+ Konuyu Yanıtla
7 / 33 Sayfa İlkİlk 123456789101112131415161727 ... SonSon
61 den 70´e kadar toplam 330 ileti bulundu.

Konu: Ergenekon Notları

Ergenekon Notları Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #61
    Kayıt Tarihi
    Dec 2006
    Nerede
    Turkiye.
    İletiler
    2.302
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Ergenekon Notları

    3 aşamalı suikast listesi
    http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=174276

    Suikast planı dinlemeye takıldı
    http://www.ntvmsnbc.com/news/471851.asp

    Örgüt 2009'da darbe yapacaktı
    http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=174417

    ÇOK SAYIDA SİLAH VE MÜHİMMAT BULUNDU
    http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=174408

    SUSURLUK ÇÖZÜLSEYDİ ERGENEKON OLMAZDI
    http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=174463

    Savcı, Tuncer Kılınç’a Gülen 'e-mail'ini sordu
    http://www.milliyet.com.tr/Guncel/Ha...20sordu&ver=15

    ''ASALA adını değiştirdi, PKK oldu''
    http://www.haber3.com/news_detail.php?id=439397

    ÖCALAN, ERGENEKON'DAN YARDIM İSTEMİŞ
    http://www.haberler.com/ocalan-ergen...stemis-haberi/

    'Ergenekon'da yeni kazı yeni silahlar
    http://www.cnnturk.com/2009/turkiye/...3.0/index.html

    Zir Vadisi kazıları da cephaneye götürdü
    http://www.ntvmsnbc.com/news/471993.asp

    Ergenekon bombaları
    http://www.gazeteciler.com/news_detail.php?id=149499

    Boşuna aramayın o silahlar dışarıda
    http://www.hurriyet.com.tr/gundem/10757443.asp?gid=233

    TSK'dan cephanelik soruşturması
    http://www.haber7.com/haber/20090113...rusturmasi.php

    Emniyet ‘Ergenekon terör örgütü’ dedi
    http://www.milliyet.com.tr/Siyaset/H...%20dedi&ver=37

    Tuncay Güney ifadeleri...
    http://www.cnnturk.com/2009/turkiye/...0.0/index.html

    Ergenekon'un kapısını aralayan sözler...
    http://www.haberturk.com/haber.asp?i...&dt=2009/01/14

    Bu nasıl kadro?
    http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=174713

    Savunma görevini; suçsuzluğu ıspat; insan hakları ; tutuklanma süreçlerinin insani olması; bazı kişilerin suçsuz olduğuna dair yazılanları ve bu anlamda olabilecek herşeyi anlayabilirim de ancak bu saatten sonra böyle bir örgüt yoktur diyene şaşarım!..

    “Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun.”

    70 milyon insanın günahı ne?!

    Hak-hukuk-adalet istiyorsak; yargıyı rahat bırakmak da hepimizin görevi olmalı...



    Hukuki NET Güncel Haber

    Ergenekon Notları konulu yargıtay kararı ara
    Ergenekon Notları konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #62
    Kayıt Tarihi
    Dec 2005
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    427
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Ergenekon Notları

    BAAS Hareketi, kafası karışık olanlar için

    yeterince ve anlaşılır olarak açıklanmıştır...

    Bu hareket hakkında

    bu aşamadan sonra verilecek bilgiler,

    kafası karışık olanlar için

    artık okuryazar seviyesinin altında olacağı ve

    bunu bir hakaret olarak algılayacaklarından

    bize yakışmaz...

    'Misinaya bağlı olanlar' için ise

    yapılacak tek şey

    'Peygamberin şefaati' beklemektir...

  4. #63
    Kayıt Tarihi
    Jun 2006
    Nerede
    İstanbul / Beyoğlu
    İletiler
    3.411
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Ergenekon Notları

    Alıntı sdt23 rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    9 Mart cuntacıları ve 40 yıl sonra Ergenekon yapılanmalarında göz altına alınan/tutuklananların ortak noktası ikisinin de darbeyle Baasçı azınlık diktası kurmaktı.

    Baasçılık iyidir, kötüdür pek anlaşamadık ama tutuklanan/göz altına alınanların bir kısmının çeteci (İbrahim Şahin, Drej Ali, Sedat Peker ekibi) kalanının Baasçı (Doğu Perinçek, İlhan Selçuk vs.) olduğu konusunda anlaşabiliriz sanırım.

    "Haksız yere göz altına alınan/tutuklanan saygın isimler" de işte bu Baasçı kadrolardan oluşuyor, değil mi?

    Bakın tam 1 sene önce bu konu açıldığında ne yazıp eklemişim.

    Harun Gür
    25-01-2008, 00:53:02
    Aynen bunu diyorum...



    Ofise girdim. Çok sevdiğim bir arkadaşım beni “Bugün senin acılı günün” diye karşıladı. “Hayrola ne oldu ki?” diye sordum telaşla. “Arkadaşların içeri alınmış” dedi. Sonra da bıyıkaltından bir gülümsemeyle ekledi; “Ulusalcı arkadaşların”. Belli niyeti espriydi. Ama o arkadaş yakıştırması var ya…İşte o içime işledi.


    O andan beri çok üzgünüm ben.


    Çok sevdiklerimin bile beni yanlış anlamasından üzgünüm.


    Kendimi anlatamamaktan yorgunum, bıkkınım, dahası artık sıkkınım!


    Oysa ben Veli Küçük adından hep ürkenlerdenim. Emekli bir tuğgeneralin Abdullah Çatlı bağlantısını,Yeşil ile alakasını çözemeyenlerdenim.


    Oysa ben Fikri Karadağ denilince aklına silaha yemin eden biri gelenlerdenim. Neden birinin ölmek ve öldürmek üzere Kur’an, bayrak ve silah üzerine yemin ettiğini bilemeyenlerdenim.


