+ Konuyu Yanıtla
1 den 9´e kadar toplam 9 ileti bulundu.

Konu: Osmanlı'da adalet

Osmanlı'da adalet Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Dec 2007
    İletiler
    29
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Osmanlı'da adalet

    Osmanlı deyince ne düşünmeliyiz?

    Her şeyden evvel adaleti düşünmeliyiz.

    Hangi açıdan?

    Objektif açıdan, âfâkî açıdan.

    Bütün Avrupa'da, Osmanlı'ya verilen değer neden o kadar üst seviyedeydi?

    Çünkü Osmanlı kadıları, adaletin ateşten bir gömlek olduğunu en iyi idrak eden insanlardı. Onların gözünde, Allahû Tealâ'nın karşısında, adalet açısından herkes eşitti. Eğer bir padişah, bir kral, halktan herhangi bir kişinin hakkını haleldâr etmişse; o hakkı, hakkın sahibine iade etmek, kadıların temel göreviydi, hiç şaşmazdı bu.

    Oysa ki Avrupa'da, asillerle halk arasında bir uçurum vardı. Eğer bir asil yolda giderken kazara, halktan birini atıyla çiğnemişse, onun hesabını kimseye vermezdi. Vermeye gerek görmezdi. O asildi, ötekiler de halktı. Osmanlı'da da asiller vardı; beyler, beylerbeyleri... Bunlar asaletin temsilcileriydi. Ama adalete geldiği zaman konu, beylerle, beylerbeyleriyle, padişahla halk arasında en ufak bir farklılık gözetilmezdi. İşte adalet bu demektir.

    Her toplumda ileri gelenler vardır ve halk vardır. Bu ileri gelenler, her yerde kendilerine mevki edinirler, bir şeylerin sahipleridir; zengindirler, çevre yapmışlardır. Bütün ileri gelenler birbirleriyle yakın ilişki içerisindedirler ve ötekiler halktır. Adalet dağıtanlar, bu şehrin ileri gelenleri tarafındandır ve adalet hep tek taraflı olarak dağıtılır.

    İşte, böyle bir Orta Avrupa, Ortaçağ Avrupası'nda Osmanlı, adaletin bütün standartlarında tam dağıtıldığı, müstesna bir ülke oluyor. Allahû Tealâ'nın Kur'ân-ı Kerîm'de söylediği gibi kıst'ı, adalet müessesesini, Osmanlı tam olarak tanzim ediyor . Tatbik ediyor, %100 yerli yerine oturtuyor. Osmanlı kadısı, hiç kimsenin hakkının, çiğnenmesine müsade etmiyor. Bu hakkı çiğneyen kişi padişahta olsa bu durum değişmiyor.

    İşte, Fatih Sultan Mehmet, işte İstanbul'da bir Rum:

    Fatih Sultan Mehmet talepte bulunuyor, diyor ki:

    "Orada cami yapacağım, arazini bana satmanı istiyorum."

    Biliyorsunuz, her arazinin bir rayiç bedeli vardır. Yani o çevrede o arazinin ne kadar para ettiği, aşağı yukarı herkes tarafından bilinir. Bir alt hududu , bir de üst hududu vardır. Fatih Sultan Mehmet, üst hududun iki katını veriyor. Ama Rum vermemekte ısrarlı. Bir Hristiyan olduğu için caminin kurulmasına gönlü razı olmuyor.

    Fatih Sultan Mehmed ise "O kadar para verdiğim halde, bu adam arsayı vermiyor. Demek ki bunu, inadından yapıyor; nefsani ir davranış bu. Ben cami yapacağım, benimki nefsani değil ruhani." diye düşünyor.

    Ve sonuçta Rum'un arsasını alıyor , camiyi yaptırıyor.

    Adam perişan. Sonra, diyorlar ki:

    "Ya, bu kadar üzüntünün sebebi ne?"

    "İşte, yapabileceğim bir şey yok ki! Bunu yapan padişah; daha ötesi yok. Onun üstünde kimse yok. O bana bunu yaptığına göre. Her şey bitti!" diyor.

    Diyorlar ki:

    "Her şey bitmedi, bu memlekette kadılar vardır."

