Ergenekon Notları

[Mehtap Deniz]

El bombalarını bırakan uzman çavuş çıktı

Aksaray Ereğlikapı Mahallesi'nde 15 Ocak tarihinde bir dükkanın önünde poşet içinde el bombası ve fişek bulunmasının ardından mühimmatı bırakan kişinin kimliği 17 Ocak'ta tespit edildi. Kimliği tespit edilen şüpheli, geçmişi ve muhtemel bağlantılarının araştırılması için takibe alındı. Yaklaşık 3 ay süren takip sonunda mühimmatı bırakan kişinin Erzurum'da görevliyken 1997 yılında sözleşmesi feshedilen eski Uzman Çavuş G.M.K olduğu belirlendi.

Devamı: http://www.ntvmsnbc.com/id/24953345/

[Phantom of law]

Şİmdi de Tuncay Güney in ifade ses kayıtları ortalıkta.
Bu kayıtlarda T.G. e işkence yapıldığı rapor ediliyor.

Milliyet 07.04.2009 17.00


Güney'e yapılan işkencenin ses kayıtları
Erdal Kılınç
Ergenekon davasının kilit ismi Tuncay Güney’in ifadesinin alındığı sırada, MİT’in eline geçen ses kayıtları mahkemeye gönderildi. İşte ses kayıtlarından bazı bölümler...

Mahkemenin kayıtları gönderdiği bilirkişi, ses kaydından Güney’in işkence gördüğü sonucunu çıkardı

Ergenekon davasının kilit ismi Tuncay Güney’in “Polisteki ifadelerim işkence altında alındı” iddiası, bilirkişiye hazırlatılan bir raporla belgelendi.


İşkencenin belgelendiği ses kayıtları, mahkemenin atadığı bilirkişi Battal İnan tarafından çözümlendi. 2001 yılında İstanbul polisi tarafından gözaltına alınan Tuncay Güney’in, işkence altında verdiği anlaşılan ifadesinde, siyasiler, askerler, polis şefleri, gazeteciler, işadamları ve yeraltı dünyasından kişilerin isimleri geçiyor.
Ses kaydının çözümünde, Tuncay Güney’in ağlama sesleri, kendisine edilen küfürler, hakaretler ve “konuşmazsa işkencenin devam edeceği” şeklindeki sözler de yer alıyor.
Tuncay Güney’in sorgusunun ses kaydı, davaya bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Tuncay Güney ve Ergenekon ile ilgili MİT’e, hangi işlemleri ve ne gibi çalışmaları yaptığını sorması ile ortaya çıktı.
Mahkemenin bu isteği üzerine, MİT müsteşarı adına Hukuk Müşavir Vekili S. Asuman Bozoklu, davanın 31. duruşmasında, cevaben bir yazı gönderdi.
Yazının ilk paragrafında, 3 Temmuz 2002 yılında MİT’e posta kanalı ile isimsiz ve imzasız bir ihbar mektubu ile birlikte 6 adet CD gönderildiği belirtildi. Bunun üzerine mahkeme heyeti, MİT’in elindeki dökümanların, incelenmek üzere kendilerine gönderilmesini talep etti.
Gelen CD’ler ve mektup incelendi. 5 numaralı CD’deki bir dosya ise dikkat çekiciydi. “T.G Sorgu kaydı” ismi ile CD’de kayıtlı olan dosyada bugüne kadar ortaya çıkmayan bir ses kaydı vardı.
Mahkeme, bilirkişi olarak Battal İnan’ı atadı ve CD’deki ses kaydının dökümünün çıkartılmasını istedi. Bu ses kaydının dökümü, geçen hafta cuma günü dava dosyasına girdi.

