1-ÖNCELİKLE KİŞİSEL VE EDİNİLMİŞ MALLARDA TAPU İPTAL VE DAVALARINDA İNANÇ SÖZLEŞMESİNE İLİŞKİN YARĞITAY İÇTİHATLARINDAN EDİNDİĞİM BİLGİLERDEN BAZI PARAĞRAFLAR AKTARMAK İSTİYORUM

Karı koca arasında mal ayrılığı rejiminin bulunması Borçlar Kanunu uyarınca sözleşme ilişkisinin kurulmasına engel değildir. Evlilik birliği kurulurken bunun ömür boyu süreceği düşüncesi hakimdir. Bu düşünce nedeniyle de ortak yaşama ve geleceği güvence altına almak amacıyla eşlerin birlikte yatırım yapmaları yaşamın olağan akışıdır. Karşılıklı güvene dayalı olarak kurulan evlilik birliği içerisinde eşlerin aralarındaki hukuki ilişki yazılı sözleşmeye bağlamaları beklenemez.

Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
5.2.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında belirtildiği gibi; inanç sözleşmesi, inanç gösterilene bir hakkın kullanılmasında davranışlarını, inanç gösterenin tespit ettiği amaca uydurmak borcunu yükler. Diğer bir anlatımla, inanç gösterilen kişi, inanç gösteren namına yapılacak bir işlemden sonra, taşınmazın mülkiyetini ona yani inanç gösterene geçirme yükümlülüğü altına girmiştir. Bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bunun dava yoluyla hükmen yerine getirilmesi istenebilir.
İnanç sözleşmeleri anılan İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca ancak yazılı delil ile kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, iddiayı doğrular nitelikte inanç gösterilenin elinden çıkmış bizzat tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır. Böyle bir belgenin varlığı halinde kanıt için başka bir delile gerek yoktur. Böyle bir belgenin bulunmaması halinde ise en azından olayın tamamının ispatına yeterli olmamakla birlikte bunun vukuuna delalet edebilecek ve karşı taraf elinden çıkmış yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belgenin söz konusu olması halinde, ise tamamlayıcı delil yolu açılmış olacağından inanç sözleşmesinin tanık dahil her türlü delil ile kanıtlanması mümkün olabilir.
Bunların hiçbirinin olmaması durumunda, davacı taraf delilleri arasında yemine de dayanmışsa, mahkemece davalıya yemin teklifine hakkı olduğu hatırlatılması gerekir.

Yüksek Mahkeme'nin farklı içtihatları (ve ibk.ları) bulunmaktadır.05.02.1947 S. ve 20/6 Sayılı ibk.na göre tapuda işlem yapılmasını gerektiren inanç akitleri ile tescile icbar davası açılabilir fakat bu iddianın yazılı delille ispatlanması gerekmektedir.Bir diğer ibk.na göre ise bu tür inanç akitleri adi yazılı şekilde yapılsa bile tescile icbar için yeterli değildir.Bazı kararlarında Yargıtay tapuda işlem öngören inanç akitlerinin her türlü delille kanıtlanabileceğini, örneğin olaydaki kredi geri ödemelerini gösteren belgelerin davacı lehine yazılı delil başlangıcı olarak kabul edilebileceğini belirtmektedir.(14 HD, 1998/5327 E.7546 K.19.10.1998 T;14 HD 2003/4737 E. 6273 K. 23.09.2003 T...)Yakın tarihli bir kararında ise (1 HD,2004/933 E. 3860 K. 06.04.2004 T.) ise yazılı delilin sadece ispat değil bir geçerlilik şartı olduğuna da hükmetmiştir. (inanç aktine delalet edecek bir yazılı delil başlangıcı kredi ödeme belgeleri vb)
2- İNTERNETTEN ULAŞTIĞIM VE HERKESE FAYDALI OLACAĞINI DÜŞÜNDÜĞÜM SAYIN AVUKAT ÜNZİLE KÜÇÜKÖNERİN BİR MAKALESİNİ ÇOK BEĞENDİM. FAYDALI OLUR DÜŞÜNCESİYLE SİZLERLE PAYLAŞMAK İSTİYORUM. ARADIĞINIZ SORULARIN CEVABININ ÇOGUNU BU MAKALEDE BULABİLECEĞİNİZİ TAHMİN EDİYORUM.

2.
Boşanma/tasfiye/katkı Payı-Katılma Alacağı/kişisel Mallar
Yazan : Ünzile Küçüköner [Yazarla İletişim]
avukat
Makale Özeti
Boşanma durumunda Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin tasfiyesi/ Katılma alacağı/ Değer artış payı/Artık Değer /Kişisel mallar (zamanaşımı, başlangıcı, faiz talebi ve görevli mahkeme ) Evlilik birliğinden kaynaklanan ve 2002 tarihinden öncesine dayanan Katkı Payı alacağı ( katılma alacağı değil !!) ve Boşanmanın eki niteliğinde olmayan alacak, ziynet vs. davalarında durum Alacağın 2002 öncesine dayanması, Boşanma Davasının 2002 sonrası veya Öncesinde açılması durumunda farklılıklar.( zamanaşımı, başlangıcı, görevli mahkeme, harç ikmali ) -Av.Ünzile Küçüköner
Yazarın Notu
http:www.unzile-durankucukoner.av.tr internet sitemizde yayınlanmaktadır.





Boşanma durumunda Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin tasfiyesi/

Katılma alacağı/ Değer artış payı/Artık Değer /Kişisel mallar

(zamanaşımı, başlangıcı, faiz talebi ve görevli mahkeme )



