MEMUR DİSİPLİN AFFI KANUNLARININ UYGULAMA ŞEKİL VE SONUÇLARI

Disiplin cezalarının affına ilişkin kanunların uygulanmasında kurumlara göre farklılıklar olabilmekte, yasa hükümleri kurumlarca farklı yorumlanabilmektedir.
Affedilen kademe ilerlemesi cezaları sonrasında, bu cezalar kaldırılıp uyulanacak mı?
Affedilen cezalar tekerrür gerekçesi olarak kullanılabilecek mi? Yani bir üst ceza ile cezalandırılmada kullanılabilecek mi?
Affedilen cezalar rütbe terfi süresinden sayılacak mı?
Gibi soruların Danıştay içtihatları dairesinde açıklaması aşağıya çıkarılmıştır.
A-14.01.2003 tarih ve 2002/1918 esas, 2003/28 sayılı DAN-KAR-DER ; SAYI:2 yayınlanan kararında; Yerel İdare Mahkemesinin "4455 sayılı Af Kanununda yer alan hükümlerin bir bütün hailnde değerlendirilmesinden; Kanun kapsamındaki disiplin cezalarının bütün sonuçları ile affedildiği, affın ilgililere geçmiş süreler için parasal yönden herhangi bir talep hakkı vermediği, özlük haklarının ilgililere verilmeyeceğine dair bir hükmün ise kanun metninde yer almadığının görüldüğü, bu itibarla, 4455 sayılı Af Kanunu uyarınca göreve iade edilen davacının görevden uzaklaştırıldığı Haziran 1998, Mayıs 1999 tarihleri arasındaki dönem ile göreve son verme işleminin tesis edildiği Mayıs 1999 tarihinden göreve iade edildiği 24.10.2000 tarihleri arasındaki döneme ait maaş ve benzeri parasal haklarının davacıya ödenmemesinde anılan Yasa maddesine aykırılık bulunmadığı, öte yandan, özlük haklarının tanınmayacağına dair bir hüküm kanun metninde yer almadığından, açıkta geçen sürelerin intibakında değerlendirilerek özlük haklarından istifade ettirilmesi gerektiği gerekçesiyle açıkta geçen döneme ait parasal hakların ödenmesine karar verilmesi isteminin reddine, özlük haklarından istifade ettirilmesine karar verilmesi isteminin ise kabulüne hükmedilmiştir."

Yani; Ankara 12.İdare Mahkemesinin kararı bu konuda verilmiş ilk karar değildir ve Danıştay nezdinde temyize gidelecektir.

B-14.01.2003 tarih ve 2002/1918 esas, 2003/28 sayılı kararında; bu idare mahkemesinin kararın ile ilgili bozma kararı vermiş ve gerekçe olarak da;
"Af, mahkümiyetin cezai sonuçlarını ortadan kaldıran bir müessesedir. Geleceğe yönelik sonuç doğurur, mahkümiyete konu fiilleri ortadan kaldırmadığı için, cezanın nedenini oluşturan eyleme bağlı zararın tazmini ve telafisi amaçlanmaz. 4455 sayılı Af Kanunu ile kanun kapsamına giren disiplin cezalarının bütün sonuçları ile affedildiği belirtilirken, affın ilgililere geçmiş süreler için parasal yönden herhangi bir talep hakkı vermediğinin kurala bağlanmış olması, cezanın nedenini oluşturan eyleme bağlı zararın tazmininin ve telafisinin mümkün olmadığını göstermektedir.
......... Af Yasasının da geçmişe değil, geleceği yönelik sonuç doğurması karşısında, davacının açıkta geçen süresinin memuriyet hizmetinde değerlendirme olanağı bulunmamaktadır.
Buna göre, yukarıda anılan 4455 sayılı Kanun hükümlerinde, özlük hakları yönünden ayrı bir düzenleme bulunmadığı gerekçesiyle, davacının açıkta geçirdiği sürelere ait özlük haklarının kabulü yolunda kurulan Mahkeme hükmünde hukuki isabet görülmemiştir.
.......... davalı idarenin temyiz isteminin kabulüyle sözkonusu Mahkeme kararının özlük hakları yönünden kurulan hükmünün, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1/b. fıkrası uyarınca bozulmasına oyçokluğuyla" karar verilmiştir.

Danıştay af kanununu geçmiye yönelik özlük hakları bakımından işletmemiş ve aksi yönde verilen idare mahkemesi kararını bozmuştur.

C-5525 sayılı aftan önce 4455 sayılı af, bu aftan öncede 3817 sayılı af kanunu çıkarılmış ve disiplin cezayları ile ilgili hükümler getirilmiştir.
Danıştay 12.Dairesinin 31.10.1997 tarih ve 1997/1433 esas, 1997/2514 sayılı (DAN-DER; SAYI:95) yayınlanan kararında aynı konu ile ilgili olarak; "3817 sayılı, Af Kanunu uyarınca disiplin cezasının hükümsüz kalmasına karar verildiği, davacının cezasının hükümsüz kalması nedeniyle tarafına bir kademe verilmesi istemiyle 25.3.1996 tarihinde idareye başvurduğu, anılan komisyonun 1996/7 sayılı kararı ile, cezasının infaz edilmiş olması gerekçesiyle isteminin reddedildiği anlaşılmıştır. Yukarıda sözü edilen yasa hükmünde, disiplin cezalarının bütün sonuçlarıyla affedildiği belirtildiğine göre, davacının bir kademe ilerlemesinden faydalandırılması anılan yasa hükmünün doğal sonucu olup, yalnızca cezanın hükümsüz kalmasına karar verilmesi ve ceza kararının dosyadan çıkarılması ile ilgilinin Af Yasası'ndan yararlanmış olduğundan ve yasanın amacına ulaşıldığından söz edilemez. Bu durumda, kademe ilerlemesi için 657 sayılı Kanun'un 64.maddesinde belirtilen şartları taşımadığı yolunda bir iddia bulunmayan davacı hakkında tesis edilen işlemde mevzuata uyarlık görülmemiştir." şeklinde karar verilmiştir.