    Oysa ben Sami Hoştan’ın uyuşturucu bağlantısını görmezden gelemeyenlerdenim. Oysa ben Fuat Turgut denince aklına hemen avukatı olduğu Hırant Dink suikastinin azmettiricisi Yasin Hayal düşenlerdenim. Bir avukatın kocası öldürülen bir kadına duruşma sırasında “Cehennemin dibine gidin.” diye bağırmasına akıl sır erdiremeyenlerdenim.


    Oysa ben evinde 27 el bombası, TNT kalıpları, fünye bulunan Muzaffer Tekin’in o bombaları ne için sakladığını merak edenlerdenim.


    Oysa ben Orhan Pamuk’u sevemeyen biri olarak Kemal Kerinçsiz’in mahkeme çıkışında Pamuk’a yumurta atılmasına seyirci kalmasını içine sindiremeyenlerdenim.


    Oysa ben kahramanlığın bir gecekonduya el bombalarını yığmakla olmadığını adı gibi iyi bilenlerdenim.


    Kahramanlıkla kahramancılık arasındaki farkı görebilenlerdenim.


    Ve itiraf etmek gerekirse bu isimlerden de…


    Bu isimlerin simgelediklerinden de…


    Gazetecilik bir yana…


    İnsan olarak


    Derin bir korkuyla çekinenlerdenim.


    İşte o yüzden çok üzgünüm.


    Bu isimlerin gözaltına alındığını bildiren haberlerde Kuvvayi Milliye isminin geçmesinden…


    Kuvvayi Milliye ruhunun bu isimlerin elinde eprimesinden…


    Çok üzgünüm!


    Bu isimlerin ulusalcı diye anılmasından…


    Bu olayın AKP’nin eline “İşte ulusalcılar böyle” kozu vermesinden…


    Yarın başbakanın alaycı bir gülümsemeyle bu olayı haklı olarak kullanacağını bildiğimden…


    Çok üzgünüm!


    Hepsinden de öte inanmadıklarıyla savaş için silah kuşanan bu isimlerin…


    Bize verdiği zarardan çok üzgünüm.


    Oysa bu satırları yazan ben…


    Ve okuyan siz.


    Yani biz.


    Ulusalcı mıyız, ulusolcu muyuz, ortayolcu muyuz, sağkolcu muyuz?


    Adını koymuyorum.


    Çünkü Türkiye Cumhuriyeti’ni hak edilmiş sınırlarıyla ve de kazanımlarıyla sevmek insanı neci yapar bilmiyorum.


    Ama iyi biliyorum ki;


    Biz;


    AKP’nin yalanını, dolanını ve elbette talanını sevmeyenler


    Takiyesinden midesi bulananlar


    En az bunlar kadar…


    Silahları, kahramancılık oynayanları ve de derin işleri sevmeyiz.


    Ve unutmadan


    Biz kim kahraman kim değil iyi biliriz!

    Melike İLGÜN / Gazeteport

    Demek ki neymiş?

    Çetecileri, darbecileri savunmuyormuşuz...

    Demek ki neymiş?

    Hangi görüşten olursa olsun demokrasiyi kesintiye uğratmaya kalkanların karşısındaymışız...

    Demek ki neymiş?

    Taa o zamandan bu taraklarda kimlerin bezi olabileceğini, bu ülkenin yaşadığı geçmiş Sususrluk deneyiminden tahmin edebilecek kadar akıl ve izan sahibiymişiz...


    Ancaak !!!

    Bu adamların Kemalist oldukları, bu adamların Kuvay-i Milliye ruhu taşıdıkları iddia ediliyorsa burada bu kavramların gerçek anlamlarını değersizleştirmeye, içini boşaltmaya yönelik bir oyun var demektir.

    Mustafa Kemal'i ve gerçekten onun gibi düşünen insanları ne bu çete bozuntuları ile karıştırın, ne de "Baas" falan gibi bilmediğiniz kavramları Saddam Hüseyin ile özdeşleştirin.

    Bu oyunu kimlerin sahneye koydukları ve amaçları çok açıktır. Bu oyunu sahneye koyanlara içeride ve dışarıda Din kisvesi altında kimlerin taşeronluk ettikleri de malumdur.

    BOP'nin Türkiye'yi ilgilendiren kısmı hayata geçemeyecektir. Türkiye bölünmeyecektir. Bu ülke halkı layık olduğu çağdaş demokrasiyi ve refahı Sam Amca'nın icazeti veya AB'nin hamiliği gerekmeksizin sağlayacaktır.

    Tarih bugünkü hainleri de asla unutmayacaktır.

    Bunun için tek gereken "Mustafa Kemal gibi düşünmektir."

  5. #64
    Kayıt Tarihi
    Apr 2005
    Nerede
    Adana, Seyhan, Turkey.
    İletiler
    2.930
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Ergenekon Notları

    Baas'ın kuruluş tarihinin (1943) Hatay'ın anvatana katılması tarihinden (1939) sonraya tekabül etmesi, Baas'ın Hatay'a ilgisiz kaldığı anlamına gelmez.

    Atatürk'ün Hatay'ı alma politikası doğal olarak Fransızlara yönelikti. Çünkü Fransızlar Suriye'den çekilme hazırlığı yaparken Hatay'ı da Suriye'ye bırakma niyetinde idiler.

    Atatürk, ömrünün son günlerinde hasta haliyle güney bölgemize yaptığı gezide Adana'da yaptığı konuşmada Hatay için, "kırk asırlık Türk yurdu düşman elinde kalamaz" demişti. Bu çalışmalar meyvesini verdi ve Hatay önce bir devlet olarak doğdu, kısa süre sonra da Türkiye'ye katıldı.

    Ancak, Suriye Hatay'a olan ilgisini hep devam ettirdi. (Ben bu konuda yıllar önce Türk Ocaklarının yayın organı olan Türk Yurdu dergisinde bir de makale yazmıştım).

