---------------
Odanın içinde hoparlör varmışçasına inleyen ezan sesiyle uyandım sabahın köründe.Sanki sözleri değişmiş gibiydi.O an buna dikkat etmedim,çünkü sanki televizyon açık kalmış,iftar vakti son ses ezan var gibi.Perdeyi aralayıp bakıyorum,o da ne,hoparlör koyulmuş,küçük bir tane ve o küçükten o kadar ses çıkıyor.Bir anlam veremiyorum,şaşkınım.

Hemen salona,anneme sormaya gidiyorum.Ve bir şaşkınlık daha,annem başörtülü!Korkmamaya çalışıyorum,önce hoparlörü soruyorumm.”Seni gidi unutkan oğlan,tüm dairelere koyuldu artık,zorunlu bu.Yaptırmazsan asarlar….” .Kim asıyor ne oluyor demeden küçük kardeşimi Kuran kursuna götüreceğini söylüyor ve çıkıp gidiyorlar………

Ne olduğunu anlayamıyorum.Televizyonu açıyorum,garip garip kanallar…Arapça konuşuluyır,çoğunda ilahi.En güzel ilahi okuyan adam yarışması,en güzel sesli Kuran okuma vs…..Ve ilginç bir kanal,Rte tv..Zaten çoğunda Arapça hafler var,hçbirşey anlamıyorum.Sinirim bozuluyor ve kapatıyorum televizyonu,dışarı çıkıp anlamak istiyorum olayları.

Dışarısı çok sakin.Etrafta askerler görülüyor arasıra,darbede olduğu gibi yalnız bu askerler farklı biraz.Yeşil semboller taşıyorlar,ağızlarında da dualar…..

Takıldığımız parka doğdu yürüyorum arkadaşlarla.Kalabalık topluluklar o tarafa doğru gidiyor,hızlı hızlı.Ve parka yaklaştığımda bir şok daha;park yıkılıp oraya cami yapılmış,hem de bayağı kalafatlı gösterişli…Üzgündüm sinirliydim.Orada duraksadığımı gören bir sözümona asker yaklaşıyor ve namaz kılıp kılmayacağımı soruyor ,gözüyle kaş göz hareketleri yaparak,magnum olduğunu o an gördüğüm silahını gösterererk,tehditvari hareketlerle..”Tabi” dedim ve içeri girecekken “Abdest alsana lan” diyor ,”Evde aldım” diyorum,saçımı bile taramamıştım oysa.

Bayağı kalabalık içerisi,küöçücük çocuklar da o saatte gelmiş,okul yerine oraya.Başlarında o tuhaf şapkalar…Adamların yüzleri görünmüyor,hepsinde sakallar,kimi pislik içinde kalan..Ve imam geliyor,sakalı yere kadar uzanan,50 yaşlarında.Rahman ve rahim olan Allahın adıyla diye başlıyor,Tayyip efendiye selam olsun diye devam ediyor konuşmaya,daha doğrusu başlayacak bir vaaza…Namaz kıldırdıktan sonra sanırım.Birşeyler daha söylüyor,ben o ilk lafları duyduktan sonra şaşırıyorum ve korkuyorum,sonra ellerini bağlayıp ağız oynatan insanları görüyorum ve onlara uyuyoru um istemesem de.Yıllardır gitmemiştim camiye,iyi bir gezinti oldu diye düşünüyorum.İlkokuldan da az çok biliyordum kılmayı.Hareketler garipleşmiş,ağızlarda değişik dualar.Anlaam veremedim,lanet olsun diyerekten kıldım sözde ve ayrıldım ordan.

