İnternette çok yayılan bir mail var bugünlerde bilmem size de geldimi,
şöyle diyor "Türk milleti para gibidir ışığa tut Atatürk'ü görmezsen sahtedir."
Veciz bir söz değilmi? İstediğin yerinden anla gevrek gevrek gül...
Ben anladığımı söyleyeyim siz varın nasıl gülerseniz gülün.
Para deyip yüzündeki Atatürk resmine aldanmayacaksın ışığa yani gerçeğe tut, irdele kurcala içinde veya altında da bu resmi görürsen evet gerçek Atatürk severle karşı karşıyasın.
Son yorumları okurken bunu paylaşmak geldi içimden. Ben parayı ışığa tutunca çoğu zaman sol liderler, sanatçılar vs. figürler görürüm. İçindeki dışındakine tercih edilir. İçerdeki flu siluet dış yüzeydeki bariz resmi o kadar kuşatmıştır ki şaşırırsınız.
Bu tartışmanın geldiği boyutta geri dönmek gerekti... Bakın ben ne demişim..
Sağcısı solcusu ilericisi gericisi odur budur pek laf etmez aslında ilk başta... Amma şeytan ayrıntıda gizlidir e gelince aaa bir bakıyorsunuz bu mozaikte Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu; Bağımsızlık Savaşının Baş komutanı; Modern Türkiye'nin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk yok... Unutulması mümkün mü? Değil... Biilinçli... Ona uyanınca bir kez daha bakıyorsun isimlere... Araya Tarikat Şeyhi sıkıştırılıvermiş... Atatürk' e deccal diyen bir sapkın listede mozikte Atatürk yok.... O zaman anlıyorsun ki aslında konuşmasının değeri sıfır amaç bölme Atatürk ü yok etme Said i Nursi yi aklama dinci tabana selam verme... Zaten ciddi bir kez daha okuyunca kendi çelişkisini bile anında yazmış olduğunu görüyorsunuz...
''Biz ülkeyi bölmüyoruz... dini dili ne olursa olsun kucaklıyoruz...'' derken ekliyiveriyor... ''Onlar bölüyor?'' Onlar da kim sen bölücü değilsen ''onlar kvramı olur mu sende ...? Onlar muhtemelen AKP ye oy vermeyen herkes....
Yani sizin dediğiniz gibi ''RTE'yi "Atatürk'ü listeye almadığı için" eleştirmiş ve bunun da Atatürk'ü unutturmaya çalışmak olduğunu ileri sürmüştünüz'' durumu ortada yok... Atatürk ün listede yer almamasının unutulma olmadığını bilinçli yapıldığını fark edince listesine bir kez daha baktığımı ifade ediyor cümleler.. Mozaiğinin temel taşları ne ki diye... İslam Peygamberini bile yazabilirdi. Türk mozaiği ile ne ilgisi var ki diye gülümser müslüman çoğunluktan dolayı etkisini kabul ederdim. Bu bağlamda listeyi İslam Peygamberinden başlatsak dahi sıratacak mozaiğimizle ilgisi olmayacak abuk bir isim ortaya gene çıkacağını belirttim. Ne Mevlana ,ne Yunus, Ne Cem Karaca Ne Ahmet Kaya listede sırıtmıyor... Saidi kürdi araya sıkıştırılıvermiş.. Şeytanın ayrıntıda gizli olduğu noktanın burası olduğunu söyledim.... '' Atatürk ü göremeyince listeyi dikkatlice tekrar okuyup bölücü Atatürk e deccal diyen bir kişiliğin listeye sıkıştırıldığını gördüm...'' demek Atatürk listede neden yok demek değildir !!! Saidi Kürdi neden var demektir.... Ama siz anlamsız bir şekilde bu gerçeği çarpıtarak Saidi Kürdi yi aradan çıkarmaya uğraşıyor gibisiniz...
Bırakın şimdi Atatürk ün listede olup olmamasını Atatürk ün nerede olduğu belli çünkü.... Bu listede Saidi Kürdi ne arıyor onu söyleyin.. Düzgün kurallı cümlelerle...
malesef bazı şeyler oldugu gibinakedilmediği gibi bazı şeylerde fazla naklediliyor bi takım işgüzar kişiler uydurmuş olmalı bu söz iyi bir söz ama insanları kandırmak hoş değil.teşekkürler
Mustafa Kemal minberde... Yer; Balıkesir, Sagnos Paşa Camii... Tarih, 7 Nisan 1923...