    Baas'la ilgili ciddi bir bilimsel yayında bakın ne diyor;

    " Baas Partisi, Toroslar'dan başlayıp, Basra Körfesi, Arap Okyanusu, Habeşistan Dağları, Sahra, Atalantik Okyanusu ve Akdeniz Bölgesini içine alan alanda, bütün arapları tek bir bağımsız devlet içinde bir araya getirmek misyonunu üslenmiştir. Bu misyonun bir gereği olarak Baas Partisi, Hatay'ın Türkiye'ye verilmesine karşı çıkmış ve bu konuda kampanyalar düzenlemiştir. Bu noktadan hareketle her yıl 20 Aralık günü, bu olayı kınayan beyannameler hazırlamak ve bu bölgenin iadesini istemek partinin rutin faaliyeti haline gelmiştir.(Sabahattin Şen, Ortadoğu'da İdeolojik Bunalım - Suriye Baas Partisi ve İdeolojisi, sh. 169, 170).

    Benzer bilgiler başka yayınlarda da var.

    Yani Baas, Atatürk'ün "kırk asırlık Türk yurdu" dediği Hatay'ı kendisinin sayıyordu. Hatta daha geniş bir bölgeyi arap toprağı yapmak gibi emperyalist sayılabilecek bir programı vardı.

    Baas'çı liderler darbe ile başa geçmiş kanlı diktatörlerdi.

    Bizdeki bazı aydınların darbe ile başa geçmeyi düşünmeleri Baas'la olan benzerlikleridir. Bu darbelerden esinlenmiş de olabilirler. Doğan Avcıoğlu ve ekibi (Yön hareketi) bunun tipik örneğidir. Bunları "Atatürkçü" olarak değil, Atatürkçülüğün sapkın bir kolu (Kemalizm) olarak değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum.

  6. #65
    Kayıt Tarihi
    Apr 2007
    Nerede
    içanadolu
    İletiler
    366
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Ergenekon Notları

    TBB başta olamk üzere hukuk uzmanları, üstüne basa basa davanın açılışı dahil yargılama biçimi ve sürecini, hukuka, yargı ve yargılama düzenine aykırı bulurken, hukuksuz bir ortamda gerçekleşen oluşumdan, hukuk ve bağımsız yargı adına gerçeklerin ortaya çıkmasını beklemek fazla hayalcilik olmuyor mu?

    Ergenekon çeşitlemelerine devam;Buna ne dersiniz?

    Hıncal Uluç'tan bomba gibi yazı

    İşte ETÖ'yü icat eden polis şefi!

    Sabah Gazetesi'ndeki yazılarına yaşadığı rahatsızlık nedeniyle kısa bir süre ara vermek zorunda kalan Hıncal Uluç köşesine döner dönmez Ergenekon'la ilgili zehir zemberek bir yazı kaleme aldı.
    İşte Uluç'un üstüne basa basa 'düşünün' dediği o önemli ayrıntı....

    Ergenekon üzerine çeşitlemeler..

    Sabih Kanadoğlu serbest.. Kemal Gürüz serbest.. Paşalar serbest.. Yani Ergenekon Onuncu Dalga hafiften fos..
    Yani..
    "Bu Ergenekon dalgaları bu ülkede gündem değiştirmekten başka işe yaramıyor. Nedense de, hep gelip gelip Başbakan ve Partisinin sıkıştığı günlere rastlıyor" diyen Ertuğrul Özkök ile Ahmet Hakan'ın kendi ifadeleri "Komplo Teorileri" doğru mu oluyor acaba?.
    Onuncu dalga patladığında Gazze hem de nasıl gündemdeydi. Başbakan da iki yandan nasıl sıkışıyordu.
    Bir yandan diyorlardı ki, "Olmert önce Türkiye'ye geldi. Sizinle uzun uzun ve fis kos konuştu. Sonra harekat başladı. Haberiniz vardı. Bugün kopardığınız kıyamet, zevahiri kurtarmaya yetmiyor."
    Öte yandan Amerika ve de onun güdümündeki Arap ülkeleri bile en azından ses çıkarmayarak İsrail'i desteklerken, Erdoğan'ın sert çıkışları, AKP İktidarının en büyük müttefiki ABD ile arasını açıyordu. Bu da hiç iyi bir şey değildi.
    Şimdi İsrail harekatı durdurmaya hazırlandığını söylüyor. Yani Onuncu dalga foslasa da Gazze'yi, en kızgın günlerinde gündem alarak görevini yaptı sayılır..

    Onuncu dalgada iki önemli tutuklama var. Biri İbrahim Şahin ..
    Tansu Çiller, Mehmet Ağar ve Doğan Güreş döneminde PKK'ya en vurucu darbe vurulurken görev yapmış emekli bir Emniyet Müdürü dostuma dün sordum..
    "İbrahim Şahin'e verilen görev sana verilseydi ne yapardın?.."
    "Daha fazlasını yapardım.. O dönemde Özel Harekat Polisi, askerle birlikte insan üstü bir kahramanlık, bir vatanseverlik yapmıştır. Onlar başarılı olmasalardı, bugün Jandarmanın Aktütün Karakolunu PKK değil, PKK karakolu Aktütün'ü, jandarmanın bastığını okurduk. O dönemdeki zafer, coğrafyamızın değişmesini önlemiştir. Bugün artık elini taşın altına koyacak insan bulma ihtimalimiz kalmamıştır."
    Bu lafları, iyi, çok iyi düşünün..
    Türkiye Asala ve PKK Mücadelesinde yarın belki de TV dizisi olacak "Görevimiz Tehlike" günleri yaşadı. Bunların çok azını biliyoruz. Hepsini bilenler ise, vatan ve namus anlayışları içinde susmaya yeminli.
    Bu yüzden, eksik, gedik bilgilere rağmen, "Liberal, demokrat, şeffaf" sallamalar içinde olma niyetinde değiliz. Günü gelince, devlet sırları açıklanacak. O günleri görenler, gerçekleri öğrenecekler. Doğrular ancak o gün konuşulacak.
    Bugün..
    Polisin en önemli teşkilatını kuran, Özel Hizmet için, yurt içinde ve dışında en iyi eğitilmiş adamının "Benim gibi birisi, silahları böyle el altına gömer, krokiyi de evinde mi tutardı" deyişindeki mantığı bir düşünmekte yarar var..