Yine dışarıdayım.Etrafa bakarak ileriliyorum.O eskiden kalma garip milliyetrçilik akımının sembolü olan Türki ye bayrağını göremiyordum hiçbir evde ve Atatürkünkünü de keza..Onun yerine Osmanlı bayrağı gibi çeşitli şeyler görüyorum ve eskiden balkonundan hiç bayrak eksik olmayan az da olsa sahibini gördüğüm evin önünden geçececekken camların kırılmış,yanık kokusu geldiğini görüp duruyorum,Yine o askerler toplanmıştı,içeri girmeye çalıştım,engelliyorlar.”Ne oluyor abi(!)” diyorum,”Dün gece” diyor,yüzünde pis biri sırıtma.”Şu kırmızı iğrenç bayrak vardı ya eskiden bu topraklarda hüküm süren”,onaylıyorum başımla,sinirimi belli etmiyorum,oysa karşılık vermemek için kendimi zor tutuyorum.”ee” diyorum,”o bez parçasını asmışlar sabaha karşı,namazdan sonra” diyor,ve kahkalar içinde”ve sonra şeriat hükmünü gösterdi” diyor.”Yani öldüler mi “ diyorum,”şüphen mi var” diyor ve eliyle yolda ilerleyen garip savaş aletini gösteriyor.Tekerlekli,hızlı ilerleyen,tanka benzeryen bir şey.Dehşete kapılıyorum “Helal olsun,hak etmiş “ deyip ayrılıyorum ordan hızla, arkadaşlarımı arayıp konuşmak istiyorum etrafta.Bahçede içki şişeleri de göremiyorum ve aklım yavaş yavaş toparlamaya başlıyor o lanları.İdrak etmeye çalışıyorum.

Ayaklarım ben düşünürken ilerlemiş,bir aralar sevdiğim kızın evinin önüne yaklaştığımı görüyorum.Binanın önü kalabalık,siyah plakalı araçlar,eski aşiret ağaları kılıklı insanlar…Doğulu olduğunu biliyordum o binada ama bunlar tuhaf geliyor.Ve adamın biri o yüksek binaların arasında havaya ateş açıyor,ta tatatata diye sesler,camdan bakan yok şansa,bir yeri de vurmuyor adam.Yaklaşıyorum kalabalığa,başlarıyla asker selamı veriyorlar,ben de alıyorum.”Kız tarafı mısın” diyorlar,arabada damadı görüyorum o an ve anlıyorum düğün var,ya da nişan her neyse.”Sayılır “ diyorum mırıldanarak ve o an gelin geliyor binanın içinden çıkarak,yanında başörtülü nedimeler….Gelinlik de garip bir gelinlik.Başı kapalı……..Bizim olduğumuz yere yaklaşıyor,geline bakmak istemiyorum ve bir an bakıyorum,hayatımın en şaşırtıcı anlarından biri daha,bu kız o kız …Yani sevmiş oldupğum kız…..Ama nasıl olur,daha küçük demek istiyorum,haykırmak da..Önümden geçerken O da beni görüyor,kulağıma yaklaşıp “beni kurtar” diyor,ben o an en çaresiz anlarımdan birindeyim,etrafta silahlı insanlar,Türkçe konuşmadıkları belli,anlaşılıyor..Bana bakarak arabaya doğru gidiyor,babası olduğunu bildiğim adamın yanına gidip “Evlenecekler mi bu yaşta” diyorum “evet” diyor yüzünde büyük bir memnuniyetle,”önce diini nikah” diyor doğulu ağzıyla.”Kanuna karşı gelinmez,Allah için yapıyoruz bunları” diyor ve “var vıra” gibi bir şey diyor ve arabalara biniyor o kalabalık,ve kornalar eşliğinde gidiyorlar…..İçimde kalbimi ağzımdan çıkaracak bir acı…

Saate bakıyorum daha erken.Günlerden 1 mayıs.Başka da bir şey anlayamam zaten saatten.

Yine boş boş ilerliyorum,etrafta selamün aleyküm deyip elini kalbine götrüren insanlar birbirini gördükçe,tesbih çekip ilerleyen adamlar,sakallı yaşlılar…Ve nedense hiç bayan göremiyorum.Çok az da çocuk,ama oyun oynayıp koşuşturmayan çocuklar…

Tansiyonum düşüyor galiba,moralim bozuk,karnım aç susuzum.İlerimizdeki küçük hastanenin önüne g eliyorum,yine Arapça yazılar ama farklı da olsa işaretlerden ve camlarında hastane olduğu anlaşılıyor.Bir asker yaklaşıp Arapça bir şeyler diyor,Arapça olduğunu bilmiyorum,Türkçe bilmiyorum dedikten sonra “nasıl Arapça bilmezsin lan bu yaşta” dediğinde anlıyorum.Hafıza problemlerimin ve dil dönmesi sorunlarımın olduğunu söyleyip konvulsiyonumun az seyretmesinden dolayı kliptonaik migren filan diyorum,kafası karşıyor “iyi tamam” diyor acır bir halde ve göğsüme bir şey yapıştırıyor,Türkçe bildiğimi göstermek içinmiş.”Sağol” deyip giriyoprum içeri.