Sorgucular S1, S2 ve S3
İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü’nün 2 Mart 2001’de yaptığı operasyonda, Tuncay Güney’in işyerinde ve evinde çıkan bazı belgeler ile gözaltı sürecinde verdiği ifadeler, Ergenekon davasının çatısını oluşturdu. MİT tarafından yapılan ve Ergenekon dosyasına giren şema ise Tuncay Güney’in sorgulanması sırasındaki anlatımlarına dayandırıldı.
Gözaltına alındığı 2001 yılında polisler tarafında yapılan mülâkatlarda çekilen görüntü kayıtlarında, Tuncay Güney, sakin ve rahat tavırlarıyla dikkat çekiyordu. Ancak, Tuncay Güney, yaptığı konuşmalarda gözaltına alındığı sırada verdiği ifadelerin işkence altında alındığını söylemişti.
Ergenekon operasyonu kapsamında halen tutuklu bulunan Adil Serdar Saçan, Tuncay Güney’in gözaltına alındığı 2001 yılında Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü olarak görev yapıyordu.
Tuncay Güney’in sorgusuna ise o sırada burada görev yapan emniyet amirleri Kemal Karademir, Ahmet İhtiyaroğlu ve İstihbarat Şubesi’nde görevli Hakan Ünsal Yalçın girmişti.
Geçen hafta cuma günü dava dosyasına giren sorgulama ses kayıtlarının dökümlerinde de 3 sorgucunun bulunması dikkat çekiyor. Bu sorgucuların S1, S2 ve S3 olarak isimlendirildiği görülüyor.

‘Veli Paşa ütopya gibi’
Ses kaydı, S-1 olarak nitelendirilen sorgucunun: “Birinci sorudan başlayın. Nereye not tutacağız” sözleri ile kayıt başlıyor ve şöyle devam ediyor:
S1: Tuncay sana soruyu soracağız. Bildiğin konular, çünkü senin çalışmaların var. O çalışmaların mahiyetini bize açacan, anlatıcan. Not alacağız. Geçeceğiz. Tam olarak şey yapmayacağız yani, sorgulama şeklinde değil.
S2: Mülakat şeklinde yani
S1:Peki, Veli Paşa’ya bağlı ya da Veli Paşa’nın doğrultusunda tatbik edecek gazeteciler kimler?
T.G: Şimdi gazeteciler Veli Paşa’yı bir ütopya gibi görüyorlar, biliyorsunuz, bu gazeteleri örgüt de öyle görüyor. Yani onu idealist bir insan olarak görüyor. Veli Paşa, Behçet Cantürk, şeytan üçgeni falan fistan diyorlar ya ya da Susurluk ya da JİTEM şu bu dedikleri Veli Paşa her zaman idealleri için yapmış olarak görüyor, ülkü ocakları falan ona hayrandır.
S2: Böyle basında Veli Küçük’ün sözünden çıkmayan, istediği gibi yazılar yazdırabileceği isimler yok mu? Mutlaka vardır.
S1: Yani Bekir Coşkun, Bekir
T.G: Enis onları söyledim tamam.
S 2: Onları tekrar bir daha söyle
T.G: Bekir Coşkun var, Enis Berberoğlu var, Bekir Coşkun, Enis Berberoğlu, Doğu Perinçek’in o etrafındaki tüm kadro, şey olarak, ondan sonra kim var, Türkiye gazetesinde Aslan Tekin var, Kurultay’da Aslan Bulut, Necdet Sevinç var. (...)
T.G: Ondan sonracıma Zaman gazetesinde Hüseyin Gülerce var, zaten bütün kadro hiç yazı yazmıyor, Aksiyon dergisi dahil, ama yönlendirmeyi Zaman gazetesinden Hüseyin Gülerce yapıyor. Başka şeyinden çıkmayacak Gülçin Telci vardı, onun sözünden çıkmazdı. Bekir Coşkun kati suretle şey yapmazdı, çıkmazdı. Patron olarak Dinç Bilgin var.
S2: Ertuğrul Özkök
T.G: Ertuğrul Özkök var hiçbir zaman (...) Olduktan sonra çıkmaz, Bekir Coşkun gibi birkaç insan vardır onlarda orda Veli Küçük’ün kendi şeyleri vardır, bir tek Veli Küçük’ün kontrol edemediği bir yer var. Milliyet gazetesi, daha çok Radikal’deki Tuncay Özkan onlarda Milliyet gazetesindeki ve Radikal niye diyeceksiniz? Aydın Doğan’dan dolayı mı hayır generalleri Aydın Doğan tehdit etmişti. Ben o zaman Milliyet’te çalışıyor idim.
S2: Sen Milliyet’te de çalıştın mı?
T.G: Evet iki sene çalıştım, Oscar TV deki künyemi belli bir yere koyamadılar. OscarTV’ye adımı koymuşlardı, ben illa da künye de künye diye tutturmuştum, adım da olsun benim de bir yerde, oraya koymuşlardı. Milliyet’te yeni binadaydık... Biliyorsunuz Veli Küçük Amerika ile zıtlar, Milli Ongan var, Ruşen Çakır var, Mehmet Yılmaz var, Tuncay Özkan var, bunlar Mithat Alto’ya yakınlar, şimdiki Şenkal Atasagun’a yakınlar
S1: Onlarla arası iyi değil, ama Tuncay Özkan ayrıldıktan sonra, hemen insanlardansa
T.G: General Veli Küçük aleyhine de Tuncay Özkan çok yazılar yazdı
S1: Hayır, bir şey diyorlar generaller
T.G: Yok, biz Tuncay Özkan’la görüşmüyoruz. Tuncay Özkan görüşmedik. Adnan Akfırat ve Doğu Perinçek aracılığı ile.

