+ Konuyu Yanıtla
5 / 5 Sayfa İlkİlk 12345
41 den 47´e kadar toplam 47 ileti bulundu.

Konu: Az önce gasba uğradım

Az önce gasba uğradım Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #41
    Kayıt Tarihi
    Apr 2004
    Nerede
    Türkiye.
    İletiler
    243
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Sayin Zara,

    Hayir, yazilanlari carpittiniz gene. Size en basindan beri ayni seyi tekrar tekrar soylememe ragmen anlamamakta israr ediyorsunuz. Sizin ne soyleyeceginize karisan yok. Burada kesinlikle pranga diye bir durum yok. Aksine benim acimdan istediginizi yazma hakkiniz var. Ama kalkip Turkleri "on yargili" diye genellerseniz, kisilere hakaret edip, camur atmaya kalkisirsaniz size cevap gelir.

    Cevabi okursunuz, orada birakirsiniz. Siz "Beni linc ediyorlar" diye feryat etmeye basliyorsunuz. Ona ragmen, Bana yaptiginiz hic bir kisisel hakarete, site huzuru bozulmasin diye cevap vermedim.

    Benim hakaretle alakam yok. Size bunu nazikcene hatirlatmama ragmen, son iletimden sonra buraya gene bir araba kisisel hakaret yagdirmissiniz. Devam edin.

    Ayrica size "kuru" iftira atan yok. On yargi'nin tipik Turk mentalitesi oldugunu kendiniz yazdiniz. Yazilariniz yukarda, bir goz atin bakalim. Ben de size gayet basitce Turkler katiyen on yargili degildir diye cevap verdim.

    Leyla Zana ornegine gelince yine cok heyecanlanmissiniz. Dil, Irk farkliligini vurgulayan kisilerden biri olarak Leyla Zana bu sorunuzu en guzel cevaplar dedim. Lutfen sorunuzu tekrar okuyun hala anlamiyorsaniz. Benim burada tartistigim kesinlikle vatan bolunmesi degil. Bunlar diger arkadaslarin fikirleri.

    Benim tek mudahale ettigim konu, bir kisinin basindan gecen gasp olayini, durustce anlatabilme hakkidir.

    Sirf bunu soyledim diye bana yapmadiginiz kisisel hakaret kalmadi. Konusmayi kavgaya cevirdiniz; gonderdigim bir iletiye, bir duzine asiri duygusal karsilik gondermissiniz.



    Hukuki NET Güncel Haber

    Az önce gasba uğradım konulu yargıtay kararı ara
    Az önce gasba uğradım konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #42
    Kayıt Tarihi
    Dec 2004
    Nerede
    Türkiye.
    İletiler
    687
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    :D

    No Comment!

  4. #43
    Kayıt Tarihi
    Dec 2004
    Nerede
    Türkiye.
    İletiler
    687
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Sayin alisinkay ve Sayin Kaan Varliakman,

    Bilmukabele; cümlemizin Mevlid Kandili mübarek olsun der, hayirlara vesile olmasini, Yüce Allah'tan temenni ederim.

    Not: Bu forumu ister kilitleyin ister kilitlemeyin. Artik ileti eklemeye dahi gerek görmemekteyim. Sadece yukarida belirtmis oldugum hususta Sayin Admin'e danistiktan sonra, verilecek cevaba uygun olarak, konu ile ilgili, egitici ögretici olduguna inandigim, kesinlikle uydurma olmayan, dini ve tarihi bilgileri ve gerçekleri, kaynaklar esliginde, aktarmak niyetindeyim.

    Hayirli Geceler.