İçerisi çok garip,kan kokuları…..Bayağı da kalabalık…Askerler içeride dolaşıyor belli belirsiz..Tualetim de geliyor,tualete koşuyorum ve giriyorum ve halettikten sonra içerdeki insanlara bakmadan çıkıyorum.İlerliyorum koridorda,bir odanın kapsısı açık,pansuman yapan bir erkek doktor.Adamın eline yapıyor bağlıyor.”Ellerim kırılsaydı da çalmasaydım” diyor sızlanarak,gözlerinde yaşlar…Doktorsa gaddar biçimde dikkatsizce sarıyor orayı,yaklaşınca görüyorum,eli yok.Ve anlıuyorum elinin kesildiğini.Lanetler ediyorum,içimden.Adama acıyorum,”hırsızklık yaptığın için elin kesildi değil mi” diyorum “ evet oğul,aman ha uzak dur “ diyor, “peki şimdi ne olacak,hapise mi gireceksin?” diyorum,”hayır cezamı çektim artık,tek kolla yaşayacağım artık,ben talihsiz bir adamım” diyor ve ağlamaya başlıyor çok kötü biçimde “Allahın yardım etsin” deyip bırakıyorum onu dertleriyle baş başa.İlerliyorum,aklımda sorular,bu ceza böyle midir tam olarak gibisinden..Ameliyat odasına gelmişim,endişeyle bekleyen anne baba-aslında anne daha çok-,bebek bağırış sesleri geliyor,bebeklerinin ameliyatını seyrediyorlar,belli.Camekandan bakıyorum,sünnetlik yerine neşterlerin makasaların gititğini görebiliyorum,”sünnet mi oluyor,ne güzel bu yaşta” diyorum,adam cevap veriyor “evet öyle bedava sünnet var belediyenin,4 yaşını geçmemişlere.Zaten artık 5 yaşını geçmeden yaptırmak zorunlu oldu,biliyorsun değil mi?” diyor,”tabi iyi oldu” diyorum,ne kadar güzel yalan söylediğimi düşünüyorum ve ameliyat bitti herhalde,çıkıyor doktorlar,erkek hepsi de.”Kızımı görebilir miyim” diyor anne feryatlar içinde.”Ne kızı ulan ne kızı,kıza sünnet mi olur” filan demek istiyorum,doktoru boğmak istiyorum ama yine kendimi tutuyorum.Demek 5 yaşına kadar sünent sorunlu olmuş diyorum,Erkekler o zaman doğar doğmaz ediliyordur diyorum kendi kendime ve bu saçma Arap kabile geleneklerinin İslam adı altında dayatılmasından duymuş olduğum hüznü açık şekilde belirtiyorum.Hiç olmazsa kız çocukları gömülmüyor,buna da şükür diyorum,yakında bunun da yasal olmayacağı fikri pek yakın gelmiyor .İçimde böyle düşünceler…..Ve yürüyotrum yine koridorda,türbanlı bir hemşire,doğumhanede bekleyen adama kaçıncı çocuğu olduğunu soruyor, 6 dediğini duyuyorum ve kimbilir kaç tane zorunlu oldu deyip ilerlemeye devam ediyorum.Bacağı kesilmiş adamlar,gözü çıkarılmış insanlar görüyorum,tüylerim diken diken.Ve bir adam,yanındakilerin desteğiyle ilerliyor,sünnetli çocuk gibi.Kaçaktır diye düşünüyorum,yaklaşıyorum yanına,yanındakine ne olduğunu soruyorum bu adama,”tecavüz etti “ diyor sessizce ve donakalıyorum.Eğer bu adamın şeyi kesildiyse,tecavz edilmiş kadının hali kimbilir ne olmuştur diye düşünüyorum,düşünüyorum…

