Demokrat Parti'nin 5’nci Olağanüstü Büyük Kongresi, Anadolu Gösteri ve Kongre Merkezi’nde yapıldı
Kongrede genel başkanlık için 4 aday başvurdu.İlk iki turda genel başkan adaylarından hiçbiri genel başkan seçilmek için gereken salt çoğunluğu sağlayamadı. Üçüncü tura geçmeden önce Süleyman Soylu ve Mehmet Ali Bayar adaylıktan çekildi.Üçüncü tur usülen yapılacak. Hüsamettin Cindoruk üçüncü tura tek aday olarak girdi ve 559 oyla genel başkan seçildi.
Hüsamettin Cindoruk Kimdir?
1933 yılında İzmir'de doğan Cindoruk, Ankara'da Çankaya ilkokulunu, Atatürk Lisesini ve 1954'te Ankara Hukuk Fakültesini bitirdi. 1955 yılından itibaren avukatlık yapan Cindoruk, Demokrat Parti, Adalet Partisi, Demokratik Parti, Büyük Türkiye Partisi ve Doğru Yol Partisi'nde il başkanlığı, kuruculuk ve Genel İdare Kurulu üyeliği görevlerinde bulundu. Cindoruk, 14 Mayıs 1985 tarihinde Büyük Kongre'de Doğru Yol Partisi (DYP) Genel Başkanlığına seçildi. Genel Başkanlığı siyasi yasağı biten Süleyman Demirel'e bırakan Cindoruk, 1991'de TBMM başkanı seçildi ve iki yıl bu görevi sürdürdü. Daha sonra DYP'den ayrılıp Demokrat Türkiye Partisi'ni kurdu. Partisi, Mesut Yılmaz başbakanlığındaki 55. hükümette koalisyon ortağı oldu. 18 Nisan 1999 tarihinde yapılan genel seçimde Meclis dışında kaldı ve DTP Genel Başkanlığı görevinden istifa etti. İngilizce bilen Cindoruk evli ve 3 çocuk babası.
Emin Çölaşan'ın hala oğlu Hüsamettin Cindoruk konuşmasında 10 dakika boyunca Demokrat Parti ve ardillarinin Turkiye'yi yüzlerce imam hatip, yüksek islam enstitusu ve ilahiyat fakültesiyle doldurduğunu soyledi ve "Kuran, ezan, peygamber" nutukları attı.
Hemen her yazısında darbeye, darbecilere karşı yazan, yazılar aktaran üstadımız sayın Abbas Bilgili acaba ergenekoncu olduğu malum medya tarafından dillendirilen partisinin yeni başkanı ve yeni DP oluşumu hakkında ne düşünüyor?:o
Eğer başkanınız darbeciyse, ergene-koncuysa siz de darbeci oldunuz demektir de ondan.:o (nasıl düz mantık ama, tam ötekiler gibi di mi?) Sevincim ondandır:o
İlber Ortaylı 31 Mayıs Pazar 2009/MİLLİYET CUMARTESİ EKİ
Eski ve yeni Demokrat Parti
Neredeyse 50 yıl önce kapatılan Demokrat Parti’nin yeni yönetiminin dikkat etmesi gereken bazı noktalar var
27 Mayıs 1960’ın üzerinden 49 yıl; idamlar ve -temmuz ayı itibarıyla da- 1961 anayasasının kabulünün üzerinden 48 yıl geçti. Bu uzun bir zamandır; bizim gibi hafızası zayıf, tarihçi olmayan toplumlar için daha da uzundur. Ama yaratılan sarsıntının geçmesi için yeterli bir süre değil.
Demokrat Partililerin çocukları yaşadıklarını artık olgunluk çağında olmalarına rağmen unutamıyorlar. Babaları ise benim gördüğüm kadarıyla bütün olayları o neslin Türkleri ve politikacıları olarak unutmasalar da tevekkülle karşıladılar. Bazıları hariç; şahsen tanımadığım ama 1960’larda politika arenasında izlediğim ve çarşamba akşamı TRT2’de seyrettiğim Talat Asal’ın tavrını hissi buluyorum. Anlattıkları şüphesiz doğrudur ve yüz ağartıcı şeyler değildir ama hemen ardından politikada en yüksek mevkilere kadar çıktığını hatırlıyorum.
Türkiye çabuk değişen ve şartlara intibak eden bir ülke; 1960’da kapatılan partinin devamı olan Adalet Partisi 1961 seçimlerinde koalisyon ortağı, birkaç yıl içinde de iktidar oldu, demek ki tarih ve olaylar başka türlü gelişiyor. Biraz hassas bir denge kurarak geçmişi değerlendirmeyi, benden daha yaşlı bir kimseye hatırlatmaktan teeddüp ederim. Bu hatırlatmayı isterlerse, naçizane bir tavsiye olarak alsınlar. 1960’ların değerlendirmesini o kuşak daha etraflı ve mutedil yapmak durumundadır.
