+ Konuyu Yanıtla
1 den 4´e kadar toplam 4 ileti bulundu.

Konu: Manİfesto gİbİ savunma

Manİfesto gİbİ savunma Hızlandırılmış Mobil Sayfa Sürümü (AMP)
  1. #1
    Kayıt Tarihi
    Sep 2007
    Nerede
    ankara
    İletiler
    3.294
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Manİfesto gİbİ savunma

    SAYGIDEĞER YARGIÇLAR,

    Ben bugün burada bir hakaret davasından yargılanırken savunmamı DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ kavramı üzerine kurmayacağım. HAYIR… Ben aslında bugün burada bir SAVUNMA YAPMAYACAĞIM… Bugün ben burada sizlere bana daha 24 yaşındayken verdiğiniz resmi bir görevi hatırlatacağım ve TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI’nın 27.maddesinden bahsedeceğim.

    ANAYASAMIZ’ın 27.maddesi; “ Herkes, bilimi serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma hakkına sahiptir.” Demektedir.

    Bendeniz, 1984 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden mezun olmuş, bir hekimim. (BELGE 1). Mezuniyetimi takip eden hafta hekim olarak mesleki kariyerime başladım. Henüz 24 yaşındayken sizler gibi hâkimler ya da savcılar karara bağlayacakları dosyaları tarafıma göndererek davalarıyla ilgili şahısların akıl sağlığının yerinde olup olmadığına dair raporlar talep ettiler. Benim ve benim gibi pratisyen hekimlerin, dikkatinizi çekerim psikiyatri uzmanları değil, pratisyen hekimlerin verdikleri kanaat raporları doğrultusunda adaletin gereğini yerine getirdiler. Bizler o akıl sağlığı raporlarını vermeyecek olsak kanun önünde suçlu sayılabilirdik. Özetle şahsımın verdiği kanaat raporları sizlere ışık tuttuğu için yargıya varabildiniz. Şimdi ise o günlerin üzerinden tam otuz yıl geçti ve değirmende değil, hekimliğimin yanı sıra yazar ve yönetmen olarak iştigal ettiğim karakter analizleriyle ağarmış saçlarımla, artık epeyce tecrübeli bir hekim olarak vardığım Narsisistik Kişilik Bozukluğu kanaatimden dolayı “şüpheli” sıfatıyla karşınızdayım. Söz konusu şüphe ise hakaret ettiğimdir. Savcılık makamı iddianamesinde “Akıl hastalığına vurgu yapılması, eleştiri ve düşünce özgürlüğü sınırlarını aşarak hakaret suçu teşkil etmektedir.” Demektedir. Her şeyden önce akıl hastalığına hakaret demek, akıl hastalarına hakarettir. Ben sözlerimde hakaret unsuru bulmamaktayım, eleştirmeye niyet dahi etmedim, hele hakaret yoluyla suç işlemeye kastım hiç olmadı. Çünkü ben teşbih yapmadım, teşhis koydum. Müştekide Narsisistik Kişilik Bozukluğu olduğunu söylerken ne bir benzetme, ne bir yakıştırma, ne bir aşağılama düşüncem olmadı. Hekimlik etiği hastalarının durumlarını alay konusu yapmaz, aşağılamaz, hele hakaret amaçlı asla kullanmaz. Biz hekimler tababet ve şuabatı sanatlarının tarzı icrasına ehliyet almadan önce bu madde üzerine de and içeriz ve içtik. Davaya söz konusu olan açıklamamda ise aynen meslektaşlarım olan Türk Tabipler Birliği mensubu hekimlerin duyduğu kaygıyı kamuoyuyla paylaştım.

    “ Bizler hekimiz. İnsanın bin bir ruh halini, bin bir duygu durumunu biliriz. Başbakan Erdoğan’ın duygu durumundan endişe duyuyoruz. Fevkâlâde endişe duyuyoruz. Kendisi, çevresi, ülkemiz adına endişe duyuyoruz. Endişemizi kamuoyuyla paylaşıyoruz.”

