+ Konuyu Yanıtla
8 / 15 Sayfa İlkİlk 123456789101112131415 SonSon
71 den 80´e kadar toplam 142 ileti bulundu.

Konu: Yargıtay: Türban laikliğe aykırıdır...

Yargıtay: Türban laikliğe aykırıdır... Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #71
    Kayıt Tarihi
    Jun 2006
    Nerede
    İstanbul / Beyoğlu
    İletiler
    3.411
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Yargıtay: Türban laikliğe aykırıdır...

    Bu liberal demokratlara bakıyorum da hayal aleminde yüzmeye devam ediyorlar. Başlarını kuma gömmüşler , çevrede ne olup bittiği hiç önemli değil, gerçek nedenleri analiz etmek hiç dertleri değil varsa yoksa tutturmuşlar bir demokrasidir gidiyor... Kavramları, olayları işlerine geldiği gibi eğip bükmekte hiç beis görmüyorlar. Hem diyorlar ki (mesela Hayek) ; "pratikte demokratik bir devletin totaliter, otoriter bir devletin liberal olması mümkündür."

    Bu temelden gidip en iyisi liberal demokrasidir , çünkü bu iki kavram birbirini tamamlar , demokrasi olmadan liberalizm hayat bulamaz secdesindeyken, teokratik devlet özlemcilerinin önünde rükuya durmaktan geri kalmıyorlar.

    İlginçtir, liberal Anayasa hukukçusu Özbudun, Refah Partisi kapatma davasında AİHM'de Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini savunan hukukçudur. Verdiği savunmanın bir bölümünde şu ifadeler yer almaktadır:

    "...Refah Partisi'nin, 1995 seçimlerinde yüzde 21'den fazla oy alarak geldiği nokta, ülkenin demokratik ve laik düzenine karşı büyük bir tehdit anlamına gelmektedir. Şayet köktendinci İslami parti yüzde 2-3'lük bir oy oranı olan marjinal bir parti olmuş olsaydı, belki hoş görülebilirdi. Fakat temsil ettikleri tehlike ve sahip olduğu güç dolayısıyla Anayasa Mahkemesi tarafından uygulanan yaptırım, demokratik bir toplumda gereklidir."

    Özbudun, RP'nin kapatılmasını savunurken, İslamla ilgili yaklaşımını da şöyle aktarıyor:
    "Hıristiyanlık, açıkçası, her ne kadar ilahiyatçı olmasam da, 'Benim krallığım bu dünyada değildir', 'Tanrı'nın hakkı Tanrı'ya, Sezar'ın hakkı Sezar'a' diyen İsa'nın öğretilerine dayanır.

    Buna karşılık İslam sadece dini ve ahlaki meseleleri düzenlemekle kalmaz; aynı zamanda hukuki ve bir ölçüde devletin siyasi düzenini tanzim eder. Çünkü, İslam sadece bir din olarak değil, aynı zamanda bir devlet sistemi olarak tezahür etmiştir... Bu iki yön herhangi bir şekilde ayrıştırılamaz niteliktedir. Dolayısıyla devletin laik karakterini korumak konusundaki hassasiyetimiz anlayışla karşılanmalı ve demokratik düzenin bir şartı olarak takdir edilmelidir."



    Bu liberal, 2. Cumhuriyetçi, orijinal demokrasici arkadaşlar liberalizm düşüncesini , ne denmişse doğrudur taklitçiliği ile kapitalist ve Hıristiyan Batı'dan ithal ettiklerinden , örneğin "aaa ne güzel bir bina" diye mimarisini çok beğendikleri çölde gördükleri büyük büyük pencereli , kuzeye bakan evleri , Alaska'da aynen ve aynı yönde inşaa etmek gibi bir liberal demokrat şablonu hatmetmişler. İyi de bu şablonun bize hangi nedenle uymadığını itiraf edebilmek ve konuya bir de rejim/demokrasi eksenli bakabilmek için illa AİHM'de savunma yapmaları mı gerekiyor? Yoksa bu da liberal takiyenin "control freak" i mi?

    Selamlar,



    Hukuki NET Güncel Haber

    Yargıtay: Türban laikliğe aykırıdır... konulu yargıtay kararı ara
    Yargıtay: Türban laikliğe aykırıdır... konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #72
    Kayıt Tarihi
    Apr 2005
    Nerede
    Salihli/Manisa
    İletiler
    7.141
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Yargıtay: Türban laikliğe aykırıdır...

    TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ : TÜRBAN TARTIŞMALARI İLE YARATILAN TOPLUMSAL GERGİNLİK TEHLİKELİ
    29.01.2008

    Siyasi partiler ve seçim sistemlerinde demokrasimizin eksiklerini giderecek değişikliklerin yapılmasını, işsizliğin önlenmesini, enerji açığının kapatılmasını, üretim sorunlarını, küresel ısınmayı, ulusal ve uluslar arası daha bir çok çözüm bekleyen sorunu konuşmamız gerekirken politikacılarımızın yeniden türban tartışmaları başlatmasını zaman kaybı olarak görüyor ve bu tartışmalar ile yaratılan toplumsal gerginliği tehlikeli buluyoruz.