    Yalçın Küçük'ü tutuklamışlar. Yani Ergenekon Davasının içine girdi ve bu dava hapı yuttu.
    Ergenekon artık bitmez..
    Zaten iddianame 2500 sayfa.. 450 kilo da klasörü var. Asıl ek iddianameler de bundan sonra..
    Şimdi bu bitmez tükenmez iddianamenin karşısına bir de Yalçın Küçük savunması konacak.
    Mahkeme heyeti "İllallah" demezse, ben Yalçın'ı tanımıyorum..
    Mekteb-i Mülkiye'ye girdiğimizde Yalçın üçüncü sınıftaydı ve okulda o zamana dek egemen olan sağcılara karşı yönetimi ele geçirmek üzere kurulan bizim solcu gurubun lideriydi.
    Yanlış anlamayın.. Sağcısı, solcusu can ciğer arkadaşlardık. O zamanlar öyle düşmanlık, kavga, silah, milah yoktu. Kongre biter, karşı kahveye gider, beraber briç oynardık, öylesi..
    Şimdi bizim lider, harika konuşan Yalçın Küçük.. Başkan adayımız da Yılmaz Karakoyunlu .. O da şimdi yazar.. Hem kitapları, hem de Yeni Asır'daki köşesiyle..
    Sağcıların lideri de sonra ünlü valilerimizden Sadrettin Yedidağ ..
    Bu sağcılar, Anadolu'dan gelen ve Mülkiye Yurdunda kalan öğrenciler.. Biz solcular, Ankara'da yaşayan kentli Tüllap..
    Kongre açıldı, kongre başkanı seçimi yapıldı, sağcılara fark attık. İki misli falanız. Seçimi kazanacağımız ortaya çıktı..
    Ardından Yalçın kürsüye geldi. Bir konuşuyor, olmaz böyle şey.. Ağzından bal damlıyor.. Nasıl güzel, nasıl meraklı, nasıl mizah dolu konuşuyor. Eleştirileri vurmuyor, öldürüyor, ama ayni zamanda stand up şov gibi eğlendiriyor..
    Bir saat, iki saat, üç saat.. Yahu bitirdi Yalçın sağcıları teker teker.. Hepsinin ipliğini pazara çıkardı, rezil etti.. Adamlar kalkıp "Kifayeti müzakere" istemiyor, onlar da ses etmeden dinliyorlar Yalçın'ı..
    Oyunlarını anladığımızda iş işten geçmişti.
    Yalçın bitirip inince oylamaya geçildi ve bir baktık ki, bizim Ankara'da yaşayan hanım evladı tüllap "Geç oldu" diye kalkıp evine gitmiş bile.. Oysa hepsi yurtta kalan sağcıların alayı tüm kadro salonda.. Kongre başkanı seçerken biz iki misli fazlaydık ya.. Yalçın'ın gevezeliği sonunda bizimkiler birer ikişer gidince seçimi Sadrettin kıl payı da olsa kazandı.. Yalçın onları birer birer ele alıp rezil eder ve biz kahkahalar atarken, asıl onlar içlerinden kıs kıs gülerlermiş.. "Son gülen.." diyerek..
    Şimdi bu Yalçın, bu Ergenekon'a adı karışan herkesin, ama herkesin, yargıçlar, savcılar, şahitler dahil cemaziyel evvelini bir anlatmaya başlasın, dava en az 10 yıl sürer, ordan da zaman aşımına düşer gider..
    Davanın sağlığı açısından Yalçın tez elden serbest bırakılmalı, bana sorarsanız!..


    Korku İmparatorluğu!..

    Bu notlarım çok ama çok ciddi..
    Herhangi bir şey iddia etmeden, sadece düşünmenizi istiyorum. Bazen düşünmeye başlamak, her şeyin başlangıcı olur çünkü..
    Bu yüzden Ergenekon Çeşitlemeleri başlığından ayırdım, ayrı koydum ki, herkes okusun, herkes düşünsün..
    Türkiye Cumhuriyeti Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nu teknik dinlemeye alan yargı kararı internette var. Açıp bakabilirsiniz.
    Yargı, Ergenekon için "Terör Örgütü" demiyor. Ya ne diyor?.
    "Emniyet Genel Müdürlüğünün nitelemesine göre Terör Örgütü Ergenekon.."
    Yani..
    Ergenekon'u "Terör Örgütü" ilan eden Yargı değil.. Emniyet Genel Müdürlüğü..
    Kim yapmış bu nitelemeyi peki..
    "Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek.." Peki Ergenekon'a "Terör Örgütü" diyen Ramazan Akyürek kim?.
    Trabzon Emniyet Müdürü iken içinde çocukların da olduğu McDonalds'ı bombalayan Yasin Hayal'in suçunun terörle ilgili olmadığına karar veren ve onu bu suçla mahkemeye sevketmeyen Polis Şefi..
    Ramazan Akyürek o zaman görevini yapsa ve Yasin Hayal ve çetesinin peşine ciddi ciddi düşseydi bugün Hrant Dink belki de hayatta olacaktı.
    Çocukların üzerine bomba atan gerçek adamın terörle ilgisi yok, ama daha ne olduğunu kimsenin bilmediği, adı bile rastgele konmuş hayali Ergenekon, terör örgütü, Akyürek'e göre..
    Dahası.. Ramazan Akyürek'in Trabzon fiyaskosuna rağmen Emniyette yükselmesi, hem de bu müthiş istihbarat skandalına imza atan adamın alay eder gibi "Genel Müdürlük İstihbarat Daire Başkanlığına getirilmesi" açık olan karısının ani bir kararla kapanması ve çarşafa bürünmesiyle başlıyor, bir tesadüf..
    Dahası..
    Su Yayınlarından çıkan Fethullah'ın Copları diye bir kitap var. Yazarı Zübeyir Kındıra.. Eski polis, yeni gazeteci.. Orada da adı geçiyor Akyürek'in..
    Bu kitabı buldurun.. Okuyun.. Daha sonra da Emniyet Genel Müdürlüğüne sorun..
    Bugün bu ülkede görevli Emniyet Müdürü sayısı kaçtır?. Bunların kaçı Polis Akademisi mezunudur, kaçı Din Kökenli okullardan gelmiştir?.