    "Yani? Ne demek istiyorsunuz?" diyor.(Adam hiç inanamıyor bir defa söylenenlere.)"

    Diyorlar ki:

    "Gidersin kadıya, adaletsizliği anlatırsın, Padişah da olsa, o hesabı görür."

    Adamcağız hiç inanamıyor böyle bir şeye; ama diyor hadi gideyim mahkemeye, ben müracaat edeyim.

    Ve kadıya müracaat ediyor.

    Adamın gözleri hayretten açılıyor; Fatih Sultan Mehmet mahkemeye geliyor. Padişah ayakta, kadı efendi oturuyor ve mahkeme başlıyor. Fatih Sultan Mehmed, adamın arsasını zorla iktisab etmektan suçlu bulunuyor ve elinin kesilmesi kararı alınıyor. Fatih Sultan Mehmet'in eli kesilecek; ama Osmanlı adaletinde, bir müessese daha var; eğer bir şeyin bedeli ödenirse ve alacaklı taraf, hak sahibi taraf bunu kabul ederse, o ceza düşer.

    Bu kanuna göre teklifte bulunuluyor.

    Deniyor ki:

    "Bunun bedeli şu kadar altın, bu kadar altına karşılık, onun elinin kesilmesinden vazgeçiyorsan, o ödemese bile (Padişah ödemese bile) onu sana beytülmal öder. Razı mısın?"

    Rum: "Şey..." Bir Padişaha bakıyor, inanamıyor, sonra: "Tabiî razıyım. Razı olmaz mıyım? O, Padişah. " diyor.

    Fatih Sultan Mehmet diyor ki:

    "Benden beytülmalın talebi 200 altın; ama ben 2000 altın vereceğim. Ve her gün de bir altın daha ödenmesini istiyorum. Senenin 365 günü, her gün bir altın ödenecek bu zata."

    Ve kadı yerinden kalkıyor, Fatih Sultan Mehmet'in ayaklarının yanına gelip diz çöküyor:

    "Padişahım, şu ana kadar ben Allah'ı temsil ediyordum. Ben oturuyordum, siz ayaktaydınız. Çünkü siz maznun mevkiindeydiniz. Allah'ı temsil eden siz değildiniz. Adaleti veya adaletsizliği temsil ettiğiniz, mahkemenin sonunda belli olacaktı. Ben Allah'ı temsil ediyordum; adaletin sahibi bendim o sırada. Şimdi benim görevim bitti. Şimdi bana, size tâbî olan, sizin imparatorluğunuzun bir kadısı olarak el etek öpmek düşer." diyor.

    Padişahın eteğini öpüyor ve ondan sonra Padişah oturuyor, ötekiler dışarı çıkıyorlar.

    Bu size neyi anlatıyor?

    Adalet müessesesini anlatıyor. Osmanlı'nın adaletini anlatıyor. Adamlar, o güne kadar bir asille, bir halktan birisi mahkeme edilecek de, mahkeme halktan birisine hakkını verecek. Asırlar boyunca böyle bir şey görülmemiş Ortaçağda Avrupa'da. Böyle bir şey yok. İlk defa Osmanlı götürüyor adaleti. İnsanlar arasında, Kur'ân-ı Kerîm'e göre fark olmadığını orada ispat ediyorlar insanlara (İslâm'ın ne olduğunu.)

    İşte bu adalet müessesesidir ki, yüz binlerce insanı Osmanlı'ya teslim etmiş.



    Hukuki NET Güncel Haber

    Osmanlı'da adalet konulu yargıtay kararı ara
    Osmanlı'da adalet konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Dec 2007
    İletiler
    29
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Osmanlı'da adalet

    İlginçtir bu sitede en çok yorum yapılması gerektiğini düşündüğüm konuydu. Neden kimse yorum yapmadı algılamak zor, ilgi çekmeyecek kadar banal veya saçma bir konu mu?

  4. #3
    Kayıt Tarihi
    Mar 2004
    Nerede
    istanbul, kadiköy, Türkiye.
    İletiler
    5.539
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Osmanlı'da adalet

    Nasıl bir yorum bekliyorsunuz ?