    Anayasa değişikliği ile yapılmak istenen, Yargı Erki’nin Türkiye Cumhuriyeti'nin laik niteliğine yönelik saldırıları engelleme dayanaklarını ortadan kaldırarak kadının dinsel amaçla örtünmesinin cumhuriyetin laik niteliğine aykırılığının yargısal denetimini engellemek ve böylelikle devrim yasalarının içinin boşaltmaktır.

    Bugün, AKP ye oy verenlerin bir bölümü de dahil toplumun çoğunluğu, bütün bu gayretlerin sonucunda din kurallarının yaşamın her kesiminde egemen kılınacağından endişe etmektedir. Siyasi iktidar bu endişelerimizi gidermek yerine tersine her gün biraz daha kaygıları artıran söylem ve eylemler sergilemektedir. Sosyal yaşamı din kurallarına göre şekillendirme arzusu küçük küçük uygulamalarla sürekli gündemde tutulmakta ve toplumsal baskı ortamı yaratılmak istenmektedir. AKP milletvekili, üniversitelerden sonra sıranın kamu hizmeti gören kadınlara geleceğini söylemekten çekinmemekte, Başbakan kadın eli sıkmamakta ve hemen ardından, “Batının ilmini sanatını değil ahlaksızlığını aldık.” diyebilmektedir.

    Daha niceleri sıralanabilecek örnekler ortada iken endişelerin haksız olduğu söylenebilir mi?

    Fakültede türban takan hukuk öğrencisine yargıç ya da avukat olduğunda hangi kuralı uygulayacaksınız? Öğrencilik döneminde tanınan “özgürlük” meslek sahibi olduğunda nasıl esirgenecektir?

    Çarşafa bürünüp, sarık cüppe giyerek sokağa çıkmak, devlet memuru olabilmek özgürlük müdür?

    Cumhuriyetin temelindeki devrim felsefesini görmezden gelmek, teokratik düzenden laik düzene geçişi sorgulamak, Atatürk devriminin kadını çarşaftan çıkarıp sosyal hayata soktuğunu unutmayı “özgürlük” kavramı arkasına sığınarak hoş görmek Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümlerine aykırıdır.

    Laiklik ilkesi Anayasa'da durur ve devrim yasaları da yürürlükte olurken bütün bunların soyut “özgürlük” kavramı ile açıklanması olanaksızdır.

    Siyasi iktidardan ve siyasi partilerimizden toplumu geren, huzurunu bozan davranışlar yerine herkesi kucaklayan çağdaş laik hukuka uygun çözüm ve uygulamalar bekliyoruz.

    Kamuoyumuza saygılarımızla duyururuz.


    TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ

  4. #73
    Kayıt Tarihi
    Oct 2007
    Nerede
    Hatay
    İletiler
    55
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Yargıtay: Türban laikliğe aykırıdır...

    Alıntı Av.Dilek Kuzulu Yüksel rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ : TÜRBAN TARTIŞMALARI İLE YARATILAN TOPLUMSAL GERGİNLİK TEHLİKELİ
    [RIGHT][B][B]
    Cumhuriyetin temelindeki devrim felsefesini görmezden gelmek, teokratik düzenden laik düzene geçişi sorgulamak, Atatürk devriminin kadını çarşaftan çıkarıp sosyal hayata soktuğunu unutmayı “özgürlük” kavramı arkasına sığınarak hoş görmek Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümlerine aykırıdır.

    Laiklik ilkesi Anayasa'da durur ve devrim yasaları da yürürlükte olurken bütün bunların soyut “özgürlük” kavramı ile açıklanması olanaksızdır.

    TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ
    Bireyler laik olamaz laiklik devlete mahsusu bir durumdur. Atatürk devrimiyle üniversitelerdeki türban meselesi alakasızdır. TÜRBAN MESELESİ tamamen bir özgürlük meselesidir. bunu empati yaparak ispatlamak çok kolay. insan hakları mahkemesinin kararına aykırı olması ise çok normaldir. AİHM fransadadır. fransızlarda özgürlük hareketi 'dinden özgürleşme' şeklinde kabul edilmiş ve dinden tamamen soyutlanmıştır.dolayısıyla AİHM kararına şaşırmamak gerekir.

  5. #74
    Kayıt Tarihi
    Oct 2007
    Nerede
    Hatay
    İletiler
    55
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Yargıtay: Türban laikliğe aykırıdır...

    Soruyorum
    İran'da yaşayan başı açık bir bayan olsaydınız iktidardaki mollaların "başınızı örtmeden okuyamazsınız asla!" dayatması karşısında ne düşünür ve nasıl davranırdınız?
    Diyelim ki sırf okumak için başınızı kapattınız. Peki üniversiteyi bitirdikten sonra kamuda görev alabilmeniz için mutlaka tesettürlü olmanız gerektiği söylenirse ne yaparsınız?

