Irak'a Kara Harekatı başladı

[hilaldeniz]

[QUOTE=mehmet emin sezen;164959]T.S.K'nin yaptığı operasyonu eleştirirken
Geri çekilişi PKK'lılar ile birlikte bayram havasında alkışlamayın
Neden ABD'nin bilinçli olarak bizi TSK'yı yıpratmak için yapmış olduğu hiç akılnıza gelmez!
Yozlaştırarak eleştiri yapmak TSK'yı eleştirmek hemde bu ortamda kafanımızı yoracaksak eleştireçek daha çok şeyler var

Sayın Mehmet Emin Sezen,Şirin görünenlerden kastımTSK yı yıpratma çabası içinde olanlardır.Dediğiniz gibi eleştirecek tepki gösterilecek çok şey varken TSK ya yapılan eleştiriler ve türban özgürlüğü istiyoruz diyenler bırakın TSK yı eleştirmeyi.Hangi özgürlüğümüz kaldı ki?

[monica]

Sayın Hilaldeniz açıklamanız için teşekkür ederim.

TSK'yı yıpratmak isteyenler
TSK'eleştirenler Siyasetciler ve gazetelerin olmadık yerlerini ve işine gelmeyen yerleri okumayanların Görmediği görmek istemediği bunu es geçen
Bazı basınında görmezden geldiği bir konuyu TARTISALIM
ABD Başkanı Bush ile Savunma Bakanı Gates'in Odun yarar gibi söylenmiş sözleri.
Cumhurbaşkanı,Başbakan ve milli Savunma Bakanı'nın sessiz kalmalarını kimse sormaz?
ABD Savunma bakanı Robert Gates'in 24 ŞUBAT günü Avustralya'nın başkenti Canberra'da " En önemli şey Türk ve Irak hükümetleri ile Kürdiştan hükümeti arasındaki.. diyologdur" sözlerini.
Yine o koskoca ABD'nin MSB Bakanı olan Robert Gates'in Hindistan'da terör örgütünden söz ederken " Kürt PKK savascıları " deyimi kullanması Eşkiyadan " milliyetçi bir Kürt silahlı gurubu " diye sözetmesini
Ne Sayın GÜL, ne Sayın Erdoğan ne de Vecdi Gönül ele alıp ne eleştirdiler ne kınadılar...
Gates'in, ANKARA ziyareti öncesi yapmış olduğu bu densiz konuşmaları karşısında niçin yüksek perdeden sesleri duyulmadı!
-----------------------------
Ama Adam boyu kar yığınları arasında, aralıksız ve geceli gündüzlü bir hafta geçirmenin insan psikolojisi üzererindeki etkisinin ne demek olduğunu 10 bine yakın subay,astsubay ve er, ateş yakılması yasaklanmış olan o 8 gün içersinde karınlarını konserveyle doyurmak zorunda kalan askerler için hekimler,sadece 4 günlük bir süre içinde yarı donmuş konserve gıda ile beslenmenin insanlarda önce kabızlık, ama beşinci günden sonrada uzun sürecek tehlike bir diyare başlatabileceğini söylüyorlar.
Harekat sırasında 27 şehit vermiş olan Türk Silahlı Kuvvetleri'nin,böylesine bir diyare slagını olasılığını, daha başından hesap etmemiş olmasıda düşünülmüyor.
Zaten "Bekara karı boşatmayı alışkanlık haline getiren" lerin dışında silahlı kuvvetlerin bu son kara harekatının başarısının tartışmıyor.

Bu bilgiler 4 MART 2008 Cumhuriyet G. Orhan Birgiten alınmıştır.
konuyu kamu oyuna aktaran Oktay Ekşidir.

SY:ex sovelye herşeyi birkenara bırakıp büyük zevkle okudum yorumlarınızı.

[Av.Abbas Bilgili]

Sayın mehmet emin sezen;
Bu harekattan dolayı TSK'yı eleştirenleri neredeyse PKK'lı ilan edeceksiniz.

Benim gördüğüm kadarı ile bu konuda TSK'yı eleştirenler; CHP, MHP, Yılmaz Özdil, Bekir Coşkun vs.

Genel Kurmay'ı haklı bulan ise Taha Akyol..