Sabancı suikastı
S: Peki şey bu Sabancı suikastı olayını bir anlat bakıyım.
T.G: Sabancı suikastı.
S 3: Bana bak, yarım olursa var ya, o şeylerini koparırım, senin ha
S: Taş...ını kopartın, yarım olursa, evet.
T.G: Sabancı suikastı olayı ile ilgili biz Doğu Perinçek’ten Sabancı’yla ilgili bir dosya istedik.
S3: Bir dakka baştan al, herşeyin bir başı var tamam mı, başından başla.
T.G: Peki efendim. Sabancı suikastı ile ilgili ilk önce Veli Paşa, Şevket Sabancı ile herhalde görüşüyorlardı. Biz şeye gittik, Adnan Akfırat’la beraber, Ali Haydar Taşyüz’ü aradık
S3: Bir dakka niye oraya gittiniz, niye oraya gitmenizi kim istedi, en baştan lan
T:G: Doğu Perinçek’le Veli Paşa istedi.
S3: Şimdi Sabancı öldürüldü, ondan sonra nasıl konu Veli Paşa’ya geldi. Kim nasıl getirdi, ne isteniyordu, nelerin yapılması isteniyordu, sonuçta neler oldu, onu anlatacaksın
T.G: Doğu Perinçek ilk önce Sabancı suikastı ile bilfiil ilgileniyordu efendim. Eline geçirdiği materyal bilgi, yani evrak olup olmasa bile o bilgileri kağıda döküp Adnan Akfırat aracılığı ile bizde Veli Paşa’ya iletiyorduk. Veli Paşa da bunu kendisi değerlendireceğini.
S3: Oğlum en baştan anlat. Veli Paşa’ya kim Sabancılardan kim geldi, dedi ki paşam bizim bu işimize bak bu işimizi aydınlat, bu adamı yakalat, getirelim
T.G: Şeydi Şevket Sabancı
S3: Ha en başı odur. En başı nereyse orayı anlat.
T.G: Ben şimdi bir şey yapmıyorum, onun için
S3: Şey mey yapma, şeyli, meyli konuşma, evet
S: Veli Paşa Konyalı mı?
T.G: yok, Binbaşı Konyalı, Veli Paşa Kafkas dedi, ben dedi şimdi dedi.
S: Dur bir dakka geliyorum, bir dakka, dokunmayın lan çocuğa.
(Bilirkişi notu: Sorgucu uzaklaştı. Tekrar geldi.)

‘Niye Tuncay’ı ağlatıyorsunuz?’
Tuncay Güney’in işkenceye maruz kaldığı ilk yer, sorgucuların sorduğu, “Veli Küçük ve ekibinin telefon dinlemelerini yaptığı yer neresiydi?” sorusuna istedikleri yanıtı alamamalarının ardından başlıyor.
Ses kaydının çözümüne göre, gelen telefon ile bir sorgucu dışarı çıkıyor. 2 dakika 40 saniye boyunca Tuncay Güney’e, işkence yapıldığı anlaşılıyor. İşte ses kaydı çözümündeki o an:

