız çek suçu, yasama organının da iradesiyle artık “kasıtlı suç” haline gelmiştir. Kast unsuru aranmadan verilen cezanın infazının durdurulması gerekmektedir.

    Diğer taraftan, son düzenleme ile, geçici bir süre ile de olsa, “ibrazında ödenmesi” özelliği kaldırılmış olduğundan, havale ve ödeme aracı değil, bono/poliçe vasfı kazanmış olan çekin karşılıksız çıkmasından dolayı hapis cezası verilmesi uygulaması, Anayasanın 38nci maddesine eklenen son fıkrasına da aykırılık teşkil edecektir.

    2. Tayin edilen adli para cezalarında TCK m. 52 ve m. 61/8 uygulanmalıdır.

    -------------------------------------------------------------------------------------------------
    Kasıt ve Kötü niyet yoksa, ekonomik suçlarda, Devlet veya şahıslara olan borç yüzünden hapis cezası insan onuruyla oynamaktır.

  9. #18
    Kayıt Tarihi
    Sep 2006
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    86
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Karşılıksız çeklerde af

    TC Şişli 11. Asliye Ceza Mahkemesi
    DOSYA NO:2007/541
    KARAR NO:2009/113
    C.Savcılığı Esas No:2007/6970
    GEREKÇELİ KARAR
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    HAKİM :F.O
    C.SAVCISI :C.K
    DAVACI :KAMU HUKUKU
    KATILAN :K.K
    VEKİLİ :Av.S.Y
    SANIK :A.A
    SUÇ :Karşılıksız Çek Keşide Etme
    SUÇ TARİHİ:16.12.2006
    KARAR TARİHİ:05.03.2009

