Pazar Neşesi

[Akademik Sultan]

İyi ki düğünümüzü Belçika'da yapalım demişsin Goncagül
- Güzel oldu, değil mi Muhittin?
- Evet canım, herkes dışarıda evleniyor, bizim neyimiz eksik?
- Beni kırmadığın için teşekkür ederim.
- Sen istersin de ben yapmam mı bitanem?
- Muhittin, sana geçmişimle ilgili bir sey anlatmak istiyorum.
- Once duvağını çözseydik Goncagül'üm.
- Çözeriz, dur bi... Çok önemli bu...
- Ee, ama sırası mi simdi? Neyse, anlat bari...
- Ben küçükken tecavüze uğradım.
- Çok üzüldüm bebeğim. Ama şu an kendini iyi hissediyorsan önemli değil.
- Şimdi iyiyim de bunları bilmen lazım.
- Yakınlarından biri tarafından mı?...
- Yok... Bi bakkal vardı bizim mahallede...
- Bakkal mı?
- Evet... Elma şekeri satıyordu, güzel çikolatalar filan.
- Eee?
- İşte, bi gün bana, Sedat depoya gelsene dedi.
- Sedat kim?
- Anlatacağım bi tanem, sakin ol biraz....!!!!

:o :o Sedat ha))) Bu iyiydi)

[çoban]

Gps ile cep izleme sistemine hoşgeldiniz

GSM Mobil telefon numarası izleme sistemi GPS-TRACK satellite network sistemini kullanır.

Bu sistemde GPS ve GSM teknolojilerinden yararlanılmıştır. Aranılan numara cep telefonunun yaymış olduğu sinyaller izlenerek lokasyon tespiti yapılmakta olup bir harita üzerinde sizlerin hizmene sunmaktayız.
Sistemdeki Yanılma Payları :
50 metre (max.) Türkiye için
10 metre (max.) Avrupa ve İngiltere için
25 metre (max.) Amerika, Kanada, Güney Amerika için
60 metre (max.) Rusya, Ukrayna, Azerbeycan ve Moldovya için

Bu sistem GSM teknolojilerinin yaygın olmadığı ülkelerde başarılı sonuçlar üretmeyebilir.

Aradığımız kişinin şu an nerede olduğunu bulmak için:
http://www.akilvezeka.com/haber_detay.asp?haberID=869

[Erdoğan Kırcalı]

Temel emri altındaki astronotları yanına çağırıp, ertesi gün çıkacakları Mars yolculuğu hakkında son talimatları verir ve bu zor yolculuğun öncesinde uyumak üzere evlerine gitmelerini söyler. Her iki astronot da, talimata uyup evlerine giderler. Dursun tam uyumak üzereyken telefon gelir. Arayan Temel'dir.
"Alo, Dursun. Ben Temel. Uyudun mi?"
- "Henuz deyil." -
"Pen çok heyecanliyum. Uyku tutmadi. Sağa da uyarsa, penumle pirlikte içmeye ne dersun? Uzun sure içki içemiyeceğuz..."
- "Ok.
" Bir saat sonra Temel ve Dursun buluşurlar, bir bara girip içki söylerler. Barmen tam içkiyi verirken ikisine de dikkatlice bakar.
- "Hey men. Sizi tanıdım. Yarın Mars'a gidecek astronotlarsı nız. Size içki verdiğim ortaya çıkarsa bir daha Dallas'ta ekmek yiyemem ben. Kusura bakmayın."
Temel ve Dursun barmenle tartışmalarına rağmen o barda içki içemezler. Başka barlarda şanslarını denerler; ama TV proğramlarını sürekli izleyen barmenler onları her seferinde tanırlar ve içki vermeyi reddederler. Marketler de kapalıdır.Tam eve dönmeye karar verdiklerinde Dursun'un aklına bir fikir gelir.
- "Yahu Temel, pizum uzay roketine koyduklari yakitin kokusunihatirlayi misun.
. Ayni viski gibiydi. Istiysen ondan icelum." Birlikte uzay üssüne girerler. Kontrol etmek bahanesiyle yakıt tankının yanına gelirler. Kimse şüphelenmez. Temel ve Dursun yakıt tankından aldıklari yakıttan birer ikişer kadeh içerler; sonra da evlerine giderler. Dursun tam uyumak üzereyken telefon çalar. Arayan yine Temel' dir.
- "Alo
Dursun. Yine pen. Rahatsiz ettum ama kusura pakma. Sağa pi şey sormak istiyrum. Karnin ağriyi mi?" -
"Heee... Hem de çok."
- "Peçi. O zaman sakin osurayum teme. Seni TOKYO'dan arayrum."