  5. #44
    Kayıt Tarihi
    Mar 2004
    Nerede
    istanbul, kadiköy, Türkiye.
    İletiler
    5.539
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Hoppala hasan dayı münasebetsiz terlerim sıyırdı diye bir söz vardır. Tam bu forma uymuş.. Gaspa uğrayan bir arkadaşımızdan konu nerelere kadar gelmiş konunnun dağılması bir yana olmaması gereken bir şey BU KADAR AKILLI KİŞİLERİN BİRBİRLERİNE SÖYLEDİKLERİ SÖZLER olmuş Konunun özü kaybolup yerine önemli bir tartışma olmasına karşın HAKARETİMSİ konuşmalar yapılınca tat tuz kaçmış... Aslında her bir konu başlıbaşına bir form olabilecekken iki serserinin bir arkadaşımıza yaptığı kanunsuz eylemin sonucunda bu tartışmaların başlaması ne kadar hassas bir çizgiden geçtiğimizin tipik bir göstergesinden öteye bir şey değildir. Hafızamızın zayıf olduğu ve neyin ne olduğuda çok güzel tarafımızdan karıştırılır.Sap saman elma armut birbirine girer elma ağacından çilek toplayan bile çıkar işin garibi haklıda o olur )) Dolayısı ile madem konu bu kadar Kürt Türk ve PKK meselesine dönüştü özel bir bölümde dahil hafızalarımızı bir kısaca tazeleyelim ( benim kısacamla..)
    PKK-nın başı olarak seçilen Abdullah Öcalan;iç ve dış birikmiş öclerin alınması için biçilmiş bir kaftandı. Kendisi 1949 yılı Urfa/Halfeti/ömerli köyünde doğup,annesi Türkmen,babası kürt asıllı bir kişidir. Marksist, Leninist bir düşünceye sahip olup,� Marksist temele dayalı bir sistem kuracaktık.�der.
    Kendisini tanıtırken:� Üniversite son sınıfa kadar ilk ondan aşağı hiçbir zaman düşmedim. Liseye kadar Dinin etkileri vardı. yetmişlerde solculuğa ve o dönem kürtçülüğüne ilgim gelişti. Kişi olarak müminceydim.�
    Hayatının değişiminin 1970-de başladığını ve gelişimini şöyle izah eder:� O sıralarda elime �Sosyalizmin Alfabesi-diye bir kitap geçti. Kitabı okuduktan sonra her şey değişti.�
    Necip Fazılın konferanslarını dinleyip-seven,Maltepe camiinde namaz kılan Öcalanın hayatında 80 öncesi sosyalist,Marksist kitapların basım ve okutturulmasının büyük etkisi olmuştur. O etki hala devam etmektedir.
    1980-den sonra biten Sosyalist ve marksist düşünce,1970-lerde elde ettikleri sermayeyi sürdürmektedirler. Bu faaliyetin gelişmesindeki en önemli amilde;ihmal ve önemsememek idi.
    Kendi içerisinde bir bocalamada olan bu insan inancını da şöyle tasvir ediyor:� Bir �Tanrı- fikri ne zaman,nasıl oluştu? Bir çok evreden geçer ve tanrı kelimesiyle neyin kastedilmek istenildiği halen tam tanımlanmış değildir. Bilimi en çok geliştiren bir Einstein�da da tanrı fikri vardır,her ilkel doğa kuvvetini bir tanrı gibi gören kişide de bir tanrı fikri vardır. Ama aralarında fark vardır. �Doğayı yöneten kuvvet� veya� doğa kanunları� diye bir tanımdan bilimde bahsediyor. Demek istediğimiz �Tanrı-Allah� kavramı bile henüz gelişimini sürdürmektedir ve sürdürmekten geri kalmamaktadır. Ama her şeyi böyle bir fikre bağlı olarak ele alıp gelişimini böyle izah etmek pek mümkün görünmüyor. Burada devreye felsefe giriyor. Felsefe biraz daha bilimselliğe yakındır ve doğanın gelişim esaslarını belirlemeye çalışır.''
    Siyasal Bilgiler Fakültesi 4.sınıfdan ayrılmadır. 7 Nisan 1972-de Ankara Üniversitesinde Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamını protesto ile eyleme katılarak 7 ay Mamak cezaevinde yatmış1973-de de örgütün kurulmasında ilk adımını da atmış oldu. Kendisi ise ifadesinde PKK-nın 1970-lerde ortaya çıktığını da söyler.
    Tahliyesinde Dönemin savcısı Baki Tuğ-a Mit-den giden bir yazının sebeb olduğu ifade edilmektedir.
    Öcalan-ın hanımı olup daha sonra araları açılsa ve yurt dışına kaçsa da Kesire,mit-de görevli mit mensubunun kızıdır.
    İç-den veya dış-dan beslenilen karga Apo ve PKK,şöhreti yükseltilen alçak..
    PKK;27-Kasım-1978-de Diyarbakır-Lice ilçesi,Ziyaret (Fis)köyünde illegal olarak kuruldu.
    Ve 15-Ağustos 1984-de de Hakkari-nin şemdinli ilçesinde askeri birliklere yönelik faaliyetleri gerçekleştirip,körfez krizinin boşluğundan istifade ile bölgeye yerleşti.
    12-Eylül-1980 darbesine kadar Türkiye de ve daha sonra da Suriye üzerinden Lübnan Bekaa vadisindeki Filistin kamplarında faaliyet göstermeye başladılar.
    Suriye de ise,Suriye gizli örgütü el-Muhaberat-ın karşısında bir apartmanda kalıyorlardı.
    24-Mayıs-1993-de Elazığ-Bingöl karayolunda 33 er,3 öğretmen ve 2 sivil hunharca katledildi.
    94-95-de Tuncelide ki karakolları basıp,köyleri yakarak,yolları kestiği yıllardır.
    Şimdi burada kısa bir mola verelim... Molanın amacı bütün bunlara neden olan 'şark meselesi' yani doğu sorununa bir göz atalım ( Aksi söylemleride dinlemeyede hazırım..)
    Doğu meselesi;geçmişten günümüze devam edip �Şark meselesi�olarak tarihe geçmiş bir çözümsüzlüğün uzantısıdır. Bir yandan da kaşınmaya ve kaşımaya müsait bir alan. İ. Bardakçı-nın ifadesiyle;son 120 yıldan bu yana Kürtler batılılar tarafından beş defa aldatılmışlardır. Kürt devleti sevdasıyla.
    Kardavi kürt meselesi konusunda; Arap milliyetçiliğine karşı bir reaksiyon olarak doğduğunu söyler.
    Abdulhamid Han-ın kürtler konusunda bölgede yerleştirdiği �Hamidiye alayları� ile bir yandan yumuşama olurken,diğer yandan da Ermeni-Rus işgalinde önemli rol oynadılar.
    �Bağımsız kürt devleti� demek, �Bağımsız İngiliz Petrol Devleti� demektir. Bu hayal ile; Bu hayal ile 1923-den 1938-e kadar 17 kürt isyanı ve de 1925 Şeyh Said isyanıyla sünniler,Dersim isyanıyla da aleviler tahrik edildi.
    Tam burada ÖNEMLİ BİR DİP NOT:
