+ Konuyu Yanıtla
1 / 6 Sayfa 123456 SonSon
1 den 10´e kadar toplam 60 ileti bulundu.

Konu: Hiçbir Gerekçe Savaşı Makul Gösteremez

Hiçbir Gerekçe Savaşı Makul Gösteremez Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Jun 2002
    Nerede
    İstanbul, Türkiye.
    İletiler
    189
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Hiçbir Gerekçe Savaşı Makul Gösteremez

    Böylesine kritik bir dönemde, savaşın tüm dünyaya, özellikle ülkemize ve Ortadoğu’ya felaketler, huzursuzluk ve karışıklıklar getirmesi muhtemel olan bir dönemde , Türk halkının geleceğine sahip çıkması, sessizliğini bozması son derece önemlidir.

    Herkesin bu konuda bireysel sorumluluğu olduğunu göz önünde bulundurması gerekir.

    Sessiz kalmanın dolaylı da olsa savaşa destek olacağını akıllarımızdan çıkarmayalım.

    Her gün gazetelerde okuduğumuz, televizyonda izlediğimiz, savaş sırasında ve sonrasında muhtemel ortaya çıkacak vahim değerlendirmeleri, gün içerisinde kendimizi işlerimize kaptırarak unutmayalım.

    <span id='hl' style='background-color: #FFFF00'>Uzun sürede, büyük özveri ve gayretle elde ettiklerimizin bir anda elimizden çıkabileceği ihtimalini göz ardı etmeyelim. </span id='hl'>

    Kötülüğün eninde sonunda herkese dokunacağını unutmayıp, boşvermişliği kenara bırakalım.

    Sonrasında çok şaşıracağımız ve pişmanlık duyabileceğimiz bir konuma beklenmedik şekilde, hızla girebiliriz. Tarih bunun örnekleri ile dolu değil mi?


    Millet iradesinin birçok şeyi değiştirebileceğine olan inancımızın güçlü olması gerekmektedir.

    Sorumluluğu başkalarının üzerine yıkmanın bir anlamı yok, Kimsenin üstün bir gücü veya farklı bir kabiliyeti, becerisi yok.

    Kararları alacak olanlar da sıradan insanlar....

    Önemli olan bir şeyleri değiştirilebilecek güce toplu olarak sahip olduğumuza inanmamız. Sunulabilecek farklı çözüm şekilleri her şeyin akışını kolaylıkla değiştirebilir.

    Çözümsüz hiç bir konu olamaz. .

    <span id='hl' style='background-color: #FFFF00'>Birileri bizleri bunun zor ve uzakta olduğuna ikna etme peşinde. </span id='hl'>
    Önemli olan bir fikre sabit olarak takılıp kalmamaktır. Çözümün savaş olmadığı açıktır.

    Görünürde bu acımasız yöntem kullanarak birşeylerin değişebileceği düşünülebilir ancak bunun kalıcı çözüm sağlayacağını düşünmek yanlış olacaktır.

    Aksine savaş çözümsüzlüklerin bir başlangıcı olacaktır.

    Hiç bir gerekçe savaşı makul gösteremez. Bu doğrultuda ikna olanların bir an önce kanaatlerini değiştirmeleri son derece önemlidir.




    Hukuki NET Güncel Haber

    Hiçbir Gerekçe Savaşı Makul Gösteremez konulu yargıtay kararı ara
    Hiçbir Gerekçe Savaşı Makul Gösteremez konulu hukuk haber

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Jun 2002
    Nerede
    İstanbul, Türkiye.
    İletiler
    189
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    HÜKÜMET YETKİLİLERİNİN , KOMUTANLARIN BARIŞÇIL YOLLARLA ÇÖZÜM İÇİN GEREKEN ÇABALARI SÜRDÜRECEKLERİ YÖNÜNDE AÇIKLAMA YAPMALARI SON DERECE OLUMLU VE İSABETLİ BİR GELİŞME.


    BAŞBAKAN’IN BARIŞ SÜRECİNİ SONUNA KADAR ZORLAYACAKLARI YÖNÜNDEKİ İFADELERİ DE UMARIM ÇÖZÜMÜN SADECE SAVAŞTA OLMADIĞININ ANLAŞILDIĞININ BİR GÖSTERGESİDİR.


    <span id='hl' style='background-color: #FFFF00'>SAVAŞSIZ ÇÖZÜM ARAYIŞLARI OLMASI VE BU KONUDA ISRARLI BİR TAKİP OLMASI ÖNEMLİDİR.</span id='hl'>

    HALKIMIZIN ORTAK ARZUSUNUN GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULMASI, ALINACAK YANLIŞ BİR KARARIN UYGULAMASINI GERÇEKLEŞTİRENLERİN İLERİDE KINANMAMALARI, AYIPLANMAMALARI İÇİN DE SON DERECE ÖNEMLİDİR.

    KENDİMİZİ BİRİLERİNE BORÇLU GİBİ HİSSEDİP, ÜLKEMİZİN GERÇEK VE İLERİYE YÖNELİK ÇIKARLARINI GÖZARDI EDİP, KAMU VİCDANINA AYKIRI HAREKET EDİLMESİNİN HESABININ BİR GÜN MUTLAKA SORULACAĞI UNUTULMAMALIDIR.

    İLLA BİR TARAF OLMAMIZ SÖZ KONUSU İSE BUNUN, TARAFIMIZIN SAVAŞIN KARŞISINDA OLMASI GEREKTİĞİ GAYET AÇIKTIR.


    BU DOĞRUYA MECLİS DIŞINDAKİ PARTİLERİN DE SAHİP ÇIKMASI SEVİNDİRİCİ BİR GELİŞME.