    (BELGE 2)
    Bakın ben sadece altı yıllık tıp fakültesi eğitimi almakla kalmamış, 1987-1991 yılları arasında Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı’nda Araştırma Görevlisi olarak akademik kariyer yapmış uzman bir bilim adamıyım. (BELGE 3). Bu belgeyle ve Anayasa’nın 27.maddesine göre “bilimi serbestçe öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma hakkı”na fazlasıyla sahibim. Yayma hakkıma sahip olduğumu ben değil sizlere kılavuzluk eden T.C. Anayasası söylemektedir. Bu kanun maddesinden açıkça anlaşılabileceği gibi, doktor kimliğimle tıbbi kanaatlerimi açıklarken, örneğin; ilk cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk'ün sol göğsünde, Çanakkale’de aldığı şarapnel yarası nedeniyle ömrü boyunca yanık skarı taşıdığını, ikinci Cumhurbaşkanımız İsmet İnönü’nün sağır olduğunu, yine Cumhurbaşkanlarımızdan Süleyman Demirel’in obes olduğunu, Başbakanlarımızdan Bülent Ecevit'in parkinson olduğunu söylememle veya Şafak Pavey'de extremite yoksunluğu; Meclis Başkanvekili Sadık Yakut'ta vitiligo varlığı ya da sabık Başbakan'ın uzaktan gördüğüm kadarıyla omurga sorunundan bahsetmem hakaret sayılmazken; bir psikiyatrik kanaat teşhisimin hakaretten sayılması esas itibariyle ikirciklidir. Müşteki vekilleri; “müvekkilimiz Altıoklar’a sormamıştır ki kendi akıl sağlığını. Bu nedenle açıklamaları hakarettir demektedir.” Oysa Recep Tayyip Erdoğan yolda düşse, ilk müdahale edenlerden biri ben olurum. Doğru tedaviyi uygulamadan önce de kalp krizi nedeniyle mi, inme indiği için mi yoksa sara nöbetinden dolayı mı düşüp düşmediğini teşhis etmem gerekir,.Ve bu teşhisi koyarken hastanın bana sormasını da beklemem. Beklersem suç sayabilirsiniz. Çünkü durum acildir. Davamız konusu olan teşhisim de acil bir durumun önlemi olarak kamuoyuyla paylamıştır. Bununla birlikte içinde bulduğum çevrede kuduz hastalığı taşıyan bir vaka teşhis etsem, hem müdahale etmek, hem de kamuoyuna bildirmekle yükümlü olduğumu yasalar söylemektedir. Çünkü burada kamuoyunun sağlığı söz konusudur. Davamızda da kamuoyunun akıl ve bedensel sağlığı tehlike altında olduğu için yetkili kuruluşları uyarmak üzere teşhisimi açıkladım. Teşhisim koruyucu hekimliğin gereğidir. Bunlarla birlikte bir doktorun kamuoyuna mal olmuş, her gün defalarca televizyon başta tüm medya organlarında karşılaştığı şahsiyetlerle ilgili fiziksel hastalık teşhisinin olağan ama psikiyatrik hastalık teşhisinin suç unsuru sayıldığını yazan bir kanun maddesine yazılmamış Magna Carta dâhil hiçbir kanun kitabında rastlayamazsınız. Fiziksel hastalıklarla ilgili teşhis koymam ve rapor vermem suç teşkil etmezken, akıl hastalığıyla ilgili teşhis koymam suç olamaz. Müştekinin doktor yorumu yapmamı hakaret sayarak şikâyet etmesi , narsisistik kişilik bozukluğu teşhisini doğrulamaktadır. Çünkü narsisistik kişilik bozukluğunun en temel teşhis kriterlerinden birisi de eleştiriye tahammülsüzlüktür.

    NARSİSİSTİK KİŞİLİK BOZUKLUĞU
    Bu noktada Sayın mahkemenin müsadesiyle şikayetçi tarafından hakaret olarak addedilen narsisisistik kişilik bozukluğu hakkında özet bir bilgi vermek isterim. Karar yüce Türk adaletinindir. Narsisistik kişilik bozukluğunun temel özelliği büyüklenmecilik ve üstünlük duygusudur. Tüm dünya Psikiyatristlerinin kabul ettiği DSM-IV tanı ölçütlerine göre, bir kişiye narsisistik kişilik bozukluğu denebilmesi için aşağıda verilen kişilik özelliklerinin beşinin bulunması yeterlidir: (BELGE 4)