(Bilirkişinin notu: Sorgu sırasında bir telefon geldi. 2 dakika 40 saniye boyunca anlaşılamayan sesler, yürüme sesleri, daha sonra ah sesi, bağırma sesi, kusma sesi ve “sık ta...ını, yazık adama” şeklinde sesler duyuldu.
S2: Şunun işkencesi bitsin, buna başlayacağız. Oğlum konuşuyor musun, konuşmuyor usun?
S2: Tuncay
TG: Efendim
S: Ne oldu. Niye ağlatıyorsunuz ulan Tuncay’ı
S: Ha, başka hangi nokta da irtibat var
TGAğlamaklı bir sesle) Drej Ali, Sami Hoştan
S: Dur ulan, sakin ol. Ne oldu lan buna, ha,hı neyse evet Tuncay
TG: Sedat Peker, Sami Hoştan, Drej Ali
S: Drej Ali, Drej Ali... nin yediği b.kları anlat bakalım, ne yapıyorlar. Drej Ali ile irtibatları var da kardeşim, ne yapıyorlar. Ben somut olay soruyorum, beni sinirlendirme şimdi ya.
TG: Peki, Drej Ali ile
S: Ben bir çıkıyorum buradan, bak hemen saldırıyorlar sana, bak haberin olsun ha. Ben senin yerinde olsam, beni burdan hiç çıkarmam yani
TG: Drej Ali ile petrol. Kaçak petrol işi yapıyorlar.

Silahlı kanat
Sorgunun ilerleyen kısmında telefon dinlemeleri yapıldığı yer konusundaki soruya tekrar gelen sorgucular, istedikleri yanıtı alamayınca bu sefer de Tuncay Güney’e hakaret ediyorlar. Veli Küçük’ün silahlı kanadı kim şeklindeki soruya da yanıt alamayınca hakaretler sertleşiyor.
S: Hiç bu ara, peki Veli Küçük’ün silahlı kanadı kim?
TG: Bilmiyorum onu ben
(Bilirkişinin analizi: Anlamsız kelimeler, cık cık şeklinde sözler, dalga geçme)

S3: İtirafçılar (diye bağırdı) doğru konuş lan oğlum benim ağzımı açtırma
TG: İbrahim Babat’ları söyledi. Ben Sami Demirkıran diye bir çocukla tanıştım. O çocukla ilgili doğuda İsmail Yediyıldız diye Veli Paşanın da tanıdığı birisiyle çalışmış. İbrahim Babat, Sami Demirkıran
S: Kim bunlar
TG: İtirafçı efendim
S3: (aç aç haline bak diye bağırdı) aç, aç, aç
Sorgunun ilerleyen kısımlarında Tuncay Güney ağlamaya başlıyor. Burada da şöyle bir diyolog gelişiyor.
S: Ne oldu buna gene, buna yaaa, evet tamam gazla
TG: Bir şey söyleyebilir miyim
S: Hıı
TG: Ben herşeyi anlatıyorum. Bazen şaşırıyorum. (T.G. ağlayarak konuştuğundan sesler net değil)
S: Tamam koçum hadi şaşırma, hadi şaşırma bak seni bu akşam özellikle yatırdım ki, itiraf ettirdim ki tamam mı.
TG: Tamam
S: Oğlum, bana bak, bana bak (bağırarak) anlattığın zaman korkmayacaksın, anlatmadığın zaman korkacaksın, tamam mı?
TG: Peki
S: Anlatmadığın zaman anlattığın zaman hiçbir zaman korkmayacaksın ona göre ha yani devlet herşeyi biliyor, merak etme.
S3: Evet, evet

[sdt23]

Tuncay'lar çok olunca ben ilk önce Tuncay Özkan diye okumuşum.
Bu soyadı Güney olanı, Kanada'dan tuhaf beyanatlar veren haham olduğunu iddia eden şahsiyet.

Elbette ki, işkence bir insanlık ayıbı ve hiç bir şekilde kabul edilemez. İşkenceye karışanlar en ağır şekilde cezalandırılmalı.

Uzun mesaj arasında gözden kaçan bir noktanın da altını çizelim. Eğer iddialar doğruysa işkenceyi yapan Adil Serdar Saçan'ın ekibi. Adil Serdar Saçan da Ergenekon kapsamında tutuklular arasında.

