Işığı söndürmeyin



Bazen Türkiye’yi bir değirmen olarak düşünüyorum. Ekmek için un değil, insan öğütüyor.


Sonra bir elek olarak düşünüyorum, Türkiye’yi. Öğütülen insan magmasını silkeleyip, kemikleri tutarken ilikleri salan bir elek...

Ezici çoğunlukla yoksul gençler henüz sertleşmemiş körpelikleriyle, akıp gidiyorlar bu elekten.

Bu topraklar, gençlerini yiyerek beslenen tarih üretiyor.

Osmanlı, duraklamasından gerilemesine savaşlarda yedi çocuklarının başını.

Türkiye, dün isyanlarda ve darbelerde...

Bugün işşizlik, cehalet, cinselden kölesele her tür sömürüyle öğütüyor birbiri ardına ziyan edeceği için ihtiyaç fazlası, yedek yaptığı ve uçmasın diye kanatlarını kırdığı, kaldıramasın diye daha yaşken başını eğdiği çocuklarını.

Işıklarını söndürüyor, yoksullukla terbiye ediyor, sadakayla süründürüyor çoğunu.

Ama öylesine bereketli ki taze kanla yoğrulmuş bu topraklar, büyümeden söndürülse de ışıklar çakıyor her yanında, pırıl pırıl gençler üretiyor; değirmenin kalıbına girmemek, tarikatın, cemaati saldığı ağlara takılmamak için direnen.

İşte bugün, onlardan birinin, analitik zekâsı ifadesinden belli bir genç değerin, soylu ve dingin çağrısını duyun istedim:

“Sayın Mine G. Kırıkkanat,

2004-2005 eğitim/öğretim yılında Microsoft, Sabancı Üniversitesi ve Özel Batı Koleji’nin Sabancı Üniversitesi’nde düzenlediği 5. BİTEK-O yarışmasında web tasarım dalında Türkiye finalisti oldum.

2005-2006 yılında, TÜBİTAK-BİDEB Orta Öğretim Öğrencileri Arası Proje Yarışmasında, Tokat Bölge finalisti oldum.

Aynı yıl, yaz tatilinde Microsoft Türkiye Junior yaz okuluna davet edildim.

Kursu başarı ile tamamladıktan sonra Galatasaray Üniversitesi Mühendislik Kulübü’nün düzenlediği ‘Hayalindeki Üniversite’ temalı proje yarışmasında Türkiye 4’üncüsü oldum. (Yarışmada, lise öğrencisi sıfatıyla bulunan tek kişiydim.)

Üniversite eğitimimi Japonya’da tamamlamak, robot programlamak konusunda uzmanlaşmak ve ülkeme döndüğümde bu bilgimi Türk insanı ile paylaşmak istiyorum.

Babamı 7. sınıfta kaybetmem ve aile durumumuzun iyi olmamasından dolayı eğitim masraflarımı karşılayamıyorum. İki kez, Fethullah Gülen ya da Nur cemaatinden olduğundan kuşkulandığım kişiler, okutmak ve iş vaadiyle peşime düştüler. Fakat ben ülkemi bölenlerin hizmetine girmektense, geleceğimi yok etmeyi tercih ettim. Bu önerileri kabul etmediğim için, Fatsa’nın hiçbir zengini bana yardımcı olmuyor. Sizden ricam, bu konuyu haber yapmanız ve gereken yardımı toplamama destek vermeniz.

Saygılarımla.

Tuğrul UĞURLU

(452) 423 97 11

(535) 250 96 96

Sakarya Mah. Atatürk cad. No. 76/1 Fatsa/ORDU ”

***
Sevgili okurlarım.

Biz köşe yazarlarına böyle mektuplar çok gelir. Yalanı doğrudan, ayırmayı biliriz. Gençler işsiz, gençler umutsuz, gençler çaresiz...

O kadar çoklar ki, ne yazık ki daha ışıklı, daha değerli olana sahip çıkmaya çalışırız. En azından ben böyle yapıyorum. Yukarıdaki mektup, benim çok uzun zamandan beri bu yaşta bir gençten aldığım en düzgün Türkçe ve özlü ifadeye sahip. Mektubuna gerekli dosyaları da eklemiş. Yayınlamadan önce kendisiyle yazıştım, malum cemaatin kendisini nasıl markaja aldığını da öğrendim. Yukarıdaki mektubu yazan Tuğrul Uğurlu’nun üst düzeyde bir zekânın yanısıra, yaşından olgun bir mantık ve iradeye sahip olduğunu söyleyebilirim.

Eğer aranızda, bu çocuğa dileğini gerçekleştirmesi için yardım elini uzatabilecek ya da özgür, bağımsız ve laik bir gençliğin üst düzeyde eğitimine destek veren bir dernekle ilişki kurmasını sağlayacaklar varsa, lütfen durmayın, derim.

Bir ışık da siz yakın demiyorum. Var olan ve sönmek istemeyen bir ışığı da siz koruyabilirsiniz, belki.

Yazarımızın Tüm Yazıları İçin Tıklayınız...Mine.G.Kırıkkanat Vatan 27/Mayıs/2008