    <span id='hl' style='background-color: #FFFF00'>HUKUKUN VE ADALETİN UYGULANMASI KONUSUNDA EN UFAK TAVİZE TAHAMMÜL EDEMEDİĞİNİ İDDİA EDEN, DAİMA DOĞRUNUN YANINDA OLMAYI KENDİNE ŞİAR EDİNENLERİN, VİCDANA SAHİP HERKESİN, MASUM İNSANLARIN ÖLDÜRÜLMESİNİN KARŞISINDA OLDUKLARINI BİR YOLLA DUYURMALARI, ANLATMALARI ACİLİYET TEŞKİL ETMEKTEDİR. AKSİ ACİZLİK DEĞİL DE NEDİR? BU KARARLIĞIN SONUCUNDA TÜRKİYE KARŞI KARŞIYA KALDIĞI BU ZOR DURUMUN ÜSTESİNDEN GELECEKTİR. MESELE TÜRK HALKININ MESELESİ, BİZ SAHİP ÇIKMAYACAĞIZ DA KİMLER BİZİM YERİMİZE SAHİP ÇIKACAK??</span id='hl'>


  4. #3
    Kayıt Tarihi
    Jul 2001
    İletiler
    5.751
    Blog yazıları
    1
    Dilekçeler Sözleşmeler
    17
    Dosya Yükleme
    53

    Tanımlı


    MGK 'BARIŞ' dedi

    Türk halkının 'savaşa hayır' sesine Milli Güvenlik Kurulu da kulak verdi: Sorunun BM kararları ve uluslararası hukukun meşruiyeti temelinde barışçı yollardan çözümü için çabalar sürdürülmeli düşünesi ağır bastı.

    Akşam Gazetesinde yayınlanan habere göre;

    Ankara, ABD'nin

    '1 Ocak'a kadar kararını açıkla' baskısına, tek sesle yanıt verdi. Milli Güvenlik Kurulu (MGK), Irak'a operasyonun BM kararları ve uluslararası hukuk meşruiyetine dayanmasını istedi. Böylece MGK da, AKP Lideri Tayyip Erdoğan'ın, 'BM kararı şart' açıklamasını destekledi.

    MGK, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer başkanlığında Çankaya Köşkü'nde toplandı. ABD'nin, Irak operasyonu için üs ve asker konuşlandırma talebi MGK'da masaya yatırıldı. Kurul, 5.5 saatlik toplantıda Türkiye'nin savaşa katılması veya katılmaması halinde kazançları ve kayıpları tek tek değerlendirdi.

    Bekle-gör taktiği

    Kurulun asker ve sivil kanadı, Irak operasyonuyla ilgili ABD'nin taleplerine karşı çeşitli seçenekleri değerlendiren raporlar sundu. Operasyona verilecek desteğin boyutlarının, Türkiye'ye siyasi ve ekonomik getirisi götürüsü rakamsal boyutlarla ifade edildi. Bu raporlar ışığında, ABD'ye verilecek tarihi yanıtı belirlemeye çalışan MGK'da, zaman baskısına rağmen, BM Silah Denetçileri'nin raporlarını sunacağı 27 Ocak'a kadar bekleme eğilimi belirdi. Ancak kurulun asker kanadı, BM, ABD ve operasyona destek veren ülkelerin yoğun bir faaliyet içinde bulunduğunu hatırlatarak, Türkiye'nin savaşa hazırlıksız yakalanmaması için gereken önlemlerin alınmasını gündeme getirdi.

    Askerler, Türkiye'nin operasyonla ilgili kararının 'siyasi' olduğunu vurguladı. Türkiye'nin önündeki seçenekler şöyle sıralandı:

    İki senaryo

    Türkiye'nin Irak operasyonunda ABD yönetimine destek vermemesi üzerine kurulu ilk senaryoya göre, şunlar yaşanacak:

    - Türkiye, Irak'ın yeniden yapılandırmasında söz sahibi olamayacak.
    - Kuzey Irak'ta yaşanan gelişmelerin dışında kalacak olan Türkiye istemediği gelişmelere tek başına göğüs gerecek.
    - Ekonomik zararların telafisinde destek bulamayacak. IMF ve Dünya Bankası ile ilişkilerde de ABD'nin desteği kaybedilecek.
    - Kıbrıs pazarlıklarında ABD desteği olmayacak.

    Türkiye operasyona destek verirse, tablo şöyle olacak:

    - Ekonomik zararın telafisi için ABD desteği gündemde olacak.
    - ABD, Ankara'nın kırmızı çizgilerine saygı gösterecek. Kuzey Irak'ta Türkiye'nin kontrolü dışında gelişmeler yaşanmayacak.
    - Türkiye, Müslüman ülkeler nezdinde güven ve itibar kaybedecek.
    - ABD operasyonu başarılı olmazsa, Türkiye, Irak ile karşı karşıya kalacak.

    MGK'da K.Irak'ta bir Kürt devletine kesinlikle izin verilmeyeceği de karara bağlandı.

    Uluslararası meşruiyet

    Toplantıdan sonra yapılan açıklamada da şöyle denildi:

    'ABD'nin Irak'a yönelik olası askeri harekatı konusunda, özellikle Türkiye'den beklentileri ve son gelişmeler, Türkiye'nin uzun vadeli çıkarları çerçevesinde değerlendirilmiş, sorunun BM kararları ve uluslararası hukukun meşruiyeti temelinde barışçıl yollarla çözümü için gerekli çabaların sürdürülmesinin önemi vurgulanmıştır.

    Ayrıca, ülke genelindeki güvenlik ve asayiş durumu gözden geçirilmiş, bu kapsamda daha önce yürürlüğe konulan irtica ile mücadele stratejisinde yer alan tedbirler Doğu ve Güneydoğu Anadolu Eylem Planı'nın uygulama durumu hakkında kurula bilgi sunulmuştur.'

    Genelkurmay'da sürpriz zirve

    Yüksek Askeri Şura toplantısı için Ankara'ya gelen Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki tüm orgeneral ve oramiraller, dün Milli Güvenlik Kurulu toplantısından önce Genelkurmay Başkanlığı Karargahı'ndan sürpriz bir toplantı yaptı.

    Şura'dan sonra Ankara'dan ayrılmaması istenen orgeneral ve oramiraller, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök başkanlığındaki toplantıda, Irak operasyonunu değerlendirdi. Irak sınırından sorumlu 2'nci Ordu Komutanı Orgeneral Fevzi Türkeri'nin de bulunduğu zirvede, Irak operasyonu durumunda uygulanacak askeri planların gözden geçirildiği öğrenildi. MGK üyesi komutanların, bu toplantıdan çıkan değerlendirmeyi, birkaç saat sonra başlayan MGK'ya da sunduğu bildirildi.