    *********

  7. #66
    Kayıt Tarihi
    Dec 2005
    Nerede
    Turkey.
    İletiler
    427
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Ergenekon Notları

    YÖN BİLDİRİSİ

    Türk halkının, çok çeşit iktisadi, siyasi ve sosyal meseleler ortasında, kendisini bütün özlemlerine kavuşturacak bir yön aramakta olduğu bu günlerde, toplum hayatının çeşitli kesimlerinde görev almış olan bizler, altına imzalarımızı attığımız bu bildiri ile, ortak amaçlarımızı açıklamayı doğru bulduk. Böyle bir bildirinin meselemizi çözmekte faydalı olabilecek olumlu tartışmalara yol açacağını düşünüyoruz.

    1. Atatürk devrimleriyle amaç edinilen çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmanın, eğitim davasını sonuçlandırmanın, Türk demokrasisini yaşatmanın, sosyal adaleti gerçekleştirmenin ve demokrasi rejimini sağlam temeller üzerine oturtmanın, ancak iktisadi alanda hızla kalkınmakta, yani milli istihsal seviyesini hızla yükseltmekte göstereceğimiz başarıya bağlı olduğuna inanıyoruz.

    a) Atatürk devrimlerinin amacı olan Batılılaşmak, en geniş anlamıyla Batının istihsal seviyesine yaklaştığımız ölçüde gerçekleşebilir. Türkiye’deki istihsal seviyesi yükseldikçe, memleketin sosyal yapısı değişecek, şehir-köy ikiliği ortadan kalkacak, imkanlar genişleyecek ve Batı uyarlığının temeli olan akılcı düşünce kütlelere yayılacaktır.

    b) Ne kadar çok gayret sarf edilirse edilsin, düşük bir istihsal seviyesiyle, kütlelerin kültür seviyesinde esaslı bir yükselme sağlamak hayaldir. İşsizlik, açlık, çıplaklık, soğuk ve sefalet, kütlelerin eğitime yönelmesini engelleyecek, yaşama içgüdüsü, öğrenme merakından daha ağır basacaktır.

    c) Demokrasi, her şeyden önce insan haysiyetine dayanan ve insanı üstün değer sayan bir rejimdir. Açlığa, işsizliğe, evsizliğe çare bulamayan bir rejimin, ne kadar üzerinde titrersek titreyelim, demokrasi olmaktan çıkması ve bir gün çökmesi tabidir. Türk demokrasisinin yaşatılması, açlığı, işsizliği ve evsizliği ortadan kaldıracak yüksek bir istihsal seviyesine götüren yolları bulmakla mümkün olabilir.

    d) Milli gelirin hızla artmasına önem vermeyen bir sosyal adalet politikası da, yoksulluğun bölüşülmesinden öteye geçemeyecektir. Buna karşılık, sosyal adalete yer vermeyen bir kalkınma politikası başarısızlığa mahkumdur. O halde, sosyal adalet politikasının başlıca araçlarından biride istihsal seviyesinin yükseltilmesi olmalıdır.

    2. Bugün Türk toplumuna yön verebilmek durumunda bulunan öğretmen, yazar, politikacı, sendikacı, müteşebbis ve idareci gibi kimselerin, belli bir kalkınma felsefesini ana hatları üzerinde anlaşmaya varmalarını zaruri sayıyoruz…

    a) Yirminci yüzyılda haberleşme araçlarında ki gelişme sonucunda, kütleler, başka memleketlerde ki veya başka tabakalarda ki yüksek hayat standardının varlığını öğrenmekte ve asıl önemlisi, bu standarda erişmenin mümkün olduğunu görmektedir. Yoksulluğumuz bu yüzden, artık daha ıstıraplı bir şekilde hissedilmektedir. Hızlı nüfus artışı ve meselelerimizin bu artışa uygun bir tempo ile ele alınmayışı, durumu daha da ağırlaştırmıştır. Türkiye, bugün ciddi bir iktisadi ve sosyal buhranın içindedir. Sosyal buhran, iktisadi buhranın tabi bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Geri bir tarım, artan ithal ihtiyacımızı karşılayacak kaynakları sağlamak şöyle dursun, hızla çoğalan nüfusun beslenme ihtiyacını bile karşılayamamaktadır. Topraksızlık, artan nüfusu şehirlere doğru itmekte, şehirlere akan bu nüfusa iş ve mesken sağlanmasında güçlük çekilmektedir. Köklü tedbirler alınmazsa, gecekondu ve işsizlik önümüzdeki yıllarda, millet hayatını tehlikeli bir yarası haline gelerek sosyal ve siyasi düzenin bozulmasına yol açabilecektir. Hızlı nüfus artışı yüzünden, Türkiye nüfusunun yarısını 18 yaşından küçük gençler teşkil etmektedir. Son olaylarında açıkça ortaya koyduğu gibi çığ halinde gelen bu gençlerin büyük bir kısmına okul ve sağlam bir gelecek sağlamak mümkün olmamaktadır.