    -Siyasi bir partide aday olup meclise girmek istediğinizde, yani bir yurttaş olarak seçilme hakkınızı kullanmak istediğinizde karşınıza "örtün de öyle gel!" koşulu konursa ne tepki gösterirsiniz?

    -Tesettürlü kadınların her hakka ve özgürlüğe sahip olduğu, ama tesettürlü olmadığınız için sizin en temel insan haklarından yoksun bırakıldığınız bir rejimde kendinizi hür ve eşit vatandaş olarak görür müydünüz? Tesettürlü yurttaşlarını tesettürsüz yurttaşlarından daha değerli ve ayrıcalıklı kabul eden bir yönetme anlayışı karşısında yüreğinizde ne hissederdiniz?

    -Yurttaşı olduğunuz devletin sizin giyim tarzınızı veya yaşam biçiminizi "İslami rejime meydan okuma!" biçiminde değerlendiren resmi tezi karşısında kendinizi bir yurttaş olarak dışlanmış ve baskılanmış hisseder miydiniz etmez miydiniz?

    Soruları çoğaltmak mümkün, ama gereksiz! Mukayese kadar empati de her şeyi yerli yerine oturtmak için çok gereklidir. İdeolojik dogmalara iman etmemiş vicdan sahibi herkes kendisi için istediğini başkası içen de ister, kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi başkasına da yapmamak gerektiğine inanır. Kendileri için her şeyi isteyenler sıra başkalarına gelince "ama" diyorlarsa oturup düşünmek lazım!

    Kendileri için özgürlük isteyenlere demokrat denmez, asıl başkaları için özgürlük isteyenlere demokrat denir. Kendi yaşam tarzlarını "laiklik" ve "modernlik" biçiminde ayrıcılıklı ve değerli ilan edenlerin, başkalarının yaşam tarzlarını "laiklik karşıtı" biçiminde ilan etmeleri hiç de anlaşılmaz bir şey değil! Burada sorun, laiklik ve modernliğin tam da demokrasi karşıtı bir konuma yerleştirilmiş olmasıdır.

    Asıl görülmesi gereken gerçeklik budur." Ötekini kendi eşiti olarak görmek" yerine "kendini ayrıcalıklı ve üstün görmek" biçiminde tezahür eden bu seçkinci-dışlayıcı anlayış, haddizatında demokratik laiklikle bağdaşmayan bir anlayıştır. Dinci Molla-laikçi Molla! İran'daki dinci mollanın mantığı ile Türkiye'deki laikçi mollanın mantığı arasında ne yazık ki hiçbir fark yok!

    İran'daki dinci molla asıl özgürlüğün ancak tesettürle gerçekleşebileceğine inanır. Bir başka deyişle, başı açıklığın veya tesettürsüzlüğün özgürlükle alakalı olmadığını söyler. Türkiye'deki laikçi molla ise başörtüsünün bir özgürlük meselesi olmadığını durmadan yineler durur. İran'daki dinci molla başı açıklığı "siyasi simge" sayar. Neyin simgesi? "İslami rejime ve değerlere başkaldırının simgesi!"

    Türkiye'deki laikçi molla da başörtüsünü/türbanı "laik rejime düşmanlığın simgesi" olarak varsayar. "Siyasi simge" olarak ilan ettiği başörtüsünün/türbanın laik cumhuriyetin kazanımlarını tehdit eden bir olgu olduğunu söyler durur. Dinci molla "din adına" tehlike çanları çalar, laikçi molla ise "laiklik adına"... Dinci mollanın da "makbul yurttaşı" vardır, laikçi mollanın da...

    Birincisininki "başörtülü yurttaş"tır, ikincisininki ise"başı açık yurttaş"!... Ne dincilik ne de laikçilik! Kendi adıma hem dinci mollanın mantığına karşıyım, hem de laikçi mollanın...

    Başı açık yurttaşıyla başı kapalı yurttaşını hür ve eşit vatandaş statüsünde görmeyen her türlü ideolojik-ayrımcı yönetim anlayışlarına karşıyım. Demokratik devletin bütün yurttaşları aynı hak ve özgürlüklere sahiptirler. Eğer bu pratikte böyle değilse orada demokrasiden ve hukuk devletinden söz etmek mümkün değildir. Demokrasiden yoksun bir dincilik anlayışını da laikçilik anlayışını da o yüzden reddediyorum. Bu reddiyenin dine ve laikliğe karşı bir reddiye olmadığını söylemek bile gereksiz.