    MGK öncesi bir başka mini zirve ise Başbakanlık'ta gerçekleşti. Başbakan Abdullah Gül, Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Uğur Ziyal, Irak ile ilgili gelişmelerin değerlendirildiği bir toplantı yaptı. Toplantının bir bölümüne Başbakan'ın askeri danışmanı Korgeneral Köksal Karabay da katıldı.

  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Jul 2002
    Nerede
    Malatya, Türkiye.
    İletiler
    134
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Hiç bir gerekçe savaşı makûl gösteremez!...Bence amacı aşan bir cümledir. Nitekim bunu kabul ettiğimiz zaman tüm savaş gerekçelerini haksız ve kötü görmemiz gerekir. Oysa ki tüm savaşlar haksız değildir,bazen savaşmaya mecbur kalırsınız. Düşünün salt ekonomik ince hesaplarla emperyalist güçlerin saldırısına marûz kaldınız,ne yapabilirsiniz?Kurtuluş savaşımızı düşünün; işgalci devletlerin bizi Anadolu'dan tamamen sürmek yahut en azından boyunduruk altına almak için savaşmalarını ve bunlarla birlikte hareket edip bir zamanlar koskoca imparatorluğun hüküm ve egemenliği altındayken size bir avuç Anadolu'yu bile çok gören düşmanları düşünün,ne yapabilirsiniz? Vatanınız için,canınız için,ırzınız için,çocuklarınız için, özgürlüğünüz için kanınızın son damlasına kadar savaşırsınız. İşte bu gibi durumlarda hiç bir gerekçe savaşmamanızı makul gösteremez. Barış elbette ki güzeldir,ancak onurlu bir barış olmalı... Vatanımda bayrağım dalgalanmalı, özgürlüğümüze,canımıza,namusumuza,çocuklarımıza,ge leceğimize kimse el uzatmamalı... Aksi taktirde savaş kaçınılmazdır,saldırgan taraf siz değilsiniz,haksız taraf da siz olamazsınız,işte bu durumda savaşmamayı hiç bir gerekçe makul gösteremez...



  6. #5
    Kayıt Tarihi
    Jun 2002
    Nerede
    İstanbul, Türkiye.
    İletiler
    189
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Bu başlığı yazarken parantez içinde- savunma dışında- cümlesini de ekleyecektim.

    Ancak bunun zaten biliniyor olduğunu düşünerek bu eklemeye gerek duymadım.

    Ancak uyarınız için teşekkür ederim.

    Konu, ABD’nin savaş için gerekçeler arayışında olmasıdır.

    İşte ‘hiçbir şey savaşın gerekçesi olamaz’ cümlesinin çıkış noktası budur. Yazı da bunun örneklendirilmesidir. Seslenişim ABD’nin düşüncesini makul görenler için...

    Savaşı makul görenlerin sayısı o kadar da az değil. Özellikle ABD yönetimi kendi halkının büyük çoğunluğunu ikna etmiş durumda, ülkemizde dahi savaşın olması gerektiğini düşünenler hiç de az değil.

    Savaş yanlısı olanlara sorsanız, bunu size sözde makul bir açıklama zeminine oturtarak açıklarlar. Oysa aklı başında, muhakeme edebilme imkanına sahip olan insanların, savunmasız, masum insanlara silah yöneltmeyi tek çözüm olarak görmeye inanmalarını bekleyemezsiniz.


  7. #6
    Kayıt Tarihi
    Jun 2002
    Nerede
    İstanbul, Türkiye.
    İletiler
    189
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Başbakan Gül’ün gerek Ortadoğu’ya ygerçekleştireceği ziyaretler, gerekse Irak’a bir ekonomik heyetle göndermeyi planladığı mesajın içeriği, Türkiye’nin Irak konusundaki dış politikasının aktifleştiğinin bir işareti olsa gerek...

    Türkiye’nin geç kalmadan barış sürecinin tesisi için diplomatik ataklarda bulunması gerçekten son derece iyi bir gelişme.

    Aslında ülkemizin böylesine önemli ve hassas olaylarda öncü olması gerektiği açıktır. Çoğu kesimin beklediği de budur.

    ABD ve Irak arasındaki sorunların çözümünde Türkiye’nin aktif bir rol alması gerektiğine ve buna yardımcı olabileceğine inananların sayısı gün geçtikçe artmakta.

    <span id='hl' style='background-color: #FFFF00'>Sessizce geri planda kalıp, izleyici konumda olmak bizlere göre değil.</span id='hl'>

    Köklü ve kalıcı çözümler sunabilecek tecrübeli ve kaliteli kadrolara sahibiz. Sadece imkan verilmediği için seslerini duyuramayanların da yardımcı olup, söyleyecekleri çok şeyler olabileceğini de göz ardı etmeyelim.

    <span id='hl' style='background-color: #FFFF00'>Önemli olan bağımsız ve hür düşünme kabiliyetine sahip olmamız. Klasik görüşleri, çözümsüzlükleri bir kenara bırakıp, vicdanla ve akılla düşünüp, ne olursa olsun daima adalatten yana olmamız ve bunda da inatçı bir kararlılık göstermemiz... Böyle bir bakış açısını işler hale getirmek, hem Türkiye’nin çıkarlarının korunması hem de dünya siyasetinde geç de olsa ülkemizin olması gereken yere gelmesi için son derece ehemmiyetlidir.</span id='hl'>


    (Çözümü savaşta veya bunu kabulde görenlere bir cevap olarak; yurdun dört bir yanında savaşın olmaması için sesini yükseltenler her geçen gün çığ gibi büyümekte.)


  8. #7
    Kayıt Tarihi
    Jun 2002
    Nerede
    İstanbul, Türkiye.
    İletiler
    189
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    Son bir haftadır savaşın olmaması için, -savaşsız çözümlerin- neler olabileceği gündeme gelmekte, tartışılmakta.