    1. Kendisinin özel, eşi bulunmaz ve herkesten çok daha önemli olduğunu düşünür.
    2. Sınırsız başarı, güç, zeka, güzellik ve yetenekleri olduğunu sürekli deklare eder.
    3. Üstün, seçilmiş ve ilahi kuvvetlerce vazifelendirilmiş olarak bilinmeyi bekler.
    4. Kendilerine hayrandır. Çok beğenilmek ve sürekli dışardan onay görmek ister.
    5. Herşeyi yapmaya hak kazanmış ve özellikle kayırılacak bir kişi olduğunu düşünür.
    6. Kendi çıkarları için, amaçlarına ulaşmak için başkalarının zayıf yanlarını kullanır.
    7. Empati yapamaz, başkalarının duygularını ve gereksinimlerini tanımaz.
    8. Her başarılıyı kıskanır ya da başkalarının kendisini kıskandığına inanır.
    9. Küstah, kendini beğenmiş davranış ya da tutumlar sergiler.

    Narsisist kişi her yaptığının mükemmel olduğunu düşünür. Eleştiriye duyarlılık ve kırılganlık narsisitik kişilik yapısının en belirgin özelliklerindendir. Narsisistik kişi kendini aşırı değerli hissettiği için eleştirilmeye karşı çok duyarlı ve kırılgandır. Şikayetçi Erdoğan da kırılgandır. Bir doktor teşhisini şikayet ederek dava açtığına göre, belli ki epeyce kırılmıştır. İşte kendisi için de, yakın çevresi için de, ülkemiz için de, içinde yaşadığımız coğrafyamız ve hatta dünya için de endişelerimiz bu noktadan kaynaklanmaktadır. Bu çerçevede şikayetçi Erdoğan’ın bir sonraki celseye teşrif etmesini, sizlerin huzurunda, sizlere ve şikayetçi olduğu bendenizin gözetiminde şikayetinin derinindeki dinamikleri, nereden rencide olduğunu anlatmasını talep ederim. Bununla birlikte şikayetçinin şikayetlerini ve dinamiklerini dinlemek ve bilirkişi heyet raporu vermek üzere, tarafsız bir üst kurum olan Türk Tabipler Birliği’ni temsilen bir psikiatristler heyetinin yüce mahkemenize gelerek gözlem ve inceleme yapmasını talep ederim. Böylelikle şikayetçi için kullandığım “narsisistik kişilik bozukluğu” kavramının bir teşhis mi, yoksa teşbih mi olduğu konusunda yüce mahkemenizin karara varmasının da daha adil olacağını düşünmekte olduğumu bildiririm. Hal böyle olunca özetle şikayetçi Recep Erdoğan’ın bu mahkemeye gelmeyecek olursa, tam teşekküllü bir hastanede söz konusu belirti ve bulgulara sahip olmadığının belgelenmesini, aksi halde hatalı teşhis ve beyanda bulunduğumu kabul edeceğimi açıkça beyan ederim. Kısaca, Recep Erdoğan’ın akıl sağlığı durumunun bilirkişilerce rapor edilmesini talep ederim.

    SON SÖZ:

    Yüce mahkemenizin, hekim olan şahsımı, bu davayla suçlu bulması halinde tarihe geçeceğini düşünmekteyim. Şöyle ki; “hakaret davası” olarak anılan bu davada, dava konusu olan bir hakaret söz konusu değildir. Çünkü ben bir teşbih yapmadım, teşhis koydum. Teşhis koyan bir hekimi yargılayan bu mahkeme, hakaret davasına baktığı için değil, teşhis koyan tıp bilimini yargıladığı için tarihe geçecektir. Saygılarımla…



    Hukuki NET Güncel Haber

    Manİfesto gİbİ savunma konulu yargıtay kararı ara
    Manİfesto gİbİ savunma konulu hukuk haber
    "BİR ÜLKEDE NAMUS ERBABI OLANLAR DA NAMUSSUZLAR KADAR CESUR OLMADIKÇA, O ÜLKE İÇİN KURTULUŞ UMUDU YOKTUR" İsmet İNÖNÜ
    NE ZULÜM, NE MERHAMET...SADECE ADALET...

  2. # Nedir?
    Tavsiye Soru Cevap
    Kayıt Tarihi
    Bugün
    Nerede
    Avukat Dünyası
    İletiler
    Ne kadar?
     