[Harun Gür]

Asker bu koşullarda ve sınırlı zamanda belki de hiç bir ülkenin ordusunun yapamayacağını yaptı. Harekatın askeri sonuçları konusunda denilebilecek hiç bir şey yok. Çok fedakarca, kahramanca işler yaptı askerimiz...

Ancak işin bir de iletişim boyutu var. Aslında burada sorumluluk tümüyle iktidarda. İktidar ne yazık ki işin iletişim boyutunu çok kötü yürüttü. Son açıklamalarla bu kötü iletişime ne yazık ki TSK da ortak oldu.

Gelinen noktada genel kamuoyu algısı şu:
-ABD ne isterse o olur. (Türk kamuoyu)
-ABD bastırdı, Türk Ordusu geri çekildi, ABD bizi yalnız bırakmadı. (Kuzey Irak kamuoyu)
-Son zamanlarda kontrolden çıkmıştık, İran'da da işleri boşlamıştık. Ayağımızı denk alalım, bundan sonra ABD'nin dediklerini harfiyen yapalım. (Terör örgütü üyeleri)
-ABD ile ilişkileri hoş tutmaya devam , öyle bir hinlik yaptılar ki, hem TSK'yı yıprattılar hem de muhalefet ile karşı karşıya getirdiler. Biz okul açmaya ve hoşgörü diyalog çağrıları yapmaya devam edelim, amacın hasıl olmasına az zaman kaldı. (Malum kamuoyu)

Bu işten kimler kazançlı çıktı sizce? :rolleyes:



Sanırım aşağıdaki yazı "manzara-i umumiye" yi en iyi şekilde özetliyor.


Tartışma...