M.E.S. Notu: Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu sözü söylemiş mi söylemiş. Ha Cuma günü söylemiş Ha Çarşamba günü neyi deyiştirir...
"Mustafa Kemal için uydurmadık iftiralar bırakmayan meczuplara ne yazarsak yazalım; onların mühürlenmiş kalpleri ışık geçirmez." http://bmajans.blogspot.com/2011/06/...a-hutbesi.html 1920 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ(TBMM) ATATÜRK'ÜN ÖNCÜLÜĞÜNDE DUALARLA AÇILMIŞTI... Kurbanlar kesildi.. KURAN-I KERİM OKUNDU..
Yer; Balıkesir, Sagnos Paşa Camii... Tarih, 7 Şubat 1923...
Türkün atası Atatürk, minbere çıkar ve başlar konuşmaya;
“Ey Millet,
Allah birdir.
Şanı büyüktür.
Allahın selameti, âtıfeti ve hayrı üzerinize olsun.”
Diyerek önce cemaatin sağlık ve saadeti için Allah’ın ismiyle başlayıp onunla bitirir... Ondan iyilik dileklerini belirtmiş, samimi inanç boyutunun işaretini vermiştir. Halkın iyiliği için dua etmiştir minberde...
Ardından Peygamberin görevini hatırlatmıştır...
“Peygamber efendimiz Cenabı Hak tarafından insanlara hakâyık-ı diniyyeyi (hak dinini) tebliğe memur (bildirmekle görevli) resul olmuştur.
Kanun-u Esâsi cümlemizce malumdur ki, Kuran azümişşan dahi husustur. İnsanlara feyz vermiş olan dinimiz, son dindir. Ekmel (mükemmel) dindir. Çünkü dinimiz akla, mantığa, hakikate tamamen tevâkuf (uygun, vakıf) ve tetâbuk (tekabül) ediyor. Eğer akla, mantıka, hakikate tevafuk etmemiş olsaydı, bununla diğer kavânin-ı tabiiyy-ı ilâhiye (diğer ilahi kuralların tabiatın özüne) beyninde tezad olması icab ederdi. Çünkü bilcümle kavanin-i kevniyyenin menbai Cenabı Haktır.”
Birkaç kelimesi hariç yaşayan düzgün bir Türkçe kullanılarak dinimizin ne kadar akla ve mantığa dayalı bir inanç sistemi olduğunu beyan ediyor. Eğer akla ve mantığa ters olsaydı o zaman yaratılış kanunlarına ters olurdu, diyor. Çünkü aklı yaratan da Allah’tır. Akılla inanmamızı isteyen de O’dur... O halde dinimizin akli olması kaçınılmaz olduğunu hatırlatıyor..
“Arkadaşlar; Cenab-ı Peygamber iki dâra, iki hâneye mâlik bulunuyordu. Biri kendi ikâmet hânesi eylediği, diğeri din işleriyle iştigal buyurduğu Allahın evi idi. Kendi işlerini kendi evinde görürdü, âmmenin işlerini de Allah’ın evi olan câmi-i şerifte ruyet eylerdi.
Biz de Hazreti Peygamberin usûlune iktida (bağlı olarak) ederek milletimize teallük eden husus için şu beytullahta toplandık.”
Bu satırlardan sonra, konuyu, halkın anlayacağı dilde konuşarak, dinin aydınlatıcı boyutunu anlatmaya başlıyor... Allahın huzuruna varmanın ne demek olduğunu hatırlatarak söze başlıyor; şöyle devam ediyor;
“Şimdi Hazreti Allahın huzurundayız. Bunu bana müyesser eden Balıkesir’in dindar ve kahraman insanlarına arz-ı çok memnun ve bu vesile ile büyük bir sevâbe nâil olacağımı ümid ediyorum.”
Mustafa Kemal’in buradaki vurgusu halkın duygularını paylaşmaya geldiğini ve bunu sağlayan dindar ve kahraman halkın bu özelliklerini ifade ederek Allah’ın kendisine sevap vermesi dileğinde bulunuyor. Bu bir anlamda Allah-kişi ilişkisindeki tevekkülü ifade ediyor.