    Mahkememizce açılan davanın yapılan yargılaması sonunda;
    GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
    Sanığın karşılıksız çek keşide ettiğinde bahisle hakkında kamu davası açılmış ve 3167 sayılı yasanın 16/1 maddesi gereğince çek yaprağı sayısınca cezalandırılması talep edilmiştir.
    Öncelikle 5237 sayılı yeni TCK'nun özel kanunlarla ilişkisini düzenleyen 5. maddesinde "Bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı" hükme bağlanmış TCK'nun yürürlük ve uygulama şekli hakkındaki 5252 sayılı yasanın 5560 yasayla değişik geçici 1. maddesinde ise "Diğer kanunların 5237 sayılı TCK'nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin ilgili kanunlarda değişiklik yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanmasına devam edileceği" belirtilmek suretiyle çek yasasının TCK'un genel hükümlerine aykırılık içeren kısımları süreye tabi tutularak bu tarihten sonra aykırı düzenlemelerin artık uygulanmayacağı açıkca ifade edilmiştir.
    Yasama organı tarafından bir çok yasada TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenlemeler yapıldığı halde 31.12.2008 tarihine kadar 367 sayılı çek yasası bakımından böyle bir düzenleme yapılmamıştır.
    TCK'nun genel hükümleri yürürlüğe girmemiş gibi 01.01.2009 tarihinden itibaren karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesi TCK'nın 5. maddesiyle 5252 sayılı yasanın geçici 1. maddesini anlamsız hale getirecektir.Bir başka değişle ceza içeren diğer özel yasalar bakımından TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiğinin kabul edip sadece çek yasası bakımından yürürlüğe girmediğini ileri sürmek böyle bir istisnai düzenleme olmadığı için mümkün değildir.
    Ayrıca tüzel kişilere ceza verilemeyeceğine ilişkin lehe olan TCK'nın 20/2 maddesinin 01.01.2009 tarihinden itibaren çek yasası bakımından da geçerli olduğunu kabul edip TCK'nın genel hükümlerinde yer alan diğer hususların ise çek yasası bakımından geçerli olmadığını ileri sürmek de kendi içinde tutarsızlık oluşturacak ve TCK ile 3167 yasanın genel nitelikteki hükümlerinin karma uygulamasına yol açacaktır.
    TCK'nun yürürlüğüne ilişkin 5252 sayılı yasanın 5/2 maddesinde nispi nitelikteki adli para cezalarından aksedilmiş olması,bu tür cezaların karşılıksız çek keşide etmek suçları bakımından da varlığını kabul ve 01.01.2009 tarihinden itibaren de uygulanacağı anlamına gelmemektedir.Bu düzenleme aynı maddede belirtilen alt ve üst sınırların maktu adli para cezaları bakımından geçerli olduğunu ancak nispi nitelikteki adli para cezaları bakımından geçerli olmadığını ifade etmek için yasaya konulmuştur.Dolayısıyla 31.12.2008 tarihine kadar özel ceza yasalarında belirtilen nispi nitelikteki adli para cezaları uygulamasına devam edileceği ve söz konusu tarihten sonra ise bu uygulamanın da son bulacağı amaçlanmış,zaten bu durum aynı yasanın geçici 1. maddesinde açıkca ifade edilmiştir.Eğer 5252 yasanın geçici 1. maddesindeki düzenleme söz konusu olmasaydı TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarih ile 31.12.2008 tarihleri arasındaki dönemde de çek bedeli kadar adli para cezası uygulaması yasal açıdan mümkün olmayacaktı
    TCK'nın nitelikli dolandırıcılık suçuna ilişkin 158/1-Son maddesinde nispi nitelikteki adli para cezasına yer verilmiş olması da çek yasası bakımından nispi nitelikte adli para cezasının kabul edildiği anlamına gelmemektedir.Çünkü bu düzenleme istisnai nitelikte özel bir düzenleme olduğundan ve TCK'nın genel hükümleri içinde yer almadığından çek yasası bakımından nispi adli para cezalarının kabulune imkan vermeyecektir.
    Çek yasası bakımdan da 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren ve genel hükümler içinde yer alan TCK'nın 52/3 maddesinde ise ADLİ PARA CEZALARININ BELIRLENMESİNDE ESAS ALINAN TAM GÜN SAYISI İLE 1 GÜN KARŞILIĞI OLARAK TAKTİR EDİLEN MİKTARIN KARARDA AYRI AYRI GÖSTERİLECEĞİ belirtilmiş,dolayısıyla çek yasasında olduğu gibi çek bedeline bağlı adli para cezası uygulaması son bulmuştur.
    Ayrıca cezanın belirlenmesine ilişkin TCK'nun 61/8 maddesinde ise ADLİ PARA CEZASINDA ARTIRIM VE İNDİRİM YAPILIRKEN HESAPLAMANIN GÜN ÜZERİNDEN YAPILMASI ÖNGÖRÜLMÜŞTÜR.Bu durumda çek miktarına bağlı olup gün hesabıyla tespiti mümkün olmayan karşılıksız çek suçuna ilişkin adli para cezasına örneğin:TCK'nın 62. maddesinde düzenlenen taktir-i indirim nedenlerini uygulama imkanı da kalmamış ve sonuç olarak çek yasasındaki yaptırım yasal süre içinde TCK'nın genel hükümlerine uygun hale getirilmediği için 01.01.2009 tarihinden itibaren zımmen yürürlükten kalkmıştır.
    4814 sayılı yasa ile 3167 sayılı yasada değişiklik yapılmasından sonra her bir çek yaprağı ayrı suç oluşturduğundan karşılıksız çek keşide edenler hakkında teselsül hükümlerini uygulama imkanı kalmamış,ancak ceza içeren özel yasalar bakımından 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın genel hükümlerindeki 43.maddeye göre lehe kanun uygulaması nedeniyle belli şartların varlığı halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması tekrar mümkün hale gelmiştir.Bu durumda da gün hesabına göre tespiti mümkün olmayan çek yasasındaki mevcut yaptırımı TCK'nın 61/8 maddesindeki düzenleme nedeniyle teselsülden dolayı artırma imkanı kalmamıştır.
    Ayrıca yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri karşısında,karşılıksız çek keşide etmek suçları yönünden tekerrür,şikayetten vazgeçme,çek hesabı açtırmaktan yasaklanmaya ilişkin çek yasasındaki mevcut düzenlemeler de TCK'nın genel hükümlerine aykırı hale gelmiştir.5252 sayılı yasanın 5/3 maddesiyle cezaların infazına ilişkin 5275 sayılı yasanın geçici 1.maddesinde belirtilen ve adli para cezasının ödenmemesi halinde günlüğü kaç liradan hapse çevireleceğine ilişkin kurallar ise para cezasının ödenmemesi durumunda nasıl davranılacağını gösteren kurallar olup karşılıksız çek keşide edilmesi halinde cezanın miktarının tayini için başvurulabilecek kurallar değildir.