    Bilindiği gibi bu çözümlerin başında Saddam'ın güvenliğinin sağlanması garantisiyle, yönetimden çekilip bir Arap ülkesine iltica etmesi geliyor.


    ABD'nin de şu an üzerinde durduğu ve kabul ettiği bu yöntemin uygulanması durumunda savaş ihtimalinin ortadan kalkacağı açıktır. Konuyla ilgili bugünkü gazete haberlerinden bazıları şu şekilde;

    Akşam Gazetesi-04.OCAK. 2003
    Araplar da Sürgünden Yana
    Savaşın kaçınılmaz olması durumunda Arap ülkelerinin Irak Lideri Saddam Hüseyin'in sürülmesine sıcak baktığı bildirildi.

    İkinci bir Körfez Savaşı yaşamak istemeyen Arap ülkelerinin, ABD saldırısının kaçınılmaz olması durumunda Irak Lideri Saddam Hüseyin'in iktidarı terk ederek sürgüne gitmesi fikrine sıcak baktığı bildiriliyor.

    İngiltere'de yayımlanan The Financial Times Gazetesi, Arap ülkeleri arasında kabul gören düşüncenin başını Suudi Arabistan'ın çektiğini yazdı.

    Yazıda Suudi Dışişleri Bakanı Prens Suud el Faysal'ın geçtiğimiz hafta BM silah denetçilerinin 27 Ocak'ta olumsuz rapor vermesi durumunda ABD'nin saldırmadan önce Arap ülkelerine son bir şans tanımasını istemişti.

    El Faysal, Saddam Hüseyin'den görevi bırakmasını henüz istemediklerini belirtmiş, ancak savaşın kaçınılmaz olması durumunda Arap ülkelerine sorunu çözmeleri için bir fırsat verileceğini umduğunu söylemişti.

    The Financial Times'ın görüştüğü bir Arap yetkili, 'Seçeneklerden biri Saddam Hüseyin'in ayrılmasıdır. Bunu şimdi istemiyor, ama Amerikalılar'ın savaş konusunda ciddi olduklarını görünce fikrini değiştirebilir' dedi.

    Silah denetçileri engelleme ile karşılaşmadan görevlerini rahatça yapabildikleri için Saddam'a baskı yapmanın henüz zamanının gelmediğini belirten yetkili, 'Ama rejimine son verecek bir savaştan kaçamayacağını görürse Saddam'ın bir başka ülkeye iltica etme konusunda ikna edilmesi mümkün olabilir: Nereye gideceği önemli değil. Eğer kabul ederse ona toprak bulunacaktır' diye konuştu.

    Bu arada Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış da Saddam'ı sürgüne gönderme önerilerinin geçerliliğini koruduğunu belirterek, 'Saddam'ı kabul edecek ülke bulunur' diye konuştu.
    ------
    Milliyet Gazetesi-04.OCAK. 2003
    Saddam’a Sürgün Seçeneği Gündemde
    ABD, Irak lideri Saddam Hüseyin’in, kendiliğinden görevini bırakıp sürgüne gitmesinin iyi bir seçenek olduğuna inanıldığını, ancak bu yönde bir plan geliştirilmediğini bildirdi.

    ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Richard Boucher, Dışişleri Bakanı Colin Powell ve Savunma Bakanı Donald Rumsfeld’in, Irak liderinin görevi bırakması yönünde konuşmalar yaptıklarını söyledi.

    Boucher, görevi bırakmayı seçenek olarak görmesi halinde, Saddam’ın "bu seçeneği değerlendirmesinin iyi olacağını" kaydetti


    ABD Kiliseleri Savaşa Tavır Koydu


    Irak’ı ziyaret eden Amerikalı din adamları ve uzmanlar, barış için hâlâ şans olduğunu ve Irak’taki gıda sıkıntısından endişe duyduklarını açıkladılar.

    <span id='hl' style='background-color: #FFFF00'>Bağdat’ta basın toplantısı düzenleyen ABD Ulusal Kiliseler Konseyi Genel Sekreteri Bob Edgar, ABD’de Irak yönetimi ve liderliği hakkında olumsuz tablolar görüldüğünü, ancak savaş başladığında en çok etkilenecek kadın ve çocukların durumunun dikkate alınmadığını söyledi. Edgar, "Savaş kaçınılmaz değil. Bu yeni bir yıl ve savaştan kaçınmak için yeni yollar da var" dedi.</span id='hl'>




  9. #8
    Kayıt Tarihi
    Jun 2002
    Nerede
    İstanbul, Türkiye.
    İletiler
    189
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı


    Savaşın çıkacağına kesin gözüyle bakan, ve buna göre ülkemizin hesabının savaştan yana yapılması gerektiğini savunanların nasıl bir mantıkla böyle davranabildiklerini anlamak mümkün değil.


    Ben kendimi biliyorsam en azından benim anlayamayacağım kesin.


    Bu, doğrulardan, adaletten, hukuktan, eşitlikten, demokrasiden, insan haklarından ödün vermek değil de nedir?


    Savaşı makul görüp, savaş yanlısı haber yapmakta mahsur görmeyen bir kısım medya organlarımıza bakıyorum da, kendi koydukları basın yayın ilkelerini ezip geçmeleri bir yana (milleti buna alıştırdılar nasıl olsa!), yerleşik, bilinen hukuk kurallarını ve insan haklarını çiğneyip geçmekte de hiçbir mahsur görmüyorlar, hatta “acaba olmasa mı, buna biraz dirensek mi” şeklinde tereddüt dahi etmiyorlar.


    Savaş tamtamlarına eşlik edip, amiyane tabirle yağcılık yapabiliyorlar.


    Ancak Irak konusunda olduğu gibi, herşey beklenenin tersine de bir anda dönebiliyor.


    Planlar, çıkar hesapları tepe taklak olabiliyor.

    Basında tavrını ve politikasını değiştirmek zorunda kalıyor. İşte son gelişmeler savaşsız çözümün de olabileceğini ortaya koydu.


    Sessizlik tüm hızıyla bozuluyor, ABD’nin hesapları beklediğinin tersine dönecek hale gelebiliyor.