Evlilik birliğinden kaynaklanan ve 2002 tarihinden öncesine dayanan Katkı

Payı alacağı ( katılma alacağı değil !!) ve Boşanmanın eki niteliğinde

olmayan alacak, ziynet vs. davalarında durum



Alacağın 2002 öncesine dayanması, Boşanma Davasının 2002 sonrası veya

Öncesinde açılması durumunda farklılıklar.( zamanaşımı, başlangıcı,

görevli mahkeme, harç ikmali ) -Av.Ünzile Küçüköner


Edinilmiş mallara katılma rejiminde, tasfiye ve katılma alacağı ile ilgili olarak zamanaşımı süresinin ne kadar olduğu ve ne zaman başlayacağı konusunda, Türk Medeni Kanunun da her hangi bir düzenle bulunmamaktadır. Ayrıca bu konuda şu ana kadar net bir Yargıtay kararı da bulunmamaktadır.
Türk Medeni Kanunu Madde 225 -#8220; Mal rejimi, eşlerden birinin ölümü veya başka bir mal rejiminin kabulüyle sona erer.
Mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hallerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer.#8221; Denilmektedir.
Doktrinde; Edinilmiş mallara katılma rejiminde, katılma alacağından doğan davaların, mal rejiminin sona ermesinden ve katılma alacağının varlığını öğrendikten sonra bir yıl ve her halükarda 10 yıl içerisinde açılabileceği kabul edilmektedir. Ancak MK 241 e göre 1-5 yıllık süreyi savunanlar da vardır.
Ancak Türk Medeni Kanunu 225.md gereğince mal rejimi, dava tarihinden ( boşanma,iptal veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi davalarının, açılma tarihinden) itibaren sona ermektedir.
Bu durumda mal rejimi dava tarihi itibariyle, sona erdiğinden katılma alacağı davasının,
Boşanma davası açıldıktan sonraki bir yıl içerisinde mi ?
Yoksa boşanma davası kesinleştikten sonra ki bir yıl içerisinde mi?
Açılması gerekir. Problemi mevcut.
Ali İhsan Özuğur ( Yargıtay 2.Hukuk Dairesi Başkanı ) /Mal Rejimleri Kitabında, Edinilmiş mallara katılma rejiminden doğan katılma alacağı davasının, BK 132/3 md.gereği evlilik devam ettiği sürece zamanaşımı işlemeyeceğinden,boşanma ile ilgili hükmün kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içerisinde açılabileceğini belirtmektedir.
Prof Dr. Ahmet M.Kılıçoğlu#8217;da /Edinilmiş mallara katılma rejimi kitabında ,katılma alacağına iklişkin zamanaşımı süresinin,mal rejiminin sora ermesi ve katılma alacağınını varlığını öğrenme tarihinden itişbaren bir yıl,her durumda mal rejiminin sora ermesinden itibaren 10 yıl olduğunu belirtmektedir.
Ancak kanun ile bu konuda açık bir düzenleme yapılmadıkça, ya da yerleşik kararlar çıkmadıkça bu konudaki problem devam edecektir.
Yukarıda belirtilen doktrindeki bu düşünceler gereğince, katılma alacağı davasının boşanma davası kesinleştikten sonraki bir yıl içerisinde açılması ( veya öğrenmeden itibaren bir yıl ve her halükarda mal rejimini sona ermesinden itibaren 10 yıl ) durumu kabul edilirse genel olarak TMK hükümlerine uygun olacak ve hak kaybına uğranılmayacaktır.
BK #8220;Madde 132 - Aşağıdaki hallerde müruru zaman cereyan etmez ve cereyana başlamış ise inkıtaa uğrar:
3 - Nikah devam ettiği müddetçe karı kocadan birinin, diğeri zimmetinde olan alacakları hakkında. #8220;
Hükümlerinde #8220;evlilik süresince eşlerin birbirinden olan alacakları için zamanaşımının duracağı #8220; kabul edilmiştir.
TMK 225. md gereği, mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hallerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona ermektedir.
TMK hükümleri gereği, boşanma davası durumunda, kararın kesinleşmesi tarihi, evliliğin sona erme tarihi olmasına rağmen, mal rejimi, geriye dönük olarak, boşanma davasının açılma tarihinde sona ermektedir.
Doktrindeki görüşler kabul edildiğinde, Mal rejimi boşanma dava tarihinde sona erecek, ancak, boşanma davası süresince evlilik devam ettiğinden, boşanmaya dair karar kesinleşinceye kadar BK 1132/3 md.gereği zamanaşımı işlemeyeceği için, boşanmaya dair karar kesinleştikten sonraki bir yıl içerisinde katılma alacağının istenmesi bir hak kaybı doğurmayacaktır. Bu durum TMK genel düzenlemelerine de daha uygun olacaktır ve TMK 178.md. hükümleri de paralel olacağı için karışıklık doğurmayacaktır.

ANCAK ;
TMK Madde 217 - #8220;Mal rejimi, eşler arasındaki borçların muaccel olmasını önlemez. Bununla beraber bir borcun yerine getirilmesi, borçlu eşi evlilik birliğini tehlikeye düşürecek derecede önemli güçlüklere sokacaksa, bu eş ödeme için süre isteyebilir. Durum ve koşullar gerektiriyorsa, hakim istemde bulunan eşi güvence göstermekle yükümlü tutar.#8221;
Hükmü gereği eşler ,evlilik birliği süresince birbirlerinden olan alacaklarını takip ve dava edebileceklerdir. Eşler arası cebri icra yasağı kaldırılmıştır.
Ancak, BK 132/3.md. hükümlerine karşı, TMK 217.md hükümleri ile, evlilik süresince eşlerin birbirlerinden olan alacaklarını takip ve dava edebilecekleri kabul edilmekle, eşler arasında zamanaşımının işleyeceğini de düşünebilir miyiz? Yoksa TMK 217 md. hükmü sadece kişisel mal talepleri için mi geçerlidir.
Peki TMK hükümleri gereği eşlerin birbirlerinden olan alacaklarını takip ve dava edebilecekleri ( kişisel mal ve alacak ) kabul edilmesine ve bu durumda BK132 hükümlerinin uygulanmamasına rağmen, katılma alacağı durumunda BK 132 md. gereği zamanaşımının işlemeyeceğinin kabulü çelişkili değil midir?
Doktirinde,mal rejimi devam ettiği sürece, değer artış payı ve katılma alacağına ilişkin davaların dinlenmeyeceği,katılma alacağının doğmayacağı,bu sebeple mutlaka ,açılmış dava varsa,boşanma kesinleştikten sonra yargılamaya devam edileceği, kabul edilmektedir.
Bu konuda açık yasal bir düzenleme yapılana veya yerleşik kararlar oluşana kadar, her hangi bir hak kaybına uğramamak adına, ÖZELLİKLE BOŞANMA DAVALARINDA, BOŞANMA DAVASI AÇILDIKTAN SONRAKİ BİR YIL İÇERİSİNDE MUTLAKA EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİNİN TASFİYESİ, KATILMA ALACAĞI/DEĞER ARTIŞ PAYI VE ATIK DEĞERİN ½ SİNİ ÖDENMESİ DAVASININ AÇILMASINA DİKKAT EDİLMESİ GEREKİR KANAATİNDEYİM.
AÇILAN DAVALARDA BOŞANMA DAVASI BEKLETİCİ MESELE YAPILARAK, BOŞANMA HÜKMÜ KESİNLEŞTİKTEN SONRA, YARGILAMAYA DEVAM EDİLMESİ GEREKECEKTİR.
Bu dava ve talepler, boşanma davasının eki niteliğinde olmadığından, nispi harca tabi olup, görevli mahkeme aile mahkemesidir. Ayrıca faiz talep edilecekse bu talebinde açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
Kişisel mallar için her hangi bir çelişki olmadığı için, boşanma davası ile birlikte veya ayrıca harcı yatırılarak bu davanın açılmasında ( VEYA YUKARIDA BELİRTİLEN KATKI ALACAĞI TALEPLERİ İLE BİRLİKTE İSTENMESİNDE )her hangi bir sakınca bulunmamaktadır. Bu alacaklarda da görevli mahkeme aile mahkemesidir. Ayrıca evlilik birliğinin devamı süresince, mal rejimi sona ermeden ve tasfiye söz konusu olmadan da kişisel malların geri alınmasına engel bir yasal düzenleme bulunmamaktadır.
Yukarıda belirtilen tüm bu hususlardaki Yargıtay Kararlarında, tarafların evlilik tarihi, boşanma dava açma ve kesinleşme tarihleri, edinilen malların tarihleri gibi ayrıntılar açıkça belirtilmediği için Yargıtay Kararları da karışıklığa sebep olabilmekte, yanlış değerlendirilebilmektedir.