    b) İşin hazin tarafı, Türkiye’nin kaderine hakim olabilecek durumda bulunan çevrelerde, karşı karşıya bulunduğumuz çetin meseleleri şuuruna henüz varılmamış olmasıdır. Bu çevrelerce benimsenen ve uygulanabilecek olan bir kalkınma felsefesi yoktur. Kalkınmanın anlamı bütün genişliği ile anlaşılamamıştır. Köklü reformlara girişmeden kalkınmanın başarılamayacağı ve buna karşılık kalkınma sonucunda toplum düzenine, insan davranışlarına bazı değişikliklerin geleceği unutulmaktadır. Bu yüzden hem kalkınma istenmekte, hem de köklü reformlara karşı konulmakta ve yeni davranışlar yadırganıp kötülenmektedir. Böyle bir tutumun sonucu olarak, toplum hayatının gidişinde söz sahibi bir çok kimse, dış yardımların biraz genişlemesiyle, turizmin geliştirilmesiyle, sebze ve meyve ihracını artmasıyla kalkınma davasının çözülebileceğine içten inanmaktadır.

    c) Türkiye’nin kalkınmasını belli bir amaca yöneltmek, siyasi iktidarın emrinde teknik bir organ olan Devlet Planlama Teşkilatı’nın yetkisini aşan bir iştir. Gerçi, memleketin seçkin uzmanlarını bir araya getiren Devlet Planlama Teşkilatı bir kalkınma stratejisi çizerek, bu yolda ilk gayreti göstermiştir. Ama bunu yeter saymamak gerekir. Yapılacak planların yön kazanması ve başarıya ulaşması, ancak Türk toplumuna yön verebilecek durumda bulunan çevrelerin açık bir kalkınma felsefesi üzerinde anlaşmalarıyla mümkün olacaktır.

    3. Kalkınma felsefemizin hareket noktaları olarak, bütün imkanlarımızı harekete geçirmeyi, yatırımları hızla artırmaya, iktisadi hayata bütünüyle planlamayı, kütleleri sosyal adalete kavuşturmayı, istismarı kaldırmayı ve demokrasiyi kütlelere mal etmeyi zaruri sayıyoruz. Varmak istediğimiz bu amaçlara yeni bir devletçilik anlayışıyla erişebileceğimize inanıyoruz.

    a) Türkiye’nin iktisadi hayatında özel teşebbüsü ve devlet teşebbüsünü birlikte yaşatan karma bir sistem kalacaktır. Fakat, ağırlık merkezi özel teşebbüs olan bir iktisadi sistemin, bugünkü yapısıyla Türkiye’yi, hızla ve sosyal adalet içinde çağdaş uygarlık seviyesine ulaştırabileceğini sanmıyoruz. İktisat ilminin ve tarihin ışığında, inanıyoruz ki, özel teşebbüse dayanan kalkınma yavaştır, ıstıraplıdır, israflıdır ve sosyal adaletle bağdaşması, az gelişmiş bir memlekette, imkansızdır. Böyle bir kalkınma, siyaseti geniş ölçüde iktisadi güce tabi kılması yüzünden, demokratik de değildir.

    b) Özel teşebbüs kara dayanır. İktisadi sitemin itici kuvveti kardan ibaretse kalkınmanı çok yavaş bir tempo ile gerçekleşmesine, gelir dağılımındaki adaletsizliklerin artmasına, “her mahallede bir milyoner” felsefesinin yerleşmesine, milli servetin en faydalı işlere değil en karlı işlere akarak israf edilmesine, durgunluğun ve işsizliğin sık sık baş göstermesine katlanmak gerekir. Günümüzde, hiçbir az gelişmiş memleket bunları göze alamaz. Batı memleketlerinin kalkınmaları sırasında çok elverişli şartlara ve sömürgeciliğe rağmen, gelişme, yavaş, israflı, sıkıntılı olmuş, liberal, fakat gücünü genel oydan almayan idareciler altında gerçekleştirilmiştir. Ancak yirminci yüzyılda esas itibariyle istihsal seviyesinin yükselmesi sayesindedir ki, Batı memleketlerinde ki, iktisadi sistem az çok tatmin edici bir şekilde işleyebilecek hale gelmiştir. Bununla birlikte, batı sosyalist partileri, düşünürleri ve hatta liberal eğilimli siyasetçiler, kendi memleketlerindeki iktisadi sistemin israflı olduğunu, zaruri ihtiyaçları ihmal ettiğini, hızlı bir gelişmeyi ve sosyal adaleti sağlamak bakımından da yetersiz kaldığını delilleriyle belirtmektedir.

    c) Bu sebepledir ki, günümüzün gerçeklerine uygun yeni bir devletçilik anlayışına Türkiye için zaruri sayıyoruz. Ayrıca, özel teşebbüsün mutlaka verimli, devlet teşebbüsünün de mutlaka verimsiz olduğu şeklindeki yaygın düşüncenin, sağlam delillere dayanmayan ve geniş bir propaganda ile beslenen bir inanç olduğunu belirtmekte fayda görüyoruz. Verimli çalışma imkanlarına kavuşmak için, mesela İngiltere ve Fransa’da, bazı sanayi kollarının devletleştirilmesine gidildiğini hatırlatmak isteriz. Bir takım devlet işletmelerinin verimsiz kalış sebeplerini, devletçilikte değil aksine yeter derecede devletçi olmayışımızda ve devletçiliği sitemli bir şekilde uygulayamayışımızda aramak gerektiğine inanıyoruz.

    4. Yeni devletçiliği, yukarda belirtiğimiz amaçlara erişmek için mutlaka başvurulması gereken şuurlu devlet müdahalesi şeklinde anlıyoruz.

    a) Kalkınmayı hızlandırmak maksadıyla milli tasarrufun çoğaltılması ve milli gelirdeki artışların önemli bir kısmının tasarrufa yöneltilmesi, ancak geniş ölçüde ve bilgili devlet müdahalesi ile başarılabilir. Belli başlı tasarruf kaynaklarından biri olan vergilerde verimin artırılması, devletçilikle mümkündür. Çağımızda, vergilerde adalet şarttır. Fakat vergi adaletini sağlamak maksadıyla yüksek gelirlerden alınan vergilere karşı bugün yöneltilen en önemli itiraz, bunların yatırımları azaltmasıdır. Devletçilik, milli tasarrufu yatırımlara yönelttiği için bu itirazı önler. Bundan başka, devletçilik, kalkınmanın nimetleri ve külfetleri arasında denge yaratarak tasarruf fikrinin geniş halk kitlelerince benimsenmesini kolaylaştırır. Ayrıca, devlet işletmelerinin kazançları, vergi yoluna sapmadan sağlanan önemli tasarruf kaynağı olur. Yatırım imkanlarını artırmak maksadıyla, boş duran işgücünün istihsale yöneltilmesi de, devletin demokratik, fakat planlı teşkilatlandırma gücü sayesinde mümkün olabilecektir.