    3167 sayılı yasadaki cezanın miktarına ilişkin ÇEK BEDELİ TUTARI KADAR ibaresi 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri nedeniyle geçerlilğini kaybettiğinden bu durumda TCK'nın 52. maddesine giderek yaptırımı belirlemek imkanı da kalmamıştır.Çünkü genel düzenleme içinde yer alan ve cezaların sınırlarını gösteren maddeler suç olarak kabul edilen eylemlere yaptırım olsun diye değil sadece cezaların alt ve üst sınırlarını belirtmek amacıyla konulmuş hükümlerdir.
    Diğer taraftan 4814 sayılı yasa ile değişiklik yapılmasından önce karşılıksız çek keşide edenler hapisle cezalandırılmaktaydılar bu değişikliğin yapılmadığı ve karşılıksız çek keşide edenlerin hapisle cezalandırıldıkları vasayılıdığında sonradan yürürlüğe giren yasa hükümleri nedeniyle maddede hapis cezası muhafaza edilip cezanın miktarına ilişkin kısım uygulama imkanını kaybetseydi o zaman TCK'nın genel hükümlerinde yer alan 49.maddeye giderek karşılıksız çek keşide edenlere 1 aydan 20 yıla kadar hapis cezası verilmesi ve buna bağlı olarak görevsizlik kararı verilip dosyanın ağır ceza maddesine gönderilmesi mi kabul edilecekti?
    Anayasının 38.maddesinde ifadesini bulan SUÇTA VE CEZADA KANUNİLİK İLKESİNİN doğal sonucu olarak yasama organı suç olarak benimsediği bir eylemin cezasının türünü ve miktarını ilgili maddede belirtmek durumundadır.Zaten bu nedenle ceza kanunlarında her bir suç yönünden ilgili maddede cezanın türü ve sınırları gösterilmiş,genel hükümler içinde yer alıp cezanın sınırlarını gösteren maddelerle yetinmek yolu benimsenmemiştir.Çünkü hangi eylemin kamu düzenini daha çok bozduğu ve bu nedenle daha fazla cezalandırılması gerektiği konusundaki tercih,suç ve ceza siyasetiyle ilgili olup siyası sorumluluğu gerektiren ve yasama organlarının mutlak taktirinde olan bir husustur.Ancak bu durumun belirli bir ceza makası aralığında cezanın bireyselleştirilmesi için mahkemeye tanınan taktir hakkıyla karıştırılmaması gerekmektedir.
    5237 sayılı TCK'nın bedelsiz senedi kullanma suçuna ilişkin 156. maddesinde adli para cezasının sınırlarının belirtilmemiş olması karşı örnek olarak gösterilebilir ise de zaten bu madde de yasama organı bu fiil için sınırlarını belrttiği hapis cezasını da öngördüğünden aynı yasanın 52. maddesindeki limitlerin farkında olarak adli para cezası yönünden taktir hakkını mahkemeye bırakmış,dolayısıyla cezasının türü ve miktarı konusundaki tercihini açıkca ortaya koymuştur kaldı ki hapis ve adli para cezasının birlikte uygulanması gereken durumlarda,bu cezalardan birisinin asgari hadden diğerinin ise azami hadden tayini kendi içinde tutarsızlık oluşturacağından mahkemenin taktir ettğini hapis cezasının miktarı adli para cezasının gün bakımından miktarını belirlemede ölçü oluşturacaktır.Mevcut durum nedeniyle çek yasası bakımından ise yaptırımın ne miktarda olacağı konusunda kanun koyucunun ortaya koyduğu açık bir iradeden bahsetmek söz konusu değildir.Niye miktarı belirtilmeyen adli para cezasıyla hapis cezasının seçimlik olarak düzenlendiği bazı suçlarda örneğin:Mühür fekki suçunda asgari hadden uygulama yapılması yönünde bir eğilim gösterilmesi nedeniyle 5560 sayılı yasayla TCK'nın 61. maddesinde değişiklik yaparak adli para cezasının tercih edilmesi halinde hesaplamanın ne şekilde yapılacağını belirlemiştir.Zaten bu örnekler genel hükümler içinde yer almayıp TCK'nun özel hükümlerine ilişkin 2. kitabında yer aldığından çek yasası bakımından sonuca etkili olmayacaklardır.
    31.12.2008 tarihine kadar karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesinin o dönem için yasaya uygun olduğu ve dolayısıyla infazının gerektiği ileri sürülebilir ise de bu tarihten sonra gün hesabına göre adli para cezası belirlemek zorunlu hale gelmiş ve buna uygun bir düzenleme yapılmadığı için de eylemin yaptırımsız kaldığı sonucuna varılmış,dolayısıyla meydana gelen ve lehe olan bu durumdan henüz cezaları infaz edilmeyen kişilerin de yararlanması yolu açılmıştır.
    Karşılıksız çek keşide etmek suçlarına ilişkin yeni bir yasa yapıldığı taktirde bu yasanın yürülüğe gireceği tarihe kadar,TCK'nın genel hükümlerine aykırılık içeren mevcut çek yasasının ilgili maddelerini uygulamak imkanı kalmadığı için bu boşluğu kıyas veya kıyasa yol açacak biçimde geniştici yorum yapmak yoluyla doldurmakta TCK'nın 2/3 maddesi kapsamında mümkün görülmemiştir.
    Sonuç olarak karşılıksız çek keşide etmek suçu için 368 sayılı yasada öngörülen yapıtırımda,31.12.2008 tarihine kadar TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenleme yapılmadığından 3167 sayılı yasadaki mevcut yasadaki yaptırımı fiilen uygulama imkanının kalmadığı,ayrıca ceza miktarını TCK'nın 52.maddesine göre tayin imkanı da olmadığı,dolayısıla çek yasasındaki mevcut yaptırımın zımmen yürürlükten kalktığı sonucuna varılmış,yaptırımı kalmayan bir eylemi de suç olarak kabul etmek mümkün olmadığı için aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
    HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
    Sanık A.A'ya atılı olan karşılıksız çek keşide etmek suçunun yasal unsurları bakımından oluşmadığı anlaşılmakla sanığın BERAATİNE,
    Yapılan yargılama giderlerinin hazine üzerinde bırakılmasına,
    Sanığın ve katılan vekilinin yokluğunda açıkca yapılan yargılama sonucunda Cumhuriyet Savcısının istemine aykırı olarak,kararın tefhim veya tebliğden itibaren 7 gün içinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine yapılacak beyanın tutanağa geçilmesi suratiyle Yargıtay yolu açık olmak üzere karar verildi.05.03.2009
    Katip Hakim