    Bence sorun, din ile laiklik arasındaki bir sorun değildir; dincilik ile laikçilik arasındaki bir sorundur. Dini ve laikliği başka inanç ve yaşam tarzlarına mensup insanlar üzerinde bir baskı rejimine dönüştürenler dine ve laikliğe en büyük zararı veriyorlar. Dindarların da laiklerin de elinin tersiyle itmesi gereken kötücül bir anlayıştır bu. Demokrat olmak! Bırakalım artık şu "dini simge" mi, "siyasi simge" mi tartışmasını.

    Çünkü bu kavramsallaştırma, ideolojik bir bağnazlık üzerinden kör bir dövüşü beraberinde getiriyor. İdeolojik bağnazlık, idrak kilitlenmesi yaratıyor ve herkesin yalnızca kendi haklılığı üzerinden bir başkasını suçladığı bir anlayışı önümüze koyuyor. Başkalarını kendi eşitimiz olarak gördüğümüz gün, sadece başörtüsü/türban meselesini değil her meselemizi kolaylıkla çözebileceğimizi görürüz.

    Bunun için tek koşul var: Demokrat olmak! İlkeli ve tutarlı bir demokrasi anlayışında karar kılmak! Bizim aslında sorunumuz başörtüsü/türban sorunu değil; henüz yeterince ve kamilen demokrat olamama sorunudur.

  6. #75
    Kayıt Tarihi
    Apr 2007
    Nerede
    Aydın
    İletiler
    1.962
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Yargıtay: Türban laikliğe aykırıdır...

    Benim derin din ve hukuk kültürüm yoktur.Anlamadığım birşey var.
    Deniyor ki;İNANCA SAYGI. Demirel'in dediği gibi:Eyi..Tamam.
    "İnanmak" inançsa,"İnanmamak"ta bir inançtır.Öyle mi?Öyle..
    O halde nerede benim "Ramazanda içki,sigara içme ve yemek yeme hakkım"
    Niye bu hakkıma saygı yok?
    Bu meseleyi bir türlü çözemiyorum.


    Ağır ağır çıkıyorlar,merdivenleri...
    Sonra bakacağız semaya,ağlayarak...

  7. #76
    Kayıt Tarihi
    Aug 2007
    Nerede
    İstanbul
    İletiler
    104
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Yargıtay: Türban laikliğe aykırıdır...

    Abbas Bey,

    Daha öncede sormuştum ama cevabını alamamıştım. Gerçekten içinizde en ufak bir çekince ve kuşku yok mu bu adamların farklı emelleri olduğu noktasında. Tamam daha öncede bahsettiğim gibi ben de durumun biraz abartıldığını düşünüyorum ama açıkçası sizin kadar da rahat değilim. Farkındaysanız adamlar bizden kat be kat güçlüler. Çok iyi kadrolaşmış bir durumdalar. Bizim ise onların karşısında hiçbir gücümüz yok. Bir nevi bu savaşı kaybettik gibi. Demokrasiyi savunduğumuz için aman birşey olmaz nasıl olsa askerimiz var deme lüksümüzde olmadığına göre bu rahatlığınızın nereden geldiğini gerçekten çok merak ediyorum.

    Saygılarımla.

  8. #77
    Kayıt Tarihi
    Sep 2007
    İletiler
    303
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Yargıtay: Türban laikliğe aykırıdır...

    Başı açık :Atatürkçü ve laik.
    Başı kapalı:Atatürkçü olamaz,laik olamaz.
    Başı açık:Her hakka sahip.Şeffaf,dürüst,milliyetci,çağdaş.
    Başı kapalı:2.nci sınıf.Hakkı için mücadele etmek zorunda . Sinsi,ikiyüzlü,çıkarcı,faşist,çağdışı.
    Başı açık:ülkenin çıkarlarını gözetir,"kendim için bir şey istiyorsam,namertim."
    Atatürk ilkelerinin "i"sinden "n"sine kadar kayıtsız şartsız bağlıdır.Asla şaşmaz.Atatürkün bize bıraktığı bu güzel Türkiyemizi ,dış güçlerin çeşitli yollardan (her alanda) sızdırdığı ve sızdırmaya devam ettiği oyunlarına karşı değil,ama Atatürkün aklından geçirmiş olabileceği ihtimalleri dahi gözönünde bulundurarak-adeta medyumluk sertifikası almışcasına- içimizdeki "Türban özgürlüğü" adı altındaki geleceğin faşistleri Türk ve müslüman vatandaşlara karşı korumayı bir borç bilirler.Kılık ,kıyafet,kadın hakları (modern) ilkesini savunurken din,eğitim özgürlüğü,kadın hakları (yobaz) ilkesinin ne önemi var?
    Ama bu tabi azınlık görünen dinler yada "açık müslüman"için geçerli değil.Sonuçta başı açıklığı savunanlar şeffaf ve dürüst ideoloji ve düşünceye sahip oldukları gibi,aynı zamandada şeffaf bir kalbe ve iç dünyaya sahiptirler.