T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2005/16299 K. 2006/467 T. 30.1.2006
#8226; EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİ ( Devam Ettiği Sürece Eşlerin Katkı Nedeniyle Değer Artış Payı Talep Edemeyecekleri/İstek Hakkında Karar Verilmesine Yer Olmadığına Hükmedilmesi Gereği )
#8226; DEĞER ARTIŞ PAYI ( Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin Devamı Sırasında Talep Edilemeyeceği - Eşler Arasındaki Mal Rejiminin Sona Ermesi Halinde İstenebileceği )
#8226; ZİYNET EŞYASINA YÖNELİK İSTEM ( Edinilmiş Malara Katılma Rejiminin Devam Etmekte Olmasının Aynen İadesini Veya Bedelinin İadesini İsteme Hakkını Engellemeyeceği - Kişisel Malın İadesi )
#8226; KİŞİSEL MAL ( Ziynet Eşyasının İadesi İstemi - Edinilmiş Malara Katılma Rejiminin Devam Etmekte Olmasının Aynen İadesini Veya Bedelinin İadesini İsteme Hakkını Engellemeyeceği ) 4721/m.218,220,227
ÖZET : Davacı, halen evli olduğu davalı eş adına kayıtlı otomobilin alımına yaptığı katkı nedeniyle değer artış payı talep etmektedir.
Değer artış payı eşler arasındaki mal rejiminin sona ermesi halinde istenebilir.
Olayda, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejimi devam ettiğinden istek hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmelidir.
Öte yandan, davacının ziynet eşyasına yönelik isteği kişisel malın iadesine ilişkin olup edinilmiş malara katılma rejiminin devam etmekte olması kişisel malının aynen iadesini veya bedelinin iadesini isteme hakkını engellemez.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm ziynet eşyaları ve değer artış payı yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı kadın 01.04.2004 tarihinde açtığı davayla; halen evli bulunduğu davalı eşi adına trafikte kayıtlı otomobilin 04.12.2002 tarihinde alımı sırasında yaptığı katkı bedelini, davalıda kaldığını ileri sürdüğü ziynet eşyalarının aynen iadesini ve yanında bulunan müşterek küçük çocuk yararına nafakaya hükmedilmesini istemiştir.
Yerel mahkeme; müşterek çocuk yararına nafakaya karar vermiş, diğer istekleri ise; tarafların halen evli oldukları ve aralarında yasal mal rejiminin geçerli olduğu gerekçesiyle reddetmiştir. Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Davacının, davalı eşi adına kayıtlı otomobilin alımına yaptığı katkıya dayalı isteği ""değer artış payına"" ( TMK m. 227 ) yöneliktir. Bu isteğin esası, eşler arasındaki mal rejiminin sona ermesi durumunda incelenebilir. Taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin devam ettiği anlaşıldığından; ""bu istek hakkında karar verilmesine yer olmadığına"" şeklinde hüküm kurulması gerekirken, kesin hüküm oluşturacak şekilde ""isteğin reddine"" biçiminde karar verilmesi doğru değildir.
2- Davacının ziynet eşyasına yönelik isteği ""kişisel malın"" ( TMK m. 220 ) iadesine yöneliktir. Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi ( TMK m. 218-241 ) eşlerden her birinin diğer eşte kaldığını veya diğer eş tarafından kullanıldığını ileri sürdüğü kişisel malının aynen iadesini veya bedelinin iadesini isteme hakkını engellemez.
Eşler, kişisel mallarıyla ilgili isteklerini rejim sona ermeden, tasfiye sözkonusu olmadan da ileri sürebilirler. Bu nedenle; davacının ziynet eşyasına yönelik isteğinin esasının incelenip olumlu olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde usulden reddedilmesi yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 30.01.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2005/1208 K. 2005/4267 T. 17.3.2005
#8226; KADININ KATKI BEDELİ İSTEMİ ( Eşya Borsa Hesabı Mal Rejimi Nedeniyle Binadan Alacak/Boşanmanın Eki Niteliğinde Olmadığı - Bu Konudaki Dava Ve İstemler Tefrik Edilerek Boşanma İle İlgili Davanın Bekletici Mesele Yapılması Gereği )
#8226; BOŞANMANIN EKİ OLMAYAN TALEP ( Kadının Eşya Borsa Hesabı Mal Rejimi Nedeniyle Binadan Alacak Ve Araca Katkı Bedeli İle İlgili İstem - Bu Konudaki Dava Ve İstemler Tefrik Edilerek Boşanma İle İlgili Davanın Bekletici Mesele Yapılması Gereği )
#8226; DAVANIN TEFRİKİ ( Kadının Eşya Borsa Hesabı Mal Rejimi Nedeniyle Binadan Alacak Ve Araca Katkı Bedeli İle İlgili İstem - Bu Konudaki Dava Ve İstemler Tefrik Edilerek Boşanma İle İlgili Davanın Bekletici Mesele Yapılması Gereği )
#8226; BEKLETİCİ MESELE ( Kadının Eşya Borsa Hesabı Mal Rejimi Nedeniyle Binadan Alacak Ve Araca Katkı Bedeli İle İlgili İstem - Bu Konudaki Dava Ve İstemler Tefrik Edilerek Boşanma İle İlgili Davanın Bekletici Mesele Yapılması Gereği )1086/m.45
ÖZET : Davacı-davalı kadının istediği eşya, borsa hesabı, mal rejimi nedeniyle binadan alacak, araca katkı bedeli ile ilgili istem, boşanmanın eki niteliğinde olmayıp, bu istemler ancak boşanma davası ile ilgili hüküm kesinleşip tasfiye gündeme geldiğinde karara bağlanabilir. Bu nedenle bu konudaki dava ve istemler tefrik edilerek boşanma ile ilgili davanın bekletici mesele yapılması ve sonucuna göre karar vermek gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu bulunmasına göre, tarafların aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Davacı-davalı kadının istediği eşya, borsa hesabı, mal rejimi nedeniyle binadan alacak, araca katkı bedeli ile ilgili istem, boşanmanın eki niteliğinde olmayıp, bu istemler ancak boşanma davası ile ilgili hüküm kesinleşip tasfiye gündeme geldiğinde karara bağlanabilir. Bu nedenle bu konudaki dava ve istemler tefrik edilerek boşanma ile ilgili davanın bekletici mesele yapılması ve sonucuna göre karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
3-Davacı-davalı kadının borsadaki işlemler yönünden delil olarak gösterdiği İstanbul Menkul Kıymetler Takas ve Saklama Bankası A.Ş. ile Türkiye İş Bankası Tarsus Şubesindeki 6621300001180964 numaralı hesaptaki hesap hareketleri araştırılmadan eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün 2. ve 3. bentte gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, davalı-davacı kocanın mal rejimine ilişkin temyizinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, tarafların diğer temyiz itirazlarının 1.bentte gösterilen nedenlerle ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.03.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2005/18332 K. 2006/2485 T. 28.2.2006
#8226; BAŞVURMA HARCI ( Yatırılarak Mal Rejiminin Tasfiyesini Talep Ettiği Davada Boşanma Kararının Kesinleştiği Gözetilerek Mahkemece Nispi Harç Tamamlatılıp Toplanan Deliller Değerlendirildikten Sonra Karar Verilmesi Gereği )
#8226; MAL REJİMİNİN TASFİYESİ ( Boşanma Kararının Kesinleştiği Gözetilerek Mahkemece Nispi Harç Tamamlatılıp Toplanan Deliller Değerlendirildikten Sonra Karar Verilmesi Gereği )
#8226; NİSPİ HARÇ ( Davacının Başvurma Harcını Yatırarak Mal Rejiminin Tasfiyesini Talep Ettiği Davada Boşanma Kararının Kesinleştiği Gözetilerek Mahkemece Nispi Harç Tamamlatılıp Toplanan Deliller Değerlendirildikten Sonra Karar Verilmesi Gereği )
#8226; İŞTİRAK NAFAKASI ( Müşterek Çocuk İçin Karar Verilirken Tarafların Sosyal ve Ekonomik Durumları Nafakanın Niteliği ve Günün Ekonomik Şartları Gözönüne Alınması Gereği ) 4721/m.212,214,4 492/m.30,32
ÖZET : Taraflar arasındaki davada, müşterek çocuk için iştirak nafakasına karar verilirken tarafların sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve günün ekonomik şartları gözönüne alınmalıdır. Davacının, başvurma harcını yatırarak mal rejiminin tasfiyesini talep ettiği davada, boşanma kararının kesinleştiği gözetilerek mahkemece, nispi harç tamamlatılıp toplanan deliller değerlendirildikten sonra karar verilmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm mal rejimi tasfiyesi, nafakalar, tazminatlar ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı kocanın tüm, davalı kadının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2- Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre, küçük Egemen için takdir edilen iştirak nafakası azdır. Mahkemece, Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
3- Davacı kadın dava dilekçesinde mal rejiminin tasfiyesini istemiş, başvurma harcını yatırmıştır. Mahkemece, nispi harç tamamlattırılarak ( Harçlar Kanunu md. 30-32 ) boşanma hükmünün kesinleştiği de gözönüne alınarak delillerin değerlendirilip sonucu itibariyle karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün 2. ve 3. bentlerde gösterilen nedenlerle ( BOZULMASINA ), tarafların sair temyiz itirazlarının 1. bentte gösterilen nedenlerle ( ONANMASINA ), temyiz peşin harcını yatıran davacıya geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 28.02.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2005/7671 K. 2005/10010 T. 27.6.2005
#8226; EDİNİLMİŞ MAL ( 1.1.2002'den Sonra Gönderilen Para İle Alınan Altınların Bu Nitelikte Olduğu/Aynen Değilse Bedellerini Talep - Mahkemece Açılan Boşanma Davası Sonucunu Beklenerek Buna Göre Bir Karar Verileceği )
#8226; KİŞİSEL EŞYALARI TALEP ( Aynen Değilse Bedellerini - Mahkemece Eşyaları Tanık Beyanları ve Alınma Tarihlerine Göre Belirlemek Kanıtlanan Kişisel Eeşyalar Yönünden Davayı Kabul Etmek Gereği )
#8226; MAL REJİMİNİN SONA ERMEMESİ ( Bu Konuda Karar Verilmesine Yer Olmadığı Şeklinde Hüküm Kurulması Gereği/Kesin Hüküm Oluşturacak Şekilde Ret Hükmü Kurulmasının Doğru Olmadığı - Kişisel Eşyalar ve Edinilmiş Malları Talep İstemi )
4721/m. 202
ÖZET : Davacı kişisel eşyalarını ve gönderdiği para ile alınan altınların mevcutsa aynen değilse bedellerinin yasal faiziyle davalıdan taksilini istemiştir. 1.1.2002 tarihinden sonra gönderilen para ile alınan altınlar varsa bu altınların edinilmiş mal olduğu açıktır. O halde mahkemece yapılacak iş kişisel eşyalarla, edinilmiş malları tanık beyanları ve alınma tarihlerine göre belirlemek, kanıtlanan kişisel eşyaları yönünden davayı kabul etmek, dava konusu edinilmiş mallar varsa bu mallar ile ilgili açılan boşanma davası sonucunu beklemek, buna göre bir karar vermekten ibarettir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1-Olayları açıklamak, taraflara hukuki nitelendirme hakime aittir. ( HUMK.md.76 ) Davacı kişisel eşyalarını ve gönderdiği para ile alınan altınların mevcutsa aynen değilse bedellerinin yasal faiziyle davalıdan taksilini istemiştir. 1.1.2002 tarihinden sonra gönderilen para ile alınan altınlar varsa bu altınların edinilmiş mal olduğu açıktır. O halde mahkemece yapılacak iş kişisel eşyalarla, edinilmiş malları tanık beyanları ve alınma tarihlerine göre belirlemek, kanıtlanan kişisel eşyaları yönünden davayı kabul etmek, dava konusu edinilmiş mallar varsa bu mallar ile ilgili açılan boşanma davası sonucunu beklemek, buna göre bir karar vermekten ibarettir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.
2-Kabule göre de, mal rejimi sona ermediği takdirde bu konuda karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulması gerekirken, kesin hüküm oluşturacak şekilde ret hükmü kurulması da doğru bulunmamıştır.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.06.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2005/2420 K. 2005/3335 T. 7.3.2005
#8226; DEĞER ARTIŞ PAYI ( Tarafların Evliliklerinin Halen Devam Ettiği Aralarında Edinilmiş Mallara Katılma Rejimini Sürdürdükleri - Mevcut Mal Rejimi Sona Ermediğinden İstenilemeyeceği )
#8226; MAL REJİMİ ( Sona Ermeden Değer Artış Payı İstenilemeyeceği - Tarafların Evliliklerinin Halen Devam Ettiği Aralarında Edinilmiş Mallara Katılma Rejimini Sürdürdükleri )
#8226; EVLİLİK BİRLİĞİ DEVAM EDERKEN DEĞER ARTIŞ PAYI İSTEMİ ( Tarafların Edinilmiş Mallara Katılma Rejimini Sürdürdükleri - Mevcut Mal Rejimi Sona Ermediğinden İstenilemeyeceği )
4721/m. 202, 227 4722/m. 10
ÖZET : Davacı 21.9.2000'de alınan taşınmaza yaptığı katkı bedelini istemiştir. Taraflar 1.5.1952 tarihinde evlenmişlerdir. Bu evliliklerinin halen devam ettiği, aralarında edinilmiş mallara katılma rejimini sürdürdükleri anlaşılmaktadır. Mevcut mal rejimi sona ermediğine göre Medeni Kanunun 227. maddesinde ifadesini bulan değer artış payını isteyemez.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan 2.11.2004 günü temyiz eden Tevil vekili geldi. Karşı taraf tebligata rağmen gelmedi. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı 21.9.2000'de alınan taşınmaza yaptığı katkı bedelini istemiştir. Taraflar 1.5.1952 tarihinde evlenmişlerdir. Bu evliliklerinin halen devam ettiği, aralarında edinilmiş mallara katılma rejimini sürdürdükleri ( 4722 S.K. m.10, MK.m.202 ) anlaşılmaktadır. Mevcut mal rejimi sona ermediğine göre ( MK.m.206-225 ) Medeni Kanunun 227. maddesinde ifadesini bulan değer artış payını isteyemez. Mahkemece davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün gösterilen sebeple BOZULMASINA, duruşma için takdir olunan 400 YTL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.03.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2003/5038 K. 2003/5860 T. 22.4.2003
#8226; KATKI PAYI DAVASI ( Kadının Karşı Davasında İstediği Ev ve Araba İçin - Boşanma Davasının Eki Niteliğinde Olmadığı/Nisbi Harç İkmal Ettirilmeden Kesin Hüküm Oluşturacak Şekilde ve Çelişkili Karar Verilemeyeceği )
#8226; NİSBİ HARCA TABİ DAVA ( Katkı Payı Davası/Kadının Karşı Davasında İstediği Ev ve Araba İçin - Boşanma Davasının Eki Niteliğinde Olmadığı
#8226; BOŞANMA DAVASININ EKİ NİTELİĞİNDE OLMAYAN DAVA ( Katkı Payı Davası/Kadının Karşı Davasında İstediği Ev ve Araba İçin - Nisbi Harca Tabi Olduğu )
4721/m.179, 219, 220 1086/m.389 492/m.32
ÖZET :Kadının karşı davasında istediği ev ve araba için katkı davası boşanma davasının eki niteliğinde değildir. Bu nedenle nisbi harca tabidir. Nisbi harç ikmal ettirilmeden bu konuda kesin hüküm oluşturacak şekilde ve yine çelişkili biçimde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1-Hüküm açık infazda tereddüde yer vermeyecek nitelikte olmalıdır. ( HUMK.md.389 ) Hangi tarafın boşanma davasının kabul edildiği belirli olmadığı gibi, karar gerekçe ve sonuçları yönünden çelişkilidir.
Bu yön konuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
2-Kadının karşı davasında istediği ev ve araba için katkı davası boşanma davasının eki niteliğinde değildir. Bu nedenle nisbi harca tabidir. Nisbi harç ikmal ettirilmeden ( Harçlar K.md.32 ) bu konuda kesin hüküm oluşturacak şekilde ve yine çelişkili biçimde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 22.04.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ E. 2005/12451 K. 2005/14803 T. 25.10.2005
#8226; MAL REJİMİNİN SONA ERMESİ ( Kesinleşen Boşanma Davasının Açıldığı Tarihte Sona Ereceği - Mal Rejiminin Sona Ermesi Ve Tasfiye Halinde Her Eş Diğer Eşte Bulunan Mallarını Geri Alabileceği )
#8226; MALLARIN İADESİ ( Eşler Arasındaki Yasal Mal Rejimi Kesinleşen Boşanma Davasının Açıldığı Tarihte Sona Ereceği - Mal Rejiminin Sona Ermesi Ve Tasfiye Halinde Her Eş Diğer Eşte Bulunan Mallarını Geri Alabileği
Katkı payının istenebilmesi için mal rejimin tasfiyesi,mal rejimin tasfiyesi için ise kanunun aradığı hallerin gerçekleşmesi gerekecektir.Ancak taraflar arasındaki talep sadece başka bir mal rejimine kanundaki gerekçelerle mal ayrılığına geçilmesi ve bu suretle oluşan katkı payının istenmesi ise tabikii boşanma ve bunun kesinleşmesi gündene gelmeyecektir.Ancak öncelikle mevcut mal rejiminin tasfiyesi ve bunun içinde de katkı payının değerlendirilmesi gerekecektir.