  3. #2
    Kayıt Tarihi
    Jun 2003
    Nerede
    Washington Amerika
    İletiler
    2.850
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Manİfesto gİbİ savunma

    Bu savunma dilekçesi Mustafa Altıoklar - Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret davasına dair. Bunu yazmamışsınız. İnsanlar siz yazdınız sanacak Abdullah bey.
    Konuya gelince hakaret nedeniyle yapılan yargılamada, isnad olan hakaret konusunun gerçek olduğu tespit edilirse sanığa ceza verilmez. Mahkeme muhtemelen ve mecburen Recep beyi adli tıbba göndermez. Ama bu sanığın savunma hakkını kısıtlar mahiyettedir. Bakalım hukuk kalmış mı, hukuka saygı var mı? Umutsuzum ama hadi bakalım. Ceza kanununu değiştirmezlerse tabi

  4. #3
    Kayıt Tarihi
    Jun 2011
    Nerede
    İstanbul
    İletiler
    68
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Manİfesto gİbİ savunma

    Bu yazıyı yazan kişiye olan cevabımdır. Post eden üyeye cevap değildir.

    O halde yanlış teşhis koymuşsunuz. Şöyle ki:
    Ben Fatih Projesi ile ilgili görüşlerimi ve eleştirilerimi "tc kimlik numaramı kullanarak" Sayın Cumhurbaşkanımıza atfen gönderdiğim bir yazımda bizzatihi parti kanalıyla gelen email cevapta, yaptığım eleştirinin hassasiyetle değerlendirildiği ve çözüm önerilerim üzerinde durulduğu şeklinde yanıt aldım. Burada yapılan örneklemeyle, yaptığınız teşhisin kesinlikle yanlış olduğu,

    Yanlış olan teşhisinizi aynı zamanda tüm dünyaya ilan etmeye çalıştığınızı dolayısıyla bir kasıtta bulunduğunuzu da vatandaş olarak ben tespit etmekteyim.

  5. #4
    Kayıt Tarihi
    Aug 2010
    Nerede
    ANKARA
    İletiler
    480
    Dilekçeler Sözleşmeler
    0
    Dosya Yükleme
    0

    Tanımlı Cevap: Manİfesto gİbİ savunma

    Alıntı bekirtas rumuzlu üyeden alıntı İletiyi Göster
    Bu yazıyı yazan kişiye olan cevabımdır. Post eden üyeye cevap değildir.

    O halde yanlış teşhis koymuşsunuz. Şöyle ki:
    Ben Fatih Projesi ile ilgili görüşlerimi ve eleştirilerimi "tc kimlik numaramı kullanarak" Sayın Cumhurbaşkanımıza atfen gönderdiğim bir yazımda bizzatihi parti kanalıyla gelen email cevapta, yaptığım eleştirinin hassasiyetle değerlendirildiği ve çözüm önerilerim üzerinde durulduğu şeklinde yanıt aldım. Burada yapılan örneklemeyle, yaptığınız teşhisin kesinlikle yanlış olduğu,

    Yanlış olan teşhisinizi aynı zamanda tüm dünyaya ilan etmeye çalıştığınızı dolayısıyla bir kasıtta bulunduğunuzu da vatandaş olarak ben tespit etmekteyim.
    söylediklerinize aynen katılıyorum ve aşşağıdaki maddeleride dayanak olarak koyuyorum lutfen inceleyin