  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Dec 2007
    Nerede
    Istanbul
    İletiler
    5
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Osmanlı'da adalet

    Osmanli adeletine söyleyebilecegim bir sey yok ama, Fatih Sultan Mehmed 'in Kadı nin yanina ( huzuruna ) gittigi pek inandırıcı degil. Yazınız olsa olsa ornek bir hikayedir sadece.. Ayrica Osmanli doneminde Mısırda Mekkede Ortadoğuda bulunan Kadılarla ilgli anlatilan ilginc hikaylerde vardir. Saygılarimla

  6. #5
    Kayıt Tarihi
    Dec 2007
    İletiler
    29
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Osmanlı'da adalet

    Alıntı commodore1tr rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Nasıl bir yorum bekliyorsunuz ?
    iyi veya kötü herhangi fikir ben böyle bi adalaet anlayışını tanımam veya evet aynen katılıyorum veya çok saçma vs.vs
    bu mekan hukuk yani adaletin anlatılması uygulanması bab-ı nda yol gösterecek bi mekan diye düşündüğümden dolayı yorum bekledim okadar anlaşılması zormu?
    sayın hukuk sever

    Yönetim Notu:
    https://www.hukuki.net/forum/forumdisplay.php?f=7
    Yazılarınızın tamammını koyulaştırmayınız

  7. #6
    Kayıt Tarihi
    Apr 2005
    Nerede
    Adana, Seyhan, Turkey.
    İletiler
    2.930
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Osmanlı'da adalet

    Osmanlı'daki adalet konusunu kulaktan dolma bilgilerde değil, arşiv kayıtlarına dayalı bilimsel araştırmalarda aramak gerekir. Osmanlı adaleti konusunda aleyhte ve lehte çok sayıda olay/hikaye anlatılır, ama ne kadar doğru, ne kadarı yanlış bilemem.

    Bu konuda ünlü tarihçimiz Prof. Dr. İlber Ortaylı'nın arşivlere dayalı makaleleri var ve bu makaleler kitap haline de getirildi.

    Bir kısmına aşağıdaki linkten de ulaşılabilir;

    http://docs.google.com/View?docid=dhg6d7fn_20cv5252

  8. #7
    Kayıt Tarihi
    Mar 2004
    Nerede
    istanbul, kadiköy, Türkiye.
    İletiler
    5.539
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Osmanlı'da adalet