Evlilik birliğinden kaynaklanan ve 2002 tarihinden öncesine dayanan Katkı Payı alacağı ( katılma alacağı değil !!) ve Boşanmanın eki niteliğinde olmayan alacak, ziynet vs. davalarında durum
Alacağın 2002 öncesine dayanması, Boşanma Davasının 2002 sonrası veya öncesinde açılması durumunda farklılıklar.( zamanaşımı,başlangıcı,görevli mahkeme,harç ikmali )
1.1.2002 öncesine dayanan mal edinmelerindeki Katkı Payından ( Katılma alacağı değil !! Katkı payı alacağı eski yasal mal rejimi olan mal ayrılığı rejiminde eşlerden birinin diğerinin malına, edinmesinde, iyileştirilmesinde vs. katkıda bulunduğu iddiası ile açtığı ve bu katkıyı ispat ederek yaptığı katkı oranındaki miktarı alacak olarak talep etmesidir.) Kaynaklanan Uyuşmazlığa İlişkin Dava ve taleplerde Uygulanacak Zamanaşımı Süresi ise BK 125 md.gereği 10 Yıl olup,Boşanmanın Kesinleştiği Tarihten İşlemeye Başlayacaktır. Yargıtay Kararları bu doğrultudadır. Ancak bu tarz katkı payı alacaklarının evlilik devam ederken de açılabileceğine dair HD 13, E: 2004/012933, K: 2005/000917, Tarih: 27.01.2005 sayılı kararı da vardır.