Tayyip Bey, yine esip gürlüyor:
"Biz hiçbir yerden buyruk almayız!"
Abdullah Bey gülümseyerek anlatıyor:
"Ben askerimizin çekiliş tarihini biliyordum!.."
Tayyip Bey'le Abdullah Bey, ABD'den buyruk almadıklarını söylerken ABD Başkanı Bush' un, Savunma Bakanı Robert Gates' in açıklamalarına bir yanıt veremiyorlar...
Gerçekten nasıl bir ülkede yaşıyoruz? Mustafa Kemal Atatürk' ün Türkiyesi bunları hak ediyor mu?
24 Şubat 2008...
ABD Savunma Bakanı Avustralya'nın başkenti Canberra'da ne diyordu:
"En önemli husus Türk ve Irak hükümetleriyle Kürdistan hükümeti arasındaki diyalogdur..."
Abdullah Bey, Tayyip Bey, Milli Savunma Bakanı Vecdi Bey, Dışişleri Bakanı Ali Bey, ABD Savunma Bakanı'nın bu açıklamasına bir karşılık verdiler mi?
Sesleri, solukları çıkmadı...
ABD Savunma Bakanı, Hindistan'da terör örgütü PKK'den söz ederken ne dedi:
"Kürt PKK savaşçıları... Milliyetçi Kürt silahlı grubu..."
Peki AKP hükümeti bir tepki verdi mi ABD Savunma Bakanı Gates'in bu açıklamalarına...
Ne gezer!..
Tayyip Bey o sıralar "sıkmabaş" ın özgürlük olduğunu, karşı çıkanların ise insanlık suçu işlediklerini söylüyordu...
İşte Türkiye'nin bugün geldiği nokta bu!..
AKP hükümeti ABD'nin buyruklarıyla hareket ediyor , Mehmetçik ABD'nin izin verdiği süre içinde Irak'ın kuzeyine harekât düzenliyor...
Olayın özü bu!..
AKP takıyyeyi kaldırmış, işi açıktan yürütüyor iktidarının altıncı yılında...
Yön belli : İslam devleti...
Destek belli : ABD...
O zaman ne yapıyor AKP hükümeti: "ABD'nin buyruklarını birebir yerine getiriyor..."
ABD "Otur" diyor, AKP oturuyor. ABD "Kalk" diyor, AKP kalkıyor. ABD, " Talabani' yle, Barzani' yle anlaş" diyor, Talabani yarın Ankara'ya geliyor.
***
Mehmetçik Irak'ın kuzeyine girdi çetin kış koşullarında...
Orada 3'ü köy korucusu 27 şehit verdik!..
İçimiz acıdı, üzüldük...
Bu arada hem Deniz Baykal hem de Devlet Bahçeli parti gruplarında konuştular..
Hedef AKP'ydi, Türk Silahlı Kuvvetleri değil!..
Dün sabah CHP'li Onur Öymen ve MHP'li Deniz Bölükbaşı bunun altını bir kez daha çizdi...
İlkyazın sürgün verdiği bir İstanbul sabahında gazetelerin başlıklarına göz atarken bir yandan da TV'de haberleri izliyorum...
Gerçekten asker CHP ve MHP 'nin hedefine mi girmişti?
CHP ve MHP 'nin öteden beri TSK 'ye karşı olumlu bir tavrı var; PKK örgütüne nasıl baktığı ise apaçık ortada...
Belki MHP lideri Bahçeli'nin eleştiri dozu biraz fazlaydı. Ancak Genelkurmay'ın CHP ve MHP'ye karşı yaptığı açıklama da çok sertti...
Ne diyordu TSK açıklamasında:
"...Bu saldırılar TSK'nin mücadele azmine, hainlerden daha fazla zarar vermektedir..."
Galiba işin içine duygusallık girince hem MHP hem de TSK ipin ucunu fazla kaçırmıştı...
Böyle bir tartışma Fethullahçıları, din bezirgânlarını, Soros' un çocuklarını çok sevindirdi...
Birileri "Kürt sorununa siyasi çözüm korkusu" nedeniyle "CHP-MHP-TSK" nin birbirine düştüğünü öne sürüp zil takıp oynamaya başlamışlardı...
Kimse Güneydoğu'da olup bitenleri, El Kaide, Hizbullah ve Müslüman Kardeşler' in oralarda nasıl örgütlenip güçlendiğini görmek istemiyordu...
Peki tüm bu gelişmeler olurken adına ister "Güneydoğu" ister "Kürt" sorunu deyin, bu sorun nasıl çözümlenecekti?
Demokratikleşmenin ivme kazanmadığı bir Türkiye'de emek-sermaye çelişkisi görülmeden, terör dışlanmadan nasıl bir çözüm gerçekleştirilirdi?
***
Sorun Türkiye'nin "ulusal devlet" yapısı içinde tümlüğünü bozmadan ekonomik, sosyal, kültürel politikaların yaşama geçmesiyle çözülebilirdi...
Bölge halkına güven duygusu vermeden, dayanışma sağlanmadan, sermaye-emek çelişkisi ortaya konulmadan hiçbir yere varılmazdı...
Birileri de "Siyasi tutuklular salıverilmeli" diyor... Yani Apo' nun İmralı'dan çıkarılması, tüm PKK'li canilerin affedilmesini istiyorlar.
Bunların "siyasi çözüm" temelinde işte İmralı, Kandil ve Zap yatıyor...
Zaten ABD ve AB de bunu istiyor!..

Hikmet Çetinkaya / Cumhuriyet

[commodore1tr]