    Sayın Timsah55 ;
    Nasıl bir yorum istiyorsunuz sorusu aslında yorumun ta kendisiydi. Ama Sizin buna verdiğiniz yanıt hem anlamadığınızı hemde çok övdüğünüz olaya hiç yaklaşamadığınızın bir kanıtıdır.
    Bir pozitif bilim olarak günümüz hukukundan bu olaya ve anlatım şekline yorum beklemek pek doğru değil demek istemiştim aslında açıkçası. Ancak sizin için daha da detaylı anlatayım.
    Bir hukukun evrensel değer taşıyabilmesi için baştan herkese eşit her yerde aynı olması gerekmektedir. Osmanlı hukuku diye adlandırılan hukuk ise asla böyle olmamıştır. Zaten öyle olsaydı bu konuda bir ders olurdu dünya çapında incelenen bir Roma hukuku gibi ama maalesef yoktur. Çünkü kadılara göre değişir.
    Sizin anlattığınız olaya gelince bir kere olayınız söylence ile uyuşmamaktadır. Bu olayı anlatan Evliya Çelebidir ve SEYAHATNAME adlı eserinde bukonuyu işlemiştir. Zaten buradan bakılınca da bu olayın pek doğru olmadığı izlenimi doğmaktadır. Ama Hikayenin aslı şudur.
    İmparatorluğun başkenti olan İstanbul’da,(Fetihten yaklaşık on sene sonra ) İtalyan asıllı bir mimar,(Sinan Atik veya bazı kaynaklara göre Khristodoulos ve yine ya Rum ya İtalyan ) Cihan Sultanı Fatih Sultan Mehmet’i, o dönemin kadısı Hızır Bey’e şikayet ediyor. Diyor ki;
    “Senin padişahın, sorgusuz sualsiz benim elimi kesti. Cezalandırılmasını istiyorum...”( Burada Ayasofyadan büyük kubbe olmadığı için Fatih kızmıştır mimar depremden korktuğundan sütunları kestiğini söyler fatihte ''sütunları kesen eller kesilsin emreder.)
    Kadı Hızır Bey, hemen kendisinin de padişahı olan Fatih Sultan Mehmet’e haber salıyor; “Hakkında şikayet var, şu gün yapacağım duruşmada hazır ol.”
    Denilen gün geliyor. Kadı Hızır Bey, makamında oturuyor. Karşısında, dünyayı titreten koskoca Fatih, sıradan bir sanık gibi iki elini önden bağlamış, başı öne eğilmiş, kendisine sorulacak soruları büyük bir sessizlik içerisinde bekliyor.
    Kadı, önce mimara söz veriyor; “Şikayetin nedir?” diye. Mimar da, bir kez daha Padişah Fatih Sultan Mehmet’in kendisine bir söz hakkı tanımadan, elini kestirdiğini, bu nedenle hiçbir şekilde çizim yapamayacağını ve ailesini geçindiremeyeceği için, elinin diyetinin ödenmesini istiyor.
    Kadı Hızır Bey, bu kez de Padişah Fatih Sultan Mehmet’e dönüyor ve “Sen ne diyorsun bu duruma?” diye soruyor.
    O İstanbul’u almış Cihan Sultanı Fatih, aynı şekilde, kendini savunmaya çalışır;
    “Ben ki, Osmanlı Sultanı Fatih Sultan Mehmet’im. İstedim ki, öyle bir camii yaptırayım ki, kubbesi Ayasofya’dan daha yüksek olsun. Bana bu mimarı getirdiler. Kendisine durumu anlattım ve bunu yapıp yapamayacağını sordum. O da, ‘yaparım” dedi. Ancak, camii bittikten sonra, yaptırdığım ölçümlerde, kubbesinin Ayasofya’nın kubbesinden daha yüksek olmadığını gördüm.
    Demek ki, kendisi de Hıristiyan olması nedeniyle benim isteğimi bu mimar yerine getirmek istemedi. Bunu kasıtlı yaptığını düşünerek, kendisine bir ders olması için ben de elini kestirdim...”
    Bunun üzerine Kadı Hızır Bey hükmünü verir;
    “Sen Murat oğlu Mehmet... Bu kişinin elini yargılanmadan kestirdiğin için suçlusun ve kısas olunacaksın. Senin de elin onun eli gibi kesilecek. Ya da eğer onu razı edebilirsen, ölünceye kadar onun ve ailesinin geçimini temin edeceksin...”
    Bu adaletli karar karşısında mimar hem şaşırır, hem de çok memnun olur.
    Padişah Fatih Sultan Mehmet, mimarla anlaşır, onun ve ailesinin ömür boyu geçimini temin etmeyi üstlenir.
    Mimar, Kadı Hızır Bey’in huzurundan ayrıldıktan sonra, Cihan Sultanı Fatih Sultan Mehmet, kaftanının altından kılıcını kadıya göstererek;
    “Eğer ki, padişahlığımdan korkup, haksız bir karar verseydin, billahi kılıcımla kelleni kesecektim” der.
    Bunun üzerine, Kadı Hızır Bey de, oturduğu kürsünün altından çıkardığı koca bir topuzu Padişah Fatih Sultan Mehmet’e göstererek;
    “Hünkarım!.. Eğer ki, sen de padişahlığından gururlanıp da, huzurumda saygısızlık yapıp, kararımı dinlemeseydin, billahi bu topuzla başını ezecektim!..”