Bu durumda boşanma davası 1.1.2002 tarihinden sonra açıldığında, bu dava ve taleplere bakma görevi de aile mahkemesinin olacaktır. Ancak boşanma davası 1.1.2002 tarihinden önce açılmış ise, buna dayanan katkı payı dava ve taleplerinde görevli mahkeme asliye mahkemesi olacaktır.
1.1.2002 tarihine kadar değer artış payı yada eski adıyla katkı payı davası açılmamışsa, 1.1.2002 tarihinden sonra aralarında( ayrıca sözleşme yapmamış, başka Mal Rejimi kabul etmemiş iseler ) Edinilmiş Mallara Katılma rejimi uygulanacağından, bu tarihten sonra açılacak davalarda görevli mahkeme aile mahkemesidir.
Mal rejimi devam ettiği sürece değer artış payına ilişkin dava dinlenemez, boşanma, iptal,başka mal rejimine geçiş talebi varsa bu davaların sonucunu,değer artış payı davası yönünden bekletici mesele yapılacak,sonucu beklenecektir. Bu davalar nispi harca tabidir.

AYRICA ;

4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun
Madde 10 -#8220; Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önce evlenmiş olan eşler arasında bu tarihe kadar tabi oldukları mal rejimi devam eder. Eşler Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıl içinde başka bir mal rejimi seçmedikleri takdirde, bu tarihten geçerli olmak üzere yasal mal rejimini seçmiş sayılırlar.

Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girmesinden önce açılmış olan boşanma veya iptal davaları sonuçlanıncaya kadar eşler arasında tabi oldukları mal rejimi devam eder. Dava boşanma veya iptal kararıyla sonuçlanırsa, bu mal rejiminin sona ermesine ilişkin hükümler uygulanır. Davanın redle sonuçlanması halinde eşler, kararın kesinleşmesini izleyen bir yıl içinde başka bir mal rejimi seçmedikleri takdirde, Kanunun yürürlük tarihinden geçerli olmak üzere yasal mal rejimini seçmiş sayılırlar.

Şu kadar ki eşler, yukarıdaki fıkralarda öngörülen bir yıllık süre içinde mal rejimi sözleşmesiyle yasal mal rejiminin evlenme tarihinden geçerli olacağını kabul edebilirler.

Yukarıdaki hükümler uyarınca mal birliği veya mal ortaklığı rejiminin yasal mal rejimine dönüşmesi halinde, Türk Kanunu Medenisinin ilgili mal rejiminin sona ermesine ilişkin hükümleri uygulanır.#8221;

HÜKMÜNÜN
ANAYASANIN 2. VE 10.MADDESİNE AYKIRILIĞI NEDENİYLE İPTALİ İSTEMİ İLE ANAYASA MAHKEMESİNE BAŞVURULMUŞTUR.

Anayasa Mahkemesi Başkanlığına
Başvuruda bulunan:Fatih.2.Aile Mahkemesi
Tarih: 23.02.2006

Kısa özet:
----------
4722 sayılı yasanın 10.maddesinin davada gözetilmesi gereken norm olması nedeniyle Anayasaya aykırılık iddiası mahkememizce değerlendirilmiştir.
Anayasaya aykırılık iddiası doğrultusunda taraflara bu yönlü gerekçelerini ve dayanaklarını sunmaları için süre verilmiş,davacı vekili 20.01.2006 havale tarihli dilekçesinde kısaca özetlenirse: 4722 sayılı TMK nun yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 10.Maddesiyle eşlere TMK nın yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak başka bir mal rejimi seçmedikleri taktirde yasal mal rejimini seçmiş sayılacakları düzenlemesini getirdiğini,düzenlemeye göre 01.01.2002 tarihinde önceki döneme,o dönem yürürlükte olan 743 sayılı TMK nın mal rejimine ilişkin hükümlerin uygulanacağını,bu durumun 1982 Anayasasının 2,5,10,41,90 maddesiyle İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi,Avrupa İnsan hakları Sözleşmesi ve Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi sözleşmesi gereği eşitlik ilkesine aykırı olduğunu,nitekim 4722 sayılı yasanın 2,3,4 maddeleriyle 4721 sayılı TMK nın kamu düzeni ve genelahlak ile ilgili düzenlemelerinni geçmişe de etkili olduğuna dair düzenlemeler içerdiğini,01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren 4721 satılı TMK da belirlenen yasal mal rejiminin edinilmiş mallara katılma rejimi olduğunu,bu düzenlemenin devrim niteliğinde bir düzenleme olduğunu dolayısyla kamu düzeni ve eşitlik ilkesi gözetilerek TMK da belirlenen yasal mal rejiminin 01.01.2002 den önceki evlilikler için de uygulanması gerektiğini belirtmiştir.
Davalı vekili 23.02.2006 tarihli oturumda davacı tarafın haksız kazanç peşinde olduğunu,4722 sayılı yasanın 10.maddesinin Anayasaya aykırılık iddiasının red edilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Öğretide de kabul edildiği gibi AİLE HUKUKU sözleşme özgürlüğü ilkesinin istisnası olup gerçekten de devlet aile ilişkilerinin gerek kurulmasında,gerek sona ermesinde geniş çapta denetleme görev ve yetkisiyle donatılmıştır.(TMK nın 141 maddesine göre,evliliğin geçerliliğinin ancak resmi memur önünde yapılmasıyla geçerli olması,TMK nin 146 maddesine göre mutlak butlan davasını Cumhuriyet Savcısının resen açabilmesi,TMK nın 156 ve 161 maddelerine göre evlenmenin iptaliveya boşanmanın ancak mahkeme kararıyla mümkün olması...gibi) Diğer özel hukuk ilişkilerinden farklı olarak aile hukukunda yasal düzenlemelerle devlete müdahale hak ve yetkilerinin verilmesinin nedeni "kamu yararı" ve "kamu düzeni" faraziyesidir.Ayrıca 4722 sayılı yasanın 1.maddesinin 3.fıkrası 4721 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonra gerçekleşen olaylara yeni yasanın uygulanacağını belirlemiştir.
Bağlayıcı norm niteliğindeki 1982 Anayasasının 2.maddesi T.C.Devletini tanımlarken ...."osyal hukuk devleti"niteliğine vurgu yapmış,10.maddesi ise"herkesin dil,ırk,renk,cinsiyet,siyasi düşünce,felsefe,inanç,din,mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetmeksizin kanun önünde eşit olduğu" ilkesini getirmiş,41. maddesi"Aile Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğğe dayanır,devlet ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması için...gerekli tedbirleri alır"düzenlemesiyle toplumsal yaşamdaki konumu gereği Aile Hukuku ile ilgili özel düzenleme ile devlete sorumluluklar yüklemiştir.Ayrıca Anayasanın 90.maddesi ile İç Hukuk Haline gelen gerek İnsan hakları Evrensel Beyannamesi,ASvrupa İnsan hakları Sözleşmesi ve Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesindeki hükümlerle eşitlik ilkesi evrensel bir ilke olarak vurgulanmıştır.
Aile Hukukunun ülkemizdeki tarihsel gelişimine baktığımızda 743 sayılı Türk Kanun Medenisinin Aile Hukuku ile ilgili 31.madde ile başlayan 2.kitabındaki düzenlemeler(kocanın evlilik birliğinin başkanı olması,ortak konutu seçmenin kocaya ait olması,velayetin yürütülmesinde eşlerin anlaşamamaları halinde kocanın oyuna üstünlik tanınması,kadının koca lehine borç edinmesinin hakimin oanyına bağlanmış olması...gibi) zaman içerisinde toplumun farklı kesimlerince eleştirilmiş,çağdaş dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaşanan sosyal yaşamdaki değişimlere bağlı olarak yukarıda bahsi geçen temel düzenlemeler doğrultusunda 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu toplumun geniş desteği ile mecliste onaylanarak 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe girdiğini görürüz.Yeni Medeni kanunu incelenediğinde köklü değişikliklerin yaşanan gelişmeler ve eşitlik ilkesi doğrultusunda Aile Hukukunda yapıldığı görülür.Bu temel değişikliklerin bir tanesi de TMK nın 202 ve devam eden maddeleriyle getirilen paylaşımlı mal rejimidir.
Ancak bu değişiklik yapılırken Türk Medeni kanunu 10.maddesi ile devame den evliliklerde eşlere bir yıl içerisinde başka bir mal rejimi seçmedikleri taktirde 01.01.2002 tarihinden itibaren "paylaşımlı mal rejimine" tabi olacakalrı hükmü getirilmiştir.Yukarıda anlatıldığı gibi 4721 sayılı yasanın 202 maddesiyle getirilen paylaşımlı mal rejimi ilkesi 743 sayılı TMK 170.madde ile düzenlenen "Mal ayrılığı Rejimi"nin eşitlik ilkesini zedelediği düşüncesiyle getirilmiştir.Yasa koyucunun iradesi bu düzenleme ile bir eşitsizliği ortadan kaldırmaktır.4722 sayılı yasanın 10.maddesiyle devam eden evliliklerde mal rejimi tasfiyesi adeta ikiye bölünerek 01.01.2002 tarihinden önce edinilen mallar için mal ayrılığı rejiminin,bu tarihten sonraki dönem için paylaşımlı mal rejiminin uygulanacağı ilkesi getirilerek tasfiye sürecinde Anayasanın 10.Maddesiyle belirlenen eşitlik ilkesine aykırı davranıldığı gibi adeta iki ayrı hukuk kuralının uygulanması yolunu da açmıştır.
Tüm bu bilgiler işığında davacı yanın 4722 sayılı yasanın 10.maddesindeki düzenlemenin Anayasaya aykırılığı nedeniyle iptali istemi mahkemeizce ciddi görülerek 1982 Anayasası 152 maddesi ile 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkındaki Yasanın 28.maddesi gereği değerlendirilmesi için Anayasa Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ:
1982 ANAYASASININ 152 MADDESİNİN VERDİĞİ YETKİYLE DAVACI YANIN 4722 SAYILI YASANIN 10.MADDESİ İLE GETİRİLEN DÜZENLEMENİN ANAYASANIN 2. VE 10.MADDESİNE AYKIRILIĞI NEDENİYLE İPTALİ İSTEMİ MAHKEMEMİZCE DE CİDDİ GÖRÜLEREK İPTALİNE KARAR VERİLEMSİ ARZ OLUNUR.



