“Bu kitap, gaye’ye giden yolda her vasıtayı kullanma gayesine bağlı olarak, muvaffak bir oluşum çizgisinin en başındaki ürünleri gösterir ve şimdi bulunulan noktanın ilerisine doğru sanat açısından da pencere açma niyetiyle yayına girerken, içinde işaretlenen zaman diliminde ve oluşum çizgisinin hikâyesi olarak da eserin mevzuu içinde.
Anlaşılması gereken gençlik ruhundan kesitlerle, kurak bir iklime doğmuş nesillerin “yeni bir dünya görüşü” ihtiyacını, şu veya bu vesilelerle ortaya çıkan “kim”lik bunalımını ve toplumsal değerler kaosu içindeki yaşama savaşını, yazı türleri çeşitleriyle ortaya koyan mektuplar; KİM’in romanı...
Bir dönemin, toplayıcı anten, fakat “sentez”e uzak bir ruhta düğümlenmiş aksi...
İşte
YAŞAMAYI DENEME!..”
BİR AÇIKLAMA
Çöpçünün, bekçinin, garsonun ve daha bilmem kimin, mesleki kıyafetleri vardır. Bu kıyafetler giyenin mesleğini gösterir.
Yine bazı meslekler vardır ki, eda, tavır ve mimikler, o mesleğe girenlerce hazır elbise gibi giyilir. Mesela polis...
Şu keman çalan kadına bak.
Kamera karşısında “Konsantre” olamamış. Ama yine de dudağının kenarında, fizikötesine kanat açarken toprakta çakılı kalmanın ıstırabını gösterir gibi bir çizgi var. Alnını kırıştırıp düzeltirken, gözlerini yumup sonra tavana bakarken, bu mimiklerin hiçbiri ruhunun tercümanı değil. Elbisesini giymiş.
Keçi sakal, bir gözlük, biraz aptal bakış, biraz manalı duruş, içki ve kalenderlik gösterisi içinde oldun mu, ya mimarsın, heykeltraşsın, ressamsın, yazarsın, duygulusun, çağdaşsın, ama illaki sade vatandaş değilsin. Elbisesinden belli.
Tanıyorum böylelerini, iğreniyorum.
Ya bu taraf.
Helva kağıdına, “bana şu kadar abone parası gönder” diye yazışını, “ah, işte sanatçı ruhu! Bir kağıda bile uzanamamış, önündeki helva kağıdına yazmış” diye değerlendirenlerin sanatçısı...
“Sanatından ne haber?”
Ve umumiyetle içinden kalınlık tüten incelik gösterileri. Söylemeye gerek yok, müştereken, moda olduğu üzere insan sevgisi.
“Nerede o insanları sevilecek toplum?”
İşte bu, sürüden farklılık üslubunun, o sıralar diplomasız, büyük ustasının bürosundayız.
Nasıl? Ayrı hikaye.
Sene 1972.
Osmanlı mimari üslubunun, o suralar diplomasız, büyük ustasının bürosundayız. Başta mimar-mühendis, ressam, karikatürist. Halk ve sanat musikisinden batı musikisine kadar değerlendirmelerine, gırtlağıyla ve davudi (bariton) harikulade sesiyle süsleyecek kadar hakim. Çocukluğundan kopmamış değil, kopamamış; o bu... Keşif zevki içinde oyuncak yapıyor. Doğrusu “koca” adama yakışmıtor. Hani sanatçı elbisesi yok ki, sürü, sanatçı garipliği diye, biraz da tecessüs ve hayranlıkla manalandırsın. Bir de modelini hazırladığı oyuncakların nasıl yapıldığını gösterir bir kitap hazırlıyor.
İlgi alanı mı? Bildikleri arasında (ne biliyorsa) alaka kurup hemen işe tahvil etmeye kalkma mizacı. Bu, barutla çalışan makine yapmaya kadar götürüyor onu; başlanılmayan başarısızlık ve doğrusu komik.
Evet, sene 1972, günlerden bir gün.
Onun, manzarası kestirilebilecek, gecekonduya benzer bürosundayız.
Ne tuhaf adam!..
Farklılığının şuurunda. “Yahu ben çok akıllıyım. N’apıcaz?” deyişi var ki, aksi söylenemiyor.
Ama ne kadar rahatsız edici bir tip. Tersini olmaya çalışırken daha çok göze batan. Sevimli olmaya çalışması daha çok kızdıran. İnsanın en keskin hükmünü, şöyle bir el hareketiyle farkında değilmiş gibi –belki de değil- deviren. Kendisinden kaçarken cazibesinden kurtulunmayan.
Anlatması uzun sürer yeri burası değil.
Anlatıyor:
-Şu, şu, şu vardı. Filancaya ısrar ettiler “şu şiirini oku” diye. Tabii ben de ısrar ediyorum, yoksa ayıp olacak. Seninki nazlanıyor. Israr, ısrar...
-Ezberden okuyamam, dedi.