Ben çok uzun süreden beri yazmıyorum. Gerekte duymuyorum açıkcası commodore1tr dan da bıktım sanki bu aralar ama bu konuyu okuyunca ki iki gündür okuyorum bu konuda bir iki satır yazayım dedim tabiiki gene kendimce bir iki satır ve tersten başlayarak.
Bu olaya sekiz gün süren bir kara harekatı olarak bakmak ve abd nin gerzek açıklamalarıyla örtüştürmek ne kadar doğru onu anlamak için çok geniş bir açıdan bakmak gerekir sanıyorum.
Tayyip efendinin abd den döndükten sonra tekereyi TSK ya vermesinden sonra ilgili forumda demişim ki
'' Niçin kış şartlarına girilirken verildi. Geçmişten gelen tecrübeyle sabittir ki kış şartlarında çok çetin bir bölgede başka ülke topraklarında ve teröristin bizden daha iyi bildiği arazi koşullarında TSK uzun operasyon yapmak istemez hatta neredeyse operasyon istemez. Ancak bu defa durum her açıdan farklı bu bir tuzaktır TSK yı yıpratmak için Ak parti tarafından abd destekli veya Abd tarafından ak parti kullanılarak amaç '' biz yetki verdik TSK kullanmadı '' demektir. Bunun engellenmesi için eminimki görünende o ki TSK hava harekatı ve peşinden bölge yer ve çapı belirli kısa süreli bir kara harekatı yapacaktır.''
Bu satırları yazdığımızda daha hava harekatı bile başlamamıştı. Peki neden yazmıştım.
Ak parti ve abd TSK nın kış koşullarında Irak a pkk nın peşine gireceği ihtimalini çok düşük gördüler. Böylece bir taşla iki kuş vurulacaktı birincisi hükümet ben yetki verdim diye topu üzerinden atacak ordu yıpranacaktı ikincisi ise Nisan a kadar zaman kazanılacak ve birşeyler yapılacaktı senaryolarındaki. Ancak ufak ihtimal oldu ve TSK Irak a girdi. Evdeki hesap çarşıya uymadı ve Ak parti gafil avlandı da denilebilir aslında anında ağız değiştirildi iki tarafçada Ak parti sonuna kadar demeye abd nokta istihbarat vereceğim demeye başladı. Bu bir öngörüydü...
Bir düzenli ordunun burada TSK nın ''savaş'' yapabilmesi için iki koşul vardır. Bir savaşılacak bir ülke kara parçası iki savaşılacak bir düşman ordusu. Buna göre koordineli konsantrik bir taktik harekat planı yapılır ve uygulanır. Beş temel sorunun yanıtıda bu plan içinde olur. Ne Nerede Nasıl Niçin Kimle sorularının yanıtı olmalıdır başarı için. Düşman ASİL DİR ONURLUDUR. ya ülkesini savunmak yada kendi çıkarları için bir başka topraktadır. Ama görevi bellidir. Savaş kuralları uygulanır savaş suçları vardır dikkat edilir. Sivile zarar gelmemesi tecavüz yağma olmaması sivil yerleşim alanlarının zarar görmemesi gibi evrensel değerlere uyulur. Düşmanın asaletide buradn gelir çünkü arkasında bir devlet vardır eğer bu kurallara uyulmazsa hesap sorulur.
Irakta ki sınır ötesi yapılan OLGUYA baktığımızda bu değerler karşımızda olmadığı için savaş diyemeyiz bir çok dangalağın dediği gibi. Kısmi hedefler belli olan bir sınır ötesi OPERASYONDUR icra edilen. Karşı tarafta bir ülke ve ordu değil bir avuç terörist vardır. Terörist nedir ? Genelde tehdişten çıkar sağlayan her türlü yasa dışı işe bulaşan şerefsiz onursuz ahlaksız it kopuk insanlardan oluşmuş değerleri olmayan tiplerdir. İşin daha kötüsü bunlar normal insanların içinde gizlenerek yaşarlar. Yoksa sekiz günlük Irak operasyonu yerine bir günlük istanbul operasyonu yapılsa daha çok terörist ele geçirileceği aşikardır.