T.C.YARGITAY Yirminci H.D.,Esas : 2005/00565,Karar :2005/01009, Tarih:11.02.2005
Mahkemesi: Ankara 10. Aile Mahkemesi Tarihi: 25.05.2004
Taraflar arasındaki alacak hukukuna ilişkin davada Ankara 10. Aile ve 5. Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı 14.10.2003 günlü dilekçesinde evlilik birliği içinde alınan taşınmazdaki katkı payını talep etmektedir.
TMY.nın 226. maddesinde "her eş, diğer eşte bulunan mallarını geri alır."
TMY.nın 227. maddesinde #8220;eşlerden biri diğerine ait bir malın edinilmesine iyileştirilmesine veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık olmaksızın katkıda bulunmuşsa tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur ve bu alacak o malın tasfiyesi sırasındaki değerine göre hesaplanır; bir değer kaybı söz konusu olduğunda katkının başlangıcındaki değeri esas alınır."
Türk Medeni Yasasının yürürlüğü ve uygulama şekli hakkındaki 4722 Sayılı Yasanın 10. maddesinde "TMY.nın yürürlüğe girdiği tarihten önce evlenmiş olan eşler arasında bu tarihe kadar tabi oldukları mal rejimi devam eder. Eşler kanunun yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıl içinde başka bir mal rejimi seçmedikleri taktirde bu tarihten geçerli olmak üzere yasal mal rejimini seçmiş sayılırlar." hükümleri yer almaktadır.
4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yargılama Usullerine Dair Yasaya 5133 Sayılı Yasa ile ekleme yapılan 4/2. maddesinde "22.11.2001 tarihli 4721 Sayılı Türk Medeni Yasasının 3. kısmı hariç olmak üzere 2. kitabı, 03.12.2001 tarihli ve 4722 Sayılı Türk Medeni Yasasının Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Yasaya göre aile hukukundan doğan dava ve işlerin" aile mahkemesi görevinde olduğu açıklanmıştır.
Somut olayda davanın Türk Medeni Yasasının yürürlük tarihi olan 01.01.2002 tarihinden sonra açıldığı, uyuşmazlığın çözümünde eşler arasındaki mal rejimini düzenleyen Türk Medeni Yasasının 202 ve devamı maddeleri ile değer artış payını düzenleyen aynı yasanın 227. maddesinin de tartışılması gerektiği, bu maddelerin de Türk Medeni Yasasının 2. kitabında yer aldığı ve aile mahkemesinin görevi kapsamında olduğu anlaşılmakta, davanın aile mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekir.
Sonuç: Yukarıda belirtilen nedenlerle; HYUY.nın 25. ve 26. maddeleri gereğince Ankara 10. Aile Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 11.02.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Yargıtay 13. HD 2003/ 12079 E., 2004/ 741 K. Karar Tarihi : 28.01.2004
ALACAK (EVLİLİK BAĞI İLE İLGİLİ, KATKI PAYI) - ZAMANAŞIMI SÜRESİ
ÖZET: Evlilik bağı ile ilgili katkı payından kaynaklanan uyuşmazlığa ilişkin davada uygulanacak zamanaşımı süresi, BK.nun 125. maddesindeki 10 yıllık zamanaşımı süresi olup bu süre, boşanmanın kesinleştiği tarihten itibaren işlemeye başlar.
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün sünesi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı, davalı ile boşandığını, boşanma sırasında mala ve nafakaya ilişkin bir hüküm kurulmadığını, evliliği sırasında çeşitli işlerde ücret karşılığı çalıştığını, aldığı ücretin tamamı ile bütün ziynet ve takıları eşine verdiğini, birlikte kooperatif hissesine girmelerine ve otomobil almalarına rağmen her ikisinin davalı eşi adına işlem gördüğünü ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000.000.000 TL katkı payını istemiştir.
Davalı, davanın zamanaşımına uğradığını savunarak reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık taraflar arasındaki evlilik bağı ile ilgili katkı payından kaynaklanmaktadır. Davanın bu mahiyeti itibariyle uygulanacak zamanaşımı süresi sebepsiz iktisap hükümlerine ilişkin BK.nun 66. maddesi hükmü olmayıp, BK.nun 125. maddesi hükmüdür. Durum böyle olunca 10 yıllık zamanaşımı süresi boşanmanın kesinleştiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağından ve bu süre henüz dolmadığından mahkemece işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken zamanaşımı süresi dolduğundan bahisle davanın zamanaşımı nedeniyle red edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacı yararına (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde iadesine, 28.1.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.