    b) Bugünkü imkanlarımızla, daha iyi teşkilat ve idared içinde şimdikinden çok daha fazla çok daha verimli şekilde yatırım yapmanın mümkün olduğuna inanıyoruz. Bunun için, iktisadi hayatı bütünüyle planlamak şarttır. Plan, iktisadi hayatı istenen amaçlara zamanında ve bütünüyle yöneltmeye imkan verecek yetkilerle araçları da beraberinde getirmelidir. Bunu sağlayacak belli başlı şartlardan biri de iktisadi hayatın çeşitli kesimlerine hakim olan kilit sanayilerin mutlaka devlet elinde bulundurulmasıdır. Devletçiliği ciddi planlamanın ciddi bir unsuru sayıyoruz.

    c) Planlama büyük iktisadi birimlere geçmeyi zaruri kılar. Halbuki Türkiye’nin iktisadi hayatı, tarım, sanayi ve ticaret alanlarında çok ufak işletmelere dayanmaktadır. Bu bakımdan, çiftçiyi teşkilatlandırarak istihsal kooperatiflerinin geliştirilmesi, küçük sanatlarda kooperatifçiliğin yaygın hale getirilmesi, perakende satış yerlerini azaltmak malların müstahsilden müstehlike geçiş yollarını kısaltarak, sanayide olduğu gibi, tarım ve ticarette büyük birim esasının mümkün olduğu ölçüde yerleştirilmesi lüzumludur.
    Devlet kesimin yanı sıra, geniş kooperatif kesimi, Türk iktisadi sistemini temelini teşkil etmektedir.

    d) Devletçilik aynı zamanda gelir dağılımdaki adaletsizleri gidermek, sosyal güvenliği gerçekleştirmek, müstahsil ve müstehlikin mutavassıt bir zümre tarafından ezilmesini önlemek, bölgeler arasındaki dengesizlikleri ortadan kaldırmaya çalışmak içinde en elverişli sistemdir.

    Çalışmayı toplumun en yüksek değeri haline getirmek, çalışmaya dayanan kazançları yüksek seviyeye çıkarmak, devletçiliğin temel hedefidir. Kol ve kafa gücünün satarak geçinenlerin ezilmesine seyirci kalan, arsa spekülatörlerinin ve ticaret alanında istismarcı mutavassıtların haksız kazançlarına göz yuman ve bu gibilerin bir yüksek devlet memurundan, fikir ve bilim adamından fazla kazanmasına ses çıkarmayan bir sistemin yirminci yüzyılda daha fazla sürüp gitmesine imkan yoktur.

    e) Devletçilik, demokratik rejimin sadece bir şekilden ibaret kalmasını önleyip, demokrasinin kütlelere malolmasını sağlayacak temel müdahale vasıtasıdır. Planlı bir eğitim seferberliğine girişmek, Köy Enstitüleri ile açılan yolu genişletmek, milyonlarca işçi çocuğunu eğitim alanında ve memleket idaresinde herkesle eşit imkanlara kavuşturmak, yetişkinlerin eğitimi yoluyla kütlelere yükselme fırsatı hazırlamak ancak şuurlu bir devletçilikle mümkündür.
    Sendikaların kuvvetlendirilmesi, ağanın teşkilatlanmış çiftçinin ve kooperatifin almasını sağlayacak şekilde toprak reformunun gerçekleştirilmesi modern devletçiliğin ödevidir ve bunlar ancak devlet müdahalesiyle başarılabilir.
    Varmak istediğimiz amaçların şu veya bu noktası tartışma konusu edilebilir. Bu bildirinin yayınlanmasındaki maksat da bu çeşit tartışmalara yol açmaktır. Bugün içinde bulunduğumuz buhranlardan kurtulmanın birinci şartını, Türk toplumunun çeşitli kesimlerinde görev almış olanların ve millet kaderine hakim olabilecek mevkilere gelmiş bulunanların, düşüncelerini açıkça ortaya koyarak, bir temel kalkınma felsefesi etrafında birleşmelerinde görüyoruz.

    1961

    /////////

    BAAS HAREKETİNDEN SONRA ŞİMDİ DE YÖN HAREKETİ HAKKINDA MİSİNANIN UCUNDAKİLER TARAFINDAN YAPILAN DEĞERLENDİRMELERLE KAFANIZ BİR KEZ DAHA KARIŞTIRILMAKTA OLDUĞU İÇİN BU HAREKETİN BİLDİRİSİNİ BURAYA TAŞIDIM...

    GÜNÜMÜZDE GELDİĞİMİZ NOKTALARIN TAAAA 60'LI YILLARDA TESPİT EDİLMİŞ OLMASI SİZLERİ ŞAŞKINLIĞA DÜŞÜRMESİ LÜTFEN DAHA DA GERİLERE GİDER BU TESPİTLER...

    UMARIM BEYİN HÜCRELERİNİZDE BEKLENEN DİNGİNLİK GERÇEKLEŞMİŞTİR...

    SAYGILARIMLA.

    NOT: TEKNOLOJİ BAZEN İCAD EDENLERE DEĞİL MAĞDURLARA DA HİZMET EDER... KONU HAKKINDA LÜTFEN ARAMA MOTORLARINI ÇALIŞTIRINIZ...

  8. #67
    Kayıt Tarihi
    Nov 2007
    İletiler
    5.000
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Ergenekon Notları

    Alıntı Harun Gür rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Demek ki neymiş?
    Çetecileri, darbecileri savunmuyormuşuz...