    Alıntı:http://yeni-anayasa.blogspot.com/200...commentPage=51

  10. #19
    Kayıt Tarihi
    Sep 2006
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    86
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Karşılıksız çeklerde af

    Bu haber çek'ten davası olanlara!






    Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi, Türkiye’de binlerce kişinin hapisten çıkmasına neden olacak bir karar verdi. Mahkeme 3167 sayılı çek kanunuyla ilgili yasada boşluk olması nedeniyle karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı Asliye Ceza Mahkemesi tarafından hapis cezasına çarptırılan ve tutuklanan İstanbul Ümraniye’de esnaflık yapan Hasan Sulhi S.na verilen 24 bin 300 lira adli para cezası sonrasında verilen hapis cezası hükmü durdurdu

    Bu karar sonrasında karşılıksız çek vermek suçundan Ferizli Cezaevinde tutuklu bulunan Hasan H. Seyalıoğlu’nu tahliye ederken mahkemenin bu kararının emsal teşkil edebilecegi belirtildi.

    Türkiye’de ilk olan karar , Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi başkanı Abdulkadir Yavuz mahkeme heyeti hakim Burhanettin Esenkar, Cevdet Bak tarafından tutuklanan Hasan Sulhi Seyalıoğlu’nun avukatının cezaya yaptığı itiraz sonrasında verildi.
    İstanbul Ümraniye’de tavukçuluk yapan Hasan Sulhu S.(64) 17 Şubat 2007 tarihinde kestiği 24 bin 300 liralık çek karşılıksız çıkınca hakkında karşılıksız çek vermek suçundan Adapazarı lnci Asliye Ceza Mahkemesi tarafından dava açıldı. 12 Aralık 2007 tarihinde karara çıkan dava sonrasında da İstanbullu tavukçu karşılıksız çek vermek suçundan çek bedeli olan 24 bin 300 YTL adli para cezasına çarptırıldı.

    Mahkemenin kararı 29 Ocak 2009 tarihinde infaz edilerek Hasan Sulhi Seyalıoğlu tutuklanarak Ferizli Cezaevine konuldu.

    Bu tutuklama sonrasında Seyalıoğlu’nun avukatı Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesine verdiği dilekçe ile hapis cezasının 3167 sayılı çek kanunun 16ncı maddesi ile TCK’nın 20,43,52,53,60 ve 6lni maddelerini kapsayan düzenlemelere aykırı olduğunu ve 31 Kasım 2008 tarihi itibariyle de karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığını belirterek müvekkilinin tahliye edilmesini istedi.
    İtirazı inceleyen Sakarya lnci Ağır Ceza Mahkemesi Türkiye’de emsal teşkil edecek bir karar verdi.

    Mahkemenin gerekçesi

    Mahkeme 4 sayfalık kararında tahliyeye gerekçe olarak şunları yazdı:

    “ 3167 sayılı yasanın 16ncı maddesi değerlendirildiğinde çek tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırır. Ancak veilen para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz”hükmünün bulunduğu bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK’nın 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır.

