Adlî kontrol
Madde 109 - (1) 100 üncü maddede belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde, üst sınırı üç yıl veya daha az hapis cezasını gerektiren bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada, şüphelinin tutuklanması yerine adlî kontrol altına alınmasına karar verilebilir.
(2) Kanunda tutuklama yasağı öngörülen hallerde de, adlî kontrole ilişkin hükümler uygulanabilir.
(3) Adlî kontrol, şüphelinin aşağıda gösterilen bir veya birden fazla yükümlülüğe tabi tutulmasını içerir:
a) Yurt dışına çıkamamak.
b) Hâkim tarafından belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak.
c) Hâkimin belirttiği merci veya kişilerin çağrılarına ve gerektiğinde meslekî uğraşlarına ilişkin veya eğitime devam konularındaki kontrol tedbirlerine uymak.
d) Her türlü taşıtları veya bunlardan bazılarını kullanamamak ve gerektiğinde kaleme, makbuz karşılığında sürücü belgesini teslim etmek.
e) Özellikle uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla, hastaneye yatmak dahil, tedavi veya muayene tedbirlerine tâbi olmak ve bunları kabul etmek.
f) Şüphelinin parasal durumu göz önünde bulundurularak, miktarı ve bir defada veya birden çok taksitlerle ödeme süreleri, Cumhuriyet savcısının isteği üzerine hâkimce belirlenecek bir güvence miktarını yatırmak.
g) Silâh bulunduramamak veya taşıyamamak, gerektiğinde sahip olunan silâhları makbuz karşılığında adlî emanete teslim etmek.
h) Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hâkim tarafından miktarı ve ödeme süresi belirlenecek parayı suç mağdurunun haklarını güvence altına almak üzere aynî veya kişisel güvenceye bağlamak.
i) Aile yükümlülüklerini yerine getireceğine ve adlî kararlar gereğince ödemeye mahkûm edildiği nafakayı düzenli olarak ödeyeceğine dair güvence vermek.
(4) (Ek: 25/5/2005 - 5353/14 md.) Şüphelinin, üçüncü fıkranın (a) ve (f) bentlerinde yazılı yükümlülüklere tâbi tutulması bakımından, birinci fıkrada belirtilen süre sınırı dikkate alınmaz. (1)
(5) Hâkim veya Cumhuriyet savcısı (d) bendinde belirtilen yükümlülüğün uygulamasında şüphelinin meslekî uğraşılarında araç kullanmasına sürekli veya geçici olarak izin verebilir. (1)
(6) Adlî kontrol altında geçen süre, şahsî hürriyeti sınırlama sebebi sayılarak cezadan mahsup edilemez. Bu hüküm, maddenin üçüncü fıkrasının (e) bendinde belirtilen hallerde uygulanmaz. (1)
(7) (Ek: 19/12/2006 - 5560/19 md.) Kanunlarda öngörülen tutukluluk sürelerinin dolması nedeniyle salıverilenler hakkında birinci fıkradaki süre koşulu aranmaksızın adlî kontrole ilişkin hükümler uygulanabilir.

Adlî kontrol kararı ve hükmedecek merciler
Madde 110 - (1) Şüpheli, Cumhuriyet savcısının istemi ve sulh ceza hâkiminin kararı ile soruşturma evresinin her aşamasında adlî kontrol altına alınabilir.
(2) Hâkim, Cumhuriyet savcısının istemiyle, adlî kontrol uygulamasında şüpheliyi bir veya birden çok yeni yükümlülük altına koyabilir; kontrolun içeriğini oluşturan yükümlülükleri bütünüyle veya kısmen kaldırabilir, değiştirebilir veya şüpheliyi bunlardan bazılarına uymaktan geçici olarak muaf tutabilir.
(3) 109 uncu madde ile bu madde hükümleri, gerekli görüldüğünde, görevli ve yetkili diğer yargı mercileri tarafından da, kovuşturma evresinin her aşamasında uygulanır.

Adlî kontrol kararının kaldırılması
Madde 111 - (1) Şüpheli veya sanığın istemi üzerine, Cumhuriyet savcısının görüşünü aldıktan sonra hâkim veya mahkeme 110 uncu maddenin ikinci fıkrasına göre beş gün içinde karar verebilir.
(2) Adlî kontrole ilişkin kararlara itiraz edilebilir.