[Akademik Sultan]

Temel emri altındaki astronotları yanına çağırıp, ertesi gün çıkacakları Mars yolculuğu hakkında son talimatları verir ve bu zor yolculuğun öncesinde uyumak üzere evlerine gitmelerini söyler. Her iki astronot da, talimata uyup evlerine giderler. Dursun tam uyumak üzereyken telefon gelir. Arayan Temel'dir.
"Alo, Dursun. Ben Temel. Uyudun mi?"
- "Henuz deyil." -
"Pen çok heyecanliyum. Uyku tutmadi. Sağa da uyarsa, penumle pirlikte içmeye ne dersun? Uzun sure içki içemiyeceğuz..."
- "Ok.
" Bir saat sonra Temel ve Dursun buluşurlar, bir bara girip içki söylerler. Barmen tam içkiyi verirken ikisine de dikkatlice bakar.
- "Hey men. Sizi tanıdım. Yarın Mars'a gidecek astronotlarsı nız. Size içki verdiğim ortaya çıkarsa bir daha Dallas'ta ekmek yiyemem ben. Kusura bakmayın."
Temel ve Dursun barmenle tartışmalarına rağmen o barda içki içemezler. Başka barlarda şanslarını denerler; ama TV proğramlarını sürekli izleyen barmenler onları her seferinde tanırlar ve içki vermeyi reddederler. Marketler de kapalıdır.Tam eve dönmeye karar verdiklerinde Dursun'un aklına bir fikir gelir.
- "Yahu Temel, pizum uzay roketine koyduklari yakitin kokusunihatirlayi misun.
. Ayni viski gibiydi. Istiysen ondan icelum." Birlikte uzay üssüne girerler. Kontrol etmek bahanesiyle yakıt tankının yanına gelirler. Kimse şüphelenmez. Temel ve Dursun yakıt tankından aldıklari yakıttan birer ikişer kadeh içerler; sonra da evlerine giderler. Dursun tam uyumak üzereyken telefon çalar. Arayan yine Temel' dir.
- "Alo
Dursun. Yine pen. Rahatsiz ettum ama kusura pakma. Sağa pi şey sormak istiyrum. Karnin ağriyi mi?" -
"Heee... Hem de çok."
- "Peçi. O zaman sakin osurayum teme. Seni TOKYO'dan arayrum."

:o :o hahhhhhh) valla süperdi..gözlerimden yaş akıyor gülmekten) bu bölümü okumuyacağım artık gülmekten kırışık oluşucak bu gidişle

[Erdoğan Kırcalı]

TEMEL'IN DÖVÜS TEKNIGI
Japon'un biri Rizede bir kahveye girmis ve herkese kafa tutmus:

- Var mi aranizda delikanli, varsa çiksin disari.
Temel kapiya dogru yürümüs:
-Çikiyorum ulan, görelim bakalim erkekligini.
Birkaç dakika sonra Temel agzi burnu dagilmis bir vaziyette kahveye geri dönmüs. Pesinden de Japon kasilarak içeri girmis. Temel'i göstererek:

- Ona Toyokumi ustanin "katakori" teknigiyle vurdum...

Ertesi gün Japon yine gelmis. Yine meydan okuma.
Yine Temel'den rest.Ve birkaç dakika sonra kapida yine agzi burnu dagilmis bir Temel ve pesinden de Japon kasilarak içeri girmis Temel'i göstererek:

- Ona Kuyotomi ustanin "Kihotomi" teknigiyle vurdum.