“Efendiler, Câmiler birbirinizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için yapılmamıştır. Her şeyden evvel itâat ve inkiyâd-ı tâmme ile ibadet, din ve dünya için neler yapılması lâzım geldiğini düşünmek için yapılmıştır.”
Burada çok önemli bir vurgu var; kimsenin konuşmadan girip çıktığı, sadece imam efendiye uyarak “iki bağla üç salla, sonra üç bağla dört salla” tekerlemelerini duyup hızla ayrılan mekânlar olmadığını hatırlatıyor. Cami demek cem olmak, toplanmak, olduğunu hatırlatıyor... Camide toplanmanın gayesinin sadece secde etmek olmadığını, toplumsal konuların da tartışıldığı mekânlar olduğunu hatırlatıyor. Düşünceyi ve aklı öne çıkarıyor...
“Millet işlerinde her ferd başlı başına bir hizmet ifâ etmelidir. İşte biz de burada din ve dünya için, istiklâl ve istikbâlimiz için, bilhassa hakimiyetimiz için neler düşündüğümüzü meydana koyalım. Ben yalnız kendi düşüncemi söylemek istemiyorum. Hepinizin düşüncelerini anlamak istiyorum. Mal-ı milliye, irâde-i milliye yalnız bir şahsın düşüncesinden değil, bil umum efrâd-ı milletin arzularının, emellerinin muhassalasından ibarettir. Binaenaleyh benden ne öğrenmek, ne sormak istiyorsanız serbestçe sormanızı rica ederim...”
Gazi Mustafa Kemal Paşa
7 Şubat 1923, Balıkesir,
Zagnos Paşa Camii, Cuma Hutbesi
Milletin her ferdinin bir sorumluluğu olduğunu, üretken olması gerektiğini, işini iyi yapması gerektiğini hatırlattıktan sonra milli geleceğin ve değerlerin selameti için sadece kendi fikirleri ve düşüncelerinin yeterli olmadığını, herkesin düşüncelerini almak istediğini, milli devletin işleyişi hakkında kendisine soru sorulmasını istiyor, halkın konular hakkında neler düşündüğünü öğrenmek istiyor... Halkın konuşmasını, birey olduğunu anlamasını istiyor ve bunu teşvik ederek önemli bir demokrasi örneği veriyor...
Şimdi bu hutbenin taşıdığı önemi ve yüklendiği derin ve geniş anlamı bir kez daha düşünelim. Bugün camilerimizde olup bitenlerle ilişkiler kurarak kıyaslamalar yapılmalı... Aradan geçen bu uzun süreye rağmen aslında çok fazla ilerlemenin olmadığını görmek mümkündür...
Sonuç olarak İslam; dinci yobazların, din tüccarı politikacıların elinde “oyuncak” edilmiş durumda... Devletin kontrolündeki diyanet ve bağlı “cem” mekânları camiler ve oralarda görevliler Atatürk’ün hatırlattığı anlamda bir hutbe okuyup okumadıkları, sosyal yaklaşımlarla olumlu davranışlar sergileyip sergilemedikleri, camiye gidip aklıyla inanan düşünce insanların fikrini sormak gerek... Camilerde Ku’ran unutulup olup olmadığı, yaşanıp yaşanmadığı şüpheli bir seri bedevi hikayeleri, masalları anlatılarak vatandaşlar uyutulmaktadır... Ayetlerin anlamını aktarmak yerine bilmem kimin kime ne dediği hikayeleştirilerek aktarılması vatandaşa yanlış bir yönlendirme olmaktadır... Ülkenin meselelerini hiç konu bile etmiyorlar... Cami, siyasetin arka bahçesi olma tehlikesiyle potaya girmiş durumda; din menfaat için, ikbal için kullanılmaktadır...
Sene de bir kez de olsa Mustafa Kemal’in Balıkesir hutbesini bu cami cemaatlerine okunsa ne olur, kıyamet mi kopar? Kopar tabii... Mustafa Kemal düşmanlığı kozu ellerinden alınmış olur; çünkü Mustafa Kemal hakiki Müslüman’dı; İslam dinini, Kur’anı gerçekten biliyordu ve uygulanmasını istiyordu.
Sonuç...
Bir ülkeyi içten sıkıntıya sokmak için iki temel kaynak vardır; din ve etnisite...