Tedbirlere uymama
Madde 112 - (1) Adlî kontrol hükümlerini isteyerek yerine getirmeyen şüpheli veya sanık hakkında, hükmedilebilecek hapis cezasının süresi ne olursa olsun, yetkili yargı mercii hemen tutuklama kararı verebilir.

Güvence
Madde 113 - (1) Şüpheli veya sanık tarafından gösterilecek güvence, aşağıda yazılı hususların yerine getirilmesini sağlar:
a) Şüpheli veya sanığın bütün usul işlemlerinde, hükmün infazında veya altına alınabileceği diğer yükümlülükleri yerine getirmek üzere hazır bulunması.
b) Aşağıda gösterilen sıraya göre ödemelerin yapılması:
1. Katılanın yaptığı masraflar, suçun neden olduğu zararların giderilmesi ve eski hâle getirme; şüpheli veya sanık nafaka borçlarını ödememeleri nedeniyle kovuşturuluyorlarsa nafaka borçları.
2. Kamusal giderler.
3. Para cezaları.
(2) Şüpheli veya sanığı güvence göstermeye zorunlu kılan kararda, güvencenin karşıladığı kısımlar ayrı ayrı gösterilir.

Önceden ödetme
Madde 114 - (1) Hâkim, mahkeme veya Cumhuriyet savcısı, şüpheli veya sanığın rızasıyla güvencenin mağdurun haklarını karşılayan veya nafaka borcuna ilişkin bulunan kısımlarının, istedikleri takdirde, mağdura veya nafaka alacaklılarına verilmesini emredebilir.
(2) Soruşturma ve kovuşturmanın konusunu oluşturan olaylar nedeniyle, mağdur veya nafaka alacaklısı lehinde bir yargı kararı verilmiş ise, şüpheli veya sanığın rızası olmasa da ödemenin yapılması emredilebilir.

Güvencenin geri verilmesi
Madde 115 - (1) Hükümlü, 113 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde yazılı bütün yükümlülükleri yerine getirmiş ise güvencenin 113 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendini karşılayan ve aynı maddenin ikinci fıkrasına göre verilecek kararda belirtilen kısmı kendisine geri verilir.
(2) Güvencenin, suç mağduruna veya nafaka alacaklısına verilmemiş olan ikinci kısmı, kovuşturmaya yer olmadığı veya beraat kararları verildiğinde de şüpheli veya sanığa geri verilir. Aksi hâlde, geçerli mazereti dışında, güvence Devlet Hazinesine gelir yazılır.
(3) Hükümlülük hâlinde güvence 113 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan hükümlere göre kullanılır, fazlası geri verilir.

* * *

ADLİ KONTROL tümü ile yeni bir kurumdur. Bu nedenle 5271 Sayılı CMK.nun 109-115 maddelerinin CMUK.nunda karşılığı yoktur.

Bu kurumda kişinin tutuklanması yerine onu kontrol altında tutmaya ve böylece tutuklama tedbirini ağır sonuçlarından kaçınılmaya çalışılmıştır.

Adli kontrol kararı verebilmek için her şeyden önce TUTUKLAMA SEBEPLERİNİN BULUNMASI GEREKLİDİR. Yani bir kişi hakkında tutuklamayı gerektirecek sebepler (kuvvetli şüphe, kaçma varsayımı, delil karartma varsayımı) yok ise adli kontrol kararı da verilemez.

Adli kontrol kararı ÜST SINIRI ÜÇ YIL VEYA DAHA AZ cezayı gerektiren suç nedeniyle yapılan soruşturmada (yani eski hazırlık aşamasında) verilebilecek bir karardır. Kanunda tutuklama yasağının öngörüldüğü hallerde adli kontrol uygulaması YAPILABİLİR. Bu nedenle para cezasını gerektiren suçlarda veya cezası 2 yıldan daha az hapis cezası olan suçlarda da adli kontrol kararı diğer şartlar var ise verilebilir.

Adli kontrol, şüphelinin (burada sanık kelimesi özellikle kullanılmamıştır. Zira, sanıklık hakkında dava açılıp iddianamenin kabulü kararı ile yani kovuşturma aşamasında başlayan bir durumdur oysa adli kontrol kararı sadece SORUŞTURMA AŞAMASINDA verilebilen bir karardır) yasada belirtilen bir veya birden fazla yükümlülüğe tabi tutulmasıdır. Ancak soruşturma aşamasında verilen bir kararın kovuşturma aşamasında da devam etmesi mümkündür. Nitekim 111. maddede adli kontrol kararının kaldırılması kararının şüphelinin veya SANIĞIN istemi üzerine hakim veya MAHKEME tarafından verileceği hükme bağlanmıştır.