[monica]

ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Sıvas Milletvekili Malik Ecder Özdemir, İnsan Hakları Komisyonu üyeleri olarak Silivri Cezaevi’nde yaptıkları inceleme hakkında bilgi verirken gazetemiz Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay’ın 34 gündür tek kişilik koğuşta tutulmasına sert tepki gösterdi.
Özdemir, dün TBMM Genel Kurulu’nda gündem dışı söz alarak Silivri kompleksindeki cezaevlerinde yaptıkları incelemeye ilişkin bilgi verdi. Balbay’ın tek kişilik hücrede “hukuka ve yasaya aykırı bir biçimde tutulduğunu” kaydeden Özdemir, şunları söyledi:
“Ergenekon iddianamesiyle tutuklu bulunan insanların iki temel şikâyetleri oluyor. Bunlardan bir tanesi, koğuşlarda özel yaşamın mahremiyeti ilkesi ayaklar altına alınarak, tuvalet ve banyoya girişleri dahil yirmi dört saat süreyle kameraya kaydedildiğini bize söylediler. Tutuklu ve hükümlü ayrımı yapılmadan tutuklulara, daha hakkında kesinleşmiş bir yasal hüküm olmaksızın hükümlü gibi muamele yapılıyor. Sayın Bakan, sizi o cezaevine koysalar, bir yıl boyunca tuvalete ve banyoya giriş çıkışınız dahil, don gömlekli haliniz dahil kamerayla kaydedilse ne düşünürsünüz? Bundan daha büyük bir insan hakkı ihlali, daha büyük bir işkence, psikolojik işkence yaşanabilir mi? İlgili cezaevindeki (4 ve 5 nolu) müdürleri görevden aldınız. Yasayı uygulamıyor diye. Peki siz, anayasanın amir hükmünü uygulamayan bakan olarak, sizi Sayın Bakan kim görevden alacak? İstifa etmeyi düşünüyor musunuz?”
Adalet Bakanı Şahin, gündem dışı konuşmaya yanıt verirken “İnsan Hakları Komisyon raporu Bakanlığa geldiği zaman gereğinin yapılacağını” söyledi. Şahin, modern cezaevi yapımına da hız verdiklerini söyledi. Özdemir, yerinden “Adalet anlayışını kutluyorum Sayın Bakan. Bir yıl boyunca oradaki insanları tutuyorsunuz. Yazıklar olsun. Adalet sarayı yapmakla adalet yerine getirilmiyor” diye tepki gösterdi.
Tunceli Bağımsız Milletvekili Kamer Genç de dün TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, “Balbay’ın 30 günü aşkın süredir hücre hapsinde tutulmasının nedeni ne? Bunu vatandaş olarak, Cumhuriyet okuru olarak merak ediyorum” dedi.
*M.E. Sezen Notu:******
P.K.K.yandaşları Etnik kökenli bölücülüğü savunurken eli kanlı terör örgütünün üzerine gidilmezken insan hakları demokrasi diye diye tavizler verilirken bunlara nezaman dur deneçektir.! Tek Vatan'a karşı olanlar bellidir...

[Mehtap Deniz]

Tuncay Güney’in işkenceli sorgu kaydının detaylarına ilişkin ipuçları 1’inci Ergenekon iddianamesinin 44 numaralı ek klasörünün 422’nci sayfasında çıktı.

MİT Müsteşarı Emre Taner imzasıyla 9 Mayıs 2008’de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilen ve ek klasörlere konan yazıda, Tuncay Güney’in işkenceyle alınan ifadelerinin bulunduğu CD’lerin kaynağına yönelik ilginç bir ifade yer aldı.

Yazıda, 6 CD ile ve 2 sayfalık imzasız ihbar mektubunun, kendisini polis olarak tanıtan bir kişi tarafından gönderildiği belirtildi. MİT’in yazısında, 3 Temmuz 2002’de gelen isimsiz mektup ve CD’lerin 10 Temmuz 2003’de Genelkurmay Başkanı’na, 19 Kasım 2003’te Başbakan’a iletildiği belirtildi.

Yine konuyla ilgili bilgi notunun 19 Ocak 2006’da Başbakan’a, 26 Mayıs 2006’da Genelkurmay İstihbarat Başkanı’na sunulduğu vurgulandı.

Devamı: http://www.hurriyet.com.tr/gundem/11396039.asp?gid=233

[Mehtap Deniz]

Savcı Öz JİTEM'i kanıtladı

Ergenekon iddiasıyla başlatılan soruşturma çerçevesinde JİTEM’in kurucusu emekli Albay Arif Doğan’da ele geçen belgeler, ‘karanlık bir tarih’ olarak nitelenen hatta yıllardır varlığı bile inkar edilen JİTEM’in gerçeklerini günyüzüne çıkardı.

Devamı: http://www.internethaber.com/news_detail.php?id=187681

[Harun Gür]

Vallahi ben de bu habere bir tarafımla güldüm...