    Demek ki neymiş?
    Hangi görüşten olursa olsun demokrasiyi kesintiye uğratmaya kalkanların karşısındaymışız...

    Demek ki neymiş?
    Taa o zamandan bu taraklarda kimlerin bezi olabileceğini, bu ülkenin yaşadığı geçmiş Sususrluk deneyiminden tahmin edebilecek kadar akıl ve izan sahibiymişiz...
    Sayın Harun Gür,
    Söylediklerim sizin için değil, sayın horasan içindi.
    Sizin ve sayın horasan'ın görüşleri arasında fark olduğuna inanıyorum.
    Yazılarınızdan sizin her türlü hukuksuzluğun yanı sıra Baasçı azınlık diktasına da karşı olduğunuzu düşünüyorum.

  9. #68
    Kayıt Tarihi
    Nov 2007
    İletiler
    5.000
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Ergenekon Notları

    Ergenekon firarileri konusunda son günlerde önemli gelişmeler oluyor:

    Dönmez yarbay kısa sürede teslim oldu.

    28 haftadır firari olan ve Rusya'da olduğu söylenen Ersöz paşa sahte kimlikle Ankara'daki bir hastanede yakalandı. 2 ay önce sahte pasaportla yurda geri döndüğü söylenen paşanın kızı Fulya, Kanal D haberde "babamı geri istiyorum" diye feryat etti.

    28 haftadır firari olan Çömez vekilin dil kursu daha bitmedi. İngiltere'de olduğu söylense de nerede olduğu bilinmiyor.

    Dalan başkan da ay sonuna kadar yurda döneceğini söylemişti. Bakalım o sözünün eri olacak mı?

  10. #69
    Kayıt Tarihi
    Jun 2006
    Nerede
    İstanbul / Beyoğlu
    İletiler
    3.411
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Ergenekon Notları

    Tahlil ve tahayyül problemi bu olsa gerek...

    Yazış tarzlarımız ve sertliğimiz farklı olsa da, kendisini tanımasam da, yazdıklarından tanıdığım kadarıyla Sn. horasan'dan farklı düştüğümüz bir nokta yok.

    Eskiden muhaliflerin bir kısmı size göre Ergenekoncuydu, çeteciydi, şimdi anladığım kadarıyla bu muhalifler toptan "Baasçı Azınlık Diktası" oldular.

    Ee, o zaman sizde bir sorun var demektir. Özür dileyerek; yazdıklarınız "salağa yatmak" değilse, ya gözünüzü ya da beyninizi bir uzmana gösteriniz.


    Bu arada Sn. horasan,

    Site yöneticisi dostlarıma (özellikle Abbas Bey'e) , samimiyetime dayanarak ben takılabilirim, siz bunu aklınızdan bile geçirmeyin. Bu sitede demokrasi o sınıra kadardır, hele hakaret direkt ihraç nedenidir...

    Baasçı mı olduk bilemem artık... :o

  11. #70
    Kayıt Tarihi
    Nov 2007
    İletiler
    5.000
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Ergenekon Notları

    48 yıldır darbe ve azınlık diktası planları yapmaktan Yön hareketinin "istihsal seviyemizi arttırmaya" fırsatı olmamış anlaşılan.

    Beğendiğiniz/beğenmediğiniz bir siyasi görüşün ideolojisini okuduğunuzda hoşunuza giden şeyler olabilir.

    Ama Ziya Paşa'nın meşhur terkib-i bend'indeki gibi:

    Ayinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz
    Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde

    Onlar ki verir lâf ile dünyaya nizâmât
    Bin türlü teseyyüp bulunur hânelerinde

    Bed-asla necâbet mi verir hiç üniforma
    Zer-dûz palan vursan eşek yine eşektir

+ Konuyu Yanıtla
7 / 33 Sayfa İlkİlk 123456789101112131415161727 ... SonSon

Bu sayfada bulunan kavramlar:

kutahyada arif donmez katliyami

15 ocakta kocatepede intihar eden esra arslan

ali tatar cenazesi nerden kalktı

özgürlüğünden alıkoyma suçundan yargılanan iftira suçunu ıspatladı

http:www.hukuki.netshowthread.php41191-Ergenekon-Notlaripage12

Forum

Benzer Konular :

  1. Bir Ergenekon Savunması
    Mehmet Ali Çelebi askeri liseyi birincilikle, Kr.H.O da dördüncülükle bitirmiş. 15 aydır Ergenekon’un tutuklu sanığı. Kara Kuvvetleri...
    Yazan: commodore1tr Forum: Güncel - Siyaset - Tarih - Tartışma
    Yanıt: 14
    Son İleti: 29-05-2011, 23:33:56
  2. Ergenekon Notları - II
    Susurluk Komisyonu üyesi Bedrettin İncetahtacı'nın ölümü ile ilgili Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz'e mektup Sivas Cezaevi'nde yatan bir...
    Yazan: Mehtap Deniz Forum: Güncel - Siyaset - Tarih - Tartışma
    Yanıt: 13
    Son İleti: 10-05-2011, 20:50:17
  3. Ergenekon Davası
    Herkese merhaba, benim hukukçu arkadaşlara bir sorum olacak. Kesinlikle siyasi anlam çıkarmadan akademik açıdan ve hukuki sonuçları açısından cevap...
    Yazan: muratbayram1984 Forum: Ceza Hukuku
    Yanıt: 4
    Son İleti: 29-05-2009, 10:03:49
  4. Ergenekon ve paşalar?
    Atatürk'çü ve Cumhuriyet'çi kimlikleriyle tanınan,Eski generallerden Hurşit Tolon ve Şener Eruygur paşaların sizce sivil mahkemelerde mi? yoksa...
    Yazan: 3nqin Forum: Askeri Ceza Hukuku
    Yanıt: 5
    Son İleti: 12-07-2008, 14:04:05

İlgili Hukuk terimleri

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.