HD 13, E: 2004/012933, K: 2005/000917, Tarih: 27.01.2005[*]ALACAK DAVASI[*]EVLİLİK BİRLİĞİ İÇERİSİNDE EDİNİLEN MALLAR[*]MAL AYRILIĞI REJİMİ (4721 s. MK. m. 170)
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı ile 24.7.1976 yılında evlendiklerini, 2000 yılına kadar devam eden evlilikleri sırasında ev kadını olmasına rağmen öğretmen olan davalı eşini katkılarıyla servet sahibi yaptığını, davalının kendisi ve kızını dövmesi nedeniyle 2000 yılı başlarında müşterek haneyi terk ettiğini, evlilikleri süresince ortaklaşa edindikleri hisse senedi, devlet tahvili, hazine bonosu birikimlerinin davalıda kaldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere 1.000.000.000 TL.nin yasal faizi ile birlikte davalıdan alınmasını istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, evlilik birliğinin devamı sırasında kendi katkılarıyla davalının üzerine hisse senedi, devlet tahvili ve hazine bonosu almadığını, bu birikimlerde ½ pay sahibi olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak üzere 1.000.000.000 TL.nin davalıdan tahsilini istemiştir. Tarafların 24.7.1976 yılında evlendikleri ve 2000 yılına kadar bu evlilik birliğini devam ettirdikleri uyuşmazlık konusu değildir. Davalı yanca, terk nedeniyle 3.9.2002 tarihinde açılan boşanma davası 7.10.2003 tarihinde reddedilmiş ve karar Yargıtay 2.Hukuk Dairesince onanarak 24.2.2004 tarihinde kesinleşmiştir. Mahkemece boşanma kararı olmaksızın mal rejiminin tasfiyesine gidilemeyeceği gerekçesiyle dava reddedilmiştir. Tarafların evlilikleri 24.7.1976 yılında olup, eski mal rejimine tabiidirler. 743 sayılı Türk Medeni Kanunun 170. maddesi "Karı koca evlenme mukavelenamesi ile kanunda muayyen diğer usullerden birini kabul etmedikleri taktirde veya kabul edipte, kanunda gösterilen sebeplerden birinin hudusü halinde. Aralarında mal ayrılığı cereyan eder" hükmünü getirmiştir. Davacı ve davalı eş arasında mal ayrılığı rejiminin cari olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Evlilik devam ederken katkı payı için dava açılamayacağına ilişkin bir hüküm yoktur. Hal böyle olunca, mahkemece tarafların tüm delilleri toplanarak davacı kadının dava konusu ettiği hisse senedi, devlet tahvili ve hazine bonosu alımında yaptığı katkı oranını tesbit etmek, katkı oranı kadar taleple bağlı kalınarak tazminata hükmetmekten ibarettir. Diğer yandan davalı kocanın iade borcu, iade anındaki duruma göre belirleneceğinden, yeni medeni kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra edinilen hisse senedi vs. var ise bunların da yeni medeni kanunun ilgili hükümlerine göre değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmesi gerekir.
Mahkemece, aksi yazılı düşüncelerle davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 27.1.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Yargıtay 13. HD 2005/ 8276 E. 2005/ 15607 K. Karar Tarihi : 20.10.2005
ALACAK DAVASI - KATKI PAYININ TAHSİLİ TALEBİ - ALINAN TAŞINMAZDAKİ PAYLARIN TESPİTİ GEREĞİ
ÖZET : Davacı kadın, davalı ile evli oldukları dönemde birlikte aldıkları taşınmaz payının boşanmadan sonra verilmediğini iddia ederek katkı payının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalının taşınmaz alımına katkısı olduğu dosya kapsamı ile sabittir. Taşınmazın alımı sırasındaki tarafların gelirleri araştırılıp katkı payları saptanmalıdır. (743 S.K. m. 186)
Dava: Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatı tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili Avukat A.C. gelmiş, diğer taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Karar: Davacı, davalı ile 1985 yılında evlendiklerini, 1 çocukları olduğunu, 1989 yılında boşandıklarım, 1986 yılında evlilik birliği içerisinde kazanılan paralarla ev satın aldıklarım, tamirat ve tadilat yaparak oturulur hale getirdiklerini, kendisinin ses sanatçısı olarak müzisyen olan davalıdan daha fazla para kazandığım, katkısının çok olduğunu ileri sürerek taşınmazın 1/2 değeri karşılığı şimdilik 10.000.000.000.-TL'nin faizi ile ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, taşınmazı kendi kazanımları ile satın aldığını ve yaptırdığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davacı, davalı ile evli oldukları dönemde birlikte kazandıkları gelirlerle taşınmaz aldıklarını, boşanmadan sonra taşınmazdaki payının verilmediğini ileri sürerek katkı payının ödetilmesini istemiştir. Davacı ve davalının iş ve mesleklerinin olduğu, davacının taşınmazın alımı sırasında katkısı bulunduğu tanık anlatımları ile anlaşılmaktadır. Mahkemece bilirkişiler aracılığı tarafların taşınmazın alırın sırasındaki gelirleri araştırılıp, satın alım tarihindeki katkılar oranı belirlenip, dava tarihindeki taşınmazın sürüm değerine uygulanmak suretiyle çıkacak miktara talep gözetilerek hükmedilmesi gerekirken eksik ve yetersiz bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Sonuç? Yukarıda birinci bent gereğince diğer temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın onama harcından' çıkartılmasına, 400.- YTL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, 20.10.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

HD 02 Esas : 2004/004117 Karar: 2004/007104 Tarih: 01.06.2004
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hükmün maddi-manevi tazminat, katkı payı ve vekalet ücreti yönünün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan bugün duruşmalı temyiz eden Serhat Haseki ile vekili Av. Volkan Taşkale ve temyiz eden karşı taraf vekili Av.Turan Aras geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının tüm, davacının ise aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2- Davacının araç ve taşınmaza katkıdan temyizine gelince;
1.1.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunundan önce eşler arasında Mal Ayrılığı Rejimi yürürlüktedir. Davacı mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde edinilen araç ve taşınmaza katkısını istemektedir. Nisbi harç da yatırılmıştır. Gerçekleşen bu durum karşısında davacının katkı alacağı konusundaki davasının esasının incelenerek sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın 2. bentte gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacının vekalet ücretine yönelik temyiz itirazının incelenmesine yer olmadığına, hükmün temyize konu diğer bölümlerinin ise 1. bentteki nedenlerle ONANMASINA, duruşma için taktir olunan 375.000.000 TL. vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, aşağıda yazılı harcın davalıya yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna, temyiz peşin harcının yatıran davacıya geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 01.06.2004 (Salı)

HD 02 Esas : 2005/000138 Karar: 2005/003438 Tarih: 07.03.2005
* EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİ
* YASAL MAL REJİMİ
* DEĞER ARTIŞ PAYI

Eşler arasında 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar da edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu anlaşılmaktadır. Taşınmaz alınırken taraflar Emlak Bankasına 27.03.1995 tarihli dilekçe vermiş ve bu taşınmaza yaptıkları ödemeler doğrultusunda 1/5 payın kadın, 4/5 payında koca adına tescilini istemişlerdir. Tapuda bu talep doğrultusunda oluşmuştur. Davacının (kadının) dava konusu taşınmaza başka bir şekilde katkı yaptığını da isbat edememiştir. Bu açıklama karşısında taşınmaza katkı yönünden açılan davanın reddi gerekir.
(4721 s. MK. m. 202, 227) (4722 s. MKYUŞHK. m. 10)
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davacının tüm davalının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2- Taraflar 1985 senesinde evlenmiş 16.03.2004´te boşanmışlardır. Bu dava ise 12.12.2003´te açılmıştır. Davacı 6.6.1996 tarihinde edinilen taşınmaz ile 13.05.1998´de satın alınan otomobile yaptığı katkının karşılığını istemiştir.
Eşler arasında 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı, boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar da edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu anlaşılmaktadır. (4722 SK. md. 10, MK. md. 202) Taşınmaz alınırken taraflar Emlak Bankasına 27.03.1995 tarihli dilekçe vermiş ve bu taşınmaza yaptıkları ödemeler doğrultusunda 1/5 payın kadın, 4/5 payında koca adına tescilini istemişlerdir. Tapuda bu talep doğrultusunda oluşmuştur. Davacının (kadının) dava konusu taşınmaza başka bir şekilde katkı yaptığını da isbat edememiştir. (MK. md. 227) Bu açıklama karşısında taşınmaza katkı yönünden açılan davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün ikinci bentte gösterilen sebeple karşı davacı yararına BOZULMASINA, kararın bozma kapsamı dışında kalan yönlerine ilişkin temyizin ise REDDİNE, harç ve vekalet ücretine ilişkin temyizinin incelenmesine yer olmadığına, aşağıda yazılı harcın davacıya, peşin harcın mahsubuna, temyiz peşin harcını yatıran davalıya geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 07.03.2005 pzt.