    Öcalan itirafında;1925 Kürt isyanı gibi bir isyanı başlatmak için Yunanistanın kendisini teslim ederek kürtlerin ayaklanmalarını sağlamak için kompla yaptığını,tıpkı Musul ve Kerkükü elimizden çıkaran İngilizlerin ayaklandırmaları gibi...
    Kaldığımız yerden devam edersek ...
    İngiliz dış işleri bakanlığı arşivlerinden alınan belgelerde İskoç kilisesine bağlı İngiliz miyoner Joseph Plum Cochbran�ın sağlık ekibinde görevli olarak 1884-de bölgeye gönderildiği belirtiliyor.
    Ünlü Coğrafyacı Elize Reclus notlarında,1.Dünya savaşında bölgede misyoner faaliyetlerine hız verildiği,müttefiklerin halkı Osmanlı devletine karşı ayaklandırmak için kilise ile iş birliği halinde olduğunu ifade etmektedir.
    Ve İngiliz casus subaylarından Lawrence�in İngilterenin Galler bölgesinde 1888 yılında doğan Thomas Edward�ın İskoçyalı bir rahibeyle evlenebilmek için Lawrence (Lavrens)soyadını aldığı ve Hristiyanlığın koyu bir taasuba sahip Cizvit tarikatının okuluna girdiği burada iyi bir eğitim ve öğretim gördükten sonra casusluğa başladığı da ifade ediliyor.[
    Kürtlerde;Cehalet,fakirlik ve ihtilaf tohumlarının ekildiğini ifade eden Bediüzzaman,kürtleri devamlı ikaz etmiş,başlarına geleceklere karşı onları uyarmıştır.
    19- Mayıs-1908-de �Şark ve Kürdistan Gazetesi�nde de yayınlanıp,hükümet sekreterliğine verdiği yazısında şöyle demektedir:
    � Şu cihanı medeniyette ve şu asrı terakki ve musabakatta sair ihvan gibi yek ahengi terakki olmak ( İleri medeniyetler seviyesine çıkmak) için,himmeti hükümetle Kürdistanın kasaba ve kurasında (köylerinde) mekatib (mektebler) tesis ve inşa buyurulmuş olduğu ayn-ı şükranla meşhud (görünmüş) ise de,bundan yalnız Lisan-ı Türkiye aşina etfal (Çocuklar) istifade ediyor. Lisana aşina olmayan evlad-ı Ekrad (Türkçe bilmeyen Kürt çocukları) yalnız medarisi ilmiyeyi madeni kemalat (Medrese ilimlerini gelişmenin kaynağı) bilmeleri ve mekatib muallimlerinin lisanı mahalliye adem-i vukufları (öğretmenlerin kürtçe bilmemeleri) cihetiyle,maariften mahrum kalmaktadır.
    Bu ise vahşeti,keşmekeşi;dolayısıyla Garbın şematetini (gürültü patırtısını) davet ediyor. Hem de ahalinin vahşet (yabanilik) ve taklid hal-i ibtidasında (taklid ilkelliğinde) kalmaları cihetiyle evham ve meşkukun (kuruntu ve şüphelerin) te�siratına hedef oluyor.
    Eskiden beri her vecihle Ekrad-ın madununda (Kürdlerin gerisinde) bulunanlar;bu gün onların hal-i tevakkufta (duraklamada) kalmalarından istifade ediyor. Bu ise,ehli hamiyeti düşündürüyor. Ve bu üç nokta,Kürdler için müstakbelde bir darbe-i müdhişe (Dehşetli bir darbe) hazırlıyor gibi ehl-i basireti dağdar etmiştir.�
    Bediüzzaman Kürdlüğünden önce Seyyid olup,anne ve baba tarafından hem Haseni,hem de Hüseynidir. Ve Al-i Beyttendir.
    Kürdler içinde dünya ya gelen Bediüzzaman Türk ve Kürd kardeşliğinin tesisine çalışmasıyla Seyyidliğinin gereğini yapmıştır.
    Birileri hizmet edeyim derken hezimet etmektedir. Murat Bardakçının ısrarla Bediüzzamanı Kürd olup kürtçü olmadığı ve hiçbir suretle bunu ortaya koyacak telkinatta bulunmamasına rağmen;hem Kürtçülükle itham etmesi,hem de;� Kürtçülükten Evliyalığa Geçiş� ifadesiyle yapıcı değil,yıkıcı bir tavırda bulunmaktadır.
    Müsbet olmayan tahrik edici ırkçı tavırlar,zıt kutupları canlandırıp uyandırarak fitneye ve kutuplaşmaya yol açarlar.
    Bediüzzaman hayatı boyunca Türk-Kürt-Arap ittifakını temine çalışmış ve onların dilleriyle onlara hitabede bulunmuştur. Başka dilde olanları bilgilendirmek için onların dillerince onlara hitap etmek ne derece gerekli ise; İslamiyete ve bilgiye belki de en fazla ihtiyacı olan Kürt milletine de Bediüzzaman hitab etmiş,ikaz ve tavsiyelerde bulunmuştur.
    İşte onlara yaptığı Kürtçe hitabesinin Türkçeye çevrilmiş şeklinin ne derece yapıcı ve onların buna ne derece muhtaç olduklarının bir göstergesidir:
    � Ey Kürt halkı! İttifakta kuvvet,ittihatta hayat,kardeşlikte saadet,hükümette selamet vardır. İttihat bağını ve muhabbet şeridini sağlam tutun,ta ki sizi beladan kurtarsın.
    İyi kulak verin,size bir şey söyleyeceğim: Biliniz ki üç cevherimiz vardır;bizden muhafazalarını isterler.
    Birincisi,İslamiyettir;ki, binler ve binlerce şehidin kanları,ona paha ve bedel olmuştur.
    İkincisi,İnsaniyettir; ki, halkın nazarında akıllıca hizmetlerle,yiğitliğimizi ve insanlığımızı dünyaya gösterelim.
    Üçüncüsü,Milliyetimizdir; ki,bize üstün meziyetler vermiştir. Bizden öncekiler,iyilikleriyle yaşıyorlar. Biz kendi gayretimizle milliyetimizi muhafaza ederek,onların ruhunu kabirlerinde şad etmeliyiz.
    Bunun ardından,bizim üç düşmanımız var;bizi harab ediyorlar.
    Biri,Fakirliktir. İstanbuldaki kırk bin hammal,bunun delilidir.
    İkincisi, Cehalet ve okumamışlıktır;ki, içimizden,bin de bir kişinin bile gazete okumayışı,bunun bir delilidir.
    Üçüncüsü, Düşmanlık ve İhtilaftır;ki, bu dahili düşmanlık,kuvvetimizi kaybettiriyor,bizi terbiyeye müstahak kılıyor ve hükümet te insafsızlığından bize zulmediyor.
    Siz eğer bunları işittiyseniz,biliniz,bizim yegane çaremiz şudur ki: Biz,üç elmas kılıncı elimize alalım,ta ki bu üç cevherimizi elden çıkarmış olmayalım;bu üç düşmanı üstümüzden atalım.
    Birincisi adalet,maarif ve okuma kılıcıdır.
    İkincisi,ittifak ve milli muhabbettir.
    Üçüncüsü,her kes kendi işini bizzat kendisi yapsın,sefiller gibi başkasının kudretinden ümit beklemesin ve sırtını hiçbir vasiyete dayamasın.
    Son olarak da: Okumak,okumak,okumak... El ele vermek,el ele vermek,el ele vermek...�
    Tarihin çeşitli dönemlerinde kullanılan Kürtler nitekim 17-Mayıs 1639 yılında Kasr-ı Şirin anlaşmasıyla, IV. Murad-ın 40 günlük kuşatmasıyla ele geçirilen Bağdad,Arap ve Kürtlerin çıkardığı ardı arkası kesilmeyen karışıklıklara sahne olmuştur.
    Şimdi biraz daha atlama yapıp tekrar günümüze yaklaşalım ( hala sıkılmadan okuyan varsa ..))))
    Bu günkü senaryolar olan kürtleri kullanarak ve yine onları öldürerek;kürt devleti kurma aldatmacalarıdır.
    Bir kanser hücresi gibi musallat olan PKK,kangren olan bir vücut parçası gibi bünyede bulunan,bünye dışından da yamalanan PKK,elbetteki birden-bire ot gibi yerden türemedi,sinek gibi üremedi. Yıllar öncesinden beri Marksist,Leninist,Sosyalist,Kominist,Maocu gibi ideolojilerin 1980-den sonra zahiren susmasının yanında hakikat da bir cephe değişikliği,bir siyaset oyunu,farklı bir misyon ile sahaya çıkmasından başka bir şey değildir.
    Rusya büyüyen değil,küçülen Türkiye- yi ister. Türk Cumhuriyetlerine lider ve yardımcı olmasını,kuvvetlenmesini elbette istemez. Bu kendisi için ölüm ve bitiş fermanıdır. Böylece PKK bir kez daha menfaatların odaklandığı ve güçlendiği bir merkez olmuştur.
    Nitekim bu insanlara ısındırma kitapları olarak bir yandan Yalçın Küçük-ün kitapları okutuluyor, bir yandan silahları olan tahrik ile üniversitelerde dersler protesto edilip engellemelerle insanların PKK-ya katılımı sağlanıyordu.
    Önemli olanı PKK-yı üreten kaynaklarıdır. İnançlı,namazlı,oruçlu bir insan olup,Malatya-Akçadağ öğretmen okuluna gittikten sonra PKK-ya katılan Elazığlı C.Bayık,bunu öğretmenlik mesleğine tercih ediyordu.İşin garib tarafı;bu insanlar üniversiteyi ve bir yerleri bitiren insanlar! Kusur buralarda da aranmalıdır.
    Solcuların fakirlik edebiyatı PKK-nın da edebiyatının temelini oluşturmakta idi. Bazan da sağ cepheye geçerek � Bu devlet dinsizdir.� düşüncesini kullanıyorlardı.
    PKK,mağdur ve mazlum,ekonomik zorluklar içinde olan işsiz,cahil,fakir denilen köylü insanları kullanıyordu. Yani taraftarlarının çoğu,yılların ihmalinin biriktirdiği yer olan;maddi-manevi eksikliklerin yeri olan doğu ve Güney doğu bölgesi idi. Kundaktaki çocuklardan kendi adamlarına kadar insanları canice öldürüyordu. Ve öldürdüğü adamlarına da �ajan- damgasını vuruyordu.
    Nitekim PKK-nın ikinci adamı Şemdin Sakık,kendine ters bakan Yılmaz adındaki arkadaşının kollarını,bacaklarını kırdırtıp,sonunda gözlerini yanan ateşte patlatarak ajan olduğunu söylettirmesine rağmen,onun son sözü �Ben ajan değilim.�olmuştur.
    Elemanları açlık içerisinde bırakılıyor,ekmek çalan arkadaşları acımasızca öldürülüyordu.
    PKK komutanı olan Sami Demirkıran itiraflarını �özetle-şöyle anlatıyor:
    '' PKK-ya dayaktan dolayı katıldığını,İsmail Beşikci-nin kitaplarını okuduklarını, Musa Anter-i okuttuklarını,İçinde fare pislikleri olan hamurlar verdiklerini ve yediklerini,Halktan vergi topladıklarını, yiyeceklerin tırlarla geldiğini, sığınaklarda Marks ve Lenin-in eserlerini okuttuklarını,kızların her yönüyle harcandıklarına şahit olduğunu,örgütün yöneticilerinin dinsiz olup,örgütün içinde müslümanlığın olmadığını,Allahı inkar etmeme yüzünden gözünün önünde bir çoklarının öldürüldüğünü, sol örgütlerde yoğrulup,üniversiteden ayrılma,dağa çıkan bazı kızların durumunun hiç de arzu ettikleri gibi olmadığını, PKK-lının değil kızlarla beraber olmak, erkeklerle homoseksüel içerisinde olduğuna şahit olduğunu, sürekli kendilerine Öcalan-dan eylem emrinin geldiğini, yapmayanlara da ağır bir şekilde küfrettiğini, Sol derneklerin ilk basamağı oluşturduğunu, hedeflerinin öğretmenler olduğunu şu itiraflarıyla ikrar eder:� Bitlis-in Yolalan köyünü bastık. 3 öğretmeni ve sekiz aylık hamile bir kadınla iki yaşında kızını öldürdük. Kızın elinde ve ağzında ekmek kırıkları vardı. Arkadaşlar,yemek yerken öldürmüşlerdi.�
    PKK-ya her türlü maddi-manevi Yunan desteğinin olduğunu söyleyen itirafçı;� Ölen kürt,öldüren kürt,kaybeden de kürt.. PKK-yı katliamlar bitirdi.� diyor ve örgütün durumunu:� Her kes örgütten kaçmak için çare arıyordu. Ama ölümü göze almak vardı. Çünki çoluk-çocuk demeden yaptığımız katliamlar bizi bitirmişti. Uğruna savaştığımız halkın gözünde artık sıfırdık.''
    Bir ermeni gibi,kestiği insanın kulağını cebinde taşıyacak kadar canavarlaşıyorlardı. Ve bunlar bunu hak arama uğruna,kürtleri koruma gayesiyle yine onlara yapıyorlardı.
    Bu faaliyet bazı meşru hakları,ğayrı meşru yoldan temine yöneldi. Meşrulukta bir tahrikten ibaret idi. Çünki biriken bir çok hesaplar PKK çatısında toplanmış oldu.
    Üniversite öğrencisi olan bu insanların hedefi de,sosyalizmi getirmek idi.
    Olay bu kadarla kalmadı. Eroin,silah gibi mafyanın da işine yaradı. Bir Alman İstihbarat şefi:� Bizim PKK ve Dev-Sol-un üst kademesiyle bir sorunumuz yok. Bizim asıl sorunumuz alt kademelerle uyuşturucu dağıtımını onlara yaptırıyorlar.�
    PKK-nın uyuşturucu,haraç ve soygunlarla yıllık gelirleri 90 milyon dolar idi.
    Fransız-Paris Match dergisinde yayınlanan araştırma sonucu raporuna göre;Avrupaya giden eroinin yüzde 70-i Türkiye üzerinden pazarlanmakta,İran ve Yunanistan yoluyla kazanılan bu kazançla PKK silah alıp,masumları öldürüyor.
    Bunu ört bas etmek için irtica yaygaraları,meçhul cinayetler ki,hep meçhul kalıp,milletin üzerine gidildi,PKK-ya dolaylı olarak adam kazandırıldı. Toplumun baş örtüsü, İmam-Hatibler ve Kur�an Kursları gibi hassas noktalarına saldırıldı