    Tüm dünya savaşa direniyor, tepkilerini seslerini yükselterek dile getiriyor, hükümetler de zorunlu olarak halklarının sesine kulak verip, politikalarının yönünü değiştiriyorlar.


    Savaş karşıtı olduklarını mecburen de olsa ifade etmek durumunda kalıyorlar.


    ABD’nin bundan sonraki adımlarını pervasızca atması o kadar kolay olmayacak.


    Savaş durumunda alacağı riskler giderek artmakta. Uluslararası platformda arkasında destek olarak gördüğü veya sessizliklerinden faydalanabileceğini umduğu devletlerin birer birer çekilmesi elbette gücünü kıracaktır.


    İngiltere ve İsrail dışında artık açık destek veren ülke yok. Rusya, Çin, Avrupa ülkeleri, Arap ülkeleri saldırının olmaması gerektiğini söyleyip çözümün barışçıl yollardan elde edilmesini istiyorlar.

    BM Genel Sekreteri Kofi Annan, Irak’la savaşmak için hiçbir sebep yok şeklinde açıklama yapıyor.

    İşte tüm bunlar ABD’nin kararlılığının gücünü kırıyor. Savaşın makul ve gerekli olduğuna dair verdikleri gerekçelerin, mesajların ve propagandaların amacına ulaşamadığı görünüyor.

    Şu an bu şoklarını ne kadar belli etmeseler de bu gelişmelerin olabileceğini hesaplamadıkları açık.

    <span id='hl' style='background-color: #FFFF00'>İşte tüm bunların başlangıcı savaş karşıtı olduğunu ve çözümün sadece barışta olduğuna inanan insanların gösterdikleri bireysel kararlılıklardır. Çıkan sesler savaşın önlenmesinin mümkün olduğuna inananların sesidir. Tüm bunlar öylesine oluşan gelişmeler değil. </span id='hl'>

    Bu olayda olduğu gibi her olayda tek ölçü olarak alınması gereken her türlü hukuksuzluğun karşısında sonuna kadar dik durup, bunda kararlılık gösterilmesidir.

    Bu kararlılık gerçekten çözümsüzlüklerin önündeki engelleri birer birer kaldırma gücüne sahip.

    Ben buna cidden inanıyorum. Aksi bile olsa, savaş da olsa başka birşey olsa da inancımda en ufak değişiklik olmaz.

    İnanmadığı halde insanların düşüncelerine, çıkar planlarına göre ortak hareket edip, eğilip bükülmek, doğru olduğu açık olan şeylerden taviz vermek zayıflıkdır diye düşünüyorum.

    Seyirci olmak ise acizlik. Aktiflik gerekiyorsa aktiflik gereklidir. Gereken ne ise şart ve ortamına, imkanlara göre hakkıyla yapılmalıdır.

    ABD her defasında dünyadan tepki görüp karşıt seslerin ve görüşlerin daha da güçlendiğini görürse eminim ki geri adım atacaktır.

    Aksini yapmakta kararlı davranırsa daha fazla zarar görüp aşağılanacağı açıktır.

    Korkumuz olmadığını, sadece adaletin ve hukukun taraftarları olduğumuzu bundan sonra sesimizi daha da yükselterek göstermemiz gerekiyor.




  10. #9
    Kayıt Tarihi
    Jul 2002
    Nerede
    Malatya, Türkiye.
    İletiler
    134
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    En büyük TERÖRİST AMERİKA!...

    Mark Thomas'ın Noam Chomsky ile yaptığı ve sf.indymedia.org adlı internet sitesinde yayınlanan söyleşide böyle diyor Amerikalı muhalif yazar. Chomsky ABD'nin Irak'a saldırısı, küresel enerji harekatı, petrol ve silah lobisinin çalışmaları, yeni Ortadoğu projesi, savaş karşıtlığının yaygınlaşması ve yeni emperyalizm konularında ilginç değerlendirmelerini oldukça etkili bir biçimde izah ediyor. Chomsky'nin şu ifadeleri oldukça çarpıcı: "İsrail'in hava gücünün yüzde 12'sinin Türkiye'nin güneydoğu sınırında olduğu biliniyor. İran'a saldırı hazırlıkları yapıyorlar. Irak onları fazla ilgilendirmiyor. Oysa İran, İsrail için her zaman büyük bir tehdit olmuştur. Bölgede söz geçiremedikleri tek ülke İran. İsrail hava kuvvetlerine bağlı bazı uçaklar İran sınırında keşif uçuşları yapıyor. İsrail'in buradaki hava gücü İngiltere'nin, ABD dışındaki bir NATO üyesinin hava gücünden daha büyük. İsrail'in asıl amacı İran'daki Azeri faaliyetleri körüklemek."

    Mark Thomas: Eğer terörizmle savaş ve Amerikan dış politikasının Irak ile olan ilişkisinden başlarsak, bugünlerde neler oluyor?

    <span id='hl' style='background-color: #FFFF00'>İlk olarak şunu ifade etmek isterim ki, 'terörizmle savaş' kavramını kullanırken çok dikkatli olmalıyız. Bu kavramla ilgili bazı kuşku ve çekincelerim var. Çünkü terörizmle savaş olamaz. Bu mantıken imkansızdır. Nedeni de, Amerika'nın dünyadaki en büyük terörist devlet olmasıdır. Şu an Amerika'da görevde olan herkes 'Dünya Mahkemesi' tarafından terörist olarak mahkum edilmiştir. Savaş önergesini geri çekme kararını veto etmelerinden dolayı, çekinceli karar kullanan İngiltere dışında neredeyse hemen hepsi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nce suçlanmıştır. Bu insanlar terörizmle ilgili bir savaşa girişemezler. Hatta böyle bir şey düşünülemez bile. </span id='hl'>
    Bunlar 20 yıl önce terörizme karşı bir savaş açtılar ve başarılı da oldular. Neler yaptıklarını hepimiz çok iyi biliyoruz. Orta Amerika'yı harabeye çevirdiler. Güney Afrika'da 1,5 milyon masum insanı acımasızca katlettiler. Bu listeyi daha da genişletebiliriz. Sonuç olarak diyebiliriz ki; <span id='hl' style='background-color: #FFFF00'>'terörizm ile savaş' sadece bir safsatadır. </span id='hl'>

