Addaros’un Üçüncü Eli

Bir kalemim olmalı
Yazmalıyım seni, mavi ve beyaz ve fiyonklu harflerle Addaros
O haziran sabahıydı bir cinayet işlerdi kadının biri
M'Sila’da utancın duvarları yıkıldı
Yedisinde bir çocuğun üzerine…
Ve rüzgârın ağırlığından
Kırılacak gibiydi kalın sesli adamın ince kol bilekleri
Savaşta olsa aynı şey
Denizde olsa
Yıldızlarda
Gecede
Gözlerinde olsa aynı şey…

Ben gammazlamıştım sana Addaros
O haziranda bir cinayet işledi kadının biri
Döşemişti karın boşluğuna mayın döşeğini
Benzi palamut sarısı bir adam
Cılız sesli çakal sürüleri ile boğuşuyordu
Yağmurun buğday tarlarına yağdığı ilk sabah
Damındaki çaydanlık kuşunun boynuna bir düğüm atıyordu
Bana bombalar neden öldürür diye sorma
Mermilerde aynı şey
Duvarlarda olsa
Barikatlarda
Sığınaklarda
Sözlerinde aynı şey…

Fransız lejyonerleri rüzgâra karşı oturmuş Addaros
Beyaz bir kadının kırmızı dudaklarını öpüyor
O haziranda bir cinayet işlemiş kadının biri
Ben neyi desem hep aynı şey
Cezayirli kalın sesli adam
Çatlak derisinin yarıklarından kuru toprağına
Kırmızı gözyaşlarını ağlıyor
Benzi palamut sarısı bir adam
Düğümleyip damındaki çaydanlık kuşunun boynunu
Sürüyor çalka sürülerinin üzerine ejderha gibi atını
Yüklenip sırtına çuval çuval buğday
Baharda da otlar kurur mu diye bana sorma
Bulutlarda olsa aynı şey
Uçaklarda olsa
Yollarda
Kalemlerde
Ellerinde aynı şey…

Murat Gevrek