    Bu arada "açığım,müslümanım,türküm,atatürkçüyüm" kelimelerini bir cümlede kullanma hakkınada sahiptirler.Ve bunda son derece dürüstlerdir.Niyet anayasayı temsil etme çabasıdır, dine karşı olmak gibi bir durum sözkonusu olamaz.
    .
    "Kapalıyım,müslümanım,türküm,atatürkçüyüm".Bur da bir çelişki var,değilmi?Kapalı demek ,şeffaf kalbe sahip değil demek.Mutlaka tehlike arz ediyordur.Din için kapanmış olamaz,çünkü bunu biliriz.
    Üniversiteden kapalı kızlarımızı uzak tutmanın sebebi politik bir amacı engellemek,belli bir ideolojiye savaş açmak ,din altında rejim değişikliği planlarına ulaşmaya çalışanların yoluna bir taş koymak ,olmadığını her sağlıklı düşünen insan aslında gayet iyi bilmektedir.Din ile siyaseti karıştırmayalım denilsede,çelişkiler apaçık ortada.Dış görünüş itibarı ile hangi dine mensup olduklarını saklamayan insanlarımızdan başlayarak ,sosyal ve aktif hayattan uzak tutma ,cahilleştirme ve pasifleştirme düşünceleri için girişimler ve yollar aranıyor gibi sanki.

    Şahsi fikrim olarak eklemek isterimki,ben "açık" biri olarak "kapalı" bayanlarımızın haklarının savunulması gerektiğini düşünüyorum.Birincisi ,varsayım ve ihtimal üzerine kurulmuş bir "komplo teorisine" kurban edilmek istenen kızlarımızın hayallerine köstek olmaktansa,inancım gereği -tıpkı dünyadaki diğer dinlere mensup kişilerde olduğu gibi- kendi din kardeşlerimize destek olmayı yeğlerim.
    İkincisi,kadınların haklarının savunulması gerektiği için.Durum tam tersi olsaydı,yani "açık" kızlarımızın eğitim haklarını ellerinden almaya çalışsalardı,yine bu şekilde yorumlardım.
    Burda eminimki,"örümcek kafalı" sözü ile, ne pahasına olursa olsun,haklı çıkma çabasında,bin dereden su getirmekle meşgul olanlar devreye girecektir.

    O halde devlet kuruluşlarında (okul,üniversite...),kamu alanında tesettür istenmiyorsa,imam hatip okullarına,yatılı özel eğitim kurumlarına veya herhangi özel sektör ve iş alanında karışılıyor?
    Din eğitimi vermekle yükümlü olduğunu savunan anne ve babalara "çocuk hakları var,yani bir yere kadar karışabilirsiniz"derken,neden "bu çocukların haklarına" karışmayı yada engellemeyi kendilerinde bir hak olarak görmekteler?
    Bu arada diğer dinlere mensup vatandaşlar çocuklarının dini eğitimini dilediği gibi verdirtmekte.Biz hoşgörürüz,hoşgörülüyüz.Hatta ruhban okullarınin açılmasını destekleriz;imam hatip olmasında.Biz hoşgörülüyüz.Üniversitelerde hatta güneydoğuda insanların zaaflarını ve maddi ihtiyaçlarını fırsat sayarak misyonerliklerini sürdürmekten çekinmeyenleride hoşgörürüz.Bizim ülkemiz ve yasalarımız için tehlike ,dışardan bakınca dinini açıkca belli eden giyim şekli ile başlar.Çünkü asıl önemli olan iç huzur,iç ekonomi,bilimsel ve sosyal gelişim,eğitim,birlik,beraberlik, hatta savunuyor göründüğümüz ilkeler değil.
    Asıl önemli olan başkalarının bizim ülkemizi nasıl gördükleri ve onların emanet leri olan ülkemizde yaşayan azınlıklara olan tutumumuz.


    Buna bazıları "kompleks " der.Siz ne dersiniz bilemem.
    Ne ırkçıyım,nede aşırı dinciyim.Sadece herkes gibi özgür düşüncemi ifade etme hakkımı kullanıyorum.



    Ayrıca bir hukuk forumunda bu konunun biraz daha hukuki açıdan tartışılmasından yanayım."Varsayım ve ihtimal" geçerli olmamalı.Ortada herhangi bir işlenmiş suç,ülkemizi tehdit eden elle tutulur bir ayaklanma,yağmalama,askere polise karşı şiddet,öğretim üyelerine veya açık yada başka din mensuplarına karşı bir saldırı varmı,ona bakmalı."Türban" siyasi simge diyerek asıl suçu işleyenler durumuna düşülmektedir.
    "Gamalı haç" benzetmesi yapılıyorsa eğer,bazı site forum ve tartışma programlarında olduğu gibi,o zaman "SS" ve "SA" subayları ifade edildiği gibi "türban"ı savunanlar değil,"türbana" karşı çıkanlar olmuyormu?
    Çünkü dini gereği örtünenler "fişlenmiş" oluyor,tehlikeli ilan ediliyor .