    AIHS - Madde 10
    1. Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir almak ve vermek özgürlüğünü de içerir. Bu madde, devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine bağlı tutmalarına engel değildir.
    2. Kullanılması görev ve sorumluluk yükleyen bu özgürlükler, demokratik bir toplumda, zorunlu tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, veya yargı gücünün otorite ve tarafsızlığının sağlanması için yasayla öngörülen bazı biçim koşullarına, sınırlamalara ve yaptırımlara bağlanabilir.
    1982 ANAYASASI DÜŞÜNCE VE KANAAT HÜRRİYETİ Madde 25 - Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.
    DÜŞÜNCEYİ AÇIKLAMA VE YAYMA HÜRRİYETİ
    Madde 26 - Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak yada vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel değildir. Bu hürriyetlerin kullanılması, milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulünce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının, özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabilir. Haber ve düşünceleri yayma araçlarının kullanılmasına ilişkin düzenleyici hükümler, bunların yayımını engellememek kaydıyla, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin sınırlanması sayılmaz.
    (Ek fıkra: 03/10/2001 - 4709 S.K./9 md.) Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller kanunla düzenlenir.
    AİHS’nin 9. maddesinde teminat altına alınan “düşünce, vicdan ve din özgürlüğü” belli bir sistematik içinde öğreti bütünlüğü bulunan inanış iken 10. maddede teminat altına alınan ise bir bilgilenme sonucu kişide görüş, fikir, değer yargısıdır.
    Mahkemeye göre her fert, düşünce, kanaat ve bunları açıklama, ifade etmek özgürlüğüne sahiptir, gerçek ya da tüzel kişi olmak, kar amacı gütmek ya da gütmemek, ticari olmak ya da olmamak bakımından bir ayırım söz konusu değildir. Bu hak sadece belli nitelikte grup, haber, bilgi, düşüne ve beyanlara ya da belirli bir ifade şekil ve formata inhisar ettirilemez.
    Her fert, bu hakka sahip olmak birlikte kişilerin statüleri gereği bazı disiplin kuralları ile bağlı olmaları ve bu kurallar gereği ifade özgürlüğü bakımından bazı kısıtlamalara tabi olmaları da normaldir. Ancak kısıtlamanın yeterli ve gerekli ölçüde ve mümkün olan en alt seviyede olması gereklidir. Örneğin Devlet memurlarının, avukat ve doktorların, askerlerin ve diğer güvenlik görevlilerinin mesleki disiplin gereği daha dar bir ifade özgürlüğüne sahip olmaları bu hakkın ihlali sayılmayacaktır. (Kosiek/Almanya – 28.8.1986 , Vogt/Almanya – 26.9.1995)
    Kişi ifade özgürlüğüne dayanarak resmi işlemleri ana dilinde yahut istediği dilde yapmak talebinde bulunamaz. Mahkemeye göre “düşünceyi açıklama özgürlüğü, demokratik toplumun başlıca temel taşlarından, kişinin ilerleyip gelişmesinin asli koşullarından birini teşkil eder. (10. Maddenin) 2. Fıkra hükmü saklı kalmak kaydıyla bu özgürlük sadece itibar gören veya zararsız yahut önemsiz sayılan haber ya da fikirler bakımından değil; aynı zamanda devlet ya da halkın bir bölümü için aykırı, kural dışı, şaşırtıcı, şoke edici, endişe verici cinsten olanlar için de geçerlidir, … demokratik toplumun vazgeçemeyeceği çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirliliğin gereği budur.”
    AİHM ve Amerikan Yüksek Mahkemesi’ne (Terminello/Chicago kararı) göre sadece toplum tarafından kabul gören, makul bulunan, değer verilen fikirler değil; toplumun ön yargılarına saldıran, toplumu rahatsız eden, hoşnutsuzluk yaratan, şoke edici, kurulu düzene karşı hoşnutsuzluk oluşturan, kışkırtıcı fikirler de bu özgürlüğün teminatındadır. Toplumu rahatsız ve huzursuz etmesi ötesinde ciddi ve somut bir kötülüğün açık ve yakın tehlikesi kanıtlanmadıkça ifade hürriyeti korunmalıdır. Anayasamızın 25. Maddesine göre “herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir; birey, her ne sebep ve amaçla olursa olsun, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz, düşünce kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.” Anayasamız 25. Maddesi, kişiye düşünce ve kanaat hürriyeti tanımasının yanı sıra, bu düşünce ve kanaatlerini açıklama ve açıklamama hakkı tanımış; düşünce ve kanaatlerini açıklaması ve açıklamaması nedeniyle kınanmama ve suçlanmama teminatı vermiştir.
    Anayasamızın 26. maddesi, herkese düşünce ve kanaatleri açıklama ve yayma hakkı tanımıştır. Anayasamız, düşünce ve kanaatleri açıklama ve yayma hakkının toplu olarak ya da tek başına, söz, yazı, resim ya da istenilen herhangi bir yol ya da yöntemle kullanılabileceğini, bu hakkın resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber ve fikir alma ve vermek hakkını da kapsadığını açıkça garanti etmiştir.
    AİHS (10/1) ve Anayasamıza (26/1) göre haberleşme ve yayın araçlarının (radyo, televizyon ve sinema vb) kamu otoritesi tarafından bir izin rejimine tabi tutulması haberleşme ve yayını engellememek kaydıyla bu hakkın ihlali sayılmayacaktır, Anayasamız bu hususun kanun ile düzenlenmesini öngörmüştür. Haber alma özgürlüğü, haber sahibinin kendisinde saklı tutmak istediği haberi kapsamaz zira ifade özgürlüğü açıklamak gibi açıklamamak hakkını da kapsamaktadır. Duyurulmak, haber verilmek, yayılmak istenen bir bilgi, haber ya da düşüncenin üçüncü kişilerce alınmasının engellenmesi bu hakkın ihlalini teşkil eder.
    AİHS ve Anayasamız ifade özgürlüğü bakımından benzer biçimde 3 kısıtlama kuralı öngörmektedir:
    a) Genel Yarar: Ulusal güvenlik, toprak bütünlüğü, kamu güvenliği ve düzeni, suçu önleme, sağlık ve ahlakı koruma
    b) Diğer Kişisel Hakları Koruma: Başkalarının şöhret ve itibarını koruma, gizli haberlerin açıklanmasını engelleme,
    c) Yargı erkinin itibar, üstünlük ve tarafsızlığını koruma. AİHM’ne göre müdahale sebepleri ve şekli yasada açıkça belirtilmelidir, yasada öngörülmeyen bir sebebi ve şekli meşru sayılamaz. Sınırlama sebepleri sınırlayıcıdır, yorum ile genişletilemez.
    AİHM’ne “kişisel hakları koruma” şeklindeki sınırlama sebebi, siyasetçiler bakımından daha dar yorumlanabilir.