Bu iki kavramın birleşmesi sonucunda TSK kısmi belirlenen hedeflere muhtemel lojistik ve vephane yok etmeye yönelik sınırlı alanda sınırlı güçle operasyon yapmıştır. Zaten azıcık sınır uzunluğu bölge derinliğini bilen birisi yaklaşık on bin kişiyle sürdürülen bu operasyonun çok uzun süremeyeceğini uzamanın düzenli ordunun aleyhine olacağını kestirir. Ancak burada nihayette ki durum ortalığı toz duman etmiştir.
Maalesef mevcut hükümet abd ye sormadan tuvalete gidemeyen tiplerden oluştuğu ve böyle birisinide en üst makama oturttuğu için Türkiye çok zorlanmaktadır. Aslında ilgili bir kanun maddesi olsa Cumhurbaşkanı ve başbakan aleyhinde ülke onurunu küçük düşürmekten dava açmak gerekir. O makamlara hiç yakışmadıkları ama her şekilde yakışmadıkları gün gibi ortadadır. İşte tam bu noktada commodore1tr ın neden yazmaktan bıktığı sorusunun yanıtı ortaya gün ışığı gibi çıkmaktadır. Hep Türkiye nin Laik demokratik sosyal bir hukuk devleti olduğunu savunmama rağmen asla ve kata Tam bağımsızlığımızı tartışmaya dahi açmamıştım. Ancak gelinen noktada Laiklik kavramının bile tartışılması için tam bağımsız bir devlet olması gerektiği gerçeği yüzüme çarptı. Gerçek tehlikenin laiklik filan değil tam bağımsızlığımızın gitmesi olduğuna uyandığım an yazılarımı azaltıp bıraktım şimdi zaman yazma zamanı değil gibi geliyor çünkü...
Dost ve müttefik ülke diye abd ye ve bazı diğer devletlere harekatla ilgili gizli bilgilerin üst düzeyde verildiği ve bununla da dışişleri bakanının görevlendirildiği çok açık anlaşılmaktadır. Bu efendi bilgilendirme işinden sonra pişmiş kelle gibi sırıtarak basına da '' Kara harekatı'' kar suyunu kaçırmış ve bu sayede muhtemelen terörist zaiyatını azaltmıştır. Dikkat edilirse MGK toplantısı başladıktan sonra harekat başlamış ama toplantıdan sonra harekat açıklanmıştır. Baskın olma özelliği maalesef kısmen pişmişkelle gibi sırıtan birisi tarafından engellenmiştir. Çok büyük bir olasılıkla operasyonun 7-9 gün süreceği bilgiside bu bilgilendirmede bu ülkelere fısıldanmıştır. Ancak abd bunu bile bile son gün muhtemel ak partinin de bilgisinde olarak bu golü atmıştır. Gerçekte ise ROJ TV de bile bir gün öncesindeki haberlerde TSK nın çekilmeye başladığı bölge istihbaratı olarak verilmiştir. Talihin garip cilvesine bakın ki TSK nın abd den etkilenmediğinin kanıtı pkk nın uyduruk tv si olmuştur. Ancak ortaya çok can sıkıcı bir durum çıkmıştır hemde çok. Tam bağımsız bir TC ordusu olmasına rağmen Tam bağımsız bir TC hükümetinin olmaması gerçeği. İşte bu çok büyük bi kaos yaratmıştır ki TSK nın başı olan Genel Kurmay Başkanı nın feryat figan bağırıp durmasının nedenide budur...
Türban kavgasının da tam bu araya sıkıştırılması Gül efendinin onamasıyla kara harekatının aynı güne gelmesi takiyelerin ne büyüğüdür değil mi? Arada insanların bununla uğraşır şehitlerine ağlarken kendilerinin ve emeklilerin maaşlarına yaptıkları sağlık harcamalarına yaptıkları kepazelikte tuzu biberi olmuştur. Talabani denilen bu ülkenin kaymakamıyla konuştuğunda kendisini büyük adam sanan havalara giren Sayın Necdet SEZER tarafından kabul edilmeyen birisinin tamda bu ara gelmesi ne anlamlıdır değil mi? Gene bu arada daha Türkiyede bilinmez sır gibi saklanan sözde yeni anayasanın nedense kendilerini hiç ilgilendirmeyen abd topraklarında ve Fethullah Gülen organizasyonunda olması ne rezalettir değil mi? Halen daha Atatürk ün gençliğe hitabesini anlamayıpta Recep ivedik i çok iyi bilmek ne kültürdür değil mi? E madem böyle commodore1tr neden olsun ki ???

