Pazar Neşesi

[Erhan Yurdayuksel]

Büyük bir adada siyahilerle beyazlar yıllarca birlikte yaşamışlar ama başkanları hep beyaz olmuş.
Bir gün ateşli bir siyahi köylü bu büyük ada da başkan olmaya karar vermiş.

Gitmiş adanın en büyük partisine başkan olmak için başvurmuş. Dünyanın bu en büyük adasında herşey ama herşey bulunmaktaymış.

Bu başvuruyu yapan adama partililer merakla sormuşlar:
- Daha önce hiç başkanlık yaptın mı?
- Evet köyümde ki balık kooperatifin de yaptım.
- Partililerin gözü siyahi adamı tutmuş:
- İyi, hemen çalışmalara başlıyor ve seçime hazırlanıyorsun demişler. Ertesi yıl olur ve partililer siyahi adamı karşılarına alırlar ;

- Evet, bugün başkan seçildin şimdi ne yapacaksın derler…
- Başkan,hiç, uzakta bulunan ve herdediğimi yapan bir adaya gidip orada biraz vakit geçireceğim demiş ve o uzak adaya gitmiş.
Uzak adadakiler bu yeni başkanı çok sevmişler ve onu bir güzel misafir etmişler.
Sonrada bu başkana kendinden önce gelen başkanların yaptıklarından dert yanıp bazı isteklerini bildirmişler.
Uzak ada halkının başkanlarının isteklerini dinleyen yeni başkan kendisine anlatılanları pek anlamasa da orada bulunanlara ;
-Bakın ben başkan oldum ve hemen sizin yanınıza geldim.Şimdi benim halkıma sizin isteklerinizi anlatmam ve yapmam için sizinde bana yardımcı olmanız gerekiyor demiş.

Uzak ada halkının yetkilileri isteklerinizi bildirin biz hemen yapalım yeterki sizde bizim isteğimizi yapın demiş.
Balıkçılıktan başka bir iş bilmeyen siyahi başkan,-o halde size söyleyeceklerimi ülkeme sipariş edin ve satın alın demiş ve başlamış siparişleri yazdırmaya.

-Bizden borç olarak 35-40 Milyar USD dolar kredi isteyin.
Sazan avlamak için,küçük boy olta, sonra orta boy ve sonra da büyük boy
oltalardan isteyin .
Balık tutucağınız yere göre teknelere gereksiniminiz olur
çift motorlu, yelkenli, lüks yatlardan isteyin,yatları çekmek için
4x4 Jeep’lerden isteyin,benim adama gelip gitmek içinde süper lüks uçak isteyin ve bunları hemen alın ki bende isteğinizi yapayım demiş.
Uzak ada halkının başkanı derhal bu siparisler alınsın gereği yapılsın diye yardımcılarına talimatlar vermiş.

Siyahi başkan mutlu bir şekilde adasına dönmüş.
Gittiği uzak adada olan biteni etrafındakilere anlatmış.Etrafındakiler telaşlanmış uzak ada halkının isteğini başkanın nasıl yapacağını düşünmeye başlamışlar.
Başkanın uzak ada başkanına verdiği sözün günü gelmiş ;
-Ada halkının karşısına geçip konuşmaya başlayan başkan çok heyecanlanmış,ne diyeceğini bilememiş İsanın başına gelen büyük felaketten,birazda Musadan bahsederken aklına bir çin atasözü gelmiş ve hemen büyük bir sevinçle sözünü yerine getirmenin de verdiği keyifle mikrofono ağzına iyice yaklaştırarak haykırırcasına;

« Ben size balık yemeği değil balık tutmayı öğrenin diye olta almanızı söyledim,artık kendi balığınızı kendiniz tutmasını öğrenin"……diye kendi fikrini söyleyivermiş.....

Pazar günü tam yazının devamını gönderecektim ki,”Pazar günü hiç böyle neşemizi kaçıracak yazı yayınlanır mı? “diye gelen tepkiler üzerine gönderemedim.

Bunlardan bazıları:

-Sazan sevenler derneği başkanı adına;”Yazınızı okuduk neşemiz kaçtı.Sazan bu, hiç küçük oltayla tutulurmu?Ben bu yazınızın küçük oltayla ilgili bölümüne katılmadığımı bildiriyorum" .