    Anayasayı savunmak yanlış gibi anlaşılmasın.Ama aynı anayasada din,ırk,düşünce,eğitim gibi özgürlüklerede yer verilmiştir...

    Bu kadar yeterlidir şimdilik....
    Konu marita tarafından (03-02-2008 Saat 14:27:31 ) de değiştirilmiştir. Sebep: Cümle sırası değişimi

  9. #78
    Kayıt Tarihi
    Apr 2005
    Nerede
    Adana, Seyhan, Turkey.
    İletiler
    2.930
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Yargıtay: Türban laikliğe aykırıdır...

    Sayın ilkine;
    Bu sitede türban (ya da baş örtüsü) ve kürt sorunu çok tartışıldı. Ben genellikle sitedeki yetkili arkadaşlar içerisinde farklı bir bakış açısı ile yaklaştım bu konulara. Bu tavrımdan dolayı da AKP'li veya cumhuriyet ve laiklik karşıtı imiş gibi de görüldüm. Ama hiç ilgisi yok.

    Her iki sorunun büyümesinde cumhuriyetin yasakçı politikalarının önemli fonksiyonu olduğunu düşünüyorum. Yasakçı politikalar olmasa idi bu sorunlar da olmazdı demek istemiyorum. Ama yasaklar bu sorunların büyümesine neden oldu.

    Daha yakın geçmişte görev yapmış ve emekli olmuş paşaların kürt sorunu ile ilgili görüşleri Milliyet'te yayınlandı ve kitap halinde basıldı. (Bak; Fikret Bila, Komutanlar Cephesi, Detay yayıncılık). Bu paşalardan biri kürt sorununundan bahsederken, "en basit sosyal ihtiyaçları dahi terörle ilgili diye düşündük" anlamında sözler söyledi. Ecevit'in arşivinden çıkan belgeler de önce Milliyet'te özet olarak yayınlandı ve kitap halinde de basıldı. (Bak, Rıdvan Akar-Can Dündar; Ecevit ve Gizli Arşivi, İmge Kitabevi). Bu arşivden çıkan ve bir albay tarafından yazılan raporda, kürtlerden "kendini kürt sananlar" diye bahsediliyor ve karadeniz taraflarına hicret ettirilmeleri öneriliyor. Böyle bir zihniyet karşısında siz kürt olsanız ne düşünürsünüz? (Bu arada hatırlatayım, ben Kürt değilim, bizim kökenimiz bildiğim kadarı ile Türkmen).

    Benzer yasaklama, bu ülkede türbanı (ya da başörtüsünü) çok büyük bir sorun haline getirmiştir. Bu sorun o kadar büyütülmüş ve abatılmış ki, içinden çıkılması da zor bir duruma getirilmiştir. Bugünkü konjoktür bu sorunu çözmek için uygun da değildir. Ayrıca, bu konunun anayasaya taşınarak çözülmeye çalışılması da yanlıştır. Hukukta "normlar hiyerarşisi" denilen bir şey var ki, normlar hiyerarşisine göre de kanımca türbanın yeri anayasa değildir.

    Ama, Anayasa Mahkemesi'nin ve Danıştay'ın bu konuyu hiç ilgisi yokken Anayasa'nın laiklik ilkesi ile bağlantılı düşünmesi, çözümü de anayasada aramaya yöneltmiştir. Bu konu basit bir genelge ya da yönetmelikle dahi çözülebilecek iken, yüksek mahkemelerin dar ve katı yorumları artık genelge veya yönetmelik gibi çözümleri ortadan kaldırmıştır. Bizde hukuk henüz liberalleşmemiştir. Yüksek mahkeme yargıçları batı standartları anlamında liberal (özgürlükçü) düşünce yapısında değiller. Bizde yargıçlar, bireyleri korumayı değil, devleti korumayı vazife bilirler. Bu konuda yapılan anket çalışmalarında, yargıçların büyük çoğunluğu bireyleerden ziyade devletin koruyucusu olduklarını ifade etmişlerdir. Batıda durum tam tersidir. Orada öncelikli olan bireydir.

    Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin türban aleyhindeki kararının gerekçesinin de bizim iç hukukumuzdan kaynaklandığı düşüncesindeyim. Avrupa'nın ve Amerika'nın hiç bir üniversitesinde böyle bir yasak yok. Hatta bizdeki türbanlıların bir kısmı (imkanı varsa) yurt dışında türbanla okuyorlar. Viyana Üniversitesi'nde çok sayıda türbanlı öğrenci var. Avrupa'da zaman zaman türban konusu gündeme gelmekle birlikte, üniveristede değil, ilk ve orta öğretimde tartışılmakta.

    Gelelim esas sorunuza.. Türbanlıların içinde bu işi militan düzeyinde savunanların olduğunu, bir kısmının çok hoşgörüsüz olduğunu, kendileri gibi olmayanlara hoşgörülü davranmayacakarını da tahmin edebilmekteyim. Ama bunlar benim kafamdaki düşünceler. İçimizdeki bu korkular yüzünden özgürlüklerin kısıtlanmaması gerektiğini düşünüyorum. Kaldı ki, bunların büyük bir kısmının da siyasetle, militanlıkla ilgisi yok.