Hava bile onlara çalıştı
14 Mayıs 1950’de Türkiye yeni bir döneme girdi, Halk Partisi’nin içinden kopanlar ilk önce o partinin içindeki muhaliflerin desteği, ardından umulmadık zümrelerin geniş katılımıyla DP’yi teşkilatlandırdılar ve iktidara yürüdüler. Aşırı sağ (mürteci) dedikleri kitleler, komünist dedikleri solcular dahi onlara rey verdi. Bu gelişimi görüp hiç hoşlanmayan Hüseyin Cahit Yalçın’ın, gazetesinde DP’yi Moskova borazanlığıyla itham ettiğini hatırlıyorum.
İkinci Dünya Savaşı’nda tarafsız ve barışçı kalmanın mükâfatı vardı, kaynaklar birikmişti. Batı ile ittifakın getirdiği kolaylıklar vardı. Hava ile suyun, hatta iklimin bile faidesi oldu ve nihayet bezgin bir halkın desteğini hissetmenin avantajı da vardı. Tahsildardan kaçan köylüler, şimdi kaymakamları bile sürdürmeye başlamıştı. Bu durumdan bazı memur ve aydınlar hoşlanmadı ama bu toplumun vatandaşlık yolunda adımlar attığı açıktı.
Dört yıl içinde memleket değişmeye başladı. 1954 seçimlerinde görülmemiş bir katılım ve hiçbir partiye nasip olmayan bir oy oranına ulaşıldı (yüzde 57,5). Bu noktadan sonra talih dönmeye başladı. Çok kalabalıklaşan parti meclis grubunda muhalefet baş gösterdi. Resmi muhalefet de sesini yükselti. Geçici müttefik kitleler karşı cepheye geçti, yatırımlar zorluklarla karşılaştı ve hatta birkaç yıl üst üste kuraklık bile oldu.
1957’de teveccüh azaldı, 1960 veya 1961’de seçim yapılsa ne olurdu bilinemezdi. Muhalefet hırçındı, iktidarın da kimseyi dinlemeye tahammülü yoktu. Ordu müdahale etti. Sonraki darbelerden farklı bir görünüm vardı, emir ve komuta zincirinin dışında bir örgütlenmeydi bu. Bazı yüksek rütbeli komutanların son anda Milli Birlik Komitesi saflarına alındığı söyleniyor.
Demokrat Parti, başında Adnan Menderes (sağda) varken bu milletin politik hayata katılmasını sağlamıştı. Acaba Hüsamettin Cindoruk ve yeni yönetim, bezgin ve siyasete küskün kitlelerde yeniden ilgi uyandırmayı başarabilecek mi?
Zamanla kırgınlık oluştu
27 Mayıs sabahı ihtilal bildirisi solculuktan çok uzaktı, hatta karşıydı. Bütün husumetin iktidar partisine yöneldiği belliydi. Milli Birlik Komitesi’ni destekleyen muhalefet lideri İsmet Paşa’nın bile bazen sözünü geçiremediği anlaşılıyor. Komitede grubun içinde grup vardı. Başbakanlık Müsteşarı Albay Türkeş ilk anda devri sabık yarattı, kasalar açtı. Sonraki yıllarda kendisinin Celal Bayar tarafından kabulü ve benimsenmesini birçok kimse anlamış değildir.
Yassıada duruşmaları hiçbir hukukçunun onaylayamayacağı biçimde yürüyordu. İlk andaki gösteri yerini kırgınlığa bırakmıştı. Halk Partisi saflarındaki Tahsin Bekir Balta gibi bilge hocalar, hatta partinin genel sekreterliğini yapan Kasım Gülek gibileri dahi yeni bir anayasa yapmanın gerekli olmadığını, 1924 Anayasası’ndaki bazı düzenlemelerin yeterli olduğunu söyleyebildiler.
Darbenin ilk günlerinde içişleri bakanının intiharından söz edildi. En yakınları bile intihar mı, üst katlardan itme mi olduğunu tartışıyor. TRT2’deki programda genç gazeteci bu konuda nasıl kesin hüküm verdi bilmiyorum.
12 Mart darbesi çok kimsenin tasvibi dışındadır ama ordunun içine solun girmesine karşı yapıldığı açıktır. 1980 darbesinden de çok kimse hoşlanmaz ama sokakları kan götürmeye başlamıştı ve birçok kimse ölüm listelerindeydi (sağcı, solcu veya orta yolcu). Bu iki darbenin 27 Mayıs’ın aksine emir ve komuta zinciri içinde yapıldığı malum. O takdirde üç darbeyi bir sepette değerlendirmek, hele bir de aynı adamları Ergenekon’a kadar bağlamak hangi hukuki anlayışa sığıyor? Her hissimizi veya tahminimizi bu kadar ısrarla ve kesinlikle ifade etmek doğru mu?
Yeni yönetime sorular
Şimdiki Demokrat Parti’de değişiklikler oldu, belli ki yeni katılımlar da olacak. Bu parti eski DP’nin mirasını üstlenmişe benziyor, hakkıdır. O zaman bazı noktalar üzerinde duralım:
DP, Türkiye köylülüğüne destek vermiş, onu diriltmiş ve çiftçi statüsüne yükseltmiş bir partidir. Anavatan iktidarından beri altüst olan Türkiye çiftçiliğine yeniden destek vermeyi vaat edebiliyorlar mı? Zira dünyadaki gelişmeler de gösteriyor ki çiftçiliğin belinin kırılması bazı lafazanlıkların aksine hiç de hayırlı neticeler vermez.