[Av.Emrah Yavuzcan]

Ben çok uzun süreden beri yazmıyorum. Gerekte duymuyorum açıkcası commodore1tr dan da bıktım sanki bu aralar ama bu konuyu okuyunca ki iki gündür okuyorum bu konuda bir iki satır yazayım dedim tabiiki gene kendimce bir iki satır ve tersten başlayarak.
...
E madem böyle commodore1tr neden olsun ki ???

Bu aradakileri yazmak için commorodore1tr var, sayın commodore1tr.

[Av.Abbas Bilgili]

Kuzey Iarak'a yapılan kara harekatının bitmesi üzerine yapılan yorumları ilgi ile izliyoruz..

Harekatın bitimesi üzerine hükümete saldırmak için büyük fırsat yakalayanların hevesleri Büyükanıt Paşa'nın açıklamalarına çarptı.

Bekir Coşkun küskün..

Yılmaz Özdil suskun..

Sırtını askere dayayarak politika yapan CHP şaşkın..

Askerle iç içe olduğu söylenen MHP dargın.

Roller değişmiş durumda..

Helal olsun bu şaşkınlara ki; askerle AKP'yi yandaş yapmayı başardılar..

Az başarı değil yani..

[Av.Abbas Bilgili]

06.03.2008 MİLLİYET


Taha AkyolObjektif
t.akyol@milliyet.com.tr

Orduya baskı yapmak

GENELKURMAY eleştirilemez mi? Elbette eleştirilebilir ama mesele bundan ibaret değildir. Evvela, siyasi kültürümüzde önemli bir değişim yaşanıyor.
- Artık Genelkurmay ‘eleştirilebilir’ hale gelmiştir; eskisi kadar ‘dokunulmaz’ değildir. ‘Ulusalcı’ ve ‘milliyetçi’ partiler tarafından bile ağır bir dille eleştiriliyor.
- Genelkurmay, bu partilere çok sert bir dille cevap veriyor, eleştirileri “seviyesiz” ve “hainlerden daha zararlı” buluyor!
- Eskiden bu tür açıklamalara muhatap olan partiler, hatta başbakanlar aşağıdan alır, boyun bükerek geçiştirmeye çalışırlardı. Şimdi ise 17 Nisan muhtırasına karşı AKP hükümeti, Genelkurmay’ın son açıklamasına karşı ise MHP ile CHP sert karşılık verdiler.
- Dahası toplumda “vicdani ret”, “halkı askerlikten soğutmak”, “pasifizm” gibi adlarla nitelenen çeşitli eğilimler baş gösteriyor.
Çünkü modernleşen toplumlar kaçınılmaz olarak çoğulculaşır. Laiklik üzerine yorumların çeşitlenmesi de irticanın değil, modernleşmedeki gelişmenin eseridir.
Bu sosyolojik süreç, ordunun toplumla iletişiminde daha özenli ve siyasetten daha uzak durmasını gerektiriyor; genel gidiş de böyle zaten.

Askeri konular

Bu durum, siyasiler tarafından ordunun polemik konusu yapılmasını haklı göstermez. CHP ve MHP’nin Genelkurmay’a yönelik eleştirilerinde ölçüyü kaçırdıklarını düşünüyorum. Genelkurmay’ın “hainlerden bile zararlı...” gibi ifadelerle açıklama yapması ne kadar yanlışsa, ‘kara harekâtını fazla uzatmadınız, orayı da burayı da vurmadınız’ gibi gerekçelerle orduyu eleştirmek de o kadar yanlıştır.
Evvela hepimiz şunu bilmeliyiz: Askeri harekâtların genel çerçevesi siyasidir; bu yönüyle hükümetler elbette eleştirilir. Ama genel çerçeve içinde uygulamanın yapılması tamamen askeridir; askeri icaplara göre ve komutan kararıyla yapılır veya durdurulur.
“Askeri icaplar” geniş anlamlıdır: Harekâta ilişkin istihbarat ve diplomatik ilişkiler de buna dahildir.
Asker ne zaman, nerede, ne ölçüde ve ne kadar süreyle harekât yapabileceğine, ne zaman durduracağına kendisi karar vermelidir; siyasi baskı olmadan, kamuoyunun baskısı altında da kalmadan...

Orduyu rahat bırakın

Muhalefetin eleştirilecek yönü, adeta uzun süreli ve daha geniş bir coğrafyada askeri harekât yapması için Genelkurmay üzerinde manevi baskı kurmasıdır.
Bu son derece yanlıştır: Ya ordunun ‘askerlik bilimi’ne aykırı davranışlara teşvik edilmesi veya millet nazarında görevini yapmayan bir kurum şeklinde görülmesi gibi büyük sakıncalara yol açabilir.
Harekâttan üç ay önce, 17 Kasım 2007’de bakın Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Başbuğ ne demişti:
“Sınır ötesi harekât konusu uygulama sürecinde. Bu süreçte karar vericileri rahat bırakın, serbest bırakın. Sivil-asker karar vericileri rahat bırakın. Sınır ötesi harekât konusunda yakamızı bırakın.”
Haklı... Siyasiler orduyu daha çok ve daha geniş çaplı askeri harekât için baskı altına alabilecek tavırlardan sakınmalıdır; siyasi polemiklerine orduyu katmamalıdır.
Muhalefet ile Genelkurmay arasındaki polemiğe derhal son verilmelidir.
Siyasiler, asıl işlerini yapmalı, bu meselenin çözümü için siyasi, sosyal, kültürel nitelikli görüşleri, projeleri neyse onları anlatmalıdır.

