RENKSİZ VE SİVİL (!) ANAYASA

II. BÖLÜM

BAŞLANGIÇ HÜKÜMLERİ

Ülkemizin her gün değişen gündeminde savrulup uzun süre ara verdiğim yazı dizime kaldığım yerden, 1982 Anayasası’nın başlangıç hükümleri ile AKP’nin anayasa taslağındaki başlangıç hükümlerini karşılaştırıp yorumlayarak devam edeyim.

BAŞLANGIÇ (1982 Anayasası)

Türk Vatanı ve Milletinin ebedi varlığını ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve onun inkılap ve ilkeleri doğrultusunda;

Dünya milletleri ailesinin eşit haklara sahip şerefli bir üyesi olarak, Türkiye Cumhuriyetinin ebedi varlığı, refahı, maddi ve manevi mutluluğu ile çağdaş medeniyet düzeyine ulaşma azmi yönünde;

Millet iradesinin mutlak üstünlüğü, egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olduğu ve bunu millet adına kullanmaya yetkili kılınan hiçbir kişi ve kuruluşun, bu Anayasada gösterilen hürriyetçi demokrasi ve bunun icaplarıyla belirlenmiş hukuk düzeni dışına çıkamayacağı;

Kuvvetler ayrımının, Devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak Anayasa ve kanunlarda bulunduğu;

Hiçbir faaliyetin Türk milli menfaatlerinin, Türk varlığının, Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihi ve manevi değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılapları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği ve laiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı;

Her Türk vatandaşının bu Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve sosyal adalet gereklerince yararlanarak milli kültür, medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu;

Topluca Türk vatandaşlarının milli gurur ve iftiharlarda, milli sevinç ve kederlerde, milli varlığa karşı hak ve ödevlerde, nimet ve külfetlerde ve millet hayatının her türlü tecellisinde ortak olduğu, birbirinin hak ve hürriyetlerine kesin saygı, karşılıklı içten sevgi ve kardeşlik duygularıyla ve Yurtta sulh, cihanda sulh arzu ve inancı içinde, huzurlu bir hayat talebine hakları bulunduğu;

FİKİR, İNANÇ VE KARARIYLA anlaşılmak, sözüne ve ruhuna bu yönde saygı ve mutlak sadakatle yorumlanıp uygulanmak üzere.

TÜRK MİLLETİ TARAFINDAN, demokrasiye aşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunur.



BAŞLANGIÇ (AKP Taslağı)

Herkesin insan haysiyetinden kaymaklanan evrensel hak ve hürriyetlere sahip olduğu inancıyla hareket eden, her türlü ayrımcılığı reddeden, farklılıklarımızı kültürel zenginliğimizin kaynağı olarak gören bir eşitlik anlayışına sahip biz Türk Milleti; insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne dayanan demokratik ve laik Cumhuriyetin kurum ve kurallarını düzenleyen bu Anayasayı, egemen irademizin ve Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün çağdaş uygarlık hedefi ile ebedi barış idealine olan bağlılığımızın ifadesi olarak kabul ve teyid ederiz.

***

Metinlerden de açıkça anlaşılacağı üzere, 82 Anayasası’nın başlangıç hükümleri, Atatürk’ün ilkelerinden, bu ilke ve devrimlere bağlılıktan söz etmekte iken; AKP taslağında Atatürk ilkelerine bağılılıktan hiçbir surette bahsedilmemiş olup ilkelerden ise sadece laiklik ilkesine –lütfen- değinilmiştir. 82 Anayasası’nda “…laiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı…” şeklinde bir laiklik tanımı yer almakta iken, AKP taslağında bu şekilde ya da benzer mahiyette herhangi bir tanım yapılmamıştır.