    Bu düzenleme karsısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 lira arasında takdir edilecek bir bedelle çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabilecegini degerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas TCK’nın 2/3 madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna öre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler kıyasa yol açacak biçimde yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına ragmen kıyas yaparak adli para cezası olduğu belirtilmiştir.

    3167 sayılı yasada bulunan ve 5237 sayılı TCK’nınlnci kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu 52nci maddede düzenlenen gün para sistemine aykını oln ceza kuralının 31 Aralık 2008 tarihinden sonra uygulanamayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 sayılı yasanın geçici lnci maddesine dikkate alarak 5728 sayılı yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenleme yapmasına rağmen 3167 sayılı yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
    Yasa koruyucunun atlama yaptığı, bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyecegine göre yasa koruyucunun muradının 3167 sayılı yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması uygulanamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uyguylanmak amacı ile konulur.Uygulanmayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa7da yapılan dütenlemeye temel hak ve özgürlükleri içeren uluslar arası sözleşme hükümlerine ve gerekse türk ceza kanunun 2nci maddesinde düzenlenen kanunun açıkca suç saymadığı bir fiim içim kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunlarla yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden baska bir ceza .ir güvenlik tedbirine hüküm olunamaz kuralına da aykırıdır

    Mahkeme 4 sayfalık gerekçesiyle itirazı kabul ederek yasada yeni düzenleme yapılıncaya kadar infazın durdurulmasına karar vedi.

    Bu karar ile karşılıksız çek vermek suçundan tutuklanan ve cezaevlerinde bulunan kişilerinde tahliyeleri gündeme geldi

    Alıntıhttp://www.medyabar.com/detay.php?ID=7815

  11. #20
    Kayıt Tarihi
    Mar 2009
    İletiler
    54
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Karşılıksız çeklerde af

    Ama cezalara ve infazlarada devam

+ Konuyu Yanıtla
2 / 10 Sayfa İlkİlk 12345678910 SonSon

Bu sayfada bulunan kavramlar:

xxx.sanialar.video

VABAYX

cek bedelince para cezasi

24 12 2016 yasa tasarisida ceza af varmi

sanialar xx vidio

http:www.hukuki.netshowthread.php51254-Karsiliksiz-ceklerde-afpage9

https:www.hukuki.netshowthread.php51254-Karsiliksiz-ceklerde-afpage9

Forum

Benzer Konular :

  1. Karşılıksız çeklerde hapis süresi
    Herkese selamlar, 1997 senesinde üç ortaklı bir limited şirket kurduk. Ortakların hepsi aynı oranda hisseye sahip, hepsi müdür konumunda ve...
    Yazan: sadık67 Forum: Ticaret Hukuku
    Yanıt: 0
    Son İleti: 09-06-2010, 15:00:57
  2. Karşılıksız çeklerde icra takibi yapma süresi
    Benim birkaç sorum olacaktı. 1-Tahsil etmek istediğim çek karşılıksız çıktı ve o gün arkasını yazdırdım.Bu tarihten itibaren icraya vermem için bir...
    Yazan: akinturkby Forum: Ticaret Hukuku
    Yanıt: 4
    Son İleti: 09-01-2010, 19:42:28
  3. Karşılıksız çeklerde tahliyeler başladı
    Sakarya 1.nci Ağır Ceza Mahkemesi nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesi olarak karşılıksız çekle ilgili olarak Asliye Ceza Mahkemelerinden gelen dilekçeleri...
    Yazan: Cuneyt14 Forum: Ceza Hukuku
    Yanıt: 10
    Son İleti: 08-04-2009, 00:30:48
  4. Çeklerde sahte imza
    büyük bir holding yönetim kurulu bsk. yrd. nın asistanı bana borçlarına karşılık muhtelif tarihlerde patronunun şahsi çeklerini getirirdi. Patronunun...
    Yazan: muratng Forum: İcra ve İflas Hukuku
    Yanıt: 4
    Son İleti: 19-01-2009, 22:19:39
  5. Karşılıksız çeklerde ödeme yükümlüğü 410 YTLye çıkarıldı
    Karşılıksız kalan çekler için bankaların ödemekle sorumlu olduğu tutar 410 YTL'ye çıkarıldı Karşılıksız çeklerdeki ödeme yükümlülüğü yükseltildi ...
    Yazan: Av.Duygu Tekay Forum: Ticaret Hukuku
    Yanıt: 0
    Son İleti: 17-01-2007, 14:27:46

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.