HD 02 Esas : 2005/001920 Karar: 2005/003866 Tarih: 14.03.2005
* DEĞER ARTIŞ PAYI
* EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİ
Medeni Kanunun 227. maddesi; eşlerden birinin diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına katkıda bulunması halinde, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artış payını katkısı oranında isteyebileceğini hükme bağlamıştır. Bu katkının istenebilmesi için edinilmiş mallara katılma rejiminin sona ermesi zorunludur. Boşanma davası halen sonuçlanmamıştır. Mahkemece değer artış payına yönelik dava tefrik edilip, boşanma davasının sonucu beklenip, deliller değerlendirilip karar verilmesi gerekirken, dava şartı oluşmadan hüküm kurulması hatalıdır.
(4721 s. MK. m. 214, 227)
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm kocanın kabul edilen boşanma davası, manevi tazminat, kişisel ilişki ve değer artış payı yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle kadının usulüne uygun açılmış bir boşanma davası bulunmamasına ve kocanın bu yönü temyiz etmemiş olmasına göre davalının (kadının) aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2- Koca bu dava ile birleşen Küçükçekmece Aile Mahkemesinin 2003/3555 esas sayılı davasında 13.09.1996´da eşi adına tescil edilen Halkalıdaki daireye 1/2 oranda 17.08.201´de alınan büroya ise beşbin dolar katkı yaptığını belirterek bu katkının karşılığı 29.500.000.000 liranın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Medeni Kanunun 227. maddesi; eşlerden birinin diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına katkıda bulunması halinde, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artış payını katkısı oranında isteyebileceğini hükme bağlamıştır. Bu katkının istenebilmesi için edinilmiş mallara katılma rejiminin sona ermesi zorunludur. (MK. md. 214/2) Boşanma davası halen sonuçlanmamıştır. Mahkemece değer artış payına yönelik dava tefrik edilip, boşanma davasının sonucu beklenip, deliller değerlendirilip karar verilmesi gerekirken, dava şartı oluşmadan hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün ikinci bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, kararın bozma kapsamı dışında kalan yönlerinin ise ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 14.03.2005 pzt.
HD 02 Esas : 2005/016726 Karar: 2006/001095 Tarih: 07.02.2006
* KATKI PAYI ALACAĞI
* GÖREVLİ MAHKEME
Davacı, davalıya ait kişisel malın edinilmesi sırasında, malın edinme tarihindeki değerinin üçte biri oranında katkıda bulunduğunu ileri sürdüğüne göre, Türk Medeni Kanunu´nun 227. maddesi kapsamındaki bu istek ile ilgili Aile Mahkemesi görevlidir.
(4721 s. MK. m. 219, 220, 227)
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Davacının; alımında katkıda bulunduğunu iddia ettiği taşınmaz, 06.08.1998 tarihinde koca tarafından üçüncü kişiden kooperatif üyeliği devralınmak suretiyle iktisap edilmiştir. Taraflar 31.10.1980'de evlenmişlerdir. Boşanma davası ise 14.09.2004 tarihinde açılmış olup devam etmektedir.
Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önce evlenmiş olan eşler arasında, bu tarihe kadar, tabi oldukları mal rejimi devam eder. Eşler, kanunun yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıl içinde başka bir mal rejimini seçmedikleri takdirde, bu tarihten geçerli olmak üzere yasal mal rejimini seçmiş sayılırlar. (4722 sayılı Yürürlük Kanunu md. 10/1) Şu halde, evlenme tarihinden, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadarki dönemde geçerli rejim mal ayrılığıdır. (743 s. TKM. md. 170) Bu tarihten sonra ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. (TMK. 202)
Edinilmiş mallara katılma rejimi; edinilmiş mallar (TMK. m. 219) ile eşlerden her birinin kişisel mallarını (TMK. 220) kapsar. (TMK. 218)
Mal rejiminin başlangıcında eşlerden birine ait bulunan malvarlığı değerleri o eşin kişisel malıdır. (TMK. 220/2)
Eşlerden biri, diğerine ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç yada uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuş ise, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olur. (TMK. 227/1)
Davacı, davalıya ait kişisel malın edinilmesi sırasında ziynetlerini bozdurarak ve babasından aldığı parayı koyarak katkıda bulunduğunu, katkısının, malın o tarihteki rayiç değerinin üçte biri oranında olduğunu ileri sürdüğüne göre, istek, Türk Medeni Kanununun 227. maddesine dayanmaktadır. Bu madde ise Aile Mahkemelerinin görevine girmektedir. O halde, işin esasının incelenmesi gerekirken görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir.
Sonuç: Hükmün yukarıda gösterilen sebeple (BOZULMASINA), temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, iş bu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 07.02.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

HD 02 Esas : 2004/000490 Karar: 2004/001488 Tarih: 12.02.2004
* EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA
* TASFİYE
Davalı otomobil ve arsaya yaptığı katkının karşılığı olarak tazminat isteğinde bulunmuştur. Bu istek malların edinim tarihlerine göre edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi niteliğinde değildir. Bununla ilgili olarak 12.3.2003 günlü ara kararı uyarınca gerekli harçlarda yatırılmıştır. Bu istek boşanmanın eki (ferisi) olarak kabul edilemez. Katkı bedelinin boşanmadan bağımsız istenilmesi de imkan dahilindedir.
(4721 s. MK. m. 220, 230, 235)
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Davalı otomobil ve arsaya yaptığı katkının karşılığı olarak tazminat isteğinde bulunmuştur. Bu istek malların edinim tarihlerine göre edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi niteliğinde değildir. Bununla ilgili olarak 12.3.2003 günlü ara kararı uyarınca gerekli harçlarda yatırılmıştır. Bu istek boşanmanın eki (ferisi) olarak kabul edilemez. Katkı bedelinin boşanmadan bağımsız istenilmesi de imkan dahilindedir. Bu açıklama karşısında işin esasının incelenmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, kararın bozma kapsamı dışında kalan yönlerin ise ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine oybirliğiyle karar verildi. 12.02.2004

HD 02 Esas : 2005/000252 Karar: 2005/003306 Tarih: 07.03.2005
* YASAL MAL REJİMİ
* EDİNİLMİŞ MALLARA KATILMA REJİMİ
* DEĞER ARTIŞ PAYI
Taraflar 24.12.1987´de evlenmişlerdir. 27.08.2003´te boşanma davası açılmış, 30.03.2004´de boşanmışlardır. Davanın konusunu oluşturan taşınmaz 24.07.1998´de alınmış bu dava ise 30.09.2003´te açılmıştır. Davacı taşınmazın alınması sırasında katkıda bulunduğunu ileri sürerek bu katkının karşılığını istemiştir. Medeni Kanunun 227. maddesi eşlerden birinin diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine, veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olacağını hükme bağlamıştır. Mahkemece bu isteğin Medeni Kanunun 202-241 maddeleri çerçevesinde değerlendirilip sonucu uyarınca karar verilmesi gerekir.
(4721 s. MK. m. 202, 214, 227) (4722 s. MKYUŞHK. m. 10)
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önce evlenmiş olan eşler arasında bu tarihe kadar tabi oldukları mal rejimi devam eder. Eşler kanunun yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıl içersinde başka bir mal rejimi seçmedikleri takdirde bu tarihten geçerli olmak üzere yasal mal rejimi