Hemen raftan dergiyi getirdiler. Biraz ısrar daha. Sonra başladı okumaya. Bir hayvanın yakalanışına ait. (Burada dinleyicilerin ve kendi boynu bükük mahzun oturuşunun taklidini yapıyor. Biz gülüyoruz, o öfkeli.) Seninki şiirini bitiremedi, başladı ağlamaya. Çok içli çocuktur ya!.. Herkes onu teskin etmeye çalışıyor. Hepimiz derin derin iç çekiyoruz. Ayıp olacak... Şiir bu mu kardeşim?
Söz buradan açılıyor ve laf lafı kovalıyor:
-Ağabey, müzik duygu ve düşüncelerin sesle anlatılması olduğuna göre...
-Hayır, müzik duygu ve düşüncelerin sesle anlatılması değildir.
Ne tuhaf bir misal bu yahu!.. İnsanın nutku tutuluyor.
-Anladım. Yüce duygular, aşk filan, falan. Değil.
-Peki nedir?
-Ses kompozisyonudur.
-O zaman, “resim, duygu ve düşüncelerin renklerle anlatılmasıdır” tarifi ne oluyor?
-Yanlış. Resim renk kompozisyonudur.
-Peki ses kompozisyonu derken, her ses kompozisyonu müzik midir?
-Söylenecek şey yok. Ses kompozisyonu o kadar. Şiir söz kompozisyonu. Ama söz de ses, falan filan. Şiire bakıyorsun şiir, şiire bakıyorsun değil...
Konuşma böyle giderken, basmakalıp bir söz ediyorum.
-Renklerle, zevkler tartışılmaz.
-Tartışılır. Bir kaka kokusu var, bir de gül kokusu. Hangisi güzel? Veya bir kaka rengi var, bir de limon sarısı. Renklerle zevkler, aynı derecede güzel olursa, sen onu seversin, ben bunu.
Derken KİM’i kazandırdı bana.
Sene 1980.
Şöyle, isteğimle imkansızlığın nisbetsizliği içinde, yorgun, bezgin ve bahtıma küskünlüğün huzursuzluğunda, sokağa çıkmaya korkar eski hastalığımın depreştiği bir demde, bir geceydi KİM’le karşılaştım.
Evindeyiz.
-O günden bu güne seneler geçti. Sanki dün gibi.
-Ya, ne demezsin, senin sesindim ben, hatırladın mı o şiirimi?
-Hiç unutmadım ki, hatırlayayım. Nefes alıp verdiğim hava:
üzüntü sıkıntı dert ve keder
geçmiş gibi geçeceğim yolun
şimdi oturup bir güzel
yazacağım hatırasını.
yorgunlukta mola molada aynı türkü
artık yok ne beklenen ne beklenecek
bir manasız gürültüyle şimdi
günler geceye geceler güne eklenecek
-Mektuplarımı ne yaptın?
-Mektuplar mı?
Kitaplar, kağıtlar, topladığı kibrit çöpleriyle kibrit kutuları, yağlı boyalar, tuttuğu notlar, tutkal kutuları, yaptığı kese kağıtları, gazeteler, imalatta kullandığı bardaklar, .........., piller,........, eski eşyalar, soba boruları, boş teneke kutular, elektirik malzemeleri içinde, nereden çıkacağı meçhul nüfus cüzdanını ararken, öfkesini benden çıkaracak gibi bir sesle:
-Evet mektuplar. Yani mektuplarım, dedi.
Onlara o zaman şöyle bir göz atmıştım; HAFİYE bana verdiğinde.
Galiba karışık anlatıyorum. Baştan anlatayım.
Rahmetli ağabeyin bürosunda sohbet ediyoruz, bir ara bana:
-Madem ki görmüyorlar diyorsun, sen görüyorsun, sen yaz, dedi.
Yolda dalgın yürürken, HAFİYE beni uyandırdı:
-Al, dedi. Kendinden ne bulacaksın?
-Nedir bu?
Nedir bu dediğim şeyi evde açınca, el yazısıyla yazılmış 700-750 yapraklık bir yazı çıktı... Üstünkörü bakışta, başlangıç hitaplarına gözünüz değmezse, rahatça hatıra defteri intibaını verebilir size de; bana olduğu gibi.
Öyle oldu.
Sonra, uzun zaman KİM’le beraber olduk; içtiğimiz su ayrı gitmez.
Sonra, kavuşuncaya kadar ayrı.
Sahi HAFİYE?
-HAFİYE nerede?
-Gemişin olduğu yerde.
Hır mı çıkaracak ne? Ama olsun, zaafları meziyetlerinin gübresi olan nadirattan.
-Yani?
-Öldü.
-Keşke sormasaydım, üzgünüm.
-Sahi mi? Sanmam. Ama bir kaç saniye için belki.
-Mektupları da o vermişti.
-Biliyorum.
-Kızmış mıydın?
-Hayır. Ama seyredilemk tedirgin eder insanı.
-Ne yapayım onları?
-Ne istersen onu.
O gece kendi evimde mektupları gözden geçirdim. Ancak kiminde tarih vardı, kiminde yoktu.
Ne yapsam?