Bu yükümlülükler CMK.nun 109/3. maddesinde dokuz bent halinde sayılmıştır. Bu tedbirlerin bir tanesine karar verilebileceği gibi durum gerektirdiğinde birden fazlasına da karar verilebilir. Örneğin uyuşturucu kullanmak suçundan gelen bir şüpheli için; hem (d) bendinde yer alan araç kullanmama ve hem de (e) bendinde yer alan bir tedavi kurumuna yatma tedbiri birlikte verilebilir. Uygulamada en çok uygulanacak tedbir (a) bendinde yer alan yurt dışına çıkmama ve (b) bendinde yer alan belirlenen yerlere belirlenen sürelerde düzenli başvurma tedbirleri olacaktır. (b) bendinde yer alan bu tedbir uyarınca örneğin şüphelinin her gün ya da iki günde bir adresine göre belirlenmiş olan karakola müracaat edip imza atması, bu şekilde kişinin takibinin yapılması, eğer kişi imza atmaya gelmez ise durumun tutanağa bağlanıp C. Savcılığına bildirilmesi tedbiri kullanılabilir. Yine (f) bendinde belirtilen nakti kefalet bedeline hükmetme de kullanılacak bir tedbirdir.

Adli kontrol ile verilen tedbirler kişinin özgürlüğünü tam olarak kısıtlamadığından bu şekilde geçirilecek süreler cezasından mahsup edilemez. Ancak (e) bendinde yer alan tedavi kurumuna yatmada kişi kurumda kaldığı için kaldığı süre cezasından mahsup edilecektir.

Adli kontrol kararı C. Savcısını istemi üzerine sulh ceza hakimince verilecektir. Yine hakim zaman içinde koyduğu tedbirleri kaldırabilir, değiştirebilir, yeni tedbirler ekleyebilir, bazı tedbirlere uymaktan geçici olarak muaf tutabilir. Örneğin her gün karakola imza atmakla yükümlü kılınan şüphelinin başka şehirdeki babasının ölümü durumunda Mahkeme, şüpheliyi belirli bir süre için imza atmak yükümlülüğünden muaf tutabilir. Bu konudaki karar hakim veya mahkeme tarafından şüphelinin veya sanığın istemi üzerine C. Savcısının görüşü alındıktan sonra beş gün içinde verilir.

Adli kontrole ilişkin tüm kararlara karşı itiraz yolu açıktır.

113. madde GÜVENCE (TEMİNAT) konusunu düzenlemiştir. Faklı olan durum, güvence bedelinin nasıl kullanılacağına ilişkindir. Eski düzenlemede güvenceye konu olan şey yerine getirilmediğinde güvence bedelinin tümü hazineye gelir kaydedilmekteydi. Yeni düzenlemede güvence bedelinden;
Önce katılanın yaptığı masraflar, suçun neden olduğu zararların giderilmesi veya eski hale getirme için gereken bedeller, şüpheli veya sanığın nafaka borcu var ise bu borçları karşılanır,
Daha sonra kalan paradan kamusal giderler karşılanır,
Bundan sonra kalan miktardan hükmedilen para cezaları tahsil edilir.

Güvence bedelinin geri verilmesi konusu 115. maddede düzenlenmiştir.

114. maddede yeni bir kurum olan ÖNCEDEN ÖDETME düzenlenmiştir.

Buna göre; hakim veya C. Savcısı şüpheli veya sanığın RIZASIYLA güvencenin mağdurun haklarını karşılayan veya nafaka borcuna ilişkin bulunan kısımlarının İSTEDİKLERİ TAKDİRDE mağdura veya nafaka alacaklısına verilmesini emredebilir. Eğer soruşturma ve kovuşturmanın konusu olan olaylarla ilgili olarak mağdur veya nafaka alacaklısının lehine bir yargı kararı verilmiş ise şüpheli veya sanığın rızası olmasa da bu ödemenin yapılması emredilebilir. Böylece mağdurların haklarını kolayca almaları ve ayrıca bunun için dava yoluna gitmeleri önlenmek istenmiştir. Eğer alınan miktar mağdurun haklarını karşılamıyorsa mağdurun fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak bu bedeli almasında yarar olacaktır.