    11 Eylül dünyayı sarstı


    Batı'nın tarihinde ilk kez karşılaştığı ama diğer ülkelere rutin bir şeymiş gibi sürekli olarak uyguladığı, travmatik türden bir terörist saldırı yaşandı 11 Eylül'de. Gerçekten olağan dışıydı. Kelimenin her anlamıyla tarihsel bir olaydı. 11 Eylül saldırısı sadece Amerika'nın değil, dünyadaki diğer ülkelerin de politikalarını derinden sarstı. Rusya'dan Çeçenistan'a dünyadaki her devlet, halkları üzerindeki baskı rejimini hem arttırma hem de meşrulaştırma aracı ve olanağı olarak kullandı 11 Eylül saldırısını.

    Batı'daki hükümetler ise bunu kendi toplumlarını daha da disipline etmek için devreye soktular. <span id='hl' style='background-color: #FFFF00'>11 Eylül'den önce, Amerika'nın dünyadaki ikinci en büyük petrol rezervlerine sahip olan Irak politikası uzun vadeliydi. Amerika şimdi her ne şekilde olursa olsun, bu petrol rezervlerine el koymak istiyor bir an önce. ABD yönetiminin vakit kaybetmeye tahammülü yok. </span id='hl'>


    Sadam'dan sadece ABD halkı korkuyor


    Irak tehlikeli düşman sıralamasında birdenbire liste başı oldu. Güvenlik Danışmanı olan Condoleeza Rice, "Varlığımızın en tehlikeli düşmanı Irak'tır" diyor ve nükleer silahların en iyi kanıtının yakında New York üzerinde görülecek olan bir mantar bulut olacağı uyarısında bulunmayı da unutmuyor. Politikacıların rol aldığı büyük bir medya kampanyası yürütüldü, yürütülüyor: "Bu kış Saddam'ı muhakkak yok etmeliyiz yoksa hepimiz ölebiliriz."

    Dünyada Saddam'dan korkan tek halk Amerikalılar'dır. Irak ve Amerika dışında kimse ondan ne çekiniyor ne de korkuyor. Ne İran, ne Kuveyt, ne İsrail, ne de Avrupa. Bu ülkeler ondan sadece nefret ediyorlar, ama ondan asla korkmuyorlar. <span id='hl' style='background-color: #FFFF00'>Benim görüşüme göre bu işi başkanlık seçim kampanyasından önce bitirmek niyetindeler. </span id='hl'>


    <span id='hl' style='background-color: #FFFF00'>ABD ve İngiltere'yi petrol parası ayakta tutuyor </span id='hl'>

    Devasa bir savaş makinesi olan Amerika, daha nereye kadar savaşı kendi silah ve ekipmanlarının bir reklam ve tanıtım aracı olarak kullanacak?

    Savaş endüstrisi aslında Hi-Tech ( yüksek teknoloji) endüstrisidir. Devletin ekonomideki bir tür kılıfı-ambalajıdır askeriye. Ben MIT'te çalışırken (Massachusetts Institute of Technology- Massachusetts Teknoloji Enstitüsü) birkaç sektör hariç her şey bu plana göre işliyordu. MIT gibi yüksek teknoloji üreten kurumların mali kaynağı askeri ihaleler ve kontratlardan sağlanır. Ayrıca bu gibi kurumlurda yüksek teknolojinin gelecek nesilleri yetiştirilir.

    Yeni ekonomi denilen bilgisayar ve internet gibi sektörlere bakacak olursak, MIT ve benzeri yüksek teknoloji üretim merkezi olan kurumların, askeri üretim adı altında devletin teknoloji araştırma ve geliştirme programlarını nasıl üstlendiklerini görürüz. Daha sonra da eğer bu ürünler piyasaya sürülecekse IBM gibi özel şirketlere devredilir. MIT'in çevresindeki alan önceleri küçük elektronik firmalarına ayrılmıştı.

    Şimdi ise aynı yerde bioteknoloji firmaları boy gösteriyor. Yeni ekonomi giderek bio-teknoloji merkezli olmaya başladı. Çünkü bio-teknoloji ağırlıklı araştırmalar devletten daha fazla fon kullanma-mali yardım alma şansına sahipler.


    Petrol ve silah pazarı


    Amerika'nın petrol kaynaklarını kontrol etmek istemesindeki önemli nedenlerden biri de buradan elde edilen kazancın geri dönebilmesidir. Tek amaç petrolden elde edilen kâr değildir. Amerikan ve İngiliz silahlarının en büyük alıcıları dünyadaki iki önemli petrol üreticisi olan S. Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'dir. Elde edilen kazanç Amerika'daki yüksek teknolojinin en büyük finansmanını sağlamaktadır. Bu para doğruca ABD hazinesine oradan da Amerikan ve İngiliz ekonomisine pompalanmaktadır.


    Petrolün millileştirilmesi paniği


    Irak, 1958 yılında petrol üretimi üzerindeki Anglo-Amerikan mülkiyet haklarını kaldırdığı zaman İngilizler çılgına döndü. Bu yıllarda Britanya, hâlâ Kuveyt'ten gelen petrol kazancına mahkumdu. En büyük kâbusu ise Irak'ta meydana gelen millileştirmenin Kuveyt'e sıçramasıydı.

    Bu tür kaygılardan hareketle ABD ve İngiltere, Kuveyt'e sözde otonomi vermeyi kararlaştırdılar. Kuveytliler'e kendi resmi kurumlarınızı açabilir, bir bayrağınız varmış gibi davranabilirsiniz dediler. Ama bir sürpriz gelişme karşısında şiddetle müdahe edeceklerini ilave ettiler. ABD aynı şartları Suudi Arabistan ve Emirlikler için uygulayacağını açıkladı. Yani Amerika ve İngiltere Ortadoğu politikalarındaki işbirliklerini günlerden belirlendi.