    Türkiye'nin İran gibi olabileceğine hiç ihtimal veremiyorum. İranın toplumsal yapısı, tarihsel süreci ve dini anlayış ve algılayışları bizimkinden çok farklıdır. Bunu burada izah etmenin yeri ve zamanı değil, ama "bizim ulusalcıların" hiç sevmediği Taha Akyol'un "İran'da ve Osmanlı'da Mezhep ve Devlet" isimli Doğan Kitapçılık'tan çıkmış eski bir kitabını bulabilirseniz, okumanızı haddim olmayarak önerecğim.

    Atatürk'ün bu ülkede gösterdiği hedef çağdaş uygarlık idi. Çağdaş uygarlığı da bugün batı temsil ediyor. Batı'nın bizimle ilgili bazı takıntı ve önyargıları olmakla birliket, yönelmemiz gereken yönün batı olduğunu düşünüyorum. Hukuk standartlarımızın da batıdaki gibi olması gerekir. Hukuk, öncelikle devleti değil, bireyleri korumalı.

    Bugün bizim insanımız batılı yaşam tarzını büyük ölçüde benimsemiştir ve bundan dönüşü kabul edemezler. Karşıtların da buna gücü yetmez. Batılı yaşam tarzı sadece "başı açıklık " değildir. Tüm kapalı insanları homojen (türdeş) bir topluluk olarak düşünmemek gerekir. Bunların içinde çok farklı anlayış ve farklı görüşte olanlar var. Bunların da önemli kısmı İran ya da Arabistan'ı tercih edebielecek kişiler değildir.

    Ayrıca, özgür ortam sivriliklerin törpülenmesine yardımcı olur ve normalleşmeyi sağlar. Bizim normallşemeye ihtiyacımız var.

  10. #79
    Kayıt Tarihi
    Sep 2007
    İletiler
    303
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Yargıtay: Türban laikliğe aykırıdır...

    Alıntı sakar rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Benim derin din ve hukuk kültürüm yoktur.Anlamadığım birşey var.
    Deniyor ki;İNANCA SAYGI. Demirel'in dediği gibi:Eyi..Tamam.
    "İnanmak" inançsa,"İnanmamak"ta bir inançtır.Öyle mi?Öyle..
    O halde nerede benim "Ramazanda içki,sigara içme ve yemek yeme hakkım"
    Niye bu hakkıma saygı yok?
    Bu meseleyi bir türlü çözemiyorum.
    Güzel bir soru."Sizinkide dertmi?"dedirtecek tarzda.

    Ramazanda bu saydıklarınızı yapamanıza mani olan bir durum yok.Varsada bulunduğunuz ortamdan kaynaklanıyordur. Buna yasak değil,çevreye saygı denir.
    Bugüne kadar hiristiyan arkadaşlarımın ramazanda oruç tutmak zorunda kaldığını görmedim.:rolleyes:

  11. #80
    Kayıt Tarihi
    Feb 2008
    İletiler
    2
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Thumbs up Re: Yargıtay: Türban laikliğe aykırıdır...