    Sınırlamanın meşru sayılabilmesi için yukarıdaki 3 amacı yönelik olmalıdır, yasada açıkça öngörülmelidir, demokratik toplumun gereklerine aykırı düşmemeli, amacı ulaşmak bakımından ölçülü (orantılı) olmalıdır. Örneğin kişilik haklarını ihlal eden bir ifade açıklaması, ifade sahibini gereğince BK 49 maddeye istinaden tazminata mahkum etmek, kişisel hakları koruma amacına uygun olması ve kanun ile düzenlenmesi bakımından sözleşmeye uygundur. Ancak, tazminat miktarı çok fahiş olur ise amaca uygunluk/orantılılık kriteri aşılmış ve ifade hürriyeti ihlal edilmiş sayılabilir. Pakdemirli – Türkiye Davası’nda milletvekili ve bir partinin genel başkan yardımcısı olan Ekrem Pakdemirli, bir basın açıklamasında Cumhurbaşkanı Demirel hakkında “yalancı, iftiracı, dar kafalı, Çankaya’nın şişmanı, lastikleri patlasın, Allah affetmez” gibi sözler sarf etmiş ve bu sözleri nedeniyle 7295 TL (o zamanın parasıyla 60.000 Euro) tazminata mahkum edilmiştir. Başvurucu, sözlerinin karşı tarafın siyasi tahrikine bağlı olduğu, siyasi eleştiri olduğu, tazminatın çok fahiş o zamana dek Türk Mahkemeleri tarafından hükmedilen en yüksek tazminat olduğu gerekçesiyle AİHM’ne başvurmuştur. Mahkeme, Başvurucunun sözlerinin siyasi eleştiriden çok bir hakaret ve beddua tufanı olduğu, Siyasi eleştiri, polemik olarak kabul edilemeyeceği bu nedenle diğer kişisel hakları koruma kriterine uygun olarak yaptırıma tabi tutulabileceği, Uygulanan yaptırımın Borçlar Kanunu ile açıkça belirlendiği ve bu nedenle yasa ile kısıtlama kuralına uygun olduğu bu sebeplerle ifade özgürlüğünün ihlal edilmediği, Ancak hükmedilen tazminatın diğer davalardaki kararlar ve davacının kişilik haklarının ihlalinin ağırlığı ile karşılaştırıldığında demokratik toplumun gereklerine uygun olmadığı ve amaca ulaşmak bakımından ölçülü (orantılı) olmadığına karar vermiş ve ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmetmiştir. Mehdi Zana / Türkiye davasında, Diyarbakır Belediye Başkanı olan başvurucunun terör örgütü PKK’yı desteklediğini belirttiği bir konuşmasından dolayı aldığı 12 ay hapis cezası üzerine başvurucu, ifade özgürlüğünün ihlal edildiğinden bahisle AİHM’ne başvurmuştur. AİHM, bölgenin tanınmış bir siyasetçisi olan başvurucunun PKK’lı teröristlerin sivilleri öldürmesiyle aynı döneme gelen böyle bir açıklamasının karışıklık ve kaosu daha artırabileceğini saptamış ve şiddete başvuran bir terör örgütünü savunmanın, bölgenin içinde bulunulan şartlarda göz önüne alındığında ifade özgürlüğü içinde değerlendirilemeyeceğine karar verip başvuruyu reddetmiştir. Bir diğer sınırlama sebebi, yargının otorite ve tarafsızlığını sağlamaya yönelik sınırlamalardır. Ancak bu sınırlama yargıyı etkilemeye yönelik beyanlar ile ilgili olup yargı sistemi ve yargı kararlarının ölçülü biçimde eleştirilip tartışılmasına engel değildir. Son sınırlama sebebi ise sağlık ve ahlakın korunmasına yönelik sınırlamalardır. Bu çerçevede kamu otoriteleri, uyuşturucu, alkol, sigara, kumar, bahis, müstehcenlik, pornografi gibi genel ahlak ve sağlığı tehdit eden açıklama, reklam ve tanıtım vb gibi yayınları yasaklayabilir, sınırlandırılabilir. AİHS’nin 10/2 maddesindeki sınırlama sebepleri bu maddeye özgü özel sınırlama sebepleri olup ifade özgürlüğü AİHS 15. Maddesi gereğince savaş ve olağanüstü hal durumlarında askıya alınabilir. AİHM’de Türkiye’nin ifade özgürlüğünü ihlal nedeniyle en çok mahkum olduğu davalar, Terörle Mücadele Kanunu ve Türk Ceza Kanunu’nun örgüt propagandasına ilişkin hükümlerine ilişkin ceza davalarıdır. AİHM’ne ifade ve beyan düşmanca bir üslup içerse bile silahlı direniş, isyan ya da şiddete teşvik etmedikçe cezalandırılmamalıdır. (Goodwin/İngiltere – 27.3.1996) AİHM’ne göre gazeteciyi haber kaynağını açıklamaya zorlamak, Basın yayın aracının toplatılması, zaptı, müsaderesi, dağıtımının yasaklanması, askeri kışlaya bazı yayınların sokulmasının yasaklanması, 10. maddenin ihlalidir.