Küresel sömürgeciler her zaman bu argümanları kullanırlar...
Küresel emperyalizmin ana hedefi milli inancı yakalamaya çalışan milli güç odaklarını etkisizleştirmek için din motifini kullanırlar...
Unutmamak gereken bir ilke vardır: yıkmak kolay, yapmak zordur...
Türk Milletinin maneviyatı, milli şuuru tahrip edilirse, yozlaştırılırsa çaresizleşiriz...
Mustafa Kemal minberde... Yer; Balıkesir, Sagnos Paşa Camii... Tarih, 7 Nisan 1923...
M.E.S. Notu: Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu sözü söylemiş mi söylemiş. Ha Cuma günü söylemiş Ha Çarşamba günü neyi deyiştirir...
"Mustafa Kemal için uydurmadık iftiralar bırakmayan meczuplara ne yazarsak yazalım; onların mühürlenmiş kalpleri ışık geçirmez." http://bmajans.blogspot.com/2011/06/...a-hutbesi.html 1920 TARİHİNDE TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ(TBMM) ATATÜRK'ÜN ÖNCÜLÜĞÜNDE DUALARLA AÇILMIŞTI... Kurbanlar kesildi.. KURAN-I KERİM OKUNDU..
Yer; Balıkesir, Sagnos Paşa Camii... Tarih, 7 Şubat 1923...
Türkün atası Atatürk, minbere çıkar ve başlar konuşmaya;
“Ey Millet,
Allah birdir.
Şanı büyüktür.
Allahın selameti, âtıfeti ve hayrı üzerinize olsun.”
Diyerek önce cemaatin sağlık ve saadeti için Allah’ın ismiyle başlayıp onunla bitirir... Ondan iyilik dileklerini belirtmiş, samimi inanç boyutunun işaretini vermiştir. Halkın iyiliği için dua etmiştir minberde...
Ardından Peygamberin görevini hatırlatmıştır...
“Peygamber efendimiz Cenabı Hak tarafından insanlara hakâyık-ı diniyyeyi (hak dinini) tebliğe memur (bildirmekle görevli) resul olmuştur.
Kanun-u Esâsi cümlemizce malumdur ki, Kuran azümişşan dahi husustur. İnsanlara feyz vermiş olan dinimiz, son dindir. Ekmel (mükemmel) dindir. Çünkü dinimiz akla, mantığa, hakikate tamamen tevâkuf (uygun, vakıf) ve tetâbuk (tekabül) ediyor. Eğer akla, mantıka, hakikate tevafuk etmemiş olsaydı, bununla diğer kavânin-ı tabiiyy-ı ilâhiye (diğer ilahi kuralların tabiatın özüne) beyninde tezad olması icab ederdi. Çünkü bilcümle kavanin-i kevniyyenin menbai Cenabı Haktır.”
Birkaç kelimesi hariç yaşayan düzgün bir Türkçe kullanılarak dinimizin ne kadar akla ve mantığa dayalı bir inanç sistemi olduğunu beyan ediyor. Eğer akla ve mantığa ters olsaydı o zaman yaratılış kanunlarına ters olurdu, diyor. Çünkü aklı yaratan da Allah’tır. Akılla inanmamızı isteyen de O’dur... O halde dinimizin akli olması kaçınılmaz olduğunu hatırlatıyor..
“Arkadaşlar; Cenab-ı Peygamber iki dâra, iki hâneye mâlik bulunuyordu. Biri kendi ikâmet hânesi eylediği, diğeri din işleriyle iştigal buyurduğu Allahın evi idi. Kendi işlerini kendi evinde görürdü, âmmenin işlerini de Allah’ın evi olan câmi-i şerifte ruyet eylerdi.
Biz de Hazreti Peygamberin usûlune iktida (bağlı olarak) ederek milletimize teallük eden husus için şu beytullahta toplandık.”
Bu satırlardan sonra, konuyu, halkın anlayacağı dilde konuşarak, dinin aydınlatıcı boyutunu anlatmaya başlıyor... Allahın huzuruna varmanın ne demek olduğunu hatırlatarak söze başlıyor; şöyle devam ediyor;
“Şimdi Hazreti Allahın huzurundayız. Bunu bana müyesser eden Balıkesir’in dindar ve kahraman insanlarına arz-ı çok memnun ve bu vesile ile büyük bir sevâbe nâil olacağımı ümid ediyorum.”