Kusmak geliyor içimden…..Çıkıyorum koşarak hastaneden…Otobüs durağına gitmek istiyorum tabi hala varsa,fikir özgürlünün aydın insanların yeri Yıldız üniversitesine gitmek istiyorum artık.Yürüyorum durağa doğru,eskiden top sahası olarak kullanılan kum sahaya yaklaşıyorum,kalabalık insanlar,Allahü ekber naraları……..Giriyorum sahaya,kale direği diye bir şey yok artık.İnsanlar taş atıyor bir yere,göremiyorum ne yapıyorlar nereye kime.Recm aklıma gelecek ama getirmemeye çalışıyorum.Askerler yine burdinsanları gözetliyor,canlı bomba arar gibi.”Sen niye taşlamıyorsun “ diyor biri yaklaşıp.Şeriata karşı olmayı ölçcen bir alet mi var bu askerlerde diyorum kendime,”göremediğim yere taş atmam” diyortum,Bana yer açtırtıyor.”yap şimd,” diyor,”hadi” diye kükrüyor.Başımı çeviriyorum,omuzlarına kadar gömülmüş bir kadın,biraz daha bakıyorum etrafa,öbür tarafta da birisi gömülü,ve öbür tarafta……”Zina mıdır kabahati” diyorum yanımdakine “hayır,bir erkekle öpüşmüş” diyor,başım dönmeye başlıyor kan beynime sıçrıyor ama belli etmiyorum.Küfürler ederek taş atıyorum,vurmuyorum sanırım.Acaba öpüştüğü kişi ne alemde diye düşünmeden de kendimi alamıyorum,Musevi inancının İslam olarak dayatılması yine üzüyor,kahrediyor ve kaçıyorum oradan….

Küçük alışveriş merkezine giriyorum.Eskiden bataılılışmanın en büyük simgelerinden olarak görülürdü,özenti özenti giysiler satan mağazalar,kapitalist burjuvazi dükkanlar…Giriyorum,bekliyorum bir tuhaflık ve evet var tuhaflık.İlahiler çalıyor,Arapça isimler,şeriat lokumu satan dükkan isimlerini daha girişte görür görmez çıkıyorum,kaldıramayacağımı düşünüyorum ve kaçıyorum ellerim başımda,dünyada yapayalnız kalmış gibiyim,uzaylılar basmış sanki…

Otobüs durağına yaklaşıyorum,reklam duvarlarında Rtenin resimleri,garip bir şapka giymiş,kirli bıyık ve gür sakallar….Otobüs durağına geliyorum,bir yaşlı adam oturuyor orda,gazete okuyoır.Askerler sık sık geçiyor ordan.Yanına yaklaşıyorum adamın,”selaümn aleyküm” diyor,si… diye başlayıp sövecekken asker geçiyor ordan ve “aleyküm selam” diyorum,gazeteyi okuyorum o okurken.Bir harita görüyorum,alıyorum adamın elinden,haritaya bakıyorum şaşkın şaşkın,adam da şaşkın.Topraklarımız o filmdekine benzer şekilde kalmış,ve ismi de çok komik,güldürürken biel acı veren bir isim,Tayyip İslam diktatörlüğü olmuş………..İnceliyorum komşuları,doğuda büyük bir Ermenistan,İrandan bile toprak almış.Güneyde büyük İsrail devleti,Irakı Suriyeyi almış,aşağıdan da ilerlemiş bayağı.Filistlini görmek istiyorum,küçük bir yer görüyorum orda,Gazzede,Filistin olduğunu biliyorum ama okuyamıyorum,çok küçük.Türkiye eskiden beri arkasında durduğu bu coğrafyadaki ülkeleri korumayı bırakmış diyorum,onlar da boş durmamış.Kendi ülkem için bile üzülemiyorum.Batıda Yunanistan ,sınırlaRI genişlemiş,artık Anadoludalar….Döküldükleri yerde…Haritaya bakıyorum ama gördüğüm şeyi anlayamıyorum,kafam çok dolu.Zaten gazete de Arapça.Gözümden bir iki yaş süzülürken,otobüs geliyor ve atlıyorum otobüse,o amcayla.Erkeklerde dolu bir otobüs,herhalde haremlik selamlık diyorum,öğrenmek de istemiyorum öyle mi diye.Sakallı şöfor önceArapça,sonra etiketi görüp Türkçe “parayı ödesene,devlete karşı mı geliyorsun” diyor.Yanımda binen adam babacan bir tavırla Arapça bir şeyler söylüyor ve paramı ödüyor oraya uzatarak.Paraya dikkat ediyorum uzaktan,yeşil ve Tayip resimli.Şükranlığımı sunuyorum adama,kalpten ve gülümsüyor.Sonra otobüse dikkat etmeye çalışıyorum.Tıklım tıklım bu saatte.Ve bakıyorum,hiç oturma yeri yok.Herkes ayakta.Daha mı çok yolcu alsın diye mi yapıldı diye düşünüyorum,sonra banane deyip ne yapacağımı düşünüyorum.Biraz sonra geliyorum okula,Yıldıza ve iniyorum o durakta.Arka çıkışa geliyorum,askerler orda,şaşırmadım.Orda kitap satan korsan kitapçıyı göremiyorum.Belki ölmüştür.”Ben eskiden bu okulda öğrenciydim girebilir m iyim” diyorum.Sakalıma bakıp “hayhay” diyor ve giriyorum.Değişen ülkeden üniversite de nasibini almış.İçeride dolaşan askerler….Kendi kendime diyorum,artık türbanlılar rahatça girebiliyordur.Ama sonra kızlar da okur mu bu inançta diyorum,bahçede dolaşan o kadar insanların arasında kızların olmaması da bu görüşümü kuvvetlendiriyor.Merdivenden çıkınca bir minare görüyorum,okulun içinde cami!Daha fazla acı çekmek istemeden kaçıp gidiyorum okuldan,Taksime gitmek istiyorum.