Jandarma İstihbarat ve Terörle Mücadele bölümü, adı Jitem olmasa da sanki Kanunla kurulmamış, karanlık bir bölüm olarak lanse edilince düşünmeden edemedim.

Mesela, yazarına ısınamamış olsam da "MİT'in Gizli Tarihi" veya Soner Yalçın'ın "Bay Pipo" sunu okuduktan sonra, "aaa, Alla Alla, bu da böylemiymiş" diye hayretle izleyenleri, bir şeyinde boncuk bulmuş gibi sevinenleri görünce , ben de Alla, alla diyorum.:o

[ayazoglum]

bu memlekette ne çok darbeci varmış yaww.
topla topla bitmiyorlar...
ee!
cumhuriyet mitinglerinde;
''ne! şeriat ne darbe!''
diye bağıran milyonlarca insanın darbe sözünü duyup itibar eden savcılar;
şeriat sözünü duymamalarını manidar bulmuyormusunuz?.,
.
asıl şeriat darbesi yapmak isteyenler vardı bi zamanlar bu ülkede.....
hatta her sokakata bi kaç tane numunelik bulunurdu.
istiklal marşında yere oturrurlar.
kanlı mı olacak kansızmı olacak derlerdi.
nereye gittiler acaba.
birden terk mi ettiler ülkeyi!.
allah allah
yoksa; gitmedilerde gitmiş gibi yapıp demokrasi kapısından gerimi geldiler.
''darbe yapacaklar dı!'' ayağına; hasbel kader bindikleri ''demokrasi trenini'' başka maceralaramı sürüyorlar......
ne dersiniz.?

ancak şurası muhakkak!
seçim sonuçları canlarını sıktı mutlaka.
ertelemek zorunda kaldıkları yeni anayasa yapma hayallerine yeni alanlar açmak için ''çiçek'' toplamaya kaldıkları yerden devam ediyorlar!

anayasanın giriş bölümüyle o ilk dört maddesi varya
ellerini kollarını bağlıyor olmalı;

o maddeler orda durdukça adamlar uyuz oluyor kesin.
kaşındıkça yeni dalgalar icat ediyorlar..........

öyleya 1920 den bu yana isteklerine ilk kez bu kadar sayısal olarak yaklışmışken bir adım daha atıp o maddeleri değiştireverecekler .
ama bi türlü olmuyor.
hep bir aksilik çıkıyor.
yada tam olarak istedikleri kontrolu sağlayamıyorlar...
bence çıldırdılar.

köprüleri atıp artık gemileri ateşe verdiler.
önümüzdeki yakın gelecekte;
ermenistan, afganistan, kuzey ırak, pkk, kıbrıs hakkında önemli gelişmeler olacağı kesin .
bu son atışta karavana çıkarsa hayaller başka bahara..

bunu düşünmek bile istemiyorlardır kesin.
alacakları dış destek ile
son harekat başladı.

ya herru ya merru.

ayazoglum

[Mehtap Deniz]

KKTC'de Ergenekon için düğmeye basıldı

KKTC Başsavcılığı, Türkiye'deki Ergenekon soruşturması çerçevesinde hazırlanan iddianamede yer alan ''Kıbrıs bağlantılı'' iddiaların araştırılması amacıyla bilgi ve belge temini için TC Adalet Bakanlığına başvurma kararı aldı. Başsavcı Aşkan İlgen, Türk Ajansı-Kıbrıs'a (TAK) yaptığı açıklamada, Başbakanlık tarafından 8 Nisanda gönderilen yazı ile belgelerin incelendiğini ve Türkiye Cumhuriyeti ile KKTC Arasında Hukuki, Ticari ve Cezai Konularda Adli Yardımlaşma, Tanıma, Tenfiz ve Suçluların Geri Verilmesi, Hükümlülerin Nakli Sözleşmesi uyarınca gerekli işlemlerin başlatıldığını belirtti.

Devamı: http://www.haber7.com/haber/20090413...ye-basildi.php

[Mehtap Deniz]

İnternette bir ses kaydı daha!

Bildiklerini söyleyeceğini belirten kayıttaki ses,“Korkusuzca bildiklerimi doğruyu söyletmesinler… Bunu mu söyletmek istiyorlar yani. Nerdeydi onlar? Kime bağlı ona mı bağlıydı?

Devamı: http://haber.mynet.com/sayfali/gunce...239711227671/3