Ertesi gün ayni hikaye: Dayak yemekten ayakta duramaz hale gelmis Temel ve hergün degisik stil kullanan Japon:

- Ona Toyhama'nin "kimanto" teknigiyle vurdum..

- Ona Tiyotoki'nin "kohimato" teknigiyle vurdum.

Bu böylece bir hafta devam etmis. Ve sekizinci gün Japon yine kahveye gelip, herkese kafa tutmus. Yine Temel disari çikmis. Birkaç dakika sonra herkes surati dagilmis bir Temel beklerken bu defa Japon her tarafi kanlar içinde kapida belirmis. Temel de hemen arkasindan girmis içeriye, Japon'u göstererek gülümsemis:

- ONA TOYOTA'NIN KRiKOSUYLA VURDUM

[milo]

[Erhan Yurdayuksel]

CASINODA iki görevli sıkıntıdan patlamış bir şekilde barbut masasında dikiliyorlarmış...

Derken içeri fıstık gibi bir sarışın girmiş, masaya 10 bin dolar koymuş veee;
'
Baylar, umarım sizin için sorun olmaz ama, ben çıplakken kendimi daha şanslı hissediyorum'' diyerek oracıkta çırılçıplak soyunmuş...

Sonra elindeki zara öpücük kondurmuş ve;
'
'Haydi tatlım, bana yeni kıyafetler lazım'' diye, zarı fırlatmış...

Ve, ''Evet!.. Evet!.., Kazandım!..'' diye, sevinç çığlıkları atarak iki adama sarılıp öpmüş, kıyafetlerini toplamış, masadaki bütün paraları almış ve koşa koşa gitmiş...

İki adam da bakakalmışlar... Biri ''vaovv'' demiş, ''ne kadındı be... peki kaç atmıştı?''

Öteki cevap vermiş; ''Bilmeem...''

[Erdoğan Kırcalı]

St. Mary Katolik Kilisesi'nde her hafta erkekler evlilik seminerleri yapıyorlardı.
O haftaki toplantıda rahip 50. evlilik yıldönümünü kutlamak üzere olan Guiseppe'den onlara bir kaç dakikasını ayırıp aynı kadınla bu kadar uzun zaman evli kalmayı nasıl başardığı konusunda bir kaç tüyo vermesini istedi.
Guiseppe toplantıdaki kocalara şöyle dedi;
"Şey, ona iyi davranmaya çalıştım. Onun için biraz para harcadım. Ama asıl önemlisi 25. yıldönümümüzde onu İtalya'ya götürdüm."
Rahip "Guiseppe, sen buradaki bütün kocalar için muhteşem bir ilham kaynağısın!" dedi etkilenmiş bir ifadeyle.
"Lütfen 50. yıldönümünüzde karın için ne yapmayı planladığını bize söyler misin?"
Guiseppe büyük bir gururla yanıtladı bu soruyu;
"Gidip onu geri getireceğim

[milo]

Adam bara girer, barmen kıza:
''Hey koca g*tlü bana bir bira'' diye seslenir..
Kısa bir tartışmadan sonra adam bardan atılır....
İki gün sonra aynı adam aynı bara gelir, aynı barmen kıza:
''Hey küçük memeli bana bir bira'' diye seslenir.
Yine tartışma çıkar ve badigartlar adamı bardan atarlar...
Üç gün sonra adam yine gelir.
Zorla ve kibar olacağına söz vererek bara girer.
Bütün gözler üzerindeyken aynı barmen kıza yönelerek:
''Bir bira rica ediyorum'' der.
İkinci, üçüncü, dördüncü.... Adam gayet kibar...
Sonunda barmen kız cesaret alıp adama yaklaşır ve yavaşça:
''Gerçekten göğüslerimi küçük mü buldunuz" diye sorar.

Adam sakin:
''Evet ama, sanırım basit bir çözümü var.''
Kız heyecanla:
''Nasıl'' diye sorar...