Mustafa Kemal’in buradaki vurgusu halkın duygularını paylaşmaya geldiğini ve bunu sağlayan dindar ve kahraman halkın bu özelliklerini ifade ederek Allah’ın kendisine sevap vermesi dileğinde bulunuyor. Bu bir anlamda Allah-kişi ilişkisindeki tevekkülü ifade ediyor.
“Efendiler, Câmiler birbirinizin yüzüne bakmaksızın yatıp kalkmak için yapılmamıştır. Her şeyden evvel itâat ve inkiyâd-ı tâmme ile ibadet, din ve dünya için neler yapılması lâzım geldiğini düşünmek için yapılmıştır.”
Burada çok önemli bir vurgu var; kimsenin konuşmadan girip çıktığı, sadece imam efendiye uyarak “iki bağla üç salla, sonra üç bağla dört salla” tekerlemelerini duyup hızla ayrılan mekânlar olmadığını hatırlatıyor. Cami demek cem olmak, toplanmak, olduğunu hatırlatıyor... Camide toplanmanın gayesinin sadece secde etmek olmadığını, toplumsal konuların da tartışıldığı mekânlar olduğunu hatırlatıyor. Düşünceyi ve aklı öne çıkarıyor...
“Millet işlerinde her ferd başlı başına bir hizmet ifâ etmelidir. İşte biz de burada din ve dünya için, istiklâl ve istikbâlimiz için, bilhassa hakimiyetimiz için neler düşündüğümüzü meydana koyalım. Ben yalnız kendi düşüncemi söylemek istemiyorum. Hepinizin düşüncelerini anlamak istiyorum. Mal-ı milliye, irâde-i milliye yalnız bir şahsın düşüncesinden değil, bil umum efrâd-ı milletin arzularının, emellerinin muhassalasından ibarettir. Binaenaleyh benden ne öğrenmek, ne sormak istiyorsanız serbestçe sormanızı rica ederim...”
Gazi Mustafa Kemal Paşa
7 Şubat 1923, Balıkesir,
Zagnos Paşa Camii, Cuma Hutbesi
Sonuç olarak İslam; dinci yobazların, din tüccarı politikacıların elinde “oyuncak” edilmiş durumda... Devletin kontrolündeki diyanet ve bağlı “cem” mekânları camiler ve oralarda görevliler Atatürk’ün hatırlattığı anlamda bir hutbe okuyup okumadıkları, sosyal yaklaşımlarla olumlu davranışlar sergileyip sergilemedikleri, camiye gidip aklıyla inanan düşünce insanların fikrini sormak gerek... Camilerde Ku’ran unutulup olup olmadığı, yaşanıp yaşanmadığı şüpheli bir seri bedevi hikayeleri, masalları anlatılarak vatandaşlar uyutulmaktadır... Ayetlerin anlamını aktarmak yerine bilmem kimin kime ne dediği hikayeleştirilerek aktarılması vatandaşa yanlış bir yönlendirme olmaktadır... Ülkenin meselelerini hiç konu bile etmiyorlar... Cami, siyasetin arka bahçesi olma tehlikesiyle potaya girmiş durumda; din menfaat için, ikbal için kullanılmaktadır...
Sene de bir kez de olsa Mustafa Kemal’in Balıkesir hutbesini bu cami cemaatlerine okunsa ne olur, kıyamet mi kopar? Kopar tabii... Mustafa Kemal düşmanlığı kozu ellerinden alınmış olur; çünkü Mustafa Kemal hakiki Müslüman’dı; İslam dinini, Kur’anı gerçekten biliyordu ve uygulanmasını istiyordu.
Sonuç...
Bir ülkeyi içten sıkıntıya sokmak için iki temel kaynak vardır; din ve etnisite...
Küresel sömürgeciler her zaman bu argümanları kullanırlar...
Küresel emperyalizmin ana hedefi milli inancı yakalamaya çalışan milli güç odaklarını etkisizleştirmek için din motifini kullanırlar...
Unutmamak gereken bir ilke vardır: yıkmak kolay, yapmak zordur...
Türk Milletinin maneviyatı, milli şuuru tahrip edilirse, yozlaştırılırsa çaresizleşiriz...