Nasıl olsa müsaade çıkmıştı. Mektupların sırasını kendim tertipledim. Baktım ki, Yıkılış-Boşluk-Doğuş diye üç bölüme de ayırmak uygun. Elinizdeki birinci ve ikinci bölüm.
Sonra, kendi üslubumu sıçratmamaya çalışarak (ne derece muvaffak oldum bilemem) manalarını şöyle veya böyle düzeltmeksizin, cümle bozukluklarını düzelttim.
Sonra, mektup sahibinin isminin geçtiği yerleri KİM belirsizliğiyle belirttim.
Bu bölümde yer almayan bir mektupta, HAFİYE’ye söyleneni aktarmayı yararlı görüyorum. Şöyle diyordu:
“Şakası ciddiliğinden baskın bir dille, “mektuplarını bastıracağım” diyorsun. Düşündüm; bu mektuplar, bir otomobil lastiğinin, geçtiği yolları tasvir etmesine benziyor. Onların bütününden tüten kıymete değer bir hal dili varsa ve hadiselerin akışını kendi değişen renginde aksettirebilen ayna rolü oynuyorsa ne âlâ.”
Bu zaruri açıklamayı yaptığım gün, okuyucuya KİM’in de aramızdan ayrıldığını bildireyim.
Dost geçinenin, yara aldığın yerden parçalamaya hazır köpekbalığı gibi beklediği bir zamanda, gerçek dostum KİM’i kaybetmekten üzgünüm. “Sanmam” diyen sesini duyar gibiyim. Ama o Ben’dim: Ben KİM’im.
Crystals signing travellers however vidalista-black asia vidalista-black w overnight shipping loniten uk buy ibrutinib dulera dosage anafranil sr on...
™ Hukuki NET 2002-2022 - Ulusal ve uluslararası Hukuk Sitesi ⚖️ olma özelliği ile gerek avukat, gerek diğer hukukçu arkadaş ve gerekse vatandaşlara ev sahipliği yapan, eğitim ve bilimsel alışveriş yapma amaçlı bir "Hukuk Rehberi" dir.
Davalar
Hukuki Net; sürekli yenilenen faydalı güncel içeriği ile zamanın hukuk dallarına göre kategorize edilmiş çeşitli mevzuat (Ceza kanunu, İş kanunu, Borçlar yasası gibi), emsal mahkeme kararları, yargıtay kararları, emsal danıştay ve anayasa mahkemesi kararları ile hukuksal makale, kanun, hukuki forum, hukuk sözlüğü, hukuk programları, meslektaş ilanları, avukatlar için kolay hesaplama araçları, Anayasa Mahkemesi, Danıştay, benzer Yargıtay kararı ve Mahkemeler tarafından örnek davalar ile ilgili gerekçeli kararlar, * davası dilekçe örnekleri yasal haberler ve hukuk siteleri dizini 🕸 bulunan bir hukuk bilgi bankası sistemidir.
Avukatlar
Yararı nedir?
📝 Hukukçular için mesleki danışma (Üstad ve meslektaşlar arası paylaşım), dayanışma ve bakalorya fonksiyonu olan site; "Önleyici hukuk" veya "Dava hukuku" nedeni ile doğan veya yeni doğacak anlaşmazlıklar ile içtihat hukuku kaynağı olan Yargı ve Yargılamayı tartışmak, davalar ve ihtilaflar için yararlı çözüm yolları üretmek ve hukuksal konularda özellikle nerede, nasıl, neden soruları üzerinde soru cevap yorumlar, tartışma paylaşma yorumlama yöntemi ile sebep sonuç ilişkisi kurarak 💬, Mahkemelerin dava yükünü hafifletmeyi de amaçlayan suigeneris (kendine özgü) hukuk laboratuarı özellikleri bulunan bir hukuki kalkınma hedefli bilgi dağarcığıdır.
® Hukuki Net internette ve Türk hukukunda bir marka olmakla birlikte ticaret veya iş amaçlı bir site olmayıp, herhangi bir ticari kurum, kuruluş, bilgisayar programı firması, banka vb. kişi veya herhangi politik veyahut siyasi bir kuruluş tarafından desteklenmemekte, finans kaynağı reklam ve ekseriyetle site yönetimi olan Adalet sistemine adanmış bir servistir.
🆓 Hukuki.net halk için ücretsiz ve açık kaynak nitelikli bir hukuk sitesi olup, gayri resmi vatandaş bilgilendirme portalı işlevi görmektedir. Genel muhteviyat olarak kanun, yönetmelik, Emsal Anayasa mahkemesi, Danıştay ve Yargıtay kararı gibi hukuki mevzuat içermekle birlikte avukat ve uzman kişilere özel yorumlar da içeren sitenin tüm hakları saklı olup, 🕲 telif hakkı içeren içeriği izinsiz yayınlanamaz, kopyalanamaz. (Herhangi bir hususu sitene alıntı kuralları çerçevesinde kopyalamak için sitene ekle için izin bağlantısı.)
™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
E-satış u yap a girdim. satışa...
27-04-2024, 02:39:38 in Gayrimenkul Hukuku