[Harun Gür]

“Askeri icaplar” geniş anlamlıdır: Harekâta ilişkin istihbarat ve diplomatik ilişkiler de buna dahildir.

Şu cümle çok çarpıcı, o nedenle alıntıladım.

Taha Bey, bizim diplomatların ne zamandır askerlerden müteşekkil olduğunu düşünüyor acaba, Dışişlerinde böyle örnek ne kadardır?Dışişleri Bakanı'nın 48 saat önceden yurdışından harekatı ima etmesi midir Taha Bey'in demek istediği? Ali Babacan'ın askeri bir geçmişi var mıdır?

Sonuç olarak; asker askerliğini yapmış, önüne konan alanda askerlik tarihindeki genel kabulleri bile yıkacak ölçüde başarılı olmuştur.

Ancak gelinen noktada algılama , bu başarıya rağmen neredeyse Kuzey Irak'tan dayak yiyip de çıkmışız izlenimi ile aynı oluyorsa, ortada bir hatanın olduğu da su götürmez bir gerçektir.

Bakıyorum da liberal demokrat yazarlar ve bazı malum çevreler neredeyse zil takıp oynayacaklar. Bu arada vicdani red, pasifizm gibi kavramları da (saygı duyarım) topluma enjekte etmekten geri kalmıyorlar. Düne kadar Genelkurmay'ın internet sitesinden yayınladığı ilgili ilgisiz her çeşit enformasyona "ooo, ordu çok konuşuyor, siyasete karışıyor" diye feveran edenlerin şimdi ordu yandaşı görünmeleri de ayrı bir komedi ya, bunu da kimse yemiyor.

Beyler, bayanlar; biz sizlerin kim olduğunuzu, hangi amaca hizmet ettiğinizi biliriz. Ordunun ne olduğunu, bugünün Türkiye'sinde ne kadar değerli olduğunu da biliriz.

Orduyu muhalefet dahil herkesin tartışıyor olması ile demokrasi gelişmez. Düne kadar orduya her türlü çamuru atanların bugün , hem orduya eleştirilere sebep olup hem de orduya kanat gerer havalara girmesinin abesliğinin ortaya çıkması ile ikiyüzlü demokratların halk indinde tasviyesi halinde demokrasi gelişir.

Bilmem anlatabildim mi?

Selamlar,

[Av.Abbas Bilgili]

Hürriyet'in internet sitesinden alınan bir haber,


Dönmez geri Türk'ün askeri 13 Mart 2008






Kulisler CHP'nin düzenlediği kaz partisinde yaşananlarla çalkalanıyor.


Kuzey Irak'a kara harekatının ardından MHP ve CHP'nin, 'ABD istedi diye geri çekildik, neden kısa sürdü' eleştirileri ile başlayan, Genelkurmay’ın sert tepkisi ile devam eden tartışmalar tam 'bitti' diye sevinirken, bu kez ilginç bir olay daha ortaya çıktı.

Hem de CHP'nin düzenlediği bir kaz partisinde.

Ankara kulislerini yakından takip eden ve bu kaz partisine bizzat katılan bir dostumuzun anlattıkları ilgi çekecek cinsten.

Aktardığına göre, bir CHP'li milletvekilinin ev sahipliğinde gerçekleşen ve CHP Lideri Deniz Baykal ile çok sayıda vekilin katıldığı gecede kaz ziyafeti çekildikten sonra Azeri şarkıcıların söylediği, "Hoş gelişler ola Mustafa Kemal Paşa" marşı söylendi.

Kaz etleri yenildi. Sohbetler edildi. Buraya kadar her şey normal gitti.