    Ben bunu üsküdarda adı halen aynı olan Eski mahkeme sokakta gördüm okudum çok önceleri ...
    Şaşırmadım dersem yalan olur. Ama ilk aklıma gelen soru şu oldu ? Bu cami Hangi Camii ? Bu camii YOK... Bu kadar tarihe mal olmuş bir caminnin adı sanı olmaz mı nasıl yok olur dedim aradım taradım bulabildiğim en iyi yanıt bu camiinin 1766 depreminde yerle bir olduğu ve yerine Fatih Külliyesinin yapılmış olabileceği oldu. Ama nedense caminin ismi hiç bir kayıtta yok...
    Görüldüğü üzere olay sizin anlattığınız gibi olmadığı bir yana çokta muallaktadır ki bence olmamıştır. Üsküdarda bu olayın olduğunu belgeleyen bir yazıdan başka ve evliya çelebinin anlatımı dışında belge yoktur. Üsküdardaki yazınında geçmişi 2006 dır...
    Hızır Kadı vardır fatih Sultan mehmet te vardır Ama hiç bir resmi kaynak ki en önemlisi Osmanlının resmi tarihçileridir geçmişi günümüze taşıyan böyle bir olayı yazmamaktadırlar.
    Kaldıki bu olay tek başına olmuş olsa bile osmanlının uyguladığı hukuk sisteminin ana hatlarını bize veremez. Daha çok Padişahın eyilimi ile seyreden bir gerçeklikte gittiğini görmekteyiz. Fatih çok büyük bir padişahtı onun döneminde çok adil olunduğu söylenebilir. Ama unutulmamalıki vahidettin de osmanlı padişahıydı o dönemdede kadılar vardı ( yabancıları yargılama hakkı olmayan kadılar ) ve bu kadılar burun diyeni yıldız diyeni hücrelerde öldürtmekten çekinmediler...
    Sözün özü söylencelere dayanarak konuşmak doğru değildir. Kaldıki sizin yazdığınız '' "Padişahım, şu ana kadar ben Allah'ı temsil ediyordum. Ben oturuyordum, siz ayaktaydınız. Çünkü siz maznun mevkiindeydiniz. Allah'ı temsil eden siz değildiniz. Adaleti veya adaletsizliği temsil ettiğiniz, mahkemenin sonunda belli olacaktı. Ben Allah'ı temsil ediyordum; adaletin sahibi bendim o sırada. Şimdi benim görevim bitti. Şimdi bana, size tâbî olan, sizin imparatorluğunuzun bir kadısı olarak el etek öpmek düşer." diyor.'' sözleri islam inancına aykırıdır. Allah ı peygamber dahil kimse yeryüzünde hiç bir şekilde temsil edemez. Günde bin altında sanırım OSMANLININ SONU OLMUŞTUR....
    Saygılarımla.

  9. #8
    Kayıt Tarihi
    Sep 2006
    Nerede
    Hakkari, Yüksekova, New Zealand.
    İletiler
    31
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Re: Osmanlı'da adalet

    Bu konu ilginçmiş. Ben yorum yapmayayımda gerçek bir olayı anlatayım.
    Rüstem Paşa yı bilirmisiniz bilmem Lakabıda topal Diyarbakır valiliğinden Sadrazamlığa yükselen bir şahıs. Sonuda tartışmalı ama olsun varsın. Bu şahsın büyük bir kaç özelliği var...
    Devir Kanuni devri bilirsiniz kanuni lakabını hak ederek almış büyük bir cihan padişahıdır. Gerçi nedeni hala tam bilinmeyen ( Bilinende söylenmeyen ) basit bir bahaneyle Kara Ahmet Paşa'yı Divan-ı Hümayun'un ortasında idam ettirende odur olsun Kanuni ya...
    Neyse devir bu devir. tarihe Kanuni olarak geçecek padişahın devri. Ama bu devre bir olaya daha tanıklık ediyor ve hala içimizden çıkabilmiş değil. Bunun adıda Rüşvettir. Bu Rüstem paşa '' Osmanlıya Rüşveti ben soktum'' diye övünür durur. Devlet aracılığı ile yapılan işlerin komisyonu olarak rüşveti alıyordu. Nedendir bilinmez o zamanın etik değeride şimdiki gibimiydi neydi kimse bunu yadırgayıp sorgulamıyordu. Çok kuvvetle muhtemel Rüstem Paşa camii ve külliyesinden bile bayağı bir rüşvet götürmüştür. Eserin sahibide koca Mimar Sinan.
    Sonunda Rüstem Paşa nın kellesi gider. Diyeceksiniz ki işte Osmanlı adaleti yakaladı mı affetmez... Yok Rüşvet olayına Kanuni dahil kimsecikler itiraz etmedi. Kellesi başka olaydan gitti...
    İlk okuduğunuzda inanamayacaksınız nedenine hadi be ?? diyecek belkide helal olsun diye içinizden geçireceksiniz. Kellesinin gitmesine neden olan suç karısını tekme tokat dövmesi... Karısını dövdü kellesi gitti. O muhtemelen karısını dövmesinide Rüşvet gibi yanında kar kalacak sanmıştı ama kazın ayağı öyle olmadı..
    Sadece bu kadarına baktığımızda OSMANLI adaleti müthiş gibi oluyor kadın haklarını ne biçim koruyor karısını dövdü diye hop kelle gidiyor yiyiyorsa dokun hatun kişiye.... Ama oda öyle değil çünkü Rüstem Paşa nın dövdüğü karısı Mihrimah Sultan Mihrimah Sultan kim ?Koskoca Cihan Padişahı Kanuni Sultan Süleyman ve Hürrem Sultan'ın tek kızı... Yani padişahın kızını tekme tokat dövmek breh breh breh...
    E tabiiki Mihrimah Sultan ın bu olayı duyulunca OSMANLI adaleti hukuku jet gibi çalıştı ve Rüstem paşanın boynu üzerinde duran miskin kafası gidiverdi. Ama getirdiği Rüşvet sistemi sapasağlam kaldı hatta gelişti semerdi...
    Osmanlı Hukuku böyle bir yapıdır işte aynı zamanda....