    Bunlarda uğraşılırken,bir yandan nazarlar gerçek uğraşılması ve çözüm bulunması gerekenlerden çevriltmiş olundu.
    Siyaset de ve toplumda curcuna ve stresler yaşatıldı. Su bir türlü durulmadı. Buda balık avlayıcılarına yaradı. Toplum avlandı,ağa takıldı. Kurtulmaya çalıştı,çırpındı. Netice büyük kayıpla sonuçlandı.
    PKK bir piyondu. Bu piyonu kullanan işi bittikten sonra o aleti de atacak,onu da parçalayacaktı. Neticede onu da yaptı. PKK aletiyle toplumu yaraladı. Sonra da onu kırıp,attı.
    Bunun dışındakiler hep senaryo, hep laftan ibaret idi. Öyle de olduğu görüldü.
    PKK bitince her şey bitmeyecek. Yeri geldiğinde o yine kullanılacak veya yerine başka şeyler ikame edilecektir.
    Rum-Yunan tarafından en büyük desteğini alan PKK; � Ermeni-Asala ve Marksist-Leninist,Maocu Kürt PKK teröristlerine maddi desteğini esirgemeyen�,bir destek içinde bulunmaktadır. Yani;� PKK,Yunan-Rum taşeronu olarak kullanılmaktadır.
    Yunanistanın haftalık gazetesi � To Vima�gazetesinin de belirttiği gibi:� Yunanlıların Türkiyedeki kürtlere Irak ve İran-daki kürtlerden farklı davranmalarının Türklere olan düşmanlıklarından�kaynaklandığını yazar.[
    Bu destektir ki; A.Öcalanın yakalanmasıyla telaşa düşen Yunanistan iki şeyin açığa çıkmasından tedirginlik duymaya başladı; PKK-nın yunanistan da eğitilmiş olması,diğeri,A.Öcalanı teslim etmeleri.
    A.Öcalan ifadesinde;Suriye halkı ve Yunanistan halkından da yardım gördüğünü ifade etmiştir.
    Yunanistanın kendilerine maddi yardımla beraber,komutanlarının da yardımcı olduklarını itiraf eden Öcalan, Suriyenin de maddi olmayıp, lojistik destekte bulunduklarını söyler.
    Suriyenin PKK ile uyuşturucu ticareti karlarının bir kısmı da Hamas-a aktığı belirtilmektedir.
    Suriyenin PKK-ya doğrudan destek olması ile,Türkiye de;Suriye misali azınlığın lideri Hafız Esad liderliğindeki zorba bir idarenin aynısının gerçekleştirilmeye çalışılması arasında bir ilgi söz konusudur. Alevi-Sünni ayırımı,devleti ele geçirme iddiaları gibi senaryolarla bu fikir beslenmektedir.
    Etraf toz-dumana bulandırıldı. Çeşitli zamanlarda olduğu gibi,90-dan sonra da çok kimseyi konuşturmak üzere yine alevilik gündeme getirildi. Olumlu-olumsuz çok şeyler konuşuldu,konuşturuldu. Bunlar ilerisi için delil olarak kullanılmaya çalışılacak. Aralar ve açıklar daha fazla açılması için böyle yollara baş vuruldu.
    Netice;pek bir şey yok. Ancak bu hiçbir şey yok anlamına değildir. Daha sonraları ısıtmak üzere dolaba kaldırılmaktadır.
    Nitekim Emekli General Matafias Öcalana danışmanlık yapmıştır.
    Haçlı zihniyeti ve seferberliğinin diğer adı olan Suriye ve PKK, Semih Sancar Paşanın da ,haritalarına Hatayı da almaları karşılığında :� Seyredeceklerine gelip de alsalar ya.. Hatayı haritalarından seyredeceklerine gelip de alıverseler ya..� mertçe,kalmışsa mertlik.
    Her ne kadar Öcalan Ermenilerle ilişkisinin kesilmesini,Güneydoğuyu da içine alan bir haritayı kabul etmemek olarak söylese de; Emekli Büyükelçi İ.B.Olgaçay,Batı-nın kendi eliyle besleyip büyüttüğü kürt devletini,zamanı geldiğinde tanıyacağını,böylece Irak-ın parçalanacağı, Sevr-den hiçbir zaman vaz geçmemiş bir batı karşısında Türkiye-nin hafızasını kaybetmiş insan gibi davrandığını belirtip;� Türkiye-nin dış politikası ipotekler altında,rahat hareket edemiyor. Zeli operasyonundan gurur duydum. Fakat bu operasyonda kullanılan silahlar ve istihbarat bakımından Türkiye-nin payının çok az olduğuu nutulmamalı.� demektedir.( bilmeyene not :29 ocak 1994 te Türk uçakları PKK'nın Zeli kampını bombaladılar )
    Güneri Civaoğlu Hyatt Regency oteli-nin 11.katında bir dairedeki ABD kuvvetleri ordu sözcüğü merkezinde yapılan konuşmada:� Amerikalı Yarbay ile duvara asılı dev Ortadoğu haritasının önündeyiz. Sağ elinin avuç içini Musul-Kerkük vilayeti olan geniş alanda gezdiriyor. Ve sakin bir sesle,kelimeleri tane tane seçerek anlatıyor:� İŞTE! KÜRT DEVLETİ BURADA KURULUR... Savaş bitecek,Saddam çökmüş olacak. Bu yörede devlet kalmayacak. Devlet otoritesinden yoksun bir boşluk doğacak. Kürtler, bir devlet kurarak,buradaki boşluğu dolduracaklar. Belki, Türkiye-den de toprak isterler...�
    Ona anımsatıyorum: Türkiye,bunu kabul etmeyeceğini,açıklamış bulunuyor...
    Amerikalı Yarbay,� O zaman çarpışacaksınız!�diyor.
    Soruyorum:� Türkiye-nin düzenli orduları, silahları, topları, zırhlıları, tankları,uçakları,füzeleri var. Böyle bir büyük güce nasıl karşı koyarlar? Hem gerek İran,gerek Suriye,Irak�ın toprak bütünlüğü için tavır koymuş bulunuyorlar. Onlarında bölgede bir kürt devleti oluşmasına göz yumacaklarına nasıl ihtimal veriyorsunuz?
    Amerikalı Yarbayın verdiği yanıt düşündürücüdür:� Irak-ın kuzeyindeki kürtlerinde yakında çok silahları olacak. Saddamın bıraktığı silahlar,onlara kalıyor. Belki Türkiyede sizinkilerden bile ileri silahlar olacak. Uçakları,tankları,füzeleri,zırhlıları,helikopterle ri,hava limanları vs...�
    Nasıl ki Almanyayı kendisine bir üs ve taban olarak kullanmaya çalışan PKK-ya karşı Almanya da onu Amerika ya karşı �ben de varım-diyerek kullanmaya çalıştı.
    1918 Sevr anlaşmasında alınan memleketin bölünmesi dış destekli olarak devam etti ve 40 bine yakın insan öldürüldüğü halde buna ilgisiz kalmakla kalmadı,hamilikte yaptı.
    Doğunun hali ortada,PKK bir şey yapmadı,hep yaktı-yıktı. Kimsede kendisini samimi bulmadı. Ne fikirde,ne de uygulamada. 1925-deki harekette de başta Musul ve Kerkük-de kaybedilmişti. Şimdiki kayıp ise ondan geri değil,gayet ileridir.