‘DÖNMEZ GERİ TÜRK’ÜN ASKERİ’

Ancak, CHP'li vekillerin arasında da konu olan olayda, marşın iki kez yüksek sesle ve ayakta hep birlikte söylenen hangi bölümü oldu, biliyor musunuz?

"Arş, arş, arş, ileri, ileri arş İleri/Marş ileri/ Dönmez geri, Türk'ün Askeri"

Kuzey Irak'tan çekilmenin ardından bu bölümün bu kadar hararetle söylenmesi davetlilerin de ilgisini çekmiş olacak ki, bu durum geceye damgasını vurdu. Hatta CHP’li vekiller, ‘ne kadar iyi mesaj verildi’ diye birbirlerine takıldı.

Gelin gecede neler olmuş olaylara bizzat tanıklık eden dostumuzun ağzından aktarmaya devam edelim.
Metehan DEMİR Ankara Kulisi





CHP Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt’ün, Meclis Sosyal tesislerindeki verdiği kaz eti partisine Deniz Baykal ve diğer vekil arkadaşları katıldı. Tabii ki Ensar Öğüt Ardahan’dan olunda gecede yemeğe, bazı Ardahanlı derneklerden katılanlar da vardı.

Şarkılar, türküler söylendi. Kaz etinden sıra o ünlü marşa geldi. Azeri şarkıcıların söylediği "Hoş gelişler ola Mustafa Kemal Paşa" marşının bir yerine gelindiğinde olanlar oldu.

Marşın, ‘Arş, arş, arş, ileri, ileri arş İleri/Marş ileri/ Dönmez geri, Türk'ün Askeri" bölümleri ayağa kalkılarak hep birlikte yüksek sesle söylendi.

Ardından da, muzaffer bir eda ile birbirini tebrik edenler bile göze çarptı.

Bunu bana anlatan dostumdan sonra gecede neler olduğunu birkaç kişiden daha teyit ettim.

Maalesef onlar da benzer şeyleri söyledi.

CHP’lilerin ayakta ve iki kez yüksek sesle söylediği marşın sözleri ile gerçekten mesaj mı gönderildi?

Yoksa mevcut ‘TSK, ABD istedi diye geri döndü’ ile başlayan asker-CHP geriliminde, ‘Dönmez geri Türk’ün askeri’ sözlerindeki coşkulu söylem bunu mu çağrıştırdı?
Ya da bu sözler üzerine vurgu yapa yapa bilerek mi söylendi? Takdir sizin.

Ama, bu ülkede hayatını tehlikeye atarak gerçek bir kahramanlık destanı yazan Mehmetçiğin Kuzey Irak’ta kimse neler yaptığını konuşmuyor.

Ve hala bir kaz partisinde bile bu harekat meze oluyor…

Daha da acısı var.

ABD TUZAĞINDA PATİNAJ

O da, ABD Başkanı ve Savunma Bakanı’nın elindeki gelişmiş uydularla Türkiye’nin çekildiğini ‘bal’ gibi bildiği halde, sırf Kürt liderlerin ve uluslararası kamuoyu önünde Türkiye’yi küçük düşürmek için yaptığı ‘çıkın artık’ çıkışlarındaki tuzaklarda hala patinaj yapmamız.

Şimdi soruyorum size, yani ABD bize çekilin dediğinde bizim zaten çekildiğimizi havadan izlediği için bilmiyor muydu? Ve normalde bu sözlerin ardından kısa süre içinde zaten bitecek harekatla bizi ne kadar güç duruma düşüreceğini bilmiyor muydu? Bunun TSK’ya da ne kadar zarar vereceğini bilmiyor muydu?

ABD istedi mi, istemedi mi…Birbirimizi kandırmayalım. Yukarıdaki soruların yanıtları her şeyi anlatıyor.

ABD PARMAĞI

Asıl dramatik olan, bu duruma seyirci kalınması ve ABD’nin bu tuzağına düşülerek, kara harekatının Ankara’da siyasi çatışma dönüşmesinin önüne geçilememesidir. Eğer ille bir parmak aranıyorsa, asıl bu işte ABD parmağı vardır.

Yazık çok yazık.