    Savaş karşıtı hareket müthiş güç kazanacak



    Simdiki savaş karşıtı hareketleri nasıl görüyorsunuz?

    Vietnam Savaşı hareketiyle karşılaştırdığımızda, protesto ve yürüyüşler onlarla kıyaslanamayacak şekilde normal seyrinde ilerliyor. Vietnam Savaşı 1962'de başladı. Güney Vietnam'a sayısız hava saldırısı düzenlendi, Kimyasal silahlar kullanıldı, esir kampları kuruldu. Ama hiçbir protesto olmadı. İlk protesto beş yıl sonra Kuzey'in bombalanması sırasında yapıldı. Oysa asıl saldırı Güney Vietnam'aydı.

    Şimdi ise daha savaş başlamadan protesto eylemleri başladı. Avrupa ve Amerika tarihinde buna benzer bir olayı hiç hatırlamıyorum. Bu Batı'daki popüler kültürün son 30-40 yıl içinde inanılmaz bir dönüşüm geçirdiğini kanıtlıyor. Bu bence bir fenomen.


    Türkiye topraklarında İran'a savaş hazırlığı


    Eğer Irak'ta insanlar birbirini katletmeye başlarsa, yazacağım makalenin içeriği şimdiden belli: "Barbar insanlar, onları korumaya çalıştık ama birbirlerini boğazlamayı tercih ettiler. Pis Araplar n'olacak!" Bundan sonra ise, Amerika'nın girişeceği diğer savaşı tahmin etmeye başlardım. Bu da herhalde ya İran ya da Suriye olurdu. Çünkü, daha sonra İran'a savaş hazırlıkları başlayacak.

    İsrail'in hava gücünün yüzde 12'sinin Türkiye'nin Güneydoğu sınırında olduğu biliniyor. İran'a saldırı hazırlıkları yapıyorlar. Irak onları fazla ilgilendirmiyor. Oysa İran, İsrail için her zaman büyük bir tehdit olmuştur. Bölgede söz geçiremedikleri tek ülke İran. İsrail hava kuvvetlerine bağlı bazı uçaklar İran sınırında keşif uçuşları yapıyor. İsrail'in buradaki hava gücü İngiltere'nin, hatta ABD dışındaki bir NATO üyesinin hava gücünden daha büyük.

    İsrail'in asıl amaçlarından biri İran'daki Azeri faaliyetleri körüklemek. Rusya'nın İran'da 1946'da yaptığının bir benzerini gerçekleştirerek İran'ı Hazar petrol havzasından ayırmak, sonra da onu bölmek, tabii eğer İran diye bir şey kalırsa. Muhtemelen bu projenin hazırlık çalışmaları devam ediyor. Arkasından müdahale zamanı belirlenecek ve İran'ın fırsat bulur bulmaz en kısa zamanda bizi öldürmeye nasıl istekli olduğu masalları tedavüle sokulacaktır. Arkasından da İran'dan hemen şimdi kurtulmamız gerektiği vurgulanacaktır. Çok denenmiş bir yöntemdir bu.


    Avrupa ve Japonya kuşatma altında


    George Kennen, Ortadoğu enerji kaynakları üzerindeki hakimiyetin ABD'ye diğer ülkeler üzerinde 'veto gücü' sağladığını söylüyor. Tabii Japonya'yı düşünüyor. Japonlar bu politikaları çok iyi bildikleri için gece gündüz çalışıyorlar. En büyük amaçları bu kurt kapanından kurtulmak. Bu yüzden İran ve Endonezya ile sağlam ilişki kurmaya çalışıyorlar. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra uygulanan Marshall Planı'nın asıl amacı Avrupa ve Japonya'yı kömürden koparıp petrol kaynaklarına yöneltmekti.

    Ulusal İstihbarat Konseyi, 'Global Yönelimler 2015' adıyla 2000 yılında yayımladığı raporunda, ilginç öngörülerde bulundu. Küreselleşme ile parelel olarak terörizmin de mesafe katedeceğini iddia ediyorlardı. Ayrıca liberal ekonomist teorisyenlerin aksine, küreselleşmenin dünyadaki ekonomik eşitsizliği şiddetlendireceğini ve bunun şiddet ve kaosa dönüşerek ABD'ye yöneleceğini söylediler.

    Bir diğer iddiaları da şuydu: <span id='hl' style='background-color: #FFFF00'>Dünya enerji ve endüstri sistemi için İran Körfezi'ndeki petrolün önemi artacak. Amerika buraları kendi konrolünde tutmak için yeni planlar uygulamaya sokacak. Çünkü petrol kaynaklarını kontrol etmek kullanmaktan daha farklı bir stratejidir. </span id='hl'>



  11. #10
    Kayıt Tarihi
    Jun 2002
    Nerede
    İstanbul, Türkiye.
    İletiler
    189
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı

    OKUNMASI GEREKEN ÖNEMLİ BİR YAZI...

    OKUMAYANLAR İÇİN MİLLİYET'TEN ECE TEMELKURAN'IN 06.01.2003 TARİHLİ YAZISI....

    Biz artık daha çok yokuz

    Biz çocuk kanı içen tüccarlar olmadığımız için bu savaşa ne bir, ne üç koymak; ne beş, ne on, ne bin almak istiyoruz. Biz insanız, insan kalmak istiyoruz. Bu savaştan canımızı, haysiyetimizi ve insanlığımızı kurtarmak istiyoruz... Bu yüzden de biz bu savaşta yokuz... Her geçen gün daha çok yokuz!

    Biz, ölmek istemiyoruz. Biz, bu savaşa, insana yakışır tek tavır olmasının yanı sıra ölmek istemediğimiz için karşı çıkıyoruz! İnsan hayatının daha kıymetli olduğu Batılı ülkelerden gelen insanlar canlı kalkan olmak üzere Irak�a giderken biz bu topraklarda yaşayarak zaten canlı kalkan olduğumuz için bu savaşa karşıyız. Bay Bush�un bombaları taştan sekse, sınır boylarımızdaki insanlarımız öleceği için bu savaşı istemiyoruz.