-Sazanları oksayanlar ve koruyanlar derneği başkanı adına;”Bu yazı Pazar günü kimin neşesini getirir?Biz sazanları okşayanlar derneği olarak olta falan kullanmayız.Sazanları ağ atarak yakalarız,okşaya, okşaya ağdan çıkarırız.Kimse bilip bilmeden Sazanlarımızı okşamasın,oltaylada avlamasın”

-Karasularımızdaki balıkları koruma derneğinin başkanı;”Adam bize ne dedi,ne yaptı,kime balık tutmayı öğretmiş açıklasın.Bu kadar olta ne olacak,avlanma yasağı başlayınca sazan avlayanlarla nasıl başa çıkarız,Pazar günü bile balıklara rahat yok".....

-Bozkurt koyu balıklarını koruma ve güçlendirme derneği başkanı;-Kimse bizim koya müdahale edemez,balıklarımız kendi koyumuzda huzur içinde yaşayacaklardır.Koyumuza yabancı balık giremez girerse barınamaz,kimse bizim Pazar neşemizi bozmaya çalışmasın”.......

-Ben pazar neşesini her hafta takip eden bir okuyucuyum.Sazandan,oltadan bahseden yazıda, Sazanın nasıl pişirilip yeneceğini neden açıklamadınız?yazıyı okudum gittim Sazan aldım,rakı aldım şimdi düşünüyorum fırında mı,tavada mı,mangalda mı pişirilir bu diye.Yazınızda bu konuya hiç değinmediğiniz için sizi kınıyorum.......

Ve devam edip giden haklı tepkiler karşısında birdaha ki pazar neşesinde daha neşeli konularda buluşmak üzere

[gurcangurel]

evin hanımı gece yarısı uyanır ve kocasının yatakta olmadığını
farkeder. Yataktan kalkar ve kocasını mutfakta bulur. Koca dalgın-dalgın kahve içmektedir ve aklı cok uzaklardadır. Üstelik gözlerinden yaş gelmektedir.

Ne oldu sevgilim? diye sorar kadın.

20 yıl önceki ilk buluşmamızı hatırlıyor musun? der adam.

Tabi der kadın.

16 yaşındaydın o zaman. Arka koltukta sevişirken baban basmıştı bizi.

Evet hatırlıyorum.

Babanın silahını yüzüme dayayıp -ya kızımla evlenirsin ya da 20 sene
hapiste yatarsın- demesini de hatırlıyor musun?

Hatırlamaz mıyım...

Adam yanağındaki gözyaşlarını silerek:

Biliyor musun, bugün hapisten çıkmış olacaktım...

[canerhan]

Çok güzel

[Mehtap Deniz]

Yolculuktan dönen Idris, kahvede oturanlara sordu :
- Yahu pizum Temel nasil öldi?
- Kalpten cittu, dediler.
- Vasiyetu filan var miydu?
- Var idu. "Beni denize gömün" demis idu.
- Cömdünüz mü?
- Cömdük amma, mezarinu kazarken çok kayip verduk...

[Mehtap Deniz]

Haftanın Fıkrası:
http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=202308

[Erdoğan Kırcalı]

Linkteki fıkraya yapılan yorumlar daha komik :o :o:o

[Erhan Yurdayuksel]

Papazın açılımı,

Hafta sonu kilisede toplanan ahaliye seslenen rahip, ‘kilisemizde açılım yapıyorum.Bundan böyle kilisede günah çıkartmaya gelenler kapalı paravanlar arkasından konuşmayacak, demokrasi asrındayız, kilisemiz demokrasinin savunucusudur, herkes ne derdi olursa gelir açık, açık bizlerin karşısına geçer ve derdini anlatır, konuşur, gösterir, günahlarından arınır’ demiş.
Ahali, rahip ne güzel açılımlar yapıyor diye sevinmiş.