  10. #9
    Kayıt Tarihi
    Feb 2010
    Nerede
    kktc
    İletiler
    672
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Re: Osmanlı'da adalet

    Osmanlı kendisine rakip olmasın diye, kardeşini kesen , astıran padişahlarla ünlüdür.Şimdi siz buna adalet mi diyorsunuz?.Nedir sizlerde bu Osmanlı hayranlığı!. Ben bir de bunu anlyamıyorum.Bir oturun düşünün. Osmanlı ne kadar TÜRK!..Daha sonra da adaleti konuşuruz.Gerçi Commordan sonra bana yazılacak pek bir şey kalmamış ya Neyse

+ Konuyu Yanıtla

Bu sayfada bulunan kavramlar:

Benzer Konular :

  1. Onarici adalet ve ceza adalet sisteminde uzlaştirma
    ONARICI ADALET VE CEZA ADALET SİSTEMİNDE UZLAŞTIRMA - Ekrem ÇETİNTÜRK - Ocak 2017 - 1. Bası - Yeni - 978-605-3000-792 Bu kitap Adalet Yayıncılık...
    Yazan: Hukuk Kitapçısı Forum: Hukuk Kitapları Tanıtımı
    Yanıt: 0
    Son İleti: 14-01-2017, 11:50:05
  2. [Ceza davaları] Adalet suçu suçluyu değil, adalet sonuna kadar masumiyeti aramaktır.
    Merhabalar kardeşimin davası ile ilgili olarak savcılığa avukatımız aracılığıyla 4 tanık, yeni delliler ve suçu işleyen kişilerin bilgilerini...
    Yazan: legal50 Forum: Ceza Hukuku
    Yanıt: 24
    Son İleti: 28-05-2016, 22:42:00
  3. 'Beyoğlu'ndaki Susurluk'ta Yargıtay kararı bozdu. Adalet mi arıyorsunuz? Alın öyleyse size adalet!!
    Milliyet, 10 Nisan 2007 'BEYOĞLU'NDAKİ SUSURLUK'TA YARGITAY KARARI BOZDU Turan Çevik'e yargı yolu Yargıtay, hayali ihracatçı Turan Çevik ile...
    Yazan: Devrim Sinan Karavelioğlu Forum: Güncel - Siyaset - Tarih - Tartışma
    Yanıt: 1
    Son İleti: 11-04-2007, 17:26:31
  4. Sosyal adalet olmadan hukuki adalet olmaz
    Hukuki adalet olmadanda hiçbir mülkün temeli olmaz .Bugün sahip olduklarımız yıkılmaya yakın olanlardan başka hiçbirşey değil aslında. ücretsiz...
    Yazan: walker_rainy Forum: Güncel - Siyaset - Tarih - Tartışma
    Yanıt: 0
    Son İleti: 27-10-2006, 11:08:24

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.