Adam:
"Her gün bir parça tuvalet kağıdı alıp günde bir veya iki kez
memelerinin arasına süreceksin.'' diye yanıtlayınca kız umutla:
"Gerçekten işe yarar ve göğüslerim büyür mü ki? '' diye sorar.
adam kendinden emin bir ifadeyle:
''Kesinlikle ..., Bak aynı yöntem g*tünde nasıl işe yaramış....''

[Erhan Yurdayuksel]

Büyük bir adada siyahilerle beyazlar yıllarca birlikte yaşamışlar ama başkanları hep beyaz olmuş.
Bir gün ateşli bir siyahi köylü bu büyük ada da başkan olmaya karar vermiş.

Gitmiş adanın en büyük partisine başkan olmak için başvurmuş. Dünyanın bu en büyük adasında herşey ama herşey bulunmaktaymış.

Bu başvuruyu yapan adama partililer merakla sormuşlar:
- Daha önce hiç başkanlık yaptın mı?
- Evet köyümde ki balık kooperatifin de yaptım.
- Partililerin gözü siyahi adamı tutmuş:
- İyi, hemen çalışmalara başlıyor ve seçime hazırlanıyorsun demişler. Ertesi yıl olur ve partililer siyahi adamı karşılarına alırlar ;

- Evet, bugün başkan seçildin şimdi ne yapacaksın derler…
- Başkan,hiç, uzakta bulunan ve herdediğimi yapan bir adaya gidip orada biraz vakit geçireceğim demiş ve o uzak adaya gitmiş.
Uzak adadakiler bu yeni başkanı çok sevmişler ve onu bir güzel misafir etmişler.
Sonrada bu başkana kendinden önce gelen başkanların yaptıklarından dert yanıp bazı isteklerini bildirmişler.
Uzak ada halkının başkanlarının isteklerini dinleyen yeni başkan kendisine anlatılanları pek anlamasa da orada bulunanlara ;
-Bakın ben başkan oldum ve hemen sizin yanınıza geldim.Şimdi benim halkıma sizin isteklerinizi anlatmam ve yapmam için sizinde bana yardımcı olmanız gerekiyor demiş.

Uzak ada halkının yetkilileri isteklerinizi bildirin biz hemen yapalım yeterki sizde bizim isteğimizi yapın demiş.
Balıkçılıktan başka bir iş bilmeyen siyahi başkan,-o halde size söyleyeceklerimi ülkeme sipariş edin ve satın alın demiş ve başlamış siparişleri yazdırmaya.

-Bizden borç olarak 35-40 Milyar USD dolar kredi isteyin.
Sazan avlamak için,küçük boy olta, sonra orta boy ve sonra da büyük boy
oltalardan isteyin .
Balık tutucağınız yere göre teknelere gereksiniminiz olur
çift motorlu, yelkenli, lüks yatlardan isteyin,yatları çekmek için
4x4 Jeep’lerden isteyin,benim adama gelip gitmek içinde süper lüks uçak isteyin ve bunları hemen alın ki bende isteğinizi yapayım demiş.
Uzak ada halkının başkanı derhal bu siparisler alınsın gereği yapılsın diye yardımcılarına talimatlar vermiş.

Siyahi başkan mutlu bir şekilde adasına dönmüş.
Gittiği uzak adada olan biteni etrafındakilere anlatmış.Etrafındakiler telaşlanmış uzak ada halkının isteğini başkanın nasıl yapacağını düşünmeye başlamışlar.
Başkanın uzak ada başkanına verdiği sözün günü gelmiş ;
-Ada halkının karşısına geçip konuşmaya başlayan başkan çok heyecanlanmış,ne diyeceğini bilememiş İsanın başına gelen büyük felaketten,birazda Musadan bahsederken aklına bir çin atasözü gelmiş ve hemen büyük bir sevinçle sözünü yerine getirmenin de verdiği keyifle mikrofono ağzına iyice yaklaştırarak haykırırcasına;

« Ben size balık yemeği değil balık tutmayı öğrenin diye olta almanızı söyledim,artık kendi balığınızı kendiniz tutmasını öğrenin"……diye kendi fikrini söyleyivermiş.....