    Alıntı commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Aslında bu ifade Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının ne kadar haklı olduğunu gösteren bir ifadedir. Diğer yazılanlar işin teferruatıdır. Bunu böyle gören düşünen '' Türbanı dini simge'' gören ve hatta daha ileri giderek Türbana ve bunu savunanlara karşı gelmeyi Allah a karşı gelmek olarak algılayan bir zavallılar sürüsü oluşturuldu. İşte bu metin onun çelikleşmiş bir ifadesi.
    Çoğuda aynı bu üye gibi sözcüklerin anlamını gerçekten dinin değerlerini bilmeden kulaktan dolma bilgileri siyasi yalanları hurafeleri din diye yutmuş kişiler. Aslında ne dinini tam biliyor ne geleneklerini tam günümüz siyasetçilerinin istediği cahil ama din dedinmi ateşlenecek insan tipi. 3 kg bulgur 1 çeki kömüre oyunu satan türban yutturmacasının peşinden koşan alacakaranlık kuşağı insanları. Bildiklerini sandıkları çoğu şeyin aslında yanlış olduğu ama yanlış olduğu anlatılamaz kişiler....
    Bakınız yaptığı yazım hatası değil. Cehaletin yazıya yansıması '' layık olduk mu?'' ( Mu takısınıda ayırmış ilginç) Layık olduk mu dediği Laik olduk mu olacak aslında Laiklikle yayık arasındaki farkı bilmeyene bizim burada Allah layığını versin senin emi ? derler....
    Şu cehaletten doğan cesarete nefrete bakınız ve bunlar çok fazla.. Şimdi glde anlat Türbanın dinle ilgisi olmadığını Ezan ın okuma dilinin de dini değerinin değil aslında alışkanlık ve bazıları için çıkar olduğunu...
    Şimdi deki buna Ezan ın arapça olmasının nedeni Peygamberin Arap ülkelerinde olması halkın dilinin arapça olması ve onu anlamaları Peygamber bile sadece Arapça biliyor. Eğer Kuran Kızılderili kabilesine inseydi ve peygamber kızılderili olsaydı bu seferde o kızılderililerin kullandığı dilde yazılıp ezan o dilde söylenecekti. Bundan dolayı gerek Kuran gerekse ezan ın dili değil içeriği anlamı önemlidir dolayısıyla bunun anlaşılabilmesi içinde okuyanın dinleyenin dilende olması mantıklıdır evladır aklidir dinen caizdir. EĞER GERÇEKTEN ALLAH A İNANIYORLARSA BU KİŞİLER son derece net bilmeliler ki ALLAHIN DİL SORUNU YOKTUR. DİL BEŞERİ VE ADEMİ BİR SORUNDUR. Halkın yüzde doksandokuzunun bilmediği bir dilde ezan okunması bu açıdan ele alındığında aslında saygısızlıktır Hem Allah a hem kuluna... Kaldıki ezan Kur an şartı Kuran kelamıda değildir. Bu bayağı bir gösterişçilik ve dini aldatıcılıktan başka bir şey değildir. Bu satırları yazan kişini ezan ın Türkçe okunmasında ki sakıncalarıda çok net ortaya koyması gerekir değil mi? Ama nerede ? Salla gitsin. Öyle ezberletilmiş. Resmi dili Türkçe olan bir ülkede günde beş vakit Arapça ezan okunması devletin dine duyduğu saygıdır en fazla bana kalsa Türkçe okuturum ki herkes anlasın...
    Türbanın hep siyasi bir simge olduğunu siyasetin din oyununun bir parçası olarak sanki dindarlar Türban takarlar denmeye çalıştığını ama bunun doğru olmadığını Kuran da Türban olmadığını bin kere söyledim. Hayatını dine adamış İlahiyatçılarda söyledi ama dini kullanan siyasiler laf kalabalığında bu kişileri yok etti görevlerinden aldı halkımızda dinin hocaları dururken dini şaklabanlara inanmayı tercih etti. Neden çünkü kömür ve erzak geliyor... Başka şeylerde dahil...
    Büyük zevkle okudum yorumunuzu..

+ Konuyu Yanıtla
8 / 15 Sayfa İlkİlk 123456789101112131415 SonSon

Bu sayfada bulunan kavramlar:

Türbanlı Kocasının Abisine Veriyor Türbanlı Kocasının Ab

Forum

Benzer Konular :

  1. Porno Sitelerinin Engellenmesi Kişisel Hak ve Özgürlüklere Aykırıdır!
    Hiçbir zaman Türkiye'de porno sitelerinin engellenmesini hangi hak ve hukuğa göre değerlendiriyorlar anlayamadım. Tüm gelişmiş ülkelerde legal porno...
    Yazan: vudututun Forum: Bilişim Hukuku
    Yanıt: 0
    Son İleti: 10-05-2018, 17:57:16
  2. TBB; Kanundaki gerekçelere uymaksızın Avukat tutuklamak hukuka aykırıdır
    Girdiği hakimlik sınavında başarılı olarak mülakata giren ve mülakatta karşısındaki heyete kendisini zaten tercih etmeyeceklerini, heyetin siyasi...
    Yazan: admin Forum: Barolar
    Yanıt: 8
    Son İleti: 30-04-2015, 01:58:07
  3. HSYK Kanun teklifi hukuka aykırıdır
    Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkan Vekili Ahmet Hamsici, HSYK'nın yapısında değişiklik öngören düzenleme ile ilgili olarak 66 sayfalık...
    Yazan: litigation Forum: Anayasa Hukuku
    Yanıt: 0
    Son İleti: 10-01-2014, 14:05:46
  4. Laikliğe Karşı Propaganda Yapmak
    Merhabalar. halen yürürlükte olan ve pek çok üyesi bulunan bir internet sitesinde ''Laik ülke dinsiz ülkedir, müslümansan laik devlette yaşayamazsın,...
    Yazan: yağanuğur Forum: Ceza Hukuku
    Yanıt: 5
    Son İleti: 08-10-2011, 10:49:59
  5. Papa, tüm Avrupa'da laikliğe karşı savaşılmasını
    PAPA, TÜM AVRUPA'DA LAİKLİĞE KARŞI SAVAŞILMASINI İSTEDİ... Papa'dan TANRIYA SİTEM: Neredeydin ey tanrım? Polonya'da Nazi temerküz kampı...
    Yazan: Av.Duygu Tekay Forum: Güncel - Siyaset - Tarih - Tartışma
    Yanıt: 0
    Son İleti: 30-05-2006, 08:31:07

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.