Tekrar saate bakınca bugünün 1 Mayıs olduğunu tekrar görüp heyeacanlanıyorum.Saat de 12ye yaklaşıyor,belki emekçi polis kavgası izlerim katılırım gibi düşünceler geçiyor aklımdan.Çünkü eskiden 780 bin km kare olan bu topraklarda vardır elbet ilerici düşünenler,teslimiyeti kabul etmneyenler.Buna inanmak istiyorum,ama umutsuzluğum çok büyük ölçüde,karşılıksız aşıkkebn bile bu kadar değildi.

Taksim meydanın varıyorum uzun yürüyüşyten sonra,askerlerin tuhaf bakışları altında,her selama aleyküm selam diye diye.

Meydana uzaktan bakıyorum,yine eskisi gibi güzel.Yaklaşınca ortasında bir heykel görüyorum,kimin olduğu anlaşılmıyor uzaktan.Hangi lanet kişinin de olduğunu öğrenmek istemiyorum.Meydanın çevresinde oturmaya kara veriyorum.Şeriat bekçileri askerlerin dikkatini çekmemek için ellerimi havaya açıp sanki orda birisi varmış da duyacakmış gibi,varsa duyuyorsa yerien getirecekmiş gibi dua eder poziyona giriyorum.Bekliyorum bir çelenkli gurubu,bir öğrenci grubunu,Tkpyi,Diski.Saat 3 oluyor 4,5 ama gelen yok.Anlıyorum ya öldürüldüler ya da korkuyorlar,yapamıyorlar hapisteler diyorum.Umutsuzca yürüyorum yine.Bugün kilometrelerce yürüdüğüm gibi.Caddenin ortasında askerle dövüşlen bir maskeli grup görüyorum,koşarak gidiyorum oraya,kan kokusu duymuş köpek balığı gibi toplanmış askerlerden göremiyorum pek ne olduğunu ama seslerden miting için geldiği anlaşılıyor.Askerlerin ne kadar ileri teknoloji kullandığını görüyorum,şaşırıyorum.Dünya mı değişti de biz mi böyleytiz ya da biz mi dünyaya göre ileriyiz sorusunu kafamda bir yere atıyorum.Bilimkurug filmlerindeki gibi saatleriyle konuşuyor bu askerler,hem de görüntülü.Ve sonunda biri bağırıyor,tüm askerler uzaklaşıyor.Beni de uzaklaştırıyorlar.Bir üst düzey olduğunu düşündüğüm asker geliyor,garip bir silahı çıkarıyor.Silah olduğunu sonradan anladığım.Ordaki grup orada kalakaldı bir süre,ne olacağını anlamış gibi tam kaçmaya hazırlanırken o üst düzey asker o silahı doğrulttu onlara karşı,birtakım kodlar girdikten sonra ve ışınlara benzer birtakım demetler her birine 5er 10ar girdi,çok kısa sürede oldu her şey.Toza mı dönüştüler,görünmez mi yapıldı anlamadım.Çok feci korktum orda.Büyük bir zafer naraları.Sıkışan trafikte arabalarından bakan erkeklerin sağ yumurukları havada,alkışlıyorlar….Bir asker bana dönüyor,sert bir bakışla.”Helal olsun” deyip alkışlamaya katılınca uzaklaşıyor.Ve o an aklımı gerçekten kurcalıyor düşüncelerimi okuyup okumadıkları…..Ve de az önce ölen insanlar gibi,öldüğünü bilmiyorum ama onlar gibi karşı gelenlere ne olduğunu neden gelemediğini anlıyorum…