    Fakirliğe karşı sanatla,cehalete karşı marifet ve irfanla,ihtilafa karşı ittifak noktaları öne çıkarılmakla yapılabilirdi. Öyle yapılmayıp,hastalığı arttırıcı ve müzminleştirici yollara gidildi.
    Avrupa sempatizanlarından büyük yardım gördüğünü ifade eden Öcalan,28-29-Şubat-99-da savcılara yazdığı 3 sayfalık dilekçesinde,batılıların büyük oyunlarının olduğunu ifade etti.
    Böylece,alet ettiği insanlara karşı,alet olduğunu anlayan Öcalan,çelişkili de olsa,çekileceğini ifade ediyordu.
    Oysa T. Özal-ın kendisine 1993-deki tutanakta(Sh.23) ,ateş kes-haberini gönderdiği halde anlaşmaya uyduğunu söyleyen Öcalan, Başbağlar katliamı konusunda ise,bundan habersiz olduğunu ve bunun Sivas-Madımak otelinde yanan 37 kişiye bir misilleme olduğunu da söylemektedir. Özellikle Yunanistanın 93-den itibaren girişilen barış eğilimine taraftar olmadığını söyledi.
    PKK-nın görünen yönünden ziyade görünmeyen yönüdür. Nitekim; B.Baykam-ın �68-li Yıllar�adlı kitabında Hasan Yalçın-ın yapıp anlattıklarını yazıyor:� 1971-de Doğu Perinçek-in önderliğinde Söke dağlarında silahlı mücadeleye giriştik... Beş parmak dağlarında,o zamanki partimizle. Köylüleri ayaklandırmaya çalıştık. Köylüleri silahlı mücadeleye hazırlama şeklinde bir olay.�,� Biz bütün gücümüzle halkı silahlandırmaya çalışıyorduk.�
    Yakalandığındaki itiraflarında ise; 1978 Kasım ayından itibaren PKK-nın başı olup,ağırlığının devam ettiğini söyledi.
    Menfaatlar doğrultusunda bir çok devletlerle ilgisinin olduğunu;
    İran-da PKK-nın hastanesinin olduğu,16 PKK kampının var olduğu,Yunanistan,Güney Kıbrıs ve kiliselerden yardım aldıklarını;
    Ağır silahların temini,teröristlerin eğitimini Yunanistanın bunu ticari olarak üstlendiğini;
    Uyuşturuculardan bağış aldıklarını;
    Solcuların yardım ettiklerini;
    Kırıkkale silah fabrikasını arkadaşlarının bombaladığını;
    Med TV. ve HADEP PKK-nın gelirleri ile kurulduğunu;
    Asala�yla 1980-de görüştüğünü;
    Olof-Palme su-i kastı konusunda,Avrupa da PKK-nın şiddetlere karıştığı ve Olof-palme-ye katıldığını ve tehdit ettiğini;
    Libya ile ilişkilerinin uzun yıllar devam ettiğini;
    Prof. Yalçın Küçük-ün kendisine yakalanmaması için yerini değiştirmesini söylediğini;
    1990 yılından itibaren ihtilafların olup,lider durumunda olanların öldürüldüğünü;
    1984-de Eruh ve Şemdinli baskınıyla terörü başlattıklarını;
    Karadeniz bölgesinde Türkiye Devrim Partisi,Tikko,DHKP-c ve Devrimci Halk Partisi ile lojistik destek seviyesinde bir ilişkilerinin bulunduğunu;
    Ve örgütten birinci derece de sorumlu olan bu şahsın geç kalınmış olan sözü ise,işin şiddetle halledilmeyeceği,fikirle açıklanabileceği ve kendisine müsaade edildiği takdirde böyle yapacağını 15 yıl sonra 40 bine yakın insan öldükten sonra geç kalınmış bir itiraf olarak söylemiştir.
    Böylece PKK ile beslenenler;meçhul cinayetler,eroin,mafya ve bir çok izm-lerin ortak bir simgesini oluşturmuştur.
    Nitekim Öcalan ikinci duruşmasında üzerinde önemle durduğu iki nokta ki;
    Biri; İngiliz politikası,dış güçlerin desteği. Apo karnını kaşağılamaktan yorulunca,İtalya ya kaşağılanmaya gitti. Zaten batının her zamanki adetidir;kaşımak ve kaşağılamak.. kendisinin belirlediği düşmanını aşağılamak..
    İkincisi;Tehdit olarak da olsa,kendi gitse de artarak bunun devam edeceğini söylemesi,affedilmesi halinde ise bunu çözeceğini ifade etmesi samimi olmasa da bir gerçeğe ışık tutmaktadır.
    Nitekim vatana hizmet etmekten,PKK-yı 3 ayda dağdan indirmekten yalvarır ifadelerle dem vuran Apo;nihayet idam kararının okunmasıyla ,son sözünü söyleyerek gerçek yüzünü göstermiştir:� Gelecek barışta değil,savaştadır.�
    Artık Apo miadını doldurmuştu...
    PKK-nın ikinci adamı olan Ş.Sakık ise;İnsan Hakları Derneği Başkanı için � Benden daha fazla PKK-lıdır.�, � İşbirlikçi� ifadelerini kullandı.
    KKK.Org.A.Ateş-in 16-Eylül-1998-deki Suriye sınırında söylediği:� PKK destekçisi Suriye,sabrımızı taşırmaya başladı.�
    Ve Cumhurbaşkanı S.Demirel-in:� Suriye ye mukabelede bulunma hakkımızı saklı tuttuğumuzu ve sabrımızın taştığını ilan ediyorum.�sözleri Apo-nun ininden çıkışını ve yakalanışını hızlandırmıştır.
    ABD-nin de yardımıyla 16-Şubat-1999-da Kenya-da Yunan elçiliğinden çıkarılarak uçağa götürüldü. Mossad ve FBI-nında karıştığı ifade edilir.
    Böylece;1984-1999 yılları arasında 15 yıl devam eden PKK ve onun başı A. Öcalan-ın 15-2-1999-da gece 2-3 sıralarında yakalanmasıyla durulur gibi oldu. ancak bu sonuç değildir. Şimdi burada kısa bir mola daha vererek Aponun yakalanışını kısa bir öykü olarak anlatarak bu olayı bağlayayım yüksek müsadelerinizle. Burada yazdıklarımı çoğu yerde bulamayacağınızıda bilmenizi isterim...