"Milletin adı TÜRK MİLLETİ, Devletin adı TÜRKİYE CUMHURİYETİ olan bir ülkenin Cumhurbaşkanı çıkar, "Ne Mutlu Türküm diyene! lafını her yere yaza yaza Türkiye ilkel bir hale getirildi" derse...
Başbakan kalkar, "Kardeşim sen çıkar da illa Türk Milleti deye dayatırsan, öbürü de çıkar kürt milleti, laz milleti der"...şeklinde sözler söylerse..
O ülkede elbette; "Türküm, doğruyum.." diye başlayan ANDIMIZ kaldırılır..
Devlet dairelerinden T.C. indirilir..
Eğitimde 4+4+4 denilerek ATATÜRK İlke ve İnkılapları kenara konulur..
Okullarda kürtçe eğitime izin verilir.. Laikliğe aykırılık ve hukuksuzluklar çorap söküğü gibi sürer gider..
ATATÜRK''ün "Ormanları evladınız gibi seviniz" diyerek kendi elleriyle diktiği ağaçlar, Gazi Ormanları, Gezi parkı ağaçları yok edilir.
ATATÜRK' ün , göz yaşlarıyla temelini atıp milletine bıraktığı fabrikalar, sanayi tesisleri peşkeş çekilir, ekonomi öldürülür..
Yalçın TOKER, in Yeni kitabından.
Türk diye bir ırk yoktur yok edilmiştir bunun mimarı da sözde Atatürkçülerdir 100 yıl önce yazılan kitapları okuyamıyorsakki bir japon 1000 yıl öncesini okuyabiliyor (hadi arap alfabesini bıraktıkta yerine ne aldık latin alfabesi) Cumhuriyet öncesini yok saymak üzere beyinler yıkanmışsa
Türk dediğiniz nedir bir söyleyin tanımını yapın örfü nedir adeti nedir (kahramanlık yapmayan çocuğa isim verilmez ve daha nice kendince ailevi adatleri olan bir ırk) siz örfi olarak Türk müsünüzki ŞİMDİ TÜRKÇÜ oldunuz
Zina suç olmaz eyvallah idam kalkar eyvallah ailenin içine dinamit olacak yasalar çıkar eyvallah bu konuda mücadele veren ben dahil küçük bir azınlık geri kalan susarak destekler.
Kimse dilsiz şeytanı karşısında aramasın.
Sayın hukukçular idam cezasının kalması için barolar mücadele etmedi mi? kendi içlerindeki muhalefeti susturmadılar mı?
muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur sözü kime aittir
,
istikbal göklerdedir kimin sözü
,
https:www.hukuki.netshowthread.php35477-Bu-soz-Ataturk-e-ait-degilmispage4,
cemil meriç ve atatürk,
istikbal göklerdedir sözü kime ait,
https:www.hukuki.netshowthread.php35477-Bu-soz-Ataturk-e-ait-degilmis,
cemil meriç atatürk,
geldikleri gibi giderler almanca ,
http:www.hukuki.netshowthread.php35477-Bu-soz-Ataturk-e-ait-degilmis,
istikbal göklerdedir sözünü kim söylemiştir,
geldikleri gibi giderler kimin sözü,
istikbal göklerdedir hadis mi,
istikbal goklerdedir sozunun gercek sahibi kim,
Translate This Words Into English GERisi TERERRUAT C* SoZ KONUSU VATANSA,
Muhtac oldugun kudret damarlparindaki asil kanda mevcuttur sozu kime aitthr,
asil kanda mevcuttur kimin sozu,
Geldikleri gibi giderler kim ataturkten once soyledi,
geldikleri gibi giderler ataturk tarafindan mi soylendi,
istikbal gokletde kimun sozu,
istikbal göklerdedir kim söylemiş,
cemil mericin ataturk hakkinda,
geldikleri gibi giderlsr sozu kime ait,
istikbal kudrettir kimin lafi,
cemil meriç ataturk hakkinda
merhaba ben esımden ayrılalı yaklasık 8 yıl oldu bosanma davası actıgımızda esim hamıle ıdı daha sonra dogum yaptı ve ben hıc cocugu gormedım sımdıye...
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Dolandırıcılık mı hukuki ihtilaf mı
25-04-2024, 18:09:51 in Ceza Hukuku