+ Konuyu Yanıtla

Bu sayfada bulunan kavramlar:

Benzer Konular :

  1. Savunma Hakkı, Savunma Süresi
    Arkadaşlar merhaba. Disiplin Hukuku ile ilgili olarak; -6413 sayılı Kanunun 40’ıncı maddesinin ikinci fıkrası aşağıdaki şekilde...
    Yazan: ozgurg4340 Forum: İdare Hukuku
    Yanıt: 2
    Son İleti: 15-04-2016, 21:59:49
  2. Yanımızda calısan isten cıktıktan sonra paraları toplamıs ne gıbı cezası olur?
    yanımızda çalışan arkadaş ıs çıktıktan sonra bize borcu olan borçlulardan paraları almış toplamış ama bize bir iadesi olmamış borcu olan kişilere...
    Yazan: qxalpixq Forum: Borçlar Hukuku
    Yanıt: 1
    Son İleti: 21-12-2014, 02:16:55
  3. HukukÇu gİbİ dÜŞÜnmek
    Merhaba avukat ve hukuk mesleğine gönül veren güzel insanlar , Uzun zamandır aklımda olan bir konu hakkında sizlerin tecrübelerine ve görüşlerine...
    Yazan: eyakda Forum: Hukuki Görüş ve Yorum
    Yanıt: 1
    Son İleti: 28-07-2014, 12:19:01
  4. Sifir bİr daİre satin aldik fakat ses yalitimida daİre gİbİ sifir
    Merhabalar; deprem yönetmeliğine göre yapılmış sıfır bir apartmanda bir daire satın aldık şubat sonu 2012'de. dışarıdan bakıldığında hayli...
    Yazan: Honor1985 Forum: Gayrimenkul Hukuku
    Yanıt: 8
    Son İleti: 26-01-2013, 15:26:05
  5. Ceza Davalarında Ek Savunma ve Savunma Hakkının Kısıtlanması kitabı
    Yargılama sürecinde, savunma hakkının sanık için yararı ve gereği tartışma götürmez. Sanık, suçlu olduğu henüz bilinmeyen, fakat suçlu olduğu...
    Yazan: Hukuk Kitapçısı Forum: Hukuk Kitapları Tanıtımı
    Yanıt: 0
    Son İleti: 29-09-2010, 18:00:01