Yani bu daha eski kararda, Danıştay 2003 tarihli kararından farklı olarak karar vermiştir. Bilindiği üzere, Danıştay üyeleri zamanla değişmekte ve bu değişikliklere bağlı olarak da, İçtihatlar zaman içinde farklığlaşmaktadır. En iyisi, İdare Mahkemesi nezdinde dava açıp, hakkını aramak bu durumda daha sağlıklı bir durum olarak ortaya çıkmaktadır.


D-5525 sayılı yasadanın 1.maddesinin son fıkrasında da "Disiplin cezalarının affı ilgililere geçmiş süreler için özlük hakları ve parasal yönden herhangi bir talep hakkı vermez." hükmü yer almaktadır. Yani 4455 sayılı af yasası ile 5525 sayılı af yasası karşılaştırıldığında, 5525 sayılı yasa memurların daha aleyhine olduğu ve daha fazla kısıtlama getirmektedir. Sadece parasal haklar değil, bütün özlük haklar bakımından kısıtlama 5525 sayılı yasada mevcuttur.

E-Af edilen cezalar maalesef tekerrüre konu olabilir. Danıştay 12.Dairesinin 08.11.2000 tarih ve 2000/3109 esas, 2000/3834 sayılı kararında (http://www.danistay.gov.tr/kerisim/k...meler=disiplin affı&ozet=metin&dokid=22143) "........ tarihlerinde verilen kademe ilerlemesinin durdurulması cezaları, 4455 sayılı Yasanın 1.maddesiyle affa uğramış ve bu cezalar ortadan kalkmış olmakla birlikte 657 sayılı Yasanın yukarıda anılan 125. maddesindeki hükmünde (Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğünün 14.maddesinde de aynı hüküm yer almaktadır.) "cezaların tekerrüründen" değil, disiplin cezalarının verilmesine sebep olmuş bir "fiil veya halin" tekerrürü halinden bahsedilmiş olup, bu nedenle sözkonusu fiil ve haller mevcut iken, bu fiil ve haller nedeniyle verilen disiplin cezalarının affa uğramış olmasıyla ilgiliye tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağı sonucuna varılmasına olanak bulunmamaktadır." karar verilmiştir.

Özetle memurun kademe ilerlemesine ilişkin cezası affa uğramış olsa bile, müteakip işleyeceği suçta, tekerrür eylem ve durum ile ilgili olduğundan, affa uğrayan cezaya konu eylem dikkate alınarak bir üst ceza verilebilecektir. Yani 24 ay yerine meslekten çıkarma, uygulana bilecektir.

F- Affa uğrayan Disiplin cezalarında belirtilen süreler, rütbe terfiinde sayılması gerekmektedir.
Danıştay 5.Dairesinin (DAN-DER, SAYI:84-85) yayınlanan 13/11/1991 tarih ve 1088/2085 esas, 1991/2132 sayılı kararında da; affa uğrayan disiplin czalarının süresinin Rütbe terfiinde değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu kararda "Dava, davacının 3249 sayılı (AF) yasa ile ortadan kalkan 24 ay uzun süreli durdurma cezası süresinin rütbe terfiinde değerlendirilmemesine ilişkin işlemin iptali isteğiyle açılmıştır. İdare Mahkemesi kararıyla; 3249 sayılı Memurlar ile Diğer Kamu Görevlilerinin Bazı Disiplin Cezalarının Affı Kanunun 1.maddesiyle bu yasanın yürürlüğe girdiği tarihten önce işlenmiş fiiller nedeniyle verilen ve kurumla sürekli olarak ilişik kesilmesi sonucunun doğrudan disiplin cezalarıyla yer değiştirme cezaları dışında kalan disiplin cezalarının bütün sonuçlarıyla affedildiği ancak, (((-bu affın ilgililere geçmiş süreler için parasal yönden herhangi bir talep hakkı vermeyeceği hükmünün yeraldığı)))- davacının 15.5.1984 tarihinde aldığı 24 ay uzun süreli durdurma cezasının 3249 sayılı yasa kapsamına girmesi nedeniyle maaş ve müktesebinin yeniden düzenlendiği buna karşılık rütbe terfii yönünden herhangi bir işlem yapılmadığının dosyanın incelenmesinden anlaşıldığı, oysa davacının 3249 sayılı yasa kapsamına giren disiplin cezasının bu yasa ile bütün sonuçlarıyla birlikte affedilmiş olması ve davacının rütbe terfii yapamamasının bu disiplin cezasının bir sonucu olması nedeniyle belirtilen disiplin cezası süresinin davacının rütbe terfiinde değerlendirilmesinin sözü edilen yasanın bir gereği olduğu gerekçesiyle dava konusu işlem iptal edilmiştir.
Davalı idare rütbe terfii için her rütbede üç yıl olmak gerektiğini, af yasası kapsamına giren sürenin değerlendirilmesi halinde davacının
bulunduğu rütbede bekleme süresinin 3 yıldan az olacağını öne sürmekte ve anılan kararın temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.
İ..... İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir sebep de bulunmadığından temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanmasına" kararverilmiştir.
Saygılar....

Önder Özlem