İlerliyorum o caddede…Bağrışmalar devam ediyor ve sonradağılıyor hepsi ve trafik normale dönüyor.

Umutsuzluk diz boyu.Kimbilir hangi yıldayız...Nasıl bitefcek bu bela diye düşünüyorum.Dağa mı çıkılır,acaba hala kimse var mı dağda,Tayyipe suikast,dış güçlerle işbirliği ya da pragmatist olup bu düzende bozulmak,bu düzene ayak uydurmak ..Bu tür sorular dolaşıyor aklımda.İşçi bayramı zehir oluyor.Kimbilir kaç kişi öldü şimdiye kadar,bu uğurda.Ve ben hiçbirşey yapmıyorum.Aklıma Atatürk geliyor,1.dünya savaşı,Kurtuluş Savaşı,Kıbrıs harekatı,Ecevit……Che,Allende,Deniz Gezmiş..Bunların yaptıkları,mücadeleleri,bu durumda yapacak oldukları….Çıldırmak üzereyim.Ağlıyorum,çaresizim.Belki de hayatımda ilkkez.Sakince düşünmeliyim.Belki rüya,ama bana hiç böyle bir şey olmadı,yani bu rüya olabilir deyip rüyadan uyanma durum olmadı.Gerçek bu durum..Nasıl geldim bilmiyorum buraya.

Ve aklıma Deniz Gezmişsin sözü geliyor uzun düşüncelerden ağlamalardan sonra : “Mustafa Kemal sağ olsaydı bugün çok şaşırırdı.”

Evet,Atatürk olmalı gelmeli buraya.O nun gibi mi giyinmeli,ne yapmalı?Ve aklıma bir film geliyor.Dişe diş kana kan hesabı cana can…

Saçma bir şey ama yapacağım.Kalan hayatıma karşılık Mustafa Kemalin hayatı…Çöküorum yere,yolun kenarında.Tuhaf tuhaf bakışlar hızlıca giden arabalardan.Bu sefer daha ciddi el açıyorum tanrıya,duysun diye beni.Damla damla gözyaşı süzlüyor gözlerimden.”ey tanrı” diyorum,”yıllardır var mısın yok musun merak etmedim” diyorum burnumu çekerken,”ama eğer varsan şu isteyeceğim şeyi yap ve öldükten sonra inanayım” diye söylüyhorum.Aklımdan bir sürü şey geçiyor.Selen in babasının sımsıcak evinde türbanlı da olsa oturuyor oluşu,ya da zorla evlendirilidği,olmayı çok istediğim kocasının yanında keza.Gülüyor oluşu şu an ben bu haldeyken.İnsanlık ilerlemişken bu kadar,bilim edebiyat ilerlemişken sanat felsefe aynı şekilde,bizim bu durumda olmamız acı veriyor.Artık son acılar bunlar.Aklıma öptüğüm öpmediğim öpmeyi çok istediğim kızlar geliyor.Çocuğumun olmaması,oluarsa nasıl birisi olacağı,çocuğumun annesi,….Bir sürü şey.Gerçekçi gözyaşlarım akıyor ve yaklaşıyor askerlerin arabası,Abd malı hammer,5 saniye sonra burada olur.Elveda…..Ahhhhhhhhhhhhhhh

----------------

Bu yazı,Zatzot gazetesinden alınmıştır.Olay 1 Mayıs 2019 da geçmektedir.Bahsi geçen kişinin üzerindeki ses kayıt cihazı aracılığıyla bunlar öğrenilmiştir.Bir ksımı tahminler üzerinedir.En son arabanın altında feci şekilde can vermiştir.İntihar ettiği düşünüldüğü için cesedi Boğazdan denize atılmıştır.

------------

C.A.haber ajansı,1 Mayıs 2073