Yetkileriniz

  • Yeni konu açma yetkiniz yok
  • Konuya cevap verme yetkiniz yok
  • Dosya ekleme yetkisi yok
  • İleti düzenleme yetkisi yok
  •  


2022 tarihli Hukuk Blog |  Arabulucu |  Hukuk Kitapları |  Alman Hukuku |  Özel Güvenlik AŞ. |  İş İlanları |  Ankahukuk |  Psikolog |  Site Ekleme |  Sihirli Kadın |  Sağlık |  Satılık Düşecek Domainler |  Bayefendi |  Afternic Alanadı satış (Domain alımı) | 

™ Marka tescili, Patent ve Fikri mülkiyet hakları nasıl korunuyor?
Hukuki.Net’in Telif Hakları ve 2014-2022 yılları arası Marka Tescil Koruması Levent Patent tarafından sağlanmaktadır.
♾️ Makine donanım yapı ve yazılım özellikleri nedir?
Hukuki.Net olarak dedicated hosting serveri bilfiil yoğun trafiği yönetebilen CubeCDN, vmware esx server, hyperv, virtual server (sanal sunucu), Sql express ve cloud hosting teknolojisi kullanmaktadır. Web yazılımı yönünden ise content management (içerik yönetimi) büyük kısmı itibari ile vb olup, wordress ve benzeri çeşitli kodlarla oluşturulan bölümleri de vardır.
Hangi Diller kullanılıyor?
Anadil: 🇹🇷 Türkçe. 🌐 Yabancı dil tercüme: Masaüstü sürümünde geçerli olmak üzere; İngilizce, Almanca, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca, Hintçe, Rusça ve Arapça. (Bu yabancı dil çeviri seçenekleri ileride artırılacak olup, bazı internet çeviri yazılımları ile otomatik olarak temin edilmektedir.
Sitenin Webmaster, Hostmaster, Güvenlik Uzmanı, PHP devoloper ve SEO uzmanı kimdir?
👨‍💻 Feyz Pazarbaşı & Istemihan Mehmet Pazarbasi[İstanbul] vd.
® Reklam Alanları ve reklam kodu yerleşimi nasıl yapılıyor?
Yayınlanan lansman ve reklamlar genel olarak Google Adsense gibi internet reklamcılığı konusunda en iyi, en güvenilir kaynaklar ve ajanslar tarafından otomatik olarak (Re'sen) yerleştirilmektedir. Bunların kaynağı Türkiye, Amerika, Ingiltere, Almanya ve çeşitli Avrupa Birliği kökenli kaynak kod ürünleridir. Bunlar içerik olarak günlük döviz ve borsa, forex para kazanma, exim kredileri, internet bankacılığı, banka ve kredi kartı tanıtımları gibi yatırım araçları ve internetten para kazanma teknikleri, hazır ofis kiralama, Sigorta, yabancı dil okulları gibi eğitim tanıtımları, satılık veya kiralık taşınmaz eşyalar ve araç kiralama, ikinci el taşınır mallar, ücretli veya ücretsiz eleman ilanları ile ilgili bilimum bedelli veya bedava reklamlar, rejim, diyet ve özel sağlık sigortası gibi insan sağlığı, tatil ve otel reklamları gibi öğeler içerebilir. Reklam yayıncıları: ads.txt dosyası.
‼️ İtirazi kayıt (çekince) hususları nelerdir?
Bahse konu reklamlar üzerinde hiçbir kontrolümüz bulunmamaktadır. Bu sebep ile özellikle avukat reklamları gibi Avukatlık kanunu vs. mesleki mevzuat tarafından kısıtlanmış, belirli kurallara tabi tutulmuş veya yasaklanmış tanıtımlardan yasal olarak sorumlu değiliz.
📧 İletişim ve reklam başvuru sayfası nerede, muhatap kimdir?
☏ Sitenin 2022 yılı yatırım danışmanı ile irtibat ve reklam pazarlaması için iletişim kurmanız rica olunur.
Creative Commons License
This work is licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International License.