    98 yılının sonlarına doğru Özellikle TSK da PKK terörü ve Abdullah Öcalana karşı ciddi bir infial yaşanmaya başladı 'koca bir devletin çapulcubaşıyla başedememiş görünmesi' ciddi bir krize dönüşürken önce ordudan sonra Cumhurbaşkanından vede en son hükümetten gelen tepki Bu kişilerin yardım ve yatakçı devletlerini bir anda şoke etti.. Çünkü Türkiye 'Terör örgütü başı kirli elli Aptullah Öcalanı ulusal değerlere tehtit kabul ettiğini vede bu terör başını koruyan ülkeye resmen savaş açabileceğini açıkça deklere etti..' Belirli bir süre Suriye'den ses çıkmadı Abd başta olmak üzere bazı batı ülkeleri Türkiye'nin bu tehtidinin ciddiyetini ölçmeye anlamaya çalıştı bilahare nabız yoklamalarına girişti. Koca bir Türkiye' yi karşılarına almak istemeyen bazı ülkeler Blöf yapıldığını düşünürken 74 ü de anımsamaktan geri kalmadılar.. Türkiye nin protestosuna Suriye 4-5 gün sessizlikten sonra 'zaten burada değil ' gibi çok dolambaçlı bir yanıt vererek olayı soğutmaya çalıştı. Taki Zamanın başbakanının ' tam anlaşılamadık galiba demesi' vede üstüne üstlük Tarihinde Ege dışında yapılmamış 'kararlılık 98' tatbikatının zamansız vede tam Suriye sınırında yapılması herkesi bir kere daha telaşlandırdı. Hele Tatbikat içersindeki ' temsili düşman hedeflerinin bombalanması' yanlışlıkla sınır ötesinde vede ne hikmetse Irak ve Suriye de tespit edilmiş PKK üstlerine bomba yağdırılması !!!!!! Herkeste soğuk duş etkisi yarattı.. Tam 99 yılına girilmiştiki herkes Türkiye'nin tavrının bununla sınırlı olacağını düşünürken Ocak ayı ortasında TSK bora savdur 2 konumuna geçtiğini tüm nato ordularına duyurdu ki Apo için sonun başlangıcı bu oldu.. Abd süratle daima yanından ayırmadığı İngiltere Fransa ve Almanya ile gizli görüşmelere başladı bundan çıkan sonuç 'Türkiye'nin yakın bir gelecekte Suriye ye resmen savaş açacağı oldu..' Abd aynı zamanda Türkiye yi yumuşatmak ve biraz zaman kazanmak için fms yoluyla haberler göndermeye başladı. Bir anda Olayın ciddiyeti bütün ağırlığı ile Suriye nin üzerine çökünce Suriye tüm dünyaya 'aponun 48 saat içerisinde Ülkeyi terk edeceğini duyurdu' gerçekten de apo 36 . saatin sonuna doğru Rusya ya doğru kaçtı bilinmezlik iki gün sürdü ve apo Rusya dan da kaçırıldı. Ama tsk da ok yaydan bir kere çıkmıştı zaten bora savsur 2 de ilan edilmiş ve deklerasyonu yapılmıştı.. Apo bir gün içinde Yunanistanda tekrar bulundu durduk yere iki nato ülkesi bir pislik yüzünden karşı karşıya geldiler.. Kararlılık Yunanistan ı bir anda caydırınca bu sefer İtalya apo ya geçici sahip çıktı. Hem başbakanlarının saçmalamaları hemde kendi güçlerine güvenmeleri sonucunda apo belirli bir süre burada kaldı. Türkiyenin İtalya askeri ateşesinin bir gün İtalyan savunma bakanına 'Roma kuzeyindeki devlet güvenlik evlerinde sorun çıkarsa biz karışmayız!!!' sözü İtalya da bomba etkisi yarattı tabiiki Türkiye olarak böyle bir şeyi üstlenmedik !!! Bu arada da Basında bir şekilde Apo yu takip edip İtalya da olduğunu ve İtalya tarafından korunduğunu açıklamış bir kızılca kıyamette Türkiye silahsız kuvvetlerinden kopmuştu. İtalyan ürünlerine boykot İtalyanlar gelmesinden bir zamanların faşist lideri mussolini ye kadar uzanan bir tepki. Okadar ileri gittiki Halkımız Yabancı her markayı italyan ürünü diye protesto amaçlı yakmaya yırtmaya başladı. Şubat ayına girilmişti.. En üst düzeyde bir askeri yetkili 40 bin kişinin katilini bir teröristi koruyan nato ülkesi dahi olsa kararlılığımız değişmemiştir' açıklaması natonun dengesini bozdu. ABD 'Apo nun yargılama sonuna kadar sağ kalma güvencesini Türkiyeden gizli olarak istedi... Bazı avrupa ülkeleri ise 'hiç bir şekilde asılmaması ilkesinin benimsenmesini' Türkiye ise bir hukuk devleti olarak yargılama sonuna kadar 'hayat güvencesini' verdi. Buna hernekadar avrupa karşı çıktıysada Türkiye nin blöf yapmadığını anlayan ABD nin baskısı sonucu italya yelkenleri suya indirdi.. Şubat ayının ortasında Apo özel bir uçakla ülkeden çıkarıldı kendisi irlanda üzerinden başka bir ülkeye gideceğini sanırken uçak akdenizi baştanbaşa geçerek Kenya Nairobi ye indi.. Kendisine burada Yunan büyükelçiliğinde belirli bir süre duracağı sonra ortalık durulunca başka bir yere götüreleceği söylendi. 15 şubat günü Türkiyeden 3 savaş uçağı ve bir kargo uçağı bilinmeyen bir yere doğru kalktı Kargo uçağında sat sas ve komandolardan oluşan bir ekip vardı.. Hiç bir ülkenin dikkatini bu rutin kalkış çekmedi... Önce güney doğuya yönelen uçaklar sonra yanlış gittiklerini anlamışçasına rotalarını bilinmeyene çevirdiler.. 15 Şubat günü Apo Yunan büyük elçiliğinde uyandı muhtemelen çalkantının azaldığını ve yakında bir şekilde gücünü göstereceğini düşünüyordu. Rutin gezilerini yaptıktan sonra rahat rahat otururken kendisinin yer değiştirme zamanının geldiği söylendi ve gene muhtemelen ki için için sevinerek ' bekle Türkiye gününü göstermeye geliyorum ' dedi. Elçilikten çıkıldıktan sonra elçilik görevlilerinin ortadan kaybolduğundan bile şüphelenmedi Nairobiden çıkan araç yaklaşık iki saat kadar sürdü sonra birden araç durdu. Kapısı açıldı ve kendisine 'yolculuk vaktinin geldiği ancak kendi iyiliği için gözlerinin bantlanacağı 'söylendi. Muzaffer bir ada ile gözleri bantlı araçtan inen Apo GÜVENLİ BİR UÇAĞA BİNDİ. Türk askeri Kargo uçağı yolcusunu aldıktan sonra ağır ağır havalandı... Fır hatları yavaş yavaş geçildi ve sonunda uluslararası fır hattına girildi. Üç savaş uçağı gene eskorta bağlandı.. Sat kur.bnb. ..... ...... Apo nun gözlerindeki bantı açtı apo şaşkın şabalak etrafına bakarken ' Vatanına Türkiye ye hoş gedin Abdullah öcalan ' dendi. karşısında siyahlar içerisinde yüzleri boyalı 5 subayı gören apo belkide şaşkınlıkla 'hoşbulduk sonunda döndüm ne zamandır istiyordum ...' dedi.. Ve sabaha karşı gerçekten vatana ayak bastı. Tüm Türkiyede Başbakanın ağzından Apo nun yakalandığını öğrendi..
    Bu hikayenin gerisini zaten biliyorsunuz.
    Bu kadar şeyi böyle bir konuda neden yazdım onuda izninizle daha sonra yazayım dikkat ettim de iş günü olmasına rağmen 3.5 saattir ben bu konuyu yazıyorum.. Umarım okuyanda olur.
    Gasptan nerelere gelmiştik diyorsanız ben tartışma konusu olan kargaşayıda çözecek şekilde kendimce olayları bağlayacağım. zaten dikkatli okuyanlar köşe başlarını tutacaktır....