    Defterimize kaydettik

    Biz ölü çocuklarımızı petrol için satmıyoruz, sattırmıyoruz! Satanları defterlerimize kaydediyoruz! Afganistan topraklarında ölü çocuk kafaları üzerine, ABD�li şirketlerle birlikte inşaat yapmaya giden Türk firmalarını defterlerimize kaydettik. Irak ile ilgili aynı aşağılık planları yapanları da yazıyoruz. Afganistan�da binlerce ölüme neden olan Usame Bin Ladin�in aylardır adının hiç anılmamasını, Bush�un niyeyse bu meseleyi unutmuş olmasını da planların sadece petrolle ilgili olduğunun kanıtı sayıyoruz!

    Savaşı istemiyoruz

    <span id='hl' style='background-color: #FFFF00'> Biz, hükümeti, ordusu ve insanlarının yüzde 90�ı savaş istemeyen bir ülkeyiz. Bu savaşa zorla sokularak, tarihe haysiyetsiz bir ülke olarak geçmek istemiyoruz.</span id='hl'>
    Biz Bay Bush�un Teksas�ta asker kıyafetleri giyip müptezel figüranlar gibi yaptığı "Biz Irak�taki insanları özgürleştirmeye gidiyoruz" konuşmalarını yemiyoruz. Yiyenlere gülüyoruz. Çünkü biz, Batılı şirketlerin 2001 yılına kadar Irak�a silah sattığını biliyoruz! Iraklı 600 bin çocuk 1991�den beri uygulanan ambargo nedeniyle açlıktan ve hastalıktan ölürken, 80 Alman, 24 ABD ve toplam 150�nin üzerinde Batılı şirket tarafından Saddam�ın konvansiyonel silah programlarına destek verildiğini biliyoruz. Bu bir Alçaklık Tarihi�dir; adımızın yazılmasını istemiyoruz!

    Türkiye Cumhuriyeti adlı onurlu ve bağımsız bir ülkenin kurulması için yaşananlardan sonra biz, Batman, Diyarbakır, Muş�taki üslere, Mersin ve İskenderun�daki limanlara 150 ABD�li mühendisin gelip hiçbir hukuki düzene tabi olmadan "incelemeler" yapmasını kabul etmiyoruz.

    Bush bilmez, biz biliriz

    Irak�ı yok etmeyi de içine alan planların 1990�ların başında yapıldığını, şimdi uygulanmakta olan projenin çok uluslu petrol şirketleri tarafından Beyaz Saray�da kurulduğunu, bu petrol şirketlerinin Bush�un başkanlık kampanyasına destek verdiklerini ve hükümet üyelerinin bu şirketlerle şu anda da parasal bağlantısı olduğunu biliyoruz. "Dünyayı Kurtaran Adam" fasaryalarını yememiz mümkün değil; biz, Beyaz Saray ofislerinde şampanyalarla kutlanacak bir katliamda yokuz!


    Biz, yıllar yılı akşam yemeklerini yerken yerlere dizi dizi yatırılmış ölü insanlara baktık. Savaşın ne olduğunu Bay Bush bilmez, biz biliriz! Bay Bush, ölümü bilgisayar oyunlarında sayı almayı engelleyen bir kural zannediyor olabilir. Biz acının, ölümün, kaybetmenin ne demek olduğunu etimizde, etimizin dibinde biliyoruz. Bay Bush�un Lahey Savaş Mahkemeleri�nde, hemen, şimdi, bugün yargılanmasını istiyoruz!

    İnsan kalmak istiyoruz
    Biz çocuk kanı içen tüccarlar olmadığımız için bu savaşa ne bir ne üç koymak; ne beş ne on ne bin almak istiyoruz. Biz bu savaştan canımızı, haysiyetimizi ve insanlığımızı kurtarmak istiyoruz. Biz, insanız, insan kalmak istiyoruz. Bu yüzden, biz bu savaşta yokuz. Her geçen gün daha çok yokuz!

+ Konuyu Yanıtla
1 / 6 Sayfa 123456 SonSon

Bu sayfada bulunan kavramlar:

Benzer Konular :

  1. [Sigorta hukuku] Hiçbir Gerekçe Sunulmadan Reddedilen Kasko Ödemesi
    Öncelikle herkese merhaba, Yaklaşık 4 ay önce çift taraflı olarak maddi hasarlı trafik kazası geçirdim. Kaza sonrası 2 araç ağır hasar aldı....
    Yazan: onur meşe Forum: Ticaret Hukuku
    Yanıt: 6
    Son İleti: 04-01-2020, 05:49:05
  2. İdare Mahkemesİ müdür yardimcisi olarak atanabİleceğİm okulu yd reddİnİ verdİ.....hiçbir gerekçe yazmadan.
    2011 M.E.B müdür yrd sınavını kazanarak md yrd için müraacaat ettim 1.tercihim olan okul girebileceğim ders ve normum yok diye iptal...
    Yazan: sades76 Forum: İdare Hukuku
    Yanıt: 25
    Son İleti: 27-01-2014, 00:55:10
  3. İcrada bulunan dosya hakkında Avukatlar ile hiçbir şekilde makul bir ücrette uzlaşamıyorum.
    Merhaba, 2007 yılında icra takibine başlanmış birbiri ile ilişkili hakkımda 2 dosya var. İşsizlikten ötürü epey bir süre ödeme...
    Yazan: berkdimli Forum: İcra ve İflas Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 13-05-2010, 22:45:17
  4. Allahım makul et beni
    Bir kısım sendikaların Taksim'e girişleri Arabesk filmini aratır gibiydi. Allahım makul et beni Girmeyeyim Taksim'e Aksın, alınterim aksın...
    Yazan: Harun Gür Forum: Hukuki.net Köşe Yazıları
    Yanıt: 10
    Son İleti: 09-05-2009, 14:57:46
  5. Makul manevi tazminat miktarı
    Kızkardeşim boşanma davasının başında yalnızca nafaka istedi. Ancak dava sürecinde eşi tarafından namusuna yönelik hakarete varan ithamlar yapılınca...
    Yazan: ma_cera Forum: Aile Hukuku
    Yanıt: 5
    Son İleti: 12-02-2007, 14:17:27

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.