Bu tutum, daha önce laiklik ilkesinin tanımının yeniden yapılması gerekliliğine sık sık işaret eden AKP’nin, laiklik ilkesinin içini boşaltma, altını oyma çabasını anayasamızda da gerçekleştirme niyetinin açık göstergesidir. Laiklik ilkesini alenen ve birden ortadan kaldırmanın mümkün olmadığını, bu girişimin kapatılmalarına neden olacağını (Nitekim laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduklarından bahisle aleyhlerinde kapatılma davası açılmıştı.) , bunu aşama aşama ve sinsice yapmanın kendileri açısından daha yerinde olacağını bilen AKP, anayasadan tüm Atatürk ilkelerini “demokrasi, sivil ve egemen irade, renksiz yani ideolojisiz anayasa, küreselleşme…” gibi kavramlar arkasına gizleyerek çıkarmaya cürret ederken laiklik ilkesini yok etmeyi göze alamamıştır. İşte bu nedenle de sadece “laik Cumhuriyet...” ibaresine yer vererek, yeni anayasaya yöneltilecek muhtemel tepkilere karşı “İşte bakın laiklik olduğu yerde duruyor.” mesajı vermektedir.

AKP hazırlattığı taslakta aynı taktiği, Atatürk’ü anayasadan tamamen çıkarma girişimine karşı yönelecek muhtemel tepkiler için de kullanarak; Atatürk’ü Atatürk yapan ilkelerden söz etmek yerine Atatürk’ün her kesimce kabul gören ve kendi ideolojilerine tehlike arz etmeyen “çağdaş uygarlık hedefi” ve “ebedi barış” gibi esaslara değinmektedir. Böylelikle Atatürk’ü anayasadan çıkarma girişimine yönelecek muhtemel tepkilere karşı da, bu kez “İşte bakın Atatürk anayasada hala yer alıyor.” mesajı vermektedir. (İdeolojisiz anayasa yapacağını beyan ederek Atatürk karşıtı belli bir kesimin destek ve sempatisini kazanmaya çalışan AKP'nin, anayasada Atatürk'e bu şekilde olsa dahi yer vermesi ise, o kesime karşı samimiyetsizliğini ortaya koymaktadır ki bu da tartışılması gereken başka bir konudur.)


Bu noktada, AKP’nin sinsice hareket ederek, bir taraftan karşı devrimini tamamlamak üzere yoluna devam ettiği, diğer taraftan da bu yolda önlerine çıkacak muhtemel engelleri (ki o engellerin yeganesi Kemalist ideolojidir.) bertaraf etmeye çalıştığını söylemek çok da yanlış olmasa gerek.


Son olarak, her iki başlangıç metni karşılaştırıldığında, anayasadan çıkarılmaya çalışılan tek değerimizin Atatürk ile O’nun devrim ve ilkeleri olmadığı; “Türklük, ulus ve ulusçuluk, devletin vatan ve milleti ile bölünmez bütünlüğü” gibi değerlerimizin de yok edilmeye çalışıldığı açıkça görülecektir.


82 Anayasası başlangıç hükümlerinde sık sık vurgulanan “Devletin vatan ve milleti ile bölünmez bütünlüğü” “Devletin tüm unsurları ile birlikte bu bütünlüğü koruma zorunluluğu” kavramlarına AKP taslağının başlangıç hükümlerinde hiç yer verilmemiş olması da üzerinde durulması gereken önemli noktalardan biridir. AKP hükümetinin bu konudaki söylemlerini hatırlayacak olursak, ülkemizin eyaletlere ayrılmasının tartışmaya açılması, “Türk” kavramı yerine “Türkiyeli” kavramının benimsetilmeye çalışılması, alt kimlik - üst kimlik gibi etnik ayrımcılığı körükleyici beyanatlarda bulunulması; AKP için "devletin vatan ve milleti ile bölünmez bütünlüğü"nün ne denli önem arz ettiği gözler önüne serilecektir.

Yazımın bu bölümüne son verirken, AKP tarafından kullanılan ve ne hikmetse taslak anayasanın başlangıç hükümlerinde de yerini alan “Farklıklarımız kültürel zenginliğimizdir.” sloganını hatırlatarak, renksiz anayasa yapma girişiminde bulunan AKP’nin anayasasının RENGİ hakkında ipucu vermek istiyorum…




Not: “Sivil” anayasa deyimi ile, belli bir kesimce siyasi kimliği ve dehası görmezden gelinerek sadece askeri kimliği ön plana çıkarılan yüce önderimiz Atatürk’ün yer almadığı bir anayasa tanımı yapılıyor olmasın sakın!..


13.11.2008