  6. #45
    Kayıt Tarihi
    Mar 2005
    Nerede
    istanbul, Turkey.
    İletiler
    84
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Sevgili commodore1tr,

    Öncelikle bu iletiye üçbuçuk saat harcamış olman ve unutmaya başladığımız bazı bilgileri hatırlatman için sana teşekkür etmek istiyorum.

    Bu iletiyi masa üstüne koymakta ve arada sırada açıp okumakta fayda var.

    Özellikle bunu Türkleri ırkçılıkla, propaganda yapmakla suçlayan kesimin yapmasında kendi açılarından büyük fayda görmekteyim. Çünkü bu uğraşlarında da tarihte hiçbir zaman başaramadıkları gibi yine sadece kandırıldıkları ile kalacaklar. Aslında bu kandırılışları kendilerine de bir Türk Vatandaşı olarak büyük zararlar getirmekte...

    Konuyla iniltili olduğuna inandığım bir önemli hususu da hatırlatmak istedim. O da Pkk Terör Örgütünün son yıllarda kapkaç ve hırsızlık suçları ile bağlantısı bulunduğu ve doğuda örgütlenen, eğitilen insanların bir eylem unsuru olarak batıda kullanılıyor olması...

    Bebek katili olabilecek gibi eğitelen insanlar, pekala güpegündüz yaşlı bir kadını da yerlerde sürükleyerek beş on milyon için soyabilecek caniler olabiliyorlar. Bu eylem terör örgütüne maddi imkan sağlamakta ve aynı zamanda topluma manevi baskı uygulamaya da çalışmaktadır.

    Bu suçlarda DÜĞMEYE BASILMIŞçasına bir artış olması pek hayra alamet değil. Suçların işlenişindeki alçak ve aşağılık yöntemler ise bir terör havası estiriyor. Bu da, bazılarının tarihte ki 120 küsürüncü yılda bir kez daha oyuna gelişleri olmalı...

    Türk Halkı da buna aynı İtalya örneğinde olduğu gibi tepki göstermektedir. Bu haklı tepkiyi dile getiren insanlar ise propagandacı, ıkçı gibi bir takım sıfatlarla suçlanmaktalar...

    Ancak bunu her fırsatta dile getirmek, propagandacı, ırkçı gibi suçlamalarla ört pas edilemez, bu halk öyle üç kuruşluk zihniyetlerle susturulamaz. Cahillik bu haklı tepkiyi gösteren halkın yaptıkları değil, aksine bu tepkileri saptırmaya çalışan kişilerin yaptığıdır... Biline...

    Hep unutuyorum şunu da ekleyeyim. Ali Sinkay'ın dediği gibi, eğer bu ülkede yaşamaktan şikayetçi olan sözde vatandaşlar varsa, ve oradan da buraya gelmek isteyen Türkmenler olursa bence de bu insanların değiştirilmesi her iki taraf için de daha iyi olacaktır. Böylece hem onlar burada doğduğu için burada yaşamak zorunda kalmazlar, hem de orada baskı altında bulunan Türkmen kardeşlerimiz Türkiye'de yaşamanın onuruna ve mutluluğuna kavuşurlar. Tabi bu takasa ayrılıkçıların tasma sahipleri izin vermeyecektir çünkü onların düşündüğü bu ayrılıkçı zihniyetlileri kullanmaktır, onlara refah getirmek değil...

    Sevgi ve saygılarımla.

  7. #46
    Kayıt Tarihi
    Mar 2005
    Nerede
    istanbul, Turkey.
    İletiler
    84
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Önemli olan, ülkeyi temelinden yıkan, milleti esir ettiren iç cephenin susturulmasıdır. Bu gerçeği bizden daha iyi düşmanlar, bu cephemizi yıkmak için yüzyıllarca çalışmışlar ve halen de çalışmaktadırlar. Bu güne kadar başarılı da olmuşlar. Gerçekten de 'kaleyi içeriden almak' dışından zorlamaktan çok daha kolaydır. M. Kemâl Atatürk.

  8. #47
    Kayıt Tarihi
    Dec 2006
    Nerede
    Turkiye.
    İletiler
    2.302
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Talking Re: Az önce gasp'a uğradım

    Sayın alisinkay, "gaspa uğradım" diye, bir tek "nokta koymuş" , ardından konu uzamış da uzamışş... taaa 1980 darbesine kadar gelmiş de geçmiş bile... :deli:

    Allah bilir Sayın alisinkay, gasp olayına razı olup, o bir tek koymuş olduğu noktaya da bin pişman olmuştur!

    :rolleyes: :mahcup:

+ Konuyu Yanıtla
5 / 5 Sayfa İlkİlk 12345

Bu sayfada bulunan kavramlar:

gseba hemde sefi

Forum

Benzer Konular :

  1. babam bizi 30 yıl önce terk etmişti. 8 ay önce ölmüş yeni öğrendim.
    merhabalar babam bizi 30 yıl önce terk etmişti. 8 ay önce ölmüş. ben bunu e devlet soyağacı uygulamasından öğrendim. babam çocukluğumdan beri ne...
    Yazan: hereticwings Forum: Miras Hukuku
    Yanıt: 0
    Son İleti: 20-02-2019, 22:31:17
  2. 32 gün önce evlendim, Eşimin Epilepsi ve Akut Şizofreni Hastası Olduğunu 4 Saat Önce öğrendim , Şoktayım!
    32 gün önce evlendim. Eşimin Sara ve Akut Şizofreni Hastası Olduğunu 4 saat önce öğrendim. Şoktayım! Evlilikten önce bu hastalıklar benden gizlendi....
    Yazan: egitimist Forum: Aile Hukuku
    Yanıt: 78
    Son İleti: 20-03-2017, 00:26:38
  3. İftiraya uğradım.
    7 sene önce eşimden ayrıldım. Sorunsuz ayrılması için nafaka ve mal talep etmedim.Çünkü babamdan kalan bir ev vardı. Eski eşim tavuklara ve kuşlara...
    Yazan: busegul Forum: Aile Hukuku
    Yanıt: 14
    Son İleti: 18-07-2013, 21:32:16
  4. İstismara Uğradım
    Merhabalar. Reşit olmama bir iki ay süre var.Ben 5-6 aydır yaşça benden büyük bir bayan tarafından istismar edilmekte olduğumun yeni farkına...
    Yazan: emrefba Forum: Ceza Hukuku
    Yanıt: 3
    Son İleti: 23-05-2011, 02:24:24
  5. Darp'a uğradım
    Öncelikle merhaba Ben 3 yıl once kavga sirasinda bir sahsin bana 1 metreden firlattigi anahtarlik yuzunden bir gozumde kalıcı gorme kaybı oldu ve...
    Yazan: oz. Forum: Kişiler Hukuku
    Yanıt: 2
    Son İleti: 01-10-2009, 23:45:06

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.