1946 demokrasisi bu milleti politik hayata katılıma çekmişti; bugün ise insanlar bezgin, siyasi sisteme yabancılaşmış durumdalar. Kitleleri yeniden siyasi ilgi ve katılıma çekebilecek misiniz? Böyle bir örgütlenme ve siyasal eğitim faaliyeti olarak ne öneriyorsunuz?
50 yıl evvelinin haksızlıklarını tarihçi olarak yazmak ve hatırlamak başka şey; müzminleştirici bir sancı gibi tutmak, yarım asır önceki acıyı bugünün bazı olaylarına ve toplumun temel kurumlarına hasımca yöneltmek başka şeydir. Herhalde politikanın yaratıcı ve birleştirici olanını yeğlemek gerekir.
Filologa not
Murat Bardakçı büyük üstadın yazdığı kitabı tenkit etmiş, eder. Birisi beni de ediyor. Haklı yeri varsa vardır. Beni eleştiren gibi, bazı şeyleri bilmeden tenkit edeni de okuyucu kendisi görür. Okuyucuya itimat etmek lazım. “Beni kimse tenkit edemez” havası kabul edilebilir gibi değil. Bu vesile ile “kafadar” statüsüne konularak bana laf atmanın da gereği yok. Bütün dünyanın kendi ile uğraşmak için birleştiğini düşünmek ne kadar büyük tevazu. Herhalde milletin başka işi yok. Bunlar 18,5 yaşında, Edebiyat Fakültesi kantininde yapılan sınıflamalardır. 60 yaşını deviren adamlara yakışmıyor. Terbiye ve ölçü filologlara da lazım.
İstanbul’da Fatih heykeli
Yerli ve yabancı yazarlar Babinger, Schlumberger, Runciman, İnalcık veya Emecen olsun ya da Fatih’in muasırları De Languschi, Kritovulos, Tursun Bey gibileri olsun; hepsinin birleştiği bir nokta var: 21 yaşındaki İstanbul fatihi büyük bir mareşaldir. Yanya’nın, Mora’nın, Bosna’nın coğrafyasını bilenler o zamanın deniz aşırı ülkeleri olan Trabzon’un, kuzey Ege adalarının konumunu görenler, fetihlerle geçen 30 senenin pek eşi görülmeyen bir komutanın hayatı olduğunu teslim eder. Bütün bu başarılar yeni bir döneme ateşli silahlar devrine aittir. O yüzden de askeri tarihte ayrı bir önemi vardır.
Fatih’in kişiliği; “Yok içki içerdi, bilmem kimlere nasıl şiirler yazardı” gibi kısır bir toplumun yavelerinin ötesinde ele alınacak derin bir mevzudur. Yunancasının düzgünlüğünü De Languschi ve Kritovulos söylüyor. Topkapı Sarayı El Yazmalar Kütüphanesi’ndeki İlyada metinlerinin üstü, koyduğu şerhlerle doludur. İtalyanca biliyordu, Arapça ve Farsçada ise kalem oynatmıştır.
Doğru dürüst bir anıt yoktu
II. Murad’ın saltanatı boyunca şark eserleri tercüme edilmişti ve Fatih de o havada yetişti. Kendinden sonrakiler de bu kültürü devam ettirmiştir. Şehzade Cem Sultan’ın bu dillere vakıf olduğu biliniyor. II. Bayezid şark dillerini bilirdi ve II. Bayezid’in şehzadelerinden Ahmet, Arapça bir siyasetname dahi kaleme almıştır. Yavuz Selim ise iki şark diline kalem ve divan sahibi şair olacak kadar vakıftı. Fatih bir Rönesans münevveriydi, hatta Rönesans’ın şark ve garp dünyasına hükmeden tek komplekssiz aydınıydı.
Bugüne kadar doğru dürüst bir heykelini bu toplum dikememiştir. Saraçhanebaşı’nda o zamanki belediyenin iyi niyetle ısmarladığı, heykeltıraşlığımızın başarısız bir şekilde ortaya koyduğu heykel hariç... Şimdi Genelkurmay Başkanlığımız Barbaros Bulvarı üzerine Yahya Kemal Parkı’nda 3 metre boyunda bronz bir heykel diktiriyor. Heykeltıraş Sait Rüstem’dir. İstanbul halkının ve sanatseverlerin dikkatine sunulur.
Genelkurmay Başkanlığı, Cumhuriyet tarihimizin ve İstiklal savaşımızın komutanlarını heykel diktirerek, sempozyumlar düzenleyerek anıyor ve tarihteki yerlerini anıtlaştırıyor. Fatih heykeli ile de 15’inci asrın en büyük mareşali anıtlaştırılmaktadır.
Bu çalışmalar dikkate
şayandır.
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
özel okul ön kayit işlemi yapmiyor
29-04-2024, 13:12:51 in Tüketici Hakları