Rahip kilisedeki açılımlarına devam ederken birgün karşısına kasabanın en güzel kızı gelmiş ve rahibe günah çıkartmak istediğini söylemiş.
Rahip, ‘hemen gel, günah çıkarma yerlerini açılım gereği kaldırdık. Seni kendi odama alayım’ demiş.Rahibin söylediklerini dinleyen kasabanın güzel kızı doğru rahibin gösterdiği odaya gitmiş ve günah çıkarmak için başlamış başından geçenleri anlatmaya;

- Genç kız; sayın rahip kasabamızın futbol takımındaki genç kaleci var ya çok terbiyesiz ve ahlaksız biri.
- Rahip; neden kızım sana birşey mi yaptı?
- Genç kız; Evet, kasabamızda demokrasi açılımı var artık herşeyi konuşabiliriz dedi ve beni öptü.
- Rahip; seni nasıl öptü göster bakim.(Genç kız rahibi öperek nasıl öpüldüğünü gösterir)
- Rahip; Bunda birşey yok ki kızım, sırf öptü diye ona kötü şeyler söyleme.
- Genç kız ; Ama sadece öpmekle kalmadı, işte böyle üzerimdekileri çıkarıp bana başka şeylerde yaptı deyip kendisine yapılanların hepsini rahibin de üstün gayretleri sayesinde göstermiş.
- Rahip bir süre sonra kendine gelebilmiş. Ardından, sana bu yapılanlarda hiçbirşey yok kızım, bunlar güzel şeyler, demokrasilerde insanlar konuşarak anlaşır ve güzel açılımlarla demokrasinin nimetlerinden faydalanırlar. Sen o delikanlıya kızma, kötü sözler söyleme, geleceğe yönelik birlikteliğinizi pekiştirin diye sözlerine devam etmeye çalışan rahibin ağzını elleriyle kapatan genç kız;
- Sayın rahip siz benim sözlerimin sonunu dinlemeden o gencin yaptıklarının aynısını bana yaptınız ama benim size anlatmaya çalıştığım ve o gence olan asıl kızgınlığımın ve nefretimin sebebi onun ‘ADS’ olmasıdır.
- Rahip; Neeeeee, ads mi? Demokrasi, Açılım! Yüce Tanrım!!.........

‘Demokrasilerde sonu belli olmayan açılımlara herzaman dikkat etmek gerekir’

[bener]

Çok iyimiş.. elinize sağlık..

[Erhan Yurdayuksel]

Kasabayı sel bastı!

Kasabada bulunan kilisede papaz kasaba halkıyla birlikte ayin yapmaktadır.
Tam bu sırada hızla bağıran biri içeri girer:
-Kasabayı ‘sel basıyor sel’...
Kilisede bulunanların hepsi dışarı fırlar kaçmaya başlar.
Fakat Papaz tüm ısrarlara rağmen kiliseyi terketmez.
Hızla gelen sular kilisenin içinde yükselmeye başlar.
Bu arada papazı kurtarmak için botlarla kiliseye gelen kurtarma ekibine,
-Papaz; ‘beni merak etmeyin, Tanrı beni kurtarır’ der.
Sular iyice yükselmiş ve papaz da kilisenin en üst katına kadar tırmanmıştır.
Kurtarma ekibi tekrar papazın yanına kadar gelse de papazı ikna edemez.
Kasabanın başkanı kurtarma ekibine katılır ve tekrar papazın yanına giderler.
Başkan, Papaz Efendi inat etme, gel şu bota bin de kurtul!!
Papaz; Başkanım beni Tanrı kurtarır siz gidin..
Başkan; Tanrı senin beni desteklediğini, ahaliye desteklettiğini, benim de kasabanın bu felaketi yaşamasına neden olduğumu bilmiyor mu?
Papaz ; Hemen kurtarma botuna tutunur ‘Açılın, biri elimi tutsun!...acele edin!...gidelim!!! ’

[Mehtap Deniz]

“Bugün pazar...
Bugün, beni ilk defa
Güneşe çıkardılar.
Ve ben, ömrümde ilk defa
Gökyüzünün
Bu kadar benden uzak,
Bu kadar mavi,
Bu kadar geniş olduğuna şaşarak,
Kımıldamadan durdum
Sonra, saygıyla toprağa oturdum,
Dayadım sırtımı duvara.
Bu anda;

Ne düşmek dalgalara,
Bu anda;
Ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
Toprak,
Güneş ve
Ben...
Bahtiyarım…”

Nazım Hikmet RAN